23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ İzlerin Peşini Bırakmayalım Ülkemizin şimdikiler gibi değil, gerçekten liberal gazetecisi Abdi İpekçi’nin “milli ve milliyetçi katili” artık serbest. “Özgür” diyemeyeceğim, çünkü özgür olmak başka bir durumdur. O artık sırtındaki ağır yükle ve ele vermediği dostlarının görünür görünmez tehditleriyle birlikte yaşamaya mahkûmdur. Ama belki bir yararı da olabilir katilin serbest kalışının. Belki Susurluk’ta şöyle bir görünüp kaybolan iz yeniden yakalanabilir. Belki katledilen aydınların, Mumcu’nun, Hrant’ın tetikçilerine emir verenler ortaya çıkartılabilir. Belki bütün karanlık işlerin eli kanlı elemanlarının, tetikçilerin ait oldukları çevreler, örgütler, kontrgerilla artıkları soruşturulup, kovuşturulabilir. Belki şu ünlü Ergenekon davasında “terörist” olarak damgalananlarla gerçek mafyalar, gerçek teröristler nihayet birbirinden ayrılabilir; rektörler, gazeteciler, aydınlar onlarla aynı çatı altında olmak gibi haksız ve peşin verilmiş bir hükümden kurtarılabilirler. “Milli katilimizin” artık çok geride kalmış eylemlerinden kalan izler belki artık kimilerinin suçlanmasını, yargılanmasını sağlayamayacaktır, ama katilin arkadaşlarından kimileri Susurluk’ta bu dünyayı terk etmiş olsalar bile, geride kalanların bilinmesi bizi en azından yanlış yollara sapmaktan kurtaramaz mı? Zor görünüyor. Çünkü görünen gerçeği görünmez kılmak gibi bir marifete sahip olanlar hâlâ TV kanallarına çıkıp konuşabiliyor, sureti haktan görünmeyi başarabiliyorlar. “Katilimiz” ise geçen zaman içinde artık “mesih” olmuş, kendisini her türlü sorgudan, sualden azade kılmayı başarmıştır. Yine de çok açık gerçeği usanmadan ilan etmek için katilin serbest kalışı bir fırsattır. Soruyu doğru sormak kaydıyla gerçeği bulabilir, unutmuş olanlara anlatabilir, en azından göz göre göre karıştırılan izleri birbirinden ayırabiliriz. İzleri karıştıranlarla tetikçilerin ait oldukları örgütler, çevreler bu kadar açık seçik ortadayken, neden soruşturulup kovuşturulmadığını da sorabiliriz. Neden dünya görüşleri bu kadar farklı insanların bir arada aynı terör örgütünün üyeleri gibi yargılandıklarını ve tetikçilerin arkasındakilerin neden hâlâ dışarda etkili ve yetkili kişiler olarak yaşadıklarını da sorabiliriz. Daha başka soracak sorularımız da olabilir. Örneğin baskı ve zorbalık alıp başını giderken, yaşadığımız günlerin gün gibi aşikâr tablosunun neden “demokrasiye giden yasal devrim” olarak sunulduğunu da sorgulayabiliriz. Gerçi, çok açık ve net sorulara onların yarattığı toz duman içinde yanıt alamıyoruz, bir sabun gibi elden kayıp gidiyor, en açık sorulara demagojinin zirvesine çıkarak yanıt verebiliyorlar. Tarif ettikleri tuhaf demokrasinin giderek koyulaşan zorba tekçiliğini inkâr etmekte üstlerine yok. Şu çok övdükleri yeni düzenin yasamayı, yürütmeyi, yargıyı birbirinden ayırması gereken özelliklerini sorduğunuzda utanmadan “yargının hizaya getirilmesi gereğinden” söz edebiliyor, yasama ile yürütmenin tekleştiğini, üstelik tek adamlaştığını gözlerden gizleyebiliyorlar. Bu mantığı bir yerden tanıyoruz biz. Bu mantık izleri silen, karıştıran mantıktır. Katilimiz 30 yıl yatmış çıkmış, serbest kalmıştır. O şimdi bir “kahraman” olarak yattığı yılların acısını çıkarmak için Hollywood filmi çevirecek, bir zamanlar onunla aynı saflarda cenk etmiş diğerleri ise memleketin muteber adamları olarak, kendilerine “soldan” katılan pek değerli arkadaşları ile birlikte memleketi düzleştirecek operasyonlarına devam edeceklerdir. Biz yine de iz üzerinde kalalım. Biz yine de kontrgerillanın, katillerin, onların arkasındakilerin, onları ideolojik, politik olarak besleyenlerin ve onlardan beslenenlerin peşini bırakmayalım. Ancak o zaman memleketin üzerine çöreklenmiş olanla savaşmanın huzurunu bulabilir, ancak o zaman insanla, insanın kişiliğiyle, aklıyla, mantığıyla alay eden, karayı, kapkarayı ak olarak gösterebilen sarsak, cahil, kendini bilmezlere meydanın boş olmadığını gösterebiliriz. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Hrant Dink’in katledilmesinin 3. yõlõnda oğlu Arat, cinayetin aydõnlatõlmamasõnõ eleştirdi ‘Adalete güvenmiyorum’İstanbul Haber Servisi - Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant Dink, katledilmesinin 3. yõl- dönümünde binlerce kişi tarafõndan gazetesinin Şişli’deki binasõ önünde “Katili tanıyoruz, adalet istiyoruz” sloganõyla anõldõ. “Hrant’ın Arka- daşları” adõna binlerce kişiye sesle- nen Dink’in oğlu Arat Dink, aradan geçen 3 yõlda cinayetin aydõnlatõla- mamasõnõ sert bir dille eleştirerek “Sadece bizimle mahkeme salonla- rında dalga geçildi. Açıkçası ben bu ülkenin adaletine güvenmiyorum... 100 yıl önce avdık, şimdi yem ol- duk” diye isyan etti. Agos’un Şişli’deki binasõnõn önün- de soğuk ve yağõşlõ havaya karşõn çok sayõda yurttaş toplandõ. Dink’in “Tek yolumuz bir arada yaşamayı sa- vunmak olmalı. Bu yol, hem aklın, hem vicdanın gereği” sözlerinin ya- zõlõ olduğu pankart Dink’in vuruldu- ğu noktaya konuldu. Buraya karan- filler bõrakõp mumlar yakarak özlem- lerini dile getirmeye çalõşan kalabalõk, “Katili tanıyoruz. Adalet istiyo- ruz” dövizleri taşõyarak “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız”, “Hepi- miz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz”, “Hrant biziz, adalet biziz”, “Faşiz- me karşı kardeşimsin Hrant”, “Türk, Kürt, Ermeni yaşasın halk- ların kardeşliği” sloganlarõ attõ. Türk- çe ve Ermenice türkülerin çalõndõğõ tö- rene Dink’in eşi Rakel, kõzlarõ Sera ve Delal ile oğlu Arat da katõldõ. Dink için saygı duruşu Dink’in vurulduğu saat olan 15.00’te cadde üzerinde toplanan bin- lerce yurttaş, Dink için 1 dakikalõk say- gõ duruşunda bulundu. Burada kala- balõk kitleye seslenen Arat Dink, Tür- kiye’de 12 yaşõndaki bir çocuğun üzerinden 13 tane ‘devlet kurşunu’ çõktõğõnõ belirterek, “Biz o kurşunu atanları da çok iyi tanıyoruz. Ba- bamı vuranları da çok iyi tanıyoruz. Cinayetin üzerinden üç yıl geçti. Üç yılda ne kadar yol kat ettik. Ben bu ülkenin adaletine güvenmiyorum. Sadece bu kalabalığı görünce içime umut doluyor” dedi. “Üç yılda ada- let adına ne oldu” diye soran Arat Dink, “Hesabı sorulacak 3 yıl daha eklendi? Üç çocuk bizimle dalga ge- çerken yalnızlar mıydı? Tek tek ör- nek vermeli miyim? Babam, öldü- rülmeden üç gün önce bir yazı yaz- dı. ‘Valilikte haddim bildirilmeye çalõşõldõ’ diye. İki istihbaratçı da var- dı orada. Mahkeme ‘O kişiler kim?’ diye soru sordu, 1.5 sayfa masal an- lattılar. Mahkeme, ‘Yeni cevaba gerek yok, yeterli’ dedi. Mahkeme, bizimle dalga geçmedi mi?” diye ko- nuştu. “Hiddetim, öfkem ve acım ne- deniyle sakın bazı arkadaşlarımız cam çerçeve indirmesin” diyen Dink, “Onlara ‘yuh olsun’ diyorum. Ben bu dünyanın camını çerçevesini kırmak istiyorum. Babamın büstü var içeride, onu da kırmak istiyo- rum. Ben büstleri değil, insanları se- viyorum. Üç yıl önce yapıldığı gibi kalabalık olup, vatanı koruyabil- memiz lazım. Vakur duruşu koru- yabilmek lazım” dedi. Kafes Planõ diye bir planõn ortaya çõktõğõnõ anlatan Arat Dink, “Planda, ‘Hrant Dink operasyonu’ diyor. Med- ya yazdı mı? Gayrimüslimlerin üze- rine korku salmaktan bahsediyor. Türkiye’de yüzyıl önce Ermeniler yüzde 20 civarındaydı. Şu anda ise binde bir bile değiller. 100 yıl önce avdık, şimdi yem olduk. Sağ olun” diyerek üzüntülü ve gergin bir şekil- de konuşmasõ sonlandõrdõ. ‘Hrant Dink Caddesi’ Törende bir konuşma yapan yö- netmen Sırrı Süreyya Önder, “Ka- tillerini tanıyoruz. Mermiyi nam- luya sürenler onlardır” diyerek, şöyle devam etti: “İşlerini layıkıyla yaptılar. Yapamadıklarını da kat- linden sonraya bıraktılar. O kadar pervasız, o kadar küstahtılar. Ka- tillerini tanıyoruz. Seni nişangâh ay- nasına koyup, kahpe pusuya düşü- renler onlardır. Bu kanlı ziyafeti yi- yenler için konuşmaya bile değmez. Onlar cezaevinde fiziksel olarak, mahkemede zihinsel olarak semir- tilip duruyorlar. Kurban oldukla- rını bilmedikleri için küspeyle bes- lenmelerini ikram zannediyorlar. 3 yıl önce tam da burada yere düşen, sadece kardeşimiz Hrant değildir. Yere düşen namusumuz, izzetimiz ve haysiyetimizdir. Bunu namusu saymamak namustan habersiz ol- mak demektir.” Törenin bitmesinin ardõndan Kü- resel-Bak Grubu üyeleri Halaskârga- zi Caddesi ile Ergenekon Cadde- si’nin birleştiği köşede toplandõ. Grup içerisinden bir kişi caddelerin isim- lerinin bulunduğu direğe tõrmanarak, “Ergenekon Caddesi” tabelasõnõ sö- kerek yerine “Hrant Dink Caddesi” tabelasõnõ astõ. Daha sonra bazõ gös- tericiler Hrant Dink tabelasõ altõnda fo- toğraf çektirdi. Akşam saatlerinde de Hrant Dink’i anmak amacõyla Taksim Tramvay Durağõ’nda toplanan kalabalõk bir grup, ellerinde meşalelerle Galata- saray Meydanõ’na dek yürüdü. Bu- rada Türkçe ve Ermenice yapõlan ba- sõn açõklamasõnda “Yeryüzünde haksızlık ve sömürü devam ettik- çe, mücadele etmeye devam ede- ceğiz” denildi. HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda eski Esenyurt Belediye Başkanõ Gür- büz Çapan’õn çapraz sorgusuna de- vam edildi. Cumhuriyet gazetesini çõ- karan Yenigün AŞ’nin hisselerinin Ergenekon örgütüne devretmek is- tediği suçlamalarõna yanõt veren Ça- pan, “Sonuçta Cumhuriyet’in his- selerini vermedim. Hisseleri ver- mediğim için buradayım” dedi. Dünkü duruşmada, Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese, Çapan’a, 2006 yõlõnda yaşamõnõ yitiren Ulusal Sanayici İşadamlarõ Derneği Baş- kanõ Kemal Özden tarafõndan EN- KA Tesisleri’nde düzenlenen ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de katõldõğõ toplantõya ilişkin sorular sordu. Özden’i nereden tanõdõğõ so- rusunu “Belediye başkanı olunca herkes gelir tanışır” diye yanõtlayan Çapan, “Veli Küçük’ü tanımam, namını biliyorum. O toplantıya be- ni Kemal Özden çağırdı. Ferit İl- sever de vardı, Veli Küçük, Kemal Özden’in sürprizi oldu” diye ko- nuştu. Gürbüz Çapan, Cumhuriyet gazetesini çõkaran Yenigün Ano- nim Şirketi’ndeki hisselerine ilişkin sorulara özetle şöyle karşõlõk verdi: “Bizim Cumhuriyet’teki hisse- lerimiz hiçbir zaman yüzde yirmiyi geçmedi. Cumhuriyet’i Çapan ele geçirdi diye biri oturmuş senaryo yazmış. Sonra yeni ortakların gel- mesiyle bizim hissemiz yüzde 10’a düştü. Biz kimseye devretmedik. Belediye başkanlığım bittikten sonra 2005’te kardeşim Günay Çapan hisselerini bana devretti. 1 milyon dolar borçlanarak aldım. Hissemiz yüzde 9’a düşmüş, ben de bilmiyordum. O hisse bende şimdi. Bu hisselerden ne kâr ettik ne de zarar ettik. Cumhuriyet’e herkes ortak oluyor. 185 hisseda- rı var. İnan Kõraç’ın, Mehmet Emin Karamehmet’in, Aydõn Doğan’ın hisseleri var. Ama en büyük his- sedar Turgay Ciner oldu.” Kemal Özden’in Cumhuriyet’in hisselerini istemesi üzerine “Olur, parasını ver” dediğini anlatan Ça- pan “Sonuçta hisseleri vermedim. Hisseleri vermediğim için bura- dayım diye düşünüyorum” dedi. Duruşmanõn öğleden sonraki bö- lümünde Çapan’õn avukatlarõndan Prof. Dr. Uğur Alacakaptan dava- ya ilişkin genel bir değerlendirme yaptõ. Alacakaptan, hukuk yaşa- mõnda bu kadar uzun bir iddianame görmediğinin altõnõ çizerek “12 bin 465 sayfalık ilk iddianameyi 15 günde günlük yasal sürede de- ğerlendirmeniz gerekiyordu. 10 gün gibi bir sürede kabul ettiniz. Bu kadar bir sürede okuyup, de- lillerle irtibatlandırıp karara var- mak kolay değil. Hem sanıklar hem biz, hem siz alışılmamış bir dönemde alışılmamış bir hukukun mensuplarıyız” diye konuştu. Birinci dava başlarken iddiana- menin okunup okunmamasõ tartõş- malarõnõn yaşandõğõna dikkat çeken Alacakaptan, usul gereği iddiana- menin okunmamasõnõn mümkün ol- madõğõnõ söyledi. Sanõklarõn bir an önce davanõn esasõna girilmesi bek- lentisi içinde olduğunu belirten Ala- cakaptan, tahammüllerin zorlandõğõnõ anlattõ. Alacakaptan “Gayri kabul yollarla soruşturmanın iddia ma- kamı ya da polis tarafından bası- na sızdırılması, bazı sanıklarla il- gili haberler, işleri daha da kritik bir noktaya taşıdı” dedi. Tutukla- manõn istisnai bir önlem olduğunu vurgulayan Alacakaptan “Bu ne- denle tutukluluğun devamını, kuv- vetli suç şüphesi ile açıklamak ye- terli değildir. Bu şüphenin gerek- çelerinin de açıklanması gerekir” dedi. “Hukuk adalete kaynaklık et- tiği için ciddi olmalı” diyen Ala- cakaptan, “Adalet inandırıcı ol- malıdır. Bu şekilde ancak adaletin kestiği parmak acımayacaktır” diye konuştu. ‘Cumhuriyet’in öcü gibi gösterilmesi rahatsız edici’ Babasõ gibi kendisinin de Cum- huriyet okuduğunu anlatan Alaca- kaptan “Cumhuriyet, Mustafa Ke- mal’in emri ve talimatıyla kurul- muştur. Demokrasi mücadelesin- de iktidarlar Cumhuriyet gazete- sini hep kötü gözle görmüşlerdir. Eğer bir şeyden rahatsızsanız, ona her türlü yakıştırmayı yapa- bilirsiniz. 65 senedir Cumhuriyet okuyan bir ailenin çocuğuyum, şimdi de benim ailem okuyor. Cumhuriyet gazetesinin iddiana- mede öcü gibi gösterilmesi çok ra- hatsız edici bir durum.” Çapan’a sorulan sorulara dikkat çeken Ala- cakaptan “Haham bozuntusu Tun- cay Güney’in mülakatına dayana- rak Çapan’ın Cumhuriyet’in his- selerinin yüzde 100’üne sahip ol- duğu soruluyor. Bu adam böyle bir beyanat vermişse savcının ti- caret sicilini getirtmesi gerekir. Dosyaya sunduğumuz belgeyi sav- cılar okumamış, üyeler de oku- maya zaman bulamamış” diye ko- nuştu. Çapan “Cumhuriyet gaze- tesine maddi yardımda bulun- muş. Ne olmuş” diye konuştu. Çapan, Cumhuriyet gazetesine, ilişkin sorulara özetle, “Bizim Cumhuriyet’teki hisselerimiz hiçbir zaman yüzde yirmiyi geçmedi. Cumhuriyet’i Çapan ele geçirdi diye biri oturmuş senaryo yazmõş” karşõlõğõnõ verdi. EskiEsenyurtBelediyeBaşkanõGürbüzÇapan’õnçaprazsorgusunadevamedildi ‘Hisselerimi vermedim, buradayım’ ‘Katilleri övmek suçtur’ Öldürülen aydõnlarõn yakõnlarõ “düşünceyi kurşunla susturmaya çalõşanlarõ” övmenin bir “insanlõk suçu” olduğunu vurguladõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öldürülen aydõnla- rõn yakõnlarõ ortak açõklama ya- parak, Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nõn tahliye edildikten sonra kahraman gi- bi karşõlanmasõnõ kõnadõ. Ai- leler, “Düşünceyi kurşunla susturmaya çalışanları” öv- menin bir “insanlık suçu” ol- duğunu vurguladõ. Behçet Aysan, Cavit Or- han Tütengil, Cevat Yurda- kul, Doğan Öz, Hrant Dink, İlhan Erdost, Kemal Türk- ler, Metin Altıok, Metin Göktepe, Musa Anter, Nesi- mi Çimen, Onat Kutlar, Se- vinç Özgüner, Turan Dur- sun, Uğur Mumcu ve Ümit Kaftancıoğlu’nun aileleri ta- rafõndan yapõlan ortak açõkla- mada, Mehmet Ali Ağca’nõn tahliyesi sonrasõnda yaşanan görüntüler anõmsatõlarak şöy- le denildi: “Katillerin örgütlü şekilde cezaevinden kaçırılması, anı fotoğrafı çekilmesi, eli kanlı kişilerle gurur duyulması ne üzücü ki ülkemize has bir gö- rüntü ve moda olmuştur. Katillerin kahraman ilan edilmesini, katillikten ser- maye biriktirilmesini, katil- liğin ranta çevrilmesini kı- nıyoruz. Bu insanlarla gurur duyduğunu haykırıp film- lerde başrol oynatmayı dü- şünenler yazacakları senar- yolarla ülkenin eğitimsiz ve aydınlıktan uzak bırakılmış çocuklarına da yeni roller biçmekteler. Üzülerek belirtmek isteriz ki bu ülkede yıllardır uygu- lanan eğitim sistemi ve an- tidemokratik düzen tuzağa düşecek kadar sağduyudan yoksun insanların yetişme- sine önayak olmuştur. Bir o kadar kesin olan olgu da onlara karşı durup, ülke- nin aydınlık geleceği için kurşunlara göğsünü ve katil övgülerine aklını siper eden- lerin de var olacağıdır. Han- gi odaklar tarafından kul- lanıldıkları hakkında henüz resmi bir açıklama elde ede- mediğimiz ama bağrımız- dan çıktıklarını bildiğimiz tetikçilerin katlettiği aydın- ların yakınları olarak biz, in- tikam değil adalet, yıkım değil güç birliği amacı ile çağrıda bulunuyoruz: Ağca ve benzerlerini, düşünceyi kurşunla susturmaya çalı- şan, kurbanını tanımadan öldürenleri övmek insanlık suçudur.” AİLELER TEPKİLİ İstanbul Haber Servisi - Kafes Eylem Pla- nõ’nda Hrant Dink’in öldürülmesinden ‘ope- rasyon’ olarak bahsedildiği yönündeki iddia- lar üzerine Dink cinayetinin soruşturmasõnõ yürüten cumhuriyet savcõsõ Selim Berna Al- tay, Kafes Eylem Planõ’na ilişkin hazõrlanan iddianameyi inceleyecek. İncelemenin ardõn- dan savcõ Altay’õn, Kafes Eylem Planõ’nõn ofisinde bulunduğu iddia edilen Ergenekon tutuklusu emekli Binbaşõ Levent Bektaş ile planõn altõnda imzasõ olduğu iddia edilen Yarbay Ercan Kiriçtepe’nin Dink cinayeti ile ilgili ifadesini alabileceği öğrenildi. Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant Dink, katledilmesinin 3. yõldönümünde binlerce kişi tarafõndan gazetesinin Şişli’deki binasõ önünde “Katili tanõyoruz, adalet istiyoruz” sloganõyla anõldõ. Agos gazetesinin binasının çevresinde soğuk ve yağışlı havaya karşın çok sayıda yurttaş sabah saatlerinden itibaren toplanmaya başladı. Yurttaşlar, katillerin bulunmasını istediler. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) Savcı, ‘kafes eylem planını’ inceleyecek DİNK CİNAYETİ SORUŞTURMASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear