24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 TEMMUZ 2009 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER T õbbi tedavilerde maliyetler giderek artmakta. Bunun önemli nedenlerinden biri, kanser tedavisi gibi yeni ilaçlara ihtiyaç duyulan alanlarda araştõrma ve geliştirme faaliyetleri- nin çok artmasõ ve bunun sonucun- da birçok ilacõn tedaviye girmesidir. Günümüz kapitalist piyasa ekono- misi koşullarõnda tedavideki ilerle- meler büyük ölçüde uluslararasõ ilaç şirketlerinin aralarõndaki rekabet ile gelişen araştõrmalar sayesinde ol- makta. Araştõrmalardaki motive edi- ci faktör doğal olarak şirket ka- zançlarõ. Bu açõdan diğer endüstriyel faaliyetlerden çok farklõ değil. Do- layõsõyla ilaç şirketlerinin daha ka- zançlõ alanlar olan yeni tedaviler ge- liştirmeye yönelmeleri beklenen bir sonuç. Yeni geliştirilen ilaç tedavi- lerinin pahalõ olmasõnõn birçok ne- deni olabilir. İlacõn piyasaya yeni gir- mesi ve belli bir süre şirket tekelin- de bulunmasõ faktörlerden biri. Bir diğeri, bir maddenin ilaç oluncaya değin geçen sürede yoğun bir araş- tõrma ve geliştirme faaliyetine tabi tu- tulmasõdõr. Öyle ki bir madde ilaç ol- madan önce canlõlarda kullanõlabi- lecek hale getirilmekte, ilkin hay- vanlarda denenmekte, daha sonra ‘faz 1’ denen çalõşmalarda başka hiç- bir şansõ kalmamõş hastalarda kul- lanõlarak dozu saptanmakta, ‘faz 2’ çalõşmalarla tedaviye girmektedir. Kesin etkili olup olmadõğõnõ anlamak için tek başõna bu da yetmez. ‘Faz 3’ denen çalõşmalar gerekir. Bunda bir hasta grubuna klasik ilaçlar verilir- ken aynõ özellikleri taşõyan diğer gru- ba yeni tedavi yöntemi uygulanõr. Yeni ilaç, daha yararlõ olduğu sap- tanõrsa tedavideki yerini alõr. Bir ila- cõn rutin tedaviye girmesi yõllarca sü- ren bir çalõşmanõn sonucudur. Yeni bir tedavi yönteminin oluş- turulmasõ süreci, yaşamsal önemi ne- deniyle bu şekilde olmak zorundadõr. Hastalõklarõn karmaşõk yapõsõndan dolayõ, keşfedilen her bir ilaç muci- ze yaratmaktan çok tedavideki ba- şarõya yeni bir halka eklemekte, bu da ilaç endüstrisinin büyüyerek ge- lişmesine katkõda bulunmaktadõr. Burada ilaç geliştirme yöntem ve ça- basõnõn eleştirilecek bir yanõ yok. Bu noktada asõl dile getirilmesi gereken eleştiri, uluslararasõ ilaç şirketlerinin tedavi için bu denli çok yatõrõm ya- parken, toplumlarõn hastalõklarõ ön- leme konusunda neden duyarsõz kal- dõğõ, bir anlamda koruyucu hekim- liğe gereken önemin verilmemesidir. Koruyucu hekimlik tõbbõn hemen her alanõnda olduğu gibi yeni teda- vilere ihtiyaç duyulan alanlarda da uygulanabilir. Bugün nedenini tam çözemediğimiz birçok hastalõk ge- rekli önlemler alõnsa ortaya çõkma- yabilir. Örneğin günümüzde sigara, kanser olgularõnõn yaklaşõk üçte bi- rinden sorumlu. Dünyamõzda tütün ve tütün ürünleri olmasaydõ kanser- den ölümler -olgularõn hepsinin ölümle sonuçlanmamasõ ve bir kõs- mõnda da tedaviyle ömrün uzama- sõndan dolayõ- bu oranda olmasa bi- le buna yakõn ölçüde azalõrdõ. Hastalõklara yatkõnlõğõ önceden tespit etmek de koruyucu hekimlik kapsamõnda değerlendirilir. Örneğin bazõ kanserlerin, bazõ gen yapõlarõ- nõ taşõyan kişilerde çevresel etkiler- le birleştiğinde daha kolaylõkla ortaya çõktõğõnõ biliyoruz. Bu yöndeki araş- tõrmalar da tedaviye verilen önemin yanõnda geri planda kalmakta. Hal- buki bu alandaki çalõşmalar, nedenini ve tedavisini bilmediğimiz birçok hastalõğõn önlenmesini sağlayacağõ gibi, bu alanda büyük bilgi biriki- minin oluşmasõna da katkõda bulu- nacaktõr. Ne yazõk ki hekimlik faaliyetleri büyük ölçüde tedaviye yönelik ol- muştur. Bunda hekimliğin tarihsel gelişimi ve toplumsal alõşkanlõklarõn rolü büyüktür. Toplumlar, gelişim sü- reçleri içinde önce görünen sorun- larla ilgilenmişler, hastalõklar ortaya çõkõnca bunun çözümüne yönelmiş- lerdir. Hastalõklarõ ortaya çõkmadan ön- leme, hem daha gelişmiş ve zekice bir yaklaşõm, hem de daha ekonomik olmasõna karşõn, tedavi hekimliği gü- nümüz kapitalist sistemi içinde kâr- lõlõğõn yüksek olmasõ nedeniyle es- kiye göre daha da güçlenerek ön pla- na çõkmõştõr. Düşünsenize, sigara içil- memesi yönünde yapõlacak çalõş- malar çok fazla ekonomik getiri sağlamayacaktõr. Hastalõklarõn nedenlerinin tespiti ve oluşmadan önlenmesi de ekono- mik değildir. Doğal olarak şirketler bu yöndeki çalõşmalara pek istekli ol- mayacak, ilaç ve tedaviye yönelik teknolojileri geliştirme konusunda ise daha atak davranacaklardõr. Bu, sağ- lõğõn tek başõna piyasa koşullarõna bõ- rakõlamayacağõnõn tipik bir örneği- dir. Koruyucu hekimliğin geliştiril- mesi, şirketlerin kendiliğinden dö- nüşüm yapabilecekleri bir alan de- ğildir. Toplumsal uzlaşma ve karar- lõ devlet politikalarõyla hayata geçi- rilebilecek bir süreçtir. Burada üni- versitelere ve bilim adamlarõna bü- yük görevler düşmektedir. Bu yön- de oluşturulacak bilinç, ilaç şirket- lerinin davranõş kalõplarõnõn değiş- tirilmesinde de etkili olacaktõr. Şu bir gerçek ki, uzun vadede daha düşük maliyetle daha sağlõklõ bireylerin yetiştirilmesi, hastalõklarõn nedeninin tespiti ve önlenmesiyle mümkün olur. İlaç Şirketlerinin Sağlõk Ekonomisindeki Rolü... Prof. Dr. Coşkun TECİMER İlkokulun üçüncü sını- fındaydım. Türkçe öğ- retmenimiz Turgut Bey bir üniversite öğrenci- siydi. Bir gün “Açın def- terlerinizi, bir şiir yazdı- racağım. Ezberleyecek- siniz” dedi. Başladık yazmaya... “Akıyordu su/ Gösterip aynasında söğüt ağaç- larını/ Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını/ Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere/ koşu- yordu kızıl atlılar güneşin battığı yere..” Daha önce başka şiirler de yazdırmıştı Tur- gut Bey.. Faruk Nafiz’den Necip Fazıl’dan, Ah- met Haşim’den... Öğrencilerinin ezberlemesini istedikleri... Hepsini değil, ancak birkaçını ezberledik. İç- lerinden yalnız biri, “Salkımsöğüt” yaşam bo- yu içimde yaşadı. Sık sık kendi kendime oku- duğum ya da bir arkadaşla konuşurken anım- sadığım, anımsatmak, sevdirmek istediğim... Yıl 1933’tü. Nâzım Hikmet’in ‘Benerci Ken- dini Niçin Öldürdü’, ‘Gece Gelen Telgraf’ adlı kitaplarının çıktığı yıllar... Özellikle ‘Taranta Babu’ ‘Simavna Kadısı’ gibi kitaplarıyla deği- şik bir Nâzım Hikmet’i tanımaya başladık. O yıllarda Nâzım’ı okumak, kitaplarını almak serbestti. Her yerde satılırdı. ‘38’lere doğru bir- den yitip gitti Nâzım şiirleri... Elden ele dolaşır oldu. İnce kopya kâğıtlarıyla çoğaltılarak... Şu temmuz sıcağında Nâzım Hikmet’i anım- samak!.. Açmak kitapları, okumak, ezberi- mizdeki Salkımsöğüt’ü, Hazer’i... Bir anda otuzlu yıllarımıza dönmek, nerden nereye gel- diğimizi düşünmek... ‘Sıcaktı sıcak’ diye baş- layan Simavna Kadısı’nda anlatılan bir dünya- yı!.. Hep düşünürüm, ne oldu öğretmenimiz Tur- gut Bey? Bir daha adını duymadık. Öldü mü kal- dı mı, yoksa Nâzım’la başlayan devrimcili- ği bir yerde durdu mu, durduruldu mu, başı dertlere girdi mi? Belki o da, Nâ- zım gibi yıllarını ha- pislerde tüketti. Bel- ki de çıkmaz yolda olduğunu erkenden anlayıp kolay yaşa- mayı seçti... O kadar uzak değil, altmışlarda, yetmişlerde ellerinde sloganlar, bayraklar kent sokakların- da, alanlarında değişik bir düzen, bir yaşam, gerçek özgürlük arayan o gençlere ne oldu? Her tehlikeyi, hatta ölümü bile göze alıp iktidarla- ra meydan okuyanlar, vurulanlar, vuranlar, yazıları, kitapları söyleşmeleriyle halkı uyan- dırmak için çaba harcayanlar?.. Püf diye mi söndüler, yoksa söndürdüler mi? Birdenbire bir sihirli değnekle bambaşkalaştı- rıldılar mı? Bir zamanlar eylemlerine inandık- larım, bakıyorum çok değişik yerdeler. Dünlerde toplumu uyandırmak çabasındakiler, şimdiler- de o toplumu uyutmak ister gibiler!.. Nâzım Hikmet görmedi bugünleri. Bir za- manlar tanıdığı, sevdiği, alkışladığı genç dev- rimcilerin iç ve dış odakların etkisiyle, itişiyle, daha da beteri türlü çıkarları elde etmek tela- şıyla tanınmaz bir duruma geldiklerini... Zaman zaman, “Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geç- ti hayat” diyor, Salkımsöğüt şiirini ezberimde okuyorum. Günümüzde öğretmenler hangi şiirleri yaz- dırıyor okul defterlerine!.. Nâzım’ı mı, Dağlar- ca’yı mı, Anday’ı mı, Süreya’yı mı, Kemal Özer’i mi?.. Yoksa F tipi dedikleri bir anlayışa kendileri- ni kaptırmış şair bozuntularının uyduruk dize- lerini mi? EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Şu Sıcakta ‘Salkımsöğüt’le...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear