26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 29 EYLÜL 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ya Partilerin Demokratikleşmesi? Yılın en fazla yinelenen sözcüğü “açılım” par- tilerimizin kapısını ne zaman çalacak? Ve öyle bir şey düşlerden gerçeğe dönüşecek olursa, baş- ta iktidardaki olmak üzere, hangisinden, “Bir sa- niye bekler misiniz? Açıyoruz” sesi duyulacak? 1 Ekim’de yeni yasama yılı çalışmalarına baş- layacak olan parlamentoda, “sayın” milletvekil- lerinin yine, birer “lider vekili” olarak görev yap- malarını kanıksamış olan statükocuların keyfini ka- çıracak aykırı sesler duyulmaya başlandı. DSP Genel Başkanı Masum Türker, üç ay son- ra toplanması planlanan olağan parti kurultayına geniş bir tüzük değişikliği önermek için düğme- ye bastığını söylüyor. Başta milletvekili adayları olmak üzere, İl Genel Meclisleri ve Belediye Başkanları ile üyelik adaylarının da bütün partili- lerin katılımı ile belirlenmesini, örgüt kongrelerinde ve kurultaylarda delegeleri genel merkezlerin denetimi altına alan partiler yasası hükümlerinin değiştirilmesini sağlayacak demokratik bir tüzü- ğün, özellikle sosyal demokrat partiler açısından gerekli olduğunu vurguluyor. Türker’in cumartesi günü bu çalışmaları du- yurmak amacı ile düzenlediği basın toplantısın- da söylediklerini, pazar günü İstanbul’da Mus- tafa Sarıgül’ün de kuracağı yeni partinin vazge- çilmez kuralları olarak yinelemesini, özellikle CHP yöneticileri dikkatle izliyor olmalılar. Sarıgül, yola çıkarken, kendi adını vurgulayan, portresine yer veren posterleri öne çıkartarak ve bir yıldır birlikte çalıştığı ekibinin kimlerden oluş- tuğunu gizlemeyi sürdürerek ilk yanlışını yaptı. Ge- niş tabanlı yönetimlerde tek adamlılığın geçerli ol- mayacağını unutmuş oldu. 1980 öncesinde, seçmenin beğenisine sunacağı milletvekili adaylarını geniş katılımlı yoklamalar ile belirlemeyi vazgeçilmez bir çalışma kuralı olarak uygulayan Cumhuriyet Halk Partisi’nde bugün par- ti içi demokrasinin üstüne bir şal gibi örtülmüş olan lider egemenliği, grup çalışmalarını da olabildiğince tekdüzeleştirdiği için, sadece o egemen gücün se- sinin duyulması öngörülür oldu. Karşılaştığım eski yol arkadaşlarımdan, ka- muoyumuzun ana muhalefet partisinde yönetime yönelen eleştirilerin sahipleri olarak tanıdığı kimi değerli politikacıların yılgın bir şekilde tribün iz- leyiciliğini seçmiş olduklarını duydukça, CHP’nin kamuoyunda hak etmesi gereken yükseliş ivme- sini niçin bir türlü yakalayamadığının nedenlerini de öğrenmiş olurum. Parti içinden lider ve onun yönetimini eleştirmek gibi bağışlanmaz bir günahın sahibi olanlar için politika, çekiciliğini bu yüzden yitirmiş sayılıyor. O yolculuğa umut ve heyecanla başlamış olan değerler, seçimler yaklaştıkça yeniden aday ola- mayacaklarını bildikleri için, küskünleşiyor, eski mesleklerine dönmenin yollarını arıyorlar. Zira yapılacak seçimde partinin adayı olabilmek sadece liderin iki dudağı arasından çıkacak “ica- zet” ile gerçekleşebileceği için, kendisine görevini halkın beklentileri doğrultusunda yapmadığını söylemek gibi bir günah işlemiş olan kişi, afaro- za uğramış kilise müdaviminden farksız bir konuma düşmüş sayılıyor. Partinin milletvekili ya da belediye meclisi aday listelerinde yer alabilecek isimleri, o parti- nin üyesi olan seçmenler oylama yaparak saptamış olsalar, muhtemelen ön sıralarda yer alacak olan onca “değerler”; yerlerini “genel başkanım çok yaşa”cılara bırakarak dışlanmayı içlerine sindir- mek durumunda kılıyorlar. Sadece CHP’de mi? Bu görüntünün sadece CHP için geçerli oldu- ğunu söylemek tek kelime ile insafsızlık olur. DSP nice yükselen değerlerini, niçin ve nasıl yitirmiş- ti? O yitirmelerin yol açtığı erozyon, bir dönem- lerin umut partisini bugün umudun, bundan böy- le tek adamlarda değil, toplumun sorunlarına se- çenekli reçeteler sunabilecek ekiplerin oluşturul- ması gerektiği gerçeğini söyletiyor Masum Tür- ker ve arkadaşlarına. Ve tabii, “açılım” sözcüğünü politika ajandası- na yerleştirmiş olan Erdoğan’ın da öncelikle kendi partisi içinde demokrasinin abc’si olması ge- reken kuralları, yani parti kongrelerinde birden faz- la adayın yarışmasından korkulmaması gerekti- ği kuralını içine sindirmesi gerekmiyor mu? AKP, adaylarını eğilim yoklaması yöntemi ile be- lirlediğini söylerken, sadece vitrin aldatmacası yap- mış oluyor. Liderin her zaman ve koşulda son ve asıl sözün sahibi olduğunu sadece gizlemeye yö- nelik olan dolaylı demokrasi alıştırmaları, yurttaşları yılgınlığa itiyor. O yılgınlığı umuda döndürecek yeniliklere bu ne- denle ihtiyaç olmalıdır. Siyasi partiler kendi yö- netimlerini demokratikleştirmeyi başarmadan, ülke yönetiminde açılım vaatlerinin inandırıcı ola- mayacağını anlayacaklardır. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net İÜ’nün açõlõş töreninde konuşan Cumhurbaşkanõ ‘Büyük kuruluşlar daima yenilenmeye ihtiyaç duyar’ dedi Gül’den ‘reform’ vurgusuİstanbul Haber Servisi - Üniversitelerin akademik yõl açõlõşlarõ art arda gerçekleşiyor. İstanbul, Maltepe, Kadir Has ve Kültür üni- versitelerinin 2009-2010 akademik yõlõ dün başladõ. İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) açõlõş törenine katõlan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, üniversitelerin asli görevinin Türki- ye’nin meseleleriyle yakõndan ilgilenmesi ol- duğunu belirterek “Üniversitelerin günlük siyasi çekişmelerin merkezi olmasının, ge- rekli fonksiyonlarını gölgelediği kanaatin- deyim” dedi. İstanbul Üniversitesi (İÜ), 2009-2010 aka- demik yõlõ açõlõşõ, dün İÜ’nün Vezneciler’de- ki Fen Fakültesi’ndeki Ord. Prof. Dr. Cemil Birsel Konferans Salonu’nda düzenlenen tö- renle gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanõ Gül, törende yaptõğõ konuşmada, Türkiyenin ilk ve en büyük üniversitesi olan İÜ’nün aslõnda Türkiye’deki “tüm üniversitelerin anası” sayõlabileceğini vurgulayarak, mezun olduğu İÜ’de, öğrencilik yõllarõnda bütün fikir adõm- larõnõn, düşüncelerinin yeşerdiğini söyledi. Gül, “Büyük köklü kuruluşlar daima yenilenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu bir ger- çektir. Reform kelimesi buradan kaynak- lanmaktadır. Bu, yeri gelir bir ülke için geçerlidir, yeri gelir bir ticari işletme için, yeri gelir üniversite için geçerli olur. Böy- le büyük bir kurumun çağın gereklerine göre kendisini yenilemesi de kaçınılmaz- dır. Bu yöndeki bütün çalışmaları sonuna kadar destekleyeceğim” dedi. Protesto etti dışarı atıldı Cumhurbaşkanõ Gül’ün konuşmasõnõ ta- mamladõğõ sõrada konferans salonunun üst bölümünde oturan ve Türkiye Gençlik Birli- ği (TGB) üyesi olduğu belirtilen öğrenciler- den biri “Sayın Cumhurbaşkanım üniver- site gençliği, farklılıkları, bölünme için de- ğil birlik için açılım istiyor” diye seslendi. Öğrenci, sivil güvenlik görevlileri tarafõndan salondan çõkarõldõ. İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ise de- mokratik açõlõm konusu ile ilgili olarak “Farklılıklarımızı zenginlik kabul ettiği- miz için, mart ayında Kürdoloji Araştır- ma Merkezi kurulması kararı alarak, de- mokratik açılım konusunda da öncü ol- duk” değerlendirmesini yaptõ. Rektör Prof. Dr. Söylet, İÜ giriş kapõsõnõn resminin bulunduğu bir tablo ile öğrencilik dönemine ait üzerinde fotoğrafõ bulunan bel- geyi Cumhurbaşkanõ Gül’e sundu. Konuş- malarõn ardõndan İÜ Devlet Konservatuvarõ Senfoni Orkestrasõ’nõn müzik sunumunu dinledikten sonra Rektör Prof. Dr. Söylet ile rektörlük binasõna geçti. Konuşmasına izin verilmedi İÜ Öğrenci Konseyi Başkanõ Seda Aker- dem ise açõlõş töreni sõrasõnda, kendisiyle birlikte öğrenci temsilcisi 18 kişinin açõlõş törenine alõnmadõklarõnõ öne sürdü. Aker- dem, “Her yıl açılış töreninde öğrenci kon- seyinden birisi konuşma yapar. Ancak bu yıl İÜ Edebiyat Fakültesi’nden bir öğrenci konuşma yaptı. Atatürkçü olduğum için konuşmama izin verilmedi” diye konuştu. Akardem, daha sonra rektör yardõmcõlarõnõn da araya girmesi üzerine Prof. Dr. Yunus Söylet’in konuşmasõnõn yapõldõğõ sõrada salo- na alõndõ. Türkiye Gençlik Birliği, İÜ Öğrenci Kollektifleri ve Gençlik Federasyonu üyesi öğrenciler, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ve İÜ Rektörü Yunus Söylet’i yaptıkları açıklamalarla protesto ettiler. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Üniversite öğrencileri yaptõklarõ üç ayrõ gösteriyle taleplerini dile getirdiler Açılıma, harçlara, irticaya protesto İstanbul Haber Servisi - İstanbul Üniver- sitesi’nin (İÜ) öğrencileri, açõlõş törenine katõ- lan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Yüksek- öğretim Kurumu (YÖK) Başkanõ Prof. Dr. Yu- suf Ziya Özcan ve İÜ Rektörü Yunus Söylet, üç ayrõ gösteri ile protesto edildi. İstanbul Üniversitesi’nin akademik açõlõşõnõ yapmak üzere törene katõlan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, İÜ Fen Fakültesi kapõsõnda, tö- renin olduğu saatlerde, Türkiye Gençlik Birli- ği (TGB) üyesi bir grup tarafõndan protesto edil- di. “Üniversite kapısı, açılımlara kapalı” slo- ganlarõyla törenin yapõldõğõ bahçenin önüne ge- len TGB’liler burada bir basõn açõklamasõ yaptõ. TGB İstanbul Şube Başkanõ Adnan Türk- kan, Cumhurbaşkanõ Gül’ün İÜ’ye geliş ama- cõnõn, açõlõmlarõnõ üniversitelere kabul ettirmek olduğunu söyledi. Türkkan şöyle konuştu: “Bunun için de İÜ’nün seçilmesi anlam- lıdır. Açılım politikasının bir uygulaması ola- rak İÜ’de Kürt Dili ve Edebiyat bölümü açı- lacaktır. Burada amaçlanan Kürt yurttaş- larımızın en doğal hakları olan tarihlerini, destanlarını, kültürlerini öğrenmeleri de- ğildir. Üniversitede açılacak bu bölümle birlikte açılımlar akademik ortama taşına- caktır. Anadil tartışmaları bu düzlemde yürütülecektir. Anadilde eğitim ayrı bir devlete giden yolda en önemli adımdır.” İÜ Rektörü Yunus Söylet’in açõlõmlarõ des- teklemesi halinde istifa etmesi gerektiğini sa- vunan Türkkan, şunlarõ söyledi: “Açılımlar için, YÖK tarafından geçen dö- nem içinde atanan Rektör Söylet’in desteğe ihtiyacı vardır. Söylet’in en büyük destek- çilerinden biri de geçen aylarda fahri dok- tor unvanı verdiği Başbakan Tayyip Erdo- ğan’dır. Bugün Tayyip Erdoğan ve Abdul- lah Gül, atadıkları rektörle üniversitemizi kendi dergâhları olarak görüyorlarsa büyük yanılgı içindedirler. Söylet ise açılımları uygulamaya kalkarsa görevinden istifa et- melidir.” İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kollektifi üye- si bir grup ise “AKP defol, üniversiteler bi- zimdir”, “Gericiler dışarı, üniversiteler bi- zimdir” sloganlarõ atarak bir protesto gösteri- si yaptõ. İÜ Öğrenci Kollektifleri adõna açõklama ya- pan Burçin Şimşek, “Üniversitelilere kapı- larını kapatan Söylet, açılış törenine kendi- ni İÜ’ye rektör olarak atayan Abdullah Gül’ü davet ediyor. Her yerde AKP’liyim di- ye gezen Söylet, kendini göreve getirenlere hiç ihanet etmiyor” dedi. Harçlara yapõlan zamlarõn altõnda da rektör Söylet’in de imzasõnõn bulunduğunu anõmsatan Şimşek, “İÜ öğrencileri kimliğini sattırma- mak için yakanı bırakmayacağız. Tüm bu eğitimi özelleştiren, paralılaştıran uygula- maların son dönemdeki uygulayıcısı AKP ik- tidarı, onun atadığı Fethullahçı YÖK Baş- kanı ve üniversite rektörleridir. Paralı eği- tim ve gericiliği durdurana dek mücadele- miz sürecek. Üniversitemizin açılış günün- de ise 25 arkadaşımızın ceza aldığını öğ- rendik. Bu cezalar 1 ay ile 5 dönem arasın- dadır. Söylet, Başbakan Erdoğan’a dokto- ra verirken öğrencilere ceza vermiştir” de- di. Gençlik Federasyonu üyeleri de yaptõklarõ açõklamada, “Geçen sene başlattığımız ‘Üc- retsiz ulaşõm istiyoruz, alacağõz’ kampanya- mızı da bu yıl sürdüreceğiz” dediler. Kurullara belediye başkanlarõ ve sanayi odasõ başkanlarõ da üye olarak katõlacak Danışma kurulları geliyor MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK’ün üni- versitelerde “danışma kurul- ları” oluşturulmasõnõ öngören yönetmelik taslağõna göre be- lediye ve sanayi odasõ baş- kanlarõ kurul üyesi olarak ulu- sal ve uluslararasõ akademik konularla ilgili programlarõ geliştirecek, üniversitelerin he- deflerini belirleyecek. Danõşma kurullarõnda alõnan tavsiye ni- teliğindeki kararlar üniversite yönetimine sunulacak. YÖK, “Bologna Süreci” kapsamõnda üniversitelerin akademik faaliyetlerinde ve stratejik planlamalarõnda yük- seköğretim kurumlarõ dõşõn- daki paydaşlarõn da görüşleri- ne başvurulmasõ, destek ve katkõlarõnõn alõnmasõ amacõyla üniversitelerde danõşma ku- rullarõnõn kurulmasõnõ öngören yönetmelik taslağõnõ üniver- site rektörlüklerine gönderdi. Rektörlüklerden 17 Ekim 2009 tarihine kadar taslak hak- kõnda görüş ve önerilerini YÖK’e bildirmeleri istendi. Yönetmelik taslağõna göre yük- seköğretim kurumlarõnda eği- tim programlarõnõn ilke, hedef ve öğrenci kazanõmlarõnõn de- ğerlendirilmesi ve gerek ulusal, uluslararasõ gelişmeler, gerek yükseköğretim paydaşlarõnõn ihtiyaçlarõ doğrultusunda prog- ramlarõn geliştirilmesi ama- cõyla danõşma kurullarõnõn oluş- turulmasõ öngörülüyor. Taslağa göre danõşma ku- rullarõna rektör, dekanlar, mes- lek yüksekokulu koordinatörü, üniversite içerisinde varsa TÜ- BA üyesi olan öğretim üyele- ri, üniversitelerin eski rektör- leri üye olarak katõlacak. Üniversite mensubu kurul üyelerinin yanõ sõra danõşma kuruluna üniversitenin bulun- duğu ildeki sanayi ve ticaret odasõ başkanlarõ veya temsil- cileri; TMMOB’ye bağlõ mes- lek odalarõnõn başkanlarõ, üni- versite mezunlar derneği baş- kanõ; il milli eğitim müdürü ve diğer kamu kuruluşlarõ içinden valiliğin belirleyeceği diğer iki kurumun müdürü; üniver- site senatosunun önerisiyle üniversitenin bulunduğu ilde- ki paydaş olan diğer sivil top- lum örgütlerinden ikisinin baş- kanõ; ilin belediye ya da bü- yükşehir belediye başkanõ ve- ya temsilcisi de üye olarak katõlacak. Yılda en az 2 kere toplanacak Üniversite rektörleri danõşma kurullarõna başkanlõk edecek. Kurul çalõşmalarõnõn sekretar- yasõ rektörlük tarafõndan yü- rütülecek. Üyelerin görev sü- resi üç yõl sürecek, görev süresi dolan üyeler tekrar görevlen- dirilebilecek. Danõşma kurul- larõ, başkanlõğõn yaptõğõ davet üzerine bahar ve güz yarõyõllarõ olmak üzere yõlda en iki kere toplanacak. Gerekli görüldüğü hallerde danõşma kurullarõ ola- ğanüstü toplantõlar yapabilecek. Danõşma kurullarõnõn gün- demi, kurul başkanlarõ tara- fõndan belirlenecek ve üyelere toplantõdan önce bildirilecek. Rektörlükler danõşma kurulu üyelerine üniversitenin vizyo- nu, misyonu, hedefleri ve il- keleri; danõşma kurulundan beklentilere ilişkin birer yazõ gönderecek. ODTÜ REKTÖRÜ ACAR: Ülkenindurumu endişeverici ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, “Ülkemizin yasama, yargı ve yürütme erklerini temsil eden en önemli kurum- larını yıpratmaya devam eden iç çatış- malar, toplumumuzda düşünen, eleşti- ren kesimleri yıldırma çabaları ve diya- log eksikliği, önümüzdeki önemli sorun- ların çözümü konusunda endişe duyma- mıza neden olmaktadır” dedi. Yeni akademik yõlõn başlamasõ nedeniyle ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde dü- zenlenen törende konuşan ODTÜ Rektörü Acar, kurumlarda liyakata dayalõ kültürün desteklenmesi ve tüm Türkiye’de yaygõn kõ- lõnmasõnõn çok önemli olduğunu ifade ederek YÖK’ü de eleştirdi. Acar, “Uluslararası bir İngilizce sınavında, Türk öğrencilerin al- dıkları puanlar Avrupa ülkeleri sıralama- sında sondan ikinciyse, bunun çözümü öğ- rencilerden ve öğretim üyelerinden iste- nen İngilizce sınav puanlarının düşürül- mesi olamaz. Çözüm, yabancı dil eğitimi- ne gereken önemi vermek, etkili İngilizce eğitim olanaklarını tüm topluma yaymak- tır” dedi. Öğrenci affõ uygulamasõnõ da eleş- tiren Acar, askeri okullardan ilişiği kesilen öğrencilerin Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversi- telere yerleştirilmesine de tepki göstererek, “Özellikle başka eğitim sistemlerinden farklı nedenlerle ayrılmış olan kişilerin bir af yasasıyla, herhangi bir liyakat aran- maksızın üniversitelere yerleştirilmesi, yi- ne bildiğimiz kadarıyla dünyada örneği olmayan, akademik dünyamızı ve kamu vicdanını son derece rahatsız eden bir ta- sarruftur” diye konuştu. KAYAKÖY’DE 6 ÖĞRENCİ EKSİK DİYE OKUL KAPATILIYOR Kapatmakararõnatepki KÜTAHYA (Cumhuriyet) - Kütahya’nõn Gediz ilçesine bağlõ Kayaköy beldesindeki ilköğretim okulu 6 öğrenci eksik diye kapatõl- dõ. Yöre halkõ karara tepki gösterdi. 1924 yõlõnda açõlan Kayaköy İlk- öğretim Okulu’nun kapatõlma kara- rõna öğrenciler ve veliler toplanarak protesto gösterisi yaptõ. Ardõndan Gediz Kaymakamlõğõ önünde pro- testolarõnõ devam ettiren yurttaşlara CHP İlçe Başkanõ Şeref Han da destek verdi. Gediz Kaymakamõ İs- mail Çorumluoğlu, göstericilerden 5 kişilik bir heyeti kabul etti. Eylemde basõn açõklamasõ yapan Kayaköy Belde Belediye Başkanõ Erdoğan Dirican, “1924 yılında açılmış, nice beyinler yetiştirmiş, geçmişi başarılarla dolu Kayaköy İlköğretim Okulu’nun altı öğren- ci eksik diye kapatılması vicdan- ları sızlatmaktadır” dedi. Okulun kapatõlmasõyla ilgili sürecin soru işaretleri bõraktõğõna dikkat çeken Dirican, “Bu soruların cevapları- nı Kayaköy, Saruhanlar, Değir- menköy, Aşıkpaşa ve Soğuksu halkı bilmektedir. Bu soruların cevapları 29 Mart 2009 tarihin- den sonraki süreçte saklıdır” diye konuştu. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce toplanan komisyonun kararõ 27 Ha- ziran’da vermesi gerekirken, bunu 3 Temmuz seçimlerinden sonraya bõraktõğõnõ vurgulayan Dirican, ay- rõca komisyon kararlarõnõn da bir- kaç kez değiştirildiğini söyledi. Okulun geçen yõllarda da 6 eksik öğrencisiyle faaliyette olduğuna işaret eden Dirican, yetkililerden “Niçin 29 Mart 2009 seçim süre- cinden sonra birden kapatma ka- rarı verilmiştir?” sorusuna yanõt vermelerini istedi. Çankaya’da da akademik yõl başladõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çankaya Üniversitesi’nde de yeni akademik yõl nedeniyle tören düzenlendi. Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, dürüstlük, akõl ve bilimin güzel şeylerin olma olasõlõğõnõ; sahtekâr- lõk ve cehaletin ise kötülüklerin meydana gelme olasõlõğõnõ arttõrdõğõnõ belirtti. Güvenç, “Örnek vermek gerekirse, binaların orta şiddetli bir depremde bile yıkılması, dere yatağına evlerin yapılması, deniz kenarındaki şehirlerin bile sele maruz kalmasının altında iş ahlakının zayıflığı ve iş bilmezlik yatmaktadır. Meydana gelen büyük zarar takdiri ilahi değil- dir” dedi. Çankaya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Baş- kanõ Sıtkı Alp ise “Küresel ekonomik kriz- den etkilenilmemesi için bu öğretim yılın- dan sonraki iki öğretim yılında, 2010-2011 ve 2011-2012 öğretim yıllarında eğitim öğ- retim ücretlerine hiçbir şekilde zam yapma- yacağız” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear