26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2009 SALI 16 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Sevgisizlik Bataklığında Soluyanlar Akıllarına estiğinde Köy Enstitüleri’ne saldıran Hadi Uluengin’le Engin Ardıç gibiler arasına Sa- bah’ta Hasan Bülent Kahraman da katıldı. Yazısına şöyle başlıyor: “Köy edebiyatını da Köy Enstitüleri’nden mezun olmuş yazarları da sevmem.” Köy edebiyatını sevmemesine bir şey denemez; ama oradan “mezun olmuş yazarları sevmemesi”, bir insanın, kin duygusunun dışavurumu sayıla- bilir! “Benim 1970’lerin ortasında gidip Attilâ İlhan’ı bulmam onun bir solcu olarak köy edebiyatının yanlışını göstermesi ve tartışması nedeniyledir.” “Tartışma”yı anımsıyorum. Attilâ İlhan, Fakir Baykurt’a verdiği bir yanıtta, “Acıttı mı!” gibi edep dışı bir söz kullanacak denli düşürmüştü eleştiri düzeyini... Aynı Attilâ İlhan’ın, Fakir Baykurt’un ölümü üze- rine onu öven bir yazı yazdığını da anımsatalım... Sevilmemek, kişiyi ondurmaz da, yerindirmez de. Hele sevgisine kin bulaşmış birinin sevmemesi, sevmesinden yeğdir. Sevgisizlik bataklığında soluyanlar ne acınacak durumlara düşüyor!.. Kahraman bir de yazar olacak! “Bir insanı sev- mekle başlar her şey” diyen Sait Faik’i anlayarak okumuş olsaydı, acaba böylesine sevgisizleşebilir miydi?.. Romanlarını devirdiğini söylediği Yaşar Kemal başta; dünya edebiyatında insana sevgisizlikle yak- laşan tek yazar gösteremez, Kahraman. Yetkinliğini kanıtlamak için, Princeton Üniver- sitesi’nde ders verdiğinden, Amerika’da Türk Siyasetinin Yapısal Analizi kitabını yazdığından söz ederek, bilgi alanlarının enginliğini sezdirmek is- tiyor. Cahit Külebi, Amerikan bilgisiyle donanmış ki- şileri, pası dışa vurdu vuracak “galvanize” edilmiş metale benzetirdi. Hadi, Kahraman’ın bilimsel ça- lışmalarını önemseyelim; peki, karmaşık anlatımına ne diyelim... Söylediğini kimsenin anlamadığı medyatik bir yanı da var Kahraman’ın. Konuşma edasına bakmayın; TV konuşmalarını dinlemeye kalkan, tek cümlesini anlayamayınca ekranın düğmesine basıyor. Anadilini düşüncelerini yansıtacak yalınlıkta kullanmak, bilim adamını daha da inandırıcı kılar. Oysa dili sağlam olmayanın, düşüncesinin sağ- lamlığı hep kuşku yaratmıştır. Kahraman’ın anlatım tıkızlığının nerelere vardı- ğını Köy Enstitülü bir yazar, Emin Özdemir bir ör- nekle kanıtladı “Sözcükler” dergisinde. Bilgi’nin gök katlarında dolaştığını sanan Kah- raman, nasıl sevsin Köy Enstitüleri’nden mezun olmuş yazarları? Bilgisini özgür düşüncenin verimi kılmak, kişi- ye erdem kazandırır, her aşamada onu düşünsel bulanıklıktan kurtarır. Yazısında, önce “köylü yazar” saydığı Yaşar Ke- mal’i övüyor. Anadili duyarlığı gelişmemiş bir ki- şinin, onu anlayabileceğine inanmıyorum. Sözüm ona şimdi günah çıkarıyor! Bilmem, Kahraman’ımız, Yaşar Kemal’in, Bizim Köy’ün yazarı Mahmut Makal’ı Anadolu anlatı ge- leneğinin ender sanatçılarından biri saydığını duymuş mudur?.. Köy Enstitüleri, Atatürkçü kültür devriminin Cumhuriyete armağanıdır. Bozkırın ortasında kır çiçeklerinin boy atma öyküsüdür. Toprak ağala- rı, eşraf, Kahraman kafalılar bu aydınlığa ancak al- tı yıl dayanabilmişlerdir. Bilgiçlikleriyle zambak gibi açanların, sevgisiz- lik kirini kır çiçeklerine bulaştırmasından doğal ne olabilir!.. Ama şunu iyi bilmelidirler ki, Shakespeare’in deyimiyle, “ottan çok daha iğrenç kokar çürüyen zambak!” binyazar@gmail.com kultur@cumhuriyet.com.tr G elenektir, hep yazõlõp söylenir, bir ül- kenin tiyatrosunu var eden temel olgu o ülkenin yazarlarõnõn sahne için ürettikleridir. Tanzimat’tan bu yana, değirmenin taşõma suyla dönmeyeceği bilinci tiyatromu- za bir dolu yazar kazandõrmõştõr. Dramatik yazarlõkta ‘patlama’ yaşandõğõ 1960’lõ yõllarda gündeme birbirinden çarpõcõ oyunlar geliyor ve gerek ödenekli gerekse özel tiyatrolar tarafõndan başarõlõ yapõmlarla sah- neleniyordu. 70’li yõllarõn ortalarõndan bu ya- na ise ekonomik ve politik engeller sonucun- da varlõklarõnõ sürdürmekte zorlanan özel ti- yatrolar, seyirciye daha kolayca ya da daha et- kili biçimde sesleneceğini düşündükleri yabancõ oyunlarõ ya da kendi yaptõklarõ uyarlamalarõ yerli oyunlara yeğ tuttular. Pek de haksõz de- ğildiler. 1970’li yõllarõn ikinci yarõsõnda oyun yazarlõğõmõzda başlayan durgunluk, 12 Eylül döneminde neredeyse ‘sus pus olmuşluk’ düzeyine inmiş, kimi parlak oyunlarõn ve ye- ni yazarlarõn zaman zaman gündeme gelmesine karşõn, parlak yerli oyunlarõn yazõldõğõ gün- lerden epeyce uzağa düşülmüştü. O gün bugündür, yerli oyunlarõ sahneleme görevi, öncelikle, ülke düzeyinde en çok sah- nesi olan DT’ye düşmüştür. Kurumun kuruluş yasasõnda da yer alan asal bir görevdir bu. Ne ki oyun dağarõna alõnmayan ya da sahnelenip de beğenilmeyen yerli oyunlar söz konusu ol- duğunda sorumluluk hep DT’ye yüklenmiştir. Ya oyun seçici kuruluna, ya dramaturglara ya da yönetmenlere ve oyunculara. Kurum bu bağ- lamda tiyatro eleştirmenlerinin yargõlarõnõn da hedefi olmuştur. DT, kuruluşunun 60. yõlõnda, oyun yazarlõ- ğõmõza sahip çõkma görevini içtenlikle be- nimsediğini görünür kõlma adõna önemli bir atõ- lõm gerçekleştiriyor. 2009-10 tiyatro dönemi- ni daha önce sahnelenmemiş yerli oyunlarõn ‘dünya prömiyeri’ niteliği taşõyan ilk ya- põmlarõyla açõyor. Ülke düzeyinde ekim ayõ içinde dünya prömiyeri yapacak ve / ya da DT yapõmõ olarak ilk kez sahneye çõkarõlacak yerli oyunlarõn sayõsõ 30 dolayõnda. Bunun ya- nõnda, DT’nin 60. yõlõnõn kutlandõğõ tiyatro dö- nemi boyunca, ‘60 yılda 60 sahne’ hedefine ulaşõlmaya çalõşõlacağõ gibi, DT’nin sahnele- rine ilk kez çõkartacağõ yerli oyunlarõn sayõsõ- nõn dönem sonunda 60’õ bulmasõ amaçlanõyor. Bu umutlandõrõcõ atõlõmõn ilk aşamasõ 1 Ekim’de 1l kentimizde yer alacak ‘dünya prö- miyerleri’ ile başlõyor. Konya DT Hasan Öz- türk’ün imzasõnõ taşõyan ‘Uysal Yurttaş Pro- jesi’ni Murat Atak’õn sahne yorumuyla, Er- zurum DT A. Demet Çizmeli-B. Pınar Çele- bioğlu’nun yazõp Mehmet Yıldız’õn sahneye uyguladõğõ ‘Cumhuriyet’in İlk Sadası’nõ, Adana DT Ender Çakmak’õn yazõp Abdul- lah Ceran’õn yönettiği ‘Düşmanla Sevişen- ler’i, Sõvas DT Akif Yeşilkaya’nõn rejisiyle oy- nanacak olan Cem Uslu’nun ‘Öğüt’ünü, Trabzon DT Barış Erdek’in sahneye koydu- ğu, Uğur Saatçi imzalõ ‘İstibdat Kumpan- yası’nõ, Antalya DT Hüseyin Erdoğan’õn yazõp Orhan Alkaya’nõn yönettiği ‘Kadeş Ge- lini’ni, Bursa DT K. Betül- F.Gökçer’in re- jisiyle Zerrin Tığlıoğlu’nun ‘Kara Örtü (Puşide-i Siyah)’õnõ, İzmir DT Bülent Usta’nõn yazõp Hakan Boyav’õn yönettiği ‘Rezervuar Kanişleri’ni, İstanbul DT Behiç Ak’õn yazdõğõ ve Serpil Tamur’un sahnelediği ‘İki Çarpı İki’yi, Ankara DT ise Ali Berktay’õn ‘Ker- bela’ oyununu Ayşe Emel Mesci’nin sahne uy- gulamasõyla sunuyor. Gaziantep DT’de Ankara yapõmõ olarak Semih Sergen tarafõndan sah- neye getirilen, Cem Günen’in ‘Hünkar ve Mi- mar’õ dünya prömiyeri yapacak. Ekim ayõnõn ilerleyen günlerinde, ülke dü- zeyindeki çeşitli sahnelerde yapõlacak dünya prömiyerleri ise Şirin Aktemur Toprak- Gökhan Aktemur’un ‘Gılgamış’õ Umut Toprak’õn rejisiyle Konya DT’de, Haluk Işık’õn yazõp M. Doğan Yağcı’nõn yönettiği ‘Yollarda’ ile İzmir DT’de sürerken, Ankara DT Pervin Ünalp’in yazdõğõ ve Nesrin Üst- kanat’õn sahnelediği ‘Geç Kalanlar’, İnanç Yılan’õn yazõp Cem Emüler’in sahnelediği ‘Anam Bacım Avradım’, Zeynep Kaçar’õn yazõp Ünsal Coşar’õn sahnelediği ‘Krem Karamel’, Turgay Nar’õn yazõp Laçin Cey- lan’õn sahnelediği ‘Gizler Çarşısı’ ile 4 dün- ya prömiyerine daha imza atõyor. İstanbul DT ise Mahmut Gökgöz’ün sahnelediği, Memet Baydur’un son oyunu ‘Lozan’, Beliz Güç- bilmez’in kaleminden çõkan ve Mahir Gün- şiray’õn sahne yorumuyla sunulan ‘Kül Bel- lek’, Güngör Dilmen’in -Cemal Ünlü’nün re- jisiyle sahneye gelen- ‘Kuzguncuk Türküsü’ oyunu, Meltem Yıldırım’õn yazdõğõ ve Kazım Akşar’õn sahnelediği ‘Fesleğen Çıkmazı’, Mürsel Yaylalı’nõn yazõp Erkan Taşdö- ğen’in yönettiği ‘Kod Adı Kongo’ ile dünya prömiyeri yapan oyun yapõmlarõnda ön sõrayõ tutuyor. DÖRT FARKLI KUŞAK Diyarbakõr DT Tamer Levent’in rejisiyle Or- han Asena’nõn ‘Ölümü Yaşamak’ ve Van DT Serap Sağlar’õn yönettiği ve H.R. Gür- pınar’õn romanõndan Ayşegül Çelik Şahin’in sahneye uyarladõğõ ‘Kaynanam Nasıl Ku- durdu’ oyunlarõnõ 1 Ekim’de seyirciyle bu- luşturuyor. DT’de ilk kez sahnelenen başka oyunlarõn yapõmlarõ öteki illerdeki sahnelerde de yer alõyor. Gündemdeki oyunlarõn, henüz yerleşik bir topluluk barõndõrmayan Gaziantep, Samsun, Elazõğ, Malatya ve Çorum sahnele- rine de taşõnacağõ görülmekte. Oyunlarõn ve yazarlarõnõn dökümünü, 2009 Ekim’ine sõğdõrõlan ‘yeni yerli oyun’ yapõm- larõnõn niceliksel şaşõrtõcõlõğõnõ ‘belgelemek’ amacõyla verdim. Ortaya konan çabanõn çapõ unutulmasõn diye... Yazarlardan ve oyunlardan pek azõnõ tanõyorum. Gördüğüm, dört farklõ ya- zar kuşağõndan örnekler seçilirken, genç ku- şağõn ön düzeyde önemsenmiş olmasõ, bir de gençler arasõnda hiç de azõmsanmayacak sayõda kadõn yazar bulunmasõ... Umarõm, başka illerdeki yapõmlarõn çoğuna Ankara/İstanbul turneleri yaptõrõlabilir. Böylece, ortaya konan çabalar, kentler arasõnda farklõ- lõk gözetilmeksizin, ortak ‘nitelik ölçüleri’ne göre değerlendirilebilir. Tiyatro emekçilerine esenlikli bir tiyatro dö- nemi dileğiyle... Devlet Tiyatrolarõ 60. yõl atõlõmõyla ülke düzeyinde perde açõyor 60. yõlõnda 60 sahneye ulaşmayõ hedefleyen Devlet Tiyatrolarõ, 2009- 2010 tiyatro dönemi içinde ezici bir çoğunluğu ‘dünya prömiyeri’ niteliği taşõyacak 60 yerli oyun sunmayõ amaçlõyor. Bu oyunlarõn yarõsõ ekim ayõnda perde açõyor. DT’nin dünya prömiyeri yaptığı oyunla- rından biri de Ali Berktay’ın ‘Kerbela’sı... Kültür Servisi - Taksim’deki “Beyoğlu Sahaf Festivali” sürüyor. Beyoğlu Belediyesi’nin desteğiyle Taksim Gezi Parkõ içinde düzenlenen kitap şenliği 11 Ekim’e dek sürecek. Şenlikte pek çok nadir, zor bulunan kitaplar da sergilenecek. Bunun yanõ sõra eski plaklar, gravür, harita, fotoğraf gibi görsel malzemeler satõşa sunulacak. Küçük geleneksel esnaf mezatlarõ, ilginç kitaplar toplayan koleksiyonerlerle söyleşiler, etkinlik sõrasõnda yapõlacak uygulamalardan bazõlarõ. Hat, ebru, Karagöz gibi geleneksel sanatlarõ’nda yer aldõğõ bu festivalde şairlerden şairlere imzalõ kitaplar, Osmanlõ’nõn gündelik yaşamõna ait belgeler, İstanbul tarihine ait görsel malzemeler kitapseverlerin ve koleksiyonerlerin beğenisine sunulacak. Bunlara ek olarak geçmişte edebiyat ve siyaset alanõnda mihenk taşõ olmuş önemli dergilerin takõmlarõ ya da perakende sayõlarõ meraklõlarõyla buluşacak. Sahaf Emin Nedret İşli, “Böyle bir etkinliğe katılma şansına sahip olan sahaflar bundan sonra daha örgütlü ve kültür başkenti İstanbul’un tarihine yakışır bir meslek birliği olma adına ilk adımlarını attılar” diyor. Gözdeğmemişoyunlar Sahaflar şenlikte buluştu Kültür Servisi - Marmara Üniversitesi İletişim Fa- kültesi Haber Ajansı (MİHA) muhabirleri “Hoşgörüye Yolculuk” adıyla açtıkları sergide, Mardin ve çevresinde çektikleri fotoğrafları sergiliyorlar. Ekim ayı süresince açık kalacak olan sergi, Marmara Üniversitesi İletişim Fa- kültesi Nişantaşı yerleş- kesinde meraklılarını bekliyor. “Bu Diyar Baş- tanbaşa” projesi çerçe- vesinde Türkiye’yi do- laşan MİHA’lılar, amaç- larını memleketi tanı- mak, tanıtmak ve ön- yargıları kırmak olarak belirtiyorlar. Fotoğraf- lar, “Gidemediğimiz Yer Bizim Değildir” sloga- nıyla Kayıhan Güven, Emre Önemci, Gökçe Karaman, İrem Ahme- toğlu, Tuğçe Bozkurt, Melike Balıkçı, Işıl Şim- şek ve Nihan Yığın ta- rafından çekildi. MİHA hoşgörü yolculuğunda İSTANBUL 2010 Sanatçõ İnisiyatifleri sorunlarõ masaya yatõrõyor Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ, Hollanda’dan Art Pie işbirliği ile “11. Uluslararası İstanbul Bienali”nin paralel bir etkinliği olarak, 2-6 Ekim tarihleri arasõnda “1. Uluslarararası Sanatçı İnisiyatifleri İstanbul Buluşması”nõ düzenliyor. İstanbul 2010 Sanat Üretim Merkezi’nde gerçekleştirilecek etkinlikte, Türkiye’den “PİST”, “BAS”, “K2”, “Hangar”, “Hafriyat”, “Mtaar”, “Artık Mekân”; yurtdõşõndan “Fabrica Art Gallery”, “ZENSORS”, “Formverk”, “Satellietgroep”, “Water Tower Art Fest”in de aralarõnda bulunduğu 40’õ aşkõn sanatçõ insiyatifinin kendilerini tanõtacaklarõ bir fuar yer alacak. Buluşma kapsamõnda yer alacak tartõşmalarda , “Sanatçı inisiyatifi nedir?”, “Bu kavramın tek bir tanımı mı vardır?”, “Sanatçı inisiyatifleri neye alternatiflerdir?”, “Sanat çevresinde neye hizmet etmektedirler?” gibi pek çok soru masaya yatõrõlacak. Etkinlik hakkõnda ayrõntõlõ bilgi almak isteyenler “www.artistinitiatives.org” web sitesini ziyaret edebilir. 12 Eylül kadõnlarõndan mektup var... Kültür Servisi - Uçan Süpürge, çar- põcõ bir sergiyle, bienal izleyicile- rini anõmsamaya ve “İnsan neyle yaşar?” sorusuna kadõnlarõn gö- zünden yeniden yanõt aramaya ça- ğõrõyor. Mayõs ayõnda Uçan Sü- pürge Uluslararasõ Film Festivali kapsamõnda Ankara’da açõlan, “Kadınlar Saçlarını Çözüyor”, 12 Eylül mektuplarõ sergisi 1-10 Ekim tarihleri arasõnda, yeniden dü- zenlenmiş olarak Garajistanbul’da görülebilecek. Sergide tümü ka- dõnlar tarafõndan yazõlmõş 12 Ey- lül’e ilişkin mektuplarõn yanõ sõra fo- toğraflar, karikatürler, resimler ve objeler de yer alõyor. Sergi süre- since mek- tuplar, bir- çok sanatçõ- nõn da katõ- lõmõyla ka- dõnlar tara- fõndan oku- nacak. Ser- giyi ziyaret eden kadõn- lar kendi “12 Eylül mektuplarını” yazõp sergiye dahil edebilecekler. Sergi süresince kadõnlarõn 12 Ey- lül’de yaşadõğõ bedensel travmayõ simgeleyen bir de performans ya- põlacak; kadõnlar saçlarõndan bir parçayõ kesip, sergi alanõndaki bir cam fanusun içine koyacaklar. Serginin küratörlüğünü Deniz Mu- kan ve Ayşegül Devecioğlu yapõ- yor. (0 212 244 44 99) SERGİ 1-10 EKİM TARİHLERİ ARASINDA GÖRÜLEBİLİR Buz dansının efendileri Kültür Servisi - Ünlü İngiliz buz şov grubu “Cir- que de Glace” ilk gösterisini bugün Tim Maslak Show Center’da yapacak. 30 - 31 Ekim tarihlerin- de de gösteri yapacak olan grup Avrupa turnesi kap- samõnda sadece 5 gösteri için Türkiye’ye geliyor. Buz, müzik, akrobasi ve dansõn kostümlerle ren- klenip sahneye taşõndõğõ şov için birçoğu şampiyon buz dansçõsõ olan 90 buz patenci gösteri yapacak. Muhteşem şova 40 kişilik teknik yönetici ve asis- tan kadrosu da destek olacak. Ses, õşõk, dekor ve tüm teknik malzemenin İngitere’den bir gemi ile geti- rileceği şov için, Tim Maslak Show Center’da buz- dan bir sahne hazõrlandõ. (0 212 286 66 86) ‘Kültür Yönetimi’ sertifika töreni Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ Kent Kültürü Yönetmenliği ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Programõ ve Yönetimi Birimi’nin ortaklaşa düzenlediği “İstanbul 2010’a Doğru Yerel Yönetimler İçin Kültür Yönetimi Profesyonel Formasyon Programõ” ilk eğitim döneminin sertifika töreni yarõn saat 18.00’de Sepetçiler Kasrõ’nda yapõlacak. 25 kişinin sertifakalarõnõ alacağõ formasyon programõ ile İstanbul’un ilçelerindeki kültür kurumlarõnõn çok daha etkin kullanõlmasõnõn sağlanmasõ, kapasitelerinin geliştirilmesi ve kentin kültür hayatõnõn zenginleştirilmesi amaçlanõyor. “Ah bir ağaçlara dokun- sam, şu caddede yürü- sem...” “Gayrettepe’ye girer girmez bir ‘Hoş geldin partisi’ düzenledi saygõdeğer iş- kencecilerimiz. Ben kõrk beş kilo bile olmayan yumruk kadar bir kadõn, üç aylõk anne adayõ. Sal- dõrõr saldõrmaz üstüme, sanõrõm annelik içgüdüm- le diklendim: ‘Üç aylõk hamileyim, çocuğuma bir şey olursa hesap verirsi- niz’ dedim. Göğsüme inen balyoz gibi bir yumruk darbesi, bu bilmedikleri- me bir yanõttõ.” “Tek geldiğim Metris’ten yüreğimde bir orduyla çıktım. Hâlâ görüşüyo- rum dostlarımla…” “Bahtinur o kadar işkence görmüştü ki, çocuk bilin- ciyle bunu gülerek karşõ- lar hale gelmişti. Ve gül- mesiyle işkencecileri il- let ettiğini acõ bir gül- meyle anlatõrdõ. Kõsa sü- rede dõşa bakan camlar tepeye kadar beyaz bo- yandõ. Muhibbe de, ah bir ağaçlara dokunsam, şu caddede yürüsem derdi.” Mektuplardan bölümler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear