26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Esra Odman'ın yeni öykü kitabı Göründüğü Gibi Değil Göründüğü Cibi Değil, Esra Odman'ın ikinci öykü kitabı. On beş öyküden oluşan kitapta, kadın duyarlılığı ön planda. Yazar, görsel anlatıma dayalı, açık bir edebiyat dilini tercih ediyor. O Mehmet Sadık KlRIMLl I " • •v undan dört yıl önceydi I 3 sanıyorum; 2006 yılı Ka- ^\sım'ıydı. Söke Edebiyat ^ •* günlerinin coşkulu ve güzel anlannı, çağrılı olan diğer yazar ve şair dostlarla tamamla- yıp yakın bir kafeteryada kendi aramızda söyleşiyorduk. Yan ma- sada, anne kız olduklarını daha sonra öğrendiğimiz iki hanım otur- muş bizleri izliyorlardı. Kaymakam ve belediye başkanı da bizlere katılınca söz dönüp dolaşıp rahmetle andığı- mız, Türk edebiyatında yazdığı birbi- rinden güzel öykü ve romanlarıyla adını ölümsüzleştiren Samim Kocagöz ustaya gelmişti. Ertesi gün de, her yıl onun adına ödül konarak yapılan öy- kü yarışmasını kazananlara ödülleri verilecekti. Edebiyat günlerinin so- rumluluğunu her yıl başarıyla sürdü- ren şair ve yazar Talat Avcı dostumuz, söz alarak: "Aramızda Samim Koca- göz ustamızm öykü yarışmasını birin- cilikle kazanan yanşmacımız var, lüt- ı ten Esra Odman Hanım 'dan yarışma- ya katıldığı öyküsünü okumasını rica ediyorum " dedi. Yan masadaki ha- nımlardan genç olanı, heyecanla ayağa kalkıp titreyen parmakları arasında zorlukla tuttuğu kâğıtlardan bir ikisini bulup çıkardı ve "Tek Gecelikti" adlı öyküsünü okumaya başladı. Hepimiz dikkatle onu izliyorduk. Çok güzel bir öyküydü okuduğu. O anda, gerekli özeni gösterirse eğer, başarı merdiven- lerini rahatlıkla çıkabilecek bir öykü- cünün varlığıyla tanışıyordum. Daha sonra öğrendim ki; bu genç öykü ya- zarı hanım, birkaç ödül daha almış. Demek ki mayasında, öykü yazarlığı- nın zor ve dikenli yollarında onu ba- şanya götürecek yetenek ve gücü de varmış, o genç hanımın. USTAUĞA GİDEN YOL Esra Odman bu kez de, Göründüğü Gibi Değil adlı ikinci öykü kitabıyla, yeniden çıkma başarısını gösteriyordu okurunun karşısına, "Bakın ben yine varım " diyerek. Bu da, gelecekte usta- hğa giden yolun ilk basamağma adım atma çabasının da habercisi oluyordu, biz öykü okurlarına. Her zaman söyle- diğim gibi öykü yazmak, kolay gibi görünse de, aslında yazın sanatının şi- irden sonra en zor uğraşlarından biri- dir. Çünkü: "Yazın sanatının temel taşlarmdan biridir öykü; gendde ha- yatm nesnel bir aynasıdır, demek daha doğru olur. Biz insanlar, o aynanm içinde arayıp bulmaya çalışınz kendi- mizi." Yalnız burada önemli olan ya- zann inandıncılığıdır; onun içtenliği ya da öykü kahramanlannın sahtecili- ği değil. Çünkü okur, bu ayrımı çabuk sezinler ve yazar hakkında olumlu ya SAYFA 6 da olumsuz yargıya varır. O nedenle- dir ki öykü, taplumda inandıncılığıyla herkesin ilgisini çekmiş bir yazın dalı- dır. Bu yazıyı yazmaya başladığım an- da birden, kadın öykücülerimizden Füruzan geliverdi usuma. Onun öy- kücülüğünde en belirgin özellik, öy- küyü okuyup da bitirdikten sonra kahramanların, sözlerinden çok görü- nüşleri, davranışları, bir şeye karşı tut- kulan, vazgeçemedikleri alışkanlıkla- riyla belleklerde capcanh kalmaları, asla unutulmamalanydı. Füruzan'daki bu özellik, duygu yoğunluğunu uç noktalara taşıyıp okuru, kolayca etki altına alabilme başansını gösterdiği içindir ki, sevilen bir öykü yazarı ola- bilme yolunu açmıştır ona. Ben, Esra Odman'ın öykülerinde de aynı izleği görüyor gibiyim. Odman'ın, daha ön- ceki kitabı Gölgesi Bedenim'de yazdı- ğı öyküler de güzeldi. Ama bu kita- bında, duygulardan çok içinde yaşadı- ğı hayatın, deyim yerindeyse acı ve tatlı yanlarını sorgulayan, olaylan çe- lişkiler yumağından çıkarıp yalın ve çarpıcı bir dille, rafine ederek anlat- maya çalışıyor olması, öykülerine ayrı bir tat katmış. Öyküde "aydınlanma anı" diye bir kavranı vardır. Bu genel- de, öykünün omurgasını oluşturur. Sözgelimi, yazar eğer, o anı doğru bir biçimde saptayıp uygularsa öykü, kendi yolunu bulup gidebildiği yere kadar gider ya da gitmez geriye döner. Esra Odman'ın öykülerinde de bu özellik var. Omurgayı iyi kuruyor. Ör- neğin: "Vergi Dairesi" adlı öyküsünde kadının, kendisini yıllar önce terk eden sevgilisiyle karşılaştıklan an, onun yalan dolu sözlerini, kendi içsel düşünceleriyle yoğururken, o çelişkili anlardan kurtulma başansını göster- mesi, öyküye apayn bir anlam katmış. Çünkü okurun o kadar garip ölçüleri vardır ki; bir an, kadının zayıf yanla- rını değerlendirmesini iyi bilen ada- mın, başarıya ulaşacağını sandığı anda kadına acımayı beklerken, kadının kendini toparlaması, öykünün içtenli- ğine bağlı bir olay olarak çıkmakta karşımıza. Işte bu ikilemi yaratmak bana göre, öykünün omurgasındaki sağlamlığı gösteriyor. ÖYKÜ DEYİNCE... Öykü deyince, ne yalan söyleyeyim usuma A. Çehov gelir, her zaman. Onun öykü ve roman diline hayra- nımdır. Aynı dili Dostoyevski ve Bal- zac'ın romanlannda da görürsünüz. Okunması rahat, görselliği içeren ve gerçekliğe rahatlıkla yaklaşabilen, sü- rükleyici bir kurguya oturtulmuştur, onlann öyküleri. Genelde, insanı bü- yüleyen bir anlatım ustalığı vardır on- larda. Öykülerini ya da romanlarını okurken kendinizi sergilenen olayla- nn içinde buluverirsiniz hemen. Yap- Gör\JndüQü Gibi Degil Esıu ODMAN •^W|^^^^^^ macıksız, yalın ve inandırıcı bir dil- dir bu! Bizde de Sait Faik'tir hiç kuşkusuz öykü ustası. Onun savruk dili de, ayrı bir tat katar öykü- süne. Belleği- mizde hâlâ ta- zeliğini koru- yan bir öykü yaza- rımızdır o. Sadece Sait Faik değildir, Türk edebiyatında öykü ustası. Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Oktay Ak- bal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Salim Şengil, Tarık Buğra, Orhan Hançerlioğlu, Naim Ti- rali, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Haldun Taner, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret Aksal gibi değerleri de unut- mamak gerekir. ÖYKÜLERİN DOĞALLIĞI Kuşkusuz hiç kimse, ne bir Sait Fa- ik olabilir, ne de A. Çehov. Ama, şura- sı bir gerçek ki, son yıllarda yetenekli genç yazarlar, ortaya öyle güzel yapıt- lar koyma başansını gösterdiler ki, onlan alkışlamamak mümkün değil. Değerli yazar Mehmet Güler, Od- man'ın ilk kitabı için yazdığı önsözün- de, onun öykücülüğünü tanımlarken şöyle der: "'Oz', vazgeçilmez çıkış noktasıdır Esra Odman için. Ama öykünün tü- mü değildir. Onu has öykücü katma çıkaran asıl 'biçim 'dir. Hemen hemen hiçbir öyküsü dümdüz kurulmamışür. Bilinç akımı (üash beck) denilen yön- teme mudak başvurulur. Öykü kırda- rak, geriye dönerek, katmanlaşarak, ama sonuçta varsıllaşıp boyudanarak yolahr." Yukarıda da değindiğim gi- bi, Odman'ın başarısı, öyküde omur- gayı iyi kuruyor olmasına bağlıdır. Öykülerinde, kadın duyarlığı ön plan- dadır, daha çok. Odman'da, kapalı imgeler kullanmaz O. Henry gibi ürünlerinde, görsel anlatıma dayalı, daha çok içsel seslerle geçmişi yaşadı- ğı güne taşımaktadır; bunu yaparken gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmez. Doğallık onun öykülerinin en belirgin özelliğidir. Yeri geldiğinde şiirsel im- gelerini de, rahatlıkla kullanır. Örne- ğin: "Avuçlanm Yanıyor" öyküsünde olduğu gibi: "Yüzündeki gülümseme aynada asıh kaldı. Gözlerinin rengini aldı tüm duvarlarım. Ellerinin iziyle dolu bedenim. Gölgen ise çıkış kapısı- Esra Odman'ın öykulerınin en belirgin özelliği doğallık... nın köşesinde öylece duruyor sensiz. Yahızhk çekiyor ruhum. Bir sevgiliyi, biraşkı arar gibiyim. Haladar kopuk, engin denizlere açıldı gemiler. Sen o gemilerin birinde..." diyerek. Sanıyo- rum Esra Odman, öykülerinde hem yaşıyor, hem yazıyor. Çünkü, "Benim Hikâyem" adlı öyküsünde, gerekli ipuçlannı veriyor bu konuda. Sait Fa- ik'in, "Yazmasam ölecektim" dediği gibi. Esra Odman öyküsünde insanı so- nuna dek sürükleyen bir özellik var; belki dil yapısındaki rahatlıktan da olabilir bu ama bana kalırsa, öyküsü- nü yazdığı insanları iyi gözlemliyor ol- nıasmdandır. Tıpkı, kitaba adını veren "Göründüğü Gibi Değil" adlı öykü- sünde olduğu gibi: "Halil ve arkadaş- ları, eşkıyaları sabaha karşı buldular. Hepsi de ateşin etraimda toplanmış hem içiyor hem de sohbet ediyorkrdı. Kız, gecenin içinde toprağa inmiş ay gibi parhyordu. Üstü başı hırpalan- mıştı ama, yüzü... Halilkızın yüzünde sevgilisi Güssüm 'ün yüzünü gördü. Hemen bir plan yapıp eşkıyaların üs- tüne saldırdılar. Elebaşı olan Mahmut bir yolunu bulup ellerinden kurtuldu. Kız da kurtulmuştu. Sabah babası, anası, kardeşleri sevinç içindeydi, bir tek kız; bildiği bir gerçeğin utancıyla başı önünde öylece duruyordu. Ertesi gün, evin samanhğmdan gelen silah sesiyle ailesi dahil, tüm kasabah öfke içindeydi. Kaymakam ise bunları gör- mezden geliyor, evindeki rahaûığı içinde hergece rütbeli Yunan askerle- riyle ziyafeder verip, dağdaki eşkıya- nın kaçakçıhktan kazandığı paradan paymı ahp sefasmı sürüyordu... " Esra Odman'ın Göründüğü Gibi Değil adlı kitabını severek okudum. Dilerim aynı tadı sizler de alırsınız. • Göründüğü Gibi Değil/ Esra Od- man/ îlya Yayınevi/ 112 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1016
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear