23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2010 SALI 10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Karun: ‘Solooonnnn! Ah Solon!’ Başkenti, Salihli yakınında Sardes olan Lidya Krallığı zenginliğini, her dokunduğu altın olunca su, şarap içemeyen, yemek yiyemeyen Polatlılı hemşerimiz eşek kulaklı Frig Kralı Midas’ın Paktalos (Sart) Çayı’nda yıkanarak altından arınmasına borçludur. Sart Çayı’ndan akan altınlar nedeniyle Lidler gönenç içinde yaşamış, kralları Karun da (Kroisos) tarihe “Karun gibi zengin…” deyişiyle geçmiştir! Karun, Atina’dan gelen bir bilge olan Solon’a - ünlü filozof Solon değil- hazinesini gösterdikten sonra “dünyanın en mutlu kişisinin kim olduğunu” sorar. Solon “Atinalı Tellus!” yanıtını verir. Oysa Karun, Solon’un “Sensin kralım!” demesini beklemektedir. Karun sorusunu “başka” diye yeniler. Solon, bu kez “Argoslu Kleobis ve Bito…” der. Karun bozulur, “Sen benim zenginliğimi görmüyor musun? Benden daha mutlu bir insan olabilir mi?” diye sinirlenir. Solon ağzından baklayı çıkarır: “Sen, dünyanın en zengin insanısın. Büyük servet sahibi olan kişi, yalnız günlük ihtiyacına yetecek gelirliden daha çok mutluluğa yakın değildir. Bu zenginlik yetmez, en mutlu insan olup olmadığını ancak senin sonunu gördükten sonra söyleyebilirim!” Pers Kralı Kirus İÖ 546’da, Karun’u yenip tutsak aldı. Odunları yığdırdı. Dünyanın en zengin adamını odunların üzerine oturttu. Odunları ateşletmek üzereyken Karun, “Solooonnnn! Ah Solon!” diye haykırınca Kiros bu sözlerin anlamını sordu. Karun da Solon ile arasındaki konuşmayı aktardı. Kirus odunları yaktırmadı, Karun’u tutsak olarak Persepolis’e götürdü! Ben de Türkiye’nin en eski gazetesi Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptım! Günü gününe tam iki yıl sonra, kendi isteğimle ayrıldım. O günleri kısaca anımsayalım! Kasım 1991’de Genel Yayın Yönetmeni Hasan Cemal’in gazetenin siyasasında yapmak istediği değişikliğe tepki olarak 79 kişi istifa etti. İki tarafla dostluğum nedeniyle istifa etmeyip “aracılığa” soyundum. Bir saat sonra bir faks yazısıyla kovulduğumu öğrenince 80. kişi oldum. Yaşamımda ilk ve son kez kovulmuştum! Bu değişikliği okurlar bağışlamamış, gazetenin satışı 120 binden beş ay sonra 37 bine düşmüştü. Hasan Cemal istifa etmiş, 80 kişiye “geri dönün” denilmişti. Mesleğim boyunca hiçbir zaman yöneticiliği düşünmemiş, daima muhabir kalmak istemiş bir kişi iken, arkadaşların isteği üzerine genel yayın yönetmenliğine getirilmiştim. Gazete tam bir enkaz durumundaydı! Aylarca, haftalarca aylıklarımızı alamadan çalıştık. Çalışanların ve okurların gazeteyi yaşatma azimlerini asla unutamam. Güzel bir haber yakalıyoruz, ertesi gün gazetenin baskısının arttırılması talimatını veriyorum. İdare Müdürümüz Hüseyin Gürer gelip “Baskıyı arttırırım. Ama bir gün sonra gazete çıkmaz! Neden mi? İki günlük kâğıdımız var!” diyor! Sıkıysa baskıyı arttır! Gazete resmen iflas etmiş durumda. Haftada birkaç kez icracılar kapıda… Uzan’lara borç takılmış. İlhan Selçuk, yaşamında yapmadığı bir şeyi yapıyor. Birkaç kez Kemal Uzan’ın ayağına kadar gidiyor. İsteği özetle “Borcumuzu ödeyeceğiz! Ancak yeni bir ödeme planı yapalım! N’olur sıkboğaz etmeyin!” biçiminde. Kurt Uzan’ın kuzu Selçuk’a yanıtı “İstesen de istemesen de ben seni yiyeceğim!” oluyor. Birkaç gün sonra Uzan’ın icracıları kapıya dayanıyor. O günü asla unutamam! Çalışanlar, bir yandan gazetenin girişini tutmuşlar, icracıları içeri sokmamak için “Kanije Savunması” yapıyorlar, bir yandan da ertesi gün çıkacak gazeteyi kotarıyorlar. Saat 17’de zafer, haftalardır aylıklarını alamayan Cumhuriyet çalışanlarının oluyor. Gazete kurtuldu, satışlar arttı, ekonomik durum düzeldi. İki yılımı tamamlayıp ayrıldım. Şansım, patronumun bilinçli Cumhuriyet çalışanları olmasıydı! Sahi Uzan’lar bugün nerede? O burnundan kıl aldırmayan Kemal Uzan nerede? 3 bin 163 şişelik en pahalı yabancı şarap koleksiyonunun sahibi Hakan Uzan ve Petrus’ları nerede? Parti kurup Türkiye’yi kurtarmaya soyunan Cem Uzan nerede? Türk halkının gerçekten verilmiş sadakası varmış! “Solooonnnn! Ah Solon!” Ertuğrul Özkök’ün 20 yıl süren Genel Yayın Yönetmenliği’nden ve ardından da Aydın Doğan’ın Holding patronluğundan ayrılması basında çeşitli yorumlara yol açtı. Aydın Bey’i 1981’de Yunanistan’da Milliyet’in temsilciliğini yaparken Atina’da tanımıştım. Dört yıl süren bu görevdeyken İstanbul’a her gidişimde kendisini ziyaret ederdim. Yunanistan hakkındaki sorularıyla bende hayranlık uyandırmıştır. Bırakın gazetenin genel yayın yönetmenini, onun sorduğu soruları Dış Haberler Servisi’ndekiler bile sormazlardı. 1987’de görev yaptığım Nev York’a geldiğinde kendisini Metropolitan Sanat Müzesi’ne götürüp Karun Hazinesi’ni göstermemi istemişti. Bir işadamı olarak Yunanistan’da olup bitenler ya da Karun Hazinesi’nden ona neydi? Aydın Bey çelebiliğinin yanı sıra adı gibi aydın bir insandır. Hüseyin Gürer’in “Kâğıt bitti” dediği günlerde İlhan Bey, birkaç kez Aydın Bey’i ziyaret etti. Aydın Bey o günlerde bizi kâğıtsız bırakmadı. Cumhuriyet çalışanları, okurları bu nedenle Aydın Bey’e şükran borçludurlar! Toplumbilimci, ortanın solundaki partilerin araştırma birimlerinde görev yapmış Ertuğrul Özkök’ün 20 yıl Genel Yayın Yönetmenliğini nasıl yürüttüğünü çok iyi anlayabiliyorum. Ahtapot gibi her yöne uzanacak kollar olmalı, yeni oluşumlar sağlamak için amip gibi bölünüp çoğalmalı, siyasal iktidarlar karşısında Lefter gibi çalımlar atabilmeli ya da Asena gibi iyi kıvırabilmeli… Özkök’ün en büyük şansı, arkasında para babası patronların varlığıydı! 20 yılın her gününde gerilim yaşamak her babayiğidin harcı değildir. Mart 1990’da Erol Simavi’nin patronluğunda işbaşı yapan Özkök’ün 1994’te Aydın Bey’in Hürriyet’i almasına kadar geçen dört yılı için “çok önemli staj yılları” diyebiliriz. Sağı solu belli olmayan, bir günü bir gününe uymayan Erol Bey’in rahle-i tedrisinde Özkök’ün kıvraklık yeteneğini geliştirdiğini, Turgut Özal ile paslaşarak bu özelliğini pekiştirdiğini söyleyebiliriz. Bu nedenledir ki Aydın Bey kendisini 16 yıl daha bu görevde tuttu diyebiliriz. Bundan dolayıdır ki bir gün arayla birlikte ayrıldılar. Sıfırdan gelip, Koç’ları, Sabancı’ları, Eczacıbaşı’larını ve daha nicelerini 30 yılda sollayıp Türkiye’de “1” numara olan Aydın Bey’in çok akıllı olduğunu kimse inkâr edemez. Aydın Bey’in bir başka akıllı yanı da hiçbir zaman magazinsel yaşamı olmadı, mutlu bir aile babası görüntüsü verdi ve iş yaşamında da daima perde arkasında kaldı. Siyasal iktidarla ilişkilerinde Genel Yayın Müdürü’nü kullandı, bundan dolayı Ertuğrul’un adı “Özköşk”e çıktı. Aydın Bey’in bağışlamadığım bir yönü var! 1994’te Hürriyet Gazetesi’ni satın aldığında “Ben binaya gelmeden önce, herkes sendikadan istifa etmiş olmalı! Hürriyet’te sendika mendika görmek istemiyorum!” demesidir. Bu talimatın bayraktarlığını Özkök yapmaya başlayınca, noter kanalı ile sendikadan toplu istifalar 8 Ağustos’ta başladı. Özal’ın yönlendirmesi ile Hürriyet’in sendikasızlaşmasının ardından Türk işadamları da yıllardır beceremedikleri sendikasız, grevsiz, toplusözleşmesiz bir iş dünyasına kavuştular. Başta Aydın Bey olmak üzere sermaye birikimlerinde büyük patlamalar yaşandı. Ertuğrul da Hakan Uzan’ın içtiği “Petrus” şarabına övgüler yazarken, Hürriyet’te grev haberleri çıkmaz, Türkiye’de çalışanların çoğu kızılcık şurubu içtiklerini söyler oldu. Son genel seçim öncesinde AKP’ye destek veren Hürriyet Gazetesi kendi okurundan büyük tepki aldı. İş işten geçtikten sonra hata anlaşıldı, ama Recep Tayyip Erdoğan’a gebe kalınmıştı. Dimyat’a Hilton Oteli arazisi peşinde koşulurken evdeki bulgurdan olunmuştu! Vatan şairi Namık Kemal’in “Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükümetten” dediği “Hürriyet Kasidesi”, sanki bugün “Hürriyet Gazetesi” için “Çekildik izzet ü ikbal ile Bâb-ı âli’den” biçiminde yazılmış gibidir. Aydın Bey’in bu şiirin tümünü okumasını dileriz! “Solooonnnn! Ah Solon!” Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Almanya’da 2. Dünya Savaşõ sõrasõnda Nazi karşõtõ hareketin öncülerinden Freya von Moltke öldü Hitler’emeydanokuyankadõn Dış Haberler Servisi - Almanya’da İkinci Dünya Savaşõ sõrasõnda Nazi kar- şõtõ direniş hareketinin önde gelen isimlerinden Freya von Moltke yaşamõnõ yitirdi. Ailesi tarafõndan yapõlan açõklamada, bir süredir viral enfeksiyon geçiren 98 ya- şõndaki Von Moltke’nin 1960’tan bu yana yaşamõnõ sürdürdüğü ABD’deki evinde geçen cuma günü öldüğü belirtildi. BBC’de yer alan habere göre, Almanya’da Nazi karşõtõ hareke- tin tanõnmõş isimlerinden Von Moltke, 1944 yõlõnda Adolf Hitler’e yönelik ba- şarõsõz bombalõ suikast girişimini des- tekleyen grubun üyeleri arasõndaydõ. Aralarõnda aristokratlar, ekonomi uz- manlarõ, papazlar ve diplomatlarõn yer aldõğõ Nazi karşõtõ “Kreisau Çevresi” olarak tanõnan grubun kurucularõ ara- sõnda ise eşi Helmuth James Graf von Moltke bulunuyordu. Almanya’nõn Köln kentinde 1911 yõ- lõnda banker bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Freya Deichmann, 18 ya- şõnda tanõştõğõ Helmuth James Graf von Moltke ile 1931 yõlõnda evlendi. Çift ev- lenmelerinin ardõndan hukuk fakültesinden me- zun oldu, ardõndan da 1932 yõlõnda Berlin’e taşõndõ. Başõndan itibaren Hitler rejimine muhalif bir tutum izleyen Helmuth Ja- mes Graf von Moltke, Berlin’de ulus- lararasõ hukuk üzerine yaptõğõ çalõş- malarõnõ sürdürürken Yahudiler ve Na- zizmin diğer kurbanlarõna yardõm etti. 1935’te Nazi partisine katõlmasõ zo- runluluğu getirdiği gerekçesiyle yargõç olmayõ reddetti. Almanya’da zorunlu as- kerlik yasasõ uyarõnca 1939’da ulus- lararasõ ve savaş hukuku uzmanõ olarak orduya alõnan Helmuth James Graf von Moltke, bu görevden ziyade ken- dini savaş tutsaklarõnõn ve sivillerin du- rumunu iyileştirme yönündeki çalõş- malara adadõ. Ardõndan da Von Molke çifti, evlerinin olduğu bölge olan Krei- sau’dan esinlenen “Kreisau Çevresi” adõyla bilinen Nazi karşõtõ direniş ör- gütünün kurucularõ arasõnda yer aldõ. ‘En önemli şey mücadeledir’ Grup, 1943 yõlõnda daha sonra tarihe Hitler’e suikast düzenlemeye çalõşan ki- şi olarak geçen Albay Claus von Sta- uffenberg ile temasa geçer. 20 Temmuz 1944’teki Hitler’e yönelik bombalõ sui- kast girişimi başarõsõz olur. Ocak 1944’te Helmuth von Moltke, Gestapo tarafõn- dan tutuklanõr, 1945 yõlõnda idam edilir. Freya von Moltke daha sonra verdiği bir röportajda, kocasõnõ tümüyle onu des- teklediğini söyler ve ekler: “Hiçbir za- man ona durmasını tavsiye etmedim, hatta onu cesaretlendirdim. Çünkü kendi hayatına uygun doğru yolda ol- duğu inancındaydım.” Savaştan sonra Freya von Moltke iki oğluyla birlikte Güney Afrika’ya taşõnõr. Sosyal görevli olarak çalõşan Freya von Moltke, 1956’da Almanya’ya döner. Freya von Moltke, Kreisau Çevresi gru- buyla ilgili kitaplar yayõmlar. 1960 yõ- lõnda ise ABD’nin Vermont eyaletine ta- şõnõr ve Nazi döneminde kaçan Profesör Rosenstock-Huessy ile birlikte yaşa- maya başlar. Huessy’nin 1973’te ölü- müyle kendini erken yaşta yitirdiği ko- casõ Helmuth von Moltke’nin anõlarõnõ yayõmlamaya adar. Hayatõnõn, kocasõyla birlikte direniş- le geçtiğini söyleyen Freya von Molt- ke’nin, 2002’de verdiği bir röportajda- ki şu sözleri dikkat çekicidir: “İnandı- ğınız şey uğruna mücadele vermek ve karşı koymak, bugüne kadar ki en önemli insani eylemlerden birisidir.” Dış Haberler Servisi - Tahran Üniversitesi’nden öğretim üyeleri, dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e, muhalefete karşõ şiddet uy- gulanmasõna son verilmesi çağrõsõnda bulundular. Muhalif internet sitele- rinden Rah-e-Sebz’te, Ha- maney’e hitaben 88 öğretim üyesinin imzasõyla yayõm- lanan mektupta, gösterici- lere yönelik şiddet, “yöne- timin zayıflığının bir işa- reti” olarak değerlendirildi ve öğrencileri dövenlerin cezalandõrõlmasõ istendi. Gönüllü Besic milislerinin geçen ay Tahran’da, kampus içinde muhalif öğrencilere yönelik saldõrõlarõna değini- len mektupta, “geceleri yurtlardaki savunmasız öğrencilere, gündüzleri de eğitim ve öğrenim yeri olan kampustaki öğrenci- lere saldırı düzenlenme- si” kõnandõ. Öğretim üyele- ri, öğrencileri döverken Aye- tullah Hamaney lehine slo- gan atan saldõrganlarõn hiç- birinin cezalandõrõlmadõğõnõ belirterek dini liderden, pro- testolar sõrasõnda gözaltõna alõnan öğrencilerin serbest bõrakõlmasõ için talimat ver- mesini istediler. ‘Arkasında din adamları da var’ Fransa Dõşişleri Ba- kanõ Bernard Kouch- ner da, İran rejminin, “önde gelen Şii din adamlarının tehdidi altında olduğunu”, re- jimin içerden yõkõlmak istendiğini söyledi. İran’daki gösterilere değinen, muhalefet üze- rindeki “büyük bas- kı”yõ kõnayan Kouch- ner, İran’da “çok üst düzey” din adamlarõ- nõn, Şii liderlerin “bü- yük bir çoğunluğunun hükümetle farklı fi- kirlere sahip olduğu- nu ve hükümetin sa- vunduğu dini değer- lere itiraz ettiğini” be- lirtti. Fransa Dõşişleri Ba- kanõ, “Hepimiz, reji- min, çok kararlı olan ve bazıları Şii hiye- rarşisi içinden çok dindar İranlıların teh- didi altında olduğu- nu görebiliyoruz” diye konuştu. Kouchner, son olarak nükleer faaliyet- leriyle ilgili görüşmeler için Batõ’ya bir ay süre veren İran’õn tutumu- nun kabul edilemeye- ceğini, Tahran yöneti- minin “dayatmasına” gö- re karar vermeyeceklerini de söyledi. ABD Kongresi’nden ge- len yoğun protestolarõn ar- dõndan bu hafta İran’a git- mesi beklenen Avrupa Par- lamentosu milletvekilleri ise ziyareti iptal etti. İran resmi haber ajansõ İR- NA’nõn haberine göre, İran Dõşişleri Bakanlõğõ Sözcü- sü Ramin Mehmanparast, Avrupa Parlamentosu ile İran Meclisi arasõndaka “iş- birliği”nin sürdürülmesi- nin önemli olduğunu ve yeni ziyaret tarihinin “kar- şılıklı anlaşmayla” belir- leneceğini söyledi. Avrupalõ milletvekilleri, İran’da milletvekillerinin yanõ sõra insan haklarõ sa- vunucularõ ile bir araya ge- leceklerdi. İran, nükleer yakõt sağla- mak amacõyla, zenginleşti- rilmek üzere yurtdõşõna uranyum göndermesi ko- nusunda Batõlõ ülkelerin 31 Aralõk’a kadar verdiği sü- reyi tanõmadõğõnõ açõkla- mõş, karşõ ültimatom vere- rek anlaşma için bir ay sü- re tanõmõştõ. Karun. Doğan. Uzan. Hayatõnõn, Nazi karşõtõ “Kreisau Çevresi”nin kurucularõndan eşi Helmuth James Graf von Moltke ile birlikte direnişle geçtiğini söyleyen Freya von Moltke, 2002’de verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullanmõştõ: “İnandõğõnõz şey uğruna mücadele vermek ve karşõ koymak, bugüne kadar ki en önemli insani eylemlerden birisidir.” Soçi’de halef-selef sefası Rusya’nın iki lideri, Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin, yılbaşı tatillerini birlikte geçirdi. Karadeniz kıyısındaki tarihsel Çerkes kenti Soçi’de kayak yaparken ve çay içerken poz veren ikili, 2014 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak kentteki turistlerle sohbet etti. Devlet Başkanlığı koltuğunu Medvedev’e devreden Putin, geçen yılbaşı tatilini de halefiyle birlikte geçirmişti. (Fotoğraf: AP) Öğretim üyelerinden Hamaney’e mektup ‘ŞİDDETE SON VERİLSİN’ Yerleşimci polisi ısırdı Dış Haberler Servisi - İsrail hükümetinin Yahudi yerleşim birimleri inşasõnõ 10 ay süreyle tek taraflõ olarak dondurma kararõna karşõ çõkan bir yerleşimci, alõşõlmadõk bir protesto yöntemine başvurarak bir polisi õsõrdõ. İsrail’de yayõmlanan Haaretz gazetesinin haberine göre 18 yaşõndaki Efraim Haikin, 26 Kasõm’daki bir gösteri sõrasõnda oluşan eyleminden ötürü bir ay hapis ve üç ay kamu hizmetinde çalõşma cezasõna çarptõrõldõ. Aşõrõ dinci Yahudilerin hâkim olduğu Batõ Şeria’nõn kuzeyindeki Yizhar yerleşim biriminde dini eğitim gören Haikin, “görev başındaki devlet memuruna saldırı”dan ve bir polis cipinin lastiklerini patlattõğõ için kamu malõna zarar vermekten suçlu bulundu. Dış Haberler Servisi - İran Futbol Federasyonu’ndan üst düzey bir yetkili, “yanlışlıkla” İsrailli meslektaşlarõnõn yeni yõlõnõ kutlayõnca işinden oldu. İran Futbol Federasyonu sözcüsü Muhammed Mansur Azimzade Erdebili, Uluslararasõ Futbol Federasyonlarõ Birliği (FIFA) aracõlõğõyla tüm yabancõ federasyonlara yõlbaşõ tebriği mesajõ içeren e-posta yolladõ. İsrail Futbol Federasyonu’nun alõcõlar listesinde olmamasõna rağmen, kendiliğinden yollanan mesaj, bu “düşman” ülkenin federasyonuna da gidince işler karõştõ. İsrail Futbol Federasyonu e- postaya “İran halkının yeni yılını kutluyoruz” yanõtõ verip, altõna göz kõrpma işareti koyunca hata ortaya çõktõ ve Erdebili’nin görevine son verildi. İran’da mollalarõn iktidara geldiği 1979 yõlõndan beri Tahran yönetimi, İsrail devletini resmi olarak tanõmõyor. İSRAİL’E YENİ YIL TEBRİĞİ İŞİNDEN ETTİ İsrail’in inşaatlarõ geçici olarak bile olsa dondurmasõna öfkelenen Efraim Haikin değişik bir eylem yaptõ. Yerleşimciler sık sık Filistinlilere saldırıyor. (AP) SOFYA (AA) - Bulgaristan’da geçen yaz başlayan 10’dan fazla Türk dizisinin yüksek izlenme oranõ ve yol açtõğõ etkiler bir belgeselde işlendi. “Gümüş”, “Yabancı Damat” ve “Yap- rak Dökümü”nü yayõmlayan, ülkenin en çok izlenen “BTV” adlõ özel TV kanalõnõn muhabirlerinden Kristina Vladimirova, hazõrladõğõ 15 dakikalõk belgeselde, bilim in- sanlarõ ve izleyicilerle konuşarak Türk di- zilerinin neden olağanüstü ilgi gördüğü so- rusuna yanõt aradõ. Belgesele katõlan BTV Program Koordinatörü Ventzislava Kono- va, “Türk dizilerinin Bulgaristan’da ade- ta evrim yarattığını” belirterek “Latin Amerika dizilerine kıyasla Türk dizileri yüzde 50 daha çok izleniyor” dedi. Yeni Bulgaristan Üniversitesi öğretim üyesi antropolog Doçent Plamen Boçkov, Türk dizilerinin başarõsõnõ göz önünde bu- lundurarak “Shakespeare bugün yaşıyor ol- saydı dizi senaryosu yazardı” diye konuştu. Polat Alemdar Irak’ta Bu arada Irak’ta, Kurtlar Vadisi dizisinin baş karakterini taklit eden bir çocuğun ba- basõnõ tabancayla vurarak öldürdüğü bildi- rildi. İNA ajansõnõn haberine göre, Ne- cef’te, Kurtlar Vadisi karakterlerinden Po- lat Alemdar’a özenen ve ismi açõklanma- yan bir çocuk, babasõnõn arabasõnõn torpido gözündeki tabancayõ, oyuncak zannetti ve “Baba ben Polat Alemdar, ellerini kaldır, kaldırmazsan seni vururum” diyerek ba- basõnõ kalbinden vurup öldürdü. ‘SHAKESPEARE YAŞASA DİZİ SENARYOSU YAZARDI’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear