Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
16 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
SAĞLIK 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Yalandan Kim Ölmüş ki...
İktidarın medyaya yönelik baskı girişimleriyle il-
gili olarak yabancı basında yoğunlaşan eleştiriler
karşısında Başbakan, savunma hakkını kullanmak
için ilginç bir mekân seçmiş.
Partisinin Dış İlişkiler Başkanlığı tarafından,
Ankara’daki kordiplomatik için düzenlenen iftar ye-
meğinde, önce demokratik açılım konusunda ko-
nuşmuş. Ardından da Doğan Yayın Holding’e ve-
rilen rekor ceza için düşüncelerini söylemiş. “İfa-
de özgürlüğüne önem veren ve bunun gereğini
hakkıyla yerine getiren bir iktidarın, özgür basını
susturmak, engellemek, sıkıştırmak, üzerinde si-
yasi baskı kurmak gibi niyeti olmaz. Olamaz. Hü-
kümet olarak basının görevini en iyi şekilde yeri-
ne getirmesi için bugüne kadar olduğu gibi bun-
dan sonra da biz gereken her şeyi yapmaya ha-
zırız” demiş.
Erdoğan’ın medyaya ve özellikle söz konusu
gruba yönelik sözleri bu kadarla sınırlı değil. Baş-
bakanımızın, eleştiriler karşısında ne kadar hoş-
görülü olduğunu belirtmek amacı ile özellikle ya-
bancı kamuoyuna vermek istediği mesajın satır-
başlarına da değineceğim.
Ama, daha önce söylenmesi farz olanlar var.
Ankara’da görevli büyükelçiler için düzenlenen
bir yemekte, iktidarın, medya özgürlüğü karşı-
sındaki “düşünce ve görüşleri” bizzat o iktidarın
başı tarafından açıklanırken aynı zaman dilimi için-
de Maliye Bakanlığı da yine haftalarca süren sus-
kunluğunu bozarak Doğan Medya Holding’e
karşı özel amaçlı bir vergi incelemesi yapılmadı-
ğını iddia eden bir tür aklanma savunması ya-
yımlıyor.
Rastlantı bu ya. Yine aynı günün şafağında, Feh-
mi Koru’nun Hürriyet’e kesilen cezayı politik ne-
denlere bağlayanları eleştiren, onlara olayın te-
melinde objektif gerekçeler olamaz mı şeklinde so-
ru yönelten bir yazısını okuyorsunuz.
Dış basında yer alan yazıların etkisiyle mi?
Sanki bir propaganda merkezi, Aydın Doğan
ve medyasına yönelik bu baskı girişimi dolayısıyla,
AB kapısında bekleyen AKP iktidarına karşı dış
basın ve uluslararası medya kuruluşlarınca yoğun
bir biçimde sürdürülen eleştirilerden yılarak yeni
bir taktik oluşturmuş. O taktik gereği Başbakan,
yabancı misyon temsilcilerini topladığı iftar ma-
sasında, olan biteni “devletin kurumlarının kendine
has rutin çalışmalarını, basın özgürlüğü ile karış-
tırmanın doğru olmadığını” söylemekle de yetin-
memiş. ”.. benim basın kuruluşları üzerinde siyasi,
ekonomik baskı kurma hakkım ve yetkim yok” de-
mek gereğini duymuş.
Ama yine de kendisinin ya da görevlendirdiği
kimselerin, Doğan Grubu’na F tipi andıçlar ve-
rerek şu yazarları istemiyoruz denildiğini bildiren
haberleri yalanlamaya yanaşmamış Başbakan.
Onun yerine, “ifade özgürlüğü çerçevesinde
benim özgürlüklerime, kişisel haklarıma yapılan
saldırılar karşısında basına yönelik eleştirilerimi
yaparım. Basın da beni eleştirir. Eleştirecektir”
demiş.
Bizimki gibi, sadece sözde değil, özde de de-
mokrat olan kimi ülkelerin büyükelçileri için bu, yet-
ki sınırlarını ve haddini bilme itirafı, özel bir anlam
taşıyabilir. Ancak o ülkelerin Ankara’daki büyük-
elçilik binalarında da her gün, Türk medyasında
yazılı ve sözlü olarak yer alan demeçler, eylem-
ler ve özellikle yorumlar, kendi dillerine çevrilerek
değerlendirmeye alındığı için, kimi yabancı dip-
lomatların, gazete okumadığı ısrarla söylenilen Re-
cep Tayyip Erdoğan’dan daha fazla, kimin, kim
için neler yazıp konuştuğu meçhul değildir.
İktidarın sabah akşam savunmasını yapmak
amacı ile bilgisayarlarının başına geçen, TRT’de
ya da öteki TV kanallarında yüzlerini eskitmekten
gocunmayan Ekrem Dumanlı’lar, Fehmi Koru’lar,
hatta Doğan Medya’nın yazılı, sözlü kurumların-
da baş tacı edilen Akif Beki’lerin köşelerinden Ay-
dın Bey’e gönderilen tavsiye mesajlarını, ağızla-
rı açık kalarak onlar da okumuyorlar mı?
O mesajların Doğan Grubu’nu da, bütünü ile
“yandaş medya”nın sultası içine çekmek, öyle-
likle “yandaş polis” ve “yandaş yargı” için de
düğmeye basma girişimlerine zemin hazırlamak
amacına yönelik olduğunu bilmiyorlar mı?
Başbakan’ın, önceki gece verdiği iftarın özel ko-
nuklarının ülkemizi, bütün girdisi çıktısı ile birço-
ğumuzdan çok daha yakından izlediği ve iyi bil-
diğini söylemek, abartı sayılmamalıdır.
Aralarında belki atasözlerimizi, o arada mese-
la “Yalandan kim ölmüş ki?” diyen o çok kul-
landığımız özdeyişimizi bilmeyenler çoktur.
Erdoğan da onların bu durumlarını bilerek böy-
lesine rahat bir demokrat politikacı edası ile ko-
nuşmuştur. O rahatlığı böylesine özel yemek ko-
nuşmaları sırasında değil, her zaman sergileye-
bilmesi için, adımlarını Sayın Başbakan gerçek bir
demokrat olarak atmalı, örtülü eylemlerle kendi-
si için yandaş putlar yaratmak sevdasından vaz-
geçmelidir.
obirgit@e-kolay.net;Faks: 0 216 302 82 08
Uzmanlõk Dernekleri Federasyonu Başkanõ Prof. İtil, projenin anayasaya aykõrõ olduğunu söyledi
‘Sağlõkta dönüşüm’ sağlõksõzİstanbul Haber Servisi - 30
tõp derneğinin oluşturduğu Uz-
manlõk Dernekleri Platformu
Başkanõ Prof. Dr. İsmail Mete
İtil, AKP hükümetince yürür-
lüğe konulan Sağlõkta Dönü-
şüm Projesi’nin, Anayasaya ay-
kõrõ olduğunu, ne ekonomik ne
de idari açõdan sürdürülebilirli-
ğinin mümkün olduğunu belir-
terek, “Hekimlerin hemen ta-
mamı yasaya karşıdır” dedi.
ABD’de, zenginlerin “Be-
nim paramla fakiri tedavi
etme” sloganõyla itiraz ettiği
sosyal güvenlik yasasõ tartõşõ-
lõrken, Türkiye’de de sağlõkta
piyasalaştõrmayõ getiren Sağ-
lõkta Dönüşüm Projesi’ne he-
kimlerin itiraz sesleri yükseli-
yor. Uzmanlõk Dernekleri Plat-
formu adõna açõklama yapan
Prof. Dr. İsmail Mete İtil, sos-
yal güvenlik sistemindeki açõk-
larõn fazla olduğu öne sürülerek
gerçekleştirilen yasal değişik-
liklerin sistemde daha büyük
açõklara yol açtõğõnõ anõmsata-
rak, şöyle devam etti: “Özel
sektöre 2008 yılında 5 milyar
dolara yakın para aktarıldığı
halde, özel sektörde de iflaslar
artmaya başladı. Sistem heki-
mi kazanmayı düşünmediği
için başarı şansı çok düşük.
Başarılı olduğu söylenen sis-
temde hekimlerin 2007 yılın-
da yürürlüğe giren yönetme-
liklerle serbest çalışma hakla-
rı engelleniyor, özel hastane-
lerin kadroları kontrol altına
alınıyor, tedavi masrafları büt-
çe talimatlarıyla son derece
düşük ücretlere çekiliyor, he-
kim emeği ucuzlatılıyor ama
sadece 2008 yılında 26 milyar
dolar SGK açığı var.”
Antidemokratik
yönetmelikler, baskılar...
Sistemin “liberal yönetim-
lerde görülmeyecek anti-de-
mokratik yönetmelikler, ma-
li baskılar, kurum baskıları ve
Türkiye ekonomisini zorla-
yan açıklarla” sürdürülmeye
çalõşõldõğõnõn altõnõ çizen Prof.
Dr. İsmail Mete İtil, özetle şun-
larõ kaydetti: “Özel sektöre he-
kimlere yüksek ücret öden-
memesi için uyarılarda bulu-
nulmuştur. Meclis’te çoğun-
luğu bulunan bir iktidar için
yasa çıkarmak zor değildir.
Ama bu yasa ve değişiklikleri
Türkiye’yi sıkıntıya sokacak
ve siyasi bir hata olacaktır. Ya-
sayı hukukçulara incelettir-
dik. Birçok madde anayasaya
açık aykırılıklar içermekte-
dir. Eğer yasalaşırsa, hukuk-
sal olarak hakkımızı sonuna
kadar arayacağız. Hekimlerin
hemen tamamı yasaya karşı-
dır. Türk Tabipleri Birliği’nin
bunun bilinciyle hareket ede-
ceğinden eminiz.”
2009’DA 305 MİLYAR DOLAR
Kanserin
maliyeti yüksek
İSTANBUL (AA) -
Dünyada en önde gelen
ölüm nedenleri arasõnda
gelen kanser hastalõğõnõn
ekonomik maliyetinin
2009 yõlõ sonu itibarõyla
305 milyar dolar olmasõ-
nõn beklendiği bildirildi.
Araştõrmacõ İlaç Firma-
larõ Derneği’nden (AİFD)
yapõlan yazõlõ açõklamaya
göre, kanserle mücadele
eden Amerikalõ bisiklet-
çinin adõnõ taşõyan Lance
Armstrong Vakfõ’nõn
sponsorluğunda ve Ame-
rikan Kanser Derneği’nin
desteğiyle The Economist
Intelligence Unit tarafõn-
dan hastalõğa ilişkin bir ra-
por hazõrlandõ.
2020’de 16.8
milyon hasta
Rapora göre bu yõl tüm
dünyadaki yeni kanser va-
kalarõnõn sayõsõnõn 12.9
milyon olmasõ bekleni-
yor. Bu sayõnõn 2020’de
16.8, 2030 yõlõnda ise 27
milyona çõkacağõ tahmin
ediliyor. Raporda, kanser
hastalõğõnõn yol açtõğõ
ölümlere ve acõlara ek
olarak 2009 yõlõ sonunda,
dünya çapõnda 305 milyar
dolar düzeyinde bir eko-
nomik maliyete yol aça-
cağõ belirtildi.
Kanser tedavisinin, ge-
lişmiş ülkelerin sağlõk har-
camalarõnda çok önemli
bir kalem olarak yer aldõ-
ğõ anlatõlan raporda, ge-
lişmekte olan ülkelerin
bütçelerinde ağõr bir yük
oluşturduğu ve tükettiği
kaynaklar itibarõyla bazõ
yoksul ülkelerin daha da
yoksullaşmasõna neden ol-
duğu kaydedildi. Rapor
hakkõnda bir değerlendir-
me yapan AİFD Başkan
Yardõmcõsõ Engin Gü-
ner, hastalõğõn dünya ça-
põndaki ağõr boyutlarõnõn
bir kez daha ortaya çõktõ-
ğõnõ ifade ederek, halen bi-
yoteknoloji ve araştõrma-
cõ ilaç firmalarõnõn bu
alanda yüzlerce yeni ilaç
adayõ üzerinde çalõştõğõnõ
hatõrlattõ.
İlaca geç ulaşılıyor
Türkiye’de de bu has-
talõğõn tedavisi için her
yõl milyarlarca lira düze-
yinde harcama yapõldõğõ-
nõ anõmsatan Güner, şun-
larõ söyledi: “Bugün bi-
yoteknoloji ve araştır-
macı ilaç firmaları kan-
sere karşı 800 yeni ilaç
adayı üzerinde dünya
çapında çalışmalarını
sürdürüyorlar. Yeni ve
orijinal ilaçların hasta-
lara zamanında sunul-
ması, bu hastalığın etkin
tedavisi açısından bü-
yük önem taşıyor.An-
cak ne yazık ki Türki-
ye’deki kanser hastaları
Avrupa, ABD veya Ja-
ponya’da hastalara su-
nulan yeni ve orijinal
ilaçlara bazen 2-3 yıla
varan gecikmelerle eri-
şebiliyor. Maddi imkân-
ları olan hastalar yurt-
dışına giderek bu ilaçla-
ra zamanında erişebili-
yor, ama gidemeyenlerin
tedavisi gecikiyor. Çok
acil durumlarda yeni
ilaçlara ruhsatlandır-
madan önce ulaşma ola-
nağı sağlayan mekaniz-
malar var. Ama bunlar-
dan çok az sayıda hasta
yararlanabiliyor. AİFD,
bugüne kadar birçok
kez, gelişmiş ülkelerde
piyasaya çıkan yeni ilaç-
ların hastalarımıza su-
nulma süresini 6-9 aya
indirecek önerilerde bu-
lundu. Bu öneriler bir an
önce uygulanmalı.”
The Economist Intelligence Unit
tarafõndan hazõrlanan raporda, bu yõl tüm
dünyadaki yeni kanser vakalarõnõn sayõsõnõn
12.9 milyon olacağõ belirtiliyor.
Prostat hastalıkları ve kanseri sık-
lığındaki artış nedeniyle prostat
kanseri konusunda yurttaşları
bilinçlendirmek için, Şişli Meyda-
nı’na dev prostat maketi konuldu. Maketin açılışına Şişli Belediye Başkan Vekili
Tayfun Kahyaoğlu, Türk Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu ve der-
neğin saymanı Prof. Dr. Ahmet Yaşar Müslümanoğlu da katıldı. Türk Üroloji
Derneği’nin, Avrupa Üroloji Haftası’nda halkın prostat hastalıkları konusunda bil-
gilendirilmesi projesi kapsamında aynı zamanda Şişli Holiday Inn Hotel’de
düzenlediği toplantıda konuşan Prof. Ateş Kadıoğlu, Türkiye’de yaklaşık 1.9 milyon
prostat hastası ve yıllık tespit edilen 8 bin prosat kanseri hastası olduğunu belirtti.
Dev prostat maketi
KOPAN PARMAK OLAYI
5 hastaneye
inceleme
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sağlõk Bakanlõğõ, “Kopan
parmağını diktirmek için 5 hasta-
ne dolaştı” başlõklõ haberlere konu
olan olayla ilgili incelemesini ta-
mamladõ. Sağlõk Bakanlõğõ’ndan ya-
põlan açõklamada, 27 Temmuz’da
“Kopan parmağını diktirmek için
5 hastane dolaştı” başlõklõ haber
yayõmlandõğõ anõmsatõldõ.
Bu haberle ilgili İstanbul’da bulu-
nan Özel Medikal Park Sultangazi
Hastanesi, Özel İstanbul Vatan
Hastanesi, İstanbul Üniversitesi
(İ.Ü) Tõp Fakültesi Hastanesi, Cer-
rahpaşa Tõp Fakültesi Hastanesi ile
Vakõf Gureba Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi ilgilileri hakkõnda Bakan-
lõk Başmüfettişi’nce inceleme baş-
latõldõğõ belirtildi. Hazõrlanan ince-
leme raporu özetle şöyle: “Özel
Medikal Park Sultangazi Hasta-
nesi ve Özel İstanbul Vatan Has-
tanesi hakkında, Özel Hastaneler
Yönetmeliği’nin 39. maddesi ge-
reğince, ‘acil vakalar haricinde 10
gün süreyle hasta kabulünün durdu-
rulmasõ’, kararı verilmiştir.”
Ağõz sağlõğõ hizmetlerini engellemeyin
İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı
Mustafa Düvencioğlu, Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanlığı’nın, Sosyal
Güvenlik Kurumu’na bağlı yurttaşla-
rın diş hekimleri muayenehanelerin-
den ücretsiz olarak yararlanmasını
sağlayacak düzenlemeden vazgeçmesi-
ni sert bir dille eleştirdi. İstanbul Diş-
hekimleri Odası, düzenlemenin iptali-
ni Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul
İl Müdürlüğü önünde yaptığı basın
açıklaması ile protesto etti. Burada bir
konuşma yapan Düvencioğlu, “Hükü-
met halkın ağız ve diş sağlığı hizmetle-
rine ulaşmasını engelliyor” dedi. Dü-
vencioğlu “Bir yıldır diş hekimlerinin
ve halkın ağız ve diş sağlığı sorunları-
nın çözümü için hükümete gidiyoruz.
En sonunda çözüm yok denildi, halkın
ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaş-
ması engellendi” diye konuştu. Çalış-
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer’in ekonomik krizi bahane ede-
rek, muayenehanelerden hizmet alımı-
nı rafa kaldırmasını eleştiren Düvenci-
oğlu, Bakan’ın açıklamasıyla bir yıllık
emeğin, zamanın boşa gittiğini söyledi.
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
Framingham çalõşmasõ ile ate-
roskleroz’daki (damar sertliği) risk
faktörleri uzun yõllar süren izleme
ile ortaya kondu. Bir numaralõ risk
faktörü tartõşmasõz bir şekilde hi-
pertansiyondur. Bu iyi kontrol edi-
lirse beyin ve kalple ilgili damar has-
talõklarõ belirgin şekilde azalõr. Hi-
pertansiyonu diyabet, kolesterol ve
sigara izliyor.
Kolesterol hakkõnda yakõnlarda
pek çok sey söyleniyor ve yazõlõyor.
Son zamanlarda yerli ve yabancõ
bazõ literatürde kolesterolün ma-
sumiyeti savunuluyor. Biyolog
Mevlut Durmuş bunlardan biri.
Kitabõnda kolesterol suçlamalarõnõ
ilaç firmalarõnõn tercihlerine bağ-
lõyor. Onlar kolesterol düşürücü
ilaçlarõnõ satmak istiyorlar. Çok
cüretkâr bir iddia. Bununla benim
gibi kapitalizm karşõtlarõnõ olduğu
gibi, bunca yõldõr kolesterolü ya-
yõnlarõnda, araştõrmalarõnda, text-
booklarda sorumlu tutan ciddi bi-
lim insanlarõnõ da yanlõşlõyor. Sağ-
lõk açõsõndan çok önemli bir konu.
Bu yüzden bilgilerin açõk ve net ol-
masõ, kafa karõştõrõcõ özellikler ta-
şõmamasõ gerekiyor.
Daha önceki yazõlarõmda, 60’lõ -
70’li yõllarda Amerika’nõn Mas-
sachusets eyaletindeki Framing-
ham çalõşmasõndan söz etmiştim.
Yukarõda belirttiğim gibi bu çalõş-
ma ateskleroz’daki (damar sertliği)
risk faktörlerini saptamayõ amaçla-
yan çok önemli bir araştõrma idi.
Risk faktörleri arasõnda tansiyon
yüksekliği başta geliyor, diyabet (şe-
ker hastalõğõ) onu izliyordu. 3’üncü
sõrayõ kolesterol, sonuncuyu da si-
gara işgal etmekte idi. Yõllar içinde
yeni araştõrmalarla bu sõrada bir de-
ğişiklik olmadõ. Sadece ülkeden
ülkeye bazõ farklar göze çarpõyor.
Yurdumuzda bu konuda en güve-
nilir çalõşmalarõ (TEKHARF çalõş-
masõ) gerçekleştiren ve en ciddi ya-
yõnlarõ yapan ekibin başõndaki Prof.
Dr. Altan Onat kolesterolün diya-
betin önüne geçtiğini bildiriyor.
Kolesterolün çeşitleri var; LDL ve
VLDL kötü kolesterol, HDL ise iyi
kolesteroldür, yani ilk ikisinin ter-
sine koruyucudur. Ancak bu koru-
yuculuk bazõ koşullara bağlõdõr.
Düşük yoğunluklu parçacõklarõn
artmasõ ateroskleroz’da önemli bir
etmendir. Kanda trigliserid ve Apo
b değerlerinin yüksek oluşu bu olu-
şumu yansõtõr. Prof. Altan Onat,
Türk halkõ için HDL’nin LDL’den
daha büyük bir önem taşõdõğõnõ
saptõyor. Ama LDL’nin aterojen
etki yaptõğõnda herhangi bir kuşku
yoktur. Bu nedenle tõpkõ Mevlut
Durmuş gibi ‘Bir Masalmış Ko-
lesterol’ isimli kitabõn yazarõ Sha-
ne Ellison’un da kolesterol düze-
yinin artmasõnõn ömrü uzatacağõ,
kanseri önleyeceğini ileri süren ki-
tabõnõ hangi amaçla yayõnladõğõnõ
açõklamak kolay değil. Kanser va-
kalarõnda kolesterolün düşük dü-
zeyde bulunuşu da sebep değil so-
nuç olarak saptanmõştõr. Yani ko-
lesterol düşüklüğü kanserin sebebi
değil sonucu olarak ortaya çõkõyor,
sadece kolesterol düşüklüğü ile be-
yin kanamasõ arasõnda iyi açõkla-
namayan bir ilişki bulunuyor. Bu ne-
denle kötü kolesterol yüksekliğinin
ve trigliseridin önemli bir risk fak-
törü olduğu çeşitli araştõrmalarla is-
patlanmõştõr ve bu bilimsel gerçek-
likten vazgeçmek söz konusu de-
ğildir. Kardiyologlarõn gözetiminde
kötü kolesterolü düşürmek, damar
sertliği komplikasyonlarõndan ko-
runabilmek için zorunludur. Tüm
meta analizler yüksek kolesterolün
iskemik inme (felç) vakalarõnõ art-
tõrdõğõnõ gösteriyor. Biyolog Dur-
muş’un iddialarõnõn aksine, statin-
ler LDL seviyesini düşürerek inme
riskini azaltõyorlar. Bir İskandinav
grubu, yaptõğõ araştõrmada böyle bir
tedavi ile majör koroner olaylarõn ve
mortalitenin yüzde 28’e varan oran-
larda düştüğünü gösterdi. Yine 4731
vakanõn 5 yõl izlendiği bir çalõşma-
da 80 mg. atorvastatin kullanõmõ ile
LDL 70 mg. altõna indirildi ve mor-
bidite ve mortalitede placebo alan-
lara kõyasla belirgin bir düşme ol-
duğu gösterildi. Sadece eski beyin
damar hastalõğõ geçirmiş olanlarda
olumlu bir etki sağlanamõyordu.
Bu nedenle kolesterolün masumiyeti
bizce sağlam. Bilimsel temellere da-
yanmõyor. Kolesterolü yüksek olan-
lar bu konunun uzmanlarõ nezare-
tinde tedavi görmelidirler.
Not: Bu yazõnõn hazõrlanmasõnda
metin içinde ismini andõğõm Sayõn
Prof. Altan Onat’õn bilgi ve dene-
yimlerinden yaralandõm. Kendisine
teşekkürlerimi sunuyorum.
Kolesterol Gerçeği
İstanbul Haber Servisi - Türkiye’de 55
yaş üzerindeki her iki kişiden birinin kalp has-
talõğõ açõsõndan risk altõnda olduğu belirlendi.
5 uzmanlõk derneğinin oluşturduğu Kardi-
yovasküler Risk Platformu’nun yaptõğõ, Pfi-
zer’in sporsorluğunda yürütülen “Kalbinizi
koruyun. İçinde sevdikleriniz var” kam-
panyasõnõn iki yõllõk değerlendirme toplantõsõ
The Marmara Otel’de gerçekleştirildi. Türk
Kardiyoloji Derneği Başkanõ Prof. Dr. Çetin
Erol ve Genel Sekreter Prof. Dr. Ömer Ko-
zan, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hasta-
lõklarõ Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ül-
ver Derici’nin de katõldõğõ toplantõda, farklõ
şehirlerde yerel belediyeler işbirliği ile ger-
çekleştirilen 4 bin 550 kişinin kalp-damar
hastalõğõ risk ölçümü sonuçlarõ açõklandõ.
Sonuçlara göre, 35-69 yaş aralõğõndaki kişi-
lerin yüzde 29’u 10 yõl içinde kalp ve damar
hastalõğõ geçirme açõsõndan risk taşõyor.
Kalbinizi koruyun,
içinde sevdikleriniz var
KARDİYOVASKÜLER RİSK PLATFORMU:
Sağlõkta Dönüşüm Projesi’ne hekimlerin itiraz sesleri yükseliyor. 30 tõp
derneğinin oluşturduğu Uzmanlõk Dernekleri Platformu Başkanõ Prof. İtil “Yasayõ
hukukçulara incelettirdik. Birçok madde anayasaya aykõrõlõklar içeriyor. Eğer
yasalaşõrsa, hakkõmõzõ arayacağõz. Hekimlerin hemen tamamõ yasaya karşõ” dedi.
Prof. İsmail Mete İtil.