Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2009 SALI
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
Müzakere öncesi füze hamlesi
Dış Haberler Servisi
- İran önceki gün baş-
lattõğõ füze tatbikatõnõn
dünkü üçüncü aşama-
sõnda, geliştirilmiş uzun
menzilli Şahab 3 ve Sic-
cil füzelerini başarõyla
denediğini bildirdi.
2 bin km. menzilli
füzeler, İsrail’i, Orta-
doğu’daki Amerikan
askeri üslerini, Avru-
pa’nõn bir bölümünü ve
Türkiye topraklarõnõn
büyük bölümünü vura-
biliyor. Rusya’nõn baş-
kenti Moskova, Yuna-
nistan’õn başkenti Atina
ve İtalya’nõn güneyinin füzelerin men-
zili içinde olduğu belirtiliyor. Şahab 3
ve Siccil füzeleri, İran’õn sahip olduğu
en uzun menzilli füzeler.
Kum kentinde yapõlan “Kutsal Sa-
vunma Haftası” kapsamõndaki yõllõk
planlõ tatbikatõn ilk aşamasõnda, kõsa
menzilli Fatih-110, Tonder-69 füzeleri ile
Zilzal roketi fõrlatõlmõştõ. Fatih füzeleri
193, Tonder füzeleri ise 150 km. menzilli.
Devrim Muhafõzlarõ Hava Kuvvetleri
tarafõndan gerçekleştirilen tatbikatõn
ikinci aşamasõnda ise 300 ila 700 kilo-
metre menzilli Şahap-1 ve Şahap-2 fü-
zelerinin başarõyla fõrlatõldõğõ duyurul-
muştu. İran bundan önce bilinen son fü-
ze denemesini geçen mayõs ayõnda ger-
çekleştirmiş ve Siccil 2 füzesinin başa-
rõyla denendiği duyurulmuştu.
Devrim Muhafõzlarõ Hava Kuvvetle-
ri Komutanõ Tuğgeneral Hüseyin Sela-
mi, tatbikat dolayõsõyla yaptõğõ açõkla-
mada, “bütün tehditlere karşı hazır ve
kararlı olduklarını” söyledi. Tuğge-
neral Selami, tatbikatõn İran’õn savunma
gücünü ve caydõrõcõlõğõnõ arttõrmaya yö-
nelik olduğunu belirterek “bölgedeki
tüm hedeflerin” füzelerin menzili için-
de olduğunu vurguladõ.
Avrupa endişeyle karşıladı
Fransa, tatbikatla ilgili açõklamasõnda,
İran’õ dünyada istikrarsõzlõk yaratacak faa-
liyetlere son vermeye çağõrdõ. Avrupa
Birliği Ortak Dõş Politika ve Savunma
Yüksek Temsilcisi Javier Solana da
İran’õn eylemlerinin endişe verici oldu-
ğunu söyledi. Solana, İran’õn nükleer
programõyla ilgili sorunlarõ Birleşmiş Mil-
letler’le çözmesi gerektiğini de belirtti.
Rusya ise İran’a gösterilen tepkiler
konusunda, herkesin “sakin” olmasõ ve
“duygularına kapılmaktan” kaçõn-
masõ gerektiğini bildirdi. Füze tatbikatõ,
1 Ekim’de yapõlacak müzakereler ön-
cesinde Tahran yönetiminin elini güç-
lendirme hamlesi olarak değerlendiri-
liyor. İran nükleer faaliyetleri konu-
sunda, perşembe günü Cenevre’de
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve
Almanya ile masaya oturacak.
ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clin-
ton, müzakereler öncesinde yaptõğõ
açõklamada, İran’õn, nükleer çalõşma-
larõnõn barõşçõ olduğuna ABD ve diğer
ülkeleri inandõrabileceğini sanmadõğõ-
nõ söyledi. ABD Savunma Bakanõ Ro-
bert Gates ise İran’a karşõ bir askeri ha-
rekâtõn etkili olmayacağõnõ, ekonomik
ve diplomatik baskõ kurmanõn İran’õn
politikalarõnõ değiştirmek açõsõndan da-
ha iyi bir yol olduğunu söyledi.
İran, 1 Ekim’de yapõlacak nükleer müzakereler öncesinde uzun menzilli füze sistemlerini
denedi. Şahab 3 ve Siccil füzeleri, Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’yi vurabiliyor
İran, Şahab
3’le gövde
gösterisi yaptı.
İngiliz gazeteleri, Almanya seçim sonuçlarõnõ Türkiye açõsõndan olumsuz olarak görüyor
‘Seçimlerin asõl kaybedeni Türkiye’
Dış Haberler Servisi - Almanya’daki
seçimlerle ilgili dõş basõndaki yorumlarda,
seçim sonuçlarõnõn Türkiye’yi olumsuz
etkileyeceği değerlendirmesine yer
verildi. İngiliz Times gazetesi, “Yeni
hükümet oluşumunda asıl kaybeden
Türkiye olabilir” ifadesini kullandõ.
Gazetedeki yorum haberde, “Alman
Sosyal Demokratlar 11 yıldır
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
girmesinin en büyük savunucusu oldu.
Önce Yeşiller ile kurdukları ittifakla,
son dönemde de Hıristiyan
Demokratlar ile kurdukları büyük
koalisyonla. Ancak Sosyal
Demokratlar artık muhalefette. Paris
ve Berlin’de Ankara’nın üyeliğine
şüpheyle yaklaşan hükümetler var”
denildi. Independent gazetesinin
haberinde de, “Dış politikada, merkez
sağ koalisyon Türkiye’nin AB’ye
katılma girişimine daha güçlü bir sesle
engel olmayı deneyebilir. Merkel
Ankara için ‘imtiyazlõ ortaklõktan’ yana”
ifadesi kullanõldõ.
Öger: Süreç yavaşlayacak
Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) eski
Avrupa Parlamentosu milletvekili olan
Vural Öger, Angela Merkel ile
Liberallerin kuracağõ hükümetin
Türkiye’nin AB müzakere sürecine
olumsuz yansõmalarõ olacağõnõ söyledi.
Öger, ABHaber’e yaptõğõ açõklamada
“Liberaller, liberal oldukları için
kategorik olarak Türkiye’nin AB
üyeliğine hayır demiyorlar.
Almanya’dan bakıldığı zaman
Türkiye-AB müzakere süreci yavaşlar.
Kayıtsız şartsız evet veya hayır
demeyecekler. Süreç durmayacak daha
da yavaşlayacak, ama hızlandırılması
için hiçbir şey yapılmayacak” dedi.
Sosyal Demokratlarõn bugüne kadar
Merkel’in “Türkiye için imtiyazlı
ortaklık” görüşünü ülkenin resmi
politikasõ haline getirmesini önlediğini
kaydeden Öger, “Şimdi AB içinde
müzakere sürecini durdurmak için
ellerinden geleni yapacaklar. AB’deki
diğer Türkiye karşıtları bundan
cesaret alacak” diye konuştu. 2005-
2009 döneminde, Federal Meclis’te Sol
Parti’yi temsil eden Prof. Dr. Hakkı
Keskin de, Cumhuriyet’e yaptõğõ
açõklamada, “Bu seçim sonuçları şunu
gösteriyor: Bir kere Hıristiyan Birlik
Partisi ve onun başkanı Merkel ile,
AB-Türkiye ilişkilerinde bu partiye
çok yakın duran liberallerin
oluşturacağı hükümette, daha önce
Sosyal Demokratların izlediği
Türkiye’ye destek veren politikayı
göremeyeceğiz” diye konuştu. Keskin,
şu anda iktidara gelmesi beklenen
hükümetin Türkiye’ye soğuk olduğunu
söylemekle birlikte, Türkiye’yle yapõlan
anlaşmanõn bu hükümet için de bağlayõcõ
olduğunu, Merkel’in de anlaşmalara
bağlõ kalacağõnõ ifade ettiğini anõmsattõ.
Keskin ayrõca mecliste güçlü bir sol
muhalefetin bulunacağõnõ da vurguladõ.
Almanya’daki seçim
sonuçlarõnõn Türkiye’ye
etkisi daha ilk günden
tartõşõlmaya başlandõ. Hakkõ
Keskin, yeni Berlin hükümetinin
“Türkiye’ye soğuk olacağõnõ”
kabul etmekle birlikte, kapõlarõn
Türkiye’ye tamamen kapanacağõ
yorumlarõna katõlmõyor.
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Her Horozun Ödü!
Nev York’ta eylül ayı çok güzel-
dir! Sıcaklık erimiştir. Korkunç
rutubet azalmıştır. Bu nedenle Bir-
leşmiş Milletler’in (BM) Genel Kurul
toplantılarına katılacak 200’e yaklaşan
ülkenin başkan, başbakan ya da dış-
işleri bakanlarının buluşmaları için
eylül ayının sonu seçilmiştir. Gerilim-
li ortamlardan sonra, konukların bu ılı-
man iklim koşullarında rahat hava al-
maları uygun görülmüştür.
Manhattan Adası’ndaki 38 katlı
BM binasının ön cephesi “1. Cad-
de”ye, arkası “Doğu Nehri”ne bakar.
BM binasının karşı kaldırımında ise
Dışişleri Bakanı iken İhsan Sabri
Çağlayangil’in satın alıp Türkiye’ye
kazandırdığı bir gökdelen “Türk Evi”
adını taşır. Binada, BM’deki Türk
Temsilciliği, başkonsolosluk ve çeşitli
devlet kuruluşlarının daireleri vardır.
Orada görev yaptığım yıllarda,
Genel Kurul’un açılış günü gelene-
ği olarak ev sahibi konumundaki
ABD Başkanı Ronald Reagan’ın,
konuklarına verdiği öğle yemekleri-
ne, açış konuşmalarına tanık ol-
muştum. Her yıl olduğu gibi o gün
BM’ye giden yollar Nev York poli-
since kesilir, o sokaklardaki bina-
larda yaşayan in-
sanlara bile, Rea-
gan oradan uzakla-
şıncaya değin giriş
çıkış yasaklanırdı.
Yine her yıl olduğu
gibi o gün Reagan,
BM binasına girişi ön-
cesi ve çıkışı sonra-
sındaki on dakika bo-
yunca, tüm devlet ve
hükümet başkanları-
nın bile giriş çıkışları-
na izin verilmezdi. Bir
keresinde, Türk Dış-
işleri Bakanı’nın “Türk
Evi”nden çıkıp karşı
kaldırımdaki BM’ye
yürümesi, yanında
FBI’ın korumaları bu-
lunduğu halde, engellenince bakan
kapıda “mahsur” kalmıştı.
Bir başka zaman Başkonsolos Yar-
dımcısı Ferhat Ataman, Reagan’ın
100 koruma araçlı, ameliyat bile ya-
pılacak 10 ambulanslı konvoyunu iz-
lemek için odasının penceresinden dı-
şarıya bakmak istediğinde, sokakta-
ki birkaç polis dürbünlü tüfeklerini ken-
disine doğrultarak içeriye girmeye
zorlamışlardı! “Diplomatik dokunul-
mazlığı” kimsenin umurunda değildi.
Ataman, geri çekilmeseydi, dürbün-
lerin yönlendirdiği tetiklerin hedefi
olması işten bile değildi.
Bu deneyimlerden dolayı Türk Tem-
silciliği bir Türk’ü Nev York Polisi
(NYP) ve FBI arasında “bağlantı” kur-
mak ve “eşgüdüm” yapmak amacıy-
la görevlendirmişti. Örneğin, Turgut
Özal Nev York’a gelmeden önce bu
görevli yerel güvenlikçiler ile ziyaret
programını görüşür, belirli bir telsiz fre-
kansından saniye saniye NYP ve FBI
ile eşgüdüm sürdürürdü. Özal’ın uça-
ğı indiği andan, havalandığı ana ka-
dar en ufak bir olay ya da bir itiş ka-
kış yaşanmazdı. Daha sonra bu “so-
rumluluk sahibi görevli” Türk Temsil-
ciliği’nden ayrılmak zorunda bırakıldı!
Yıllarca Türk Evi’nde Federasyon
Başkanlığı yapan, günümüzde AB’den
sorumlu Bakan Egemen Bağış bu
düzenlemeleri çok iyi bilir.
Unutmayınız ki ABD Başkanı John
Kennedy ve kardeşi Adalet Bakanı
Robert Kennedy sıkı korumaya kar-
şın öldürüldüler. Reagan’a yapılan sui-
kastta kurşun kalbinin 2 cm. yanından
geçip ciğerine saplanmış, ameliyatla
kurtarılmıştı.
Anlaşılan daha önceleri olduğu gi-
bi, belirli bir odaktan eşgüdüm yapıl-
madığı için Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın İngilizce bilmeyen koru-
maları ile Başkan Barrack Hussein
Obama’nın korumaları arasında -her
ne demekse- bir “arbede” çıkmış! Tam
Türkçesiyle “itiş kakış” olayında Tür-
kiye Başbakanı da argoda “goril”
denilen bir Amerikalı korumayı eli ile
iterek “fiziki tepki” bile göstermiş!
Erdoğan, Davos benzeri bir davra-
nışla, bu olayı kınamak amacıyla eski
Başkan Bill Clinton’un “Küresel Giri-
şim” toplantısına git-
meyerek “G-20 Zirve-
si ve Küresel Etkileri”
konuşmasını yapma-
mış! FBI sözcüsü de
TC heyetini “kafası ka-
rışan bir yabancı heyet”
sözleri ile tefe almış!
Erdoğan, bir süre
sonra 5. Cadde’de
bazı bakanları ile yü-
rüyüş yapmış. Yürü-
yüş kaçamağını gö-
rüntüleyen Türk ga-
zetecilerinin “Güzel
bir fırsat bulup Nev
York’ta yürüyüşe çık-
mışsınız” sözlerine
şöyle sitem etmiş:
“Türkiye’nin yoğun
gündeminde fırsat mı veriyorsunuz?
Her gün yeni bir şey çıkarıyorsunuz.
Burada fırsattan istifade ben de nor-
mal bir insan gibi nefes alayım, so-
kaklarda yürüyeyim, dedim!”
Başbakan haklı! Ankara’da, İstan-
bul’da değil yürümek; ABD Başkanı
kadar olmasa bile, çok sıkı bir güvenlik
ordusu ile kavşaklarda durmadan
geçmek için trafik ışıklarını değiştirmek,
elbette herkes için can sıkıcı…
Kasımpaşalı Erdoğan’ın bu ikinci
meydan savaşı… Geçen yıl da İs-
panya’da “Uygarlıklar İttifakı” top-
lantısında da ev sahibi korumalarla
“itiş kakış” yaşanmıştı.
Eskiden “Her horoz kendi çöplü-
ğünde öter…” diye bir deyiş vardı.
Anlaşılan ABD’de Obama, İspan-
ya’da Jose Luis Rodriguez Zapa-
tero, Türkiye’de Erdoğan kendi ül-
kelerinde güvenlik konusunda “önce
ben” diyorlar. Eski söylemi şöyle
değiştirsek acaba nasıl olur? “Her ho-
rozun ödü kendi çöplüğünde patlar!”
“Courage to Care (İlgiye Ce-
saret)” ödülü sahibi Başba-
kan Erdoğan’ın Nev York’a iner inmez
ilk işi, bu ödüle “ihanet etmediğini”
göstermek için olsa gerek, ABD’de-
ki 50 Yahudi kurumunun temsilcile-
rini kabul etmek oldu.
Erdoğan, “47. Sokağın” bir başın-
daki “Türk Evi” ile öteki başındaki “İn-
kâr ve İftiraya Karşı Birlik (ADL)” ad-
lı Yahudi lobisinin karargâhının baş
sorumlusu Abraham Foksman ile
“one minute”a (bir dakika) değinil-
meden dakikalarca konuşmuş.
Foksman, Erdoğan’a “gündemin-
de İsrail ziyareti olup olmadığını”
sormuş. Başbakan, planlanmış bir zi-
yaretin olmadığını, ekimde bir za-
manlar “kitlesel imha silahlarının”
bulunduğu savlanan komşu Irak’ı,
şimdilerde “nükleer silah üretim mer-
kezi” fotoğrafları yayımlanan İran’ı zi-
yaret edeceğini söylemiş.
Irak Başbakanı Celal Talabani’nin
Nev York’ta “İran’a karşı yapılacak bir
harekâta ülkesinin yataklık etmeye-
ceğini” açıklamasının ardından Er-
doğan’ın ADL’cilere ne söylediğini bil-
miyoruz. Ama şu açıklaması Dışişle-
ri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun si-
yasasının kokusunu taşıyor: “Yatıyor
kalkıyor İran diyoruz! Ortadoğu’da
İsrail nükleer silaha sahip değil mi?”
Başbakan’ın bu haklı sorgulama-
sına elbette karşı çıkılamaz… Gü-
neyde İsrail, doğuda İran’ın atomla-
rına karşılık Türkiye 7.8 milyar dolar-
lık füzesavar sisteminin peşinde…
Türkiye, Suudi Arabistan ile birlikte
bölgedeki ABD silah sanayisinin en
önemli müşterilerinin başında geliyor.
Arapların silahlanmasının temel ne-
deni İsrail’deki nükleer silahlar değil
mi? O silahların üzerinde ABD eti-
ketleri bulunmuyor mu? ABD, Irak’ın
ardından şimdi de İran’ı boy hedefi
yapma peşinde silah satışlarını art-
tırmıyor mu?
ABD’li ev sahibi bakanlar oldum
olası, BM toplantısı için Nev York’a
gelen yabancı meslektaşı ile ikili gö-
rüşmeler yaparlar. ABD’li diplo-
matlar bu görüşmelerde kendi ba-
kanlarını “psikiyatr”, konuk bakan-
ları da sorunlarını anlatan “hasta-
lara” benzetirler.
Başbakan Erdoğan’ın ABD’de
“devlet” kavramı ile bağlantılı te-
maslarını en güzel yansıtan iki fo-
toğrafı pazar günü Vatan gazetesi yan
yana kullandı. İki devin devlet baş-
kanları Obama ve Dimitri Medvedev
ile G-20’ler toplantısının yapıldığı
Pittsburgh’da beklenmedik, baş ba-
şa görüşmelerini gösteren iki resim,
Türkiye’nin uluslararası siyasada gel-
diği önemli konumun açık gösterge-
siydi. “Psikiyatrın muayenehanesinde”
yapılmayan her iki görüşmenin iste-
mi de iki başkandan gelmişti.
Daha ayrıntılı görüşmeler için ara-
lıkta Vaşington’a gideceği anlaşılan Er-
doğan’a tezkere gerginliğinden son-
ra yeniden ABD Başkanı’nın baş ma-
sasında yer verilmişti. Obama’nın
beyaz şarap kadehi ile “şerefe” dediği
Erdoğan “su bardağı” ile yanıt vermiş.
Oysa “şerefe şarap kadeh kaldırma-
nın” mucidi Göktürkler ve Hunlardır!
İster komşu ülkeler ile yaptıkları an-
laşmaları, ister ticaret bağlantılarını ko-
ruyacaklarına, atalarımız “toluy” de-
dikleri kadehleri kaldırarak “şarap”
üzerine ant içerlerdi! Nereden nereye?
‘Şeref’ Andı ve Şarap!
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
Erdoğan ABD’de.
Vatan Gazetesi’nden.
Aydan Özoğuz. Ekin Deligöz. Sevim Dağdelen.
Beş Türk Bundestag’da
Dış Haberler Servisi - Alman-
ya’da önceki gün yapõlan genel se-
çimler sonucunda, 5 Türk kökenli
milletvekili adayõ federal meclise
(Bundestag), biri ise eyalet meclisine
girmeyi başardõ. Seçimlerde federal
mecliste sandalye kazanan Türk
kökenli isimler, Hür Demokrat Par-
ti’den (FDP) Serkan Tören, Sosyal
Demokrat Parti’den (SPD) Aydan
Özoğuz, Yeşiller Partisi’nden Ekin
Deligöz ve Memet Kılıç, Sol Par-
ti’den Sevim Dağdelen olurken
eyalet meclisi seçimlerinde SPD’nin
adayõ Serpil Midyatlı kazanan isim-
ler arasõnda yer aldõ.
Hür Demokrat Parti (FDP) Aşa-
ğõ Saksonya eyaletinde aday olan
Serkan Tören’in meclise girme-
siyle FDP, genel seçimlerde ilk
kez bir Türk kökenli bir milletve-
kili çõkarmõş oldu.
Tören: Korkmayın
Stade kentinde bir kafede seçim so-
nuçlarõnõ ailesi ve partisinden önde ge-
len isimlerle birlikte izleyen Tören,
AA’ya verdiği demeçte,
“Çok mutluyum.
1993’ten bu yana
FDP’de aktif ola-
rak çalışmaktayım.
CDU ve FDP koa-
lisyon hükümeti
kurarsa, ilgili ba-
kanlıkların içişleri
ya da dışişleri ko-
misyonlarında görev
almak isterim. Türki-
ye’nin yeri Avru-
pa’dır. Türkiye’nin
AB’ye girmesi ko-
nusuna ağırlık vereceğim” dedi.
FDP’nin birlik partileriyle
(CDU/CSU) bir koalisyon hükümeti
kurmasõ durumunda partisinin dõşiş-
leri bakanlõğõ görevini üstleneceğine
inandõğõnõ ifade eden Tören,
“FDP’nin iktidarda olduğu dö-
nemlerde, Türkiye AB’ye daha ya-
kın oldu. Hatta müzakere süreci
başladı. Korkmaya gerek yok. Tür-
kiye’nin Kopenhag kriterlerini ye-
rine getirdiği takdirde, AB’ye üye
olacağına inanıyorum” ifadesini
kullandõ. Sonradan uyum olmayaca-
ğõnõ söyleyen Tören şöyle devam et-
ti: “Çok küçük yaşlarda eğitime ve
dil eğitimine ağırlık verilmeli. Her-
kese eşit haklar tanınmalı. Eğitime
önem vermezsek uyum da olmaz.
Almanya bizim memleketimiz. O
halde buraya uyum sağlamamız
ve eğitime önem vermemiz gerekir.”
FDP’nin orta sõnõfõn haklarõna ağõr-
lõk veren bir parti olduğunu, Alman-
ya’da son yõllarda devlet müdahale-
sinin çok arttõğõnõ savunan Tören, “On
bir yıldan bu yana sosyal demok-
ratlar ülkede iktidarda. Çifte va-
tandaşlık dediler, olmadı. Alman
vatandaşlığına geçişi kolaylaştı-
racağız dediler, olmadı. Gelinler,
damatlar bu ülkeye gelemez oldu.
Kısacası sosyal demokratlar ver-
dikleri sözleri yerine getiremedi-
ler” dedi. Annesi Nejla Tören de,
“Oğlum adına çok sevinçliyim. 7
ay önce babasını kaybetmişti.
Babası oğlumun milletvekili ol-
masını çok istiyordu. Buruk bir
sevinç içindeyim” diye konuştu.
SPD Hamburg eyalet listesin-
den milletvekili adayõ olan Aydan
Özoğuz da partisinin aldõğõ kötü se-
çim sonucuna rağmen federal mec-
lise girmeyi başardõ. Hamburg Eya-
let Meclisi üyesi olarak 2001-2008
arasõnda partisinin meclis grubun-
da göç politikalarõ sözcülüğünü
yapan Özoğuz, federal mecliste ai-
le, göç ve eğitim konularõna ağõrlõk
vermek istediğini kaydetti.
Yeşiller Partisi’nin Bavyera eya-
let listesinden milletvekili adayõ
olan Ekin Deligöz 4. kez meclise gir-
meyi başardõ. Tokat doğumlu Deli-
göz, Kasõm 2005’ten bu yana mec-
listeki aile, kadõn ve gençlik komis-
yonunun başkan yardõmcõlõğõnõ ya-
põyor. Deligöz, partisinin oy ora-
nõnõ arttõrmasõnõn memnuniyet
verici olduğunu belirtirken
Birlik partileriyle FDP’nin
kuracağõ koalisyon hüküme-
tinin ülkeyi geriye götürece-
ğini, göç politikalarõnõ da
zayõflatacağõnõ kaydetti. Ye-
şiller Partisi adayõ Memet
Kılıç ise Baden-Württenberg
eyaletinde seçimi kazanarak,
bu partideki ikinci Türk köken-
li milletvekili oldu.
Evli ve bir çocuk sahibi olan Kõlõç,
hukukçu olarak mecliste hukuk ve iç-
işleri komisyonlarõnda yer alabilece-
ğini, AB hukuku konusunda da ça-
lõşmalar yaptõğõ için AB Komisyo-
nu’nda da görev yapabileceğini
ifade etti. Kõlõç, 2000 yõlõndan bu
yana da yabancõlar meclisinin baş-
kanlõğõnõ yürütüyor.
Kuzey Ren Vestfalya eyaletinden
seçime katõlan Sol Parti adayõ Se-
vim Dağdelen de ikinci kez mec-
lise girdi. Almanya’nõn Duisburg
kentinde doğan Dağdelen, Ekim
2005’ten bu yana Bundestag üye-
si. Dağdelen seçmenlere teşekkür
ettiği konuşmasõnda: “Şimdi görev
sırası, kurulacak CDU/CSU-FDP
koalisyon hükümetinin ilan etti-
ği sosyal eşitsizlik politikalarına
karşı hem mecliste, hem de mec-
lis dışında muhalefeti güçlendir-
meye geldi. Özellikle ekonomik
krizin yüklerinin emekçilerin sır-
tına yüklenmesine, yoksulluğun
artmasına, savaş yanlısı, göç-
menlere yönelik dışlayıcı politi-
kalara karşı daha fazla mücade-
le etmemiz gerekecek.”
Schleswig-Holstein eyaletinde
genel seçimlerle eşzamanlõ düzen-
lenen eyalet meclisi seçimlerinde ise
SPD’nin Kiel kentinden milletvekili
adayõ olan Serpil Midyatlı (34),
eyalet meclisine giren isim oldu.
Özdemir meclise giremedi
Alman siyaset sahnesinin ünlü Türk
kökenli isimleri Cem Özdemir ve
Lale Akgün ise bu seçimlerde
federal meclise giremedi.
Stuttgart kentinden doğ-
rudan aday olan Yeşiller
Partisi Eşbaşkanõ Özde-
mir, seçmen oylarõnõn
29.9’unu alõrken yaptõ-
ğõ açõklamada 2015 yõ-
lõnda yapõlacak genel
seçimlere yeniden ka-
tõlmak istediğini söyledi.
SPD adayõ Lale Akgün ise
siyasetten çekilme kararõ al-
dõğõnõ kaydetti.
FDP’den Serkan Tören, Türkiye’nin AB’ye girmesi konusuna
ağõrlõk vereceğini, SPD’den Aydan Özoğuz da göç konusuna
eğilmek istediğini ifade etti. Yeşiller Partisi’nden Ekin Deligöz ve
Memet Kõlõç, Sol Parti’den Sevim Dağdelen federal meclise,
SPD’nin adayõ Serpil Midyatlõ da eyalet meclisine giren Türk
kökenli diğer isimler oldu.
S. Tören.
M. Kılıç.