Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                        Pages
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK  Baştarafı 1. Sayfada  ama RTE’yi ikna edemedi.  RTE’nin kafasında dolaşan tilki yeni anayasayı  2011’e bırakmayı emrediyor.  Ülkeyi kalkındırmış. Halkın refahtan başı  dönmüş. Demokrasi desen, RTE sayesinde  susanlar demokrasisine dönüşmüş. Öyleyse:  Artık AKP patentli bir yeni anayasanın zamanı  geldi!  Güya Cumhuriyetçi. AKP grubu Cumhuriyete  yeni bir ad taktı. Dolaylı ifadelerle kendinden  önceki dönemleri bir güzel inkâr etti:  Çıtkırıldım Cumhuriyeti!  Çıtkırıldım dediği Cumhuriyet, RTE gibi geçmişi  ve geçmişini inkâr edenleri yetiştiren bir  Cumhuriyet.  Yaşam koşullarını din kitaplarında arayanlara,  RTE gibilerinin partileşmelerine göz yuman bir  Cumhuriyet.  Son büyük hamlesini 2011’de yapmayı  planlıyor.  AKP’nin 2011 genel seçim kampanyasında  kullanacağı koz, yeni anayasa!  Sloganı: Bugün güncel olan sorunların hemen  hepsi, AKP patentli yeni anayasa ile  çözümlenecek!  Türban sorununun çözümünü mü istiyorsun,  muhalefetin desteğine gereksinmeyecek biçimde  AKP’yi tek başına iktidara getir!  İlkokula kızının türbanla gitmesinin  engellenmesini dini inançlarına bir türlü  sindiremiyor musun, ver oyunu AKP’ye.  Ya sen türbanlı hukuk, tıp öğrencisi?  Fakülteden mezun olduktan sonra türbanınla  avukatlık, yargıçlık yapamıyor, devlet  hastanelerinde çalışamamaktan mı yakınıyorsun?  Yeni anayasanın bu sakıncaları ortadan  kaldırması gerekir mi diyorsun, ver oyunu AKP’ye!  Yeni anayasa için oy isterken bakarsınız hızını  alamayıp her sokağa bir cami, her eve bir Kuran,  bir seccade, her bayramda bir şişe zemzem suyu  vaat eder!  AKP’nin niyeti, erişmek istediği amaç yeni  anayasa ile toplumu geleceğin örtülü başlı,  takkeli, cüppeli konuma ve tabii laikliği sıradan,  işlevi olmayan, demokratik bir kurala  dönüştürmek!  RTE açıkladı: AKP eksenli anayasa hazırlıklarını  başlattı.  Oysa zaman giderek daralıyor. Haziran başında  seçim ve gelecek Meclis’in önemli görevi yeni  anayasa.  Muhalefet partileri, demokratik kuruluşlar da  yeni bir anayasa taslağı hazırlamaya başladılar mı  acaba?  Hazırlıksız bir muhalefet birden karşısında yeni  bir AKP anayasa taslağı bulabilir.  Muhalefet partilerinin daha çok, iktidara laf  yetiştirmeyi yeğlemesi; ülkenin temel sorunlarında  hazırlıklara giriştiğini gösteren işaretler  vermemeleri; toplumun belirli kesimlerinde kimi  zaman karamsarlığa neden oluyor.  Ana muhalefet partisi, halkın sorunlarına  eğilecek yerde kamuoyunun yadırgadığı bünyesel  sorunlarla uğraşıyor.  Önceki Genel Başkan Baykal, kurultayda kabul  edilen tüzük değişikliğini yeni yönetimin Kurultay  toplayarak uygulamaya koyması gerektiğini  söyledi.  Yeni Genel Başkan ve yetkililer, seçime  giderken tüzük değişikliğinin uygulanmasını  uygun görmediklerini açıkladı.  Eski ve yeni arasındaki tartışma bir çeşit güç  gösterisine dönüştüğü sırada Yargıtay  Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni tüzükle ilgili  uygulamaya gerek olup olmadığı yolunda  inceleme ve araştırmalar yaptığını kamuoyunun  bilmediği günlerde, Kurultay’a gerek yok, tüzük  sorunu seçimden sonra diyordu Genel Başkan.  Yargıtay Başsavcılığı’nın konuyu incelediğinin  duyulmasından sonra Milliyet’e verdiği demeçte  Genel Başkan, başsavcılığın şu üç olası  kararından söz etti:  Tüzük değişikliğinin hemen uygulanmasına  gerek yok. Kurultayı topla. Tüzük değişikliğini  yürürlüğe koy!  Beklenen yazı geldi CHP’ye: Tüzük değişikliği  yürürlükte, uygula!  Oysa Yargıtay Başsavcılığı’ndan uyarı içerikli bir  yazı gelmeden sorun çözümlenebilirdi.  Engel, Genel Sekreter Önder Sav’dı.  Önder Sav’dı zira, yeni tüzük gereği genel  başkan, görevlerini saptayacağı 14 genel başkan  yardımcısı seçecek…  …. partide “güçlü genel sekreterlik” tarihe  karışacaktı!  Onca büyük sorunlarla mücadele etmesi  beklenen, AKP ile savaşımda son umutların  başında gelen CHP, ne yazık ki şimdi yeni bir iç  kaynaşma olasılığıyla karşı karşıya.  SAYFA 28 EK M 2010 PERŞEMBECUMHUR YET  20 HABERLERİN DEVAMI  TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ekim  Oslo Y 8  Helsinki Y 6  Stockholm Y 7  Londra Y 15  AmsterdamY 11  Brüksel Y 11  Paris Y 12  Bonn B 11  Münih B 6  Berlin B 8  BudapeştePB 9  Madrid PB 18  Viyana B 8  Belgrad Y 9  Sofya Y 6  Roma PB 16  Atina Y 20  Zürih B 9  Moskova Y 3  Aşkabat B 17  Taşkent PB 20  Baku B 18  Bişkek PB 13  Tiflis B 21  Kahire PB 32  Şam PB 29  İstanbul Y 19  Edirne Y 18  Kocaeli Y 20  Çanakkale Y 20  İzmir Y 21  Manisa Y 20  Denizli Y 21  Zonguldak Y 17  Sinop Y 17  Samsun Y 20  Trabzon Y 19  Giresun Y 18  Ankara Y 20  Eskişehir Y 18  Konya Y 20  Sıvas B 17  Antalya Y 25  Adana B 30  Mersin B 28  Diyarbakır PB 27  Şanlıurfa PB 28  Mardin PB 24  Siirt B 24  Hakkâri Y 18  Van Y 14  Kars Y 16  Ülkemizin geneli par  çalı ve çok bulutlu, Mar  mara, Ege, Batı Akde  niz, İç Anadolu’nun ba  tısı, Batı ve Doğu Ka  radeniz, Doğu Anado  lu’nun doğusu ile Sam  sun, Çorum Amasya,  Aksaray, Niğde, Nev  şehir, Yozgat ve Kırşe  hir çevreleri sağanak  ve gök gürültülü sağa  nak yağışlı geçecek.  Yağışlar Marmara ve  Kuze Ege kıyılarında  kuvvetli, akşam ve ge  ce saatlerinde Batı Ak  deniz kıyıları ile Aydın  ve Muğla çevrelerinde  çok kuvvetli olacak.  Başbakan buyuruyor:   Cumhuriyet çıtkırıldım  değildir.  Başbakan Cumhuriyetin  sağlamlığını, sürekliliğini şöyle  vurguluyor:   Cumhuriyet kökü mazide  olan bir atidir.  Kime söylüyor bütün bunları?  Herhalde, Cumhuriyetin  sonunun geldiğini, bittiğini,  gelişmeler karşısında  dayanamadığını söyleyenlere  yönelik olması gereken sözler  bunlar...  Bildiğiniz böyle biri var mı?  Melih Aşık, böyle biri  olduğunu dünkü “Açık  Pencere”sinde açıklıyor ve  Cumhurbaşkanı Abdullah  Gül’ün 27 Kasım 1995’te,  Guardian gazetesine verdiği  demeçte Cumhuriyetin  sonunun gelmiş olduğunu ilan  ediyordu. Bu tanının nedeni  Ankara’da halkın büyük  bölümünün gecekonduda  oturmasıydı.  Tayyip Bey’e sorarsanız,  Abdullah Bey tanısında  yanılıyor.  Öyle ya, Tayyip Bey’e göre  Cumhuriyet çıtkırıldım  olmadığından, öyle gecekondu  ile falan yıkılmaz.  Tayyip Bey’in birçok sözüne,  teşhisine katılmadım. Ama  Cumhuriyetin sağlamlığı  konusundaki görüşlerini  paylaşıyorum.  Cumhuriyet sağlamdır.  Partilerini, yani milli iradesinin  ürünlerini, kıyı ve halkın partileri  diye ayıran, halkını  inananlar/inanmayanlar diye  bölen, kadınlarını başları  örtülüler/açıklar diye ikiye bölen  “Bir Bölen”e karşın, hâlâ  bölünmemekte, direnmektedir.  Cumhuriyetin sağlam  olduğunu söylerken haklı olan  Tayyip Bey “Bu ülkenin  bürokratı, hâkimi, savcısı,  askeri, polisi ne kadar  Cumhuriyetin sahibi ise bu  ülkenin köylüsü, esnafı,  sokaktaki vatandaşı da o kadar  sahibidir” derken de haklıdır.  Zaten bütün halkının sahip  çıkmadığı, sahibinin belirli  zümreler veya kişiler oldukları  rejimler, cumhuriyet ve  demokrasi değil, oligarşi  olurlar.  Bu bedahat (açık, herkesin  bildiği gerçek) ilk defa Tayyip  Bey tarafından dile getirilmiyor.  Daha önce, Cumhuriyetin  kurucusu da bunu şöyle ifade  etmişti:   Milletin efendisi köylüdür.  Evet, Cumhuriyetin sahibi  herkestir, imtiyazlı sahibi ya da  sahipleri yoktur.  Yalnız Cumhuriyetin sahipleri  onu biraz hor tutmuş olmalılar  ki, hâlâ tam bir demokrasiye  dönüşememiş, kadınerkek  eşitliğini sağlayamamış (bu  konuda 134 ülkeden 131’inci),  basın özgürlüğünü  sağlayamamış, cehaleti, açlığı  yok edememiştir.  Cumhuriyeti demokrasi ile  bütünleştirmek esas amaçtır.  Sağlığı, sağlamlığı toplum için  önem taşıyan cumhuriyet, ister  azınlık, ister çoğunluk diktası  olsun, onu aşıp, demokrasiye  ulaşmış olan cumhuriyettir.  Demokrasilerin ise, zaman  zaman kırılgan olabilecekleri,  gelişmiş demokrasilerde  öngörülmüş ve sağlam  demokrat niteliklerinin  korunması için rejimin kendi  kuralları içinde koruma  mekanizmaları geliştirilmiştir.  Yürütmeyi ve yasamayı da  kapsayan yargı denetimi de  bunlar arasında yer alır.  Demokrasinin kendi  kurumları ve kurulları içinde  getirilen bu koruma  mekanizmaları, milli iradenin  kurumları arasında hiyerarşik  bir baskı oluşturulmasını da  önler, demokrasiye, kendi  başına sahip çıkmak amacıyla  zuhur edenlerin de oligarşik  emellerini engeller.  Türkiye’de bütün bu sınırlar  içinde, Cumhuriyet kırılgan  değil sağlamdır.  Cumhuriyet, temeli iyi atıldığı  için, demokrasiye yönelen  tehlikelere direnebilmiştir.  Cumhuriyetin sağlamlığını  düşünürken, aklıma  Tanzimat’ın ünlü siması  Keçecizade Fuat Paşa geldi.  Nüktedanlığı ve  hazırcevaplığıyla ünlü Fuat  Paşa, Abdülaziz’in Avrupa  gezisinde, Osmanlı’nın  zayıflığını dile getiren bir  Avrupalı diplomata şu yanıtı  veriyordu:   Yanılıyorsunuz ekselans,  devletimiz çok güçlüdür;  baksanıza biz içeriden, siz  dışarıdan bunca yıldır  çabalıyor, ama onu bir türlü  yıkamıyoruz.  asirmen@cumhuriyet.com.tr  GÜNDEM MUSTAFA BALBAY  Baştarafı 1. Sayfada  bir çağrıyla başladı.  Çıktığı son yolculukta Deniz Som’u ilk  karşılayanlardan olduğunu tahmin ettiğim Erol  Geyran, Deniz Som’a, “Şu gün şu saatte  Fenerbahçe burnundaki şu kafede Cumhuriyet  okurları olarak bir araya gelelim” mesajı çeker.  Deniz yayımlar.  Tatil günüdür, içi de rahat etmez. Ya gelen çok  az olur da Erol Geyran kendisiyle baş başa kalırsa!  O da gider...  Deniz, kafeden içeri giremez, ağzına kadar  doludur. İşte o gün başlayan kıvılcım, Anadolu’nun  dört bir yanına yayıldı.  Deniz, sorumluluğunu orada bırakmadı, sonraki  yıllarda da okur ne zaman çağırdıysa gitti.  Deniz Som sadece bıraktığı gazetecilik  eserleriyle değil, CUMOK’larla da yaşamaya  devam edecek...  1988 yazı mıydı... Cumhuriyet’in İzmir  bürosunda haber şefiyim. Bir öğleden sonra  İstanbul’dan, haber merkezinden telefon. Deniz  Som arıyor:  “Balbay, önemli bir haber var. Ama bu tek atımlık  bir haber değil... Köyceğiz Dalyan’da caretta  caretta deniz kaplumbağalarının yumurta bıraktığı  kumsala otel yapılacakmış... Bunu engellemeliyiz...  Bir arkadaşımız da bu konuyu başlı başına bir  haber alanı edinmeli...”  Hakan Kara’yı görevlendirdik... İstanbul’da  takipçi Deniz Som olunca gönderdiğimiz her  caretta haberi de girdi. O günlerde henüz  bilgisayarla evlenmemiş olan Hakan Kara’ya  Hakan Caretta demeye başlamıştık...  Deniz Som yıllarca Dalyan’ın, caretta carettaların  peşini bırakmadı. Otel inşası iptal edildi.  Binlerce mil öteden gelip Dalyan İztuzu’na  yumurtalarını bırakan caretta carettaların pek çoğu  varlığını Deniz Som’a borçlu...  Deniz Som benim de üç ayrı alanda  yöneticimdi...  Cumhuriyet Kitapları’nın organizasyonunda  Fazilet Kuza’nın önemli dayanaklarındandı. Ben  de bütün kitaplarımı Cumhuriyet Kitap’a verdiğim  için her yeni çalışmada defalarca konuşurduk.  20052006’da taslak halindeki iki kitabımın adını  beğenmedi, onun önerisi doğrultusunda  değiştirdik.  Cumhuriyet Gezi ekinin editoryal kadrosunda da  en etkin arkadaşımız Deniz Som’du. Ben de  “Gezekalın” köşesini yazıyordum. Çok titizdi.  Özellikle fotoğrafta sorun olduğunda mutlaka daha  iyisini bulmak isterdi. Buluncaya kadar uğraşır,  gerilime girerdi.  2001 yılı, haziranın ilk haftası... Eşimle  doktordan çıktık, bebeğimiz sağlıklı, muhtemelen  ekim ortasında doğacak... Eşimi eve bırakıp  gazeteye döndüm. İçim içime sığmıyor. Kabaca  bir hesap yaptım, Yağmur’un doğumuna 125 gün  var. Bir şey yapmalıyım...  Ayının bildiği 40 türkü vardır, 40’ı da ahlat  üstüne; aklıma ille gazetecilikle ilgili bir şey geliyor.  Deniz Som’u aradım, sevincimi paylaşıp şunu  önerdim:  “Günlük olaylarla ilgili kimi espriler aklıma geliyor,  o gün başka konu yazdığım için güme gidiyor.  Senin Vaziyet’te bana küçük bir çerçeve versen,  adını koysak... Kızımız ekimde  gelmeden her gün selamlasak...”  Tamam, dedi... Aradan bir saat geçmedi,  köşesinde bana ayırdığı yerin grafiğini geçti.  2008 başında, “Yağmur Ekim’i Yağmur Deniz  yapalım, adaşın geliyor” dedim. Öyle devam etti.  Tutukluluk sonrasında da pencereyi kapatmadı,  içini kendisi doldurarak sürdürdü.  Deniz, soyadı gibi bir adamdı.  Som altının piyasası yoktur. Alınıp satılmaz.  Deniz de öyleydi. Alınıp satılmayacak bir  gazeteciydi.  İnsanlıkta sevecen...  Sorumlulukta inatçı...  Görevde çalışkan...  Cumhuriyetçilikte militandı...  Çok şeyimi kaybettim!  ankcum@cumhuriyet.com.tr  DÜNYADA BUGÜN  ALİ SİRMEN  Cumhuriyet Sağlam mı?  DİYARBAKIR (Cumhuri  yet Bürosu)  Diyarbakır’ın  Bismil ilçesinde 17 yıl önce  Abdulkadir Kurt’u gözaltın  da işkenceyle öldürdüğü iddia  sıyla yargılanan “Rambo” la  kaplı Asteğmen Salih Üner,  müebbet hapse mahkum oldu.  Diyarbakır 3. Ağır Ceza  Mahkemesi’ndeki karar duruş  masına Abdulkadir Kurt’un  oğlu Mustafa Kurt ve avukatı  ile bazı sanık avukatları katıl  dı. Savcı, mütalaasında, sanık  lardan Asteğmen Salih Üner’in  Türk Ceza Yasası’nın (TCY)  “işkence yapma suretiyle  adam öldürme” suçundan  ağırlaştırılmış müebbet hapis  cezasına, diğer sanıkların ise  beraatına karar verilmesini ta  lep etti. Mahkeme heyeti, sa  nık Salih Üner’i TCY’nin  “eziyet çektirerek kasten öl  dürmek” suçundan ağırlaştı  rılmış müebbet hapse mahkum  etti. Heyet, 14 sanığın ise be  aatına karar verdi.  ASTEĞMENE MÜEBBET  SELAHATTİN ŞAHİN  NEVŞEHİR  Nevşehir’de  2 yıl önce Yeni Zelandalı Oli  via Gaye Watkins’e cinsel  saldırıda bulunduğu iddiasıyla  yargılanan Ali Gülcan’a ceza  yağdı. Mahkeme sanığı 20 yıl  5 ay hapse mahkum etti.  Kapadokya bölgesini 2008  yılında ziyaret eden Olivia Ga  ye Watkins, Aşk Vadisi’ni tek  başına gezdiği sırada Ali Gül  can’ın saldırısına uğradı. Wat  kins’in şikâyeti üzerine 2 yıl  önce başlayan davaya, Nevşe  hir Ağır Ceza Mahkemesi’nde  devam edildi. Baba Mustafa  Gülcan ise gözyaşları içerisin  de oğlunun hata yaptığını be  lirterek, Yeni Zelandalı turistin  oğlunu affetmesini istedi. Gül  can, nitelikli adam öldürmeye  teşebbüs suçundan 12 yıl 6 ay  ve yine nitelikli cinsel saldırı  suçundan 4 yıl 2 ay ve hürriye  ti kısıtlama suçundan 3 yıl 9 ay  hapse mahkum oldu.  CİNSEL SALDIRIYA 20 YIL  Darbe  günlüklerine yetkisizlikİstanbul Haber Servisi  İs  tanbul Cumhuriyet Başsavcı Ve  killiği “Darbe Günlükleri”yle il  gili soruşturma dosyasını yetki  sizlik kararıyla Ankara’ya gön  derdi. Eski Deniz Kuvvetleri Ko  mutanı emekli Oramiral Özden  Örnek, eski Kara Kuvvetleri Ko  mutanı emekli Orgeneral Aytaç  Yalman ve eski Hava Kuvvetle  ri Komutanı emekli Orgeneral  İbrahim Fırtına hakkında, “dar  be günlükleri” iddiasıyla yürü  tülen soruşturmada, “Ergene  kon” soruşturmasıyla irtibatlı ol  madığı gerekçesiyle “yetkisiz  lik” kararı verildi.  Özel yetkili İstanbul Cumhuri  yet Başsavcılığı Vekilliği tara  fından Yalman, Fırtına ve Ör  nek hakkında “Ergenekon” so  ruşturması kapsamında yürütülen  “darbe günlükleri” iddiasına  ilişkin soruşturma tamamlandı.  Özel yetkili cumhuriyet savcıla  rından Mehmet Ergül, Fırtına,  Yalman ve Örnek’in suç tarihle  rinin 2002 ile 2004 yılları arasında  olduğunu belirterek, soruşturma  da “Ergenekon” örgütü ile bir  bağlantı kurulamadığını kaydet  ti. Ergül, 26 Ekim tarihinde “Er  genekon” soruşturmasından ayır  dığı dosyada “yetkisizlik” kara  rı vererek, dosyayı suça isnat  edilen konuların Ankara’da mey  dana gelmiş olması nedeniyle  Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet  Başsavcılığı’na gönderilmesini  kararlaştırdı.  Ergül’ün hazırladığı 4 sayfalık  kararda, kuvvet komutanlarının  Ergenekon örgütü üyesi ve yö  netici olduğu iddiasıyla yargıla  nan şüpheliler tarafından hazır  landığı iddia edilen darbe plan  larına iştirak ettikleri şüphesinin  bulunduğu ifade edildi. Döne  min Genelkurmay Başkanı Or  general Hilmi Özkök’ün soruş  turma kapsamında tanık olarak  verdiği ifadeye de değinilen ka  rarda, “Yakamoz” ve “Ayışığı”  darbe planlarının, Özkök’ün bil  gisi olduğu için gerçekleştirile  mediği bunun üzerine “Sarıkız”  adlı darbe planının hazırlandığı  belirtildi. “Yakamoz” ile “Ayı  şığı” adlı planların Ergenekon  sanığı emekli Orgeneral Şener  Eruygur’dan ele geçirildiği, “Sa  rıkız” darbe planının ise Özden  Örnek’in günlüklerinde yer aldı  ğı anlatıldı. Kararda, 12 Eylül’de  yapılan anayasa değişikliği için  halk oylaması sonucu Anayasa  Mahkemesi’nin yapısının değiş  tiğine dikkat çekilerek, Meclis  Başkanı, Genelkurmay Başkanı  ve kuvvet komutanları’nın gö  revleriyle ilgili suçlamalarda Yü  ce Divan olarak görev yapacak  Anayasa Mahkemesi’nde yargı  lanacakları hükmünün getirildi  ği anlatıldı. Suç yerinin Ankara  olduğuna vurgu yapılarak, şüp  helilerin özel yetkili mahkemede  ya da Yüce Divan’da yargılan  maları konusundaki karar ise  Ankara özel yetkili cumhuriyet  savcılarına bırakıldı.  Emekli Oramiral Örnek tarafından yazıldığı iddia edilen ‘Darbe  Günlükleri’nde 2004 yılında darbe planlandığı ancak hayata geçi  rilemediği öne sürülüyordu. Örnek, Yalman ve Fırtına, Ergene  kon iddianamelerinde de yer alan darbe iddialarıyla ilgili olarak 5  Aralık 2009 tarihinde Ergenekon savcılarına ifade verdi. Savcılar,  3 emekli paşaya günlüklerde geçen “Sarıkız”, “Ayışığı”, “Yaka  moz” ve “Eldiven” kod adlı darbe planlarıyla ilgili sorular yönelt  ti. Savcı Zekeriya Öz’ün yürüttüğü soruşturma, yaklaşık 4 ay önce  Balyoz soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Ergül’e verilmişti.  Eski kuvvet komutanları Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Aytaç  Yalman hakkında İstanbul’da yürütülen soruşturma, ‘Ergenekon’  soruşturmasıyla irtibatlı olmadığı gerekçesiyle Ankara’ya gönderildi  ERGENEKON SAVCILARINA FADE VERD LER  ‘En temel  dayanaktan  vazgeçildi’  Hükümete  ‘Öcalan’ uyarısı  ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  MHP’li Er  tuğrul Kumcuoğlu ve Tuğrul Türkeş, üyesi  oldukları Avrupa Konseyi Parlamenterler Mec  lisi’ne (AKPM) 28 milletvekilinin imzasıyla  verilen karar tasarısı önergesinde, Kürt sorunu  nun çözümüne yönelik Abdullah Öcalan’a  “siyaset yolunun açılması”, “ateşkes ihlalle  rini denetlemek” için uluslararası komite ku  rulması, devlet okullarında “Kürtçe öğretil  mesi”nin önerildiğini belirterek, hükümet ve  AKP’li AKPM Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu  harekete geçmeye çağırdı. Meclis’te düzenle  nen basın toplantısında konuşan Türkeş, öner  geyle, Türkiye’nin PKK ile muhatap kılınarak  ateşkes dayatıldığına işaret etti. Önergede,  “hapishanede olan veya yargılama sürecin  deki kişilerin normal siyasi faaliyetlerine  imkan verecek gerekli adımların atılması”  şeklinde öneriler bulunduğunu belirten Türkeş,  Abdullah Öcalan’a siyaset, hatta “milletvekil  liği” yolunun açılmak istendiğini ifade etti.  İstanbul Haber Servisi  Özel Yetkili İstanbul  Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nce, Ergene  kon soruşturması kapsamında “darbe gün  lükleri” iddiasıyla yürütülen soruşturma dı  şında eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli  Orgeneral Aytaç Yalman hakkında ayrıca  “örtülü ödenekten usulsüz harcama yapıl  dığı” gerekçesiyle bir başka soruşturma açıl  dığı belirtildi. Yalman hakkında yürütülen  “örtülü ödenek”soruşturmasının da “yetki  sizlik” kararı verilerek Ankara Cumhuriyet  Başsavcılığı’na gönderildiği öğrenildi.  Örtülü ödenek de Ankara’ya  Hukukçular, savcılığın “yet  kisizlik” kararını değerlendir  di. Gazetemiz yazarı Mustafa  Balbay’ın avukatı Aydın Me  tin, “Savcılık, 2. ve 3. iddia  namelerin en önemli daya  naklarından kabul edilen  Özden Örnek’in günlükleri  ile Ergenekon örgütü ara  sında bir irtibat olmadığı  kararına varıyor. Dolayısıy  la savcılık, en temel daya  naklarından vazgeçmiş olu  yor” dedi. Avukat Celal Ül  gen ise şunları söyledi: “Bi  lindiği gibi Balbay, ‘Özden  Örnek günlükleri’ ile ilgili  olarak haber yaptığı için ya  da orada geçen sözcükleri  haberinde kullandığı için  Ergenekon ile irtibatlandı  rıldı. Özden Örnek’in 2002  ve 2004 yılları arasında Er  genekon örgütü ile bir bağ  lantısının olmadığı saptandı  ğına göre Mustafa Balbay’ın  da hiç gün geçirmeden tahli  ye edilmesi gerekir.” İşçi  Partisi Genel Başkanı Doğu  Perinçek’in avukatı Mehmet  Cengiz de “Bütün duruşma  larda söyledik. Birinci ve  İkinci Ergenekon davalarının  da Ankara’ya gönderilmesi  gerekirdi. Ama bu talebimizi  reddettiler. Çünkü tezgâh Be  şiktaş’ta kurulmuştu” dedi.   
            
    
