Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  SAYFA CUMHUR YET 9 EK M 2010 CUMARTES  16  GÖRÜŞ  Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN  Borcu Borçla Ödeme  II   Aynı başlığı taşıyan geçen haftaki yazı  2 Ekim,  Cumhuriyet , borcu yeniden borçlanmayla ödeme  alışkanlığının, sadece bizim işletmelerimize özgü  olmadığı konusunu ele alamamıştı. Aslında,  serbest rekabete dayalı liberal  kapitalist   ekonomi kurallarının uygulandığı tüm dünya  ülkelerinde borcu, yeniden borçlanmayla ödemek  oldukça yaygın bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığın,  2007 sonuna kadar ulaştığı boyutlar, son küresel  ekonomik bunalımda ortaya çıkmış ve  uygulamada yarattığı finansal sorunların, krizin  patlamasında önemli payı olduğu kanıtlanmıştır.  Patlamanın başlangıcı, 2008 Eylülü nde, ABD de  ünlü Lehman Brothers Yatırım Bankası nın 631  milyar dolar kayıtlı varlık toplamı ve varlıkların  yüzde 4 ü oranındaki bir sermaye ile batmasıdır.  Bu büyük depremin ardından, dünyanın en büyük  22 yatırım bankasının arka arkaya batmasının da  nedeni aynıdır. Tüm dünya ülkeleri bu büyük  finansal olayları izleyen öteki ülkelerdeki  borçlanma krizleriyle h l  uğraşmakta ve bana  göre, bu girdaptan kalıcı olarak çıkmanın yolları da  henüz bulunamamıştır. Konu ile ilgili son haber  İrlanda dan:   İrlanda finans sektöründe tehlike çanları çalıyor.  GSMH si 207 milyar Avro olan İrlanda nın 2 önemli  bankasını kurtarmak için 34.3 milyar Avro luk bir  destek gerektiği söyleniyor.   1 Ekim 2010   Haberde sözü geçen büyük destek tutarı,  İrlanda GSMH sinin yüzde 17 si oranındadır!  Haberler, bu yardımı devletin ancak ek borçlanma  ile karşılayabileceği ve bankalar kurtarıldıktan  sonra devlet borcunun GSMH ye oranının yüzde  100 e  yüzde 98.6  yaklaşacağını belirtmekte idiler.  Aslında tüm dünya ülkeleri, bunalımı  atlatabilmek için, buna benzer işlemleri bol bol  yapmışlardır. Örnek olarak, Yunanistan ın  GSMH sinin yüzde 125 i oranındaki dış borçları da  aynı yöntemle ve yeniden alınan borçlarla yeniden  yapılandırılmıştır. İspanya da, Portekiz de,  İngiltere de ve öteki ülkelerdeki krizden çıkış  programlarının hepsinde de uygulanan yol aynıdır.  Son küresel bunalımın ortaya çıkmasında, firma  bilançolarında olduğundan yüksek gösterilmiş  varlık değerleri ile olduğundan yüksek gösterilmiş  k r tutarlarından yararlanılarak firmalar arasında  ve firmalarla bankalar arasında zincirleme biçimde  birbirine bağlı borçlanmaların büyük payı olduğu  şimdi artık kanıtlanmıştır. Bunalımdan çıkış yolları  araştırılırken, son yıllarda tümüyle kuralsız  bırakılmış finansal pazarların işleyişiyle ilgili  konularda devletin bazı kurallar koymasının  zorunlu olduğu, genellikle kabul edilmektedir.  Uygulanması gereken kuralların çoğu artık  bilinmekte, fakat bunların şirket bilançolarına  yansıtılmalarında güçlük çekilmektedir. Bunalım  içinde birçok ülkede ortaya çıkan borç krizleri,  serbest rekabet pazarlarının  finans pazarları dahil   kendi yanlışlarını düzeltemediğini kanıtlamıştır.  Sonunda özel firma zararlarını devletler  ödeyecekse, devletlerin doğrudan şirket  kurmasının daha kestirme bir yol olacağını, önceki  dönemlerde çok kötülenmiş olan devlet  işletmeciliğinin yeniden yaygınlaştırılmasının daha  akla yakın olacağını öneren uzmanların sayısı  artmaktadır. Bu uzmanlara göre, devlet  işletmelerini k rlı ve verimli çalıştırmanın etkili  yolları vardır. Fazla büyüyen özel firmaların,  serbest rekabete dayalı pazar ekonomisinin   kapitalizmin  kurallarına uygun biçimde  çalıştırılmaları  ve batmayı hak edenlerin  batmaları  sağlanamıyorsa, başka yolların  denenmesinin şart olduğu öne sürülmektedir.  Önerilen yöntemler arasında, özel işletmenin,   batmasına izin verilemeyecek kadar  büyümelerine  izin verilmemesini, şimdi unutulmuş  görünen  Antitröst  ve  Antikartel  kanunlarının  uygulanmasını önerenler de vardır. Kötü çalışan  firmaların kurtarıldığı bir ekonomik yapıda  serbest  rekabete dayalı pazar ekonomisini  sonsuza dek  yaşatma olanağı yoktur.  Borç yüksekliği sorunuyla boğuşan firmalar ve  onları kurtarırken borçlarını arttıran devletler için  çözüm yolu açıkça görülebilmektedir: Borçların  azaltılması. Bu çözüm yolları, kamu kesiminde ve  özel işletmelerde açıkların azaltılmasını  sağlayacak tasarruf önlemleri ile üretim  maliyetlerinin azaltılmasıyla ve çözüm yollarının  uygulanmasını sağlayacak siyasal iradenin varlığı  ile ilgilidir.  maaysan@superonline.com  İmamCemaat Etkisi  Cumhuriyeti kurmuş CHP,  partinin yetkili organlarında  tartışılmadan oluşturulmuş  düşünce kırıntıları ile yola  çıkarsa...  Anayasa Mahkemesi Başkanı,  anayasanın değiştirilemez  ilkelerini tartışmaya açarsa...  YÖK Başkanı da tutar,  Anayasa Mahkemesi nin türbana  ilişkin kararlarını, üniversitelere  gönderdiği başlıklı k ğıda  yazılmış üç satırla deler.  Öyle görünüyor ki,  üniversitelerde türban yasağı  kaldırılıyor. Bundan sonra ne mi  olur?  Biliyorsunuz, Demokrat  Parti nin iktidara gelir gelmez ilk  işi Türk Ceza Kanunu nda yer  alan  ezanın Arapça okunması  yasağı nı kaldırmak olmuştu. O  dönemde yasayı değiştiren  DP lilerin gerekçesine bakılırsa,  böylece isteyen ezanı Arapça,  isteyen Türkçe okuyabilecekti.  Ama, o gün bugündür bir tek  camide bile ezan Türkçe olarak  okunmadı!  Türban yasağı kaldırılıyor  Hem  de yasalara ve Anayasa  Mahkemesi kararlarına rağmen   ya, başta Anadolu üniversiteleri  olmak üzere tüm fakülte ve  yüksekokullarda olmak üzere  çok yakın gelecekte tüm  liselerde, dahası ilköğretim  okullarında başı açık kız öğrenci  bırakmazlar!  Erkek egemen siyaset, köle  ruhlular bir yana, tüm kadınları  esir almakta kararlı.  Alışkanlık  TÜSİAD Başkanı Ümit  Boyner, Ankara  Temsilcimiz Utku  Çakırözer ile arkadaşımız  Murat Kışlalı nın  sorularını yanıtlarken   Türbanlı kişiler doktorluk,  h kimlik yapabilecek mi?  Kamuya da gelecek bu iş.  Gelmemesi imk nsız.  Bence bunu yaşamaya  alışmak zorundayız   demiş.  Neye alışacağız?  Türbana...  Doğru ya, bu toplum  Özal a da alışmıştı,  türbana da alışır. Hem,  alışkanlık, bağımlılık,  uyuşma, uyuşmuşluk  iyidir...  Ümit Boyner,  referandum öncesi  Recep Tayyip Erdoğan   bitarafbertaraf   tartışmasını açtığında ilan  vermek istediklerini,  TÜSİAD ın 1979 da  verdikleri ilanları  anımsayıp vazgeçtiklerini  söylemiş ve eklemiş:   Bazen  TÜSİAD o  zaman o ilanları niye  verdi?  diye  düşünüyorum...   Fazlaca düşünmeye  gerek yok. Çok açık:  TÜSİAD o ilanları  iktidarda sol parti olduğu  için verdi...  Bu memlekette,  sermayenin ve ordunun  gücü yalnızca solculara  yeter!  Turhan Ilgaz  Neredeyse hiç  konuşmazdı. Dinlerdi.  Kıpırdamadan  dinlerdi. Ciddiye aldığı  da 20 li yaşlarında toy  gazeteciydi.  Gözlerinin  derinliğinde, anlama,  sezme isteğinin  odaklaştığını  görürdünüz. Odakta,   Bu çocuk gazeteci  olur mu?  sorusu  asılıydı örneğin.  İyi yetişmişti, iyi  gazeteciydi, iyi  insandı, hep iyilik  düşünürdü. Bu  ülkenin çoğunluğu bu  kadar iyiliği bir anda  kaldırmazdı. Öyle de  oldu, öğütüldü.  Gazeteci, içrek  filozof Turhan Ilgaz,  bir arpa boyluk  ömründe, uzun, çok  uzun yol almıştı.  Yeterince görülmedi,  algılanmadı. Ne yazık!  Recep Tayyip Erdoğan ın İstanbul da  AKM yi yıkıp Taksim trafiğini rahatlatma  çabaları, ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Tarık  Şengül e bir kitabı anımsatmış. Kitap, Bolden  Painter ın  Mussolini nin Roma sı: Ölümsüz  Şehri Yeniden İnşa Etmek  adlı yapıtı.  Kitap,  Mussolini İtalyası nın büyük ve  emperyal bir güç olmasını artan nüfusuna ve  ailenin merkezi rolüne  bağlıyormuş. Recep  Tayyip Erdoğan ın da  en az üç çocuk   önerdiğini anımsatıp Şengül ün söylediklerine  kulak verelim:   Kitap, Mussolini rejiminin nüfus  politikasının pragmatikliğine işaret ettikten  sonra, bunun bir örneği olarak hızlı nüfus artışı  hedefine karşın, Mussolini nin, başta Roma  olmak üzere, kentlere kırdan göç edilmesine  şiddetle karşı olmasını gösteriyor. Kentlere  göçü engellemeye yönelik olarak, yasakçı  politikaları kitap şöyle özetliyor:  Bu yaklaşım  kırsallığı kutsayan ve kentlere göçü kontrol  etmeyi hedefleyen politikaları öne çıkardı.  Kırsal aileler kentsel ailelere göre çok daha  fazla çocuk doğuruyordu. Faşist  gözetleme kontrol kırda çok daha etkin ve  kolay olurken kentlere göç, kentlerin  kalabalıklaşmasının toplumsal huzursuzluğa  yol açmasından korkuluyordu.  Bu kaygıların  bir sonucu olarak, özellikle Roma yı  hedefleyerek, vize anlamına gelen, istenmeyen  yoksulların göçünü önlemeye yönelik olarak,  sadece gideceği yerde işi olduğunu  gösterenlerin yer değiştirmesine izin veren göç  karşıtı bir yasa çıkarıldı.   Bu kez de Recep Tayyip Erdoğan ın birkaç  yıl önce İstanbul a vize uygulaması istediğini  anımsatıp yine Şengül ün saptamalarına  dönelim:   Bu tür bir yasakçılığın gerisinde, Roma yı  takınçlı biçimde bir şov alanına çevirmeyi  amaçlayan Mussolini nin kentte yoksul  görmeme istekliliğinin olduğu biliniyor. Tam da  bu çerçevede, iktidara gelişinden bir süre  sonra, Mussolini nin Roma yı doğrudan  yönetmeye başlaması şaşırtıcı olmuyor. Kitap  bu durumu şu sözlerle özetliyor:  Mussolini  Roma kent yönetimini hızla seçilmiş olmaktan  çıkarıp atanmış hale getirdi. Valilik kurup valiyi  doğrudan kendine bağladı. Böylece, kent  üzerindeki kontrolünü arttırıp kentte  uygulamayı hedeflediği projeleri kolaylaştırdı.   Bu gelişmenin ertesinde, Roma çok  sayıda kentsel dönüşüm projesi aracılığıyla  hızlı bir değişim geçirirken  trafik akışını  iyileştirmek, tarihi anıtların öne çıkarılması,  tarihi değeri sınırlı ya da olmayan yapıların  yıkılması ve hepsinden önemlisi diğerlerinin  sadece hakkında konuşmakla yetindiği  projeleri hayata geçirme konusunda  faşistlerin sahip olduğu yeteneğin  gösterilmesi  Mussolini nin ana gerekçelerini  oluşturuyordu.   Otoriter anlayış dediğin kuş misali... 1930  40 lardan kalkıyor, hop diyor, 2010 a konuyor!  NüfusVizeYıkım  Mutfağa İki Kırmızıdan  Darbe!..  SADIK ÇELİK  Et ve sebzede yaşanan üretim  sıkıntısı eylülde enflasyon  beklentilerini aşarak yüzde 23 e  çıktı. Yıllık enflasyon oranı 0.9  puan artarak yüzde 9.24 e  tırmandı. Enflasyondaki bu artışın  tamamen işlenmemiş gıdadan  kaynaklandığını TÜİK verileri  ortaya koymakta. Et ve  sebzedeki üretim sorununun  devam etmesinin, yılın son  çeyreğinde beklenen enflasyon  düşüşünü şimdiden  sınırlandırabileceği  öngörülmektedir.  Normalde hasat sonu  bolluğunda fiyatların düşüşe  geçmesi beklenirken  enflasyonda eylül ayı şampiyonu  olan domates fiyatlarının yüksek  oluşunun nedenleri arasında  geçen yıl fazla üretim yapılarak  pazarlanamamış olması, ihracata  gönderilen domateslerin de  büyük bölümünün ilaçlı ve  böcekli diye geri gönderilip  üreticiyi zorda bırakarak mağdur  etmesi başta gelir; bu da  çiftçilerin 2010 yılında 2009 daki  kadar üretim yapmasına engel  olmuştur. Ayrıca geçen yazın  aşırı sıcaklıkların sebep olduğu  verim düşüklüğü ve tuta absoluta  güvesine karşı da zamanında  önlem alınmaması üretimi daha  da olumsuz etkileyerek dekar  başına 10 ton civarındaki üretimi  23 ton seviyelerine kadar  düşürmüştür. Sezonda yaşanan  aşırı sıcaklıklar nedeniyle örtü altı  üreticileri domates fide dikimini  2530 gün geç yapmasından  dolayı, sera domateslerinin ekim  sonu piyasaya çıkması  beklenirken kasım sonu çıkacak  olması domatesteki fiyat  artışlarının bu tarihe kadar  devam edeceğini  göstermektedir. Ancak domates  üretiminde açık alanlarda yüzde  30 civarında verim düşüklüğü  yaratan tuta absoluta güvesinin  seralarda da görülmesi  üreticilerde şimdiden endişe  yaratarak üretimde verimsizlik  yaşanacağı kaygılarına neden  olmaktadır.  Eylülde en yüksek enflasyon  oranı yüzde 4.72 ile gıda ve  alkolsüz içecek kaleminde  gerçekleşti. Gıda ve içeceklerin  eylül enflasyonuna yaptığı katkı  1.29 puan ile yüzde 1.23 olan  genel enflasyonun bile üzerine  çıktığını analistler ifade ederken  bu artışa neden olan domates,  taze fasulye, yeşil biber, patlıcan  vb. sebzelerin fiyatı en fazla artan  ürünler arasında başı çekti.  Kırmızı et, tavuk eti ve peynirdeki  fiyat artışı eylül ayında da sürdü.  Çekirdek enflasyon göstergeleri  eylüldeki fiyat artışının neredeyse  tamamının sebzelerden,  meyvelerden ve temel gıda  maddelerinden kaynaklandığını  ortaya koymaktadır.  TÜİK verilerine göre, tarım  ürünlerinde, üretici fiyatları son  on iki aylık dönemde yüzde 17.4  oranında arttı. Gıda  enflasyonunu, tarım ürünlerindeki  fiyat artışı belirlediğinden gıdanın  esası tarım ürünleridir. Tarım  ürünü fiyatları on iki ayda yüzde  17.4 arttığından gıdada fiyat  artışı son on iki ayda yüzde  9.43 lere kadar gelmiştir.  Halkımızın toplam tüketim  harcamalarının yaklaşık üçte  birini gıda harcamalarının  oluşturduğu ve gıda fiyatlarının  da diğer fiyatların önünde  seyrettiği göz önüne alınırsa, son  on iki ayın ortalaması yüzde 8.16  enflasyon oranında  gerçekleştiğini TÜİK verileri  ayrıca ortaya koymaktadır.  Ancak halkımızı en çok yakından  ilgilendiren fiyatların artıp  artmaması ve gıda fiyatlarındaki  artışın özellikle diğer fiyatların  üzerine çıkıp çıkmamasıdır.  Sanayide yıllık ortalama fiyat  artış oranları yüzde 4.71 iken  tarımda ise yüzde 17.43 olarak  gerçekleşmesi tarım  ürünlerindeki yüksek fiyat  artışının ve tüketici fiyatlarını  yukarıya tırmandırması  konusunda tarım alanındaki  yaşanan sorunların ve arz  yetersizliğinin rakamsal tespitidir.  Bu olumsuz tablonun resmine  doğru bakmak ve doğru  yorumlamak gerekiyor.  Ülkemizde neden tarım arzı,  talebi karşılayamıyor? Burada  sorumluluğu olanlar kafa yorup  enflasyon rakamlarını doğru  yorumlayarak, nerede yanlış  yaptıklarını bulup düzeltmeliler ki  Türkiye nin kanayan yarası tarım  ve hayvancılıkta, üretim  yetersizliği problemi çözülsün.  Ülkemizde tarımsal alanda  sermaye yetersizliği ve  maliyetlerin yüksek oluşundan  üretici, maliyeti doğrudan ya  fiyata yansıtmak zorunda kalıyor  ya da işin içinden çıkamayarak  tarımı terk ediyor. Bu durum  tarım ve hayvancılık alanındaki  fiyat artışlarında çözülmesi  gereken en temel sorunlarından  birisidir. 26 Aralık 2009 tarihli  Kırmızı Ette Yaşanan Sıkıntı  başlıklı yazımızda et  fiyatlarındaki artışın üretim  yetersizliğinden ve maliyet  artışından kaynaklandığını  ortaya koyarak, hükümetin  üretimi arttırıcı, maliyetleri  düşürücü tedbirler alıp  kesinlikle ithalat kapısını  açmaması gerektiğini  belirtmiştik. Oysaki hükümet  çare olarak ithalat kapılarını önce  canlı hayvana sonra da kesik ete  sonuna kadar açarak sorunun  çözüleceğini sanmaktadır.  Halbuki 1989 da yapılan et  ithalatları Türk hayvancılığını  bitirerek bugünkü sonu  hazırlamıştır. Çözüm olarak kendi  tarım ve hayvancılığımızın yapısal  sorunlarını çözerek doğru  politikalar geliştirip dünyanın  yeniden düzenlendiği çağımızda,  Türkiye tarım ve hayvancılığını  buna koşut olarak yeniden  yapılandırarak; tarım ve  hayvancılığımız daha fazla tahrip  edilmemelidir. Tarım bir kültür ve  yaşam biçimidir. Hem üreticiler  hem tüketiciler için tarım ve  hayvancılık gıda AŞ lere  bırakılamayacak kadar yaşamsal  öneme sahiptir.  KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr  ÇİZGİLİK K MİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com  HARBİ SEMİH POROY  HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ  sadik.celik@keyveni.com.tr  BULMACA SEDAT YAŞAYAN  SOLDAN SAĞA:  1  Balıkesir in Gö  nen ilçesinde bir  kaplıca. 2   Aka  ju  da denilen bir  ağaç... Turgut  Özakman ın bir  oyunu. 3  Yaban  cı... Tıp dilinde de  rinin kanlanması  na verilen ad. 4   Yara izi... Gözleri  görmeyen. 5  Ki  mi belge ve işlem  lere geçerlik kazandır  makla yükümlü kamu gö  revlisi. 6  Ağırlık ve uzun  luk ölçüleri için kabul  edilmiş yasal ölçü mode  li... Bir cetvel türü. 7  Es  ki Mısır da güneş tanrısı...  Tümör... Arka, geri. 8   Baş çoban... Yardım ama  cıyla toplanan para. 9   Yüksek rakımlı ülkelerde  turizm ve dağcılık etkinlikleri arasında yer alan yürüyüş  gezileri.  YUKARIDAN AŞAĞIYA:  1  Balıkesir in Sındırgı ilçesinde bir kaplıca. 2  Denizli nin  bir ilçesi... Yerinde konuşma ya da davranma. 3  Pasta ha  muru... Kalıtımın maddi temeli olan ve kromozomları oluş  turan maddenin kısa yazılışı... Rütbesiz asker. 4  Kasta  monu nun bir ilçesi. 5  Güzel söz söyleme sanatı. 6  Hi  tit... Hayvanlara vurulan damga...   gerdan üstüne bir  de ben gerek   Karacaoğlan . 7  Gecikme... Kars ın do  ğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 8  Bir işe gönlü olma...  Bir   sesi duymaya göreyim İki gözüm iki çeşme   Orhan  Veli . 9  Korunmak için bir yere bırakılan eşya.  1 2 3 4 5 6 7 8 9  1  2  3  4  5  6  7  8  9  R İ S O T T O A  A B A R A H İ T  V İ P Ş E M S E  İ K A M E T T H  Y N U R İ Y E  O F R O K O K O  L İ Y A N R A M  İ L A N A G Ç  O R A N L A M A  1 2 3 4 5 6 7 8 9  1  2  3  4  5  6  7  8  9  UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com   CMYB  C M Y B  SAYFA CUMHUR YET 9 EK M 2010 CUMARTES  16  GÖRÜŞ  Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN  Borcu Borçla Ödeme  II   Aynı başlığı taşıyan geçen haftaki yazı  2 Ekim,  Cumhuriyet , borcu yeniden borçlanmayla ödeme  alışkanlığının, sadece bizim işletmelerimize özgü  olmadığı konusunu ele alamamıştı. Aslında,  serbest rekabete dayalı liberal  kapitalist   ekonomi kurallarının uygulandığı tüm dünya  ülkelerinde borcu, yeniden borçlanmayla ödemek  oldukça yaygın bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığın,  2007 sonuna kadar ulaştığı boyutlar, son küresel  ekonomik bunalımda ortaya çıkmış ve  uygulamada yarattığı finansal sorunların, krizin  patlamasında önemli payı olduğu kanıtlanmıştır.  Patlamanın başlangıcı, 2008 Eylülü nde, ABD de  ünlü Lehman Brothers Yatırım Bankası nın 631  milyar dolar kayıtlı varlık toplamı ve varlıkların  yüzde 4 ü oranındaki bir sermaye ile batmasıdır.  Bu büyük depremin ardından, dünyanın en büyük  22 yatırım bankasının arka arkaya batmasının da  nedeni aynıdır. Tüm dünya ülkeleri bu büyük  finansal olayları izleyen öteki ülkelerdeki  borçlanma krizleriyle h l  uğraşmakta ve bana  göre, bu girdaptan kalıcı olarak çıkmanın yolları da  henüz bulunamamıştır. Konu ile ilgili son haber  İrlanda dan:   İrlanda finans sektöründe tehlike çanları çalıyor.  GSMH si 207 milyar Avro olan İrlanda nın 2 önemli  bankasını kurtarmak için 34.3 milyar Avro luk bir  destek gerektiği söyleniyor.   1 Ekim 2010   Haberde sözü geçen büyük destek tutarı,  İrlanda GSMH sinin yüzde 17 si oranındadır!  Haberler, bu yardımı devletin ancak ek borçlanma  ile karşılayabileceği ve bankalar kurtarıldıktan  sonra devlet borcunun GSMH ye oranının yüzde  100 e  yüzde 98.6  yaklaşacağını belirtmekte idiler.  Aslında tüm dünya ülkeleri, bunalımı  atlatabilmek için, buna benzer işlemleri bol bol  yapmışlardır. Örnek olarak, Yunanistan ın  GSMH sinin yüzde 125 i oranındaki dış borçları da  aynı yöntemle ve yeniden alınan borçlarla yeniden  yapılan
            
    
