23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN GS, FB ve BJK’nin Kıymetlerini Bilelim Neyse ki naklen yayın vardı, her şey herkesin gözü önünde oldu da kimsenin olayı saptıracak hali kalmadı. Olay derken, cumartesi günkü iptal edilen Diyarbakır-Bursaspor karşılaşmasından söz ettiğimi belirtmeye gerek yok sanırım. Bu olaydan sonra, Diyarbakır’ın hükmen yenik ilan edilmesi ve sahasının uzun süre kapatılması, dolayısıyla da takımın çok çok büyük olasılıkla küme düşmesi ihtimal dışı değil. Hatta yöneticilerinin, takımı hemen ligden çekmeleri de mümkündür. Bu sonuçların hiçbirinin iyi olmayacağı çok açık. Ama yapacak bir şey de yok. İstenmeyen sonuçlar doğmasın diye hareketlerin karşılığı olan yaptırımların uygulanmaması daha da büyük sakıncalar doğuracaktır. Ama daha şimdiden söyleyebiliriz ki, artık futbolun bölgecilik veya etnik ayrım konusunda caydırıcı olumlu değil, tam tersine azdırıcı olumsuz etkisinin duyulacağı bir aşamaya varılmıştır. Futbola dudak bükerek sosyal işlevini yadsımak ne kadar sosyal bir körlük ise, onun siyasal ve sosyal olaylardan soyutlanarak salt spor çerçevesinde kalacağını sanmak da, o kadar büyük toplumsal bir saflıktır. Futbol bir sosyal vakıa olarak vardır. Önemli olan onu nasıl kullanacağınızı bilmektir. Küreselleşen kapitalizm, onu hem bir kâr hem de küreselleşme ortamı yaratma aracı olarak başarıyla kullanmaktadır. Siyasetçiler de, fenomenden kendilerine düşen payı çıkarmak için ellerinden geleni artlarına koymamaktadırlar. Tabii bunlar arasında yerel yöneticiler, hatta yerel mütegallibe ve egemenleri de saymak gerek. Küreselleştikçe, mikro milliyetçi ve bölgeci olan dünyada, futbolun da, kimi zaman bu eğilimleri güçlendirecek bir etken olduğu görülebilir. Yaptıkları analizler, ülkeye uymasa da, “zarar yok ülke analizime uysun” fütursuzluğu içinde toplumu güya irdeleyenler, bir zamanlar Eskişehirspor örneğinden başlayıp, sonra başarıları daha uzun ömürlü olan Trabzonspor’u dayanak alarak yola devam edip ortaya garip fikirler atmışlardı. Bu şaşkınlar, saf ve bakir Anadolu’nun “Bizans Dükalığı”na karşı isyanı teorisini geliştirerek, sistemle, sosyal yapıyla hiçbir ilişkisi olmayan, Türk futbolunun gerçeklerini hiç görmeyen, saçma analizlerle bölgecilik, ayrımcılık, ve ayak kokan hödük popülizm çukuruna battıkları gibi birçok kişiyi de peşlerinden sürüklemişlerdi. Analiz ne Türkiye’ye uyuyordu ne kapitalist sistemin gerçeklerini yansıtıyordu, ne de Türkiye’nin bire bir kopyası olan ve otoktonunun on misli göçebe barındıran İstanbul’un yeni durumuyla bağdaşıyordu. Neyse onu geçelim bir kalem. Üstelik de, o “tu kaka” edilen Bizans Dükalığı’nın üç büyüklerinin önemli işlevleri vardı ve onlar “Süper Lig” takımları içinde, kaçınılmaz olarak yaygınlaşan bölgecilik ve Diyarbakır örneğinde görüldüğü gibi etnik kimlik eğilimlerinin tersine, bölgesi, etnik kökeni, dili, dini ne olursa olsun, herkes için toplumsal bir ortak kimlik yaratmak gibi kendine özgü ve önemli bir rol yükleniyorlardı. Alın size, densiz “İstanbul Dükalığı” zırvasının kenara atılması için bir neden daha. Üç büyüklerin yukarıda belirttiğimiz işlevlerinin en çarpıcı örneği, Galatasaray’ın büyük Avrupa başarısı döneminde, Cimbom’un zaferlerinden sonra, İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da aynı nedenle, aynı anda, aynı ortak coşkunun yaşanmasıydı. Futbolun toplumsal yaşama olumlu bir katkısıydı bu. Olay yalnızca Galatasaray’a özgü değil, Beşiktaş ve Fenerbahçe de, ortak bir kimlik yaratmak işlevi açısından aynı konumdadırlar. Bu yüzdendir ki, Galatasaraylı olmama karşın, Beşiktaş ve Fenerbahçe’ye de, ayrı bir dikkat ve ihtimam ile eğilir, onları da gerçekten içtenlikle severim. - Evet, saçma sapan İstanbul Dükalığı analizlerini, “üç büyükler” karşıtlığını bırakalım da Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın kıymetlerini bilelim. asirmen@cumhuriyet.com.tr HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda tu- tuklu yargõlanan gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve ga- zeteci Tuncay Özkan, gazeteci meslektaşlarõna gönderdikleri yazõlõ açõklamada “Yıllardır aşkla sür- dürdüğünüz mesleğinizde zaman zaman ödüller, başarılar elde edi- yorsunuz. Başarılarınız bir gün terör faaliyeti olarak önünüze konuyor. Ne hissedersiniz” diye sordular. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahke- mesi tarafõndan Silivri Ceza ve İn- faz Kurumlarõ Yerleşkesi’nin biti- şiğindeki salonda görülen İkinci Ergenekon davasõnõn 43. duruşma- sõnda gazetecilere yazõlõ açõklama gönderen Balbay ve Özkan, ka- muoyunda Ergenekon olarak bilinen dava ve soruşturmalarõn giderek genişlediğinin ve karmaşõk bir hal aldõğõnõn altõnõ çizdiler. “Sayın Meslektaşım” diyerek başladõklarõ açõklamalarõnda Balbay ve Özkan, “Gelişmeleri siz de iz- liyorsunuz. Bir kişi yaşamı bo- yunca hiç suç işlemeyeceğine da- ir söz verebilir, ama hiç yargı- lanmayacağına dair söz veremez. Biz geçmişte defalarca mesleği- mizden kaynaklanan durumlar nedeniyle yargılandık. Bunun mesleğimizin bir gerçeği oldu- ğunu düşündük. Ancak bugün hiç hak etmediğimiz, hukuki delille- ri bulunmayan, ağır suçlamalar- la karşı karşıyayız” dediler. ‘Tüm iddiaların açıklığa kavuşturulmasını istiyoruz’ Açõklamalarõnda, “Mesleki faa- liyetlerimizin terör tanımı içine sokulduğu bir iddianamenin tu- tuklu sanıklarıyız” diyen Balbay ve Özkan şu konulara dikkat çektiler: “Yargılanmakta olan, mesle- ğimiz ve ifade özgürlüğümüze dayalı anayasal haklarımızdır. Gelinen noktada yargılanma- mak gibi bir isteğimiz olamaz. Tam tersine bir an önce yargı- lanmayı istiyoruz, tüm iddiaların açıklığa kavuşmasını istiyoruz. Bunun üç temel koşulu olduğu- nu düşünüyoruz: Adil yargılama, hızlı yargılama ve tutuksuz yar- gılama. Sürmekte olan davada bu ilkeler ne yazık ki göz ardı ediliyor.” Balbay ve Özkan açõklamalarõn- da “Hukukta esas, suçsuzluğu hükmen kesinleşinceye dek her- kesin masum olduğudur. Oysa biz suçsuzluğumuzu kanıtlamaya ça- lışıyoruz” dediler. Avukatlar protesto etti İkinci Ergenekon davasõnda sanõk avukatlarõ, duruşma salonunun ko- şullarõnõ protesto ederek dünkü du- ruşmaya girmediler. Mahkeme bi- nasõnda hazõr bulunan avukatlar Ali Rıza Dizdar, Hüseyin Ersöz, Gizem Duygu Öcalan, Yasemin Antakyalıoğlu, Kazım Yiğit Aka- lın ve Yusuf Erikel, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanlõ- ğõ’na sunduklarõ ortak imzalõ di- lekçede duruşma salonunun koşul- larõnõ eleştirdiler. “Onurlu bir bi- çimde ve özgürce savunma mes- leğini icra etmek istemekteyiz” di- yen avukatlar, “Silivri duruşma- ları” normalleşmediği takdirde Av- rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarõnõ belirttiler. Cumhuriyet okurları Cumhuriyet Okurlarõ, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Baş- kanlõğõ’na verdikleri dilekçede “Sa- nıkların bir an önce, mümkünse bugün (dün), Dünya Kadınlar Günü’nün 100. yılında salıveril- meleri dileğimizdir” dediler. Duruşmayõ izleyen 85 Cumhu- riyet okurunun imzaladõğõ dilek- çede, “Biz aşağıda imzası olan an- neler, babalar, bacılar, kardeşler ve dostlar olarak sayın mahke- menizde yargılanmakta olan ve hakkında kesin delillere dayalı hiçbir iddia ve suçlama olmayan, buna karşılık tutuklu olarak yargılamaları süren bütün tu- tuklular adına sesleniyoruz” ifa- deleri yer aldõ. Duruşmayõ gazetemiz yazarla- rõndan Meriç Velidedeoğlu ve çok sayõda Cumhuriyet okuru izledi. Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu’nun (AYÖP) Amasya temsilciliği dün açıldı. Çocuklar öğretmen öğretmenler iş bekliyor MEHMET MENEKŞE AMASYA - Atamasõ Yapõ- lamayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) 33. temsilciliğini Amasya’da açtõ. AYÖP üyele- ri, yaptõklarõ basõn açõklama- sõnda AKP’nin eğitim politika- larõ ve KPSS’ye tepki gösterdi. Amasya Yavuz Selim Mey- danõ’nda basõn açõklamasõ yapan Amasya İl Temsilcisi Hüseyin Alper Uysal, KPSS’nin geçer- liği ve güvenilirliğinin kalma- dõğõnõ, öğretmen atamalarõnõn daha güvenilir ve objektif kri- terlere göre yapõlmasõ gerekti- ğini belirtti. Hayallerini her yõl başka bir bahara ertelediklerini ifade eden Uysal, “30’lu yaş- larımıza gelip evlenemiyor, ailemizden harçlık almak zo- runda bırakılıyoruz. İş bula- madığımız için işportacılık, tezgâhtarlık yapıyoruz. Özel dershanelerde karın toklu- ğuna çalışmak zorunda bı- rakılıyoruz. Hükümet sözleş- meli öğretmenleri de köle zih- niyeti ile çalıştırıyor. Sözleş- meli öğretmenlerin 4/C sta- tüsüne tanınan hakları bile yok” dedi. AKP’li Amasya Be- lediye Başkanõ Cafer Özdemir de imza standõnõ ziyaret ederek kampanyaya destek verdi. İFADE VERDİ Karadağ’a Balyoz sorgusu İstanbul Haber Servi- si - Birinci Ergenekon da- vasõnda tutuklu yargõla- nan emekli albay Fikri Karadağ, “Balyoz Gü- venlik Harekat Planı” soruşturmasõ kapsamõnda ifade verdi. Karadağ’õn ifadesini, soruşturmayõ yü- rüten savcõlardan Bilal Bayraktar aldõ. Kara- dağ’a diğer şüphelileri ta- nõyõp tanõmadõğõnõn so- rulduğu ileri sürüldü. Ka- radağ ise bazõ isimleri as- kerlik mesleği nedeniyle tanõdõğõnõ söyledi. İkinci Ergenekon dava- sõnda yargõlanan eski po- lis müdürü Adil Serdar Saçan da Adalet Bakanlõ- ğõ müfettişlerine ifade ver- mek üzere adliyeye geldi. Saçan’õn, Ergenekon da- vasõna bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi he- yeti hakkõndaki şikayeti nedeniyle ifadesi alõndõ. Saçan, “Silivri’de ola- ğanüstü yargılama ya- pılıyor. Onun için gel- dim” diye konuştu. Saçan ile aynõ saalerde İstanbul İstihbarat Şube Müdür Yardõmcõsõ Ali Fu- at Yılmazer ve Terörden sorumlu emniyet Müdür Yardõmcõsõ Tufan Ergü- der de adliyeye geldi. Sa- çan, Ergenekon davasõnda savunma yaptõğõ sõrada is- tihbaratçõ Yõlmazer hak- kõnda da şikayetçi oldu- ğunu söylemişti. Saçan, Yõlmazer’in adliyeye gel- mesinin kendisiyle ilgisi- nin olmadõğõnõ ifade etti. ABGS’DE İHBAR BİLMECESİ Birileri personeli gözetliyor AB Genel Sekreterliği’nde çalõşanlarõn e-pos- talarõnõ kopyalayarak ihbar mektubu yazan kişi kurumda yeni bir soruşturma süreci başlattõ. Ba- kan Bağõş, sürecin kendisinden önce başladõğõnõ savunurken, kurumda daha önce de içkili davet- ler nedeniyle ihbar mektuplarõ yazõlmõştõ. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - AB Ge- nel Sekreterliği (ABGS) çalõşanlarõnõn e-postala- rõnõn izlendiği ve hükü- met aleyhine olan yazõş- malarõn ihbar edilmesinin ardõndan soruşturma baş- latõldõğõ ileri sürüldü. Devlet Bakanõ ve Baş- müzakereci Egemen Ba- ğış, söz konusu iddiayõ yalanlasa da, kurumda yaklaşõk altõ aydan bu yana kişisel maillerin iz- lenmesinden dolayõ sõ- kõntõ yaşandõğõ belirtildi. AB Genel Sekreterli- ği’nde, Abdullah Gül’ün Dõşişleri Bakanlõğõ döne- minde, kurum içinde bazõ çalõşanlar, verilen davet- lerde ve kokteyllerde al- kollü içki içildiği yönün- de ihbarda bulunmuşlar, Gül’ün duruma müdahale etmesini istemişlerdi. Ya- şanan bu sõkõntõ sonrasõ, çalõşanlarõn özel mailleri- nin izlendiği konusu ku- rum içinde sürekli gün- demde oldu. Son olarak da ABGS çalõşanlarõnõn kişisel e- postalarõnõ kopyalayan bir kişinin, bunlarõ da ekle- yerek devletin önemli bir kurumuna imzasõz, isimsiz bir mektup yolladõğõ ileri sürüldü. İddialara göre Başbakanlõk da mektubu, gerekli işlemlerin yapõl- masõ istemiyle ABGS’ye yolladõ. Bunun üzerine görevlendirilen müfettişler de ihbarda adõ geçenlerden savunma istedi. Bağış yalanladı Bu gelişmeler AKP Kadõn Kollarõ tarafõndan düzenlenen Uluslararasõ Kadõn Haklarõ Zirvesi’ne katõlan Devlet Bakanõ ve Egemen Bağõş’a da so- ruldu. ABGS’den de so- rumlu olan Bağõş, “Bir gazetede (Hürriyet) manşet olarak çıkan ha- berin aslı astarı yoktur. Çok geçmişte olan bir- takım iddialarla ilgili, 6- 7 yıl önce olan bir olay- la ilgili sanki yeni olmuş gibi bir haber. Türki- ye’nin en büyük gazete- sine yakıştıramadım” ya- nõtõnõ vermekle yetindi. ‘İlişkilendirme yanlış’ Bağõş’õn ardõndan ABGS de iddialara ilişkin yazõlõ açõklama yaptõ. “Kurumumuza ulaşan imzasız bir e-posta me- sajında, yıllar önce (Temmuz 2006-Mart 2008 döneminde) kurum içinde gönderildiği id- dia edilen bazı e-posta yazışmaları ve bunlara dayanan suçlamalar yer almıştır” denilen açõkla- mada, şu görüşler dile ge- tirildi: “Bazı devlet ku- rumlarından da bu ko- nuda e-posta mesajları aldıklarına dair yazılar gelmişse de, habere konu olduğu gibi Başbakan- lık’ımızdan herhangi bir resmi yazı kurumumuza ulaşmamıştır. Kurumu- muza ulaşan bu iddia- larla ilgili olarak kurum bünyesinde bir komis- yon oluşturularak, e-pos- talarda ismi geçen per- sonelin savunmaları alınmış ve ayrıca bir tek- nik inceleme de yapıl- mıştır. Soruşturma sü- recinde yapılan teknik incelemede bahsi geçen e-posta mesajlarının ku- rum içinden gönderildi- ğine dair teknik bir bul- guya rastlanmamıştır. Savunmaları alınan ilgi- li personelimiz, bu e- posta mesajlarıyla her- hangi bir ilgileri olma- dığını beyan etmişler- dir. Haberin güncellik kazanması için halen yargılama süreci devam eden bir çete oluşumu ile ilişkilendirilmiş olması izahtan varestedir.” ‘Silivri askeri garnizona döndü’ Ergenekon soruşturmasõ kapsamõndaki hukuksuzluklarõ eleştiren Cindoruk, ‘Savcõnõn savcõyõ tutukladõğõ bir Türkiye, demokrat bir Türkiye değildir’ dedi İstanbul Haber Servisi - De- mokrat Parti (DP) Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, partisi- nin İstanbul İl Başkanlõğõ’nca Tür- kiye Spor Yazarlarõ Derneği Sa- lonu’nda “8 Mart Dünya Ka- dınlar Günü” nedeniyle düzen- lenen “Türkiye’de Kadının Ye- ri” konulu panelde yaptõğõ ko- nuşmada, Elazõğ’da meydana ge- len deprem felaketine değinerek, geçmiş olsun dileğinde bulundu. Konuşmasõnda Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õn “yargı beni kuşattı” sözlerini de eleştiren Cindoruk şunlarõ söyledi: “Yargı denetimini kuşatma olarak yo- rumlayan bir Başbakan’ın de- mokrasiye inancı olur mu? De- mokrasiye inancı olan bir Baş- bakan yargı denetiminden kor- kar mı? Yargının görevi, ana- yasada yazdığı gibi iktidarın söylem ve eylemlerini denetle- mektir.” ‘Demokrasi bir adalet rejimidir’ Demokrasinin bir adalet rejimi olduğunu belirten Cindoruk, TSK içinde yanlõş yapanlara yargõ yo- lunun açõk olduğunu, ancak yargõ yoluyla TSK’ye hakaret edilmesi- ni kabul etmeyeceklerini söyledi. Ergenekon soruşturmasõ kapsa- mõndaki hukuksuzluklara atõfta bulunarak eleştirilerde bulunan Cindoruk şöyle konuştu: “Bir orgeneralin, bir genera- lin, subayın, bir askerin incin- mesi bile bizim yüreğimizi acıtır. Savcının savcıyı tutukladığı bir Türkiye, demokrat bir Türkiye değildir. Silivri Cezaevi’ni askeri garnizona çevirenleri kınıyo- rum. Silahlı Kuvvetleri eğer eleş- tirmek hakkı varsa o bizimdir. Çünkü darbelere maruz kalan, cezaevine konulanlar biziz.” Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Erdoğan’õn tek adam olarak ülke yönetmeye çalõştõğõnõ belirterek “Bu hükümetin kontörü bit- miştir” dedi. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan meslektaşlarõna yazdõklarõ mektupta, adil yargõlanma taleplerini dile getirdi ‘Mesleğimiz yargõlanõyor’ Yıllardır aşkla sürdürdüğünüz mesleğinizde zaman zaman ödüller, başarılar elde ediyorsunuz. Başarılarınız bir gün terör faaliyeti olarak önünüze konuyor. Ne hissedersiniz? Parlamenter sisteme olan inancınız temelinde bütün sorunların burada çözülmesini istiyorsunuz. Bunun için gerekirse parlamento çatısı altında çaba harcamayı hedefliyorsunuz. Bu çabanız Meclis’i yıkma girişimi olarak önünüze konuyor. Ne hissedersiniz? Tutukluluk süremiz haftaları, ayları aştı, yıla ulaştı. İkinci yıldan gün alıyoruz. Özlemle beklediğiniz birinin size haber vermeden birkaç saat geciktiğini düşünün. Ne hissedersiniz? Biz özgürlüğü 1-1.5 yıldır bu duyguyla bekliyoruz. Yargılanma koşullarımıza ilişkin üç temel isteğimizi sizinle paylaşıyoruz. Silivri’den selamlar, saygılar sunuyoruz.” GAZETECİLERDEN GAZETECİLERE SORULAR: Hüsamettin Cindoruk. HAKKÂRİ’DE MAYIN TUZAĞI: 1 ŞEHİT HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde, terör örgütü PKK üyelerince döşenen mayõnõn patlamasõ sonucu, 1 asker şehit ol- du, 3 asker yaralandõ. Jandarma Komutanlõğõ ekipleri- nin, Şemdinli ilçesine bağlõ Dere- cik beldesi Koçyiğit bölgesinde arazi arama-tarama faaliyeti sõra- sõnda, terör örgütü PKK üyeleri ta- rafõndan önceden araziye döşenen mayõn patladõ. Patlamada, Piyade Onbaşõ Onur Ayaydın (İstanbul) şehit oldu. Erler Minnet Batır, Cafer Ulu ve Mustafa İnce yara- landõ. Yaralõ askerler helikopterle Hakkâri Askeri Hastanesi’ne kal- dõrõldõ. Patlamanõn ardõndan gü- venlik güçleri, bölgede geniş çap- lõ operasyon başlattõ. 34 ay hapis yattı ‘pardon’ dediler İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İz- mir’de Tolga Özserbest’in, 2006 yõlõnda evinin önünde cesedinin bulunmasõnõn ardõndan gözaltõna alõnan Oktay Konaksever cinayet ve hõrsõzlõk suç- larõndan toplam 27.5 yõl hapis cezasõna çarptõrõldõ. Konaksever’in avukatõ, müvekkilinin bu olayda ol- duğunu gösterecek dosyada hiçbir delil olmadõğõnõ öne sürerek, kararõ temyiz etti. Yargõtay’õn beraat kararõ verilmesini bildirerek kararõ bozmasõ üzeri- ne İzmir 3. Ağõr Ceza Mahkemesi sanõğõ beraat et- tirdi. Konaksever, cinayetten yargõlanõp 34 ay ce- zaevinde kalmasõna neden olan kişiler hakkõnda maddi manevi tazminat davasõ açacağõnõ belirte- rek, “Bu olaya nasõl ismim karõştõrõldõ anlam vere- medim. Hayatõm karardõ. İşimden oldum. Normal hayata nasõl döneceğimi bilmiyorum” dedi. Sınav günü ‘bedava ulaşım’ yok İstanbul Haber Servisi - 2010 ÖSYS kap- samõnda İstanbul’da YGS ve LYS sõnavlarõna gi- recek öğrenciler, sõnav günleri İstanbul’daki top- lu taşõm araçlarõna bu yõl ücretsiz değil, yüzde 50 indirimli binecek. İBB Meclisi’nde kabul edilen karara göre, öğrenciler indirimden YGS’nin ya- põlacağõ 11 Nisan’da, LYS-1 ve LYS-5’in yapõ- lacağõ 19 Haziran’da, LYS 4’ün yapõlacağõ 20 Haziran’da ve LYS-2’nin yapõlacağõ 26 Hazi- ran’da indirimden yararlanabilecekler. Grizu patlamasında bir kayıp daha BALIKESİR (Cumhuriyet) - Balõkesir’in Dursunbey ilçesine bağlõ Odaköy’de Şentaş Ma- dencilik’e ait maden ocağõnda 23 Şubat’ta mey- dana gelen grizu patlamasõnda ağõr yaralanan işçi- lerden İsmail Yaren (34), İstanbul’da tedavi gör- düğü Dr. Lütfi Kõrdar Kartal Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde yaşamõnõ yitirdi. Yaren’in yaşamõnõ yitirmesiyle ölenlerin sayõsõ 15’e yükseldi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear