26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada larımız her zamankinden fazla” diyor ve… “bu işi mut- laka çözmeliyiz” diye bir ekleme yapıyor. İçinize kuşku düşmüyor mu: Nerede kaldı “çözü- me her zamankinden daha yakın” olduğunu ifade eden, Türk kamuoyundan önce yabancı elçilere ve- rilen güvence? Yoksa güvenceyi şeytan aldı götürdü de satama- dan getirdi mi: Bay RTE, çözüme dair umutlardan… “bu işi mutlaka çözmek gerektiğinden” söz ediyor? Bir başka güvencesi daha var; geri adım atmaya- caklar, ödün vermeyeceklermiş. Bin kere maşallah, bravo! Lakin ödün vermeye- cekleri, geri adım atmayacakları bir noktaya mı gel- diler? Belli değil. Açıklamalar adeta üç bilinmeyenli denklem! Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başka bir ko- nuda güvence vermeye çalışıyor. Gazete haberleri Davutoğlu’nun; “Yukarı Karabağ sorunu ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin zedelene- ceği kaygısının giderilmesi için muhalefetle yapaca- ğı istişarelerde partilere (başta CHP’ye) bu çerçeve- de ‘güvence’ vermeye çalışacağını” yazıyor. Protokole yazılmayan sözlü güvenceler? CHP lideri Deniz Baykal’ı tatmin edecek mi? Zira Baykal; son katıldığı bir TV programında Er- meni işgalinde olan Yukarı Karabağ sorununun Azerbaycan doğrultusunda çözümlenmediği sürece Tiflis’e sınır kapılarının açılmasına yeşil ışık yakma- yacağını çok açık biçimde açıkladı. Ermenilerin Karabağ’ı işgali ile sınırları kapattığımızı ve bu gerekçenin bugün ortadan kalkmadığının al- tını çizerek... Dahası var; Ermenistan kamuoyu sözde soykırımın tarihçiler tarafından incelenmesine karşı… Kars, Ar- dahan illerinin batı Ermenistan olarak tanımlanıp anıl- masından da asla vazgeçmeyeceklerinde ısrar edi- yor. Ağrı Dağı hâlâ ulusal bir sembol! 1915 Kars An- laşması’nın çizdiği sınırlara bağlı olmadıklarını söy- lemekten de çekinmiyorlar. Hükümet 14 Ekim’de Ermeni Cumhurbaşkanı Kayseri’de maça gelsin diye ulusal açıdan pek çok kuşkulu öğeler içeren protokolü 14 Ekim’de imzala- mak için olağanüstü çaba gösteriyor. Hükümet (ve Çankaya’daki AKP’li) kimleri memnun etmek veya sırtımızı okşamalarını sağlamak için bu yolda hızla ilerliyorlar diye soracak olanlara verilecek yanıt hazır. Kısa, özlü ve gerçek: Elbette başta ABD’yi ve AB’yi! Kanıt mı arıyorsunuz; ABD Başkanı Obama’nın TBMM’deki konuşmasına bakınız. Ermenistan’la ikili ilişkilerin düzenlenmesi ve sınır kapısının açılması ricadan da öteye Türk hükümeti- ne verilen bir direktif gibi tutanaklarda duruyor. Başbakan ise bir başka güvencenin peşinde. Medyaya baskı yapmadığını kanıtlamanın peşinde. Yabancı büyükelçilere yaptığı konuşmada söyle- diğine göre; Doğan Medya Grubu’na kesilen ola- ğanüstü vergi cezası yurtiçinde ve yurtdışında Tür- kiye’ye baskı unsuru olarak kullanılıyormuş… efen- dimiz, bu yargıyı “son derece yanlış buluyor”… zira “rekor ceza idarenin hukuk gereği gerçekleştirdiği bir işlem” imiş. Yabancılar görüyor, biliyorlar ki RTE; Doğan Gru- bu’na bağlı yazılı ve görsel yayın organlarında AKP ve hükümeti aleyhine gördüğü kimi yayınlardan öte- den beri şikâyetçidir ve… o kadar ki Aydın Doğan’la bir nikâh masasında bir araya geldiği zaman konuş- mayacak kadar grubun patronuna, yazarlarına ve yö- neticilerine şiddetli öfke içindedir. Kimi zaman Aydın Doğan’la kamuoyu önünden sert tartışmalara girişmesi… her fırsatta grubun gazete- lerine yüklenmesi, vergi denetçilerini grup yayın or- ganlarının ensesinden ayırmaması; RTE’nin başta Do- ğan Grubu, hükümete aykırı gördüğü yayın organlarına karşı yürüttüğü susturma savaşının mimarı olduğu- nu kanıtlamıyor mu? Dünden bugüne bu olayları, RTE’nin “kendinden olmayan” medyaya karşı tutumunu yakından izleyen yabancı elçiler; Başbakan’ın son rekor vergi cezası- nı olağan idari bir işlem diye gösteren söylemlerini din- lerken... …Herhalde bıyık altından gülmüşlerdir! SAYFA 16 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 26 Edirne PB 26 Kocaeli PB 27 Çanakkale PB 26 İzmir PB 29 Manisa PB 29 Aydın PB 32 Denizli PB 29 Zonguldak Y 24 Sinop Y 24 Samsun Y 24 Trabzon Y 24 Giresun Y 26 Ankara PB 25 Eskişehir PB 25 Konya PB 24 Sıvas PB 21 Antalya B 31 Adana B 32 Mersin B 32 Diyarbakır PB 32 Şanlıurfa PB 33 Mardin PB 30 Siirt B 31 Hakkâri Y 24 Van Y 22 Kars Y 19 Oslo B 16 Helsinki PB 16 Stockholm PB 18 Londra Y 20 Amsterdam PB 20 Brüksel PB 20 Paris PB 23 Bonn Y 20 Münih PB 27 Berlin PB 23 Budapeşte Y 27 Madrid Y 22 Viyana Y 23 Belgrad Y 28 Sofya Y 26 Roma PB 25 Atina PB 28 Zürih Y 23 Moskova Y 20 Aşkabat PB 28 Astana PB 19 Taşkent PB 35 Bakû Y 23 Bişkek Y 24 Tiflis PB 26 Kahire B 30 Şam B 31 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Batı ve Orta Kara- deniz kıyıları, Doğu Kara- deniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Tokat çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sı- caklığı yağış alan bölgeler- de 1-3 derece azalacak, di- ğer yerlerde önemli bir de- ğişiklik olmayacak. Savcõlõğõn ve mahkemenin Mustafa Ali Balbay üzerinden gazetemiz Ankara Bürosu’ndaki bütün gazetecilerin ve diğer çalõ- şanlarõn telefon görüşmelerini dinledikleri ve kayda aldõklarõ da ortaya çõktõ. Savcõlõk, soruş- turma ve davayla ilgisi olup ol- madõğõna bakmaksõzõn, bu gö- rüşmelerin içeriklerini de metin haline getirip dava dosyasõna de- lil olarak koydu. RTÜK üyesi ve Kılıçdaroğlu ile konuşma Mustafa Balbay’la ilgili ileti- şim tespit içeriklerinin yer aldõ- ğõ klasörler arasõnda gazetemiz Ankara Bürosu muhabirlerin- den Fırat Kozok’un bir RTÜK üyesiyle yaptõğõ görüşmenin de- şifresi ile yine Ankara Büro mu- habirlerimizden İlhan Taşcõ’nõn 29 Mart yerel seçimlerinden bir- kaç hafta önce dönemin CHP İs- tanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayõ Kemal Kılıçda- roğlu ile görüşmesinin deşifre- si de yer alõyor. Bu kişilerin so- ruşturma ve davayla hiçbir ilgi- si olmamasõna, görüşme içerik- lerinin de yine soruşturma ko- nusu ile herhangi bir ilintisinin bulunmamasõna karşõn, bu gö- rüşmelerin deşifresinin hangi maksatla ve niçin dava dosyasõ- na konulduğu ise anlaşõlamõyor. Hukukçular, “skandal” ola- rak değerlendirdikleri bu dinle- melerin yasalara aykõrõ olduğunu vurgulayarak “basın özgürlü- ğünün ayaklar altına alındığını” belirttiler. Bu yasa dõşõ dinleme nedeniyle hem devletin, hem de ilgililerin sorumlu olacağõnõ be- lirten hukukçular, sorumlularõ hakkõnda derhal soruşturma açõl- masõ gerektiğini söylediler. Hu- kukçular, soruşturma ve davayla ilgisi olmamasõna karşõn iletişimi yasadõşõ olarak dinlenen, kayda alõnan ve dava dosyasõna konulan kişilerin mağduriyetleri nedeniy- le tazminat haklarõ bulunduğuna dikkat çektiler. Daha önce bu soruşturma kap- samõnda gündeme gelen birçok usulsüz ve hukuk dõşõ uygulama nedeniyle ilgili savcõlar hakkõnda işlem yapmakta çekingen davra- nan Adalet Bakanlõğõ’nõn bu de- fa da aynõ tavrõ sürdürüp sürdür- meyeceği ise önümüzdeki gün- lerde belli olacak. Gazetemize yönelik bu yasadõ- şõ, hukuk dõşõ dinleme skandalõ- nõn sorumlularõnõn hesap verme- si yalnõzca gazetemiz açõsõndan değil, hukuk devleti ve basõn öz- gürlüğü bakõmõndan da önemli bir test olacak. Hakkâri’deki çatışmada şehit olan Piya- de Uzman Onbaşı Mustafa Güler için memleketi Ordu’nun Ünye ilçesinde tören düzenlendi. Şehidin cenazesinin Ünye Devlet Hastanesi morgundan alınarak Cumhuriyet Meydanı’ndaki tören alanına getirilişi sırasında yurt- taşlar terör örgütü aleyhine sloganlar attı. Buradaki törene Ordu Vali Ve- kili Adem Yılmaz, milletvekilleri, askeri ve idari yetkililer katıldı. Törende şehidin acılı annesi Fadime Güler, babası Zekai Güler ile kardeş- leri Ahmet, Turgut ve Emine Güler yakınları tarafından teselli edilmeye çalışıldı. Yaklaşık bir ay önce göreve başladığı belirtilen şehidin cenazesi, cenaze töreninin ardından Yeşilkent beldesine bağlı Serviler köyündeki ai- le mezarlığında toprağa verildi. ‘Yargınıza sahip çıkın’ OYA UĞRAL BERGAMA - Yargõtay Onursal Cumhuri- yet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu, siyasi ik- tidara hâkim ve savcõlarõ seçme yetkisi veril- mesi durumunda demokrasiden söz edileme- yeceğini vurgulayarak, “Ulus devletinize, yargınıza sahip çıkın. İradelerinizi birleş- tirin. Bir sel gibi akarsanız önünüzde kim- se duramaz” dedi. Kanadoğlu, özel yetkili hâ- kim ve savcõlõk kurumuyla ilgili de, “Ben hâ- kim ve savcılara güveniyorum. Yargı bü- tünüyle satın alınmış teslim olmuş değildir” yorumunu yaptõ. Bergama’nõn düşman işgalinden kurtulu- şunun 87. yõldönümü kutlamalarõ kapsamõn- da belediye meclis salonunda düzenlenen et- kinlikte konuşan Kanadoğlu, Türkiye Cum- huriyeti’nin laiklik, hukuk devleti ve ulus dev- let ilkeleri üzerinde yükseldiğini vurguladõ. Hü- kümetin “yargı reformu” diye ortaya attõğõ çalõşmanõn, yargõ bağõmsõzlõğõnõ tamamen yok etmeye yönelik olduğunu belirten Kana- doğlu, “Arkadan gelecek olan Anayasa Mahkemesi’nin oluşumunu değiştiren gi- rişimdir. Bu yetmiyormuş gibi yasamadan üye seçmek suretiyle gerçekleştirilmek is- teniyor. Dünyanın hiçbir yerinde laik cum- huriyet aleyhine eylemlerin odağında olan bir iktidar buna devam edemez” dedi. ‘Kendisini yargılayanı yargılayacak’ AKP iktidarõnõn hukuk sistemini, “kendi- sini yargılayan hâkimi bile yargılayacak” noktaya dönüştürmek istediğine dikkat çeken Kanadoğlu, “Bu demokrasi değildir. Türkiye gerçek uygar bir demokrasiye layık oldu- ğunu kanıtlamak zorundadır” diye konuş- tu. Salonda bulunan bir avukatõn, “Özel yet- kili mahkemeler bağımsız mıdır” sorusu üze- rine ise Kanadoğlu, şunlarõ söyledi: “Özel yetkili hâkim ve savcılık, çağdaş adalet içerisinde yeri olmayan kurumlar- dır. Özel yetkili içerisinde zaten ortaya bir kuruluş koyarsanız ve bunların çalışma- larının onaylanması mümkün değildir. Ben hâkim ve savcılara güveniyorum. Yar- gı bütünüyle satın alınmış, teslim olmuş de- ğildir. Eğer siz siyasi iktidara o hâkim ve savcıları seçme yetkisini verirseniz orda de- mokrasi biter, dikta olur. Bu faşizmdir. Ulus devletinize, yargınıza sahip çıkın. İradele- rinizi birleştirin. Bir sel gibi akarsanız önünüzde kimse duramaz.” ‘Doğu’ yerine ‘Anadolu dilleri’ OKTAY EKİNCİ Hükümetin “demokratik açılım” progra- mõna koşut olarak YÖK’ün Mardin Artuklu Üniversitesi’nde “Kürtçe” eğitimine başla- nabilmesi için kurulmasõna karar verdiği “Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü” ya- põlanmasõnda “Anadolu’daki yerel dil kül- türünün” göz ardõ edildiği anõmsatõlõyor. Ar- tuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay’õn önerdiği “Kürt Dili ve Ede- biyatı” eğitimine karşõ “çözüm” olarak açõklanan enstitüde, Türkçe dõşõndaki tüm dil- lerin öncelikle “yerel” ve “Anadolu’ya öz- gü” niteliklerinin temel alõnmasõ gerektiği anõmsatõlõyor. YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Öz- can’õn 11 Eylül’deki basõn toplantõsõnda; “Başka üniversitelere de mesela Şark Dil- leri Enstitüsü; Doğu Dilleri Enstitüsü ku- rulabilir...” demesinin de tartõşõlõr olduğunu belirten tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu, bu yaklaşõmõn “Anadolu’daki tarihsel birlik- teliklere dayalı kültürel gerçeği yeterince gözetmediğini” belirterek şunlarõ söyledi: “Doğu bize uzak coğrafyaları tanımlıyor. Kürtçe ve diğer yerel dillerimiz ise önce- likle Anadolu’da konuşulan yöresel nite- likli dillerdir. Anadolu’nun genel ve tarihsel dili olan Türkçe ile birlikte değişik yöre- lere özgü diller olarak yaşamışlardır...” Ay- nõ zamanda eski Milli Eğitim Bakanlõğõ uz- manlarõndan olan ÇEKÜL Yüksek Danõşma Kurulu Üyesi Necdet Sakaoğlu, “Nitekim Türkçemizde de Anadolu’daki yerel dil- lerden gelen sözcükler vardır ve bu bile ta- rihsel ortak yaşamın ürünüdür...” diyerek şunlarõ ekliyor: “Üniversitelerimizde hem Anadolu Kürtlerinin Kürtçesi, hem de yi- ne farklı yörelerimizde yerel dil olarak ko- nuşulduğu için Anadolulu olarak kendine has özgünlükleri bulunan Lazca, Çerkez- ce, Gürcüce, Rumca, Süryanice, Keldani- ce, hatta Anadolu Ermenicesi gibi yerel dil- ler tarihsel beraberliğin kültürel zengin- likleri olarak ele alınırsa, ırkçı ve bölücü cereyanlara karşı da Anadolu uygarlıkla- rına dayalı en güzel yanıt verilmiş olur...” Açılımla çelişiyor Öte yandan YÖK’ün üniversitelerde “bi- lim dalı” kurulmasõ yetkisini senatolardan alarak kendine bağlamasõnõn da “demokra- tik açılım süreciyle çeliştiği”ne dikkat çe- kiliyor. Bunun üniversitelerimizdeki “de- mokratik gelenekleri yadsımak” olduğunu belirten bir rektörümüz, “Adımı YÖK duy- masın” ricasõyla şunu söyledi: “Bu tutum Kürtçe eğitiminin desteklenmeyeceği en- dişesinden kaynaklanıyorsa yanılıyorlar, çünkü demokrasinin de güvencesi siyasi- lerden önce bilim dünyamızdır...” Gazetemiz dinleniyorBaştarafı 1. Sayfada ŞEHİT ASKER GÜLER İÇİN HAZİN TÖREN Sabih Kanadoğlu, iktidara hâkim ve savcõ seçme yetkisi verilemeyeceğini söyledi ‘Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü’ yapılanmasında ‘yerel dil kültürü’ göz ardı ediliyor Başbuğ çiftinden gazilere iftar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genel- kurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ ve eşi Sevil Başbuğ, Ankara Garnizonu’ndaki bazõ gaziler ve ailelerinden oluşan yaklaşõk 400 ki- şiye iftar yemeği verdi. Gazi Orduevi’ndeki yemek basõna kapalõ gerçekleşti. Yemeğe, Or- general Başbuğ’un yanõ sõra, kuvvet komutan- larõ ve Ankara Garnizonu’ndaki bazõ general ve amiraller de katõldõ. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay da Emniyet Genel Müdürlüğü tarafõn- dan polisevinde düzenlenen iftarda şehit polis- lerin aileleriyle bir araya geldi. Güvenlik kulübesine molotof DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarba- kõr’õn Bağlar ilçesinde dün akşam saatlerinde güvenlik kulübelerine molotofkokteyli atõldõ. Kulübelerin camlarõ kõrõlõrken olay yerinden geçen bir polis ekibi havaya ateş açarak göste- ricileri dağõttõ. Grup ara sokaklara kaçarken olayda ölen ya da yaralanan olmadõ. Danıştay’ın gizli reklam kararı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõş- tay, özel bir televizyon kanalõnda yayõmla- nan bir programda sunucunun önündeki diz- üstü bilgisayarõn markasõnõn ekrandan gö- rünmesinin gizli/örtülü reklam anlamõna geldiğine hükmetti. Kararda, “Sunucunun önündeki dizüstü bilgisayarõn kapağõnda makul ölçülerden büyük yazõlmõş bilgisayar markasõnõn kameranõn doğrudan kaydedebi- leceği şekilde yerleştirildiği ve böylece mar- kanõn doğrudan görülebilecek şekilde ko- numlandõrõldõğõnõn anlaşõldõğõ” kaydedildi. Nükleer protestosu Mersin Sinema Derneği üyesi bir grup, Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli beldesi Akkuyu mevkisinde kurulması planlanan nükleer santralı sahneledikleri skeçle protesto etti. 2020 yılında Akkuyu Nükle- er Santralı’nın 5. kuruluş yıldönümünde bölge insanın geldiği durumu mizahi bir skeçle canlandıran grup yurttaşlardan da alkış aldı. Dernek üyesi Melike Kork- maz, nükleer enerji konusunda halkın yeterince bilinçlendirilmediğini savundu. Topbaş’ın köprü çelişkisi DENİZ TATARER İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanõ Kadir Topbaş’õn, İstanbul’un ulaşõm soru- nunu çözmek için 3. Köprü’nün gerekli oldu- ğu yönündeki açõklamalarõna karşõn, 15 Hazi- ran’da onaylayarak yürürlüğe soktuğu 1/100 bin Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planõ 3. köprünün İstanbul’un sonu olacağõnõ belgeli- yor. İBB Meclisi’nin CHP’li üyesi Serdar Bayraktar, dün Meclis Başkanlõğõ’na verdi- ği soru önergesinde, 13 Şubat 2009 tarihinde kabul edilen 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planõ’nõn 3. köprüyle ilgili sayõsõz itiraz içer- diğini belirtti. Bayraktar’õn soru önergesinin ekli dosyasõnda yer alan 1/100 binlik planõn raporu açõkca 3. köprü karşõ çõkõldõğõnõ ortaya koyuyor. Köprü yapõmõnõn kentin ilçe sayõ- sõnda da artõşa neden olduğu uyarõsõnda bulu- nulan raporda, “Boğaziçi Köprüsü ve çevre yolları hızlı büyüme nedeniyle kısa zaman- da kentiçi ulaşım ağının omurgası haline gelmiştir. Gelişim yer yer su havzalarına, yer yer de orman alanlarına doğru yönel- miş ve kentin yaşam destek sistemlerini ciddi boyutlarda tehdit eder hale gelmiş- tir”denildi. İstanbul’un kuzeye doğru geniş- lemesinin jeolojik açõdan sakõncalõ olduğu ve endişe verici durumlara ulaştõğõnõn altõ çizi- len plan notlarõnda, iki yaka arasõnda ulaşõmõ sağlayan köprü geçişlerinin “darboğaz” et- kisi yarattõğõ kaydedildi. İstanbul’daki IMF toplantõlarõ Sendikalardan alternatif program İstanbul Haber Servisi - DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, İstanbul’da 6-7 Ekim ta- rihlerinde gerçekleşecek olan, IMF ve Dünya Bankasõ toplantõsõ ile ilgili düzenleyecekleri “alternatif programları” kamuoyuna duyur- du. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, dünyada yaşanan onlarca krizin sorumlusu- nun IMF ve Dünya Bankasõ olduğunu vurgu- ladõ. IMF ve Dünya Bankasõ’nõn yoksulluğu, işssizliği ve güvencesizliği arttõran politikala- rõna karşõ duracaklarõnõ belirten Görgün, 29 Eylül Salõ günü ortak basõn açõklamasõ yapa- rak kampanya başlatacaklarõnõ, kampanya sü- resince IMF ve Dünya Bankasõ’nõn tartõştõğõ konularda işçilerle ve akademisyenlerle bir araya gelerek “emek kürsüleri” kuracaklarõ- nõ söyledi. 1 Ekim tarihinde ise sosyal güven- lik konusu ile ilgili İstanbul başta olmak üze- re ülke genelinde protesto gösterileri gerçek- leştireceklerini belirten Görgün, çeşitli panel ve etkinliklerle IMF ve Dünya Bankasõ’nõn eylemlerini protesto edeceklerini ifade etti. Rehn: Memura grev hakkõ verin AB’den Türkiye’ye sosyal politika şartı BRÜKSEL (ANKA) - Avrupa Parlamentosu üyesi Glenis Willmott, AP Başkanlõğõ’na Türkiye ile ilgili soru önergesi sundu. Will- mott’un, “Komisyon, Türkiye’nin katılımı- nın uygun görülmesi için örgütlenme öz- gürlüğü konusunda açık garanti verilmesi ve diğer temel sendikal hakların onaylan- ması ve saygı gösterilmesi gerektiğine ka- tılmıyor mu” sorusunu yanõtlayan AB Ko- misyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, şu ifadeleri kullandõ: “Sendikal haklar mevzuatında revizyon, Türkiye’yle sosyal politika ve istihdamla ilgili 19’uncu başlık üzerinde müzakerelerin açılmasın- dan önce yerine getirmesi gereken şartlar- dan biridir. Türkiye, özellikle hem özel hem de kamu sektörlerinde örgütlenme hakkı, grev hakkı ve toplu pazarlık hakkı üzerinde var olan kısıtlamaları ortadan kaldırmak zorundadır.” Rehn KESK ve Eğitim-Sen’e yönelik operasyonlarõn ve yasal sürecin de yakõndan izlendiğini ifade etti. İstanbul Büyük- şehir Belediye Başkanı Top- baş’ın onayladığı 1/100 bin Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı 3. köprünün İstan- bul’un sonu ola- cağını belgeliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear