Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
27 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Kapitalizmin İki Yüzü
Her şey ne güzeldi! Kredi maliyetleri neredeyse
sıfırlanmış; varlık fiyatları astronomik boyutlara
ulaşmış; ihtiyati fonlar, türev varlıklar, repolar, türev
varlıklardan gene türevlendirilmiş yeni varlıklar...
köpük köpük balonlar yaratılmıştı. Finans
piyasalarının “dâhi” beyinleri “sanayi-sonrası ileri
hizmet toplumunun” inşasını geçekleştirmişlerdi. Öyle
ki, dünya mal piyasalarında her 1 dolarlık sanayi
üretimi, eşanlı olarak 25-30 dolarlık bir finansal işlemi
yaratır hale gelmişti. 2006 yılında ABD ekonomisinin
yıllık ulusal geliri 12.5 trilyon dolar olarak
hesaplanmaktaydı. Buna karşın, aynı sene
“türevlendirilmiş” finansal varlıkların değerleri küresel
piyasalarda 1200 trilyon dolar (yani ABD ulusal
gelirinin 100 misli!) olarak ölçülmekteydi.
Küresel finans ekonomisinin 2000’li yılları büyük bir
coşkuyla geçmekteydi.
Dahası, ulus devletler artık piyasaların
düzenlenmesi görevlerinden uzaklaştırılmış ve
sermayenin gereklerine göre “yönetişimci / hakem
devlet” yalanlarıyla yeniden biçimlendirilmişti. Bunun
da ötesinde işçi sınıfının ideolojisi itibarsızlaştırılmış ve
üniversitelerden ve akademik çevrelerden
uzaklaştırılmıştı. Kısaca tarihin sonuna ulaşılmış idi.
Küresel kriz tam da bu sırada patlak verdi. Reel
dünyadan kopartılmış sahte değerler sisteminin iflası
2007 yazında başladı; 2008 sonuna gelindiğinde
geride 40 trilyon dolara yakın “toksik” değersiz
finansal kâğıt ve 50 milyon yeni işsiz bırakarak...
Krizin derinleşmesiyle birlikte büyük bankalar ve
finans kuruluşları can havliyle devlet desteği talep
ettiler. “Devlet harcamaları her zaman istikrarsızlık ve
verimsizlik kaynağıdır; enflasyonu körüklemekten
başka hiçbir şeye yaramaz” savları hızla terk edildi.
Devlet, kapitalizmin kurtarıcısı oldu.
2008 ve sonrasında kamu harcamaları yoluyla
uygulanan “kurtarma paketlerinin” maliyetlerini
hesaplamak çok kolay değil. Ancak, IMF tarafından
temmuz sonunda yayımlanmış bir çalışma bu konuda
bazı ipuçları sunuyor. Aşağıdaki tabloda özet olarak
aktarıyorum:
Veriler, 2007 yılına görece olarak hesaplanan ve
krize yönelik olarak 2 Temmuz 2009’a değin
açıklanmış tedbirlerin mali yükünü vermektedir.
Hesaplamalara (i) finansal varlıkların satın alımı (finans
sektörlerine destekleme alımları) ve (ii) kriz öncesi
yapılması planlanmış olan harcamalar dahil değildir.
Kaynak: IMF Staff Position Note 30 July 2009,
SPN/09/21
IMF çalışmasında geçen verilere göre, gelişmiş G-
20 ülkelerinde bütçe açıkları ulusal gelirin 2009’da
yüzde 5.9’una, 2010’da da yüzde 6.2’sine ulaşacaktır.
Kurtarma paketlerine yönelik tedbirler bu açıkların
yaklaşık üçte birinden sorumludur. Finansal
canlandırma paketleri dahil, bütün G-20 ortalaması
milli gelire oranla yüzde 7’lik bir açık bedeline işaret
etmektedir.
Peki, kurtarma paketlerinin ekonomik canlanmaya
etkisi ne kadar olmuştur? Sözü geçen IMF
çalışmasındaki tahminlere göre G-20 toplamında
2009 için ortalama yüzde 1.2 ile 4.7 aralığında bir
büyüme kazancı söz konusudur. 2010’da ise bu
rakam yüzde 0.1 ile yüzde 1.0 aralığında olacaktır.
Yani devletler, G-20 ekonomilerinde 2009-2010
arasında ortalama yüzde 0.7 ile 2.8 arasında bir
büyüme katkısı sağlamışlar ve küresel krizin çok daha
şiddetli olmasını önlemişlerdir. (Elbette ki eğer böylesi
bir soruya kriz öncesi herhangi bir “olağan” yıl içinde
yanıt aransaydı, IMF ekonomistlerinin yanıtı, “devletin
ekonomiye olumlu bir katkısı olamaz, olsa olsa
enflasyon tehlikesi artar” şeklinde olması beklenirdi...
Ancak şimdi “bedel ödeme” zamanı. Artan kamu
harcamaları ve kamu borçlarının çevrilmesi nasıl
olacak? Kimlere, hangi bedeller ödettirilerek söz
konusu kurtarma operasyonlarının maliyeti
karşılanacak?
Finans dünyası artık kötü günlerin geride kaldığına
inanmak istiyor. Bu yüzden de artan kamu açıklarının
yol açacağı olası enflasyonist baskıları, emekçi
sınıfların düşürülen ücretleri, tüketici orta sınıflara
yıkılan yeni zamlar ve kamunun her türlü sosyal
hizmet harcamalarının olabildiğince kısılarak yeniden
“faiz dışı fazla” yarışlarıyla atlatmayı amaçlıyor. Finans
kapital, kamusal alanın piyasalaştırılmasına dayalı
birikim rejiminin bir an önce yeniden kurgulanması
arzusunda. Bu arada, elbette bir yandan da merkez
bankalarınca sıfırlanmış olan kredi fonlarını kullanarak,
bütçe açıklarını kapatmaya çabalayan hükümetlerin
çıkarmakta olduğu yeni bono ve tahviller aracılığıyla
yeni bir finansal köpüğün tatlı hayallerini görmekten
de kendini alamıyor.
Bu haftaki yazımı kaleme aldığım sıralarda Ege
Üniversitesi’nden değerli arkadaşımız Profesör
Tayfun Özkaya’nın bir mesaj iletisi elime ulaştı:
“Öğrendiğimize göre BAT (British American Tobacco)
Tire’deki kendi sigara fabrikasını kapatarak Samsun
Ballıca’daki TEKEL’in fabrikasına taşıyacakmış.
Bilindiği gibi BAT, TEKEL’in özelleşmesini kazanan
firmadır. Ballıca fabrikası TEKEL’in en modern
fabrikası idi. TEKEL’in diğer beş sigara fabrikası BAT
tarafından kapatılmış idi. Böylelikle TEKEL işçileri gibi
BAT’ın Tire’deki işçilerine de sokak görünüyor.”
Sermaye çevrelerince “toparlanma” öykülerinin yanı
başına şu günlerde yeni bir kavram yerleştirildi: “Yeşil
fidanlar”. Onların “yeşil fidanları” ne kadar sahte ve
geçici ise, bizim fidanlarımız da bir o kadar gerçek ve
kalıcı.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
İsviçre’nin Davos kentinde iş ve siya-
set dünyasının yeni şovu geleneksel ola-
rak yeniden başlıyor. Yerkürenin sorun-
larına çözüm getirmede bugüne kadar en
küçük bir katkısı ile olmayan Dünya Eko-
nomik Forumu’nun bu yılki ana teması
ironik bir şekilde “Dünyayı Yeniden Düşün,
Yeniden Tasarla, Yeniden İnşa Et”.
Erdoğan’ın “one minute” ile damga vur-
duğu Davos’u protesto etmesi ile birlik-
te bu yıl Türkiye’den siyasi katılım yok. An-
cak iş dünyası ve basın Davos’ta hazır.
Kopenhag’da fiyasko ile sonuçlanan İk-
lim Zirvesi, Haiti’deki korkunç
deprem ve deprem sonrasın-
daki uluslararası işbirliği zaafiyeti
ya da beceriksizliği, küresel eko-
nomik krizin hâlâ süregelen et-
kileri…
Tüm bunlar, dışarıdan bakan
birine “aman ne isabetli bir te-
ma” dedirtse de, olan biten, fi-
nans baronlarının şovlarından,
kartvizit değişimleri, yeni ticari iş-
birliklerinin bağlanması, birkaç
hamasi söylem ve temenniden
ibaret. Bugün ABD Başkanı Ba-
rack Obama bile krizin başla-
masının ardından 1.5 yıl geç-
mesine karşın hâlâ finans sistemini dize
getiremedikten sonra… Buna karşın
Obama’nın geçen hafta Beyaz Saray’da
yaptığı açıklamada “işlerin hâlâ eski
kurallara göre yürütüldüğüne, finans
krizine yol açan başlıca nedenin de bu
kurallar olduğuna dikkat çekmesi”
çarpıcıydı. Obama, son yıllarda bazı finans
kuruluşlarının iş hacimlerinin sürekli ola-
rak balon gibi şiştiğini, yalnızca çıkar pe-
şinde koşan bu kuruluşların yüksek risk-
li işlere yöneldiğini, bunun vergi mükel-
leflerine zarar verdiği gibi bütün finans sis-
temine karşı da bir tehdit oluşturduğunu
söyledi. Bakalım, bu sözler Davos’ta
yankı bulabilecek mi?
Benim dikkat çekmek istediğim bir
diğer husus ise Dünya Ekonomik Forumu
tarafından yaptırılan araştırmanın çarpı-
cı sonuçları. Aralarında Türkiye’nin de bu-
lunduğu 10 G20 ülkesinde 130 bin face-
book üyesi ile yapılan araştırmaya göre in-
sanların üçte ikisi ekonomik krizin etik de-
ğerleri erozyona uğratan bir kriz olduğu-
na inanıyor. Araştırma Fransa, Almanya,
Hindistan, Endonezya, İsrail, Meksika,
Suudi Arabistan, Güney Afrika, ABD ve
Türkiye’de yapıldı. Katılımcıların yarısı
evrensel değerlerin çoğunun ortadan
kalktığına inanıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun kuru-
cusu, yani Davos zirvesinin mimarı Prof.
Klaus Schwab sistemdeki yozlaşmaya
çözüm olarak, finans sisteminin tüm ak-
törlerine ahlak, vicdan ve sorumluluk
kurallarını hatırlatacak bir hipokrat yemi-
ni etme zorunluluğu getirilmesini öneriyor.
Erdal Sağlam geçen hafta dünyaca
ünlü Fransız filozof Andre Compte-
Sponville’in Le temps gazetesindeki
söyleşisinden bir bölümü aktar-
mıştı. Sponville “Bugün borçla zen-
ginlik yaratmaya ve bunu da yalnız-
ca bir kesime, para babaları ile on-
lara hep daha çok kazandırarak üc-
retlerini ve yıl sonu primlerini arttır-
maya çalışan, bu amaçla da ihti-
raslarında ve pervasızlıklarında sınır
tanımayan bir avuç finansal aktöre
aktaran, mutasyona uğramış bir ka-
pitalizm ile karşı karşıyayız. O ne-
denle kapitalizmin etiğin hukuk ku-
rallarıyla sağlanacağı bir sınırlandı-
rılmaya ihtiyacı var” demişti. Ne
dersiniz? Acaba birileri bu sözleri
Davos’ta yeniden ortaya atar mı?
Davos’takiler Dünyayı Yeniden Tasarlarlarken...
AB üyesi 5 ülkede yapılan
araştırma sonuçlarına göre,
genç nesil Türkiye’nin AB
üyeliğine daha çok destek veriyor. Üniversite mezunu ve bunun üze-
rinde eğitim seviyesine sahip kişilerin Türkiye’nin AB’ye girişine ver-
dikleri destek yüzde 50 iken eğitim düzeyi düştükçe bu destek de
azalıyor... Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi tarafından
Madrid Özerk Üniversitesi, Granada Üniversitesi ve Avrupa Diya-
log Derneği’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen “5 AB Ülkesi Kamuoyu
Türkiye’nin Tam Üyeliğine Nasıl Bakıyor?” araştırmasının sonuçla-
rının açıklandığı Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nde pro-
je koordinatörü Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ha-
kan Yılmaz ile konuştuk. Araştırmanın 2009 yılı Eylül ayında Fran-
sa, İngiltere, Almanya, İspanya ve Polonya’da biner kişiyle yapıl-
dığını ifade eden Yılmaz, “Tür-
kiye hakkındaki algılamaları
belirleyen en önemli faktörler
arasında kültür geliyor. Türkiye’yi kültür açısından istemeyenlerin en
önemli argümanı ise din ve din esasında oluşan farklılıklarının Tür-
kiye’yi Avrupa kültür dairesinin dışına çıkardığı şeklinde. Öte yandan
popüler kültür açısından bakıldığında, özellikle genç nesiller açısından
Türkiye bu sefer de Avrupa’nın içine giriyor. Yani kültür din olarak
anlaşıldığında dışlanan, popüler kültür olarak anlaşıldığında ise iç-
leyen iki uçlu bıçak gibi. Yılmaz, araştırmanın bir başka sonucuna
göre de Türkiye ile ilgili en çok İstanbul’un bilindiğini, bunun ardından
sırasıyla Truva, Galatasaray, Antalya, Atatürk, Efes, Tarkan, Recep
Tayyip Erdoğan, Hadise, Yaşar Kemal, Fatih Terim, Orhan Pa-
muk ve Nâzım Hikmet’in geldiğini kaydetti.
G-20 Ülkelerinde Milli Gelirin Yüzdesi Olarak Mali Genişleme
2009 2010
Krize yönelik Diğer Krize Yönelik
Toplam Denge Tedbirler Unsurlar Toplam Denge Tedbirler Diğer Unsurlar
Ağırlıklı Ortalama -5.5 -2.0 -3.5 -5.5 -1.6 -3.8
Gelişmiş G-20 Ülkeleri -5.9 -1.9 -4.0 -6.2 -1.6 -4.5
İngiltere -8.9 -1.6 -7.4 -10.6 0.0 -10.7
ABD -5.6 -2.0 -3.6 -5,6 -1.8 -3.9
Yükselen Piyasa Ekonomileri -5.0 -2.2 -2.8 -4.4 -1.6 -2.8
G-20
Arjantin -1.1 -1.6 0.4 0.7 0.0 0.7
Brezilya -0.7 -0.6 0.0 1.2 -0.6 1.8
Kore -.6.7 -3.6 -3.0 -7.8 -4.7 -3.1
Meksika -2.8 -1.5 -1.0 -2.6 -1.0 -1.6
Türkiye -3.7 -0.8 -2.9 -3.3 -0.3 -3.0
Finansal canlandırma paketi -7.0 -2.0 -4.9 -5.8 -1.6 -4.2
dahil ortalama
Veriler, 2007 yılına görece olarak hesaplanan ve krize yönelik olarak Temmuz 2009’a
değin açıklanmış tedbirlerin mali yükünü vermektedir. Hesaplamalara (i) finansal var-
lıkların satın alımı (finans sektörlerine destekleme alımları) ve (ii) kriz öncesi yapılması
planlanmış olan harcamalar dahil değildir.
Kaynak: IMF Staff Position Note 30 July 2009, SPN/09/21
G-20 Ülkelerinde Mali Genişlemenin
Büyüme Üzerine Etkisi (%)
2009 2010 Ortalama
G-20 Toplam 1.2 4.7 0.1 1.0 0.7 2.8
Gelişmiş G-20
Ülkeler 1.3 4.4 0.1 1.1 0.7 2.7
Yükselen Piyasa
G-20 Ekonomileri 1.1 5.0 0.0 0.8 0.6 2.9
Kaynak: IMF Staff Position Note 30 July 2009,
SPN/09/21
KRİZ ÖNLEMİ
Obama
iç harcamaları
donduracak
‘Ya çözüm ya eylem’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Merkez Bankasõ Başkanõ Dur-
muş Yılmaz, ocak ayõnda yapõlan
vergi ayarlamalarõnõn yõl boyunca sü-
recek etkilerini de dikkate alarak,
2010 yõl sonu enflasyon tahminini
yüzde 5.4’ten yüzde 6.9’a çõkar-
dõklarõnõ açõkladõ. Bilindiği gibi
AKP hükümeti yeni yõla, başta akar-
yakõt, akaryakõt ürünleri, sigaralar ve
alkollü içkiler olmak üzere çok sa-
yõda ürünün fiyatõnõ arttõracak bir di-
zi vergi düzenlemesi ile girmiş, ar-
dõndan seri zamlar gelmişti.
Merkez Bankasõ Başkanõ Yõlmaz,
dünkü basõn toplantõsõnda yõlõn ilk
“Enflasyon raporu”nu şöyle açõk-
ladõ:
Son dönemde kõsa vadeli
enflasyon tahminlerinin yukarõ yön-
lü güncellenmesine neden olan ge-
lişmeler ortaya çõktõ. Bütçe gelirle-
rini arttõrmak amacõyla getirilen ver-
gi düzenlemeleri 2010 yõlõ tüketici
enflasyonuna yaklaşõk 1.5 puanlõk
katkõ yapacak, petrol fiyatlarõndaki
artõşlarõn etkisi 0.2 puan, gõda fiyat-
larõndaki artõşõn etkisi yaklaşõk 0.3
puan olacak. Özellikle yõlõn ilk iki
ayõnda enflasyonda belirgin bir ar-
tõş yaşanacak.
Enflasyonun yüzde 70 olasõ-
lõkla, 2010 yõlõ sonunda orta nok-
tasõ yüzde 6.9 olmak üzere yüzde
5.5 ile 8.3 aralõğõnda, 2011 yõlõ so-
nunda ise orta noktasõ yüzde 5.2
olmak üzere yüzde 3.4 ile 7.0 ara-
lõğõnda gerçekleşeceğini tahmin
ediyoruz. Enflasyon 2012 sonunda
yüzde 4.9’a düşecek. (Merkez
Bankasõ daha önceki enflasyon ra-
porunda, 2010 sonunda enflasyo-
nun orta noktasõ yüzde 5.4 olmak
üzere yüzde 3.9 ile 6.9 aralõğõnda
gerçekleşeceğini tahmin etmişti.)
Yõlmaz yöneltilen sorularõ da özet-
le şöyle cevapladõ:
Türkiye’nin ticaret ortaklarõn-
da büyümenin başlamasõ, ekono-
mik canlanmanõn harekete geçmesi
ve IMF’den kaynak gelmesi halin-
de yüzde 5 büyürsek 2010 yõlõ için
bir sürpriz olmaz. IMF konusunda
belirsizlik ne kadar çabuk ortadan
kaldõrõlõrsa herkes için iyi olur.
Önümüzdeki dönemlerde kü-
resel büyüme duraklar ve bu durum
yurtiçi iktisadi faaliyetteki topar-
lanmayõ geciktirirse, politika faiz-
lerinde ek bir indirim söz konusu ola-
bilir.
Politika faizlerinin uzun bir sü-
re düşük düzeyde tutulmasõnõ ön-
görmekteyiz. Ancak beklenmeyen
bir durum ortaya çõkar ve genel fi-
yatlama davranõşlarõnda bozulma
gözlenirse, Merkez Bankasõ olarak
para politikasõnõ, senaryoda öngö-
rülenden önce sõkõlaştõrmakta te-
reddüt etmeyiz.
Kadõn TEKEL işçileri, hükümete
“Seçimle gelenler merhamet
kelimesini ağzõna alamaz. Seçimle
gelenler kendini halkõndan büyük
göremez. Sosyal devlette merhamet
olmaz, yurttaşlõk hakkõ olur. Biz de
bu hakkõ istiyoruz” diye seslendi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TE-
KEL işçilerinin Türk-İş Genel Merkezi
önünde başlattõklarõ eylem, bugün 44. güne
ulaştõ. İşçi ve memur konfederasyonlarõnõn
Türk-İş Genel Merkezi’nde yaptõğõ toplantõ-
da Başbakan Tayyip Erdoğan ile yarõn ya-
põlacak görüşmede TEKEL işçilerinin soru-
nunun çözülmemesi halinde 3 Şubat’ta üre-
timden gelen gücü kullanma kararõ alõndõ.
Bir grup kadõn TEKEL işçisi de bir yürüyüş
yaptõ. Kadõn işçiler “Kimseden merhamet
dilenmiyoruz. Seçimle gelenler merhamet
kelimesini ağzına alamaz” dedi.
Türk-İş’in çağrõsõyla bir araya gelen işçi ve me-
mur sendikalarõ konfederasyonlarõ, ikinci top-
lantõsõnõ dün akşam saatlerinde Türk-İş Genel
Merkezi’nde yaptõ. Türk-İş Genel Başkanõ Mus-
tafa Kumlu, toplantõnõn ardõndan yaptõğõ açõk-
lamada, Başbakan Erdoğan’õn talepleri doğrul-
tusunda 28 Ocak Perşembe günü saat 18.00’de
kendilerine randevu verdiğini anõmsatarak Er-
doğan’a teşekkür etti. Kumlu, toplantõya katõla-
mayan Memur-Sen Genel Başkanõ Ahmet Gün-
doğdu’nun da alõnan kararlara katõldõğõnõ bildirdi.
Kumlu, TEKEL işçilerinin sorununun çözül-
memesi halinde 3 Şubat 2010 Çarşamba günü iş-
çilerle dayanõşma amacõyla üretimden gelen
güçlerini kullanma kararõnõ aldõklarõnõ kaydetti.
Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtlayan Kumlu,
eylemlilik sürecinin devam edeceğini ancak
açlõk grevinin ise 28 Ocak’a kadar ertelendiği-
ni belirtti. Genel grev beklentilerinin anõmsatõl-
masõ üzerine, “(Genel grev) ifadesi yanlış de-
ğerlendiriliyor. Genel grevin şartları farklı. Biz
‘genel grev’ değil ‘eylem’ diyoruz” dedi.
Kadınlar: Merhamet istemiyoruz
Türk-İş Genel Merekezi’nden Sakarya Cad-
desi’ne yürüyen kadõn işçiler, “Hükümet yı-
kılsın, Tayyip altında kalsın”, “Kadınlar
yürüyor, direniş büyüyor” sloganlarõnõ attõ.
İşçiler adõna açõklama yapan Tek Gõda-İş İs-
tanbul Cevizli Şube Temsilcisi Songül Aydın
şunlarõ söyledi: “Diyorlar ki ‘Merhamet et-
tik.’ Sosyal devlette merhamet olmaz, yurt-
taşlık hakkı olur. Biz de bu hakkı istiyoruz.
Sayın Başbakan’ı, TEKEL işçisini görmeye
davet ediyoruz.”
Kamu-Sen Genel Başkanõ Bircan Akyıldız
da işçileri ziyaret ederek desteklerini bildirdi.
WASHINGTON (REUTERS) -
ABD Başkanõ Barack Obama’nõn,
bütçe açõğõnõn kapatõlmasõ yönünde-
ki baskõlar üzerine, 2011 mali yõlõ
bütçesinde üç yõl süreyle iç harca-
malarõ donduracağõ ve bu yolla 2020
yõlõna dek 250 milyar dolar tasarruf
sağlanacağõ açõklandõ. Yetkililerin
verdiği bilgiye göre Obama harca-
malarõn sõnõrlandõrõlmasõ planõnõ, ül-
kenin genel durumu hakkõnda baş-
kanlarõn her yõl yaptõğõ geleneksel
“Birliğin Durumu” konuşmasõnda
bugün duyuracak.
ABD’nin bütçe açõğõ, 2009 mali
yõlõ içinde rekor düzeye çõkarak 1.4
trilyon dolara ulaştõ. Demokratlarõn
Temsilciler Meclisi’ndeki güçlerini
etkileyecek bir sandalye için yapõlan
kritik oylamayõ kaybetmeleriyle ka-
sõm ayõnda yapõlacak Kongre seçim-
leri için karamsar bir işaret almõş
olan Obama’nõn konuşmasõnda, bi-
rinci önceliği olan sağlõk reformu ve
istihdam yaratõlmasõ, ekonomik bü-
yüme gibi kamuoyunun önem verdi-
ği sorunlara değinmesi bekleniyor.
TİSK KARAMSAR
‘Talep yönlü
çözüm üretin’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Türkiye İşveren Sendikalarõ Konfe-
derasyonu (TİSK) , ocak ayõna iliş-
kin Aylõk Ekonomi Raporunu yayõm-
ladõ. Sanayi sektörüne ilişkin son ve-
rilerin değerlendirildiği raporda,
“Sektörün maliyetlerini artıran
vergi ve fiyat düzenlemeleri, varo-
lan güçlüklerin daha da artmasın-
dan başka bir sonuç doğurmaya-
caktır” ifadesine yer verildi. İşsizlik
sorununun çözümü için Türkiye’nin
“hızlı büyümesi” gerektiği kaydedi-
len raporda, “Krize talep yönlü çö-
züm yöntemleriyle çare aramak
gerekir. Bugüne kadar bu yöndeki
çözüm paketleri yeterince güçlü ve
sürekli olmamıştır. İşsizliğin azal-
ması ve sanayinin toparlanması
için talep yönlü politikalar günde-
me alınmalı, kamu altyapı yatırım-
ları arttırılmalı” denildi.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Politika faizlerinin uzun bir süre düşük düzeyde tutulmasõnõ
öngördüklerini açõklayan Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş
Yõlmaz, “Ancak beklenmeyen bir durum ortaya çõkar ve genel
fiyatlama davranõşlarõnda bozulma gözlenirse, para
politikasõnõ sõkõlaştõrmakta tereddüt etmeyiz” dedi.
TCMB ocakta yapõlan vergi ayarlamalarõ nedeniyle yõl sonu enflasyon tahminini yüzde 5.4’ten yüzde 6.9’a çõkardõ
Vergide artõşõn faturasõ enflasyon
Avrupalı gençler Türkiye’nin üyeliğine nasıl bakıyor?
Durmuş Yılmaz.
TEKEL işçilerinin Türk-İş Genel Merkezi önünde başlattõğõ eylem, bugün 44. güne ulaştõ
“Herkese Sağlık Güvenli Gele-
cek Platformu” üyeleri, İstan-
bul Büyükşehir Belediyesi’nde
taşeronlaşmaya karşı direnişte olan itfaiye işçileri ve Esenyurt Belediyesi’nde sendi-
kalı oldukları için işten atılan Esenyurt işçilerinin sürdürdükleri “açlık grevi” eylemi-
ne destek oldular. TEKEL İşçilerine destek vermek için Taksim’deki bir restoranda
eylem yapan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyeleri de gözaltına alındı. Tak-
sim’deki AKM önünde toplanan 200 kişilik grup, sloganlar atarak, Türk-İş’in 1. Böl-
ge Temsilciği önüne dek yürüdü. Burada açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Genel
Sekreteri Hüseyin Demirdizen, “TEKEL işçisi güvenli iş, çocukları için güvenli gele-
cek istiyor. Başbakan Erdoğan’ın asabını da işte bu talepler bozuyor. Milletin parası-
nı uluslararası sermayeye yediren Başbakan’ın vicdanı sızlamıyor mu” diye sordu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün par-
tisinin grup toplantõsõndan çõkarken bir gazete-
cinin, “Türk-İş’le görüşeceğiniz belirtiliyor”
sözleri üzerine, “Zaten ben şu ana kadar Türk-
İş’le birkaç kez görüşme yaptım. Şimdi tek-
rar bir görüşme yaparım” dedi. Erdoğan,
Türk-İş heyetiyle yarõn saat 18.00’de Başba-
kanlõk Merkez Bina’da bir araya gelecek.
AKP’nin Grup toplantõsõnõn basõna kapalõ bö-
lümünde işçilerin durumuyla ilgili bilgi veren
Çalõşma Bakanõ Ömer Dinçer, “Herkesi ku-
caklıyoruz, kimseyi kapı önüne koymadık, ka-
pı dışı etmedik” dedi. Dinçer’in bu sözlerine
sinirlenen Erdoğan, şöyle üdahale etti: “Kapı
dışı etmek ne demek, bizim literatürümüzde
öyle bir laf yok, böyle şeyleri duymak iste-
miyorum, biz herkesi kucaklıyoruz.”
Toplantõ sonrasõ gazetecilerin sorularõnõ ya-
nõtlayan Dinçer, eylemi “yanlış bulduğunu”
söyledi. Bir gazetecinin “Açlık grevinde ölüm-
ler de olabilir” demesi üzerine Dinçer, “Ge-
rekli sağlık önlemler alınır” karşõlõğõnõ verdi.
Erdoğan’dan Dinçer’e fõrça
İstanbul’dan da destek