22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Çürüyen İnsan mı, Düzen mi? Woody Allen ile Kaan Arslanoğlu’ndan benzer düşünceler duyacağım aklıma gelmezdi. Şu sıralar sinemalarda gösterilmekte olan “Kim Kiminle Nerede?” adlı filmin başlangıç sahnelerinde başkahraman yaklaşık şöyle diyor: “Gelmiş geçmiş bütün düşünürler insanoğlu üstüne en mükemmel düşünceleri geliştirirken, dikkate almayı unuttukları tek bir unsur vardı. O da insanoğlunun ne denli bencil, küçük hesaplar peşinde koşan, ‘çürük’ bir yaratık olduğunu düşünmemiş olmalarıydı.” Günümüzde insanoğlunun içine yuvarlandığı acınası görünüme bakıp bu düşünceye hak vermemek elde mi? Karl Marx, sosyalizm düşüncesini insanoğlunun evrensel kurtuluşu olarak ortaya attığında, bu düşünce hem aydınlar hem de emeğiyle yaşayanlar arasında yaygın bir kabul görmüştü. Sonunda insanoğlunun binlerce yıldır ezilmesine neden olan, savaşların, baskı düzenlerinin, sömürünün ortadan kalkacağı, herkesin özgürce, yarın korkusu olmadan yaşayacağı bir dünya düzeni ufukta görünmüştü. Kısa sürede, Almanya’dan Sovyetler Birliği’ne, Vietnam’dan Küba’ya yeryüzünün üçte birinde sosyalist düşüncenin uygulama alanı bulduğu yeni düzenler kuruldu. Ne ki, bu düzenler, zaman içinde bırakın sosyalizm düşüncesinin insani ve toplumsal hedeflerini, insanları canından bezdiren baskı yönetimlerine dönüştüler. Ne toplumlarına özgürlük verebildiler, ne ekonomilerine yenilik gücü. Uzaya insan gönderen bilimciler yetiştiren ülke, yurttaşlarına bir yıl giyebilecekleri sağlam bir ayakkabı üretemiyordu. Bu alanda en büyük düş kırıklıklarından birini de, 1928’de ayrıldığı Rusya’ya 1951’de yeniden döndüğünde Nâzım Hikmet yaşamıştı. 1920’lerin devrimci ruhundan eser kalmamıştı, 1950’lerin Rusya’sında. Öldürülmeyip de her nasılsa hayatta kalabilmiş tek tük arkadaşlarını hapislerde ya da Sibirya’da sürgünde bulabilmiş, onları kurtarmak için çabalamıştı. Kaan Arslanoğlu, 2003’te yayımlanan “Politik Psikiyatri” adlı kitabında, “Dünyada ve Türkiye’de sosyalizm yenildi, çünkü insanın zekâsı bu işi kaldırmıyor” demişti. Aynı yazarın bir başka saptaması da, yeryüzünde insandan başka hiçbir canlının yaşadığı çevreye zarar vermediği, bu nedenle henüz evrimini tamamlamamış, tam olgunlaşamamış olduğuydu. Böyle olduğu için insanoğlu, kendisi için iyi olanla kötü olanı bile ayıramıyordu. Memet Fuat da, 1992’de yayımlanan “Çağdaşımız Makyavel” adlı kitabında sosyalist yönetimlerin ortadan kalkması üstüne kafa yormuş, kapitalizmin bozduğu insanoğlunun sosyalizmi uygulayabilecek olgun bilinç düzeyinde olmadığı sonucuna varmıştı. “İnsanoğlu toplumsalcılığa ayak uyduracak değerde değil” diye yazmıştı, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılışının ardından, kırgın, üzgün bir tavırla. Dönüp dolaşıp geldiğimiz yer aynı: İnsanoğlu, yeryüzünde savaşların, baskının, sömürünün olmadığı, adaletli, özgür, yerküreyi yıkıma uğratmayan, onunla barışık, insani ve doğal bir yaşam biçimi, toplumsal düzen oluşturabilecek mi? Bu sorunun yanıtı yine insanın kendisinde gizli. Görünen o ki, çürüyen düzenler içinde yaşamak insanları da çürütüyor. İnsanoğlunun bilinci, çürümüş üretim ve toplumsal düzenler içinde çürüyor. İnsanoğlu, insanlık değerlerini yitirmiş, tanınmaz halde. Ama sonunda, bu çürümüşlük içinden yeni bir dünya yaratacak olan da yine o. turgay@fisekci.com kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B İSTANBUL (AA) - Devlet Bakanõ Za- fer Çağlayan, önceki gün dizi ve film endüstrisinin temsilcileriyle bir araya gelerek yurtdõşõnda gösterilen Türk di- zi ve filmleri, Türkiye’nin tanõtõmõ ve Türk ürünlerinin ihracõnda etkin ola- rak yararlanabilmenin yol ve yön- temlerini tartõştõ. 400 milyar dolarlõk film pazarõndan Türkiye’nin aldõğõ payõn arttõrõlmasõ ve yurtdõşõnda talep gören Türk dizile- rinde yerli malõnõn tanõtõmõ konularõ- nõn masaya yatõrõldõğõ toplantõda, Ba- kan Çağlayan sorunlarõ Kültür ve Tu- rizm Bakanlõğõ, Maliye Bakanlõğõ, Çalõşma Bakanlõğõ ve RTÜK ile pay- laşacaklarõnõ söyledi. Çağlayan, “Di- zi filmleri de ihracat kapsamında de- ğerlendirerek dizi filmler ve ya- pımcılarına ihracat desteklerinden faydalanacak bir mekanizmanın oluşturulması konusunda çalışma- larımız başlıyor” diye konuştu. Yönetmen Erden Kıral’õn sektörün önemini “Avrupa dünya üzerindeki kültürel egemenliklerini sinemayla kurdu. 400 milyar doları bulan film pazarı dijital devrim ve internetle bü- yüyor” sözleriyle belirttiği toplantõda, yapõmcõ, senaryo yazarõ ve yönetmen Birol Güven ise Türk dizilerinin batõ- da pazar bulmasõnõn çok zor olduğunu, çünkü 90 dakikalõk çok uzun diziler çe- kildiğini belirtti. Yönetmen Mustafa Altıoklar ise “Film kalıcıdır, dizi ge- çici. Arap ülkelerindeki yapımcılar da kendi dizilerini çekecek. Türki- ye’de film sektörü kendi yağıyla kavruluyor” diyerek sinemaya yete- rince yatõrõm yapõlmadõğõnõ vurguladõ. Çizgi Filmciler Derneği ve Canlandõr- macõlar Meslek Birliği Girişimi ise Türkiye Sinema Konseyi delegesi ol- duklarõ halde toplantõya davet edilme- meleri üzerine bir açõklama yaparak top- lantõnõn dõşõnda tutulduklarõnõ açõkladõ. Dizi ve sinema pazarõtartõşõldõ Berlin’de‘Metropolis’legörkemligala GÜNER YÜREKLİK BERLİN - Bu yõl, 11-21 Şubat tarihleri arasõnda düzenlenecek ve pek çok yan et- kinlikle 60. yõldönümünü de kutlayacak Uluslararasõ Berlin Film Festivali’nin (Ber- linale) sürprizlerinden biri de Fritz Lang’õn 1927 yõlõna tarihlenen “Metropolis” adlõ sessiz filminin gösterimi olacak. 2001’de onarõldõktan sonra UNESCO’nun “Dünya Mirası” listesine alõnan filmin, 80 yõl kay- bolduğu sanõlan ancak iki yõl önce Buenos Aires’te bulunan 30 dakikalõk bölümü ile birlikte, yani orijinal versiyonuyla 12 Şu- bat’ta Berlin’de, Friedrichpalast’da ve ay- nõ anda tarihi Brandenburg Kapõsõ’nda gösterilecek. Sessiz filme, Gottfried Hup- pertz’in 83 yõl önce yazdõğõ orijinal beste- sinin yorumu ile Berlin Radyo Senfoni Or- kestrasõ eşlik edecek. Friedrichpalast’dan naklen yayõnla “birleşmenin ve Berlin’in simgesi” haline gelen Brandenburg Kapõ- sõ’na kurulacak dev bir ekranda gösterile- cek filmle unutulmayacak bir gala gecesi ya- şanmasõ amaçlanõyor. İlk kez 10 Ocak 1927’de Berlin’de Ufa- Palas sinemasõnda gösterilen 4189 metre uzunluğundaki film 4 ay afişte kaldõktan son- ra ilgi görmediği için geri çekilmiş, bin met- re kadar kõsaltõlarak aynõ yõlõn yaz aylarõn- da tekrar gösterime sokulmuştu. Ancak kõsaltõlan bölüm daha sonra kaybolmuştu. Aradan 81 yõl geçtikten sonra “Metropo- lis”in kaybolan bölümünün tekrar bulunmasõ Almanya başta olmak üzere dünya sinema çevrelerinde şaşkõnlõkla karşõlanmõş ve ‘sansasyon’ olarak nitelendirilmişti. Sessiz sinema döneminin önde gelen yö- netmenlerinden Fritz Lang (1890-1976) “Dr. Mabuse” (1922) ile “Nibelungen”den (1924) sonra sinema tarihinin ilk bilim-kur- gu filmlerinden biri olan “Metropolis”i fü- türist bir üslupla çekmiş, dõşavurumcu Al- man sinemasõnõn öncülerinden biri olmuş- tu. Lang, dünya sinemasõ klasikleri arasõn- da yer alan “M-Bir Kent katilini arıyor” isimli ilk sesli filmini de 1931’de tamam- lamõştõ. Faşizm karşõtõ olan Lang, 1933’te Naziler iktidara gelince propaganda baka- nõ Joseph Goebbels’in, devlet sinema ku- rumunun başõna geçmesi önerisini redde- derek, bu öneriyi savunan eşini ve Alman- ya’yõ terk etmiş, önce Fransa’ya sonra da ABD’ye göç etmişti. ABD’de 20’nin üzerinde film çeken an- cak Hollywood tarzõ ticari filmlere ayak uy- duramayan yönetmenin bu son dönem film- leri ise fazla ses getirmemişti. Fotoğraflarla Uğur Mumcu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “17. Adalet ve Demokrasi Haftasõ” etkinlikleri kapsamõnda dün, 17 yõl önce bombalõ saldõrõ sonucu yitirdiğimiz gazetemiz yazarõ Uğur Mumcu’yu konu alan fotoğraf ve belgesel - film gösterimi yapõldõ. Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki etkinlik, gazeteci Gürsel Gökçe’nin hazõrladõğõ “Uğur Mumcu’nun Ardõndan” adlõ fotoğraf sunumuyla başladõ. Etkinlik, Günel Cantak tarafõndan hazõrlanan “Uğur Mumcu” belgeselinin ardõndan panel ve söyleşilerle devam etti. İKSV Yönetim Kurulu Başkanõ, fotoğrafçõ, gazeteci, yazar ve işadamõ Şakir Eczacõbaşõ dün toprağa verildi Kültür Servisi - Tedavi gördüğü Ame- rikan Hastanesi’nde 24 Ocak’ta yaşamõnõ yi- tiren İstanbul Kültür ve Sanat Vakfõ (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanõ, fotoğrafçõ, gaze- teci, yazar ve işadamõ Şakir Eczacıbaşı, dün toprağa verildi. Eczacõbaşõ’nõn Türk Bay- rağõ’na sarõlõ cenazesi, Teşvikiye Camisi’nde öğleyin kõlõnan cenaze namazõnõn ardõndan Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda defnedildi. Teşvikiye Camisi’nin soğuk hava nede- niyle üstü tenteyle kaplanmõş avlusuna gi- rebilmek için uzun kuyruklarõn oluştuğu tö- rende, Şakir Eczacõbaşõ’nõn eşi Sebla Ec- zacıbaşı ile Bülent, Oya ve Faruk Ecza- cıbaşı’nõn da aralarõnda bulunduğu aile üyeleri taziyeleri kabul etti. Törene, aile üyelerinin yanõ sõra, Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, İstanbul Va- lisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş, İstanbul Em- niyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Türkiye Par- tisi Genel Başkanõ Abdüllatif Şener, DSP Ge- nel Başkanõ Masum Türker, Yapõ Kredi Kül- tür Sanat Yayõncõlõk Yönetim Kurulu Başka- nõ Ömer Koç, Akbank Yönetim Kurulu Baş- kanõ Suzan Sabancı Dinçer, Beyoğlu Bele- diye Başkanõ Ahmet Misbah Demircan, CHP İl Başkanõ Gürsel Tekin, Borusan Hol- ding Yönetim Kurulu Başkanõ Ahmet Koca- bıyık; Nuri Çolakoğlu, Yaşar Kemal, Gen- co Erkal, Türkan Şoray, Doğan Hızlan, Işıl Kasapoğlu, Kamil Masaracı, Hıncal Uluç, Mehmet Ali Birand, Atilla Dorsay, Nilgün Cerrahoğlu, Oktay Ekinci, Beklan Algan, Hıfzı Topuz, Görgün Taner, Raffi Portakal, Metin Sözen, Komet, Lemi Bilgin, Talat Halman, Rutkay Aziz, Ali Poyrazoğlu ve birçok ülkenin kültür ataşesinin de aralarõn- da bulunduğu iş, sanat ve siyaset dünyasõn- dan çok sayõda kişi katõldõ. Cenazeye katõlanlar anõ defterlerine duy- gu ve düşüncelerini yazdõ. Şakir Eczacõbaşõ için taziyeler, 29 Ocak’a dek, 15.00-19.00 saatleri arasõnda İKSV Leyla Gencer Top- lantõ Salonu’nda kabul edilecek. ‘DEVLETİN BOŞLUĞUNU DOLDURDU’ Kültür ve Turizm Bakanõ Günay, “İstanbul ve ülkemiz çok önemli bir çınarını, büyük bir koruyucusunu, hamisini kaybetti” der- ken Vali Güler ise, “Devlet sanatın yanın- dadır; ancak her şeye yetişemeyebilir. İşte, Eczacıbaşı’yı ölümsüz kılacak olan şey, devletin bu boşluğunu doldurmuş olması- dır” diye konuştu. “2010’da Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’un bir sanat kenti ol- masının temelinde Şakir Eczacıbaşı gibi in- sanlar yatıyor” diyen Kadir Topbaş, Şakir Ec- zacõbaşõ’nõn bu yola yalnõz çõktõğõnõ, ancak şim- di arkasõnda çok kişinin olduğunu vurguladõ. Tiyatrocu Haldun Dormen de “Yalnızca sanatçı olsaydı belki de böyle faydası do- kunmazdı ülkesine. Yaptıklarının önemi çok zor anlatılır” dedi. İKSV Yönetim Kurulu üyesi ve sanatçõ Yekta Kara ise Şakir Ecza- cõbaşõ için “Güçlü şahsiyeti olan, Batı’ya dö- nük, lider nitelikleri taşıyan, öncü bir kişi- likti” ifadelerini kullandõ. İKSV Yönetim Kurulu Üyesi Dikmen Gürün’ün “İnatçı, tut- kulu ve kararlı bir kültür sanat adamıydı. Hepimizin itici gücüydü” sözleriyle nitele- diği Eczacõbaşõ için, UPSD Başkanõ, ressam Bedri Baykam ise “İKSV’nin yeni açılan bi- nası Deniz Palas’ı görebilmiş olması bir te- selli. Devletin olmadığı bir alanı, çok başarılı bir şekilde doldurdu. Kesinlikle unutul- mayacaktır” diye konuştu. Filmin orijinal versiyonu, Berlin Film Festivali’nin gala gecesinde, tarihi Brandenburg Kapõsõ’nda gösterilecek Kültür Servisi - Televizyon dizileri ve 5 yıldır sahneledikleri “Hastasıyız” adlı tiyatro oyunu ile dikkat çeken İstanbul Kraliyet Tiyatrosu’nun, yeni oyunu “Denizaltında Altı Tahammülfersa”nın galası önceki akşam Ses Tiyatrosu’nda yapıldı. Saygın Delibaş ile Fethi Kantarcı’nın yazıp yönettikleri, Ahmet Saraçoğlu, Alper Düzen, Fırat Doğruloğlu, Serhan Ernak, Barış Başar, Murat Akkoyunlu ve Samantha’nın rol aldıkları oyun, bugün Gebze GOSB Kültür Merkezi’nde, 29 Ocak’ta ise Profilo Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. İstanbulKraliyet Tiyatrosu’ndanyenioyun Devlet Bakanõ Zafer Çağlayan film endüstrisinin önde gelen temsilcileri ile bir araya geldi Teşvikiye Camisi’nin soğuk hava nedeniyle üstü tenteyle kaplanmõş avlusuna girebilmek için uzun kuyruklarõn oluştuğu törene iş, sanat ve siyaset dünyasõndan çok sayõda kişi katõldõ. Obirkültürâşõğõydõ...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear