Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
GS, FB ve BJK’nin
Kıymetlerini Bilelim
Neyse ki naklen yayın vardı, her şey herkesin
gözü önünde oldu da kimsenin olayı saptıracak
hali kalmadı. Olay derken, cumartesi günkü iptal
edilen Diyarbakır-Bursaspor karşılaşmasından söz
ettiğimi belirtmeye gerek yok sanırım.
Bu olaydan sonra, Diyarbakır’ın hükmen yenik
ilan edilmesi ve sahasının uzun süre kapatılması,
dolayısıyla da takımın çok çok büyük olasılıkla
küme düşmesi ihtimal dışı değil. Hatta
yöneticilerinin, takımı hemen ligden çekmeleri de
mümkündür.
Bu sonuçların hiçbirinin iyi olmayacağı çok açık.
Ama yapacak bir şey de yok.
İstenmeyen sonuçlar doğmasın diye hareketlerin
karşılığı olan yaptırımların uygulanmaması daha da
büyük sakıncalar doğuracaktır.
Ama daha şimdiden söyleyebiliriz ki, artık
futbolun bölgecilik veya etnik ayrım konusunda
caydırıcı olumlu değil, tam tersine azdırıcı olumsuz
etkisinin duyulacağı bir aşamaya varılmıştır.
Futbola dudak bükerek sosyal işlevini yadsımak
ne kadar sosyal bir körlük ise, onun siyasal ve
sosyal olaylardan soyutlanarak salt spor
çerçevesinde kalacağını sanmak da, o kadar
büyük toplumsal bir saflıktır.
Futbol bir sosyal vakıa olarak vardır. Önemli olan
onu nasıl kullanacağınızı bilmektir.
Küreselleşen kapitalizm, onu hem bir kâr hem
de küreselleşme ortamı yaratma aracı olarak
başarıyla kullanmaktadır.
Siyasetçiler de, fenomenden kendilerine düşen
payı çıkarmak için ellerinden geleni artlarına
koymamaktadırlar. Tabii bunlar arasında yerel
yöneticiler, hatta yerel mütegallibe ve egemenleri
de saymak gerek.
Küreselleştikçe, mikro milliyetçi ve bölgeci olan
dünyada, futbolun da, kimi zaman bu eğilimleri
güçlendirecek bir etken olduğu görülebilir.
Yaptıkları analizler, ülkeye uymasa da, “zarar yok
ülke analizime uysun” fütursuzluğu içinde toplumu
güya irdeleyenler, bir zamanlar Eskişehirspor
örneğinden başlayıp, sonra başarıları daha uzun
ömürlü olan Trabzonspor’u dayanak alarak yola
devam edip ortaya garip fikirler atmışlardı.
Bu şaşkınlar, saf ve bakir Anadolu’nun “Bizans
Dükalığı”na karşı isyanı teorisini geliştirerek,
sistemle, sosyal yapıyla hiçbir ilişkisi olmayan,
Türk futbolunun gerçeklerini hiç görmeyen, saçma
analizlerle bölgecilik, ayrımcılık, ve ayak kokan
hödük popülizm çukuruna battıkları gibi birçok
kişiyi de peşlerinden sürüklemişlerdi.
Analiz ne Türkiye’ye uyuyordu ne kapitalist
sistemin gerçeklerini yansıtıyordu, ne de
Türkiye’nin bire bir kopyası olan ve otoktonunun
on misli göçebe barındıran İstanbul’un yeni
durumuyla bağdaşıyordu. Neyse onu geçelim bir
kalem.
Üstelik de, o “tu kaka” edilen Bizans Dükalığı’nın
üç büyüklerinin önemli işlevleri vardı ve onlar
“Süper Lig” takımları içinde, kaçınılmaz olarak
yaygınlaşan bölgecilik ve Diyarbakır örneğinde
görüldüğü gibi etnik kimlik eğilimlerinin tersine,
bölgesi, etnik kökeni, dili, dini ne olursa olsun,
herkes için toplumsal bir ortak kimlik yaratmak
gibi kendine özgü ve önemli bir rol yükleniyorlardı.
Alın size, densiz “İstanbul Dükalığı” zırvasının
kenara atılması için bir neden daha.
Üç büyüklerin yukarıda belirttiğimiz işlevlerinin
en çarpıcı örneği, Galatasaray’ın büyük Avrupa
başarısı döneminde, Cimbom’un zaferlerinden
sonra, İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da aynı
nedenle, aynı anda, aynı ortak coşkunun
yaşanmasıydı.
Futbolun toplumsal yaşama olumlu bir katkısıydı
bu.
Olay yalnızca Galatasaray’a özgü değil, Beşiktaş
ve Fenerbahçe de, ortak bir kimlik yaratmak işlevi
açısından aynı konumdadırlar.
Bu yüzdendir ki, Galatasaraylı olmama karşın,
Beşiktaş ve Fenerbahçe’ye de, ayrı bir dikkat ve
ihtimam ile eğilir, onları da gerçekten içtenlikle
severim.
- Evet, saçma sapan İstanbul Dükalığı
analizlerini, “üç büyükler” karşıtlığını bırakalım da
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın
kıymetlerini bilelim.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda tu-
tuklu yargõlanan gazetemiz Ankara
Temsilcisi Mustafa Balbay ve ga-
zeteci Tuncay Özkan, gazeteci
meslektaşlarõna gönderdikleri yazõlõ
açõklamada “Yıllardır aşkla sür-
dürdüğünüz mesleğinizde zaman
zaman ödüller, başarılar elde edi-
yorsunuz. Başarılarınız bir gün
terör faaliyeti olarak önünüze
konuyor. Ne hissedersiniz” diye
sordular.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi tarafõndan Silivri Ceza ve İn-
faz Kurumlarõ Yerleşkesi’nin biti-
şiğindeki salonda görülen İkinci
Ergenekon davasõnõn 43. duruşma-
sõnda gazetecilere yazõlõ açõklama
gönderen Balbay ve Özkan, ka-
muoyunda Ergenekon olarak bilinen
dava ve soruşturmalarõn giderek
genişlediğinin ve karmaşõk bir hal
aldõğõnõn altõnõ çizdiler.
“Sayın Meslektaşım” diyerek
başladõklarõ açõklamalarõnda Balbay
ve Özkan, “Gelişmeleri siz de iz-
liyorsunuz. Bir kişi yaşamı bo-
yunca hiç suç işlemeyeceğine da-
ir söz verebilir, ama hiç yargı-
lanmayacağına dair söz veremez.
Biz geçmişte defalarca mesleği-
mizden kaynaklanan durumlar
nedeniyle yargılandık. Bunun
mesleğimizin bir gerçeği oldu-
ğunu düşündük. Ancak bugün hiç
hak etmediğimiz, hukuki delille-
ri bulunmayan, ağır suçlamalar-
la karşı karşıyayız” dediler.
‘Tüm iddiaların açıklığa
kavuşturulmasını istiyoruz’
Açõklamalarõnda, “Mesleki faa-
liyetlerimizin terör tanımı içine
sokulduğu bir iddianamenin tu-
tuklu sanıklarıyız” diyen Balbay ve
Özkan şu konulara dikkat çektiler:
“Yargılanmakta olan, mesle-
ğimiz ve ifade özgürlüğümüze
dayalı anayasal haklarımızdır.
Gelinen noktada yargılanma-
mak gibi bir isteğimiz olamaz.
Tam tersine bir an önce yargı-
lanmayı istiyoruz, tüm iddiaların
açıklığa kavuşmasını istiyoruz.
Bunun üç temel koşulu olduğu-
nu düşünüyoruz: Adil yargılama,
hızlı yargılama ve tutuksuz yar-
gılama. Sürmekte olan davada
bu ilkeler ne yazık ki göz ardı
ediliyor.”
Balbay ve Özkan açõklamalarõn-
da “Hukukta esas, suçsuzluğu
hükmen kesinleşinceye dek her-
kesin masum olduğudur. Oysa biz
suçsuzluğumuzu kanıtlamaya ça-
lışıyoruz” dediler.
Avukatlar protesto etti
İkinci Ergenekon davasõnda sanõk
avukatlarõ, duruşma salonunun ko-
şullarõnõ protesto ederek dünkü du-
ruşmaya girmediler. Mahkeme bi-
nasõnda hazõr bulunan avukatlar
Ali Rıza Dizdar, Hüseyin Ersöz,
Gizem Duygu Öcalan, Yasemin
Antakyalıoğlu, Kazım Yiğit Aka-
lın ve Yusuf Erikel, İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanlõ-
ğõ’na sunduklarõ ortak imzalõ di-
lekçede duruşma salonunun koşul-
larõnõ eleştirdiler. “Onurlu bir bi-
çimde ve özgürce savunma mes-
leğini icra etmek istemekteyiz” di-
yen avukatlar, “Silivri duruşma-
ları” normalleşmediği takdirde Av-
rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne
(AİHM) başvuracaklarõnõ belirttiler.
Cumhuriyet okurları
Cumhuriyet Okurlarõ, İstanbul
13. Ağõr Ceza Mahkemesi Baş-
kanlõğõ’na verdikleri dilekçede “Sa-
nıkların bir an önce, mümkünse
bugün (dün), Dünya Kadınlar
Günü’nün 100. yılında salıveril-
meleri dileğimizdir” dediler.
Duruşmayõ izleyen 85 Cumhu-
riyet okurunun imzaladõğõ dilek-
çede, “Biz aşağıda imzası olan an-
neler, babalar, bacılar, kardeşler
ve dostlar olarak sayın mahke-
menizde yargılanmakta olan ve
hakkında kesin delillere dayalı
hiçbir iddia ve suçlama olmayan,
buna karşılık tutuklu olarak
yargılamaları süren bütün tu-
tuklular adına sesleniyoruz” ifa-
deleri yer aldõ.
Duruşmayõ gazetemiz yazarla-
rõndan Meriç Velidedeoğlu ve çok
sayõda Cumhuriyet okuru izledi.
Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu’nun (AYÖP) Amasya temsilciliği dün açıldı.
Çocuklar öğretmen
öğretmenler iş bekliyor
MEHMET MENEKŞE
AMASYA - Atamasõ Yapõ-
lamayan Öğretmenler Platformu
(AYÖP) 33. temsilciliğini
Amasya’da açtõ. AYÖP üyele-
ri, yaptõklarõ basõn açõklama-
sõnda AKP’nin eğitim politika-
larõ ve KPSS’ye tepki gösterdi.
Amasya Yavuz Selim Mey-
danõ’nda basõn açõklamasõ yapan
Amasya İl Temsilcisi Hüseyin
Alper Uysal, KPSS’nin geçer-
liği ve güvenilirliğinin kalma-
dõğõnõ, öğretmen atamalarõnõn
daha güvenilir ve objektif kri-
terlere göre yapõlmasõ gerekti-
ğini belirtti. Hayallerini her yõl
başka bir bahara ertelediklerini
ifade eden Uysal, “30’lu yaş-
larımıza gelip evlenemiyor,
ailemizden harçlık almak zo-
runda bırakılıyoruz. İş bula-
madığımız için işportacılık,
tezgâhtarlık yapıyoruz. Özel
dershanelerde karın toklu-
ğuna çalışmak zorunda bı-
rakılıyoruz. Hükümet sözleş-
meli öğretmenleri de köle zih-
niyeti ile çalıştırıyor. Sözleş-
meli öğretmenlerin 4/C sta-
tüsüne tanınan hakları bile
yok” dedi. AKP’li Amasya Be-
lediye Başkanõ Cafer Özdemir
de imza standõnõ ziyaret ederek
kampanyaya destek verdi.
İFADE VERDİ
Karadağ’a
Balyoz
sorgusu
İstanbul Haber Servi-
si - Birinci Ergenekon da-
vasõnda tutuklu yargõla-
nan emekli albay Fikri
Karadağ, “Balyoz Gü-
venlik Harekat Planı”
soruşturmasõ kapsamõnda
ifade verdi. Karadağ’õn
ifadesini, soruşturmayõ yü-
rüten savcõlardan Bilal
Bayraktar aldõ. Kara-
dağ’a diğer şüphelileri ta-
nõyõp tanõmadõğõnõn so-
rulduğu ileri sürüldü. Ka-
radağ ise bazõ isimleri as-
kerlik mesleği nedeniyle
tanõdõğõnõ söyledi.
İkinci Ergenekon dava-
sõnda yargõlanan eski po-
lis müdürü Adil Serdar
Saçan da Adalet Bakanlõ-
ğõ müfettişlerine ifade ver-
mek üzere adliyeye geldi.
Saçan’õn, Ergenekon da-
vasõna bakan İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi he-
yeti hakkõndaki şikayeti
nedeniyle ifadesi alõndõ.
Saçan, “Silivri’de ola-
ğanüstü yargılama ya-
pılıyor. Onun için gel-
dim” diye konuştu.
Saçan ile aynõ saalerde
İstanbul İstihbarat Şube
Müdür Yardõmcõsõ Ali Fu-
at Yılmazer ve Terörden
sorumlu emniyet Müdür
Yardõmcõsõ Tufan Ergü-
der de adliyeye geldi. Sa-
çan, Ergenekon davasõnda
savunma yaptõğõ sõrada is-
tihbaratçõ Yõlmazer hak-
kõnda da şikayetçi oldu-
ğunu söylemişti. Saçan,
Yõlmazer’in adliyeye gel-
mesinin kendisiyle ilgisi-
nin olmadõğõnõ ifade etti.
ABGS’DE İHBAR BİLMECESİ
Birileri
personeli
gözetliyor
AB Genel Sekreterliği’nde çalõşanlarõn e-pos-
talarõnõ kopyalayarak ihbar mektubu yazan kişi
kurumda yeni bir soruşturma süreci başlattõ. Ba-
kan Bağõş, sürecin kendisinden önce başladõğõnõ
savunurken, kurumda daha önce de içkili davet-
ler nedeniyle ihbar mektuplarõ yazõlmõştõ.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - AB Ge-
nel Sekreterliği (ABGS)
çalõşanlarõnõn e-postala-
rõnõn izlendiği ve hükü-
met aleyhine olan yazõş-
malarõn ihbar edilmesinin
ardõndan soruşturma baş-
latõldõğõ ileri sürüldü.
Devlet Bakanõ ve Baş-
müzakereci Egemen Ba-
ğış, söz konusu iddiayõ
yalanlasa da, kurumda
yaklaşõk altõ aydan bu
yana kişisel maillerin iz-
lenmesinden dolayõ sõ-
kõntõ yaşandõğõ belirtildi.
AB Genel Sekreterli-
ği’nde, Abdullah Gül’ün
Dõşişleri Bakanlõğõ döne-
minde, kurum içinde bazõ
çalõşanlar, verilen davet-
lerde ve kokteyllerde al-
kollü içki içildiği yönün-
de ihbarda bulunmuşlar,
Gül’ün duruma müdahale
etmesini istemişlerdi. Ya-
şanan bu sõkõntõ sonrasõ,
çalõşanlarõn özel mailleri-
nin izlendiği konusu ku-
rum içinde sürekli gün-
demde oldu.
Son olarak da ABGS
çalõşanlarõnõn kişisel e-
postalarõnõ kopyalayan bir
kişinin, bunlarõ da ekle-
yerek devletin önemli bir
kurumuna imzasõz, isimsiz
bir mektup yolladõğõ ileri
sürüldü. İddialara göre
Başbakanlõk da mektubu,
gerekli işlemlerin yapõl-
masõ istemiyle ABGS’ye
yolladõ. Bunun üzerine
görevlendirilen müfettişler
de ihbarda adõ geçenlerden
savunma istedi.
Bağış yalanladı
Bu gelişmeler AKP
Kadõn Kollarõ tarafõndan
düzenlenen Uluslararasõ
Kadõn Haklarõ Zirvesi’ne
katõlan Devlet Bakanõ ve
Egemen Bağõş’a da so-
ruldu. ABGS’den de so-
rumlu olan Bağõş, “Bir
gazetede (Hürriyet)
manşet olarak çıkan ha-
berin aslı astarı yoktur.
Çok geçmişte olan bir-
takım iddialarla ilgili, 6-
7 yıl önce olan bir olay-
la ilgili sanki yeni olmuş
gibi bir haber. Türki-
ye’nin en büyük gazete-
sine yakıştıramadım” ya-
nõtõnõ vermekle yetindi.
‘İlişkilendirme
yanlış’
Bağõş’õn ardõndan
ABGS de iddialara ilişkin
yazõlõ açõklama yaptõ.
“Kurumumuza ulaşan
imzasız bir e-posta me-
sajında, yıllar önce
(Temmuz 2006-Mart
2008 döneminde) kurum
içinde gönderildiği id-
dia edilen bazı e-posta
yazışmaları ve bunlara
dayanan suçlamalar yer
almıştır” denilen açõkla-
mada, şu görüşler dile ge-
tirildi: “Bazı devlet ku-
rumlarından da bu ko-
nuda e-posta mesajları
aldıklarına dair yazılar
gelmişse de, habere konu
olduğu gibi Başbakan-
lık’ımızdan herhangi bir
resmi yazı kurumumuza
ulaşmamıştır. Kurumu-
muza ulaşan bu iddia-
larla ilgili olarak kurum
bünyesinde bir komis-
yon oluşturularak, e-pos-
talarda ismi geçen per-
sonelin savunmaları
alınmış ve ayrıca bir tek-
nik inceleme de yapıl-
mıştır. Soruşturma sü-
recinde yapılan teknik
incelemede bahsi geçen
e-posta mesajlarının ku-
rum içinden gönderildi-
ğine dair teknik bir bul-
guya rastlanmamıştır.
Savunmaları alınan ilgi-
li personelimiz, bu e-
posta mesajlarıyla her-
hangi bir ilgileri olma-
dığını beyan etmişler-
dir. Haberin güncellik
kazanması için halen
yargılama süreci devam
eden bir çete oluşumu ile
ilişkilendirilmiş olması
izahtan varestedir.”
‘Silivri askeri garnizona döndü’
Ergenekon soruşturmasõ kapsamõndaki hukuksuzluklarõ eleştiren Cindoruk,
‘Savcõnõn savcõyõ tutukladõğõ bir Türkiye, demokrat bir Türkiye değildir’ dedi
İstanbul Haber Servisi - De-
mokrat Parti (DP) Genel Başkanõ
Hüsamettin Cindoruk, partisi-
nin İstanbul İl Başkanlõğõ’nca Tür-
kiye Spor Yazarlarõ Derneği Sa-
lonu’nda “8 Mart Dünya Ka-
dınlar Günü” nedeniyle düzen-
lenen “Türkiye’de Kadının Ye-
ri” konulu panelde yaptõğõ ko-
nuşmada, Elazõğ’da meydana ge-
len deprem felaketine değinerek,
geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Konuşmasõnda Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan’õn “yargı
beni kuşattı” sözlerini de eleştiren
Cindoruk şunlarõ söyledi: “Yargı
denetimini kuşatma olarak yo-
rumlayan bir Başbakan’ın de-
mokrasiye inancı olur mu? De-
mokrasiye inancı olan bir Baş-
bakan yargı denetiminden kor-
kar mı? Yargının görevi, ana-
yasada yazdığı gibi iktidarın
söylem ve eylemlerini denetle-
mektir.”
‘Demokrasi bir
adalet rejimidir’
Demokrasinin bir adalet rejimi
olduğunu belirten Cindoruk, TSK
içinde yanlõş yapanlara yargõ yo-
lunun açõk olduğunu, ancak yargõ
yoluyla TSK’ye hakaret edilmesi-
ni kabul etmeyeceklerini söyledi.
Ergenekon soruşturmasõ kapsa-
mõndaki hukuksuzluklara atõfta
bulunarak eleştirilerde bulunan
Cindoruk şöyle konuştu:
“Bir orgeneralin, bir genera-
lin, subayın, bir askerin incin-
mesi bile bizim yüreğimizi acıtır.
Savcının savcıyı tutukladığı bir
Türkiye, demokrat bir Türkiye
değildir. Silivri Cezaevi’ni askeri
garnizona çevirenleri kınıyo-
rum. Silahlı Kuvvetleri eğer eleş-
tirmek hakkı varsa o bizimdir.
Çünkü darbelere maruz kalan,
cezaevine konulanlar biziz.”
Hüsamettin Cindoruk, Başbakan
Erdoğan’õn tek adam olarak ülke
yönetmeye çalõştõğõnõ belirterek
“Bu hükümetin kontörü bit-
miştir” dedi.
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan meslektaşlarõna yazdõklarõ mektupta, adil yargõlanma taleplerini dile getirdi
‘Mesleğimiz yargõlanõyor’
Yıllardır aşkla sürdürdüğünüz mesleğinizde zaman zaman ödüller, başarılar elde
ediyorsunuz. Başarılarınız bir gün terör faaliyeti olarak önünüze konuyor. Ne
hissedersiniz? Parlamenter sisteme olan inancınız temelinde bütün sorunların
burada çözülmesini istiyorsunuz. Bunun için gerekirse parlamento çatısı altında
çaba harcamayı hedefliyorsunuz. Bu çabanız Meclis’i yıkma girişimi olarak
önünüze konuyor. Ne hissedersiniz? Tutukluluk süremiz haftaları, ayları aştı, yıla
ulaştı. İkinci yıldan gün alıyoruz. Özlemle beklediğiniz birinin size haber vermeden
birkaç saat geciktiğini düşünün. Ne hissedersiniz? Biz özgürlüğü 1-1.5 yıldır bu
duyguyla bekliyoruz. Yargılanma koşullarımıza ilişkin üç temel isteğimizi sizinle
paylaşıyoruz. Silivri’den selamlar, saygılar sunuyoruz.”
GAZETECİLERDEN GAZETECİLERE SORULAR:
Hüsamettin Cindoruk.
HAKKÂRİ’DE
MAYIN
TUZAĞI:
1 ŞEHİT
HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’nin
Şemdinli ilçesinde, terör örgütü
PKK üyelerince döşenen mayõnõn
patlamasõ sonucu, 1 asker şehit ol-
du, 3 asker yaralandõ.
Jandarma Komutanlõğõ ekipleri-
nin, Şemdinli ilçesine bağlõ Dere-
cik beldesi Koçyiğit bölgesinde
arazi arama-tarama faaliyeti sõra-
sõnda, terör örgütü PKK üyeleri ta-
rafõndan önceden araziye döşenen
mayõn patladõ. Patlamada, Piyade
Onbaşõ Onur Ayaydın (İstanbul)
şehit oldu. Erler Minnet Batır,
Cafer Ulu ve Mustafa İnce yara-
landõ. Yaralõ askerler helikopterle
Hakkâri Askeri Hastanesi’ne kal-
dõrõldõ. Patlamanõn ardõndan gü-
venlik güçleri, bölgede geniş çap-
lõ operasyon başlattõ.
34 ay hapis yattı ‘pardon’ dediler
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İz-
mir’de Tolga Özserbest’in, 2006 yõlõnda evinin
önünde cesedinin bulunmasõnõn ardõndan gözaltõna
alõnan Oktay Konaksever cinayet ve hõrsõzlõk suç-
larõndan toplam 27.5 yõl hapis cezasõna çarptõrõldõ.
Konaksever’in avukatõ, müvekkilinin bu olayda ol-
duğunu gösterecek dosyada hiçbir delil olmadõğõnõ
öne sürerek, kararõ temyiz etti. Yargõtay’õn beraat
kararõ verilmesini bildirerek kararõ bozmasõ üzeri-
ne İzmir 3. Ağõr Ceza Mahkemesi sanõğõ beraat et-
tirdi. Konaksever, cinayetten yargõlanõp 34 ay ce-
zaevinde kalmasõna neden olan kişiler hakkõnda
maddi manevi tazminat davasõ açacağõnõ belirte-
rek, “Bu olaya nasõl ismim karõştõrõldõ anlam vere-
medim. Hayatõm karardõ. İşimden oldum. Normal
hayata nasõl döneceğimi bilmiyorum” dedi.
Sınav günü ‘bedava ulaşım’ yok
İstanbul Haber Servisi - 2010 ÖSYS kap-
samõnda İstanbul’da YGS ve LYS sõnavlarõna gi-
recek öğrenciler, sõnav günleri İstanbul’daki top-
lu taşõm araçlarõna bu yõl ücretsiz değil, yüzde 50
indirimli binecek. İBB Meclisi’nde kabul edilen
karara göre, öğrenciler indirimden YGS’nin ya-
põlacağõ 11 Nisan’da, LYS-1 ve LYS-5’in yapõ-
lacağõ 19 Haziran’da, LYS 4’ün yapõlacağõ 20
Haziran’da ve LYS-2’nin yapõlacağõ 26 Hazi-
ran’da indirimden yararlanabilecekler.
Grizu patlamasında bir kayıp daha
BALIKESİR (Cumhuriyet) - Balõkesir’in
Dursunbey ilçesine bağlõ Odaköy’de Şentaş Ma-
dencilik’e ait maden ocağõnda 23 Şubat’ta mey-
dana gelen grizu patlamasõnda ağõr yaralanan işçi-
lerden İsmail Yaren (34), İstanbul’da tedavi gör-
düğü Dr. Lütfi Kõrdar Kartal Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’nde yaşamõnõ yitirdi. Yaren’in yaşamõnõ
yitirmesiyle ölenlerin sayõsõ 15’e yükseldi.