23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 30 EK M 2010 CUMARTES 14 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Cahit Sıtkı Tarancı anılıyor Kültür Servisi “Otuz Beş Yaş” şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı, doğumunun 100. yılında anılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nce düzenlenen anma etkinliği bugün saat 16.00’da Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Moderatörlüğünü Zeki Coşkun’un üstleneceği programa konuşmacı olarak Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr. M. Fatih Andı, Atilla Birkiye, Salih Bolat ve Ali Çolak katılacaklar. Cahit Sıtkı belgeselinin gösterileceği etkinlikte Metin Bilgin de şairin şiirlerini seslendirecek. Daha sonra Kerem Albayrak (gitar), Yiğit Büyükeroğlu (gitar), Kübra Erdoğan (keman/vokal) ve Dilara Küçükşahin’den (solist) oluşan topluluk bir dinleti sunacak. Akademi roman ödülü Faye’ye Kültür Servisi 2010 yılı Fransız Akademisi büyük roman ödülünü “Nagasaki” adlı romanıyla Eric Faye kazandı. Jüri üyeleri, yalnız bir adamın öyküsünden yola çıkarak yalnızlığa varoluşçu bir bakış getiren 106 sayfalık eser hakkında, Faye’nin, derinliği, ustalıkla yüzeye gizlediği yorumunu yaptı. Fransız Akademisi’nin büyük ödülü, daha önce yirmiden fazla eser yayımlamış yazarlara veriliyor. Çoğunluk’a Hindistan’dan ödül Kültür Servisi Yönetmen Seren Yüce’nin ilk uzun metrajlı filmi “Çoğunluk”, Hindistan’da düzenlenen Mumbai Film Festivali’nde “En İyi Film” ve Bartu Küçükçağlayan’ın performansıyla “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini kazandı. Festivalin jürisi başkanlığını yönetmen Jane Campion’ın yaptığı, Samira Makhmalbaf, Yoon JeongHee, Tanya Seghatchian, Suhasini Maniratnam gibi sinemacılardan oluşuyor. Dünya prömiyerini “Geleceğin Aslanı” ödülüyle döndüğü 67. Uluslararası Venedik Film Festivali’nde yapan film, 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini almıştı. Lee Ritenour göz kamaştıran tekniği ve sahne duruşuyla Jazz Center’ın konuğuydu MURAT BEŞER İstanbul’da 60 kilometre hızla esen poyraza şiddetli yağmur eşlik ederken dışarı çıkmaya yeltenene çatlak gö züyle bakılıyor. Oysa İstanbul Jazz Center’da biraz sonra sahneye çıkmak üzere salon kapısında beliren Lee Rite nour, sanırsınız ki az önce tek neyle Fethiye’den gelmiş, Or taköy’e demirlemiş. Üzerinde açık mavi renkli bol ve buruşuk bir yazlık göm lek, altında yukarıya doğru çekiştirdiği bluciniyle tam bir aylak yazlıkçı havasında. Kendi gibi müziği de sem patik Ritenour; sıcak ve zarif, coşkulu ve ciddi. İnsanı ilk no tasından itibaren kavrıyor, so nuna kadar sıkmadan sürük lüyor. Caz gitarının bu rafine ve sofistike çocuğunun ya nında bulundurduğu kadrosu da mükemmel; JeanLuc Ponty albümlerinden tanıdı ğımız kadın piyanist Patrice Rushen, Buddy Miles tara fından keşfedilen yetenekli basçı Melvin Davis ve ünlü cazcıların vazgeçemediği da vulculardan Sonny Emory, aynı zamanda Earth, Wind & Fire üyesi. Gary McFarland bestesi “13” ile açılan ilk set, bir An tonio Carlos Jobim bestesi ile devam ediyor: “Stone Flo wer.” Saygı duyduğu başka ustaları da ihmal etmiyor Ri tenour; Wes Montgomery anısına bestelediği “Wes Bo und”u, arkasından da Oliver Nelson bestesi “Stolen Mo ment”i çalıyor. Sıradaki iki parça Riteno ur’un ünlü gitar simalarını ya nına alarak çıkardığı son al bümü “Six String The ory”den; ilki Les Paul için bestelediği “L. P.”, ikincisi al bümde John Scofield ile bir likte çaldığı “Lay It Down.” Bu kısımlarda ustalıklı gitar dokunuşları, yumuşak caz me lodilerine değiyor. İlk setin son parçası soul vokalli disko şar kısı “Forget Me Nots.” İkinci set daha eğlenceli. Bob Marley’in “Get Up Stand Up”ı ile açılan dakika lar, “Night Rhythms”, “Rio Funk” gibi enerjisi yüksek parçalarla sürüyor. Konserin titizlikle not dü şülmesi gereken tarafı, Rite nour’ın göz kamaştıran tek niği, konsantrasyon ve saygı uyandıran sahne duruşu. Dün yada bu tip müzisyen çok az. Onların gerçek gücünü stüd yo albümlerinde görmek pek mümkün olmasa da gerçek bi rer sahne insanı oldukları tar tışılmaz. Dışardaki acımasız havaya kendini yeniden teslim edenlerden hiçbiri “Ne ettik de bu havada dışarı çıktık” diye hayıflanmayı akıllarından bile geçirmiyor. muratbeser@muratbeser.com AYŞEGÜL ÖZBEK Önemli tarihsel ve siyasal im geleri kullanarak Türkiye’nin so mut gerginliklerine odaklanan Bed ri Baykam iki yıllık çalışması “İçim Parçalanıyor”u Piramid Sanat ve Caddebostan Kültür Mer kezi’nde açtı. Baykam’ın resimlerle soyut, kavramsal ve politik sanatı bir araya getirdiği “İçim Parçala nıyor” serisindeki resimlerin bir bölümü Piramid Sanat’ta 1 Ara lık’a, diğer bölümü de Caddebos tan Kültür Merkezi’nde 24 Kasım’a kadar sergilenecek. Çıkış noktasının Ergenekon dava sında yargılananlar olduğunu belir ten Baykam, süreçle ilgili şunları an latıyor: “Ergenekon, son dönem lerde kamu vicdanında farklı ke simlerden insanlarda bile büyük rahatsızlık yaratıyor. Yani bugün Ergenekon’da yargılananların çok tan çıkmış olması lazımdı. Kimi in sanların sağ, sol, şu, bu demeden insani değerleri ister hukuk üs tünden ister din, insaf üstünden ha tırlamış olması gerekirdi.” Serginin isminin başka türlü olamayacağını ifade eden Baykam, “İçim parça landığı için bu resimleri yaptım ve içim parçalanmaya devam edi yor” diyor. Baykam, bu resimleri yaparak si yasi, yazar ve sanatçı Bedri Bay kam’ın bu sergide buluştuğunu da ifade ediyor. “Siz siyasete bulaş mazsanız siyaset gelir size bulaşır, der babam. Yani Türkiye gibi bir ülkede ‘Ben siyasetle uğraşmıyorum. benim işim değil’ demek kolay de ğil. İster istemez sanat konuşurken siyaset konuşuyoruz.” Baykam’ın resimlerinde araların da İsmet İnönü, İlhan Selçuk, Mus tafa Balbay’ın da bulunduğu imge ler, onlarca parçalanmış aynalar da kullanılarak başka bir boyut kazanı yor. İzleyenlerin bu aynalar aracılı ğıyla kendileriyle yüzleşmelerini sağlamak isteyen sanatçı, “Ayna lardaki görüntülerimizden yola çıkarak yaşadığımız parçalanma yı anlatan işler yapmaya başladım. Sergiyi gezen kişinin hem bu ola yın bir parçası olduğunu hem de yürüdükçe aynalarda gördüğü ve değişen yansımalara müdahale edebileceğini görmesini istedim. Ve bu şekilde ülkeye de müdaha le edebileceğini düşünebilsin iste dim” diyor. Akıtma tekniğiyle boyayı yoğun ve tok bir şekilde kullanan Baykam, bu seriyi yaparken giydiği kıyafetleri ve ayakkabıyı da resimlerine dahil etmiş. Resim yaparken “düşünsel ve kav ramsal sürecin fizik yükünü çeken tekstiller” dediği elbiselerin artık kendisine ait değil esere “angaje” ol duğunu da ekliyor. Baykam son dönemlerde Tophane ve Beşiktaş’ta sanat eserlerine yapı lan saldırılarla ilgili olarak da şunları söylüyor: “İnsanlar bu iki saldırıyı bera ber, paralel ele almak isteyebilir. Ama benim gözümde farklı şeyler. Tophane saldırısını yapanların bunu adam döverek organize bir linç kampanyası şeklinde yaptık ları ortada. Öte yandan üzerinde Atatürk bulunan yapıta saldırının gerçekleştiği Beşiktaş’ta sanata saldırı var ama bir insana saldırı yok. Genç bir insanın toyluğu, ta hammülsüzlüğü var orada.” MEHMET BASUTÇU TOKYO Tokyo Festivali’nin çey rek yüzyıla yaklaşan tarihinde, Türk si nemasına ilk kez iki yönetmenin yedi filmiyle bu kadar ciddi bir yer ayırıyor olması, burada gösterilen sıcak ilgiyi açıklamak için yeterli değil. Önceki ge ce, Tokyo büyükelçiliğimizde verilen şık davete, hem TIFF Başkanı Tom Yoda hem de ana jüri başkanı Neil Jordan geldi. Başka jüri üyeleri, tanınmış Japon oyuncular, yapımcılar ve dağıtımcılar da seçkin davetliler arasındaydı. Rezidansın festival merkezine uzak olmasına karşın gelip katılmaları, kuşkusuz, Türk sine masının son 10 yıl içinde kazandığı say gınlığın, süregelen yaratıcılığın, çeşitli liğin ve yenilikçi atılımların sevindirici bir yansımasıydı. Bütün filmleri dopdolu salonlarda il giyle izlenen, her seans sonunda kendisine yöneltilen ciddi sorulara uzun uzun zevk le yanıt veren Reha Erdem, Japonya’yı daha ilk gelişinde sevdiğini, hatta, kızına, ileride üniversite eğitimi için Japonya’ya gitmesini önerdiğini anlatıyor. Belma Baş, “Zefir”in gördüğü sıcak ilginin, film Japonya’da dağıtıma girer se somutlaşmış olacağını vurguluyor. Konuklar içinde en mutlu olanı, kuşku suz “Zefir”in baş oyuncusu, 12 yaşından çok daha olgun gözüken Şeyma Uzun lar. Kendisini sokakta çevirip imza is teyen Japonların yakın ve sıcak davra nışlarının da etkisiyle olsa gerek, gaze tecilere, sinema yapmaya kararlı oldu ğunu söyledikten sonra, sadece Türk yönetmenlerle değil, yabancılarla da ça lışmayı hedeflediğini ekleyiveriyor. Şeyma olur da yarışmalı bölümün güçlü adaylarından Fransız yönetmen Gil les PaquetBrenner’in filmi “Adı Sarah idi” de (Elle s’appelait Sarah), Kristin Scott Thomas kadar başarılı bir yorum sunan çocuk oyuncu Mélucine Mayen ce ile birlikte ödül paylaşırsa, düşlerinin gerçekleşmesi yolunda kuşkusuz ciddi bir adım atmış olacaktır… Büyükelçilikteki davetin çok iyi geç mesinde, zamanlamasından konukların seçimine dek büyük çabalar harcayan, as lında bir Japon bankasında dış yatırım lardan sorumlu finans uzmanı olarak çalışan katıksız sinemasever Engin Ye nidünya’nın katkılarının da altını çiz memiz gerekir. Kaldı ki, başarısı bu davetle sınırlı de ğil. İki hafta önce Antalya’da ödüllen dirilen “Gişe Memuru” adlı ilk filmin de genç yapımcıları arasında bulunan Engin Yenidünya’nın, sinema sektöründeki et kin çalışmalarının Japonya ayağı da var: Festivalin başladığı gün Tokyo’da tica ri gösterime giren güldürü türünde bir Ja pon filminin de yapımcıları arasında bu luyoruz Yenidünya’yı… Yine bitmedi: Tokyo’da son filmi “Cut”ın çekimleri ni tamamlamakta olan İranlı yönetmen Amir Naderin’in baş yapımcıları ara sında da adı ön sıralarda. Risk almayı bilen, girişken ve tutkulu genç yapımcıların, Türk sinemasının sağlıklı gelişmesindeki önemli katkılarını göz ardı etmemek gerekiyor. “İçim Parçalanıyor”, No. 82, “Deniz Gezmiş”. 23. TOKYO FİLM FESTİVALİ’NDEN İZLENİMLER Türk sinemasına Tokyo’da büyük ilgi Reha Erdem’in filmleri dopdolu salonlarda ilgiyle izleniyor. Konuklar içinde en mutlu olanı, “Zefir”in baş oyuncusu, 12 yaşından çok daha olgun gözüken Şeyma Uzunlar. Tokyo büyükelçiliğimizdeki davete festivalin önde gelen adları katıldılar. Baykam’ın resimlerindeki imgeler, parçalanmış aynayla başka bir boyut kazanıyor. İzleyenlerin bu aynalar aracılığıyla kendileriyle yüzleşmelerini sağlamak isteyen sanatçı, “İzleyicinin bu olayın bir parçası olduğunu ve aynalardaki yansımalara müdahale edebileceğini göstermek istedim” diyor. Hava soğuk, müzik sıcak Kendi gibi müziği de sempatik caz gitar üstadı Lee Ritenour. ANKARA (Cum huriyet Bürosu) 2010 yılı Cumhurbaş kanlığı Kültür ve Sa nat Büyük Ödülleri, tarih dalında Harvard Üniversitesi’nde Os manlı Profesörü olan Cemal Kafadar’a, re sim dalında Ergin İnan’a ve kültür sa nat kurumu olarak da İstanbul Modern’e verildi. Cumhur başkanlığı Basın Mer kezi’nden yapılan yazılı açıkla mada, şöyle dendi: “2010 yılı Cumhur başkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülle rinin, Tarih dalında, Osmanlı tarihinin zengin kaynakları yanında günümüze kadar göz ardı edil miş satır aralarını özenle ayıklayıp araştırarak yeni ve özgün yorumlara ulaştığı ve bunları et kileyici bir dil ve üs lupla ifade ettiği için Cemal Kafadar’a, re sim dalında, modern resim sanatının temel ve evrensel üslubuna klasik sanatlarımızın kimi ögelerini de ka tarak modern ve ev rensel olanla gelenek seli buluşturması ça baları için Ergin İnan’a, Kültür Sanat Kurumu olarak sa nat kurumlarının klasik sergileme ile sınırlı yapısını önemli ölçüde değiştirerek aktif bir sanat hare ketliliği sağladığı, uluslararası düzeyde sergi ve et kinliklere ev sahipliği yaptığı ve kültür sa nat işlet meciliğine özgün bir yaklaşım getirdiği için İstan bul Modern’e veril mesini uygun gör müşlerdir.” Ödül töreni daha sonra duyurulacak bir tarihte Çankaya Köş kü’nde gerçekleştirile cek. Kafadar, Ergin İnan ve İstanbul Modern’e ödül CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLLERİ Tarih dalında Prof. Cemal Kafadar, resim dalında Ergin İnan ve kültür sanat kurumu olarak İstanbul Modern’in büyük ödüle değer görüldüğü Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülleri, Çankaya Köşkü’nde düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Bedri Baykam’ın “İçim Parçalanıyor” isimli serisinden eserler Piramid Sanat ve Caddebostan Kültür Merkezi’nde Kırık aynalarda yüzleşme Reha Erdem
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear