26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ham Ervah Takımının Osmanlı Saplantısı Geçen hafta vefat eden, sarayda doğmuş son Osmanlı şehzadesi Ertuğrul Osman Osmanoğ- lu’nun tabutunun Türk bayrağına sarılması, bu muhterem kişinin cenaze töreninde devleti tem- sil eden zevatın hazır bulunması, son derecede ye- rinde olmuştur. “Son Şehzade”nin Cumhuriyet, laiklik ve Ata- türk konusundaki sözlerini, Cumhuriyet döneminde iktidar olmuş kimi partilerin mensuplarınınkilerle karşılaştırınca, Osmanlı konusunda kimi yanlış ve eksik fikirleri olanlar, onları yeniden gözden ge- çirmek olanağını bulurlar. Osmanlı’nın okullarından yetişmiş, onun ordu- sunda iken kahraman bir general rütbesine eriş- miş Mustafa Kemal ile Cumhuriyetin okullarından yetişmiş kimilerini karşılaştıralım demeyeceğim, çünkü o takdirde büyük üzüntüye düşmemiz mümkündür. Ama Osmanoğlu hanedanının, sürgünde laik Cumhuriyete ihanet etmediğini, bu kişilerin Cum- huriyetin güya öz evlatlarının yaptıklarını yapma- dıklarını unutmamalıyız. Yine de muhterem Osman Ertuğrul Beyefendi’nin cenazesinde meydana gelen kimi olayların, hem merhumu hem de atalarını muazzep edeceğini dü- şünmeden edemedim. Dilerseniz Sultanahmet Camii imamı Emrullah Hatipoğlu’ndan başlayalım. Kendisi cemaate seslenirken şunları söylemiş: - Osmanlı soyunun bizler için yaptıkları orta- dayken bizim nasıl bir hakkımız olabilir bilmiyorum, ama haklarınızı helal ediyor musunuz? Hoca efendi, durup dururken kendi haddini aşan işlere neden kalkışmış ki?.. Onu, tarihe ters düşen sözleri dolayısıyla, kötü niyetli olmakla suçlamıyorum asla. Ama o da bilmeliydi ki, uluslaşma süreci baş- ladıktan sonra, yani örneğin İngiltere açısından ta 17. yüzyıldan itibaren kralların meşruiyeti artık ulu- sun çıkarlarına uymasıyla belirlenmekteydi. Baş- ka bir deyişle, uluslaşma süreci başladıktan son- ra “artık krallar bile egemenlik haklarını, dolayısıyla meşruiyetlerini, ‘ulusun kralı’ olmaktan almaya baş- lamışlardı.” 17. yüzyılda İngiltere’de başlayan ve 19. yüzyılda bütün demokratik dünyaya yayılan bir olgudan söz ediyorum. Tabii ki bu durumda meşruiyet açısından uluslar hanedanlar değil, hanedanlar uluslar karşısında sorumlu ve hesap verir duruma düşüyorlar. 21. yüz- yılda bizim toplumumuzda bu gerçeklerin hâlâ iç- selleştirilememiş olması ne acı değil mi? Bir de, şovcu kimi cüppelilerin durumdan vazi- fe çıkararak oraya gelmiş olmaları var ki, gerçek- ten içler acısı... Bizde nedense mürteci takımı kendisini Osmanlı ve dahası Osmanlı hanedanı ile bütünleştirir. Bunun gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını bizzat o gün defnedilen merhum Ertuğrul Osman Bey, “ata- larının yıllar boyu, çağdaşlaşma savaşı verip, bu- na karşı çıkan ulema takımı ile mücadele ettikle- rini” söylerken dile getirmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerindeki, modernleşme ( çağdaşlaşma) çabalarını doğru irdelemezsek ken- di tarihimizi yanlış algılamamız kaçınılmaz olur. Osmanlı hanedanı,19. yüzyıldan başlayarak hi- lafet politikasını yalnızca İngiltere’ye karşı bir koz olarak kullanmış olan II. Abdülhamit dahil, sürekli olarak yenileşme için çaba harcamıştır. Unutma- yalım, ülkemizde ilk laik okulları açtıranlar Osmanlı sultanlarıdır (Tıp Mektebi II. Mahmut, Galatasa- rayı Sultanisi ve Darülşafaka Abdülaziz). Osmanlı’nın bu yüzünü görüp laik okullar açtı- ran Osmanlı sultanları ile imam hatipler açtıran Cumhuriyet yöneticileri çelişkisini açıklamadan ta- rihimizi kavramamız mümkün değildir. Ama mürteci takımı ne tarihi bilir, ne de bu in- celikleri; bir zamanlar da, Mustafa Kemal’e karşı tutumuyla bilinen Enver Paşa’ya sarılmışlardı. Onun laik hamlelerin yapılmasında, hicri takvim ye- rine Gregoryen takvimin kabulünde, Osmanlı dö- neminde Robert Kolej’de kadınlarla erkeklerin bir arada oturdukları çay partilerinde, kadının ilk kez başı açık sokağa çıkma özgürlüğüne kavuşma- sında ve tek taraflı boşanma talebinde bulunma hakkına sahip kılınmasındaki katkılarını tabii ki bil- miyordu bu takım. Biz biz olalım, Osmanlı’yı mürtecinin gözüyle de- ğerlendirme yanlışına düşmeyelim! asirmen@cumhuriyet.com.tr DTP, pazar günü toplanacak kongresine MHP dõşõndaki siyasi parti liderleri ile Barzani ve Talabani’yi de davet etti Türk, yeniden başkan adayõAYŞE SAYIN ANKARA - DTP, PKK operas- yonlarõnda çok sayõda yöneticinin tutuklanmasõ üzerine aldõğõ karar doğrultusunda 3. olağan kongresi- ni pazar günü yaparak yeni parti yö- netimini belirleyecek. Mardin Mil- letvekili Ahmet Türk’ün “tek aday” olarak yeniden genel baş- kanlõğa aday olacağõ “Eşit ve özgür birlik için demokratik çözüm” ve “Özgür kimlik, özgür ülke, özgür önderlik” sloganõ ile ger- çekleştirilecek kongrede “Kürt açı- lımı” da tartõşõlacak. DTP 3. Olağan Kongresi 4 Ekim Pazar günü Selim Sõrrõ Tarcan Spor Salonu’nda yapõlacak. Kongrede Genel Başkan Ahmet Türk’ün ye- niden genel başkanlõğa seçilmesi beklenirken, kongreden sonra da Emine Ayna’nõn yeniden “eşbaş- kan”lõğa getirilmesi bekleniyor. Yerel seçimlerin ardõndan, 14 Nisan’dan itibaren PKK operas- yonlarõnda aralarõnda başkanlõk di- vanõ ve parti meclisi üyelerinin de bulunduğu 54 dolayõnda yönetici tu- tuklanmõştõ. Bunun üzerine “ola- ğanüstü kongre” kararõ alan DTP yönetimi, boşalan yerler için yeni yönetimi belirleyecek. Abdullah Öcalan ve Osman Öcalan’õn sert eleştirilerine hedef olan DTP yönetiminin, son dö- nemde tartõşõlan “Kürt açılımı”na yönelik stratejileri ve bundan son- raki politikalarõnõ da masaya yatõr- masõ bekleniyor. Genel başkanlara davet Kongre için geniş bir davetli lis- tesi oluşturan parti yönetimi, bu kon- greye, MHP dõşõndaki partilerin genel başkanlarõnõ da davet etti. DTP’nin davetli listesinde AKP Genel Başkanõ sõfatõyla Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP Genel Baş- kanõ Deniz Baykal, DP Genel Baş- kanõ Hüsamettin Cindoruk’un ya- nõ sõra sol ve sosyalist partilerin ge- nel başkanlarõ ve yöneticileri, ya- zarlar, sivil toplum kuruluşlarõnõn temsilcileri, Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubundan milletvekilleri- nin de aralarõnda yer aldõğõ 380 ki- şi bulunuyor. Geçen günlerde Kuzey Irak’a giden DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Irak Devlet Başkanõ Celal Talaba- ni ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi li- deri Mesut Barzani’yi de kendisi kongreye davet etti. Ancak ikilinin kongreye gelmesi beklenmiyor. Kadõn kotasõ uygulayan DTP’nin, 3. olağan kongrede daha çok kadõn yöneticiye yer vermesi bekleniyor. Tüzük gereği yüzde 40 kadõn kota- sõnõ uygulayacak olan DTP’nin se- çilecek olan 80 kişilik asil yönetim listesinde en az 32 kadõna yer ve- receği belirtiliyor. DTP yönetimi, üye ve yönetici- lerine karşõ yürütülen operasyonla- ra karşõ, özellikle parti meclisini (PM) güçlendirme ve etkin siyaset yapabilecek nitelikteki isimleri yö- netime dahil etme kararõ aldõ. Bu çerçevede, kongreden 1 gün önce delegelerin Ankara’da toplanmasõ ve PM adaylarõnõn delegelere tanõtõl- masõ planlandõ. Başvurular arasõn- da yer alan il, ilçe ve belde yöneti- cilerinin yerel örgütlerin boşalma- masõ için PM’ye alõnmamasõ da kararlaştõrõldõ. DTP’nin “Eşit ve özgür birlik için demokratik çözüm” sloganõ ile gittiği 3. Olağan Kongre’de “Kürt açõlõmõ” tartõşõlacak. DTP, PKK operasyonlarõ nedeniyle çok sayõda yöneticisi tutuklandõğõ için parti yetkili organlarõnõn yeni üyelerini de belirleyecek. Genel Başkan Ahmet Türk’ün yeniden aday olacağõ kongrede, genel başkanlõk çekişmesi yaşanmasõ beklenmiyor. DTP’Lİ VEKİLLERİN DAVASI ‘Zorla ifade’ için son karar günü ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi ta- rafõndan ifade vermeleri için davetiye gönderilen, ancak duruşmalara katõl- mayan 5 DTP milletveki- linin duruşmalarõna bu- gün ve yarõn devam edi- lecek. DTP’lilerin bugün- kü duruşmaya da katõl- masõ beklenmediği için, dokunulmazlõklarõ olan milletvekillerinin “zorla ifadeye” götürülüp götü- rülmeyeceği veya nasõl bir yol izleneceği konu- sunda mahkeme karar ve- recek. Terör örgütünün pro- pagandasõnõ yaptõklarõ sa- võyla haklarõnda dava açõ- lan DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk hakkõnda İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde, Mardin Milletvekili Emine Ayna hakkõnda Adana 8. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde, Di- yarbakõr Milletvekili Se- lahattin Demirtaş hak- kõnda Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde, Di- yarbakõr Milletvekili Ay- sel Tuğluk hakkõnda ise İstanbul ve Diyarbakõr ağõr ceza mahkemelerinde dava açõlmõştõ. Mahkemeler milletve- killerinin ifadelerinin ta- limatla alõnmasõ için An- kara 11. Ağõr Ceza Mah- kemesi’ne müzekkere yazmõştõ. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in de arasõnda bu- lunduğu DTP Kadõn Mec- lisi üyesi 23 kişi ile DTP Diyarbakõr Milletvekili Aysel Tuğluk hakkõnda ayrõca “suçu ve suçluyu övdükleri” iddiasõyla An- kara 11. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nde 2 ayrõ dava daha açõlmõştõ. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, davalarõn ön- ceki celselerinde, TBMM Başkanlõğõ’na yazõ yaza- rak milletvekillerini ifade vermeye çağõrmõştõ. TBMM Başkanlõğõ ise mahkemeye ilettiği yanõt- ta, “milletvekillerinin se- kreterlerine yazının ulaştırıldığı, ancak mil- letvekillerinin çalışma- ları dolayısıyla sık sık Ankara dışında bulun- duğundan yazının ken- dilerine ulaştırılamadı- ğı” belirtilerek “zorla ifa- de krizi” bir süreliğine ötelenmişti. Milletvekillerinin du- ruşmalara katõlmamalarõ halinde nasõl bir yol izle- neceğine Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi karar verecek. DTP Genel Baş- kanõ Türk ile milletvekil- leri Ayna ve Demirtaş’õn talimatla ifadesinin alõn- masõ yönündeki duruşma ile Tuğluk hakkõnda “su- çu ve suçluyu övdüğü” iddiasõyla açõlan davanõn görülmesine bugün de- vam edilecek. Tuğluk hakkõnda, İs- tanbul ve Diyarbakõr ağõr ceza mahkemelerinde açõ- lan davalarla ilgili tali- mat duruşmalarõ ile Seba- hat Tuncel’in de aralarõn- da bulunduğu DTP Kadõn Meclisi üyesi 23 kişinin yargõlandõğõ dava da yarõn görülecek. GÜNAY: Türkiye kabuğunu kırmaya çalışıyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Kül- tür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, An- kara Resim Günleri etkinliği kapsamõnda geldiği Ankara Devlet Resim Heykel Müze- si’nde gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Bir gazetecinin, “De- mokratik açılımdan bahsetmiştiniz. Baş- bakan Erdoğan da ‘Hazmede hazmede olacak’ dedi. Vatan- daş neyi hazmedece- ğini bilmiyor” sözleri üzerine Günay, “Bir- lik, bütünlük” dedi. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdiye kadarki gerginlik si- yasetine son vermeye ve Türkiye’de birlik ve bütünlük içinde gerçek bir demokrasi kılmaya çalışıyoruz. Önemli bir şey. Hep söylüyorum, biz 20. yüzyılın başında bir Cumhuriyet kurduk. Şimdi 21. yüzyılın ba- şında bu Cumhuriye- ti gerçekten barış, güvenlik, esenlik, bir- lik, bütünlük içinde gerçek bir demokrasi yapmaya çalışıyoruz. Gerginlik siyaseti... Türkiye çok partili sisteme geçerken, 1946’da, aynı zaman- da Soğuk Savaş’ın ileri karakolu olarak bir bölünmenin önünde yer aldı. O dönem, 45 yıl, 1990’a kadar Soğuk Savaş gerginlikleri ve söyle- miyle geçti. Siyaseti- miz de buna göre di- zayn oldu. Soğuk Sa- vaş sürekli düşman üreten ve o düşmanla mücadeleyi birinci mesele haline getiren bir tez, yaklaşım üze- rine kurulmuştu. 90’larda Soğuk Sa- vaş sona erdi ve Tür- kiye o kabuğu kır- maya çalışıyor şu an- da. Artık siyasetimiz düşman üretmeye- cek. Hem içimizde hem dışımızda dost üreteceğiz. Bu bir anlamda Atatürk’ün söylediği ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ anlayı- şının bunca yıl sonra söz olmaktan bir ger- çeklik olmaya kavuş- ması sürecidir ki ya- ni bir tür Atatürk devrimlerinin deva- mı, sürdürülmesi olarak algılıyorum ben bunu.” Alevilerin arayışı sürüyor MEHMET MENEKŞE AMASYA - Alevi Bektaşi Federas- yonu’nun (ABF) düzenlediği “Nasıl Bir Türkiye İstiyoruz” toplantõsõna katõlan ABF Yönetim Kurulu üyesi Oktay Kandemir, CHP’nin etkili bir sol muhalefet yapamadõğõnõ ve kitlelerin umudu olamadõğõnõ belirterek “İktida- ra yürüyen, kararlı, kimlikli bir par- ti içinde yer almak istiyoruz” dedi. ABF’nin 15 Ağustos’ta Hacõbektaş’ta başlattõğõ ve 25 ili kapsayacak şekilde planladõğõ “Nasıl Bir Türkiye İstiyo- ruz” toplantõlarõ hafta sonu Kayseri ve Amasya’da devam etti. Ticaret ve sanayi odalarõnda gerçekleştirilen toplantõlara sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve üyeleri ile çok sayõda yurttaş katõldõ. Toplantõlarda konuşan ABF Yönetim Kurulu üyesi Oktay Kandemir, Alevi- lerin 85 yõldõr oy deposu olarak görül- düğünü, yok sayõldõğõnõ, haksõzlõklara ve katliamlara uğradõğõnõ vurguladõ. AKP hükümetinin de açõlõmlarla Al- evileri oyaladõğõnõ belirten ABF Yö- netim Kurulu üyesi Kandemir, “Ol- mazsa olmaz beş temel isteğimiz olan Diyanetin ve zorunlu din ders- lerinin kaldırılması, Madımak Ote- li’nin müze yapılması, cem evlerinin yasal statüye kavuşması, Alevi köy- lerine cami yapılıp kadrolu imam atanmasına son verilmesi konusun- da şimdiye kadar somut bir adım atıl- madı. Alevi açılımları asimilasyona ve ayrışmaya itiyor” diye konuştu. Eşit yurtlaşlõk hakkõ istediklerini ifa- de eden Kandemir şöyle devam etti: “Aşağılanmak değil, kendi kültürü- müzle, inancımızla, insanca, eşit yurt- taşlık haklarımız içinde yaşamak is- tiyoruz. Sorunlarımız demokrasi için- de çözülecek sorunlardır. Ancak ken- di içinde demokrat olamayan ikti- darıyla, muhalefetiyle bu partiler bi- zim sorunlarımızı çözemezler.” ‘CHP ile olmayacak’ CHP’yi eleştiren Kandemir, “Ülkenin zenginlikleri emperyalistlere peşkeş çekiliyor. Korku toplumu oluşturul- muş. Yaşanabilir bir ülkede eşit yurt- taşlık hakkı istiyoruz. Bu da CHP ile olamayacağı gözleniyor. Parti kurmak Alevilerin işi değildir. İktidara yürü- yen, kararlı, kimlikli bir parti içinde yer almak istiyoruz” diye konuştu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Hukuk Sekreteri Hasan Yağız da AKP iktidarõnõn örgütlü bir toplum is- temediğini, ülkede kõsmi bir dikta re- jimi süreci yaşandõğõnõ söyledi. Top- lumda ciddi bir sol muhalefetin oluş- madõğõnõ belirten Yağõz, “Aleviler hiçbir parti tarafından ekilip biçilen bir tarla değildir. İktidarı hedefle- yen yeni bir solun oluşması için ha- rekete geçtik. Tabanın ne istediğini ve ne düşündüğünü tartışan bir si- nerji yaratmak istiyoruz” dedi. Dış Haberler Servisi - Terör örgütü El Kai- de’nin iki numaralõ ismi Eymen El Zevahiri, ABD Başkanõ Barack Obama’yõ hedef aldõğõ ko- nuşmasõnda Türkiye’yi de eleştirdi. El Zevahiri dün yayõmlanan 28 dakikalõk yeni ses bandõnda, Obama’nõn Batõ Şeria’da Yahudi yerleşimlerinin yapõlmasõnõ durdurmakta başarõsõz olduğunu söy- leyerek, ABD Başkanõ’nõ “sahtekâr” olarak nite- lendirdi. El Zevahiri, Almanya Başbakanõ Angela Merkel’i de “Almanya’nın Afganistan’daki görevinin uluslararası barış ve güvenliği des- teklemek” olduğu yönündeki sözleri nedeniyle yalan söylemekle suçladõ. NATO için “Siz Müs- lümanların topraklarından çıkmadıkça ve içiş- lerine müdahale etmeyi bırakmadıkça uluslar- arası barış ve güvenlik sağlanmayacak” diyen El Kaide’nin iki numaralõ ismi, Afganistan’õn baş- kenti Kâbil’deki NATO Barõş Gücü operasyonla- rõnõn komutasõnõ gelecek ay üstlenecek Türkiye’yi de eleştirerek, “Müslüman kanının akmasına katkıda bulunmakla” suçladõ. Kaydõn yarõsõnda 5 Ağustos’ta Afganistan sõnõrõnda ölen Pakis- tan’daki Taliban lideri Beytullah Mesud’u öven El Zevahiri, “Amerikalılara, müttefiklerine ve kölelerine; siz Mesud’u öldürmüş olabilirsiniz ancak İslamı ve cihatı öldüremediniz” dedi. Davutoğlu, Clinton’la görüştü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, New York’ta ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clin- ton ile bir araya geldi. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türk-Amerikan ortaklığının önemini vurgulayarak Davutoğlu ile pek çok alanı kapsayan temel konuları konuşacakla- rını söyledi. Clinton, “Görüşmemiz, Enerji, AB-Türkiye ilişkileri, Ermenistan ile normal- leşme çabaları süreci, Afganistan, Pakistan, İran ve Ortadoğu’yu kapsıyor. Sayın Ba- kan’a, Türk hükümetinin Ermenistan ile normalleşme çabaları konusunda gösterdiği güçlü tavrından dolayı teşekkür ederim” de- di. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da iki ülke ilişkilerinin model bir ortaklığı teşkil et- tiğini belirterek “ABD Başkanı Barack Oba- ma’nın da söylediği gibi Türk-Amerikan iliş- kileri model bir ortaklığı teşkil ediyor. Gö- rüşmelerimiz Ortadoğu’dan Asya’ya, Avru- pa Birliği’nden Enerji Güvenliği’ne ve son olarak üyesi olduğumuz BM Güvenlik Kon- seyi’ne kadar çok derin ve geniş bir alanı kapsıyor. ABD ile ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) ABF Yönetim Kurulu üyesi Oktay Kandemir, Alevilerin 85 yõldõr oy deposu olarak görüldüklerini belirterek, ‘Yaşanabilir bir ülkede eşit yurttaşlõk hakkõ istiyoruz’ dedi NATO’NUN OPERASYONLARI El Zevahiri’den Türkiye’ye eleştiri MİLLİYET VE VATAN’DA GÖREV DEĞİŞİMİ Terör örgütünün propagandasõnõ yaptõklarõ savõyla haklarõnda dava açõlan DTP’li vekillerin yargõlanmasõna bugün devam edilecek. Mahkeme heyeti duruşmalara katõlmayan vekillerin ifadelerinin nasõl alõnacağõna bu duruşmada karar verecek. İstanbul Haber Servisi - Doğan Yayõn Gru- bu’nun iki gazetesi Milliyet ve Vatan’da görev değişimine gidildi. Milliyet Gazetesi Genel Ya- yõn Yönetmeni Sedat Ergin’in yerine Vatan Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Tayfun De- vecioğlu getirildi. Vatan gazetesi başyazarõ Güngör Mengi de Milliyet gazetesinin yeni başyazarõ oldu. Devecioğlu’ndan boşalan Vatan Gazetesi Yayõn Yönetmenliği’ne de halen gaze- tenin Yayõn Yönetmen Yardõmcõlõğõ’nõ sürdüren İsmail Yuvacan’õn getirilmesi bekleniyor. Mil- liyet’teki görev değişimi çalõşanlara Doğan Ya- yõn Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Hanzade Doğan Boyner imzasõyla gönderilen e-posta ile bildirildi. E-postada “17 Mart 2005 tarihinden bu yana Milliyet gazetesinin Ge- nel Yayın Yönetmenliği görevini başarı ile yürütmekte olan Sedat Ergin görevine Hür- riyet gazetesinde köşe yazarı olarak devam etmek üzere aramızdan ayrılmaktadır. De- ğerli arkadaşımız Sedat Ergin’den boşalan bu göreve Vatan Gazetesi Genel Yayın Yö- netmeni Tayfun Devecioğlu atanmıştır. Sedat Ergin, güçlü kalemi ile basın dünyasındaki katkılarına Hürriyet gazetesinde devam ede- cektir. Tayfun Devecioğlu’nun 60 yıllık Milli- yet meşalesini başarı ile taşıyacağına inanıyo- ruz. Her iki arkadaşımıza da yeni görevlerin- de başarılar diliyorum” denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear