26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM ‘Sivilleşme’ mi Yoksa ‘İmamlaşma’ mı? Önce haberlerde gördüğüm kâbus görüntüleri, fa- cebook sayfama içim kanayarak yükledim. Kafaları kaldırım taşlarıyla ezilerek öldürülen masum Uygur gençlerini linç etmek için sokakta ölüm kusan Çinli- ler, bu son tavırlarıyla ne yazık ki ister istemez her- kese, ülkelerindeki hayvanlara reva görülen sapıklıkları da hatırlatmış oldular. Topkapı’da kendilerine bir misyon tasarlayarak İdil Biret konserine baskın yapıp tehditler savuran grup da, aralarından gözaltına alınan arkadaşları tutuklansa, o kargaşada birini linç edeceklerini açıkça söylemişler. Ardından pazar akşamı da Ankara’da Hürriyet’in önün- de eyleme çıkmışlar. Eh, gözaltı, tutuklama filan AKP devrinde salt profesörlere-askerlere uygun bir konum olduğundan, kimi kesimler bu “yemyeşil” ışığı tabii ki böyle değerlendirmeye devam edecekler! Küresel şid- dette takım oyunu harika! AKP alkol ve çağdaş ya- şam baskısını sözde “legal” ve “siyasi” yollarla sür- dürürken, bu sokaktan destek cuk oturuyor vallahi... Askerleri sivil yargıya devreden “Gece yarısı eks- presi”yle geçen yasayı Gül’ün onaylayacağı, benim gözümde kesindi. Aslında ben bu konuda Gül’den umudu olanlara şaşırıyordum. Bir de Devlet Bahçe- li’yi anlayamadım, niye o kadar kızdı Gül’e diye... Tüm ikazlara kulağını tıkayarak Gül’ü Çankaya’ya oturtan ve böylece AKP’nin demokrasiyi toptan devre dışı bı- rakan dengesiz politikalarının önüne kırmızı halı se- ren kendisi değil miydi? Bu yaz günlerinde, halkımız arasında siyasi kötü gi- dişata çoook üzülenler var. Neden mi? Çünkü önem- li diziler tatile girdiler. Futbol tutkusu deseniz, henüz başlamadı. Halkımız “köylü güzeli ağanın oğlu ile ev- lenecek mi?” ya da “o top gol müydü değil miydi” tar- tışmalarına kavuşunca, bunları kendisine dert etmez! Zaten medyamızın “demokratik” gülleri, onları “iyi bir şeyler oluyor” diye teskin ettikleri için, bu hayatta stres yoktur. Böylece ülkenin “imamlaşma ” sürecinin adı, AB gözlemi altında “demokratikleşme” olarak yuvar- lanır gider. Bu medya soytarıları da, birbirlerini dol- duruşa getirerek kendi yalanlarına inanır dururlar. As- lında tabii ki komplocuların son yasayla esas hede- fi, TSK’yi felç etmek! Buyurun uzatmadan durumu özetleyelim: Bu ül- kede hiç yaşanmamış bir hayali darbe iddiası sa- yesinde, yaşanan gerçek gerici darbe örtbas edilmiş oluyor. Taktik o kadar dâhiyane bir çift ta- raflı silahla donatılmış ki, bu çıkarma sayesinde, yaşanan karşıdevrim sürecinin üzerine gidecek ke- simler de anında susturuluyor. Bu şizofrenik or- tamda irtica sanki artık serbest de, onunla mü- cadele edenler de terörist veya darbeci! Bu senaryoyu kabullenip, müdafaaya çekilen tüm kurumlarımıza da inanın üzülüyorum, kendilerini na- sıl bu duruma düşürdüler diye. Geçen hafta hatırlayacağınız gibi, medyanın “Ko- nuşturacak Atatürkçü bulamıyoruz” iddialarına(!) kar- şı 50 kişilik bir liste vermiştim. En az bir o kadar da- ha başka isim olduğunu vurgulamıştım. Öncelikle şu- nu belirteyim ki bu bir “kim Atatürkçü” listesi falan de- ğil, ben de böyle bir liste çıkaracak resmi makam hiç değilim. O nedenle bana “niye adım yok” diye ser- zenişte bulunan her biri birbirinden değerli dostları- ma bunu hatırlatmak istedim. Bugün de medyamızın dikkatine ilkiyle hiçbir sınır ve önem sırası olmadı- ğını vurgulayarak 50 kişilik bir liste daha veriyorum. Kendilerini tarikatçıların pençesinden kurtarırlarsa, ar- tık arayabilecekleri 100 isimlik bir listeleri var. Bu isim- lerin toplamı kadar daha yeni değerli isimle bu liste genişleyebilir: Sunay Akın, Kurtul Altuğ, Cüneyt Arcayürek, Se- çil Karal Akgün, Sina Akşin, Erendiz Atasü, Ba- nu Avar, Aydın Aybay, Orhan Aydın, Süheyl Batum, Hulki Cevizoğlu, Mehmet Kerem Doksat, Musta- fa Dolu, Barış Doster, Mustafa Durna, Oray Eğin, Aysel Ekşi, Tuncay Erciyes, Gökalp Eren, Kamer Genç, Cevat Geray, İsmet Görgülü, Birgül Ayman Güler, Gökhan Günaydın, Fethi Karaduman, Erhan Karaesmen, Ertuğrul Kazancı, Çağatay Keskinok, Tevfik Kızgınkaya, Mehmet Kunt, Mahiye Morgül, Ceyhan Mumcu, Güldal Mumcu, Zeynep Oral, Coş- kun Özdemir, Şule Perinçek, Cem Ryan, Şenal Sa- rıhan, Nur Serter, Doğu Silahçıoğlu, Şükran Soner, Filiz Şahin, Rahmi Turan, Hüner Tuncer, Serdar Turgut, Meriç Velidedeoğlu, Vural Vural, İhsan Yal- çın, Tolga Yarman, M. Zülkadiroğlu. bedri.baykam@gmail.com www.bedribaykam.com PERİHAN ERGUN TSK mensuplarının sivil mahkemelerde yargılanma- sını içeren yasa, Meclis’in ta- tile gireceği gece yarısında apar topar iktidar milletvekil- lerinin oylarıyla çıkarıldı. Bek- leme süresince, toplumda, muhalefette büyük tepki ya- ratan kararın Abdullah Gül tarafından bilge hukukçuların beyanları ve anayasanın 145. maddesine aykırılığı yönün- den veto edileceği veya Mec- lis’e düzeltilmesi önerisiyle gönderilebileceği hayali ya- şandı. Sayın Başbakan’ın “Dos- tum, kardeşim” tanımlarıyla Çankaya’ya oturttuğu Sayın Gül’ün cumhurun -halkın- rei- si değil AKP’nin başı olduğu- nu düşünen, duyan, gören herkes, makama geldiği gün- den bu yana önüne ne getiril- diyse onayladığını izlemedi mi? Bu kardeşliğin ne denli “Değiştik” deseler de Milli Gö- rüş takımından geldiğini bili- yoruz. ABD’de konuk oturucu, İzmir’in Hisarönü Camisi vai- zi Fethullah cemaatine bağlı- lıklarını da yıllardır örnekleriy- le görüyoruz. Aynı kişinin ama- cını TSK’de ele geçirdikleriy- le, Nurculuk enjekte etmek için vaizlerinde ağlama gös- terileriyle sunduğu güldüren senaryolarıyla, taraflı ekran yayınlarıyla bedava dağıttığı gazetesinden öğrenmedik mi? Şeriatın, rolünü değiştirerek ABD’nin ılımlı İslam maskele- mesiyle çoğunluğu Müslüman olan toplumumuza yerleştiril- mek istendiğini, hatta kısmen de olsa başarıldığını da görü- yoruz. Buna karşı laik Cum- huriyetimize sahip çıkıldığını, 14 Nisan 2007’den beri -Er- genekon davasıyla sindirilmek istenmesine karşın- milyon- larca memleket, Cumhuriyet ve bağımsızlık sevdalılarınca meydanlarda oluşturulan mi- tinglerde haykırılıyor... Genelkurmay Başkanı İl- ker Başbuğ, iki gün önce ya- pılması gereğini duyduğu MGK’de yasanın sakıncaları- nı, anayasaya aykırılığını, or- dunun içine siyasetin girece- ğini dile getirdi. Genel top- lantıdan sonra Başbakan, Gül ve ilgili bakanlarla özel top- lantıda, daha sonra da Gül’e sunduğu raporda 145. mad- de kapsamında “Askeri yargı, askeri disiplin asker mahke- melerince yürütülür. Kendi kurumlarında işlenen suçlar, suçlularla ilgili davalar orada çözülür. Ayrıca bu yasa,TSK’de emir komuta zincirini zayıflatır, askeri yar- gıyla kışlaya siyaseti de sok- muş olur. Sivil yargıyla çatış- ma yaratarak toplumda askere güvensizliği doğurur” diye uyarıda bulunduysa da Gül, aynı türban davasında oldu- ğu gibi yasayı Meclis’e yeni- den tartışılması istemiyle ge- ri göndermesi gerekirken, “bazı maddelerinin düzeltil- mesi notuyla” cilalayarak onayladı. Ana muhalefet CHP ve MHP, kendilerine yasanın si- villerin asker mahkemelerin- de yargılanmasına karşı ol- duğu aldatmacası şeklinde danışıldığını ısrarla dile getir- dilerse de iktidarca tepkilere kulak asılmadı. Oldubittiye getirildi. Anayasa Mahkeme- si’nce “Laikliğe karşı eylemleri nedeniyle suçlanarak, kapa- tılması yerine Hazine yardı- mından yararlanamayacağı cezasıyla” kapatılmaktan kur- tarılan AKP’nin, laik Cumhu- riyetin yıkılmaz kalesi TSK’yi yıpratmak istemesi, tüm hak- lı tepkileri önemsemeksizin uygulamak istemesi hiç de şaşırtıcı değil. Bu durumda zorunlu olarak CHP, grubunu toplayarak kararın anayasanın l45. maddesine aykırılığı ne- deniyle Anayasa Mahkeme- si’ne başvurma kararı aldı. Sonucu bekleyip göreceğiz. Geçen haftadan beri Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uy- gur Özerk Bölgesi’nin baş- kenti Urumçi’de Müslüman Türk halkına Han Çinlilerince Çin’in toprak bütünlüğü ba- hane edilerek, insan hakları yok sayılarak katliam uygu- lanagelmekte. Haberlerin Çin- lilerce yasaklanmasına karşın acımasız saldırılarda öldürü- lenlerle yaralıların binleri aş- tığı söyleniyor. 1950’li yıllar- da da gene böyle saldırılar karşısında Uygurlar, can hav- liyle gelip Türkiye’de Kayse- ri bölgesine yerleştiler. Prof. Dr. Rahmeti Arat hocamızın Asya’da Türk boylarını içeren kapsamlı kitaplarıyla dersle- rinden öğrendiklerimce 200’üncü yıllarda Mete Han’ın yerleşik devlet düze- niyle başta göçebe Oğuz ve Hunlarla Asya Türklerini bir araya getirdiğini hatırlıyorum. Bunları Orhun Abideleri’yle 8. yüzyılda matbaanın ilk ku- rucuları oldukları söylenen Uygurların tahta ve kilden kap kacaklar üstüne yazdık- ları Uygurikalardan öğreni- yoruz. Tarihte Çinlilerin Türk boy- larının saldırılarından korun- mak için ünlü Çin Seddi’ni yaptıkları da bilinmektedir. Son olayların köklerinin Türk- lerle Çinlilerin çatışmalarının bilinçaltına yerleşimiyle olu- şabileceği de akla geliyor. Bu kanlı olayların yatıştırıla- bilmesinin, Çin’in Rusya ve ABD ile yarışması nedeniyle zor olduğunu düşünmekle beraber, uluslararası bileşimin arabuluculuğuyla çözülebi- leceğini de ummak istiyo- rum... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 14 Temmuz Hiç Şaşırmadım!.. HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 14 TEMMUZ 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Gericiler Necati Cebe: Ertuğrul Günay’ın, İdil Biret konserini basanları ‘Türkiye’yi geriye götürmek isteyen zavallılar’ olarak nitelemesi, gericilere yönelik ağır bir saldırıdır!” Yatırım Ertan Somunkıran: “AKP yatırım yapmıyor, babalar gibi satıyor diyenlere yanıt: Ergenekon için devasa mahkeme salonu yaptılar!” Diploma Erdal Yücel: “Ruhban okulu açılsın ki vatan hainleri diplomasını alsın!” Topkapı’da Sıvas katliamı provası! AKP iktidarında yaşananlarla ilgili kısa bir bellek yoklamasına çağırıyor herkesi Ceyhun Balcı: “Sanatın içine tükürüldü. Ankara’da Gençlik Parkı’nın simgesi yontular bir gecede ortadan kaldırıldı. Yurdun çeşitli kentlerinde sanat ürünü resimler geleneklerimize aykırılıkları nedeniyle ya örtüldü ya da sergiden vazgeçildi. Fazıl Say gibi evrensel bir sanatçı ‘Bu ülkede yaşamaktan vazgeçebilirim’ dedi. Ve şimdi İdil Biret’in Topkapı Sarayı Müzesi avlusundaki konserine yönelik saldırı yaşandı. Son olay can kaybı olmasa da İdil Biret’in başına gelen ve yeni bir Sıvas katliamı provası sayılabilecek boyutta saldırganlıktır! Sözler, eylemler ve tehditler son derece tanıdıktır! Gözaltına alınan bir kişinin bile olmadığı bu olay kınanıp geçilecek mi yoksa biraz daha akılcı yaklaşımla sorgulanacak mı? Böylesi saldırganlıkları özendiren türlü etmenler irdelenecek mi? Yardımcı olalım: İdil Biret tam anlamıyla bir Cumhuriyet sanatçısıdır! Dolayısı ile ona yönelen her türlü saldırıyı gerekçesi ne olursa olsun Cumhuriyet’e yönelmiş saymak gerekir! İdil Biret’e karşı girişilen bu saldırganlık gerçekte Sıvas katliamını anımsatan bir kalkışmanın provasıdır gibidir! Sessiz kalınması halinde bu provanın er ya da geç bir uygulaması olacaktır! Çünkü koşullar da, iklim de bu uygulama için son derece elverişlidir!” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ANKARA’DAKİ dostumuz Mustafa Yıldırım, “Pentagon Tiyatrosu”nda tezgâhlanan ‘Project Democracy’ yeni ‘Demokrasi Projesi’ oyunu anlatıyor: “Türkiye 1980’den bu yana yeniden yapılandırılıyor. Anayasa önce toptan kaldırıldı, yerine darbe anayasası konuldu. Anayasanın delinmesi sıradanlaştırıldı. Anayasa, erki ele geçiren siyasal partinin amaçlarına uygun olarak yeniden ve yeniden yapılandırıldı. Belediyeleri güçlendireceğiz diyerek ‘yerel iktidarlar’ oluşturuldu. CIA’nın elemanları, işadamlarını, elçileri, yazarları, askerleri ‘çözüm’e ikna etti. Amerikan generalleri Ankara’yı mesken tuttu ve Irak’ta gerçekleştirdikleri ‘federasyon’ çözümünü öğretti. Yoksa çuvalcının ne işi var Türk Silahlı Kuvvetleri merkezinde? Artık, ABD ve AB’ye uygun yeni ‘Anadolu Federe Devleti’ içerde de kabul gördü. Bu girişimlere aklı yatmayanlar da çoğunluktan azınlığa indirildi. (Seçim sonuçları kanıttır) Generalin ‘demokrasi ve hukuk’ dediği, işte bu yeni düzenin demokrasisi ve hukukudur. Ordu baştan aşağı yeniden yapılandırılmaktadır. 1947’den sonra zaten altüst edilen geleneksel Türk askeri eğitimi ve askersel birliklerin yapısı değiştiriliyor. Subaylar teknisyenliğe, elektronik cihaz operatörlüğüne indirgenerek, büro memurlarına dönüştürülüyor. Yeni Dünya Düzeni’ne Amerikalılar Yeni Amerikan Çağı diyorlar. Uygun iç yapılanmaya karşı çıkabilecek kişilerin, kurumların varlıklarını sürdürmelerine izin verilmesi olanaksızdır. Özellikle PKK ile savaşımda deneyim kazanan, müttefikin dostluğundan aşırı kuşkuya kapılan, Kurtuluş Savaşı ruhunu yeniden duymaya başlayanların varlıklarına bu yeni yapılanmada katlanılması da beklenemez. Bu tür konulara değinmekten kaçınanlar, ‘Atatürk ilke ve inkılapları’ deyip de bir türlü ‘Bağımsız Türkiye’ diyememektedirler. Bu yalın gerçeği görmezden gelmek, düşlerle avunmaktır. Siz geleneksel ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ diyorsunuz, onlar ‘Amerika’yla ortak değerler’ ya da Fethullah Gülen’in açık yüreklilikle söylediği gibi ‘Amerika ile entegrasyon’ diyorlar. Okul törenlerinde ‘1283’ dendiğinde ‘İçimizde’ diye bağırmak da artık inandırıcı olmuyor. ‘Project Democracy’ oyununun son perdesindeyiz; senaryoya göre perde Türkiye Cumhuriyeti’nin üstüne yığılıp kalacaktır!” Pentagon Tiyatrosu SESSİZ SEDASIZ (!) Recep ölçüyü kaçırmış: Kaçıncı kadehte! YağmurDeniz BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kuzey Anado- lu’da yetişen, tüy- lü ve çiçekli dalla- rõ sebze olarak kullanõlan otsu bir bitki. 2/ Bir tüm- ceyi oluşturan bi- rimlerden her bi- ri... Bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun ku- maş parçasõ. 3/ Süt şekeri... Bir nota. 4/ Rüt- besiz asker... Metalden yapõlmõş hilal. 5/ Bir işi yerine getirmek için ve- rilen söz... Kökü yukarõ- da, dallarõ aşağõda oldu- ğuna inanõlan cennet ağacõ. 6/ Son, işin sonu... Şenliklerde caddelere kurulan süslü kemer. 7/ Dil devriminin ilk yõlla- rõnda “belediye” anlamõnda kullanõlan sözcük... “Akõ- yordu ---/Gösterip aynasõnda söğüt ağaçlarõnõ” (Nâzõm Hikmet). 8/ Aşõrõ güçlük ve sõkõntõ. 9/ Güreşte bir oyun... Dökülen tohumlarla ertesi yõl çõkan tahõl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güney Anadolu’da da yetişen ve patatese benzer yumrularõ yiyecek olarak kullanõlan bir bitki. 2/ Rize ilinde bir şelale... Yabancõ. 3/ Arnavutluk’un para biri- mi... Huysuz, çirkin ve yaşlõ kadõn. 4/ Az pişmiş et. 5/ Çok sevilen kimse ya da şey... Damõzlõk dişi hayvan. 6/ “Cezayir menekşesi” de denilen, beyaz ya da pembe renkli çiçekler açan bir süs bitkisi... Romatizma ağrõsõ. 7/ Vilayet... Mersin’in bir ilçesi... Uzaklõk işareti. 8/ Ma- den külçelerinin eritilip arõndõrõlmasõ... En kalõn erkek sesi. 9/ Anadolu’nun bazõ yörelerinde, geceleri insanla- rõn üstüne çöküp korkuttuğuna inanõlan düşsel yaratõğa verilen ad. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A R P A L I K K K A Y A L A M A S İ S F I R A T İ L A M M A Ç A Y A K A C A K L O H K U N U R İ M İ M A R L A Z Y A L A K A Ö K E T E A K O R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear