Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİ
16
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN
HARBİ SEMİH POROY
19 Eylül
GÖRÜŞ
Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN
Bunalımın Sonu
Göründü mü?
Dünya ekonomisini iyi izleyen uluslararası kuruluşlar
ile bunalımdan büyük zarar görmüş gelişmiş ülke li-
derlerine göre, bunalımın sonu görünmüştür. Geliş-
miş ülke ekonomi yayınlarına göre, büyük ekono-
milerde yılın üçüncü çeyreğinde, ikinci çeyreğe gö-
re, sanayide kapasite kullanım oranları yükselmeye
ve birçok alanda üretim miktarları artmaya başlamıştır.
Tahminlere göre, yılın dördüncü çeyreğinde, iyileş-
me hızlanacak ve bu yıl, küçük oranlı (yüzde 1.4) bir
küçülmeden sonra, 2010’da dünya ekonomileri,
yüzde 2-2.5 oranında büyüyecektir. BBC’nin, Dün-
ya Bankası’nın ve Uluslararası Para Fonu’nun
(IMF’nin) daha kötümser olan tahminleri, son ayda
iyi yönde yeniden ayarlanmıştır. ABD ekonomi uz-
manlarından birçoğu, üçüncü çeyrekte ABD eko-
nomisinin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.5
oranında büyüyeceğini tahmin etmiştir. Bu tahmin
gerçekleşirse, yılın ilk iki çeyreğinde küçülmüş olan
dünyanın en büyük ekonomisinin 2009’da küçülmesi,
yüzde 2.6 düzeyinde kalacak ve bu sonuç, tüm dün-
ya ekonomilerini, önceki daha kötümser oranların
olumsuz etkisinden kurtaracaktır. IMF’nin ABD için
2010 tahmini, yüzde 0.8 büyümedir. Dünya milli ge-
lirinin yaklaşık yüzde 25’ini gerçekleştiren ABD
ekonomisinin bu düzelmesi, dünya ekonomilerinde
de önemli iyileşmeler sağlayacaktır.
Bununla birlikte, bunalımdan çıkış yolunda sorunlar
olduğu da belirtilmektedir:
? Bunalımın yarattığı olumsuzluklardan etkilenen
gelişmiş ülke ekonomi yönetimlerinin aldığı önlem-
lerin sonucu olarak, devlet bütçesi açıkları ve dola-
şımdaki para miktarları olağanüstü oranlarda artmıştır.
20 büyük ekonomide ortaya çıkan bütçe açıkları, açık-
lara karşı çok duyarlı olan ülkelerde bile, 2009’da mil-
li gelirlerin yüzde 1.5-2.5’i düzeyine ulaşmıştır. Bu ül-
kelerde, son 12 ayda, dolaşımdaki para miktarları-
na 11 trilyon dolar eklenmiştir.
? Bugüne kadar görülmemiş oranda artan bütçe
açığı ve para miktarı artışları, genel olarak tüketim har-
camalarının düşük olduğu bunalım ortamında, faz-
la bir enflasyon baskısı yaratmamıştır. Aksine, tüketici
talebinin düşük olduğu 2009 yılı boyunca bazı ül-
kelerdeki fiyatlarda düşmeler olmuştur. Yıl sonuna
doğru iyimser tahminler gerçekleşirse, bütçe açık-
ları ve parasal genişlemenin kontrolünde güçlükler
ortaya çıkması olasıdır. Bu güçlükler karşısında uy-
gulanabilecek sıkı para politikaları olumlu gelişme-
lerin durmasına ya da hatta gerilemenin yeniden baş-
lamasına neden olabilecektir. Bu ortamda oluşacak
enflasyon baskıları içinde, kredi talebi, fiyatlar ve fa-
izlerin hızla yükselmelerinin, iyi gidişi tersine çevir-
mesi tehlikesi vardır.
? İçinden geçmekte olduğumuz bunalımın, finan-
sal pazarlardaki eksik finansal raporlamalardan
kaynaklandığı, gün geçtikçe belirginleşmektedir.
Bu raporlama eksiklerinin, bankalar ve öteki finan-
sal aracı kuruluşlar ile denetimden uzak kalmış özel
fonlar ve “türev finansal ürünler” ile ilgili denetim ve
gözetim kurallarındaki yetersizliklerin, güvenilir çö-
zümlere bağlanması henüz sağlanamamıştır. İyileş-
menin kalıcı olması, özel girişimciliği sınırlamadan ye-
ni finansal raporlama kurallarının geliştirilmesine bağ-
lı olacaktır.
? Bunalımın sonunda birçok ülkede, çok sayıda
devlet işletmesi yaratılmış olacaktır. Bunların arasında
önceki dönemlerde, “sat, kurtul” anlayışıyla özel-
leştirilmiş olan önceki devlet işletmeleri de vardır. Oy-
sa yalnız ülkemizde değil, öteki ülkelerde de dev-
let işletmelerinin, “kurumsal yönetim ilkelerine” gö-
re yönetilmelerini sağlayacak bir kurallar topluluğu
yaratılamamıştır. Bunalımdan çıkışın kalıcı olabilmesi
için, bu sorunun da çözüme bağlanması gerekecektir.
Bunalımdan çıkış için ekonomi yönetimleri büyük
çabalar harcamakta ve 2010’da bunalımdan çıkmaya
yönelmiş bulunmaktadırlar. Bunalımdan çıkışın ka-
lıcı olmasını sağlamanın da kolay olmadığı bellidir.
Yeni açıklanan “Orta Vadeli Program 2010-2012”nin
bu açıdan değerlendirilmesi, ayrı bir yazıda ele
alınmalıdır.
maysan@cumhuriyet.com.tr
maaysan@superonline.com
Sansür Değilse Bu...
Bizim işimiz telefonla konuşmakla
yürür. Haber kaynağı ile görüşmeyen
gazeteci olur mu? Biz gaipten gelen
sesleri haber yapamayız ki?
Kuşkusuz telefonla görüşeceğiz ve
bizim mesleğimizin birinci koşulu ha-
ber kaynağını korumak!
Polis, mahkeme kararı almadan bi-
zi dinlemiş. Dolayısıyla, yasadışı ola-
rak mesleğimizin en kutsal alanına gir-
miş, gizli tutmamız gereken haber kay-
nağımızı da dinlemiş.
Sonra da savcı almış, içine dedi-
kodusunu da katmış, iddianame de-
diği metne eklemiş! Dahası, “özel
yetkili mahkeme” bunu “iddiana-
me”den saymış, onun üzerinden in-
sanları yargılamaya başlamış. Bunun
adı “hukuksal süreç” oluyor. Olur
mu?
Gazeteci dediğin her şeyi bilmez.
Öğrenir ve yazar. Böyle bir şeye ‘hu-
kuksal süreç’ denip denmeyeceğini
hukukçular bilir, onlara soralım!
Ama şunu çok iyi biliyoruz ki, ya-
şadışı dinlemelerle, yaşadışı izlemelerle
baskı altındayız! Mesleğimizi gereğince
yapamıyoruz. Bırakın haber kaynak-
larımızla -ki onları korumak, ortaya çı-
karmamak bizim meslek namusu-
muzdur- dostlarımızla, ailemizle bile
özgürce konuşamıyoruz. 30 yıldır ta-
nıdığımız dostlarımızla dışarıda söy-
leşip yemek yiyemiyoruz. Çünkü, po-
lis fotoğrafımızı çekip bildik yayın or-
ganlarına servis yapıyor, “Bilmem
kimler, bilmem kimlerle yemek yedi” di-
ye.
Çeşitli kesimlerden onlarca önem-
li ismin bir araya geldiği, herkese
açık bir mekânda yapılan, söz alanların
ses yükseltici ile konuştuğu, kimi ko-
nukların koruma polislerinin aynı or-
tamda bulunduğu, onlarca garson
ve kominin servis yaptığı yemeklere
‘örgüt toplantısı’ adı verildi. O top-
lantılara katılan insanlarla görüşmek,
bilgi almak, gelişmeleri izlemek mes-
leksel görevi ve sorumluluğu olan ki-
mi gazetecilerin adları “iddianame” adı
verilen metinlere geçirildi, iktidar yan-
lısı medya organlarına sızdırıldı.
Tüm bu uygulamalar hem insan
haklarına, hem de basın özgürlüğüne
aykırıdır. Faşizandır, hukuk dışıdır,
hak ve özgürlük dışıdır!
Bırakınız haber kaynaklarını, en ya-
kınlarının bile ‘dinleniyor’ kaygısıyla ile-
tişim kurarken farklı bir özen ve çe-
kince ile yaklaştığı bir gazetecinin
özgürlüğü kalır mı hiç?
Söyler misiniz lütfen, bundan daha
iyi sansür olur mu hiç?
Bilal eve döndü
Gazeteci dostumuz
Yılmaz Polat, askerliğini
bitiren Bilal’in ABD’den
ayrıldığını duyurdu:
“Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın oğlu Bilal
Erdoğan’ın 3 haftalık
Burdur’daki askerliği biter
bitmez Amerika macerası
da bitti, Türkiye’ye kesin
dönüş yaptı.
Biliyorsunuz hayatını
yurtdışında kazananlar
parayla 3 hafta askerlik
yapıyor. İmam hatip
mezunu Bilal gerçi okuma
amacıyla Amerika’ya gitti,
ama eğitim masraflarını
işadamları karşılıyor
denmesine rağmen
kimseye yük olmamak için
çalıştı, çabaladı, hatta
ailesine bile baktı.
Washington’da Dünya
Bankası tarihinde bir
başarıya imza atarak ilk
kez torpilsiz imam hatip
kökenli bir ekonomist
olarak işe alındı.
Bilal’in gayreti Başkan
Bush’un bile dikkatini
çekti. Davos’ta yanında
İngiltere Başbakanı Tony
Blair varken Erdoğan’a
oğlunun Dünya
Bankası’ndan
kazandığıyla 261 bin 500
dolara aldığı evine ekmek
götürüp götüremediğini
sordu.
Yan gelip yatmadı. Hem
çalıştı, hem okudu 3
haftalık askerliği hak etti.
Bundan sonraki durak
doktoraya devam etmek
için ‘İtalya’ya gidecek’
diyenler var, ama en
azından şu anda aslanlar
gibi ülkesine döndü.”
Hiçbir mahkeme kararı
olmadan CHP Grup
Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ile yaptığı
görüşme polis tarafından
dinlenerek bildik davanın
“iddianame” adı verilen
metnine eklenen büro
arkadaşımız İlhan Taşcı’nın
bir çift sözü var:
“Sayın Kılıçdaroğlu ile
yaptığım görüşme içeriğinin
tutanağa geçirilme biçimi
dikkat çekici. İstanbul ve
Ankara Anakent
Belediyeleri’ndeki yolsuzluk ve
usulsüzlüklere ilişkin
belirlemeleri içeren Sayıştay
raporlarını günlerce haber
olarak yazmam nedeniyle
Kılıçdaroğlu beni kutluyor.
Burada en göze çarpan
ayrıntı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun
manşetten verilen haberler
için ‘bombaları
patlatıyorsunuz’ tümcesinin
tutanağa geçirilirken siyah
harflerle büyütülmesi...
Sanırım dinlemeyi yapanlar ve
bunu değerlendirenler
gazetecilikte dikkat çeken
haberler için kullanılan
‘bomba patlatma’ deyimini
Ergenekon’un bombası olarak
değerlendirdiler.
Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığım
görüşme tutanağının tamamı
okunduğunda esprili ve
gazeteci duyarlılığının öne
çıktığı bir görüşme olduğu çok
açık. Benim Sayın Kılıçdaroğlu
ile yaptığımız görüşmenin -bir
dinleme kararı olmaksızın-
suçmuş gibi tutanağa
bağlanması ve kamuoyuna
deşifre edilmesi hem mesleki
açıdan hem de temel insan
hakları açısından kaygı verici.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nin yolsuzluklarına
ilişkin Sayıştay raporlarını
haberleştirmemle ilgili
görüşmemin Ergenekon
dosyasında ne işi var,
doğrusu anlayamadım.
Şaşırdığımı ise
söyleyemeyeceğim. Ancak
konunun bir ‘şaşkınlık’
sonucu iddianameye
yansıtıldığı kanısındayım.”
Şaşkınlık Dinlenmenin
Yararı
Yıllardır dinlenmeye,
izlenmeye alışıktık.
Son yaşadışı
dinlemelerin ise bir
önemli yararı oldu.
Canımızı sıkanlara
diyoruz ki:
“Bana bak, tepemin
tasını attırma, sık sık
telefonla arar, abuk
sabuk konuşurum,
görürsün gününü
sonra.”
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Balkan Sava-
şõ sõrasõndaki ba-
şarõlõ deniz çar-
põşmalarõyla ün-
lenmiş Osmanlõ
savaş gemisi. 2/
Kesilmiş ekşi
sütten yapõlan
bir tür rakõ...
Hakkâri yöre-
sinde yetişen ve
yemeği yapõlan,
maydanoza ben-
zer bir ot. 3/ Fas’õn
plaka imi... “Bey” de-
nilen bir dişi arõyla ko-
vandan çõkan arõ top-
luluğu. 4/ Tarihöncesi
dönemlerde tanrõlara
adak olarak sunulan
küçük heykelciklere
verilen ad... İnce deri
ya da ince kabuk. 5/
Kõzgõn bir demirle vu-
rulan damga... Tuzlanõp kurutulmuş yiyecek. 6/ Algõ-
lanan nesnelerin temel niteliği... Baryum elementinin
simgesi. 7/ Boşboğaz, can sõkõcõ kimseler için kullanõlan
bir sözcük... Bir elbisenin birleştirilecek parçalarõnõn
kenar kõsmõna yapõlan ve birleştirme işinde işaret nok-
tasõ olarak kullanõlan ufak kesik. 8/ Yabancõ... İlgi, iliş-
ki. 9/ Zehir... Kavgacõ kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ İstanbul’un tanõnmõş bir içme suyu. 2/ İri taneli be-
zelye... Telefon sözü. 3/ Anadolu halklarõnõn en eski
ana tanrõçasõ... Erkek evlat. 4/ Kendi alanõnda en ön-
de gelen kimse ya da nesne... Tavlada kullanõlan oyun
aracõ. 5/ “Bizim de kalbimizi kõmõldatõr yerinden/Top-
rağa diz vuruşu —- gibi bir zeybeğin” (F.H.Çamlõbel)...
Manda pastõrmasõ. 6/ Bir nesnenin uzayda kapsadõğõ
yer... Eski Mõsõr dininde ruhun başlõca görünümlerin-
den biri. 7/ Hayvanlarõn su içtikleri, taş ya da ağaçtan
oyma kap... Asma kilit. 8/ Bir organõmõz... Düz dö-
şenmiş parke. 9/ Argoda esrar... İki dağ yamacõnõn ke-
sişmesiyle oluşmuş dere yatağõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Z Ü L C E L A L
İ Y İ F E R İ K
L E V R E K D O
H R E E T A P
İ S E V İ İ K A
C A A N İ L İ N
C U R N A T A A
E N E M A K A K
A N I P A T İ
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
İ. GÜRŞEN KAFKAS
Dillerin, dinlerin, kardeşliğin ve
hoşgörünün yaşayan tarihi kenti
Mardin’de, Sakıp Sabancı Müzesi
açılıyor. Tarihi bir uygarlaşma
öyküsüyle dolu Mardin, dünlerin
mirasını bugünlere taşıyan görsel
zenginliğin yeridir. Tarihi dokusu
ve değişken birçok uygarlığı içe-
ren kimliğiyle, eşsiz mimarisiyle,
Kudüs ve Venedik’ten sonra dün-
yada sit alanı olarak benimsenen
üçüncü kenttir.
Uygarlıklar kenti Mardin’in
UNESCO tarafından Dünya Kül-
tür Mirası listesine alınması ko-
nusunda da Mardin Valiliği, MA-
REV ve ÇEKÜL Vakfı’nca yoğun
uğraşlarda bulunulduğu bilin-
mektedir.
Geçmişiyle insanlık tarihine ışık
tutan Mardin, birçok etnik köke-
ni kucaklayan huzurun, anlayışın
ve hoşgörünün yeridir. “Yıldızla-
ra yakın şehir” olarak da bilinen
kent her dönem karanlıkları aşa-
rak aydınlığa doğru ilerlemeyi
bilmiştir. Farklı birçok kültürün be-
şiği Mardin, konakları, arabaları,
cami ve kiliseleriyle açık bir mü-
ze görünümündedir.
Geçmişte, yöresinin eğitim ve
kültür merkezi Kasımiye ve Zin-
ciriye medreseleri bugünün özgün
yapılarıyla dünleri fısıldayan eser-
lerdir. Asırlarca kaderine terk edi-
len Mardin kendine özgü mima-
risiyle, geleneksel taş evleriyle ulu-
sal ve uluslararası turizmin bir
cenneti olmaya adaydır.
Ustalıkla işlenen desen, motif,
hat ve sembollerin yer aldığı taş-
lar, Mardin’i bir şiir kentine dön-
üştürmüştür. Mardin kent olarak
bir açık müze konumundadır.
Konakların içi, sütunlar, şömine-
ler, su kuyuları, piştaklı kapılar ve
duvarları da süsleme sanatının
güzel örnekleriyle bezelidir. Bi-
zans, Arap, Osmanlı, Selçuklu vb..
birçok uygarlığın kalıntılarını içe-
ren sanatsal değerlerin yapı taş-
larının süslemelerinde görülmek-
tedir.
Taşın, şiirin ve inancın yaşayan
kenti Mardin 1 Ekim 2009’da
“Sakıp Sabancı Mardin Kent
Müzesi”ne kavuşuyor. Geçmişin
birçok uygarlığına ev sahipliği
yapan kent, 12 bin yıllık tarihinin
kalıntılarını bu müzede sergile-
yecektir. Mardin, “Sakıp Sa-
bancı Kent Müzesi”yle görsel ve
kalıcı bir kurum kazanıyor. Mar-
din sevdalılarının bir araya gele-
rek kurdukları MAREV’in kuru-
cuları Fehmi Tahincioğlu, Haluk
Eldem, Bedii Ensari ve diğerle-
ri bu konunun ilk girişimcileridir.
İstanbul Valisi Muammer Güler’in
Sakıp Sabancı’nın sağlığında
“Mardin Müzesi”nin kurulması
sözünü alması çalışmanın baş-
langıcı olmuştu. Bugünün Sa-
bancı Yönetim Kurulu Başkanı
Güler Sabancı ile Dilek Saban-
cı ve Hacı Ömer Sabancı Vakfı iş-
birliğinde “Sakıp Sabancı Mar-
din Kent Müzesi”nin kuruluşu
gerçekleştirildi. Müzenin kurulu-
şunda ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof.
Dr. Metin Sezen’in, eski Mardin
valileri Temel Koçaklar ve Meh-
met Kılıçlar’ın ile şimdiki Vali
Hasan Duruer’in yoğun uğraş,
çaba ve destekleri kent halkınca
unutulmayacaktır.
Mardin’in özgün yapısına dö-
nük çokça eserin ve belgenin
bu müzede sergilenecek olması,
kentin uygarlığının tanınmasına
katkı sağlayacaktır. Yöre kültü-
rünü besleyen el yazması kitap-
lar, hat sanatının örnekleri tablo-
lar, figürler, yazıtlar, desenler ve
geçmişte kullanılan kılıç, hançer,
tabanca, tüfek vb.. silahlar ile
sandıklarda saklı giyim kuşamlar
Mardin Sakıp Sabancı Müze-
si’nde yerini almalıdır. Bu eserler
geçmişi geleceğe taşıyacaktır.
Her Mardinli bu müzede ken-
dinden, soyağacından bir parça
bulmalıdır. Görselliğiyle, taş işçi-
liğiyle evrensel değerde bir yeri
olacak olan bu “kültür evine”
destek ve katkıda bulunmanın
zevkini her Mardinli yaşamalıdır.
Sevgili hemşerilerim haydi göre-
ve, destek olmaya...
Emek, katkı ve çaba sonucun-
da kültür mirasını koruma altına
alan bu kent müzesi, Mardin’in
özgün yapısını gelecek kuşakla-
ra taşıyacaktır. Müzeler, tarihi ve
geçmişi tanımada, geleceğe ör-
nek olmada önemli bir eğitim ve
umut kapısı olmuştur. Yeni ku-
şağın dünleri sorguladığı, öğren-
meye, incelemeye, araştırmaya ve
karşılaştırmaya çalıştığı önemli
ve kalıcı bir kaynakçadır müzeler.
Müzeler kültür evleridir. Sakıp Sa-
bancı Mardin Kent Müzesi,
Mardin’in birikimli bir kültür
evi olacaktır.
Minareleri, kiliseleri ve mabet-
leriyle taçlandırılan geçmişin Me-
zopotamya uygarlığı, bu serhat
şehrinde görülmektedir. Mar-
din’de geceler ve gündüzler bir
masal tadında yaşanır. Gizemli ve
görkemli görünümüyle Mardin,
gezginlerin seyrine doyamayacağı
güzelliktedir.
Emeği geçenleri ve Sabancıla-
rı yürekten kutluyorum. İyi ki var-
sınız. Bu müzenin sevgi, anlayış
ve hoşgörünün yanında antik de-
ğerdeki tarihi eserlerin korunma-
sı ve kalıcılığında da önemli yeri
vardır. Tarih, inanç ve kültür cen-
neti Mardin, dillerin, dinlerin kar-
deşçe yaşandığı örnek bir kent
olarak ünlenmiştir. Mardin gezil-
meli, görülmeli, geçmişin gizleriyle
bütünleşilmelidir. Folklorik yapısı,
tarihi değeri, kültürel mirası ve gör-
selliğiyle dünleri çağrıştıran Mar-
din, farklı bir yapının ve mimarinin
kenti olarak tanınmaktadır.
Yaşayan Tarih Mardin’de
Sakıp Sabancı Müzesi
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com