Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 OCAK 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Demokratikleşme
Tartışmalarına Bir Katkı
AKP hükümeti döneminde demokratikleşiyoruz
diyenler var. Şimdi, fikrini değiştirip hayır sivil
diktaya, totaliter bir rejime doğru gidiyoruz
diyenler de. Bu tartışma sonuçlanacak gibi
görünmüyor. Ben, yardımcı olmak için, Güngör
Uras’ın geçen haftaki yazısına dayanarak somut
bir ölçütü sunmak istiyorum.
Liberal demokrasi, ‘kişi özeli’ özel
mülkiyet hakkı
Güngör Uras diyor ki: “Telefon dinleme yetmedi,
Ankara cebimizdeki parayı izliyor, hatta
gerektiğinde, bankadaki paramıza, bize sormadan
el koyabiliyor.’ (Milliyet, 14/01/2010)
Bu “demokratikleşiyoruz” diyenler için iyi bir
haber değil! Çünkü ‘liberal demokrasi’nin en
önemli özelliklerinin başında kişi özelinin
korunması, özel mülkiyet hakkı, yasalar
önünde eşitlik, yasal prosedürlere sadakat,
ifade özgürlüğü geliyor. Burjuva sınıfının yaşam
alanı “sivil toplum” kişi özelinin korunmasını
gerektiriyor. Kişi özelinin ihlaliyse “liberal bireyin”
oluşmasını önlüyor.
“Kişi özeli” kavramı, burjuva sınıfı yükselirken,
kendi yaşam alanını krala, kiliseye ve emekçi
sınıflara karşı korumaya yönelik çabalarının
sonucunda ortaya çıktı. Bir “İngiliz’in evi kalesiydi”,
çünkü İngiliz (burjuva) evinin içerisini kale gibi
girilemez, kendine ait bir alan olarak görmek
istiyordu. Aristokrasinin ise zaten evi değil, gerçek
bir kalesi vardı.
“Kişi özeli” konusuna ilişkin ilk sorunlar 18.
yüzyılda, ilk tartışmalar 19. yüzyılın ortalarında
patlak vermiş. Bu bağlamda, 1765’te Lord
Camden CJ’in verdiği, evleri aramaya, belgelere
el koymaya yönelik genel müzekkerelerin
çıkarılamayacağına ilişkin karar çok önemli.
Amerikan bağımsızlık savaşında, sömürge
idaresinin bu tür genel müzekkereleri, İngilizlere
yönelik nefretin önemli kaynaklarından biriymiş. İlk
önemli, bugün de hâlâ atıfta bulunulan makalenin
1890’da Amerika’da Yüksek Hâkimler Kurulu
üyesi Samuel Warren ile Bostonlu zengin bir
sanayici olan Louis Brandeis’in imzalarını
taşıması da anlamlı. Bu makale esas olarak
burjuva sınıfının kimi işlerini açıklamak durumunda
olmadığını, kişinin “kendi haline bırakılma”
hakkını savunmuş.
Makalede, “Fotoğrafçılık ve gazetecilik, özel
alanın ve aile içi yaşamın kutsal bölgelerine sızdı.
Gelişmekte olan çeşitli mekanik gereçler, yakın
gelecekte, dolabın içinde fısıldananların evin
damından haykırılarak açıklanacağına ilişkin
öngörüleri haklı çıkarıyor” saptaması yapılıyor.
1969’da bu tartışmaları toparlayan William
Prosser, kişi özeli haklarının ihlalerini dört başlıkta
özetlemiş: (1) Kişinin özel yaşamının,
mahremiyetinin, özel işler alanının ihlali. (2) Bireyin
özel yaşamına ilişkin kimi olguların onur kıracak
biçimde açıklanması. (3) Kişiyi kamuoyunun
gözünde yanlış tanıtacak yayımlar, beyanlar. (4)
Birinin özelliklerini, bir başkasının yararına
kullanılacak biçimde sahiplenmek.
Yerli ‘Panopticon’
Sermaye merkezileştikçe, oligarşik yapılar,
bürokrasi, yeni teknolojiler geliştikçe izleme ve
kontrol yöntemlerinin de geliştiğini, terorizme karşı
savaş döneminde ülkelerin adeta birer
“Panopticon”a (herkesin bir merkezden her an
izlendiği tutukevi projesi) dönüştüğünü biliyoruz.
Ama o ki birileri demokratikleştiğimizi iddia
ediyorlar; en azından yukarıdaki dört alanda
yaşanan gelişmeleri bize göstermeleri, Güngör
Uras’ın aşağıda aktardığım saptamalarını
açıklamaları gerekiyor.
“28 Eylül 2009 tarihinde Resmi Gazete’de ‘5510
Sayılı Kanunun 8’inci Maddesinin 7. Fıkrasının
Uygulanması Hakkında Tebliğ’ başlığını taşıyan bir
tebliğ yayımlandı… Bu tebliğe göre, parasal
işlemlere aracılık eden tüm kuruluşlar, işleme konu
vatandaşın kimlik numarası ile birlikte işlem
konusunu SGK’ye hemen bildirmek zorunda…”
Uras su, gaz, elektrik faturasından cep telefonu
faturasına, bankaya kredi kartı taksitinden yapılan
havaleye, mevduat hesabından çekilen 50 liraya
kadar SGK’ye bildirilecek diyor. “Tapuda ne
işlemler yapıldı, otomobil için ne vergi ödendi…
Ankara’nın ekranında görülecek… [Ankara]
insanların cebindeki parayı saati saatine izleyecek.
Dahası, SGK’ye gerektiğinde hesaplardan ‘prim
borçlarını bilgisayarla tahsil’ imkânı veriliyor. SGK
görevlisi geçecek ekranın başına, ‘Ali Rıza Bey
borçlu. Bankada hesabında para var’ diyerek..
banka hesabını bir başka hesaba aktaracak...”
Uras’ın bu saptamaları, AKP hükümeti
döneminde yaygınlaşan telefon dinleme olaylarının
ötesinde, kişi özeline ve mülkiyet hakkına
yönelik ihlallerin had safhaya ulaştığını, liberal
demokrasinin temel özelliklerinin daha da
zayıfladığını, medyanın “taraf”laşmasını,
Ergenekon’la ilgili ileri sürülen usulsüzlük
iddialarını da düşündüğümüzde yukarıda değinilen
dört maddede dile getirilen sorunların daha da
ağırlaştığını gösteriyor. Buna karşılık, kişi özelini,
yasal prosedürleri, mülkiyet hakkını hiçe saymanın
totaliter rejimlerin özellikleri olduğunu biliyoruz.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
‘Anayasaya dokunma’ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başka-
nõ Deniz Baykal, iktidarõn
“giderayak” gündeme getir-
diği anayasa değişikliklerinin
“TSK’ye, yargıya karşı sa-
vaşın yeni açılımı olarak
planlandığını” söyledi. Bay-
kal, “Bu anayasa değişikliği
Türkiye’yi bir kırılma nok-
tasıyla karşı karşıya getire-
bilecek bir konudur. Millete
karşı referandum bir tuzak,
aldatmaca olarak kurulu-
yor” uyarõsõnda bulundu.
Baykal, grup toplantõsõnda
yaptõğõ konuşmada İstanbul’un
Avrupa kültür başkenti ilan
edilmesiyle trilyonlarca lira
harcandõğõnõ, yedi tepede
“cümbüş”ler yapõldõğõnõ vur-
guladõ. Baykal, “TEKEL iş-
çileri kuru ekmek derdinde,
İstanbul’da böyle bir şov
yakışıyor mu? O anlamsız
şov için harcanan trilyonla-
rın içinde TEKEL işçisinin
de hakkı var” dedi.
‘İktidarın çatışması’
Baykal, iktidarõ göreve ça-
ğõrõrken “Devlete kendi va-
tandaşıyla kavga etmek, inat-
laşmak yakışmaz. Artık ye-
ter. Sahip çıkın, merhamet
gösterin” açõklamasõnõ yaptõ.
Son dönemde “kurumlar
arası çatışma değil, iktidarın
kurumlarla çatışması”nõn
söz konusu olduğu görüşünü
yineleyen Deniz Baykal söz-
lerini şöyle sürdürdü:
Anayasa değişiklikleri;
kurumlarla çatışma, ku-
rumlara haddini bildirme
uygulamalarının anayasa
düzeyinde sürdürülmesi an-
lamına geliyor. Kavga bit-
medi. Anayasa değişiklikle-
ri kurumlarla savaşın, ku-
rumları etkisiz kılma müca-
delesinin en son açılımı, ara-
cı. Genelkurmay Başkanı,
kendilerine karşı savaştan
söz ediyor. Şimdi, o harekâ-
tın yeni bir aşaması olarak
anayasa konusu gündeme
getiriliyor. Siyaseti yargıya
hâkim kılma, siyasetle yar-
gıyı yönlendirme amacında-
lar. Yargı bağımsız değilse,
onun tarafsızlığına nasıl gü-
veneceğiz? Parlamentonun
dörtte üçü dokunulmazlık
zırhının arkasına saklanmak
zorunda kalanlardan oluşu-
yor. Yargıtay Başkanı, sa-
vunmadayız, diyor. Şimdi,
daha da savunmadalar...”
Baykal, “Ergenekon dava-
sı yargı bağımsızlığı kavra-
mıyla nazıl izah edilir irde-
lemek lazım” derken, eski İs-
tanbul Organize Suçlarla Mü-
cadele Şube Müdürü Adil Ser-
dar Saçan’õn tahliyesi üze-
rinde de durdu.
‘Yürekleri kanıyor!’
Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’ın “Ciğerlerimize kadar
bize kan ağlatıyorlar” sözle-
rini anõmsatan Baykal, TEKEL
işçileri, intihar eden Yarbay
Ali Tatar, Ergenekon sanõkla-
rõ Mehmet Haberal ve gaze-
temiz Ankara Temsilcisi Mus-
tafa Balbay’õn aileleri ve se-
venlerinin “yüreği kanamı-
yor mu” diye sordu. Baykal
referandumun da millette tuzak
olarak kurulduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP Genel Baş-
kanõ Devlet Bahçeli, ana-
yasa değişikliği için Mec-
lis’te bir “Anayasa Deği-
şikliği Uzlaşma Komisyo-
nu” kurulmasõ, komisyonun
değişiklik talepleri üzerinde
uzlaşmaya vardõğõ madde-
lerle ilgili “demokratik
sözleşme” yapõlmasõ ve de-
ğişiklik yapõlacak maddeler-
le ilgili kararõn, “erken ya
da zamanında yapılacak”
genel seçimlerden sonra
oluşacak 24. Dönem
TBMM “iradesine” bõrakõl-
masõnõ önerdi.
Bahçeli partisinin grup
toplantõsõnda “Siyasi nor-
malleşme süreci başlatıl-
madan ve Türkiye’yi yö-
netme kabiliyetini kaybet-
miş bugünkü hükümete
dayalı siyasi tablo değiş-
meden, yeni anayasa ha-
zırlanması hem doğru ve
hem de mümkün değildir”
diye konuştu. Bahçeli öneri-
lerini şöyle sõraladõ:
“Öncelikle bir Anayasa
Değişikliği Uzlaşma Ko-
misyonu oluşturulmalı-
dır. Değişikliği öngörülen
anayasa maddelerinin ka-
rarı, erken ya da zama-
nında yapılacak milletve-
killiği genel seçimlerin-
den sonra oluşacak 24.
Dönem TBMM’nin irade-
sine bırakılmalıdır.”
‘Uluslararası iş takipçisi’
Nükleer santral işinin
Rusya’ya verilmesine tepki
gösteren Bahçeli, seçilen
yöntemi de “şaibeli” olarak
nitelendirdi. Erdoğan’õn
Rusya ile kurduğu bu ilişki
ağõnõn “yandaşları kayır-
ma” üzerinde temellendiğini
belirten Bahçeli, “Başba-
kan, şimdi de uluslararası
iş takipçisi olarak yeni bir
sıfata haiz olmuştur. Ken-
disini şeyh, sultan ya da
emir gibi görmeye başla-
yan Erdoğan bilmelidir ki,
bu ülke ve kaynakları ken-
di malı ve hanedanının di-
lediği gibi kullanacağı bir
mirasyedi hazinesi değil-
dir” dedi. Bahçeli, AKP’nin
küresel enerji projelerinde
Türkiye’yi “taşeron ülke”
haline getirdiğini kaydetti.
TEKEL işçilerinin eyle-
mine de değinen Bahçeli,
“Hükümeti ve Başbakan’ı
işçilerle girdikleri inatlaş-
madan vazgeçmeye ve ta-
lep ettikleri masumane is-
tekleri yerine getirmeye
davet ediyorum” dedi.
‘Kelepçeli açılım olmaz’
BDP’li Yaman AKP’nin ‘Kürt açõlõmõnõ’ eleştirdi. Olaylardaki tavrõ da
‘O kadar gaza bastõlar ki ellerinde gaz kalmadõ’ şeklinde değerlendirdi
TEKEL işçileri BDP’yi ziyaret etti ve Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş’la görüştü. (Fotoğraf: AA)
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
BDP Grup Başkanõ Nuri Yaman,
AKP hükümetinin “açılım” konusun-
da izlediği “havuç-sopa politikasının
kullanım tarihinin geçtiğini” belir-
terek, “Bir elde kelepçe, diğer elde
açılım olmaz” dedi. İçişleri Baka-
nõ’nõn açõklamalarõyla hükümetin açõ-
lõmda “yeniden gaza bastığı” yo-
rumlarõ yapõldõğõna işaret eden Yaman,
“Hükümet gaza o kadar çok basmış
ki, Emniyet’in elinde gaz bombası
kalmamış” diye konuştu.
Yaman, partisinin grup toplantõsõndaki
konuşmasõna, grup toplantõsõna katõlan
TEKEL işçilerini selamlayarak başlar-
ken, işçileri kendisinin de aralarõnda bu-
lunduğu partililer ayakta alkõşladõ. Ko-
nuşmasõnda gazeteci Hrant Dink’i kat-
ledilişinin 3. yõldönümünde andõklarõnõ
belirten Yaman, cinayeti işleyen “te-
tikçilerin” tutuklandõğõnõ, ancak “teti-
ği çekme” emrini verenlerin halen iş-
lerinin başõnda olduğuna dikkat çekti.
Dink, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi ci-
nayetlerinin de aralarõnda bulunduğu bir-
çok faili meçhul cinayetin hâlâ aydõn-
latõlamadõğõnõ belirten Yaman, “Baş-
bakan, Dink cinayeti için ‘bu bizim için
namus davasõdõr’ demişti. Bu namusu
temizlemek de hükümetin boynunun
borcudur. Soruyoruz Başbakan’a:
Bu namus borcunu ne zaman ödeye-
ceksiniz” diye konuştu. Konuşmasõnda
hükümetin “açılım politikası”nõ da
eleştiren Yaman, aylardõr bu konunun
tartõşõldõğõnõ, ancak çözüme dönük kay-
da değer bir gelişme olmadõğõnõ ifade et-
ti. İçişleri Bakanõ’nõn yeni açõklamala-
rõnõn ardõndan hükümetin açõlõm konu-
sunda “yeniden gaza bastığı” yorum-
larõ yapõldõğõna dikkat çeken Yaman,
şunlarõ söyledi: “Kürtler başta olmak
üzere toplumun örgütlü kesimlerine
saldırılar için gaza basıldı. TEKEL iş-
çilerine saldırılar için gaza basıldı.
Medyada şöyle bir haber vardı. Po-
lisin elindeki gaz stoğu bitti diye.
Demek ki, hükümet gaza o kadar
çok basmış ki, emniyetin elinde
gaz bombası kalmamış! İşte, bu tab-
lo hükümetin hangi alanlarda ga-
za bastığının somut göstergesidir.”
‘Psikolojik harekât müsteşarlığı’
Yaman, bu hafta genel kurula gelmesi
beklenen “Kamu Düzeni ve Güvenli-
ği Müsteşarlığı”nõn kurulmasõna ilişkin
yasa tasarõsõna ilişkin kurumun, Kürtlere
karşõ “psikolojik harekât yürütecek”
kurumlardan birine dönüşeceğini sa-
vundu. Yaman, “Muhtemelen AKP’ye
yol gösteren, Kürtlere karşı operas-
yonel süreçlerin planını hazırlayan
birçok akademisyeni, stratejisti, ce-
maat üyesini bu müsteşarlıkta yu-
valandıracaksınız. Bir anlamda
AKP’nin yeni kadrolaşma adresi
burası olacaktır” diye konuştu.
DEVLET BAHÇELİ
‘Yeni
Meclis’in
iradesine
bırakın’
Korucubaşından da
dost ateşi iddiası
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di-
yarbakõr Hamzalõ Köyü Muhtarõ Korucubaşõ
Vasfi Taş, pazar günü şehit düşen Uzman Ça-
vuş Serkan İpek’in, çatõşmada değil, yanlõş
parola söylediği için korucular tarafõndan açõ-
lan ateşle yaşamõnõ yitirdiğini iddia etti.
Taş, AK News internet sitesine yaptõğõ açõkla-
mada Batman’õn Sason ilçesi ile Diyarbakõr’õn
Kulp ilçesi kõrsalõndaki operasyonun kendi köyle-
ri yakõnlarõna kadar sürdüğünü, Hamzalõ ile çevre
köylerdeki koruculardan destek istendiğini anlattõ.
Taş, askerlerin yanlõş parola söylemesiyle koru-
cularõn askerleri PKK’li sanarak ateş ettiğini ve
Uzman Çavuş İpek’in şehit olduğunu ileri sürdü.
CHP lideri Baykal, değişikliğin ülkeyi kõrõlma noktasõna götürebileceğini söyledi
Erdoğan: Vizeyi
kaldıralım
RİYAD (AA) - Suu-
di Arabistan temaslarõ-
na dün başlayan Baş-
bakan Tayyip Erdoğan,
dün Riyad Ticaret ve
Sanayi Odasõ’nda dü-
zenlenen toplantõda
Türk ve Suudi işadam-
larõna hitap etti. Türki-
ye’nin Suudi işadamla-
rõna havaalanõnda vize-
leri kaldõrdõğõnõ anõm-
satan Erdoğan “Suri-
ye, Ürdün ve Libya ile
vizeleri kaldõrdõk. Suu-
di Arabistan ile vizele-
ri niye kaldõrmayalõm?
Burayla da kaldõralõm”
diye konuştu. Riyad
Ticaret ve Sanayi Oda-
sõ Başkanõ Abdul Rah-
man bin Ali el Jeraisy
de “Türk yatõrõmcõlar
Riyad’a yatõrõm yap-
sõnlar” çağrõsõnda bu-
lundu. El Jeraisy,
“Türkiye’de de tarõm-
sal yatõrõmlar yapmak
istiyoruz” dedi.
Liel: Girişim
ters tepti
WASHINGTON
(AA) - İsrail’in eski An-
kara Büyükelçisi Alon
Liel, İsrail Dõşişleri Ba-
kanlõğõ’nõn tartõşmalõ bir
televizyon programõ yü-
zünden Türkiye’nin bü-
yükelçisini küçük düşür-
me girişiminin ters tepti-
ğini belirterek “Bu yüz-
den darbe yedik” dedi.
Los Angeles Times ga-
zetesinde yayõmlanan
röportajda Liel, “alçak
koltuk” krizinin iki ülke
arasõnda süren daha bü-
yük bir krizin parçasõ ol-
duğunu, İsrail’in Türki-
ye’nin tavrõna olan kõz-
gõnlõğõnõn eklenerek art-
tõğõnõ ve bu biriken öfke-
nin acõsõnõn Büyükelçi
Oğuz Çelikkol’dan çõka-
rõldõğõnõ ifade etti.
Poyrazköy
mahkemede
İstanbul Haber Ser-
visi - Beykoz Poyraz-
köy’de yapõlan kazõlarda
ele geçirilen mühimmat-
la ilgili hazõrlanan iddia-
name, İstanbul 12. Ağõr
Ceza Mahkemesi tara-
fõndan incelenecek. 24
adet delil klasörünün bu-
lunduğu öğrenilen iddia-
namenin kabul edilmesi-
nin ardõndan duruşmala-
rõn İstanbul Adliyesi’nde
görüleceği kaydedildi.
İddianamenin cuma gü-
nüne kadar onaylanmasõ
bekleniyor. İddianamede
5’i tutuklu 17 sanõğõn
bulunduğu öğrenildi.
8 bin çocuğa
hizmet verildi
İstanbul Haber Ser-
visi - Devlet Bakanõ
Selma Aliye Kavaf,
yaptõğõ yazõlõ açõklama-
da Çocuk ve Gençlik
Merkezleri (ÇOGEM)
aracõlõğõyla 2009 yõlõnda
kasõm ayõ itibarõyla 8
bin 624 çocuğa hizmet
verildiğini bildirdi. Ka-
vaf 30 ilde 38 ÇOGEM
ve 6 gözlemevi bulun-
duğunu ifade etti.
Üç gazeteci
uğurlandı
İstanbul Haber Ser-
visi - Türkiye Gazeteci-
ler Cemiyeti üyesi, sü-
rekli basõn kartõ sahibi
Reha Oğuz Türkkan
(90), basõn şeref kartõ
sahibi Vedia Bleda (94)
ile sürekli basõn kartõ
sahibi Adnan Ataöver
(81) dün son yolculuk-
larõna uğurlandõ.
Başbakan Erdoğan’õ sert dille eleştiren Baykal, hükümetin TEKEL
işçilerine artõk sahip çõkmasõ gerektiğini söyledi. Baykal, AKP’nin anayasa
değişikliği hazõrlõğõnõ ise “Kurumlarla çatõşma, kurumlara haddini bildirme
uygulamalarõnõn anayasa düzeyinde sürdürülmesi” olarak niteledi.
YASA ÖNERİSİ KABUL EDİLDİ
YSK itiraz etti,
süre 60 güne indi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Ana-
yasa Komisyonu’nda anayasa değişikliklerinin hal-
koylamasõna sunulmasõnda süreyi düşüren yasa
önerisi kabul edilirken; YSK’nin itirazõ üzerine 120
günlük süre 45 gün yerine 60 güne indirildi. Yurtdõ-
şõndaki vatandaşlarõn oy kullanmasõ için öngörülen
süre de 40’tan 20 güne indi.
TBMM Anayasa Komisyonu’nda, AKP Grup Baş-
kanvekili Bekir Bozdağ’õn anayasa değişikliklerinin
halkoylamasõna sunulmasõnda sürenin 120 günden 45
güne düşürülmesine ilişkin yasa önerisi görüşüldü.
Görüşmeler sõrasõnda iktidar ve muhalefet milletvekil-
leri arasõnda zaman zaman tartõşmalar yaşandõ. CHP’li
Atilla Kart, son dönemde Başbakanlõk, İçişleri Ba-
kanlõğõ ve Adalet Bakanlõğõ’nõn bir karargâh oluştura-
rak kamu gücünü kötüye kullandõğõnõ, bu legal olma-
yan karargâhõn Türkiye’yi yönettiğini belirtti. Adalet
Bakanõ Sadullah Ergin, Kart’õn sözlerine tepki gös-
terdi. CHP’li Şahin Mengü ile iktidar milletvekilleri
arasõnda Ergenekon tartõşmasõ yaşandõ. AKP’li Sefer
Üstün, “Bütün Ergenekoncular sizi arıyor niyeyse”
dedi. Mengü de “Ordunun şerefli bir komutanı arı-
yorsa bundan şeref duyarım” diye konuştu.
Türkiye ile İsrail arasında
yaşanan “alçak koltuk”
krizi sonrasında gelen Sa-
vunma Bakanı Ehud Ba-
rak’ın ardından dün de
Dışişleri Müsteşarı Yossi
Gal (ortada), Ankara’da
temaslarda bulundu. Gal,
sabah Türk mevkidaşı Fe-
ridun Sinirlioğlu ile bir
araya geldi. AB Genel Se-
kreterliği’ndeki kabul için
Egemen Bağış’ın maka-
mındaki oturma düzeni-
nin değiştirildiği gözlendi.
Kabul sırasında Yahudi
geleneklerine uygun ola-
rak masada tatlı bulundu-
ruldu. Müsteşara lokum
ikram edildi. TBMM Dış-
işleri Komisyonu Başkanı
Murat Mercan (sağda) da
Gal’i ve İsrail’in Ankara
Büyükelçisi Gaby Levy’i
kabul etti. Gal ve Levy, 3
dakika erken gelirken,
Mercan, konukları kısa
süre bekletti. Mercan, ge-
cikmesinde “kasıt olmadı-
ğını” belirtti. (AA)
Bahçeli, AKP’yle
yeni bir anayasa
yapmanõn mümkün
olmadõğõnõ savundu.
Bahçeli, “Değişikliği
yeni Meclis yapsõn” dedi.
İsrailli konuğa ‘lokum’