25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
YÖK 12 Eylül askeri faşizminin ürünü değil mi? Partiler ve Seçim Yasası o dönemde çıkarılmadı mı? Günlerdir ileri demokrasi diye bağırıp çağıranlar, TV lerdeki tartışma programlarında masaları yumruklayıp 12 Eylül ün hesabını soracağız diyerek özgürlük dersi verenler, YÖK ün buyruğuyla kaldırılan sıkmabaş yasağı nı ayakta alkışlıyor. Aslında iki yılı aşkın süredir üniversitelerde sıkmabaş yasağı filan yoktu. Kim var diyorsa doğruyu söylemiyor. Türkiye deki tüm üniversite ve yüksekokullarda sıkmabaşlı kız öğrenciler derslere girebiliyor. AKP sıkmabaşı sık sık gündeme getirir, bunu da bilerek yapar Başbakan Erdoğan. Çünkü, 2011 de genel seçimler yapılacak. İnanç ve ibadet özgürlüğü ısıtılıp ısıtılıp siyaset sahnesine konulacak. Burada düşünülmesi gereken asıl sorun şu olmalı: Sıkmabaşlı kız öğrenciler, yarın hukuk fakültesini bitirip yargıç ve savcı olduklarında ne yapacaklar? Sıkmabaşla mı girecekler duruşmalara? Tıp fakültesinde okuyan kız öğrenciler kadavra derslerinde, erkek cesetlerine yaklaşmayacaklar mı inançlarından ötürü? Sıkmabaş konusunu yıllardır yazıyorum. Sıkmabaşlı kız öğrenciler yarın öğretmen, doktor, yargıç, savcı olduklarında inançları gereği ne yapacaklar, önce bunun çözüme kavuşturulması gerekir. Bugün Anadolu nun pek çok kentinde ilköğretim ve liseye giden kız öğrencilerin sıkmabaş la derslere girdiğini, cuma günleri uygulamalı din derslerinin camilerde ve mezarlıklarda yapıldığını, 712 yaşlarındaki çocukların cuma namazlarına götürüldüğünü biliyorum. Zorunlu din dersleri de 12 Eylül faşizminin ürünüdür... Mardin ve Malatya yöresinde sayıları giderek azalsa bile Süryani yurttaşlarımızın çocukları... Türkiye nin dört bir yanında oturan Alevi yurttaşlarımızın çocukları... İzmir de Lavantenlerin çocukları... Bunlar zorunlu olarak din derslerine girmiyor mu? Nedense bu konuyu hiçbir siyasi parti gündeme getirmiyor? Bakıyorum, YÖK ün İstanbul Üniversitesi ne gönderdiği buyruk yazısı nı Başörtüsünde şapka devrimi başlığıyla manşet yapanlar, İşte özgür ve ileri demokrasi budur diyenler bu konulara girmiyor. Korkum, adına ister çevre baskısı, ister mahalle baskısı deyin, sıkmabaş ın okullarda ve üniversitelerde giderek yaygınlaşmasıdır. Eğer böyle olursa, yarın sıkmabaşlı kızlarımız polis akademilerine ya da harp okullarına alınacak mı? Kör topal işleyen demokrasimizi yaşatamayacağımız kuşkusu toplumun önemli bir kesiminde yaygın durumda. Bunu yakın çevremde değil, beş vakit namaz kılan Anadolu daki yurttaşlarımızın anlattıklarından biliyorum. Tarikat yurtlarının, okullarının, dershanelerinin ne denli çoğaldığı gerçeğinden yola çıkarsanız, Türkiye nin ileri demokrasi yerine bir başka yöne doğru hızla kaydığına tanık olacaksınız. Ben, başörtüsü ne karşı değilim... İnanç özgürlüğü adı altında yapılan, amacı tebliğ olan örtünmeye karşıyım. Bunun adı ne başörtüsü ne de türban dır... Bu bal gibi siyasal İslam ın simgesidir... Amaç çok açık bir biçimde bellidir. Tebliğ! Bunun çözüm yolu yok mudur? İnançları için başlarını örten kız çocukları, ilköğretime ve liseye böyle devam ediyor. Liseyi bitirince kazandıkları üniversitelere böyle gitmek istiyorlar. Burada hükümetin bir güvence vermesi, üniversiteyi bitirdiklerinde kamu görevi yaparken başlarını açmaları gerektiğini açıklaması gerekir. Başka türlü demokrasiyi koruyamayız. Zorunlu din dersleri... YÖK... Partiler ve Seçim Yasası... Hepsi 12 Eylül faşizminin ürünüdür. Başı kapalı kızlarımız yarın polis akademilerine, harp okullarına böyle girmek isterlerse, milletvekili seçilip TBMM ye sıkmabaş la girerlerse ne yapacağız. Unutmayın, laiklik olmadan demokrasi olmaz ama demokrasi olmadan laiklik olur. Tüm sorun üniversitelerde mahalle ya da çevre baskısının nasıl önleneceği. Bir yandan bilimsel özgürlük deniliyor, öte yandan üniversitelere sivil polis yerleştiriliyor. Aylar önce Başbakan Erdoğan konuşurken Parasız eğitim istiyoruz pankartı açan Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz 15 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Arkadaşlarına destek veren öğrenciler ise Yıldız Teknik Üniversitesi nin açılışında yaka paça dışarı çıkarılıp gözaltına alınıyor. Alın size demokrasi ve özgürlük! CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada olabilir. Geçen yıl Meclis açılışında BDP li milletvekilleri nin adliyeye ifade vermeye gidip gitmeyeceği ko nuşuluyordu. Her yerde onlar aranıyordu ama po lis bulamıyordu. Bu yıl BDP li milletvekilleri yine aranıyor ama bu kez görüşmek, karşılıklı yeni bir açılım yapmak için... Görünen o ki, BDP siyasetin önemli bir kilidi ola cak. Bakalım önümüzdeki yıl niçin aranıyor olacak lar! 2011 seçimlerinin ardından yenilenmiş Meclis in kilit partisi olarak mı? Açılımlar ve seçim sonuçlarının getirdiği cesaret le daha ileri istemlerin tartışma merkezi olarak mı? Seçim barajının azizliğine uğradıktan sonra par lamento dışı çözüm karmaşasının sorumlusu ola rak mı? Geçen yıldan bu yıla baktığımızda, bu yıldan ge lecek yıla her şey olası... Meclis e dönersek... Rejim üç ayak üstüne oturuyor: Yasama, yargı, yürütme... Yasama görevini üstlenen Meclis, yürütmeyi ye ni hükümeti de kendi içinden çıkardığı için, kuv vetler ayrılığı ilkesinin yaşama geçmesinde en önemli merkez. Bu yıl yasama ve yürütmenin yargı üzerindeki etkisini en çok konuşacağımız dönem olacak. Gö rünen gündem yorumcu istemez, gidiş böyle. AKP nin kurumları ele geçirme yöntemlerinden biri şu: Eğer hedef kurumu mevcut yöntemlerle istediği noktaya getirememişse, yasal düzenlemeler de yetersiz kalıyorsa, orayı sorun merkezi haline geti riyor. Toplum katında, buraya bir neşter atmanın zamanı geldi duygusunu yerleştiriyor. Zamanı tam kıvama gelince büyük bir demokratikleşme adımı olarak işini görüyor. Yargıda bunun katmerlisini göreceğiz... Yanılmayı yürekten dilerim ama, ben şöyle bir gidiş seziyorum: Anayasa Mahkemesi ne AYM doğrudan başvu runun değişik yöntemlerle yoğunlaşmasını sağla yacaklar... AYM, bu iş yükünün altından kalkamaz hale gelecek. Bu durumda bir demokratikleşme adımı daha gerekecek. AYM tümüyle yeniden ya pılandırılırken Yargıtay ve Danıştay da bundan pa yını alacak... Önümüzdeki dönemin Meclis ini de doğrudan il gilendiren bir ciddi tartışma konusu daha var: Cumhurbaşkanının görev süresi ve yetkileri. Gül bile görev süresinin ne kadar olduğunu bil miyor. Çareyi, 5 de olur 7 de olur, o konularla ilgi lenmiyorum. Ben işimi en iyi şekilde yapmaya çalı şıyorum demekte buluyor. Bunun Türkçesi şudur; Hiç aklımdan çıkmıyor ki... Erdoğan ın çevresinden sızan ve demeç araları na sıkışan bilgilere göre Başbakan ın hedefi şu: 2011 de son kez milletvekili seçilecek... Yeni Meclis te anayasayı istediği gibi biçimlendi recek... 2012 de Meclis teki grubu onu cumhurbaşkanı adayı gösterecek... Yazının ana konusuna dönersek bu aşamadan itibaren yasamayargıyürütme erkinin kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı parlamenter sistemde yeni tartışmalar başlayacak... Gücümü doğrudan halktan aldım diyen cum hurbaşkanı ile halkın iradesinin tecelli ettiği yer Meclis tir diyen bir hükümet... Bu tartışmalar daha çok yorum kaldırır... Yeni yasama yılını yine geleneksel değerlendir memizle selamlayalım: En kötü Meclis bile, kapalı bir Meclis ten iyidir!.. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Kars ın bir köyünden Edirne nin bir ilçesine kadar bütün Türkiye; kentlisi kasabalısı, memuru, köylüsü yaşam sıkıntılarını bir yana bırakmış; şu türban sorunu çözümlenmezse ne olacak halimiz diye kara kara düşünüyor mu acaba? Herhalde kitle partileri halkımızın türbanı, çözüm bekleyen sorunlara yeğlediğini saptamış olacak ki gündemlerinden türban konusu düşmüyor. Gece TV haberlerinde türban haberleri ile tartışmalarını izledik. Dün sabah saatlerinde bir de baktık Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç NTV de türban konusunda açıklamalar yapıyor. Önce Kemal Kılıçdaroğlu nu Arınç ın gazetelere yansıyan bir sözüyle uyarmak gerekiyor. Başbakan Yardımcısı, CHP Genel Başkanı nı türbanla ilgili açıklamaları nedeniyle kutluyor, övüyor. Oysa bizim demokrasimizde iktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı övmez. Övgünün altında mutlaka bir başka amaç saklıdır diye algılanır. Bu nedenle Kılıçdaroğlu nu Arınç ın gazetelere yansıyan bir sözüyle uyarmak gerekiyor... Başbakan Yardımcısı nın övgülerinin ömrü kaç gün sürecek, kaç saat derken... Arınç, bildiğimiz Arınç; Kılıçdaroğlu nun türban sorununu yokuşa sürdüğünü içeren açıklamalar yapıyor... Sorunun çözümünü sulandırıyor demiyor Arınç; ama ...CHP nin türban sorununu çözen anayasa değişikliğini Yüksek Mahkemede iptal ettirmesinden başlayarak yeni yönetimin konuyla ilgili son açıklamalarına kadar sık satır söylemediğini bırakmıyor. Biz bu sorunu çözeceğiz diyen CHP liderinin şimdi çözümü nedir söyleyemediğini ve kimi yeni koşullar ortaya sürerek çözümü çıkmaza soktuğunu, topu taca attığını öne sürüyor. NTV nin sorusu: Kılıçdaroğlu bu sorunu çözmenin yolu iktidarıyla muhalefetiyle bir masaya oturmaktan geçiyor diyor. AKP masaya oturur mu? Arınç ın yanıtı: Oturur ama CHP Genel Başkanı masaya oturmadan önce neyi görüşeceğimizi açıklamalı. Bu, iktidarın ilk koşulu. Soru: CHP nin koşulu: Türban sorununun kamu hizmetlerinde ve üniversite öncesi eğitimde serbest olamaz diyor . Arınç ın yanıtı Bugünün konusu üniversitede türbana özgürlük. Diğer konular daha başka zaman ele alınıp görüşülebilir. Bu da ikinci koşul! Arınç ın açıklamaları iktidarın türban konusunu yalnız üniversite zemininde ele almayı planladığını gösteriyor. Olası çözümde kamu hizmetlerinde görev yapanlara, üniversite öncesi ilk ve ortaöğrenime bu olanağının yasaklanmasına istekli görünmüyor. Bu nedenle CHP nin türbanı üniversitelerde kısıtlayan üniversite dışındaki alanlarda türbana özgürlüğü engellemeyi öneren koşuluna olumlu yaklaşmayacağını duyumsatıyor. AKP, bir yandan üniversitede türban sorununu çözümlemeye istekli görünüyor bir yandan da kamuda da, üniversite öncesi öğrenimde de türbana özgürlük kapısını kapatmıyor. Bülent Arınç; CHP nin rektörler bu konuda gerekeni yapabilirler diye bir demeç vermesinin bile üniversitelerde türban sorununu çözmeye yeterli olacağını söylüyor. Bir yasa ile çözüm olabileceğini öne sürüyor. CHP, henüz yasayla çözüme nasıl baktığını açıklamadı ama kimi haberlere göre bu yoldan üniversitelerde yasağın kalkmasına itiraz etmeyecek. AKP, önce üniversitedeki sorunu çözelim daha sonra diğer alanlarda da türban yasağını kaldırmanın gereğini yaparız diye düşünüyorsa CHP nin öne sürdüğü koşullara şimdilik evet diyebilir Türban sorunu gündemden düşer gibi olur ama AKP nin her yerde türban sloganı başka bir bahara kalır... Ta ki mahkemede, hastanede, devlet dairelerinde türbanlı yargıç, avukat, türbanlı kadın doktor, hemşire, devlet dairelerinde türbanlı memur göreceğimiz günlere kadar... ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 9 EK M 2010 CUMARTESCUMHUR YET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Ekim Oslo PB 12 Helsinki PB 11 StockholmPB 11 Londra PB 20 AmsterdamPB 18 Brüksel PB 22 Paris PB 21 Bonn PB 19 Münih PB 18 Berlin PB 13 BudapeştePB 12 Madrid Y 17 Viyana PB 12 Belgrad PB 14 Sofya PB 8 Roma PB 20 Atina Y 17 Zürih PB 18 Moskova PB 10 Aşkabat B 25 Taşkent B 21 Baku Y 22 Bişkek B 14 Tiflis Y 18 Kahire B 26 Şam B 23? İstanbul Y 16 Edirne Y 16 Kocaeli Y 16 Çanakkale B 15 İzmir B 19 Manisa Y 19 Denizli B 16 Zonguldak Y 12 Sinop Y 19 Samsun Y 19 Trabzon Y 18 Giresun Y 16 Ankara Y 11 Eskişehir Y 10 Konya Y 10 Sıvas Y 15 Antalya B 28 Adana Y 27 Mersin B 28 Diyarbakır PB 26 Şanlıurfa PB 23 Mardin PB 25 Siirt PB 25 Hakk ri B 18 Van B 15 Kars Y 18 Ülkemiz geneli par çalı çok bulutlu, Mar mara nın doğusu, Ka radeniz, Doğu Anado lu nun kuzey ve batısı ile Eskişehir, Kütahya, Adıyaman, Kilis ve Ga ziantep çevreleri ya ğışlı geçecek. Yağışlar; İstanbul, Kocaeli, Sa karya, Zonguldak, Düzce, Trabzon, Kay seri çevreleri kuvvetli olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağa nak yağmurlu. Batı Ka radeniz in iç kesimleri ve Kütahya çevreleri karla karışık ve kar şeklinde olacak. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Alın Size Özgürlük... hikmet.cetinkaya@ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Çinli Başbakan protesto edildi, basın toplantısında soru sorulması engellendi Çin ile 8 anlaşmaFIRAT KOZOK ANKARA Resmi ziyaret için Türki ye ye gelen Çin Halk Cumhuriyeti Başbaka nı Ven Jiabao, ticari ve kültürel ilişkilerin ge liştirilmesini öngören 8 anlaşma imzaladı. Baş bakan Tayyip Erdoğan, 17 milyar dolar olan iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2015 e kadar 50 milyar, 2020 ye kadar da 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini açık ladı. İki ülke ikili ilişkilerde Türk Lirası ve yu an kullanma konusunda mutabakata vardı. Önceki gece Ankara ya gelen Jiabao, Baş bakanlık Merkez Bina da Erdoğan tarafından resmi törenle karşılandı. Erdoğan ve Jiabao, heyetler arası görüşmelerin ardından basın top lantısı düzenledi. Toplantıda, iki ülke arasında 8 anlaşma im zalandı. Erdoğan, halen yapımı süren Eski şehirİstanbul demiryolu hattının Çin ile bir likte yapıldığını anımsatarak önümüzdeki dönemde de 4 bin 5005 bin kilometrelik bir hattı da yine aynı şekilde yapmayı planla dıklarını anlattı. Erdoğan, İstanbul u Pekin e bağlayacak bir demiryolu projesini yaşama ge çirme noktasında kararlılıklarını teyit ettiklerini vurguladı. Erdoğan ayrıca ikili tüm ilişkiler de Türk Lirası ve yuan kullanma konusunda mutabakata vardıklarını belirtti. Jiabao ise iki ülke arasında stratejik ortaklık ilişkisi ku rulmasına karar verdiklerini söyledi. Er doğan ı, Çin e davet ettiğini bildiren Jeabao, İki ülke terorizmle ve aşırıcılıkla müca delede karşılıklı mekanizmalar kurarak, bu konularda ortak çalışma yapma kararı al mıştır dedi. Jiabao, bugün de İstanbul da te maslarda bulunacak. Ayakkabı fırlattılar Öte yandan, konuk Başbakan Jiabao dün kaldığı Hilton Otel in önünde yurdun çeşitli yerlerinden otobüslerle Ankara ya gelen Do ğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi bir grup tarafından geçen yıl 5 Tem muz da Sincan Uygur Özerk Bölgesi nin başkenti Urumçi deki Uygurlara yönelik bas kı nedeniyle protesto edildi. Jiabao nun fo toğrafını parçalayan göstericiler konuk Baş bakan ın otelden ayrıldığı sırada ayakkabı fır lattı. Mesafenin uzak olması nedeniyle Jia bao ya ayakkabı isabet etmedi. Bu arada Dışişleri Bakanlığı, Çin Başbakanı ile aynı tarihlerde Türkiye de olmak için izin isteyen Uygur Türklerinin lideri Rabia Ka der e olumlu yanıt vermedi. Bu arada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Jiabao ve beraberindeki heyeti kabul etti. Tarabya Köşkü nde basına kapalı gerçekleştirilen ka bul 45 dakika sürdü. Kabulde, Devlet Baka nı Zafer Çağlayan da hazır bulundu. Jiabao ve Erdoğan ın katıldığı törende anlaşmalar imzalandı. Yurt Haberleri Servisi Çarkıfelek programında 6 Ekim akşamı Erzincan dan gerçekleştirilen canlı yayın sı rasında Onlar mum söndü mü oynuyorlar, ne yapıyor lar? diyen Mehmet Ali Erbil, hakkında Erzincan Cumhuri yet Başsavcısı İlhan Cihaner, TCK nin 216 2 nci maddesi gereğince halkın bir kesimi ni sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet ve bölge farklılığına dayanarak alelen aşağılama suçundan resen soruşturma açtı. Cihaner, Erbil hakkında 6 aydan 1 yıla kadar hapis is teneceğini bildirdi. Dersim Alevi Akademisi Derneği Başkanı Aysel Do ğan ve İzmir in Aliağa ilçe sinde de bir grup Erbil hak kında suç duyurusunda bu lundu. Eskişehir Hacı Bektaşi Veli Kültür ve Sosyal Yar dımlaşma Derneği ve Eski şehir Hacı Bektaş Veli Ana dolu Kültür Vakfı ortak bir açıklama yaparak Erbil e tepki gösterdi. BAŞSAVCI CİHANER DEN ERBİL E SORUŞTURMA Haber Merkezi Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği öncülüğünde zorunlu din derslerine karşı bugün An kara Kızılay da 24 saatlik otur ma eylemi yapılacak. Eğitim Sen yaptığı açıklamayla eyle mi desteklediğini bildirdi. EğitimSen den yapılan ya zılı açıklamada , zorunlu din dersinin 30 yıldır din ve vicdan özgürlüğü ihlal edilerek uygu landığı na dikkat çekildi. Bu konudaki yargı kararlarına karşın gerekli adımların bu güne kadar atılmamasının dü şündürücü olduğu ifade edilen açıklamada, Uygulamasın dan en çok etkilenen kesim özellikle Alevi ailelerin çocuk larıdır. Bu nedenle Alevi ör gütlerinin bir süredir zorunlu din derslerinin kaldırılmasına yönelik olarak ileri sürdükleri talepler ve mücadele haklı ve meşrudur. Eyleme aktif bir şe kilde katılarak destek vereceğiz. Zorunlu din dersleri uygula masına son verilmesini talep ediyoruz denildi. ALEVİLER 24 SAATLİK OTURMA EYLEMİNDE Dürbünlü tüfek alarmı İstanbul Haber Servisi İstanbul da 155 polis imdat telefonunu arayan yurttaşlar Tozko paran da bir kişinin uzun namlulu ve dürbünlü bir silahla kapalı bir minibüse bindiğini ihbar etti. Aracın D100 karayolu istikametine gittiği ihbarını alan polis alarma geçti. Cumhurbaşka nı Abdullah Gül ile görüşmek üzere İstanbul a gelen Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Jiabao nun muhtemel geçiş güzerg hı olması nedeniyle çok sayıda polis ekibi D100 karayo luna sevk edildi. Minibüsü durduran polis, araçta yaptığı aramada bir adet dürbünlü tüfek buldu. İnceleme sonucunda tüfeğin havalı tüfek olduğu belirtildi. Sürücü K.G. olay yerinde verdiği bilgide, tüfeğin kendisine ait olduğunu, kardeşinin kurcalamaması için arabaya koyarak işyerine götürmek istediğini belirtti. Tozkopa ran Polis Merkezi ne götürülen ve burada tüfe ğin faturasını ibraz eden K.G.serbest bırakıldı. Som a geçmiş olsun mesajı Haber Merkezi CHP lideri Kemal Kılıçda roğlu, rahatsızlığı nedeniyle yoğun bakıma alı nan gazetemiz yazarı Deniz Som a sağlık ve geçmiş olsun dileklerini iletti. Deniz Som un eşi Harika Som ile gazetemiz Genel Yayın Yönet meni İbrahim Yıldız ı arayan Kılıçdaroğlu, De niz Som un sağlık durumu hakkında bilgi aldı. OMÜ nün tazminat istemine ret SAMSUN Cumhuriyet Ondokuz Mayıs Üniversitesi OMÜ Rektörlüğü nün gazetemiz yazarı Deniz Som aleyhine 3 Şubat ta Vaziyet köşesinde yayımlanan Üniversitede İslamcı Yasaklar başlıklı yazı üzerine açtığı 10 bin li ralık manevi tazminat davası reddedildi. Som un avukatı Evrim İnal, rektörlüğün kamu tüzelkişilik olduğunu vurgulayarak, kişilik hak larının ihlalinden dolayı manevi tazminat davası talep etme hakkı bulunmadığına dikkat çekti. Kırt Katır Kırk Satır davası İstanbul Haber Servisi Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevli si Ahmet Şık ın Kırk Katır Kırk Satır adlı ki tapla Ergenekon soruşturmasını etkilemeye çalış tığı iddiasıyla açılan dava başladı. Mavioğlu, Herhangi derin ya da derin olmayan devlet yet kilisi asker ya da savcı bize belge getirmemiştir. Bu davanın bu ülkenin daha aydınlık olmasını is teyen insanların önünün kesilmesi için açıldığını düşünüyorum dedi. Mahkeme kitabın ne za man teslim edildiği ve kısıtlama kararının iptal tarihi ne ilişkin ilgili savcılık ve mahkemeye ya zı yazılmasına karar vererek duruşmayı erteledi. YÖK 12 Eylül askeri faşizminin ürünü değil mi? Partiler ve Seçim Yasası o dönemde çıkarılmadı mı? Günlerdir ileri demokrasi diye bağırıp çağıranlar, TV lerdeki tartışma programlarında masaları yumruklayıp 12 Eylül ün hesabını soracağız diyerek özgürlük dersi verenler, YÖK ün buyruğuyla kaldırılan sıkmabaş yasağı nı ayakta alkışlıyor. Aslında iki yılı aşkın süredir üniversitelerde sıkmabaş yasağı filan yoktu. Kim var diyorsa doğruyu söylemiyor. Türkiye deki tüm üniversite ve yüksekokullarda sıkmabaşlı kız öğrenciler derslere girebiliyor. AKP sıkmabaşı sık sık gündeme getirir, bunu da bilerek yapar Başbakan Erdoğan. Çünkü, 2011 de genel seçimler yapılacak. İnanç ve ibadet özgürlüğü ısıtılıp ısıtılıp siyaset sahnesine konulacak. Burada düşünülmesi gereken asıl sorun şu olmalı: Sıkmabaşlı kız öğrenciler, yarın hukuk fakültesini bitirip yargıç ve savcı olduklarında ne yapacaklar? Sıkmabaşla mı girecekler duruşmalara? Tıp fakültesinde okuyan kız öğrenciler kadavra derslerinde, erkek cesetlerine yaklaşmayacaklar mı inançlarından ötürü? Sıkmabaş konusunu yıllardır yazıyorum. Sıkmabaşlı kız öğrenciler yarın öğretmen, doktor, yargıç, savcı olduklarında inançları gereği ne yapacaklar, önce bunun çözüme kavuşturulması gerekir. Bugün Anadolu nun pek çok kentinde ilköğretim ve liseye giden kız öğrencilerin sıkmabaş la derslere girdiğini, cuma günleri uygulamalı din derslerinin camilerde ve mezarlıklarda yapıldığını, 712 yaşlarındaki çocukların cuma namazlarına götürüldüğünü biliyorum. Zorunlu din dersleri de 12 Eylül faşizminin ürünüdür... Mardin ve Malatya yöresinde sayıları giderek azalsa bile Süryani yurttaşlarımızın çocukları... Türkiye nin dört bir yanında oturan Alevi yurttaşlarımızın çocukları... İzmir de Lavantenlerin çocukları... Bunlar zorunlu olarak din derslerine girmiyor mu? Nedense bu konuyu hiçbir siyasi parti gündeme getirmiyor? Bakıyorum, YÖK ün İstanbul Üniversitesi ne gönderdiği buyruk yazısı nı Başörtüsünde şapka devrimi başlığıyla manşet yapanlar, İşte özgür ve ileri demokrasi budur diyenler bu konulara girmiyor. Korkum, adına ister çevre baskısı, ister mahalle baskısı deyin, sıkmabaş ın okullarda ve üniversitelerde gi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear