28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İstanbul Haber Servisi - Münevver Kara- bulut’un bir numaralõ katil zanlõsõ Cem Gari- poğlu’nun ailesi tarafõndan polise teslim edilme- sine karşõn, yanõtlanmasõ beklenen bir dizi soru gün- demde. Garipoğlu’nun 197 gün boyunca kim ve- ya kimler tarafõndan saklandõğõ, ihtiyaçlarõnõn nasõl karşõlandõğõ ve nerede kaldõğõ henüz açõklõk kazanmadõ. Garipoğlu, önceki gece çõkarõldõğõ nö- betçi mahkeme tarafõndan “canavarca his saikiyle adam öldürmek” suçlamasõyla tutuklanarak Mal- tepe Çocuk Tutukevi’ne konulmuştu. Garipoğ- lu’nun tutuklanmasõnõn ardõndan adõnõ vermek is- temeyen üst düzey bir emniyet yetkilisi cinayetin delilleri temizleyen Şükran adlõ bir kadõnõn tek- nik takibe takõldõğõnõ belirtirken Garipoğlu’nun avu- katõ, müvekkilinin savunmasõnõ beğendiğini açõk- ladõ. Üst düzey bir emniyet yetkilisinin günlük bir ga- zeteye verdiği bilgilere göre, Cem Garipoğlu’nun bulunabilmesi için ailesi, arkadaşlarõ ve yakõnla- rõndan toplam 47 kişiyi teknik takibe alan polis, baba Nida Garipoğlu’nun sevgilisi olduğu iddia edilen Şükran adlõ bir kadõn cinayetin hemen ar- dõndan eve gidip temizlik yaptõ. Polisin ulaştõğõ bil- gilere göre, Cem Garipoğlu cinayeti işledikten son- ra panikle Münevver’in cesedini parçalayõp çöp konteynerine attõ ve babasõnõ aradõ. Şükran kim? Baba Nida Garipoğlu da Şükran adlõ bu kadõnõ arayõp, temizlikçi kadõnlarla birlikte eve gitmesi- ni istedi. Şükran adlõ kadõnõn polis tarafõndan iz- lendiğinden şüphelenerek bir telefon görüşmesinde, “Birazdan oraya geleceğim ancak konvoyla ge- liyoruz” diyerek polis ekipleri tarafõndan takip edil- diği mesajõ vermeye çalõştõğõ belirtildi. Bu arada, teknik takip sõrasõnda elde edilen ve- riler õşõğõnda, baba Nida Garipoğlu’nun burs ver- diği 6 üniversite öğrencisi kõzla yaşadõğõ aşk iliş- kisinin de ortaya çõktõğõ öne sürüldü. İki aile arasõnda aracõlõk yaptõğõ iddia edilen ga- zeteci Cemil Baran, Taksim Meydanõ’nda yaptõ- ğõ açõklamada, “Bir iki gün içinde aralarında Hayyam Garipoğlu ve Kasım Garipoğlu’nun da bulunduğu 20-25 kişi gözaltına alınacak. Di- ğerleri de Cem’in bütün sülalesi ve bazı şirket çalışanlarıdır. Münevver cinayetinin faili oto- yol kenarında yakalanıyorsa, bazı kişi ve ku- rumlar kurtarılmaya çalışılıyor” dedi. Baran, bir soru üzerine de Gülhane’de duvara asõlan pankart olayõnõn arkasõnda, Hayyam Gari- poğlu’nun olduğunu sandõğõnõ söyledi. Baran, şun- larõ söyledi: “Bu cinayette 100-200 kişi içeri gi- rene kadar İstanbul’da kalacağım. Ahmet E. isimli şahıs, görevdeki rütbeli bir asker ve Ga- ripoğlu ailesinin korumalığını yapıyor. Cem bu kızı keserken 6 kişiydi. Bana emniyette 48 sa- at içinde yapılan psikolojik baskı, 10 dakika Hayyam ve Kasım Garipoğlu’na yapılsın.” ‘Pazarlık sözkonusu değil’ İstanbul Valisi Muammer Güler, Cem Gari- poğlu’nun yakalanmasõna ilişkin gazetecilerin so- rularõnõ yanõtladõ. “Olayla ilgili başka gözaltı olup olmadığını” sorulmasõ üzerine Güler, “Başka göz- altı yok ama çalışılıyor. Adli merciler bu ko- nudaki çalışmasını polisimizle sürdürecek” de- di. “Pazarlık yapıldığı iddialarının” anõmsatõl- masõ üzerine Güler, “Böyle bir sonuç alınma- sı, birilerinin belli suçtan kurtarılması veya bir- takım takibata uğramayacağı anlamındaki bir taahhüt veya pazarlık asla söz konusu edi- lemez” diye konuştu. CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada giderek ülkenin temel gerçeklerinden biri haline gel- diğini gösterdi. Bunu yadırgamamak gerekir. “Medya gücü”, “güçlerin medyası” kavramları çerçevesinde daha önce de konu etmiştik. Ağustos’ta tartışma şu çerçevedeydi: Tasfiye edilecek gazeteciler. Eyül’de boyut değişti: Tasfiye edilecek medya grupları. Bunun ötesi var mı bilmiyoruz. Silivri davalarının elbette yukarıda sözünü ettiğim tartışma ile ilgisi yok. Ancak bu davaların en önem- li unsurlarının başında medyanın geldiğini de id- dianameler gösteriyor. Davada sorgu aşamasına geçildiğinde, iddia ve savunma makamının söyleyecekleri sanırım duru- mu bir ölçüde netleştirecektir. Benimle ilgili iddialara ilişkin özet değerlendirmem şu: Mustafa Balbay’ın şahsında bir gazetecinin ga- zetecilik faaliyetlerinden suç üretiliyor! Bu anlamda, hazırlanan iddianamenin salt benim sorunum olmadığını, mesleksel olduğunu ısrarla vur- guluyorum. 11 Eylül Cuma günü kendimle oturup olasılıklar değerlendirmesi yaparken Oktay Ekşi ile Turgut Ka- zan ziyaretime geldiler. Hal hatırdan sonra Oktay Ekşi’ye şöyle seslendim: “Oktay Ağabey olarak, Hürriyet’in başyazarı ola- rak, Basın Konseyi Başkanı olarak size söylemek is- tediklerim var...” O sevecen gülüşüyle “Hepsi kabulümdür” deyince satır başlarıyla şunları ilettim: - Adımın Mustafa Balbay olduğu kadar kendim- den emin bir şekilde söylüyorum ki, benim gazete- cilik dışında hiçbir amacım, hedefim olmadı. İddia- nameyi hazırlayanlar gazeteciliğimi göz ardı ede- medikleri için gazetecilik faaliyetinin yanında terö- ristlik de yapmıştır diyorlar. Bu ikisi nasıl bağdaşır? - Hem bizim Basın Yasası’nda hem AİHM karar- larında gazetecinin mesleğini hiçbir etki altında kal- madan yapması için özel hükümler var. Bu iddianamede bütün bunlar göz ardı ediliyor. - Bana ait olduğu iddia edilen notlarla ilgili ba- şından beri, “Benim böyle bir günlüğüm yok. Bu, montaj, yeniden düzenleme” diyorum. Yaz boyun- ca avukatlarımızla birlikte iddianame eklerini didik didik ettik. Benim, başta kişisel değerlendirme olarak söylediklerimi belgeledik. Eklerdeki verilere göre ben yaklaşık 10 yıllık bir dilimi kapsayan yüz- lerce sayfalık notu 2 dakika 33 saniyede oluşturmuş görünüyorum. En hafif anlatımla bunlar kopya. - Artık yasaları da ezberledik; CMK 134’e göre, alı- nan bilgisayarların hemen bir kopyasının, yani ima- jının verilmesi gerekiyor. Benim bilgisayarlar alına- lı 14 ay oldu hâlâ vermediler. Ben hâlâ bilgisayarımda neler olduğunu bilmiyorum. - Cumhuriyet Ankara Bürosu’nun telefonları da be- nimmiş gibi gösterilmiş, 3. iddianamedekilerden Cumhuriyet’ten herhangi biri ile konuşan herkes be- nimle konuşmuş gibi gösterilmiş... Bütün bunları eski-meyen hukukçu Turgut Ka- zan’la da paylaşmadan edemedim. Biraz heyecanlı mı anlattım ne, “İsyanını anlıyorum, biraz sabır” de- diler... 13 Eylül Pazar günü Milliyet’te “Türkiye’nin Er- genekon Soruşturması: Gerçekle Fantezi Arasında” başlıklı raporu hazırlayan Türkiye’de yaşayan İngi- liz gazeteci Gareth Jenkins’le yapılmış bir röpor- taj yayımlandı. Jenkins’ten iki saptama: - Önce böyle bir örgütün var olduğuna karar ver- diler, sonra onu kanıtlamaya çalıştılar. Oysa adalet tam tersine işler. - Batı dünyasının Ergenekon’a bakışı 12. dalgayla değişti. Batı dünyasında eğer bütün iddianameyi ha- yali bir örgütün üstüne kurar ve kanıtlayamazsan bü- tün dava düşer. Gazeteci soruyor: - Sizce bu raporu Türk gazeteci yazsaydı ne olur- du? Jenkins’in yanıtı: “Hapse girerdi. Türk olsaydım, ‘Böyle bir şey yaz- dığına göre kesin Ergenekon üyesisin’ deyip göz- altına alacaklardı.” Jenkins’in bir sayfalık röportajı başta meslektaş- larımız olmak üzere herkesi bir kez daha düşün- dürmeli! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada İftar yemeğinde buluştuğu görsel ve yazılı medyanın yöneticilerine çeşitli konular üzerinde görüşlerine açıklayan Başbakan; ülkemizin işsiz- lik konusunda Avrupa ülkelerine oranla ne kadar “daha iyi durumda” olduğunu yinelemiş. Diyor ki: “Şu an ülkemiz işsizlik noktasında AB ülkelerinden çok daha iyi noktada.” Örnekler de veriyor. “İspanya’da işsizlik yüzde 18, İngiltere de tarihinin en büyük işsizliğini yaşı- yor.” Ya Türkiye? “Yıl sonu itibarıyla Türkiye’de tah- min yüzde 14 civarında!” Öyleyse? Şu Avrupa’ya bakın. İşsizlik almış ba- şını gidiyor. Yatın kalkın bugünkü durumumuza dua edin demeye getiriyor. Pekâlâ Başbakan; mademki böyle buyuruyor- sunuz. İşsizliği sorun yapmayalım. - Devlet İstatistik Kurumu’nun açıkladığına gö- re -16 milyon kişinin açlık sınırında yaşadığı Tür- kiye’de yılda 200 kişi- Afrika’nın geri kalmış ül- kelerinde görüldüğü gibi beslenme ve vitamin ye- tersizliğinden yani açlıktan ölüyor. Lütfen şu soruyu yanıtlamak zahmetine katla- nır mısınız: İnsanların açlık sınırında yaşadığı başka bir ül- ke gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz, Bay Başbakan! Demek olu- yor ki... bu ülkede açlıktan ölüm insanlara teğet geçmiyor! Sadece işsizliği ortadan kaldıracağınızı vaat et- mediniz; devlet bütçesinin açık vermeyeceğini de kamuoyuna sürekli pompaladınız. Hatta yanlış anımsamıyorsak bir yıl -nasıl ol- duysa- bütçede gider ile gelirin denk olduğunu if- tiharla ilan da etmiştiniz. Ama bu yıl... Genel ve yerel seçimlerde bütçe olanaklarını partinizin oy alması uğruna kullandı- nız ve şimdi görünen köy kılavuz istemiyor: Bütçe açığının bu yıl 62.8 milyarlara ulaşacağını bakanlarınız açıklıyor. Gazeteler her gün halkın dinlediği masalları bir kez daha sütunlarına geçirmek istemediler ve if- tar yemeğindeki bilinen açıklamalarınıza -Milliyet dışında- çoğu gazete geniş ölçüde sütunlarını aç- madı. Açılım gibi, güvenlik güçlerinin operasyonları- na devam edeceği gibi, önce teröristlerin silah bı- rakması gibi görüşleriniz dışında... bir başkası var ki, dikkat çekiyor. “Hiçbir zaman terörist başı ve illegal bir örgütü muhatap almayacağınızı” yinelerken; Demokrat Toplum (Kürt) Partisi ile görüşmenizde “Lütfen söy- lemlerinize dikkat edin” dediğinizi açıklıyorsunuz. PKK’nin şehir yapılanmasında görev alan 10 DTP’linin tutuklanması üzerine partinin Meclis grup başkanvekili Selahattin Demirtaş’ın gazetelerde çıkan demecini herhalde gördünüz. “… Kürtler bu yapılanları kabul eder mi? Kabul etmeyeceğimizi göstereceğiz. Önümüzdeki gün- lerde bu tarihi saldırılara karşı nasıl bir tarihi dire- nişe geçeceğimizi hep birlikte bütün dünyaya gös- tereceğiz...” diyor. İmralı’dakini muhatap almayacağınızı söylerken Bay Demirtaş, “Açılım olacaksa Apo’ya saygı du- yacaksınız” diye açıklamalar yapıyor. Bir başka DTP’li, vekil Hamit Geylani; üstelik hukuk devleti olduğunu sürekli vurguladığınız Türkiye’de soyadları B ile başlayan Orgeneral Baş- buğ, Baykal ve Bahçeli’yi “Türkiye’nin üç bela- sı” olarak suçlayan -yalanlandığına tanık olmadı- ğımız- bir demeç veriyor. Savcılıklar harekete geçiyor mu? Hayır! Bu ve bunun gibi kışkırtıcı, devleti tehdit eden kimi söylemler gırla. Uzun açıklamalarınız arasında tek bir cümle var ki, onaylamamak olanaksız. Söylemlerinize dikkat ediniz diye uyardığınız DTP’liler; -diyorsunuz ki- “Peki söylemlerine dik- kat ediyorlar mı? Hayır. Bakıyorsunuz bir gün fark- lı, başka bir gün daha farklı konuşuyorlar. Ondan sonra açılım sürecini destekliyorlar- mış... Ee bu nasıl desteklemektir? Bunu anlamakta zorlanıyoruz...” Bu sözlerinize bakarak bizler de sizi anlamak- ta güçlük çekiyoruz: DTP’liler uyarılarınıza karşın bildiklerini okuyorlar. Kışkırtıcı, bölücü söylemlere, eylemlere karşı ya- kınmaktan başka... Peki ama siz ne yapıyorsunuz? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLER İstanbul PB 26 Edirne PB 26 Kocaeli PB 27 Çanakkale PB 26 İzmir B 28 Manisa B 29 Aydın A 32 Denizli PB 29 Zonguldak B 24 Sinop B 24 Samsun Y 24 Trabzon Y 24 Giresun Y 25 Ankara PB 25 Eskişehir PB 24 Konya PB 22 Sıvas PB 21 Antalya A 31 Adana PB 33 Mersin PB 31 Diyarbakır B 31 Şanlıurfa PB 32 Mardin PB 28 Siirt B 30 Hakkâri Y 21 Van Y 20 Kars Y 17 Oslo PB 16 Helsinki PB 17 Stockholm PB 16 Londra B 18 Amsterdam PB 18 Brüksel PB 19 Paris PB 18 Bonn PB 23 Münih B 25 Berlin PB 21 Budapeşte Y 25 Madrid Y 20 Viyana Y 21 Belgrad Y 24 Sofya Y 25 Roma Y 27 Atina B 27 Zürih Y 19 Moskova Y 20 Aşkabat Y 30 Astana PB 15 Taşkent PB 31 Bakû Y 23 Bişkek PB 24 Tiflis Y 21 Kahire A 33 Şam PB 32 Ülkemizin kuzey ve do- ğusu parçalı ve çok bu- lutlu; Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karade- niz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Tokat çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağa- nak yağmurlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklı- ğında önemli bir deği- şiklik olmayacak. HATİCE TUNCER HİLAL KÖSE İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu yargõlanan gazetemiz An- kara temsilcisi ve yazarõ Musta- fa Balbay, dosyadaki bilgisayar çõktõlarõnõn delil olup olamayacağõ konusunda bilirkişi raporu alõn- masõnõ istedi. Balbay, 1980’li yõllarda suç delili olarak kitapla- rõn gösterildiğini anõmsatarak “Şimdi o kitapların yerini bil- gisayarlar aldı. Ben inanıyo- rum ki bir süre sonra bilgisayar üzerinden iletişimin, bu ağdaki bilgilerin suç üretiminde kul- lanılması gülünç hale gelecek” dedi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nce Silivri Cezaevi biti- şiğindeki salonda görülen davanõn dünkü 7. oturumuna Balbay’õn da aralarõnda bulunduğu 45 tutuklu sanõk ile tutuksuz sanõklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, Teğmen No- yan Çalıkuşu, emekli askerler Tanju Güvendiren ve İlyas Çı- nar katõldõ. Duruşma salonuna alõ- nan tutuklu sanõklarõn üzerlerinin aranmasõ gerginliğe yol açtõ. Sa- nõklar ve avukatlarõ, “savunma haklarının kısıtlanacağını” be- lirterek uygulamaya tepki gös- terdiler. “Burada boşuna bu- lunmuyorum ben. Tutukluyum ben” diye bağõran eski polis mü- dürü Adil Serdar Saçan’õ avukatõ sakinleştirmeye çalõştõ. Mahkeme heyetine başkanlõk yapan yargõç Hasan Hüseyin Özese, birinci Ergenekon davasõnda yargõlanan sanõklarõn birinde “cıva” bulun- duğunu ve işlem yapõldõğõnõ anõm- sattõ. Oturumda öğleye dek cum- huriyet savcõlarõ tarafõndan id- dianame okundu. ‘Bilirkişi raporu alınsın’ Talepler bölümünde söz alan Balbay, duruşmanõn başõnda ya- põlan bir hatanõn sonuna dek de- vam edeceğini dile getirdi. Bal- bay, “Benim önerim dosyadaki bilgisayar çıktılarının ne ölçü- de delil değeri taşıyacağı ko- nusunda, mahkemenin seçece- ği uzman bilirkişiler bir rapor hazırlasınlar. Bilgisayara nasıl müdahale edilebileceği ve ne şe- kilde kopyalanacağı gibi genel kurallar açısından. TCK ve CMK’de bu konuyla ilgili hü- kümler var” diye konuştu. Balbay harddiskinin numarasõ- nõn alõnmadõğõnõ ve bilgisayarõnõn image’õnõn da gözaltõna alõnõp sorgulandõktan sonra alõndõğõnõ belirtti. “Yargılanmayı en çok ben is- tiyorum. Masumiyet karinesi gereği tutuksuz yargılanma hakkımız” diyen Balbay, tahliye talebinin reddine İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde itiraz ettiklerini kaydetti. Gazeteci ol- duğunu, değişik önerilere karşõn hiçbir başka amaç gütmeden, bu mesleği yapmayõ yeğlediğini be- lirten Balbay şöyle konuştu: “İddianameden, Özden Ör- nek’in günlükleri okundu. Ora- da bile ‘Balbay aradõ haber doğ- ru mu diye sordu’ yazıyor. Ga- zetecilerin görev yapma ortamı olması için AİHM özel kararları var. Bu kararlar, gazeteciye her türlü bilgi ve belgenin gelece- ğini, kaynağının sorulamaya- cağını belirtiyor. Gazeteciler tanıklığa dahi zorlanamaz. Ben en ileri anlatımla tanık olabile- cekken hakkımda suçlama üre- tilmiş.” ‘Ayrıcalık istemiyorum’ Ayrõcalõk istemediğini, ancak tutukluluğun mesleğini yapamaz hale getirdiğini dile getiren Bal- bay, bir gazetenin çok tartõşõlan bir habere ilişkin yargõlandõğõ dava- da, savcõnõn, ‘gazeteci her türlü belgeyi toplar, haber yapar’ diyerek beraat istediğine dikkat çekti. “Tutuklanmasaydım, suç işlemeye devam edecektim” di- yen Balbay, son aylarda her ke- simin gazeteler üzerinden birbir- lerine bir şeyler söylediğine dik- kat çekti. Arkeolojik kazı Bilgisayarlarda bir nevi ‘ar- keolojik kazı’ yapõldõğõnõ ifade eden Balbay, “İstenseydi kar- şınıza 1 milyon sayfa getiri- lirdi. Ben bir gazetenin tem- silciyisim. 5 bin köşe yazısı, 23 kitap yazdım. 2 bin radyo tel- evizyon programına katıldım. Köşe yazılarımdan birinde te- röre övgü gösterilsin bu mes- leği bırakmaya razıyım” dedi. Kendisine atfedilen notlarõn montajla yan yana getirildiğini, tümünün kopya olduğunu yine- leyen Balbay, “Daha görmeden montaj olduğunu söylemiş- tim. Şimdi daha emin söylü- yorum. Tümü 2 dakika 33 sa- niyede oluşturulmuş” diye ko- nuştu. Bu kadar tartõşmalõ bir delili değerlendirmeyi sonraya bõrak- mayõ, “temelin sağlam olup olmadığına çatıyı kapatırken bakalım” demeye benzeten Bal- bay, şöyle devam etti: “Geç gelen adalet adalet de- ğildir. Özgürlüğüm, ailem ve mesleğimden uzaktayım. So- rulunca yanıt veremeyeceğim hiçbir şey yok. Gizli denilen görüşmelerin tamamı ilgilile- rin makamında yapılmıştır.” Refah Partisi ve Koray Ay- dın davalarõnda kanuna aykõrõ delillerin kullanõlmadõğõnõ, bu durumun anayasaya da aykõrõ ol- , İkinciErgenekondavasõndatutukluyargõlanangazetemizAnkaratemsilcisiveyazarõBalbay: Balbay, iddianameye “ithamname” dediğini, içerisinde yüklenen suçla ilgisi olmayan notlarõn da olduğunu söyleyerek 10. Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’in konuşmalarõnõn bile iddianameye konulduğuna dikkat çekti. Gazetecilik arşivinin sorgulanmasõnõn insan ve meslek hakkõ ihlali olduğunu vurgulayan Mustafa Balbay, “Bir gazeteciye belgelerini sormak, polise neden silahõn var diye sormaktan farksõz” diye konuştu. Yanõtlayamayacağõm hiçbir şey yok duğunu anõmsatan Balbay, “1980’li yıllarda kitapların suç unsuru diye yan yana di- zilmesi gibi bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu düşünü- yorum. Bilgisayarlar bir süre sonra bu hale gelecek” dedi. ‘Mahkeme taraflı’ Tutuklu sanõk Saçan, hakla- rõnda müebbet hapis istenen sa- nõklarõn tahliye edildiğini, mah- kemenin tutuklama konusunda taraflõ olduğunu söyledi. Başkan Özese, “Mahkememizin adil olduğundan emin olun” de- yince Saçan, “Ben emin deği- lim. Örgütün üst düzey yöne- ticisi olduğu iddia edilen, sa- vunması alınmamış insanı bı- raktınız. Bunu bana objektif- likle izah edemezsiniz ” dedi. Tutuklu sanõk Birol Başaran da, iddianamenin ‘çok kısa özet- lenmesi’ kararõna karşõn, savcõ- larca satõr satõr okuduğunu be- lirterek “Karar uygulanmıyor. Burayı savcılar mı yöneti- yor? Sizin karizmanız çizili- yor” diye konuştu. Ersöz’ün hayatı tehlikede İddianamenin Özden Örnek’in günlüklerine dayandõrõldõğõna dikkat çekerek “Örnek nerede, sanık mı şüpheli mi? Tuncay Güney’i buraya getirmiyor- sunuz. Örnek’i getirmeyi dü- şünüyor musunuz” diye sordu. Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün avukatõ Ali Rıza Diz- dar, müvekkilinin sağlõk duru- muna ilişkin İstanbul Tõp Fa- kültesi’nin raporunu mahkeme heyetine sundu. Raporda, “Ne- krotizan fasit” adõ verilen bir bakteri nedeniyle Ersöz’ün te- davisinin hastane koşullarõnda devam etmesi gerektiğinin altõ çizilerek “Tedaviden sonra tablonun nüksedip etmeyece- ği önceden bilinememekle bir- likte nüksettiği takdirde yine hayati tehlike yaratabilecek- tir” denildi.  Zanlõnõn kaçõşõna kimler yardõmcõ oldu?  Zanlõ firardayken nerede kaldõ?  Kaçakken kaldõğõ, “Nerede olduğunu bilmi- yorum” dediği bahçeli ev kimin ve nerede?  Garipoğlu 197 gün boyunca para, yiyecek ve diğer yardõmlarõ nereden aldõ?  Zanlõ İstanbul dõşõna çõktõ mõ?  Zanlõnõn sabaha kadar gözaltõnda kalacağõnõn bilinmesine karşõn, neden gece yarõsõ teslim edildi? Zanlõ savcõya neden teslim olmadõ?  Avukata kim telefon etti? Avukatõ 2 kez ara- yarak Garipoğlu’nun teslim olacağõnõ isim vermeden söyleyen kimdi? Garipoğlu’nu Bahçelievler’de avukata teslim eden kim?  Zanlõ tanõnmamak için mi sakal bõraktõ? Saç tõraşõnõ yapan kişi kim?  Zanlõ Doğu Bloku ülkelerinden birinde mi barõndõrõldõ?  197 gün kaçak olarak yaşayan zanlõyla ailesi arasõnda ilişkiyi kim ve nasõl kurdu? Cep te- lefonu kullanõyor muydu? Kullanõyorsa, tele- fon kimindi?  Zanlõ ifadesinde cinayeti işledikten sonra ba- basõnõn bir arkadaşõ sandõğõ kişi ile arabayla 5-6 saatlik yol gittiklerini söyledi. Bu kişi kim? Cinayette kilit sorular Karabulut’un öldürülmesi olayõnda sõr perdesi henüz aralanamadõ Y A N I T B E K L E Y E N S O R U L A R Biden’dan Erbil’e uzlaşma baskısı Dış Haberler Servisi - Irak ziyareti kapsa- mõnda önceki gün Kuzey Irak’a geçen ABD Başkan Yardõmcõsõ Joe Biden, Kürt yetkili- lerle temaslarõnõn ardõndan yaptõğõ açõklama- da, “Kürt-Arap ilişkileri konusunda, üç ay önceki ziyaretine göre daha olumlu bir iz- lenim edindiğini” söyledi. Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanõ Mesut Barzani ile dün Erbil’de bir araya gelen Bi- den, bölgesel yönetim ve Bağdat arasõnda pet- rol ve toprak paylaşõmõ konusunda yaşanan anlaşmazlõğõn çözümüne ilişkin olarak, karşõ- lõklõ iyi niyet ve istek bulunduğuna inandõğõnõ belirtti. Reuters’õn haberine göre Biden, Kürt yöneticilere Bağdat yönetimiyle uzlaşmaya varmalarõ yönünde baskõ yaptõ. Biden, Erbil’den ayrõlmadan önce gazeteci- lere yaptõğõ açõklamada da, gelecek yõl yapõla- cak seçimler öncesinde bazõ önemli sorunlara ilişkin çözüme yaklaşmanõn mümkün olmadõ- ğõnõ belirtti. Bu arada, Felluce’de Amerikan askerlerine “nesne” fõrlatan bir kişinin vurulduğu ve du- rumunun ağõr olduğu belirtildi. Cem Garipoğlu’nun tutuklanmasının ardından bir emniyet yetkilisi olay ile ilgili 47 kişinin tek- nik takibe alındığını söyledi. (AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear