Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
İzlerin Peşini
Bırakmayalım
Ülkemizin şimdikiler gibi değil, gerçekten
liberal gazetecisi Abdi İpekçi’nin “milli ve
milliyetçi katili” artık serbest. “Özgür”
diyemeyeceğim, çünkü özgür olmak başka
bir durumdur. O artık sırtındaki ağır yükle ve
ele vermediği dostlarının görünür görünmez
tehditleriyle birlikte yaşamaya mahkûmdur.
Ama belki bir yararı da olabilir katilin
serbest kalışının.
Belki Susurluk’ta şöyle bir görünüp
kaybolan iz yeniden yakalanabilir. Belki
katledilen aydınların, Mumcu’nun, Hrant’ın
tetikçilerine emir verenler ortaya çıkartılabilir.
Belki bütün karanlık işlerin eli kanlı
elemanlarının, tetikçilerin ait oldukları
çevreler, örgütler, kontrgerilla artıkları
soruşturulup, kovuşturulabilir. Belki şu ünlü
Ergenekon davasında “terörist” olarak
damgalananlarla gerçek mafyalar, gerçek
teröristler nihayet birbirinden ayrılabilir;
rektörler, gazeteciler, aydınlar onlarla aynı
çatı altında olmak gibi haksız ve peşin
verilmiş bir hükümden kurtarılabilirler.
“Milli katilimizin” artık çok geride kalmış
eylemlerinden kalan izler belki artık kimilerinin
suçlanmasını, yargılanmasını
sağlayamayacaktır, ama katilin
arkadaşlarından kimileri Susurluk’ta bu
dünyayı terk etmiş olsalar bile, geride
kalanların bilinmesi bizi en azından yanlış
yollara sapmaktan kurtaramaz mı?
Zor görünüyor. Çünkü görünen gerçeği
görünmez kılmak gibi bir marifete sahip
olanlar hâlâ TV kanallarına çıkıp
konuşabiliyor, sureti haktan görünmeyi
başarabiliyorlar. “Katilimiz” ise geçen zaman
içinde artık “mesih” olmuş, kendisini her
türlü sorgudan, sualden azade kılmayı
başarmıştır.
Yine de çok açık gerçeği usanmadan ilan
etmek için katilin serbest kalışı bir fırsattır.
Soruyu doğru sormak kaydıyla gerçeği
bulabilir, unutmuş olanlara anlatabilir, en
azından göz göre göre karıştırılan izleri
birbirinden ayırabiliriz. İzleri karıştıranlarla
tetikçilerin ait oldukları örgütler, çevreler bu
kadar açık seçik ortadayken, neden
soruşturulup kovuşturulmadığını da
sorabiliriz. Neden dünya görüşleri bu kadar
farklı insanların bir arada aynı terör örgütünün
üyeleri gibi yargılandıklarını ve tetikçilerin
arkasındakilerin neden hâlâ dışarda etkili ve
yetkili kişiler olarak yaşadıklarını da
sorabiliriz.
Daha başka soracak sorularımız da olabilir.
Örneğin baskı ve zorbalık alıp başını
giderken, yaşadığımız günlerin gün gibi aşikâr
tablosunun neden “demokrasiye giden
yasal devrim” olarak sunulduğunu da
sorgulayabiliriz.
Gerçi, çok açık ve net sorulara onların
yarattığı toz duman içinde yanıt alamıyoruz,
bir sabun gibi elden kayıp gidiyor, en açık
sorulara demagojinin zirvesine çıkarak yanıt
verebiliyorlar.
Tarif ettikleri tuhaf demokrasinin giderek
koyulaşan zorba tekçiliğini inkâr etmekte
üstlerine yok. Şu çok övdükleri yeni düzenin
yasamayı, yürütmeyi, yargıyı birbirinden
ayırması gereken özelliklerini sorduğunuzda
utanmadan “yargının hizaya getirilmesi
gereğinden” söz edebiliyor, yasama ile
yürütmenin tekleştiğini, üstelik tek
adamlaştığını gözlerden gizleyebiliyorlar.
Bu mantığı bir yerden tanıyoruz biz.
Bu mantık izleri silen, karıştıran mantıktır.
Katilimiz 30 yıl yatmış çıkmış, serbest
kalmıştır. O şimdi bir “kahraman” olarak
yattığı yılların acısını çıkarmak için Hollywood
filmi çevirecek, bir zamanlar onunla aynı
saflarda cenk etmiş diğerleri ise memleketin
muteber adamları olarak, kendilerine
“soldan” katılan pek değerli arkadaşları ile
birlikte memleketi düzleştirecek
operasyonlarına devam edeceklerdir.
Biz yine de iz üzerinde kalalım.
Biz yine de kontrgerillanın, katillerin, onların
arkasındakilerin, onları ideolojik, politik olarak
besleyenlerin ve onlardan beslenenlerin
peşini bırakmayalım.
Ancak o zaman memleketin üzerine
çöreklenmiş olanla savaşmanın huzurunu
bulabilir, ancak o zaman insanla, insanın
kişiliğiyle, aklıyla, mantığıyla alay eden,
karayı, kapkarayı ak olarak gösterebilen
sarsak, cahil, kendini bilmezlere meydanın
boş olmadığını gösterebiliriz.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
Hrant Dink’in katledilmesinin 3. yõlõnda oğlu Arat, cinayetin aydõnlatõlmamasõnõ eleştirdi
‘Adalete güvenmiyorum’İstanbul Haber Servisi - Agos
Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni
Hrant Dink, katledilmesinin 3. yõl-
dönümünde binlerce kişi tarafõndan
gazetesinin Şişli’deki binasõ önünde
“Katili tanıyoruz, adalet istiyoruz”
sloganõyla anõldõ. “Hrant’ın Arka-
daşları” adõna binlerce kişiye sesle-
nen Dink’in oğlu Arat Dink, aradan
geçen 3 yõlda cinayetin aydõnlatõla-
mamasõnõ sert bir dille eleştirerek
“Sadece bizimle mahkeme salonla-
rında dalga geçildi. Açıkçası ben bu
ülkenin adaletine güvenmiyorum...
100 yıl önce avdık, şimdi yem ol-
duk” diye isyan etti.
Agos’un Şişli’deki binasõnõn önün-
de soğuk ve yağõşlõ havaya karşõn çok
sayõda yurttaş toplandõ. Dink’in “Tek
yolumuz bir arada yaşamayı sa-
vunmak olmalı. Bu yol, hem aklın,
hem vicdanın gereği” sözlerinin ya-
zõlõ olduğu pankart Dink’in vuruldu-
ğu noktaya konuldu. Buraya karan-
filler bõrakõp mumlar yakarak özlem-
lerini dile getirmeye çalõşan kalabalõk,
“Katili tanıyoruz. Adalet istiyo-
ruz” dövizleri taşõyarak “Faşizmi
döktüğü kanda boğacağız”, “Hepi-
miz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz”,
“Hrant biziz, adalet biziz”, “Faşiz-
me karşı kardeşimsin Hrant”,
“Türk, Kürt, Ermeni yaşasın halk-
ların kardeşliği” sloganlarõ attõ. Türk-
çe ve Ermenice türkülerin çalõndõğõ tö-
rene Dink’in eşi Rakel, kõzlarõ Sera
ve Delal ile oğlu Arat da katõldõ.
Dink için saygı duruşu
Dink’in vurulduğu saat olan
15.00’te cadde üzerinde toplanan bin-
lerce yurttaş, Dink için 1 dakikalõk say-
gõ duruşunda bulundu. Burada kala-
balõk kitleye seslenen Arat Dink, Tür-
kiye’de 12 yaşõndaki bir çocuğun
üzerinden 13 tane ‘devlet kurşunu’
çõktõğõnõ belirterek, “Biz o kurşunu
atanları da çok iyi tanıyoruz. Ba-
bamı vuranları da çok iyi tanıyoruz.
Cinayetin üzerinden üç yıl geçti. Üç
yılda ne kadar yol kat ettik. Ben bu
ülkenin adaletine güvenmiyorum.
Sadece bu kalabalığı görünce içime
umut doluyor” dedi. “Üç yılda ada-
let adına ne oldu” diye soran Arat
Dink, “Hesabı sorulacak 3 yıl daha
eklendi? Üç çocuk bizimle dalga ge-
çerken yalnızlar mıydı? Tek tek ör-
nek vermeli miyim? Babam, öldü-
rülmeden üç gün önce bir yazı yaz-
dı. ‘Valilikte haddim bildirilmeye
çalõşõldõ’ diye. İki istihbaratçı da var-
dı orada. Mahkeme ‘O kişiler kim?’
diye soru sordu, 1.5 sayfa masal an-
lattılar. Mahkeme, ‘Yeni cevaba
gerek yok, yeterli’ dedi. Mahkeme,
bizimle dalga geçmedi mi?” diye ko-
nuştu. “Hiddetim, öfkem ve acım ne-
deniyle sakın bazı arkadaşlarımız
cam çerçeve indirmesin” diyen Dink,
“Onlara ‘yuh olsun’ diyorum. Ben
bu dünyanın camını çerçevesini
kırmak istiyorum. Babamın büstü
var içeride, onu da kırmak istiyo-
rum. Ben büstleri değil, insanları se-
viyorum. Üç yıl önce yapıldığı gibi
kalabalık olup, vatanı koruyabil-
memiz lazım. Vakur duruşu koru-
yabilmek lazım” dedi.
Kafes Planõ diye bir planõn ortaya
çõktõğõnõ anlatan Arat Dink, “Planda,
‘Hrant Dink operasyonu’ diyor. Med-
ya yazdı mı? Gayrimüslimlerin üze-
rine korku salmaktan bahsediyor.
Türkiye’de yüzyıl önce Ermeniler
yüzde 20 civarındaydı. Şu anda ise
binde bir bile değiller. 100 yıl önce
avdık, şimdi yem olduk. Sağ olun”
diyerek üzüntülü ve gergin bir şekil-
de konuşmasõ sonlandõrdõ.
‘Hrant Dink Caddesi’
Törende bir konuşma yapan yö-
netmen Sırrı Süreyya Önder, “Ka-
tillerini tanıyoruz. Mermiyi nam-
luya sürenler onlardır” diyerek,
şöyle devam etti: “İşlerini layıkıyla
yaptılar. Yapamadıklarını da kat-
linden sonraya bıraktılar. O kadar
pervasız, o kadar küstahtılar. Ka-
tillerini tanıyoruz. Seni nişangâh ay-
nasına koyup, kahpe pusuya düşü-
renler onlardır. Bu kanlı ziyafeti yi-
yenler için konuşmaya bile değmez.
Onlar cezaevinde fiziksel olarak,
mahkemede zihinsel olarak semir-
tilip duruyorlar. Kurban oldukla-
rını bilmedikleri için küspeyle bes-
lenmelerini ikram zannediyorlar. 3
yıl önce tam da burada yere düşen,
sadece kardeşimiz Hrant değildir.
Yere düşen namusumuz, izzetimiz
ve haysiyetimizdir. Bunu namusu
saymamak namustan habersiz ol-
mak demektir.”
Törenin bitmesinin ardõndan Kü-
resel-Bak Grubu üyeleri Halaskârga-
zi Caddesi ile Ergenekon Cadde-
si’nin birleştiği köşede toplandõ. Grup
içerisinden bir kişi caddelerin isim-
lerinin bulunduğu direğe tõrmanarak,
“Ergenekon Caddesi” tabelasõnõ sö-
kerek yerine “Hrant Dink Caddesi”
tabelasõnõ astõ. Daha sonra bazõ gös-
tericiler Hrant Dink tabelasõ altõnda fo-
toğraf çektirdi.
Akşam saatlerinde de Hrant Dink’i
anmak amacõyla Taksim Tramvay
Durağõ’nda toplanan kalabalõk bir
grup, ellerinde meşalelerle Galata-
saray Meydanõ’na dek yürüdü. Bu-
rada Türkçe ve Ermenice yapõlan ba-
sõn açõklamasõnda “Yeryüzünde
haksızlık ve sömürü devam ettik-
çe, mücadele etmeye devam ede-
ceğiz” denildi.
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda eski
Esenyurt Belediye Başkanõ Gür-
büz Çapan’õn çapraz sorgusuna de-
vam edildi. Cumhuriyet gazetesini çõ-
karan Yenigün AŞ’nin hisselerinin
Ergenekon örgütüne devretmek is-
tediği suçlamalarõna yanõt veren Ça-
pan, “Sonuçta Cumhuriyet’in his-
selerini vermedim. Hisseleri ver-
mediğim için buradayım” dedi.
Dünkü duruşmada, Üye Hâkim
Hasan Hüseyin Özese, Çapan’a,
2006 yõlõnda yaşamõnõ yitiren Ulusal
Sanayici İşadamlarõ Derneği Baş-
kanõ Kemal Özden tarafõndan EN-
KA Tesisleri’nde düzenlenen ve
emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün
de katõldõğõ toplantõya ilişkin sorular
sordu. Özden’i nereden tanõdõğõ so-
rusunu “Belediye başkanı olunca
herkes gelir tanışır” diye yanõtlayan
Çapan, “Veli Küçük’ü tanımam,
namını biliyorum. O toplantıya be-
ni Kemal Özden çağırdı. Ferit İl-
sever de vardı, Veli Küçük, Kemal
Özden’in sürprizi oldu” diye ko-
nuştu. Gürbüz Çapan, Cumhuriyet
gazetesini çõkaran Yenigün Ano-
nim Şirketi’ndeki hisselerine ilişkin
sorulara özetle şöyle karşõlõk verdi:
“Bizim Cumhuriyet’teki hisse-
lerimiz hiçbir zaman yüzde yirmiyi
geçmedi. Cumhuriyet’i Çapan ele
geçirdi diye biri oturmuş senaryo
yazmış. Sonra yeni ortakların gel-
mesiyle bizim hissemiz yüzde 10’a
düştü. Biz kimseye devretmedik.
Belediye başkanlığım bittikten
sonra 2005’te kardeşim Günay
Çapan hisselerini bana devretti. 1
milyon dolar borçlanarak aldım.
Hissemiz yüzde 9’a düşmüş, ben
de bilmiyordum. O hisse bende
şimdi. Bu hisselerden ne kâr ettik
ne de zarar ettik. Cumhuriyet’e
herkes ortak oluyor. 185 hisseda-
rı var. İnan Kõraç’ın, Mehmet Emin
Karamehmet’in, Aydõn Doğan’ın
hisseleri var. Ama en büyük his-
sedar Turgay Ciner oldu.”
Kemal Özden’in Cumhuriyet’in
hisselerini istemesi üzerine “Olur,
parasını ver” dediğini anlatan Ça-
pan “Sonuçta hisseleri vermedim.
Hisseleri vermediğim için bura-
dayım diye düşünüyorum” dedi.
Duruşmanõn öğleden sonraki bö-
lümünde Çapan’õn avukatlarõndan
Prof. Dr. Uğur Alacakaptan dava-
ya ilişkin genel bir değerlendirme
yaptõ. Alacakaptan, hukuk yaşa-
mõnda bu kadar uzun bir iddianame
görmediğinin altõnõ çizerek “12 bin
465 sayfalık ilk iddianameyi 15
günde günlük yasal sürede de-
ğerlendirmeniz gerekiyordu. 10
gün gibi bir sürede kabul ettiniz.
Bu kadar bir sürede okuyup, de-
lillerle irtibatlandırıp karara var-
mak kolay değil. Hem sanıklar
hem biz, hem siz alışılmamış bir
dönemde alışılmamış bir hukukun
mensuplarıyız” diye konuştu.
Birinci dava başlarken iddiana-
menin okunup okunmamasõ tartõş-
malarõnõn yaşandõğõna dikkat çeken
Alacakaptan, usul gereği iddiana-
menin okunmamasõnõn mümkün ol-
madõğõnõ söyledi. Sanõklarõn bir an
önce davanõn esasõna girilmesi bek-
lentisi içinde olduğunu belirten Ala-
cakaptan, tahammüllerin zorlandõğõnõ
anlattõ. Alacakaptan “Gayri kabul
yollarla soruşturmanın iddia ma-
kamı ya da polis tarafından bası-
na sızdırılması, bazı sanıklarla il-
gili haberler, işleri daha da kritik
bir noktaya taşıdı” dedi. Tutukla-
manõn istisnai bir önlem olduğunu
vurgulayan Alacakaptan “Bu ne-
denle tutukluluğun devamını, kuv-
vetli suç şüphesi ile açıklamak ye-
terli değildir. Bu şüphenin gerek-
çelerinin de açıklanması gerekir”
dedi. “Hukuk adalete kaynaklık et-
tiği için ciddi olmalı” diyen Ala-
cakaptan, “Adalet inandırıcı ol-
malıdır. Bu şekilde ancak adaletin
kestiği parmak acımayacaktır”
diye konuştu.
‘Cumhuriyet’in öcü gibi
gösterilmesi rahatsız edici’
Babasõ gibi kendisinin de Cum-
huriyet okuduğunu anlatan Alaca-
kaptan “Cumhuriyet, Mustafa Ke-
mal’in emri ve talimatıyla kurul-
muştur. Demokrasi mücadelesin-
de iktidarlar Cumhuriyet gazete-
sini hep kötü gözle görmüşlerdir.
Eğer bir şeyden rahatsızsanız,
ona her türlü yakıştırmayı yapa-
bilirsiniz. 65 senedir Cumhuriyet
okuyan bir ailenin çocuğuyum,
şimdi de benim ailem okuyor.
Cumhuriyet gazetesinin iddiana-
mede öcü gibi gösterilmesi çok ra-
hatsız edici bir durum.” Çapan’a
sorulan sorulara dikkat çeken Ala-
cakaptan “Haham bozuntusu Tun-
cay Güney’in mülakatına dayana-
rak Çapan’ın Cumhuriyet’in his-
selerinin yüzde 100’üne sahip ol-
duğu soruluyor. Bu adam böyle
bir beyanat vermişse savcının ti-
caret sicilini getirtmesi gerekir.
Dosyaya sunduğumuz belgeyi sav-
cılar okumamış, üyeler de oku-
maya zaman bulamamış” diye ko-
nuştu. Çapan “Cumhuriyet gaze-
tesine maddi yardımda bulun-
muş. Ne olmuş” diye konuştu.
Çapan, Cumhuriyet gazetesine, ilişkin
sorulara özetle, “Bizim Cumhuriyet’teki
hisselerimiz hiçbir zaman yüzde yirmiyi
geçmedi. Cumhuriyet’i Çapan ele geçirdi diye
biri oturmuş senaryo yazmõş” karşõlõğõnõ verdi.
EskiEsenyurtBelediyeBaşkanõGürbüzÇapan’õnçaprazsorgusunadevamedildi
‘Hisselerimi vermedim, buradayım’
‘Katilleri
övmek
suçtur’
Öldürülen aydõnlarõn
yakõnlarõ “düşünceyi kurşunla
susturmaya çalõşanlarõ”
övmenin bir “insanlõk suçu”
olduğunu vurguladõ.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Öldürülen aydõnla-
rõn yakõnlarõ ortak açõklama ya-
parak, Abdi İpekçi’nin katili
Mehmet Ali Ağca’nõn tahliye
edildikten sonra kahraman gi-
bi karşõlanmasõnõ kõnadõ. Ai-
leler, “Düşünceyi kurşunla
susturmaya çalışanları” öv-
menin bir “insanlık suçu” ol-
duğunu vurguladõ.
Behçet Aysan, Cavit Or-
han Tütengil, Cevat Yurda-
kul, Doğan Öz, Hrant Dink,
İlhan Erdost, Kemal Türk-
ler, Metin Altıok, Metin
Göktepe, Musa Anter, Nesi-
mi Çimen, Onat Kutlar, Se-
vinç Özgüner, Turan Dur-
sun, Uğur Mumcu ve Ümit
Kaftancıoğlu’nun aileleri ta-
rafõndan yapõlan ortak açõkla-
mada, Mehmet Ali Ağca’nõn
tahliyesi sonrasõnda yaşanan
görüntüler anõmsatõlarak şöy-
le denildi:
“Katillerin örgütlü şekilde
cezaevinden kaçırılması, anı
fotoğrafı çekilmesi, eli kanlı
kişilerle gurur duyulması ne
üzücü ki ülkemize has bir gö-
rüntü ve moda olmuştur.
Katillerin kahraman ilan
edilmesini, katillikten ser-
maye biriktirilmesini, katil-
liğin ranta çevrilmesini kı-
nıyoruz. Bu insanlarla gurur
duyduğunu haykırıp film-
lerde başrol oynatmayı dü-
şünenler yazacakları senar-
yolarla ülkenin eğitimsiz ve
aydınlıktan uzak bırakılmış
çocuklarına da yeni roller
biçmekteler.
Üzülerek belirtmek isteriz
ki bu ülkede yıllardır uygu-
lanan eğitim sistemi ve an-
tidemokratik düzen tuzağa
düşecek kadar sağduyudan
yoksun insanların yetişme-
sine önayak olmuştur. Bir o
kadar kesin olan olgu da
onlara karşı durup, ülke-
nin aydınlık geleceği için
kurşunlara göğsünü ve katil
övgülerine aklını siper eden-
lerin de var olacağıdır. Han-
gi odaklar tarafından kul-
lanıldıkları hakkında henüz
resmi bir açıklama elde ede-
mediğimiz ama bağrımız-
dan çıktıklarını bildiğimiz
tetikçilerin katlettiği aydın-
ların yakınları olarak biz, in-
tikam değil adalet, yıkım
değil güç birliği amacı ile
çağrıda bulunuyoruz: Ağca
ve benzerlerini, düşünceyi
kurşunla susturmaya çalı-
şan, kurbanını tanımadan
öldürenleri övmek insanlık
suçudur.”
AİLELER TEPKİLİ
İstanbul Haber Servisi - Kafes Eylem Pla-
nõ’nda Hrant Dink’in öldürülmesinden ‘ope-
rasyon’ olarak bahsedildiği yönündeki iddia-
lar üzerine Dink cinayetinin soruşturmasõnõ
yürüten cumhuriyet savcõsõ Selim Berna Al-
tay, Kafes Eylem Planõ’na ilişkin hazõrlanan
iddianameyi inceleyecek. İncelemenin ardõn-
dan savcõ Altay’õn, Kafes Eylem Planõ’nõn
ofisinde bulunduğu iddia edilen Ergenekon
tutuklusu emekli Binbaşõ Levent Bektaş ile
planõn altõnda imzasõ olduğu iddia edilen
Yarbay Ercan Kiriçtepe’nin Dink cinayeti
ile ilgili ifadesini alabileceği öğrenildi.
Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant Dink, katledilmesinin
3. yõldönümünde binlerce kişi tarafõndan gazetesinin Şişli’deki binasõ önünde “Katili
tanõyoruz, adalet istiyoruz” sloganõyla anõldõ.
Agos gazetesinin binasının çevresinde soğuk ve yağışlı havaya karşın çok sayıda yurttaş sabah saatlerinden
itibaren toplanmaya başladı. Yurttaşlar, katillerin bulunmasını istediler. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR)
Savcı, ‘kafes eylem
planını’ inceleyecek
DİNK CİNAYETİ SORUŞTURMASI