28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Saat 08.00’i izleyen dakikalarda da sevgili ko- ğuş arkadaşım Hamdi Gökhan Ecevit ile birlik- te, gazete manşetlerinden günün fotoğrafını çek- meye çalışıyoruz. İlerleyen saatlerde gündem de- ğişse bile sabah görünümünü netleştirmek şart. Arada Ecevit’e sesleniyorum: “Bugün yazı yazacak olsam, şu başlığı kullanır- dım...” Gülüşüyoruz... Ardından ince bir sızı... Yazıları mektupla gönderince en erken 4-5 gün sonra sayfaya gireceği için konuları ona göre seç- mek, yorumları ona göre yapmak gerekiyor. Saat 11.00 gibi günlük gazeteler geliyor. Man- şetleri zaten biliyoruz ama, iç sayfalarda kaybo- lup kendimizi buluyoruz! Malum davayla, iddia- namelerle ilgili her haber ayrıca dikkatimizi çeki- yor. 24 Ağustos Pazartesi günü aynı tempoda ga- zeteleri okurken ilk turu tamamladım. İkinci tur- da “bu kez haber sayfalarından çok röportaj say- falarına ağırlık vereyim” dedim. Oradan spor sayfalarına da atlarım derken Habertürk’te Kut- lu Esendemir’in Hasan Şaş’la yaptığı röportaj dik- katimi çekti. Sayfanın tepesindeki üst başlık şöyle: “Dünyada en çok tanınan Türk futbolcusu ola- rak bilinen Hasan Şaş 68 kuşağının hayranı.” Ana başlık da onu tamamlıyor: “Oğluma adını, Deniz Gezmiş ve Yusuf As- lan’dan verdim.” Hasan Şaş, sorulara ilginç, son derece bilinçli karşılıklar vermiş diye düşünürken, bir baktım Kut- lu Esendemir son soruyu şöyle sormuş: - Yine Türkiye’de Ergenekon davası, her gün ko- nuşulan, tartışılan konu. Hasan Şaş’ın yanıtını aynen aktarıyorum: “Vallahi artık Türkiye’de iyi şeyler de görmek is- tiyoruz. Bilim adamları, kamuoyunda ileri gelen ga- zeteciler bir şekilde tutuklanıp içeri atılıyor ama ne- den atılıyor? Bunun içeriğini bilmiyoruz. Gerçek- ten suçu var mı, yok mu? Bunları bilmiyoruz. E ta- bii, ülke insanını ister istemez huzursuzluğa itiyor bu, olaylar. Bir an önce bunların çözümlenmesi la- zım. İnsanlara sağlıklı bilgi verilmesi gerekir.” Ardından Sabah gazetesinde Orhan Gence- bay’ın Savaş Ay’ın sorularına verdiği yanıtlar dik- katimi çekti. Savaş Ay’ın “Yeni çalışma var mı” so- rusuna “Orhan Baba” şu yanıtı veriyor: “Süper bir kaset geliyor. Notalarını yazıyorum. Bir enstrümantal parçam var. 7 dakika senfonik bağlama 3 senedir uğraşıyorum. İsmini Ergene- kon koydum.” Savaş Ay doğal olarak soruyor: - Ergenekon ismi niye? Yanıt: “Ergenekon destanını hatırlatıyor. Şimdi bu Er- genekon davası patladı. Reklam yapıyor derler di- ye belki değiştirir ‘Diriliş’ koyarım adını kasetin.” Aynı gün, farklı gazetelerde, farklı sayfalarda farklı kişilerin, aynı konu üzerindeki değişik yak- laşımları böyle. Hasan Şaş, konuyu tam 90’a oturtmuş dersem sanırım abartmış olmam. Orhan Gencebay’ı endişelendiren de “reklam ya- pıyor” diyenlerin olması! Bu tablo elbette Türkiye’nin bütünü değil. An- cak hiç de küçümsenmemesi gereken bir kesit. Olayın aynı zamanda salt hukuksal boyutunun ol- madığını, hatta tümüyle toplumsallaştığını ortaya koyuyor. İçinde Ergenekon sözcüğünün geçmediği ha- berler ararken karşıma yukarıdaki sayfalar çıktı. Yeri geldikçe vurguluyorum; bu dava 2 yerde bir- den sürüyor, Silivri’de ve medyada... Öyle anlaşılıyor ki bir yerde daha devam ediyor: Halkın vicdanında! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Diyarbakır Belediye Başkanı, kurnazlığı kendinden menkul Osman Baydemir ise “Askere sıkılan kur- şun bana sıkılmış bir kurşundur” diyor. Medyamızın görsel ayakları sadece bu cümleyi canlı vererek Baydemir’e mi yoksa askere mi yağ çe- kiyorlar, anlaşılır gibi değil. Lakin adam arkadan başka bir cümle söylüyor: “Onlar da gerillaya (PKK’ye) sıkılan kurşun bana sı- kılan kurşun desinler” diyor… Hangi akla hizmet ise? Medyamızın görsel ayak- ları sadece ilk cümleyi allayıp pullayıp halka duyu- rurken tamamlayıcı ikinci cümleyi es geçti! Zaten TV ana haber bültenleri, hele sunucuları bir süredir -deyim yerinde ise- Allahlık! TV’lerle ilgili yazılacak pek çok şey var ama ne ko- numuz ne de uğraşımız. Atlantik ötesinden başlayıp Avrupa’ya uğradıktan sonra hükümetimizin üstün dış politikasına yön ve- ren örneğin Ermenistan açılımına gelelim. Başbakan, Dışişleri Bakanı “Bölgeye nizam geti- riyoruz” diyecekler, diyorlar. İçeride Kürt açılımı, dışarıda Ermenistan’la dost- luk, Kıbrıs’ta mutlaka çözüm… Yani? İçeride “barış ve kardeşlik”! Dışarıda “komşularla sıfır sorun!” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ne diyor: “Sı- nırlarımızda patlamaya hazır sorunlar var.” Eee... Tür- kiye gibi bir dünya ülkesi, bu sorunları çözmekle gö- revli değil mi? Bu halisane duygulara, açıklamalara ve çabalara burun kıvırmak ha? Nankörlük! Amerika’da kotarılan Kürt ve Ermenistan sorun- larına çözüm yollarını bir bir sıralayan raporlara RTE’nin önderliğindeki hükümet kaptırmış kendini… Diyorsunuz, diyorlar ha? Ayıp ediyorlar. Bak kar- deşim; Türkiye Kürt açılımına ve Ermeni sorununa ne zaman el attı? 2009 ve 2008’lerde! Oysa ABD’de devlet görevlerinde bulunan David Phillips namındaki adam; Kürt-PKK-Ermenistan sorunlarını çözecek yöntemleri, önerileri raporların- da ne zaman açıkladı: 2003-2004-2007’lerde. Zaman uyuşmazlığı ortada. Geçen yıl ve bu yıl aynı yönde ve içerikte başla- tılan diplomatik girişimlerimizle ne ilgisi var bu ra- porların? Ermenistan’la paraf edilen iki raporun içinde şu var- mış bu yokmuş. Geçen nisan ayında bu protokollerin içeriği açık- lanıp Erivan’a Karabağ sorununun çözümünü şart koşmadan sınır kapısını açacağımız yazılınca kopan küçük kıyamette... Azeri kardeşlerimizi yatıştırmak için bir koşu Ba- kû’ya giden... Vallahi billahi Karabağ sorunu sonuçlanmadan ka- pıyı açmayacağız diyen Başbakan’la... Altı hafta içinde kapıyı açmayı protokole yazdıran ve Karabağ sorununu dışlayan bugünkü Başbakan aynı insan değil mi? O dündü, bugün ise bugün! Ha bir de durup durup Başkan Obama’nın 6 Ni- san 2009’da TBMM’de yaptığı konuşma tazeleniyor. Yüreği, kafası beyaz, yüzü siyah Başkan Obama; o konuşmasında “Kürtlere daha çok kültürel haklar sağlayın. Irak Kürt yönetimi ile iyi ilişkiler kurun… Er- menistan sınır kapısını açın ve Erivan’la ikili ilişkileri geliştirin” dedi. Hükümet; Obama’nın nisan ayı dayatmalarını temmuz-ağustos aylarında gerçekleştirmeye giriş- ti. Üstelik Obama neden dayatmasın? Amerikalı Er- menilere söz vermiş, Kürtlerle oynaşıyor ve o, kos- koca ABD Başkanı ve karşısında buyurduğu öneri- leri pekâlâ sindirmeye hazır bir iktidar! Bu uydu politikası ne uğruna? Soru abes. Elbet- te komşularla sıfır politika ve ABD kuyruğunda dış politika uğruna! RTE hükümetinin uydu doğasından kaynaklanan özverileri tarihsel değil mi? ABD’ye ve AB’ye bu kadar bağımlı bir hükümet, Nobel’e layık değil mi? ankcum@cumhuriyet.com.tr İstanbul PB 28 Edirne PB 32 Kocaeli PB 29 Çanakkale PB 30 İzmir B 30 Manisa B 32 Aydın B 35 Denizli B 34 Zonguldak B 23 Sinop Y 26 Samsun Y 24 Trabzon Y 27 Giresun Y 26 Ankara PB 29 Eskişehir B 28 Konya B 29 Sıvas PB 27 Antalya B 33 Adana PB 35 Mersin B 32 Diyarbakır A 36 Şanlıurfa A 37 Mardin A 34 Siirt A 35 Hakkâri PB 27 Van B 26 Kars B 26 Oslo Y 17 Helsinki Y 19 Stockholm Y 21 Londra Y 19 Amsterdam Y 19 Brüksel Y 19 Paris Y 20 Bonn Y 20 Münih Y 26 Berlin Y 22 Budapeşte Y 33 Madrid B 35 Viyana Y 24 Belgrad Y 32 Sofya PB 30 Roma B 29 Atina PB 29 Zürih Y 24 Moskova B 24 Aşkabat B 35 Astana Y 21 Taşkent A 34 Bakû Y 28 Bişkek A 25 Tiflis Y 31 Kahire A 31 Şam A 36 Ülkemizin kuzey kesim- leri parçalı çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile sabah saatle- rinde Sinop ve İnebolu çevreleri sağanak yağ- murlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı ül- kemizin kuzeydoğu ke- simlerinde artacak, di- ğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2009 PERŞEMBE 8 HABERLER Bilge köyü katliamõ davasõnda sanõklar dehşet dolu ifadelerle suçu kabul etti Dışarı çıkanı vurun! SEYFETTİN METE ÇORUM - Mardin’in Mazõ- dağõ ilçesine bağlõ Bilge köyün- de 44 kişinin öldürüldüğü katli- am davasõna Çorum Ağõr Ceza Mahkemesi’nde başlandõ. Daha önce suçlamalarõ reddeden 3 sa- nõk katliamõ gerçekleştirdikleri- ni itiraf ederek katliamõ “namus meselesi” nedeniyle gerçekleş- tirdiklerini savundular. Güvenlik gerekçesiyle Ço- rum’a alõnan dava nedeniyle po- lis ve jandarma adliye sarayõ çevresinde geniş güvenlik ön- lemleri aldõ. Güvenlik güçleri ad- liye çevresinde etten duvar örer- ken hareketlerinden şüphelenilen bir kişi polis tarafõndan gözaltõ- na alõndõ. Zanlõlardan birinin ce- zaevi aracõndan inerken gülme- si dikkat çekti. ‘Namus meselesi’ Duruşma’da 11’i tutuklu 13 sa- nõk ile Bilge köyünden 20 tanõk ve sanõk yakõnõ katõldõ. Mahke- me Başkanõ Hüseyin Turgut Bayraktar, 18 yaşõndan küçük sanõk bulunmasõ nedeniyle du- ruşmalarõn basõna kapalõ yapõl- masõna karar verdi. Duruşmada 11 sanõk dinlendi. Daha önce po- lis ve savcõlõkta verdikleri ifa- delerde katliamõ gerçekleştir- dikleri iddialarõnõ reddeden 11 sa- nõktan M.Ç, M.Ş.Ç. ve A.Ç, mahkemede ifade değiştirdi. Kat- liamõ gerçekleştirdiklerini ka- bul eden sanõklar, “Cinayetleri biz işledik, katliamı biz yaptık. Diğer 8 sanık olay yerinde de- ğildir” dediler. M.Ç. katliamõn namus mese- lesi yüzünden olduğunu, karõsõ F.Ç. ile öldürülen Fesih Çelebi arasõndaki ilişkiden kaynaklan- dõğõnõ ileri sürdü. M.Ç., katliamõ önceden planladõğõnõ belirterek “Karımla ilişkisini duydum. Bu cinayetleri işlemeye karar verdim. Oğlum M.Ş.Ç. ve kar- deşim A.Ç. ile birlikte olayı biz yaptık. Nişanevine gittik. Er- keklerin olduğu tarafı ben ta- radım. Bir ara kurşunum bit- ti. Geri kalan 2 kişiyi de oğlum vurdu. A.Ç’yi de kadınların ta- rafına gönderdim. Orayı da ta- rattırdım. ‘Erkeklerin tarafõndan da çõkan olursa onlarõ da vur’ de- dim” diye konuştu. Diğer 8 sanõk katliama katõl- dõklarõ iddialarõnõ yeniden red- detti. Daha sonra da tanõklarõn ifadeleri alõndõ. Katliamda ya- kõnlarõnõ kaybettiği belirtilen bir kadõn adliye koridorunda sa- nõklara, “Bu cinayeti işlediniz, erkek gibi kabul edin” diye ba- ğõrdõ. 44 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor İddianamede tutuklu 9 sanõk hakkõnda, TCY’nin “tasarla- yarak ve canavarca hisle adam öldürme” suçundan 36’şar kez, 7 çocuğun öldürülmesi suçundan 7’şer kez ve gebe olduğu bilinen kadõnõ öldürmek suçundan da 1’er kez olmak üzere 44’er kez ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis cezasõ istendi. Tutuklu 9 sanõğõn, 4’ü çocuk 10 kişiyi de “kasten öldürmeye kalkışma” suçun- dan 200’er yõla kadar hapis ce- zasõyla cezalandõrõlmalarõ talep edildi. Sanõklardan 18 yaşõndan küçük olan M.Ş.Ç. ile ilgili so- ruşturmanõn ayrõ yürütüldüğü kaydedilen iddianamede, evinde 6 adet el bombasõ bulunan Ah- met Çelebi hakkõnda da 17 yõ- la kadar hapis cezasõ istendi. İd- dianamede, “maktuller ve ai- leleri ile şüpheliler ve aileleri arasında suçun işlenmesi açı- sından bir husumetin bulun- madığı” belirtildi. Sõvas Madõmak Oteli’nde yakõnõnõ kaybedenler, katliamõn firari sanõğõ Cafer Erçakmak’õn devletten 5 yõl boyunca maaş almasõnõ kõnadõlar ‘Acımız katlanarak artıyor’ SELDA GÜNEYSU ANKARA - Sõvas Madõmak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te yakõnlarõnõ kaybeden Serdar Doğan ve Mehmet Gündüz, kat- liamõn firari sanõğõ eski Sõvas Belediye Mec- lis Üyesi Cafer Erçakmak’õn devletten 5 yõl boyunca maaş aldõğõnõn ortaya çõkma- sõnõn ardõndan tepkilerini dile getirdiler. Üniversite son sõnõf öğrencisiyken, 22 ya- şõnda, olaylar sõrasõnda yaşamõnõ yitiren Mu- rat Gündüz’ün babasõ Mehmet Gündüz, oğlunun acõsõnõn asla sönmeyeceğini belir- terek “Biz bu acıyla yaşarken ve olaydan sorumlu olan kişilerin yargılanmaları ge- rektiğini dile getirirken, ortaya çıkanla- ra bakın. Devlet Cafer Erçakmak’ı hi- maye ediyor. Adım gibi eminim ki, bu adamın oralarda bir yerlerde olduğunu biliyorlardı. Başka biri olsaydı, açıkça söylüyorum ki, solcular olsaydı, hemen yargı önüne çıkarırlardı. Böyle bir olay, dünyanın neresinde görülmüştür?” diye sordu. Gündüz, şöyle devam etti: “Kendi evlatlarını kaybetselerdi acaba böyle mi düşünürlerdi? Hiç suçu olma- yan insanları, Ergenekon davası diye bir dava çıkarıp, içeriye attılar. Mustafa Bal- bay, Erol Manisalõ gibi değerleri bu dava kapsamında yargılıyorlar. 16 yıldır Ca- fer Erçakmak’ı neden yargılayamıyorlar? Biz de bu vatan için şehitler verdik. Ben de bir şehit torunuyum. Ama demek ki bizler bu ülkenin vatandaşları değiliz, on- lar vatandaş. Böyle bir durumu Ata- türk’ün kurduğu Cumhuriyete yakıştı- ramıyorum. Utanıyorum. Biz yandık, Al- lah da onları yaksın.” ‘Hamamböceği gibi saklanıyor’ Sõvas olaylarõnõn tanõğõ ve o olaylar sõ- rasõnda kardeşi Serkan Doğan’õ yitiren, kendisi de ağõr yaralõ olarak kurtulan Ser- dar Doğan, “ Bu ülkede polis, devlet yok mu? Devlet kime hizmet ediyor, bunun sorgulanması gerek. Cafer Erçakmak’a da sormak gerek: 16 yıldır neden bir ‘ha- mamböceği’ gibi saklanıyor? Bu yaşa- nan, bizim 16 yıldır taşıdığımız ‘devletin de bu katliamõn içinde olduğu’ inancını destekliyor” diye konuştu. MEB’den ekonomi dersi: Ne kadar çok tüketirsen o kadar mutlusun Sosyaldevletyerinepiyasamantõğõ MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Ba- kanlõğõ’nõn (MEB) 2009-2010 eğitim-öğretim yõlõnda ortaöğre- tim öğrencilerine seçmeli olarak verilecek “Ekonomi”, “İşlet- me” ve “Girişimcilik” dersleri- nin programlarõna göre öğrenci- ler ekonomiyi piyasacõ bir man- tõkla öğrenecek. Programlara gö- re öğrencilere insanlarõn ne kadar çok tüketirlerse o kadar kendile- rini mutlu hissedecekleri belirti- lecek, piyasa araştõrmasõ yapma- larõ istenecek. MEB’in yeni eğitim-öğretim yõlõnda ortaöğretim öğrencilerine yönelik hazõrladõğõ “Ekonomi”, “İşletme” ve “Girişimcilik” ad- lõ derslerin programlarõ belli oldu. Programlara göre öğrencilere eko- nomi piyasacõ ve kapitalist bir ba- kõş açõsõyla anlatõlõrken sosyal devlet ve devletçilik üzerinde ne- redeyse hiç durulmuyor. Ekono- mi dersinin programõnda ekono- mi sistemleri arasõnda yer alan sosyalizm hakkõnda hiçbir bilgi- ye de yer verilmiyor. Ekonomi dersinin programõna göre, “Ekonomi Nedir” adlõ üni- te kapsamõnda öğrencilere “Ül- kelerin daha çok kapitalist sis- temi benimsemelerinin temel nedenlerini açıklayınız” sorusu yöneltilecek. “Piyasa Mekanizması: Ta- lep, Arz ve Fiyat Oluşumu” adlõ ünitede ise öğrenciler gözlem gezisi düzenleyerek aynõ malõn farklõ alõşveriş merkezleri ve farklõ semtlerde neden farklõ fi- yatlarda satõldõğõnõ araştõrarak, fi- yatõ etkileyen faktörleri bula- cak. Ünite kapsamõnda öğrenci- ler çevrelerindeki piyasalarõ araş- tõracak ve piyasalarõn hangi özel- liklere sahip olduklarõnõ görme- leri sağlanacak. ‘Grev hizmeti aksatır’ Ünitede etkinlik örneği olarak sabit telefon hizmetinin Türki- ye’de yalnõzca Türk Telekom AŞ tarafõndan verildiği anlatõlacak ve çalõşanlarõ greve gittiğinde bu hizmetin aksadõğõndan bahsedi- lecek. Ünitede çalõşanlarõn neden grev yaptõğõ konusunda hiçbir bilgi verilmemesi ve grevin bir hak olduğunun belirtilmemesi de dikkat çekiyor. Bankaları gezecekler Programa göre, “Para, Ban- kacılık ve Enflasyon” adlõ üni- tede öğrencilere “Parasız bir hayat olabilir mi” sorusu soru- larak bu konu hakkõnda tartõşma- larõ istenecek. Ünite etkinliği çer- çevesinde öğrenciler çevrelerin- deki bankalarõ gezerek buralarda verilen hizmeti yerinde inceleye- cek. “Türkiye’nin Genel Eko- nomik Sorunları” başlõklõ üni- tede de öğrenciler işsizlik konu- sunda tartõşarak var olan durum ve çözüm yollarõnõn neler olabileceği görüşlerini ortaya koyacak. İstanbul’da gürültü kirliliğini azaltmak amacıyla E5 Karayolu’nda başlatılan “sessiz asfalt” uygulaması kapsamında önceki gece Zincirlikuyu-Avcılar arasına gürültüyü yarı yarıya azaltan asfalt dökümü yapıldı. Ekim ayı içinde tamamlanması beklenen 36 kilo- metrelik asfalt döküm çalışması, 20 milyon TL’ye mal olacak. İBB Başkanı Kadir Top- baş, 3 kat olarak dökülen asfaltın Formula 1 pistindekinden daha güçlü olduğunu söyledi. Zincirlikuyu-Avcõlar arasõna sessiz asfalt DÜZENLEME YAPILMASINI İSTEDİLER Engellilerden metrobüs için dava İstanbul Haber Servisi - Toplumsal Haklar ve Araştõrmalar Derneği (TOHAD), metrobüs hattõ duraklarõnõn engelli yurttaşlarõn kullanõmõna uy- gun olmadõğõ gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkõnda dava açtõ. Dernek, İBB’den, engellilerin kullanõmõna uygun olmayan duraklara, rampa ve özürlü asansörü ile görme en- gellilere uygun taban sistemlerinin yapõlmasõnõ is- tedi. TOHAD Başkanõ Süleyman Akbulut, İBB’nin engellilerin uyarõlarõnõ dikkate almadõğõnõ belirterek “Düzenleme yapmazlarsa, ayrımcılık yaptıkları için ceza davası da açacağız” dedi. DİZİLER MERCEK ALTINDA RTÜK’ten ‘ateşli sevişme’ cezası İstanbul Haber Servisi - Radyo Televizyon Üst Kurumu (RTÜK), “Bir Bulut Olsam” adlõ dizideki sevişme sahnesi nedeniyle, Kanal D’yi cezalandõrdõ. Diziye, Mustafa adlõ karakterin, ba- basõnõn sevgilisiyle olan sevişme sahnesinin erken saatte yayõmlanarak “çocuk ve gençlerin, zihin- sel ve ahlaki gelişimini zedelediği” gerekçesiyle uyarõ cezasõ verildi. RTÜK, daha önce de Aşk-õ Memnu adlõ dizideki benzer bir sahne nedeniyle Kanal D’nin uyarõlmasõnõ kararlaştõrmõştõ. OECD’DEN ÇARPICI VERİLER ‘Türk çocukları okulu seviyor’ ANKARA (ANKA) - İşbirliği ve Kalkõnma Teşkilatõ (OECD) tarafõndan hazõrlanan “Çocuk- lar İçin Daha İyisini Yapmak” başlõklõ raporda Türkiye, eğitim koşullarõ ve kötü muamele açõsõn- dan teşkilat üyesi 30 ülke arasõnda Meksika ile birlikte en altta yer aldõ. Raporda, “onca yoksun- luk, fakirlik ve dayağa karşın gittikleri okulu en fazla seven çocukların Türk çocukları oldu- ğu” belirtildi. “Türkiye ve Meksika kıyaslandıkları bütün alanlarda en altta yer almışlardır?” görüşüne yer verilen OECD’nin raporunda, Türk çocuklarõ- nõn durumu konusunda çarpõcõ verilere yer verildi. Çocuklarõn “maddi refahı”, “sağlık ve güvenlik” alanlarõnda yapõlan karşõlaştõrmalarda da Avrupa ülkeleri ilk sõralarda yer alõrken Türkiye yine so- nuncu oldu.Türkiye, kõyaslamada en iyi derecesi- ni “Okul hayatının kalitesi” bölümünde elde ederek 12. sõrada yer aldõ. ‘Şiddetle karşılaşmaları muhtemel’ Raporda “Çocukların en fazla şiddetle karşı- laşmaları muhtemel iki ülke Türkiye ve Yuna- nistan’dır” denildi. Türkiye’de çocuklarõn yüzde 57.4’ünün okullarõnõ sevdiklerini ortaya koyduğu vurgulanan raporda, “Sonuçlar, şiddetle en çok karşılaşan ve kavga edenler onlar olsa da Türk çocuklarının okullarını en çok sevenler olduğu- nu göstermektedir” denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear