Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Yüksel Pazarkaya’ya Saygı
Ülkemizin en saygın kuruluşlarından biri olan Dil
Derneği dün, 13 Nisan 2010 akşamı “Ustalara
Saygı” etkinlikleri çerçevesinde şair, yazar, çevirmen
ve araştırmacı Yüksel Pazarkaya’yı ağırladı. Bu
kararı nedeniyle hem değerli dostum Yüksel
Pazarkaya’yı hem de Başkan Sevgi Özel’in
kişiliğinde Dil Derneği Yönetim Kurulu’nu yürekten
kutluyorum.
Yüksel Pazarkaya, 24 Şubat 1940 İzmir
doğumludur. Çocukluğu da, ilk gençliği de evlerinin
ve ilköğrenimi sürdürdüğü Yıldırım Kemal Bey
İlkokulu’nun bulunduğu Namazgâh’ta geçmiştir.
1957 yılında Namık Kemal Lisesi’ni bitirmiş, bir yıl
sonra Sümerbank bursunu kazanarak yaşamının
uzun yıllarını geçireceği Almanya’ya gitmiştir. 1959
yazında Stuttgart’ta kimya öğrenimine başlamış, bu
öğrenimini başarıyla sürdürürken Stuttgart
Üniversitesi’nde ünlü hocaların edebiyat
seminerlerini izlemiştir. Bir edebiyat âşığıdır. 21
yaşında “Karlar Çözülürken” adlı ilk radyofonik
oyununu yazmış, oyunu İzmir Radyosu tarafından
yayınlanmıştır.
Stuttgart’ta 1960 yılında yayımlanmaya başlayan
ve Doğan Avcıoğlu, Hikmet Kıvılcımlı gibi solcu
aydınların da yazılarıyla destekledikleri “Yaprak”
dergisinde şiir, öykü ve çevirileri yayımlanmış, 1963
yılında Stuttgarter Zeitung, bir yıl sonra da
Almanya’nın en saygın gazetesi kabul edilen
Frankfurter Allgemeine Zeitung’un sanat
sayfalarında yazmaya başlamıştır. Bu dönemde
Stuttgart’taki bölge radyosu olan SWR’e (Güney
Almanya Radyosu) sanat ve edebiyat programları
yapmaktadır. Büyük bir Alman dinleyici kitlesi
Nâzım Hikmet’ten Gülten Akın’a kadar onlarca
Türk şairinin adını Yüksel Pazarkaya’dan
duymuştur. Aynı dönemde İzmir Yeni Asır
gazetesinde ve Varlık dergisinde yazı ve şiirleri
yayımlanmaktadır.
1963 yılında eşi İnci ile tanışmış, aynı yıl Münih
Başkonsolosluğu’nda evlenmişler, 1964’te Utku,
1968’de Toygar, 1974’te Suzan Ayda dünyaya
gelmiştir.
Yüksel Pazarkaya bir koltuğa iki değil, üç, dört,
beş karpuz sığdırabilen bir insandır. 1965 yılında
kimya öğrenimini tamamlamış, can yoldaşı eşiyle
birlikte çalışıp didinerek Sümerbank’a olan 40 bin
Mark tutan burs borcunu son kuruşuna kadar
ödemiş, 1966 yılında Stuttgart Üniversitesi’nin
edebiyat bilimleri ve felsefe bölümüne ikinci öğretim
için kaydını yaptırmıştır. Bu öğrenimini 1972 yılında
“en yüksek derece” ile kabul edilen “18. Yüzyılda
Alman Edebiyatında Tek Perdelik Oyunların
Dramaturjisi” başlıklı doktora çalışması ile
tamamlamıştır. 350 sayfalık bu çalışma 1973 yılında
“Kümmerle Yayınevi” tarafından yayımlanmıştır.
“Somut şiir” akımına katılan ilk ve tek Türk şairi
olarak şiirleri Almanya’dan Amerika’ya,
Japonya’dan Brezilya’ya somut şiir antolojilerine ve
müzelere girdi.. 1983 yılında Alman Birinci
Televizyonu ARD’de yayınlanan 12 bölümlük
“Komşumuz Balta Ailesi” adlı dizi filmin
senaryosunu yazdı. 1988 Mart ayında Ankara Devlet
Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’nin açılışı onun “Mediha”
adlı oyunuyla yapıldı.
1986 yılı başında Alman Radyolar Birliği kararıyla
WDR Köln Radyosu’nun ilk Türk yönetmeni oldu ve
bu görevini emekliliğine kadar (17 yıl mı?) sürdürdü.
Dresden Üniversitesi’nde ders verdi, ABD’nin
Princeton, Bryn Mawr College, St. Louis
Washington, Ohio State üniversitelerine konuk
profesör olarak çağrıldı. Ders verdiği Çanakkale 18
Mart Üniversitesi’nden onursal doktora payesi aldı.
Pazarkaya Türkçe, Almanca ve iki dilli olarak
edebiyata çeşitli alanlarda 50’den fazla değerli yapıt
kazandırdı. Başladığı Rainer Maria Rilke çevirilerini
sürdürüyor. Buraya yaptıklarının ancak bir
bölümünü sığdırabildim. Unutmadan onun, ünlü
Chamisso Ödülü ile Federal Liyakat Nişanı sahibi
olduğunu, önümüzdeki cumartesi günü açılacak 15.
İzmir Kitap Fuarı’nı da “onur konuğu” olarak
onurlandıracağını eklemek isterim.
Yüksel Pazarkaya, ödünsüz bir Atatürk
devrimcisidir, cumhuriyetçidir, solcudur. Siyasal
nedenlerle 18 yıl Türkiye’ye girememiş, başını
eğmemiştir. Başarılarla dolu bir yaşamı vardır, fakat
alçakgönüllüğünü hep korumuştur. Her yönüyle
örnek bir insan, adam gibi adamdır.
70. yaşını bir kez daha kutluyor, ona, sevgili eşi
İnci’ye, çocuklarına, yeni doğan torunları “çikolata
bebekler’” Soul ile Baxter’a sağlıklı, uzun, mutlu bir
yaşam diliyorum.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
Şehircilikte “Kutup Yıldı-
zı”mõz olan Prof. Dr. Hande Su-
her anõlarõnõ ve birikimlerini ki-
taplaştõrdõ. Bunun ne anlama
geldiği, YEM Yayõnlarõ ile Mi-
marlar Odasõ İstanbul Büyükkent
Şubesi’nin birlikte yayõmladõk-
larõ 400 sayfalõk kitabõn adõnda
şöyle özetleniyor: “Kamu Ya-
rarını Öncelikli Gören Bir Ya-
şamöyküsü”.
Aynõ tanõma eklenen “İnsan-
lar Anıldıkça Yaşar” deyimiy-
se Hande Hanõm’õn “şehirci-
lik” var oldukça yaşayacağõnõ
gösteriyor; çünkü “kamu yara-
rı”, bir ülkedeki siyasal rejim ne
olursa olsun, kentlerin çağdaş
planlanmasõnda olmazsa olmaz
bir “önkoşul”...
Günümüzün “kişi yararı”na
düşkün politikalarõnca sevilme-
yen bu kavramõn şehircilikten
dõşlanmasõ demek, “planlı kent-
leşme yerine talan yapılaşma-
sı” demek.. Bu nedenle, “ka-
mu”dan nefret eden en yağma-
cõ kafalar bile şe-
hirciliğin “evren-
sel kuram”õnõ tes-
lim alamadõlar. Tek
yapabildikleri, adõ-
na “plan” denen
“imar rantı kro-
kileri” için “ope-
rasyonel şehirci-
lik” ya da “fırsat-
ların planlanması” vb. kamu
yararõnõn yok sayõldõğõ düzmece
kavramlar üretmek...
Sevgili Hocamõz ise yarõm
yüzyõldõr ülkemizde egemen
olan “imar talanına dayalı si-
yaset ve rant ekonomisi” poli-
tikalarõna karşõ, aynõ yarõm yüz-
yõlõn en dirençli mimarlõk ve
şehircilik mücadelesini sürdüre-
rek, yaşarken tarihe geçmenin
“kutsanacak görev”ini de eksik
bõrakmadõ… Bu destansõ müca-
delenin kuşaktan kuşağa esin
kaynağõ olacak kitabõnõ yazõp
hepimize armağan etti.
1929 doğumlu Hande Su-
her’in, İTÜ Mimarlõk Fakülte-
si’nde şehircilik asistanõ olduğu
1951’den bugüne yaşadõğõ belki
de tüm günler, Cumhuriyet dev-
riminin “planlı kentleşme” he-
defi için “kesintisiz” sürdürülen
özverili bir bilim insanõ üret-
kenliğiyle geçmiştir.
Aynõ günlerin nasõl yaşandõ-
ğõnõ okumak demek, kentleri-
mizin bugünkü içler acõsõ “du-
rum”unun ardõndaki siyasal ve
ekonomik gerçeklikleri, akade-
mik dünyadaki tartõşma ve geri-
limleriyle birlikte “öğrenmek”
demek... Bu nedenle Hoca’nõn
kitabõ, sadece mimarlõk ve şe-
hircilik dünyamõzõn değil, herkes
için eşsiz bir “çağdaş uygarlık
yürüyüşü” belgeseli...
Planlama ‘aydınlanma’dır
“Kentlerin planlanarak ge-
lişmesi”, Avrupa’da 19. yüz-
yõlda yaygõnlaştõ; ama ülkemize
ancak “Cumhuriyet Devri-
mi”yle birlikte gelebildi. 1923’te
hemen tüm Avrupa kentleri plan-
lõyken bizde İstanbul’un bile
planõ yoktu. Tek “imarlı
kent”imiz ise Kars’tõ; çünkü 40
yõl süren “Çarlık Rusyası İş-
gali”nde, geniş caddeler ve öz-
gün taş binalarla kurulan “gar-
nizon kent”, bugün de geçerli
olan bir planla kurulmuştu..
Çağdaş şehircilikle tanõşma-
mõzdaki “gecikme”nin önemli
bir nedeni ise “bilinçsiz”liktir;
çünkü “plan”lama, özünde “ge-
leceği belirlemeye karar ver-
mek”tir. Bunun için de “ka-
der”cilikten kurtulmak; yani in-
san aklõnõn, geleceği bilimle kur-
gulayabilme yetisi olduğunu
“fark etmek” gerekir.
Kentlerin de akõl ve bi-
limle gelişebileceğinin “ay-
dınlanma devrimi”yle fark
edilmesi ve Avrupa’da sa-
nayileşmeyle kente akan
kõrsal nüfusun yerleşim
alanlarõnõ belirlemek için
“planlanma”nõn başlama-
sõ, modern şehirciliğin do-
ğuşudur.
Osmanlõ ise sadece “enbiye
(binalar) nizamnamesi”yle ye-
tinirken ilk kent planlarõmõz
Cumhuriyet devriminin aydõn-
lanmacõ atõlõmlarõyla yapõlabildi.
Büyük kentler için yabancõ uz-
manlar çağrõlõrken 1940’larda
artõk kasabalarõn bile planlarõ
“şehircilik yarışmaları”yla ya-
põlõyordu..
İşte o coşkulu başlangõçtan
vazgeçilmeye başlandõğõ “kar-
şıdevrim”in ilk yõllarõnda şe-
hircilik dünyamõzda yerini alan
ilk kadõn şehir plancõlarõmõzdan
Hande Suher, İTÜ Mimarlõk Fa-
kültesi’nde seçimle göreve gel-
miş ilk kadõn dekanõmõzdõr.
70’lerdeki “İstanbul Nazım
Plan Bürosu”nun 12 Eylül ya-
salarõyla dağõtõlmasõna kadar
başkanõydõ... Koruma kurulla-
rõnda tarihi mirasõn, DPT’de de
ulusal değerlerin gözetilmesine
önderlik etti...
Hocamõz bugün de Mimarlar
Odasõ komitelerinde İstanbul’u
tehdit eden yağma planlarõna
karşõ tüm birikimleriyle müca-
dele ediyor; genç meslektaşlarõ-
na da en büyük ders kitabõyla,
“Kamu Yararına Bir Yaşam”
belgeseliyle “Kutup Yıldızı”
olmayõ sürdürüyor...
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Şehirciliğimizin ‘Kutup Yõldõzõ’
Hande Suher ve Kitabõ..
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
ekinci@cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
HARBİ SEMİH POROY
14 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15
Ahmet Türk’e
yumruklu saldırı:
Kürt açılımı
nakavt!
Balbay
Cumhuriyet
çalışanları olarak bizlerin ve
okurları olarak sizlerin yani
hepimizin Mustafa
Balbay’ın duygularını
paylaştığını düşünüyorum.
Hepimizin, kardeşimiz
Balbay için Balbay’ın
düşüncelerinin de temelini
oluşturan Cumhuriyet
ilkeleri ve Atatürk
devrimleri etrafında daha
çok kenetlenmesi
gerektiğine inanıyorum.
Şark
Necati Yıldırım: “Recep,
Şark kurnazlığını iyi
bildiğini söylemiş!
Doğrudur; çevirdiği
‘anayasa çarkı’ndan belli.”
Söylemez
Işık İşgüden: “Özkök
bildiklerini söylemez,
Büyükanıt bildiklerini
söylemez, Başbuğ
bildiklerini söylemez...
Paşalar, Sokrates kesildi!”
YağmurDeniz
Tümamiral Cem Gürdeniz’in gerçek suçu!
BALYOZ dalgasından
tutuklanan Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı Plan ve Prensipler
Başkanı Tümamiral Cem
Gürdeniz’in gerçek suçunun ne
olduğunu Metin Altay anlatıyor:
“Cem Gürdeniz, tuğamiralken,
Karadeniz’de Türkiye’nin ulusal
operasyonu olarak başlatılan
‘Uyum Harekâtı’nın
planlayıcısıdır. Türkiye,
NATO’nun bir üyesi olarak
Karadeniz’de bu operasyona
başlayınca, Washington yönetimi
ABD’nin öncülüğünde Akdeniz’de
yürütülmekte olan ‘Aktif Çaba’
operasyonunun Karadeniz’i de
kapsayacak şekilde genişletilmesi
ısrarını sürdüremedi. Türkiye, bu
operasyonun ayrıntılarına ilişkin
olarak NATO’yu sürekli
bilgilendirince, ABD’nin, ‘NATO
gemileri Karadeniz’de terörle
mücadele, insan kaçakçılığı ve
bölgesel güvenlik için bulunmalı’
gerekçesi de ortadan kalkmış
oldu. ‘Uyum Harekâtı’na daha
sonra Ukrayna’nın katılımı
sağlanınca ABD’nin bu bölgeye
girme çabalarının önü tamamen
kesilmiş oldu.
Özetle, Cem Gürdeniz, ABD’nin
Karadeniz’e çıkma çabalarının
önünü kesen amiraldi.
Şimdi cezaevinde.”
Bundan büyük suç mu olur!
Amerikan savaş gemilerinin
Karadeniz’de fink atmasını
engellersen al sana balyoz üstüne
balyoz!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
ÜNİVERSİTE adayı öğrenciler sınav maratonunun
ilk etabını koştu; yeni sisteme göre önlerinde yeni
sınavlar var. Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr.
İbrahim Ortaş, kapsamlı bir değerlendirme yapmış;
satır başlarıyla paylaşıyoruz:
“Sınav bir bilinç ve tercih olgusudur: Üniversitede
okuma isteği bir şekilde ne istediğini bilme veya neyi
istemediğini bilme sürecidir. Başka bir ifade ile
kişinin, kendi, gelecek ile ilgili yol haritasını çizebilme
bilincidir. Herkesin üniversite okuma hakkı var ancak
üniversiteyi okuyabilecek bilgi ve yeterliliğe sahip
olmak gerekir. Hak etme ancak bilginin uygun
teknikler ile ölçülmesi ile belirlenir. Ancak ne yazık ki
mevcut eğitim sistemi bu olanağı gençliğe
kazandıramamaktadır.
Eğitimin amacı öğrenmekten çok sınav
kazandırmak oldu: Üniversite sınavını kazanan
gençlerin büyük çoğunluğu zamanlarını ilköğretimden
lise son sınıfa kadar yedi-sekiz yıl süresince okul ile
dershane arasında geçirmektedirler. Biz anne ve
babalar da bu yarışta çocuklardan daha erken
pozisyon alarak çocuklarımızı sınavı kazandırmaya
teşvik etmekteyiz.
Sınavı kazanma kaygısı öğrencilerin kendilerini
geliştirmesine olanak tanımıyor: Sınava girmek bir
sorun, sınavı kazanıp bir üniversiteden mezun olup
işsiz kalmak bir başka sorun. Ülkemiz üniversiteye
nitelikli öğrenci kazandıran lise ile meslek edinme
becerisi kazanacak meslek okulları ayrımını ve
niteliklerini netleştiremedi. Herkes aynı eksende iş
bulma umuduyla üniversite kapısına yönlendiriyor.
Ancak lise ve üniversite eğitimi nitelikli insan
yetiştirme ortamından uzaktır.
Köy Enstitüleri, eğitimi yaparak öğrenme ile
düşünmeyi sağlıyordu: Ülkemiz için kaçırılmış olan bu
eğitim modeli bir dönemde ülkemizde eğitimin
gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. En önemli
özelliği eğitimin yaparak öğrenmesi ilkesine
dayanıyordu. Yeni yeni üniversitelere önerilen
yaparak öğrenme modeli bu esaslara dayanmaktadır.
Gençliğin enerjisi doğru değerlendirilmelidir: Ne
aradığını bilen, değerleri gelişmiş bir gençlik bir
ülkenin yer altı zenginliklerinden daha da önemlidir.
Ülkemiz eğitim sistemi ne yazık ki, çok sayıda
sıradan insan, geleceğini nasıl şekillendireceğini
bilmeyen bir gençlik yetiştirmektedir. Oysa talep
eden, o uğurda çaba sarf eden bilinci gelişmiş, analiz
ve sentez edebilen insan yetiştirmeliyiz. Sınava
endeksli ve iş bulmaya yönlendirilmiş eğitim sistemi
faydalı olmayacaktır.”
Sistem
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Suyla karõşabilen
pigmentlerle yapõ-
lan resim. 2/ En kü-
çük izci kuruluşu...
Erkek kümes hay-
vanlarõnõn en iri ve
yaşlõ olanõ. 3/ Go-
gol’ün tanõnmõş bir
tiyatro oyunu... Kü-
çük erkek kardeş. 4/
Küçük bitkilere ve-
rilen ortak ad... İyi-
lik, yardõm. 5/ İki
takõm arasõnda top ve so-
payla geniş bir çim alanda
oynanan oyun. 6/ Çağrõ
kâğõdõ, davetiye... Ateş. 7/
Et suyunun soğuduktan
sonra gevşek ve esnek bir
kõvam almõş durumu... Bir
elektrik devresindeki akõmõ,
başka bir devreden geçen
akõmdaki değişiklikler ara-
cõlõğõyla denetleyen aygõt.
8/ Aruz ölçüsünde kõsa okunmasõ gereken bir heceyi kalõ-
ba uydurmak için uzatma. 9/ Meriç’in kolu olan bir õrmak.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Aralarõnda belirli bir ilişki bulunan fiziksel ya da soyut
öğelerden oluşmuş kümelerin özelliklerini inceleyen ma-
tematik dalõ. 2/ Boyutlar... Cevizli sucuk. 3/ Ticaret eşya-
sõ... Manisa’nõn bir ilçesi. 4/ Üç ya da daha çok sayõda ha-
lat telinden elle örülerek yapõlan kõsa ip. 5/ Sõcağa ve so-
ğuğa karşõ dayanõklõlõğõ kükürtle arttõrõlmõş kauçuk... Ko-
ca. 6/ Eski Mõsõr’da güneş tanrõsõ... Kuduz. 7/ Şõk, lüks ve
gösterişli giyim tarzõ... Birleşik bir şeyi oluşturan yalõnç şey-
lerden her biri. 8/ Anason esansõnõn katõ ve baskõn bileşe-
ni. 9/ Alkolsüz içecek, meşrubat... Alevi-Bektaşi ozanla-
rõnõn tarikatlarõyla ilgili şiirlerine verilen ad.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Ş E H R A Y İ N
E K O K A L A K
D R B L İ M A
D A D A M I K V
A T A B E Y M A
D A A N A B A S
İ B İ K R U H
E R Ö R F U L
O K Ş U B A R A
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9