Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
İslam Açısından
Tütün Yasağı
Büyük âlim ve mutasavvıflardan İsmail Hakkı
Bursevi (K.S.) Hazretleri “Ruhu-l Beyan Tefsiri”nin
1. cildinin sonunda teracimi ahvalini verirken
Türkçe olarak şöyle yazar: “Şam’da iken Şeyh Ek-
ber (K.S.) birkaç kere temessül (bir şekil ve sure-
te girerek gözükme) edip; öyle ki halk ona yaprak
(tütün) der. ‘O bizim yanımızda pis ve haramdır’ bu-
yurdu ve şeyhimden de duydum ki, ‘Tütün içen nef-
sani ve şeytanidir’.”
Yarın yürürlüğe girecek olan ve tüm yeme-içme
mekânlarını kapsayacak olan tütün yasağı ülkemiz
insanını işbu nefis tutsaklığından ve şeytanlıktan
kurtaracaktır.
Yine İsmail Hakkı Hazretleri’nin hazırladığı Ha-
disi Erbaiyn’in 6. Hadisi Şerifi’nin şerhinde şöyle
denmektedir:“Bir şeyin zararı asli fıtrata (yaratılışa)
dokunuyorsa diğer zararlılardan daha çirkindir. Me-
sela tütün gibi ki bunun zararı doğrudan fıtrat-ı as-
liyedir. İbadetlere karşı bir ağırlık ve isteksizlik mey-
dana getirir.”
Tütünün yasaklanmasıyla birlikte özellikle beş va-
kit namaza uzak duran tembel müminler tütün ürün-
lerini kullanmayı bırakacaklar, üzerlerine çöken tem-
bellikten kurtulup camilere koşacaklardır.
Büyük hadis âlimlerinden Mahmud Muhammed
Hattab Es-Subki, “El-Menhelül’-Azbü’l-Mevrud
Şerhu Süneni’l-imam Ebi Davut” isimli eserinde si-
garanın zararlı ve haramlığı ile ilgili önemli açıkla-
malarda bulunmuştur. Özetle şöyle demektedir: “Si-
garanın haram olduğu bir gerçektir... Bunun ha-
ramlığı, doktorların raporlarına göre, sıhhate zararlı
olduğundandır. Şüphesiz zararlı bir şey, âlimlerin
ittifakı ile de haramdır. Sigara, yalnız içenlere de-
ğil, içmeyenlere de eza (sıkıntı) verir... Melekler de
çok rahatsız olur...”
Buradan anlaşılacağı gibi tütün yasağı ile birlik-
te yalnızca pasif içiciler değil, melekler de koruma
altına alınmış olacaktır.
Son devrin büyük âlim ve fazıllarından Mehmet
Zihni Efendi merhum da “Ni’met-i İslam” adlı ya-
pıtında tütüne ilişkin şunları söylemektedir: “Öyle
şeyler vardır ki, onlar vücuda faydalı olmak şöyle
dursun netice itibari ile bedeni harap ettiği halde
fazlaca iştah ve istek duyulur. Bundan dolayıdır ki
bu gibi şeyler oruçlu iken kullanılırsa hem kaza hem
de kefaret lazım gelir. Mesela tütün gibi... Esrar iç-
mek ve afyon yutmak da bu nev’idendir... Ve hep-
si haramdır. Müslüman’a yakışan ise, haram, mek-
ruh ve şüphelilerden kaçınmaktır. Zira dinimizde ya-
saklardan kaçınmak emirleri yerine getirmekten bi-
le üstündür.”
Durum son derece açıktır; İslam âlimlerinin yu-
karıda alıntıladığımız sözlerinden tütün yasağının
karar vericilere ve uygulayıcılara cennet yollarını aç-
tığı somut olarak görülmektedir.
Son devrin dil âlimlerinden Ebul-Faruk Süley-
man Silistreli (K.S.) Hazretleri’nin bu konudaki açık-
lamaları da uyarıcıdır, anlamaya çalışalım: “Malum
olsun ki; şeriatte izaai mal, kesreti sual haramdır.
Bu makamda izaai’den murad, emvalin dünya ve
ahirete faidesi olmayarak sarf ve istihlakidir. Bu ka-
bil sarfiyat ve istihlakati umumiye muharremdir. Si-
gara istimalinde hürmeti mezküre tamami ile sabit
ve mütehakkaktır. Çünkü sigara istimalinde men-
faati dünyeviyye yoktur. Bilakis mazarrat hâkimdir.
Öyle mazarrat ki ondan bedene cismaniyyete ha-
sıl olan ilel ve emrazının ref’ ve izalesi bir zaman son-
ra daha elde edilmemesini muciptir. Manevi ma-
zarratı ise bağdat etmekle bitmez. Manii terakkidir.
Rayihasından ervahı tayyibe muazzeb olup Vesai-
ti rahmet olan ervahı mezkurenin temasını yani ala-
kai ruhaniyyelerini men eder. Bu büyük bir mu-
sibettir. Şu halde sigara içmek manen ve mad-
den muzırdır, haramdır. Haram Allah (C.C.)’ın neh-
yettiği emirdir. Ona musır olanlar, emrine isyan ve
muhalefet edenlerdir. İş bu neticeye müncer olur.”
AKP iktidarı tütünü yasaklayarak İslam yolunda
önemli bir adım atmıştır. İnşallah hayırlara vesile
olur.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
‘Ilõsu İnadõ’ ve
Doğu’nun Kalkõnmasõ
Bin yõllarõn uygarlõk merkezi
Hasankeyf’iyutacakIlısuBara-
jı’nõn 3 yõl önceki görkemli “te-
mel atma! töreni”nde Başbakan
demişti ki; “Artık insanla bir-
likte tarih de kurtulacak; çün-
kü kalkınma başlıyor...”
Ne var ki “tarihin kurtarıl-
madığı” ve hatta “kurtarılma-
yacağı”nõ gören Avrupa, önceki
hafta kredi desteğinden vazgeçti.
KeşkeHasankeyf,“elâlem”sa-
yesinde değil, bizim duyarlõlõğõ-
mõzla kurtulsaydõ ama hükümet
buonuruyaşamamõzaolanaksağ-
lamadõ.
Dahasõ, Ilõsu’nun parasõz kal-
masõna hiç de üzülmeyen “yurt-
sever” tarih savunucularõnõ “va-
tanhaini”ilanedenÇevreveOr-
man Bakanõ Veysel Eroğlu, şim-
didediyorki;“Bizdekendikay-
naklarımızla yaparız; çünkü
bölgeninkalkınmasıiçinbuba-
raj şart...”
Sayõn Bakan önce, “boşa har-
canan temel atma töreni para-
ları”nõn hesabõnõ vermeli, sonra
da şu soruya açõklõk getirmeli:
“Türkiye’nin bütçesinden har-
casanızbile,bu‘inat’doğrumu-
dur? Kalkınmasında tek seçe-
nek,50yılönceninçevrevekül-
tür bilinci yoksunu ‘ilkel bir ba-
raj’ projesi midir?”
Erzurum’dan yanıt
Bakan yanõt verir mi bilinmez
ama Erzurum’dan makine mü-
hendisi okurumuz ve ekonomist
ErdalDedeoğlu,bu“yaşamsal”
soruüzerindetam30yõldõrçalõşõ-
yor.
Bölgenin emektar sanayicisi
olarakhazõrladõğõ“DoğuAnado-
lu Türkiye’nin Sanayi Merkezi
Olmalıdır” başlõklõ raporunda
özetle; “GAP’la sulanabilir ta-
rım arazisi elde etmek için 40
milyar dolarlık yatırım yapan
ülkemiz, Çukurova’da, Akde-
niz’de, Ege’de, Marmara’da ha-
zır-sulanmış ve ekilmekte olan;
1’e 50 verimle senede 3 mahsul
alınabilen tarım arazilerini sa-
nayiye kurban ediyor. Buna
karşılık 1’e 5 verim bile zor alı-
nabilenDoğuAnadolu’yaisesa-
decetarımıöngörüyor”diyor…
Bunlarõ okurken aklõma, İznik
Gölü kõyõsõnda “ayrıcalıklı” ya-
sasõbileolanABD’ninCargillte-
sisi geliyor... ve de Trakya’nõn
verimli tarlalarõna çöreklenen,
hatta SİT alanlarõna göz diken di-
ğer fabrikalar...
Batõ’daki tarõm topraklarõ yağ-
malanõrken Doğu’nun sanayiye
uyguncoğrafyasõndayoksulluğun
doruğaçõktõğõnadikkatçekenDe-
deoğlu,turistikyörelerimizdeyo-
ğunlaşan yatõrõmlar için de “sa-
nayiningüneşevekumsalaihti-
yacı yoktur” diyerek şunu da ek-
liyor: “Siyasilerimizde Doğu
Anadolu’da sanayi olamayaca-
ğı kanaati var ve baş gerekçele-
rideiklim...oysaİskandinavül-
keleri, Almanya, İngiltere, Rus-
ya, Kanada, Japonya, Kore ve
Amerika’nın sanayi bölgeleri
Doğu Anadolu’dan daha iyi bir
iklime sahip değiller ama dün-
yanın en gelişmiş sanayisine sa-
hipler...”
Bölgeninsanayisizkalmasõnda
“ulaşımzorluğu”nundageçersiz
bir tez olduğunu belirten Dede-
oğlu diyor ki; “Çin’de üretilen
mal tüm dünyada pazarlanır-
ken; hatta Türkiye’den Ameri-
ka’ya giden hammadde orada
üretimegirdiktensonradünya-
ya yayılırken ulaşım
sorun olmuyor da
Doğu Anadolu için
neden sorun olsun?”
‘Başlangıç’
Önlemleri
Erzurumlusanayici-
miz, bütün bu haklõ
serzenişlerin giderile-
bilmesi için “hemen”
alõnabilecek “öncü”
önlemleri de özetle
şöyle vurguluyor:
- Bölgedeki mevcut yatõrõmlar
korunmalõ, kamuya borçlarõ erte-
lenmeli;
- KDV oranõ azami %5 olmalõ,
peşin vergi kaldõrõlmalõ...
- Yeni yatõrõmlarõ özendirici
destekler ve krediler sağlanmalõ;
- SSK prim oranlarõ düşürülme-
li;
- Enerji ve akaryakõt fiyatlarõn-
da bölgesel indirim yapõlmalõ;
- Halka açõk AŞ’lerin kâr pay-
larõ ve çalõşanlarõn asgari ücretle-
ri vergiden muaf olmalõ...
Ne dersiniz? Hükümetin tarih
ve kültürü gözden çõkartmak ye-
rine bu gibi çözümleri yeğlemesi,
ülke için “daha hayırlı” olmaz
mõ?
Türkiye’yi yönetenlerin Doğu
Anadolu’yu sanayi merkezi hali-
ne getirme fikrini kafalarõna iyice
yerleştirmeleri için ne kadar za-
man geçer bilinmez. Ancak şu
“Ilısuinadı”gündemdeyken,Er-
zurum’dan yükselen sese kulak
vermekhepimizinulusalgörevi...
ekinci@cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN
HARBİ SEMİH POROY
19 Temmuz
19 TEMMUZ 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Baltalimanı
Recep’in doktoru
ve İstanbul
Üniversitesi’nin
rektörü Yunus
Söylet’in,
üniversitenin
Baltalimanı’ndaki
sosyal tesisinde
içkiyi yasaklamaya
kalkıştığını biliyor
musunuz?
Sıfır
Suat Özbilgi:
“Üniversite sınavında
30 bin öğrencinin
sıfır çekmesine niye
şaşırıyorsunuz:
Recep de çap ile
teğeti ayıramıyor!”
Başbakan
İlker Çamkır:
“Oğlundan borç
para alarak
siyasete girdikten
sonra ailesine milyon
dolarlık villalar alan
başbakan kimdir?”
Namusunu koruyanı yargılamak!
“YETTİ gayri” diyerek “Ergenekon’dan
öte yol mu var” diye soruyor Hilmi
Kayıhan:
“Devrim yapmayı düşünmek suç değil;
dünyanın en güzel kadınıyla birlikte
olmayı düşünmenin suç olmadığı gibi. O
yediveren Anadolu’nun gönlüne girip,
mutlu bir yuva kurmak için evlenmemiz
suç olamaz. Asıl suçlular, bu güzel kızı
size yâr etmemek için her türlü fitne ve
fesadı çıkaranlardır. İşte bu alçaklar,
Anadolu’nun anasını, babasını ya da
ağabeyini satın alarak işbirlikçi
hükümetler kurabilir; olmadı dini, ırkı
devreye sokarak savaş bile çıkartabilirler.
Bu namus bildiğin kararından asla
vazgeçmeyeceksin; Atatürk gibi! Büyük
Atatürk, emperyalistlerin elinden
Anadolu’yu bir devrimle kurtararak
bizlere bağımsız, onurlu bir yuva kurdu.
Atatürk Cumhuriyeti bizim yuvamız
sayılır, yuva da namusumuz; korumak ve
kollamak herkesin namus borcudur.
Darbeymiş, belgeymiş, milli iradeymiş;
çocuk mu kandırıyorsunuz? Namusunu
koruyanı yargılayacak yasa daha
anasından doğmadı, doğmayacak da!
Demokrasiymiş, milli iradeymiş, insan
hakları, AB kriterleriymiş; sen onu
külahıma anlat! Namusunu
korumanın üstünde irade mi var?
Oy oranın yüzde doksan olsa ne
yazar? Ele geçirdiğiniz medyada çayına
uyuşturucu döküp uyutulan körpe kızlara
çevirdiniz milleti. Yetti gayri!
Ergenekon’dan öte yol mu var?”
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
ESKİLER “Şüyuu vukuundan beter” dermiş.
Günümüzde, “Söylenmesi dahi olmasından
beter” anlamına geliyor. Beter olan; Hâkimler ve
Savcılar Kurulu’nun bazı atamalar konusunda
haftalardır karar alamaması. Bazı atamalar
dedikleri Ergenekon dalgasında görevli savcılar
ve yargıçlar oluyor. Medyada giderek yaygınlaşan
söylentiye ve yazılanlara göre, kurul üyesi yüksek
yargıçlar Ergenekon dalgasında görev süresini
tamamlayan “kadro”nun yeni görevlere
atanmasını istiyor, kurulun başkanı Ali Dibo
pardon Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile
müsteşarı Ahmet Kahraman ise görev süreleri
bitse bile Ergenekon “kadrosu”nun işe devam
etmesini istiyor. Bu isteğin gerçek sahibinin
Ergenekon’un birincil savcısı Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’dan geldiği artık medyada
alenen yazılıyor, çiziliyor.
İşte söylenmesi dahi olmasından beter durum
yani şüyuu vukuundan beter olan budur: 12 Eylül
cunta anayasasının “yargı bağımsızdır” takıyyesi
ile hükümete bağlı bir organ haline getirdiği
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun üstüne
AKP hükümetinin gölgesi düşmüştür!
Başbakan’ın bakanının veya bürokratının
başkanlığındaki kurulda Ergenekon “kadrosu”
için hangi karar alınırsa alınsın bu saatten sonra
gölge Beşiktaş’taki savcılık odalarından
Silivri’deki mahkeme salonuna kadar uzanacaktır!
Adalet ve siyaset deyince. Ergenekon deyince.
Şüyuu vukuundan beter deyince. Şüyuu
vukuundan beter değil ama garip bir durum var...
İstanbul Poyrazköy’de polisin eliyle koymuş gibi
bulduğu mühimmatı anımsayacaksınız.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ,
düzenlediği basın toplantısında, mühimmatın
Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisi olmadığını
açıklamıştı hani. Geçen gün gazetelerde
yayımlanan “tek tip” habere göre polise gelen
mektupla bir deniz yarbayın evinde de patlayıcı
mühimmat olduğu ihbar edilmiş. Polis eşliğinde
yarbayın evinde arama yapılmış ama bir şey
bulunamamış fakat bir yüzbaşının evdeki
patlayıcı mühimmatı dış göreve çıktığı sırada
(herhalde savaş gemisi ile) okyanusa attığı
saptanmış! Bunun üzerine askeri savcı
yüzbaşının tutuklanmasını istemiş, askeri
mahkeme de yüzbaşıyı tutuklamış. “Askerler sivil
mahkemede yargılansın” diye tepinmenin âlemi
yok. İşte size askeri yargı. Orgeneral Başbuğ,
umarız ilk basın toplantısında patlayıcı
mühimmatın hangi okyanusa atıldığına ilişkin
“belge”yi açıklar. Çünkü bu kez seçenekler belli:
Hint Okyanusu, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu.
Veya askeri bir yetkili çıkar ve kamuoyuna medya
üzerinden üflenen haberin doğrusunu açıklar.
Beter
SESSİZ SEDASIZ (!)
Poliste gizli tanık
müdürlüğü
kuruldu.
Gizli polislerle mi!
YağmurDeniz
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ İç sõkõntõsõ
veren tedir-
ginlik, korku,
dehşet ya da
gerginlik duy-
gusu. 2/ Ge-
nellikle tahõl
ölçmede kul-
lanõlan öl-
çek... Etken.
3/ Tõrnak bo-
yasõ... “Orhan
---”: Oyun yazarõ-
mõz. 4/ Eski Mõ-
sõr’da güneş tanrõ-
sõ... Bayõndõr, ma-
mur. 5/ Kuvvetleri
ve bunlarõn oluştur-
duğu devinimler
arasõndaki bağlantõ-
larõ inceleyen me-
kanik dalõ. 6/ Bey-
şehir Gölü’nde bir
ada... Telli bir çalgõ. 7/ Göreceli... Gelecek. 8/
Japonlara özgü bir tür güreş... Türk halk müzi-
ğinde makam. 9/ Bir iskambil oyunu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Müzikte armoni kurallarõna göre üst üste bin-
dirilmiş sesler... Eğri kulesiyle ünlü İtalyan ken-
ti. 2/ Recaizade Mahmut Ekrem’in, genç yaş-
ta yitirdiği ve anõsõna en güzel şiirlerini yazdõğõ
oğlunun adõ... Optik kaydõrma. 3/ Güreşte bir
oyun... Tespihlerin baş tarafõna geçirilen uzun-
ca parça. 4/ Tavlada “üç” sayõsõ... Yolsuz ya da
emeksiz elde edilen şey. 5/ Kalõnca ve açõk sa-
manrenginde, yarõ mat bir kâğõt türü. 6/ Yasa
koyma işi... Bir renk. 7/ Halk dilinde babanõn
kõz kardeşine verilen ad... Avuç içi. 8/ Ruh...
Büyük pulluk. 9/ Mezopotamya’da kurulmuş es-
ki bir krallõk... Argoda peşin paraya verilen ad.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K O C A B A Ş H
O C A K T İ K E
C A C I K M A L
A K I A B A R A
B K A B A L A K
A T B A T V
Ş İ M A L Ş A P
K A R A V A N A
H E L A K P A Y
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hasankeyf’i savunan hocalarımız; Çam-
bel, Ahunbay, Sözen, Kuban, Özdoğan...
“YurtseverBakan”ahayretlebakıyorlar...
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com