Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  SAYFA CUMHUR YET 18 EK M 2010 PAZARTES  6 HABERLER  BİLİM ve SİYASET  ORHAN BURSALI  CHP Üzerine  Özlem, gazete elinde, nasıl bu kadar uç noktada  bir eleştiri yazarsın, diyerek gözleri çakmak çakmak  çevremde dönüp dolaştı. Karikatürlerdeki gibi,  yemek kazanı içine atılmış beyaz adam gibi  hissettim kendimi. Bazı CHP’liler de benzer tepki  gösterdiler. Beni şikâyet edenler, gazete  almayacağım diyenler, tıpkı bugünkü iktidarın,  sevmediği medya ve yazarlar üzerindeki baskıları  gibi, kelle isteyenler...  Bunlardan birine dedim ki, umarım bu anlayışta  bir CHP iktidara gelmez!  Beni gizli veya açık AKP’li sayanlar da çıktı!  Onların ileri ölçüde gelişmiş zekâlarına buradan  selam gönderiyorum! Yazımı çevresine göndererek  protesto edin, telefon edin diyenler de oldu. Bir  okur aradı, terbiyelice dedi ki,   Orhan Bey; CHP ülkeyi yönetemez, Türkiye iki  yıl kaybeder, sözlerinizle ayıp ettiniz.   Dört tane peş peşe CHP yazısı yazdım, hepsini  okudunuz mu?   Hayır, bu hafta gazete okuyamadım...   Ama ayıp ediyorsunuz, yazıları okumuyorsunuz,  bütünlüklerini görmüyorsunuz, ayrıca son yazının  yazılış amacını anlamıyorsunuz, son cümleye takılıp  kalıyor ve telefon açıyorsunuz.. Oldu mu şimdi,  yakışıyor mu size!?   ??  Bazı CHP’liler şu görüşteydi: “Hele iktidara  gelelim, sonrasına bakarız...” Bazıları “Diğer  partiler hazırlıklı mı geliyorlar da böyle yazı  yazıyorsun..” diyordu!!!  Telefon edenlerin ve eposta gönderenlerin  çoğuna yanıt vermeye çalıştım... Bir noktada da  kestim, olay kendi açımdan tamamen  anlamsızlaştı. Onlara kısaca derim ki, “İktidara  gelebilirsiniz, ama orada kalamazsınız...”  İyi oldu, yazıyı yayanlara teşekkür, böylece bir  dizi CHP’li hem Cumhuriyet’ten hem de bu  köşeden haberdar oldu!  Şüphesiz, yazının ruhunu okuyanlar  çoğunluktaydı... Aşağıda önce aleyhte bazı tipik  seçmeler sunuyorum. İsimleri saklıyorum.  “14.10.2010 tarihli, CHP Ülkeyi Yönetebilir mi?  başlıklı yazınızda ne yazık ki çok kısır düşünerek  ve sorumsuzca bir sonuca varmışsınız. Bu ülke 9  yıldır hâlâ önüne konan yazılarla ancak düzgün  konuşma yapabilen bir başbakanla, iktidara  geldiğinde çok büyük bir kısmının hiçbir devlet  deneyimi olmadan bakanlığa gelen bir kadro  tarafından yönetiliyor! CHP içindeki birçok  deneyimli kişiyi nasıl görmezlikten gelebilirsiniz?  Yazdıklarınızın bir inandırıcılığı ne yazık ki yok.  Üstelik yazılarınızı devamlı ve ilgiyle izleyen biri  olarak hayal kırıklığına uğradım. Bu konuda biraz  daha derinlemesine düşünmenizi tavsiye ederim.”  “Bu durumda AKP’den başka birine şans verme  ihtimali kalmıyor ki? Bu bakış açısı ile seçim  yapmanın da bir anlamı yok.”  “CHP bugün iktidara gelse, 2 yılı boşa gider bu  ülkenin! derken cidden samimi misiniz? Yani devleti  kuran, devrimleri yapan ve ülkeyi 20 yılı aşkın  dünyaya örnek bir şekilde yöneten bir CHP, bu  ülkeyi 2 yıl bile yönetemeyecek ise; ülkeyi kimin  yönetebileceğine inanıyorsanız söyleyin lütfen, biz  de O’nun lehine çaba gösterelim! Sizi yıllardır (62  yaşındayım.) zevkle, yararlanarak okurum. Lütfen  yapmayın. ‘Acı söylemenin şimdi tam zamanı..’  değildir!”  Makalenin ruhunu anlayan okurlardan da iki  mesaj:  Bir okur, yazıyı kendi eposta listesine  gönderirken şu notu ekliyor: “Sayın Bursalı’nın  tespitlerine katılmamak elde değil. Bence çok kritik  noktaları özetlemiş. CHP’nin gerekli dersleri  çıkarması ve hazırlıklarını tamamlaması için hiç  zaman kaybetmemesi gerekiyor...”  Bir diğeri:  “Yazılarınızı düzenli sayılabilecek bir şekilde takip  ediyorum. Bilimin gündelik yaşama uygulanması  konusundaki; gerek Bilim ve Teknoloji ekindeki  yazılarınız gerekse gazetedeki köşe yazılarınız bu  ilgimi sıcak tutuyor. Son günlerde CHP üzerine  yazdığınız yazılarınızı da bu tutumun bir devamı  olarak algılıyorum. Yazılarınızın  görüyorum. Son yazınızda,  bunun daha da yoğunlaştığını söyleyebilirim.  Makalelerinizin içeriğini değerlendirmekten çok,  yapmak istediğinize odaklandığımda, sizi tebrik  etmek gerektiğini düşünüyor; aklınıza, yüreğinize,  kaleminize sağlık diliyorum. Hayatta en hakiki mürşit  ilimdir, şiarının hakkını verdiğimizde bu ülkenin  çözülemeyecek sorununun olmadığına sanırım siz  de katılıyorsunuz: Ki yazılarınızda sürekli buraya  dikkat çekiyorsunuz. Kolay gelsin...”  Yerimiz bu kadar. Ama bitmedi!  RTÜK üyeliği  için seçim  ANKARA  (Cumhuriyet Bürosu)   TBMM Genel Kurulu’nda,  CHP kontenjanından  RTÜK üyeliğine seçilen  Mehmet Dadak’ın vefatı  nedeniyle boşalan üyelik  için yarın seçim yapılacak.  CHP, RTÜK üyeliği için  Korkmaz Alemdar ve  Recep Bülent Tarhan’ı  aday gösterdi. Genel  kurulda, bu hafta MHP’nin  Türk sporunun  sorunlarının ve çözüm  önerilerinin belirlenmesi  için verdiği araştırma  önergesi de yarın  görüşülecek.  Müzakerelerin ardından  Meclis Araştırma  Komisyonu kurulacak.  Genel kurulda, çarşamba  günü Sayıştay Yasa  Önerisi’nin görüşmelerine  devam edilecek.  çoğaltmaktadır” dedi.  Memurun  sınav kâbusu  ANKARA (ANKA)   Memurların, terfi  etmelerini sağlayan  görevde yükselme  sınavlarının güçlüğü  nedeniyle mağdur olduğu  belirtildi. Sınavlarda  uygulanan 70 barajı  nedeniyle kadroların boş  kaldığına dikkat  çekilirken, son olarak  Sağlık Bakanlığı’nda  yapılan Veri Hazırlama ve  Kontrol İşletmenliği  Sınavı’na giren 6 bin  kişiden sadece 826’sı baraj  puanı olan 70’i geçebildi.  Atama yapılacak 2 bin  kadronun 1174’ü boş  kaldı. Ayrıca, memurluğa  yükselmek için sınava  giren 750 kişiden sadece  25’i barajı geçebildi, 225  kadro boş kaldı. Şoförlük  için açılan 250 kadrodan  ise sadece 59’unu  çalışanlar sınav sonucu  kazanabildi. 201 kadro boş  kaldı. Bakanlık Müsteşarı  Nihat Tosun, sorunu  çözeceklerini kaydetti.  TP’nin Ankara  bölge toplantısı  ANKARA (AA)   Türkiye Partisi Genel  Başkanı Abdüllatif Şener,  Ankara Bölge  Toplantısı’nın açılışında,  iktidarın politikalarını  eleştirdi ve “Bu ülkedeki  seçmenin yüzde 60’ı etkili  bir fısıltıyla doğrunun  nerede olduğunu görür ve  Türkiye Partisi’ni iktidara  taşır” dedi. Şener, iktidarın  yanlış uygulamalarıyla  ekonomi politikalarını  yabancılaştırdığını ifade  ederek “Mevcut iktidar,  uluslararası sermayenin bir  formülüdür. Uyguladığı  politikalar yabancı  çıkarlarına göre  şekillenmektedir” diye  konuştu. Şener,  partililerden genel  seçimlere kadar olan  süreyi iyi  değerlendirmelerini ve  etkili bir çalışma  yürütmelerini de istedi.  Islak imza davası  İstanbul Haber Servisi   Deniz Piyade Kurmay  Albay Dursun Çiçek’in  imzaladığı iddia edilen  “İrtica ile Mücadele Eylem  Planı”na ilişkin davaya 1.5  aylık aradan sonra bugün  Silivri Cezaevi  bitişiğindeki duruşma  salonunda devam edilecek.  İstanbul 13. Ağır Ceza  Mahkemesi tarafından  görülen davanın 31  Ağustos’ta görülen  oturumunda sanık Ulusal  Kanal İstihbarat Şefi Ufuk  Akkaya tahliye edilmişti.  Eski İstanbul Belediye  Başkanı ve Vakfı Yeditepe  Üniversitesi Mütevelli  Heyeti Başkanı Bedrettin  Dalan’ın firari sanık  olduğu davada, halen  Kurmay Albay Dursun  Çiçek, emekli subay,  avukat Serdar Öztürk ve  Ulusal Kanal Genel Yayın  Yönetmeni Deniz Yıldırım  tutuklu yargılanıyor.  ALİCAN ULUDAĞ  ANKARA  Ankara Barosu’nun ye  ni Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu,  üniversiteler, medya ve baroların bas  kı altında olduğunu, kurumlara sessiz  lik çöktüğünü belirterek “Bu ülke gi  derek ama hızla totaliter, bütün ik  tidarın tek elde, tek kişinin veya bir  yönetici zümrenin elinde toplandığı  bir sisteme kayıyor. Farklı görüşle  re, iktidarı eleştiriye tahammül yok”  dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdo  ğan’ın HSYK’deki istifalarla ilgili  “Geç bile kaldılar” sözleriyle “mak  sadığını aştığını” söyleyen Feyzioğlu,  bunun yargıya müdahale olduğunu  kaydetti. Türbanla ilgili İstanbul Üni  versitesi’ne yazı göndermesi nedeniy  le YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya  Özcan’ı “kınadığını” belirten Feyzi  oğlu, “Siyaset çözümü üretmeden  dayatmayla, diretmeyle çözüm ol  maz” dedi. Prof. Feyzioğlu, gündeme  ilişkin sorularımıza şu yanıtları verdi:   HSYK’de yaşanan istifalar ve bu  na ilişkin Başbakan Erdoğan’ın ‘Geç  bile kaldılar’ sözlerini nasıl değer  lendiriyorsunuz?   İstifa bir haktır, aynı zamanda da de  mokratik bir tepkidir. Sayın Başba  kan’ın “Geç bile kaldılar” şeklindeki  açıklaması ise maksadı aşmıştır. Çün  kü eğer bu ülkede yargı bağımsızsa, hü  kümet yargının bağımsız olmasını arzu  ediyorsa, yargının özlük haklarını yö  neten en üst kurulla ilgili bu şekilde he  def gösteren açıklamalar yapmaz; yap  maması gerekir. Bu dahi yargıya mü  dahaledir ve HSYK faaliyetlerine kuş  kuyla yaklaşıldığını göstermektedir.  ‘Sistem bu telkine açık’   Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı  HSYK yasası taslağını nasıl buldu  nuz?   Kurula beş üye Yargıtay ve Danış  tay’dan gelecek. 10 üyeyi de ilk dere  ce hâkim ve savcıları seçecekler. Tas  lağa göre, 5 üyeyle ilgili soruşturma aç  ma izni verme yetkisi bakanda değil. 10  üyeyle ilgili ise soruşturma açma izni  verme yetkisi bakanda. Düşünebiliyor  musunuz bir heyetin üyeleri arasında  statü farkı var. O zaman bu üyelerin ta  rafsız ve bağımsız bir şekilde Adalet Ba  kanı’nın telkinlerine direnecek güçte ka  rar vermelerini sistemsel olarak bekle  yebilir misiniz? Sistem bu telkine açık  tır. İkincisi bu 10 üye 4 yıllık görev sü  releri bittiğinde kadroları neredeyse  oraya geri dönecekler. Dönmemek için  ellerinde tek çare var. Adalet Bakanı’nın  kendilerini bakanlık teşkilatında bir  bürokratik göreve ataması. Hal böyle  olunca Ankara’da kalmak isteyen üye  ler Adalet Bakanı’nın telkinine acaba ne  kadar hayır diyebilirler? Uyum kanu  nunda o üye 4 yıl sonra hangi mahke  mede görev yapmak istiyorsa verin o  mahkemede görevi bitsin. Niye yap  mıyorlar? 10 üyenin idareye bir şekil  de dolaylı da olsa bağımlı veya telkine  açık olmasını istedikleri için yapma  dıklarından endişe ediyorum.  ‘Ülke tek kişi  sistemine  kayıyor’  Ankara Barosu  Başkanı Prof.  Feyzioğlu, kurumların  baskı altında  olduğunu, farklı  görüşlere tahammül  olmadığını söyledi  ‘SON  UYGULAMALAR  ENDİŞELENDİRDİ’   Bir de Anayasa Mahkemesi’ne iki  yeni üye seçildi...   Siyasi yönü baskın olmayan üyelerin  hâkim olarak seçilmesini arzu  ediyoruz. Ancak son uygulamalar bu  yönde bizi endişelendirmiştir.  Herhangi bir siyasi partiye doğrudan  hizmet etmiş, bünyesinde yer almış  kişilerin mahkemede üye olması  doğru değil. Sonuçta bu mahkeme  Yüce Divan sıfatıyla ceza  yargılaması yapacak. Bize bu konuda  esaslı örneği Türkiye Barolar  Birliği’nin önceki başkanlarından  merhum Özdemir Özok veriyor.  Özdemir Özok, CHP’nin kayıtlı  üyesi olduğu için Anayasa  Mahkemesi üyeliğini kabul  etmemiştir. Öyleyse bize düşen bu  örneği takip etmektir.  ‘BASKICI  UYGULAMALAR’   Üye seçilen Afyon Barosu Başkanı  Celal Mümtaz Akıncı, AKP’ye  kapatma davasına karşı çıkmıştı...   Kişiler üzerinden konuşmak  istemiyorum. Ama ben bir siyasi  partinin kapatılmasına karşıyım.  Çünkü bunda zerre kadar bir fayda  görmüyorum. Çözümü hem hukukta  hem sandıkta arayalım. Çözümü;  yargı bağımsızlığında, bağımsız  medyada, basın üzerinde doğrudan  veya dolaylı sansürün  kaldırılmasında, üniversitelerin özgür  düşünceye kavuşturulmasında,  üniversiteler üzerindeki hükümet ve  YÖK baskısının kaldırılmasında  arayalım. Neden korkuyorsunuz  üniversiteler üzerindeki baskıyı  kaldırmaktan? Bırakın öğretim  üyeleri özgürce konuşsun.  ‘ÜNİVERSİTEDE  DEMOKRASİ YOK’   Sizce konuşmuyorlar mı?   Tabii ki konuşmuyorlar. Bırakınız  rektörleri üniversiteler kendileri  seçsin. Bugünkü seçim sisteminin  neresi demokrasi? Kimi  kandırıyorsunuz? Üniversitelerde  demokrasi yok. Ayrıca bu ülkede  barolar da suskun. Özellikle taşra  baroları Adalet Bakanlığı karşısında  nedendir bilinmez daha sessiz.   Bu sessizlik bütün kurumların  üzerinde yok mu?   Bütün kurumların üzerine çöküyor  tabii. Akşam haberlerini açın. En  önemli TV kanallarında saatlerce  filanca futbolcunun nasıl ağladığı,  falanca düğünün neden bozulduğu,  nişanın neden atıldığı yorumcular  tarafından tekrar tekrar tartışılıyor.  Neden? Çünkü bu ülkede eğer  gündemi objektif bir şekilde  tartışmaya başlarsanız başınıza iş  geliyor. Böyle bir endişe var.  Tehlikesiz olanlar kaynanagelin  programları...  İktidarla iyi olmak gibi  bir zorunluluk olur mu?   Peki konuşulamayan konular neler?   Konuşulamayanlar bu ülkenin giderek ama hızla to  taliter bir sisteme kayışı. Maalesef ülke, bütün iktida  rın tek elde toplandığı, tek kişinin veya bir yönetici züm  renin elinde toplandığı bir sisteme kayıyor. Farklı gö  rüşlere, iktidarı eleştiriye tahammül yok. İnsanın ikti  darla iyi geçinmek gibi bir zorunluluğu olur mu? Bu  ülke anayasasını değiştirdi. Hem  de çok ciddi bir değişiklikti. Ba  na birisi çıksın anayasa deği  şikliği sürecinde bu ülkenin  üniversiteleri şöyle tartıştı  lar desin. Birisi de çıksın bu  ülkenin baroları, Barolar  Birliği şunu yaptı desin.  Desinler ben özür dileye  ceğim. Bu ülkenin bazı  üniversiteleri önümüzdeki  150 yıllık süreci etkile  yecek anayasası değişti  rilirken Brezilya anaya  sasının bilmem kaçıncı  yılını kutladılar. Ama  anayasa değişikliği sü  recini tartışmadılar. Et  kili tartışmadan söz  ediyorum. Tavır al  maktan söz ediyorum.   Son günlerin tartışılan bir  konusu da üniversitelerde türbanın ser  best bırakılmasına ilişkin yaşanıyor. Siz nasıl ba  kıyorsunuz bu tartışmalara?   Bu konuda Ankara Barosu olarak bir çalışma baş  lattık. Gerekli incelemeyi yapıyoruz. Kamuoyuyla da  paylaşacağız. Türban veya örtünme konusu Anayasa  Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararlarıyla çözülmüş  durumdadır. Şimdi sapla samanı gelin birbirine karış  tırmayalım. Türban konusu siyaseten tartışılmasın de  miyorum. Tam tersine yetti, bıktık, tartışılsın ve çö  zülsün. Türban sorunu bu ülkede çözülsün ki biz artık  21. yüzyılın sorunlarıyla uğraşalım. Siyaset kurumu tür  banı çözmeden, yargı kararlarında hiçbir değişiklik ol  madığı bir ortamda YÖK Başkanı’nın üniversiteye tür  banlıları alacaksın şeklindeki yazısını üzüntüyle kar  şılıyorum, kınıyorum. Siyaset bu çözümü üretmeden  dayatmayla, diretmeyle çözüm olmaz.  ‘Herkes görüşlerini masaya koymalı’   Peki, siyaset nasıl tartışmalı?   Öncelikle tartışan tarafların görüşlerini net bir şe  kilde masaya koyması lazım. Türbana özgürlük diyen  nereye kadar özgürlük diyor? Kamu hizmeti veren  açısından da türban taksın diyor mu de  miyor mu? Örneğin bu görüş  teki kişiler devlet has  tanelerinde türbanlı dok  tor, adliyede türbanlı  hâkim istiyor mu? Ben  kamu hizmeti veren ki  şiler türban takmasın di  yen bir kişiyim. Yani  bir adımı kabul ettirdik  ten sonra arkadan ikin  ci adım gelecek endişe  sini taşıyorum. Önce sa  mimiyet istiyorum. Üni  versitelerde türbana evet  dedik. Üniversitede ser  best diye lisede de ser  best olsun denecek mi?  Lisede serbest, ilkokul  da da serbest olsun de  necek mi? Siyaset bunu  tartışırken ne istediğini bir ortaya koysun. Görüşleri  ni koysun, ben de değerlendireyim. Benim istediğim  garanti şudur: Başını örtmek istemeyen öğrenciye siz  nasıl güvence vereceksiniz? Burada ne Cumhurbaşkanı,  ne Başbakan ne de YÖK Başkanı’nın sözü bana ye  ter. Bana somut icraat gerekir. Nasıl güvence vere  ceksiniz? Türkiye sadece Ankara ve İstanbul gibi bü  yük şehirlerden ibaret değil. Taşra üniversitelerinde  nasıl bir güvence vereceksiniz? Kaldı ki büyükşehir  üniversitelerinde de sıkıntı var.  Fotoğraflar:  NECATİ  SAVAŞ  obursali@cumhuriyet.com.tr  ‘Tutuklular serbest bırakılsın’  İstanbul Haber Servisi  Sosyalist Parti  (SP) üyeleri, “Devrimci Karargâh” soruşturması  kapsamında tutuklananların serbest bırakılması  istemiyle Taksim tramvay durağında basın açık  laması yaptı. SP İstanbul İl Örgütü üyesi Gök  han Taşyakan, merkez yürütme kurulu fahri da  nışmanı Mahir Sayın’ın yurtdışında bulunması  nın belirli basın kuruluşlarında bilinçli olarak  Devrimci Karargâh örgütü ile ilişkilendirilmek  istendiğini belirterek “Soruşturma kapsamında  tutuklanan yöneticiler serbest bırakılmalı” dedi.  Döner sermaye yönetmeliğine dava  ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  Sağlık  Sen sağlık personelinin döner sermaye ödemele  riyle ilgili yönetmeliğin bazı hükümlerinin iptali  istemiyle Danıştay’a dava açıldı. Dava dilekçe  sinde, nöbet ve icap nöbetlerinin de mesai dışı  çalışma sayılarak döner sermaye ödemelerine  yansıtılması ve ilgili yasa hükmünün, iptali için  Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi talep edildi.   
            
    
