Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
9 HAZİRAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Siz Cumhurbaşkanı
Olsaydınız...
Bugün, doğrudan okurların görüşünü almak
amacıyla, gazi üsteğmen avukat Serdar Öztürk’ün
dünkü Cumhuriyet’te yer alan öyküsüne değinmek
istiyorum.
Savcının talebi ile nöbetçi mahkeme tarafından,
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan
Öztürk, 1994 yılında Silopi’de mayına basarak bir
gözünü yitirdiği için Silahlı Kuvvetler’den ayrılmak
zorunda kalmış bir gazi.
Yaşamının bundan sonraki aşamasında, hukuk
öğrenimini tamamlayarak avukatlığa başlıyor.
O arada da Cumhurbaşkanı tarafından Dev-
let Övünç Madalyası ile onurlandırılıyor.
Öykünün derin tarafını Öztürk’ün savunmasını
üstlenen avukatı Hasan Gürbüz’ün açıklama-
sından öğreniyoruz.
“Bir insan, hem devletin övüncüne mazhar ol-
muş bir kahraman, hem de terör örgütü üyesi ola-
maz. Hizmetim, feda ettiğim gençliğim ve sağlı-
ğım devletime helaldir” gerekçesinin yer aldığı bir
dilekçeye eklediği madalyasını, özel bir kurye eli
ile Cumhurbaşkanlığı’na geri gönderiyor Silivri Ce-
zaevi’nin bilmem kaçıncı tutuklusu gazi avukat üs-
teğmen Serdar Öztürk. Bu davranış, yani devlet
onur madalyasının terör suçlaması ile bağdaş-
mayacağı gerekçesi ile, devletin en üst katına ge-
ri gönderilmesi, ani bir tepkinin sonucu mudur?
Yoksa o madalyanın simgelediği devlet onurunu
koruma amaçlı bir duyarlılık mıdır?
Bence herkesin, ama en başta o madalyayı o
gazi üsteğmenin göğsüne takmış olan Türkiye
Cumhurbaşkanı’nın düşünüp yanıtlaması gere-
ken soru budur.
Devletin gösterdiği gerekçe
Madalya, Serdar Öztürk’e Genelkurmay Baş-
kanlığı’nın önerisi ile Bakanlar Kurulu’nun
Cumhurbaşkanı’na yaptığı bir başvuru sonu-
cunda verildi.
“Yurt içinde veya dışında gösterdiği sorumlu-
luk ve görev anlayışı içinde, feragat ve feda-
kârlık, başarı ve yararlılık dolu çalışmalarıyla
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti adına
haklı gurur kaynağı teşkil ederek malul olan-
lara ve şehit olan kişilerin ... yasal mirasçıları-
na” verilen o övünç madalyasını aldığı zamanki
duygularını, eminim bugün sıradan bir terör tu-
tuklusu durumuna sokulan o gazi üsteğmen, avu-
katına “Bu madalyamı bu dilekçe ile Çankaya’ya
gönderin” dediği anda da yeniden yaşamıştır.
Ucu açık bir terör soruşturmasının en yeni mağ-
duru Öztürk’ün tutukluluğunun hangi gerekçeye
dayandığını bilmiyorum. Ama tutuklama işleminin
ceza usul yasamızda, daha çok bir tedbir anlamı
taşıdığını, hukuk fakultesindeki öğrencilik yılla-
rımdan bu yana kim bilir kaç kez sanık ya da avu-
kat olarak yargıçlara söyledim. Parlamento ko-
nuşmalarında ya da yazılarımda yineledim...
Kafamdaki zor sorular...
Bugün o konuya da yeniden eğilmeyi düşün-
müyorum.
Benim bu yazıdaki amacım bambaşka bir kay-
gıdan kaynaklanıyor.
O madalyayı Öztürk’e veren makamın bugün-
kü sahibi, kendisine sunulan dilekçeyi okuduktan
ve kadife kutusu içindeki onur madalyasına bak-
tıktan sonra sizce ne yapmıştır?
Bu da Gül’e düşen tarihi fırsat
Dilekçe sahibinin “Bir insan hem devletin övün-
cüne mazhar olmuş bir kahraman; hem de terör
örgütü üyesi olamaz” feryadı karşısında Sayın
Cumhurbaşkanı ne düşünmüş olabilir. “Haklısın”
mı der? Yoksa hadi oradan diye dilekçeyi dos-
yasına mı koydurtur? Ya o kadife kutu içindeki ma-
dalya ne yapılır?
Karşılaştığı davranıştan ötürü kendisini teselli için
dilekçesini, “Hizmetim, feda ettiğim gençliğim ve
sağlığım devletime helaldir” sözleri ile bitiren tu-
tuklu gaziye, “Derdini bana değil, itirafçı gizli ta-
nıklara anlat” mı denilir?
Yoksa, “Benim, başbakanın çocukları hiç ma-
yın döşenmiş yerlerde görev alıyorlar mı” türün-
den bir yanıt yazılması için Cumhurbaşkanlığı Ge-
nel Sekreteri’ne talimat mı verilir?
Sizler Çankaya’da oturan kişinin yerinde ol-
saydınız bu “tarihi fırsat”ı nasıl değerlendirir ve
bir gaziye ne tür yanıt verirdiniz?
Umarım Öztürk, itirafçı gizli tanıkların savlarının
aksine teröre bulaşmayan bir kişi olarak tez za-
manda aklansın ve yeniden işine, evine dönsün.
Geri gönderilmiş o madalya da, devletin bir ib-
ret belgesi olarak, şayet varsa Çankaya Müze-
si’nde gelecek kuşaklara gösterilmek üzere ser-
gilensin...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Türkiye Barolar Birli-
ği (TBB) Başkanõ Özdemir Özok,
AKP’nin 12 Eylül Anayasasõ’na bile ta-
hammül edemediğini ve Cumhuriye-
tin kazanõmlarõnõ savunamadõğõnõ vur-
gulayarak “AKP dikensiz gül bah-
çesine dönüşmüş bir toplum ve si-
yasal düzeni hedefliyor” dedi. Hu-
kukun ayaklar altõnda olduğuna işaret
eden Özok, Ergenekon soruşturmasõ-
nõn, savcõlõk kurumunun yetki ve gö-
revlerinin tartõşõlmasõnõ zorunlu hale ge-
tirdiğini söyledi. TBB’nin başkanlõğõ-
na yeniden seçilen Özok’un sorularõ-
mõza verdiği yanõtlar şöyle:
- Son dönemde hukuk devletinin
yoksunluğuna ilişkin yakınmalar
öne çıkıyor. Hukuk devletinden ne
anlaşılmalı, iktidar bu anlayışa sahip
mi?
- TBB kurulduğu günden bu yana ek-
siksiz demokrasi, insan haklarõ ve hu-
kuk devleti ilke ve kavramlarõnõn Tür-
kiye’de yaşama geçmesi için durak-
samadan mücadele vermiştir. Herkesin
kendisi için demokrat olduğu, kendi-
si için insan haklarõ ve özgürlüklerini
istediği bir süreçte bunu tabana yaymak
ve hukuk devleti anlayõşõnõ toplumun
her bireyine hissettirmek gereklidir.
Herkes hukuk devletinden bahsediyor.
Hukuk devleti demek yönetenlerin de
yönetilenler kadar kendisini hukukla
bağlõ hissettiği bir devlet anlayõşõdõr.
Her şeyin güvencesi hukuktur. Asla ve
asla tebaa ve kul yoktur. Burada özgür
birey vardõr. Ama her geçen gün itaat
ve biat kültürünün geliştiği toplumsal
yapõda hukuk devletini yeniden ayağa
kaldõrmak, hukuk devletini bütün ku-
rum ve kurallarõyla işletmek son derece
güç. Bu noktada TBMM, hukuku ye-
niden ayağa kaldõrma misyonunu üst-
lenmişti.
‘HUKUK DEVLETİ YOK’
- Hukuk ayaklar altında mı?
- Maalesef bugün Türkiye’de hukuk
istediğimiz, özlediğimiz, beklediği-
miz noktada değil. Hukuk devleti iş-
lemiyor, çalõşmõyor, hukuk devleti
yok. Hukuk devleti insanlarõn hukuki
güvenliğini sağlayan devlet demektir.
Bugün Türkiye’de hukuk devletinden
söz etmeye olanak yoktur. Mardin’de
bir gece ansõzõn 44 kişi katledildi.
Kim bunun sorumlusu? Bireysel utan-
ma, sõkõlma duygusu ülkemize ne za-
man geri gelecek? Yaptõğõmõz işin so-
nucunun, öncelikle kendi kendimize
hesabõnõ vermeliyiz.
Hukuk devleti insanlarõn kendisini
güvende hissettiği bir devlettir. Tür-
kiye’de son yõllarda maalesef bunu kay-
bettik. Hukuku yeniden ayağa kaldõr-
mak zorundayõz.
- Tüm yurttaşların izlenmesine
yönelik dinleme kararları ortaya
çıktı. Soruşturmalarda dinleme is-
tisna olmasına karşın genel kural gi-
bi uygulanıyor...
- Yargõtay 8. Ceza Dairesi’nin peş
peşe verdiği kararlar, telefon dinle-
melerin özel haberleşme özgürlüğünü
nasõl engelendiğini çok net biçimde or-
taya koymakta. Biz davalarõn isimle-
riyle uğraşmõyoruz. Ergenekon dava-
sõ da olabilir, Deniz Feneri de, başka-
ca bir kaçakçõlõk davasõ da. Ergenekon
davasõnda başõndan beri hukuk ilkele-
ri egemen olsun, ilkelere uygun so-
ruşturma ve kovuşturma yapõlsõn isti-
yoruz.
‘HUKUK DEVLETİ NUTUK
MALZEMESİ DEĞİLDİR’
- Sizce Ergenekon soruşturması ve
davasında hukuk ilkeleri yok mu sa-
yılıyor?
- Yargõtay’õn kararõnõ Ergenekon
davasõna bakan yüce mahkeme heye-
ti en iyi şekilde değerlendirecektir. Av-
rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi dinle-
meyi kabul ediyor ama bir koşulla; bu
tür dinlemelerin istisnai başvurulma-
sõ gereken yöntem olarak kabul ediyor.
Düşünebiliyor musunuz, Anayasa
Mahkemesi Başkanvekili dinleniyor,
ağõr ceza mahkemesi başkanõ dinlen-
memek için odasõnda dinlemeyi kese-
cek alet kullanõyor. Sade yurttaştan en
sorumlu kamu görevlisine kadar din-
lenme kuşkusunu taşõyan bir toplum-
da hukuk devletinden söz edebilir mi-
siniz? Kürsülerde söylenen nutuk mal-
zemesi gibi bir hukuk devleti değil, yö-
netenlerin de yönetilenler kadar ken-
disini hukukla bağlõ hissettiği hukuk
devletini ayağa kaldõrmak zorundayõz.
‘AKP dikensiz gül bahçesi istiyor’- Nasıl bir anayasa değişikliği ya-
pılmalı, ilke olarak ve iktidar tek
başına bunu yapabilir mi?
- Türk ulusu olarak gerçekten çok
anayasa yapmõş, arayõşlarõ içinde ol-
muş bir toplumuz. Bir toplumun böyle
sõkça anayasa değişikliği yapma ihti-
yacõnõ hissetmesi demokrasi için sağ-
lõklõ bir gösterge değil. Demek ki o
toplumda hâlâ bazõ evrensel ilke ve
kavramlar yeterince oturmamõş. AKP
yöneticileri 1982 Anayasasõ’na bile
tahammül edemiyor. Başlangõç hü-
kümlerindeki demokratik, laik, sosyal
hukuk devleti ve Cumhuriyetin getir-
diği kazanõmlarõ dahi savunup onun
arkasõnda duramõyorlar. Böylesi bir
anlayõşõ ortaya koyan siyasal iktidarõn
geniş kitlelerin, toplumun tamamõnõn
güvenini, onayõnõ, desteğini alacağõ
bir anayasa yapabileceğine inanmak
mümkün mü? Öncelikle AKP yöneti-
mi net şekilde ülkenin aydõnlõk, çağ-
daş, uygar, demokratik, sivil toplum
geleceğine inandõğõ konusunda geniş
kitlelere güven vermelidir. Maalesef
iktidarõn zaman zaman ortaya koydu-
ğu uygulamalar bu güven bunalõmõna
neden olmaktadõr. Bunu yalnõzca biz
değil, muhafazakâr, liberal birçok ke-
sim dahi bu tespiti paylaşõyor. 12 Ey-
lül Anayasasõ’nõn Türkiye’nin başõna
çok badireler açacağõnõ söylemişiz.
Bugün değil 2-3 Ekim 1982 günlü
toplantõlarda. Dolayõsõyla 12 Eylül
Anayasasõ’nõ savunmamõza olanak var
mõ? 12 Eylül müdahalesi siyaseti al-
tüst etti. 12 Eylül hukukunun ve ko-
şullarõnõn getirdikleri, 2002’de
AKP’yi iktidara taşõdõ. Hukuku, de-
mokrasiyi yalnõzca kõsa mesafedeki
çõkarõ için değil tüm toplumun yararõ
olarak görmek, ona göre bir anayasa
değişikliği hazõrlamak gerekir.
- Anayasa Mahkemesi’ne Mec-
lis’ten üye seçilmesi, parti kapatma
davaları için Meclis’in onay koşulu
şeklinde değişiklikler tartışılıyor...
- Bunlarõ üst üste koyduğumuzda
AKP, bundan önceki FP’nin,
MSP’nin yaşadõğõ süreci tümden orta-
dan kaldõracak, engelleyecek bir ana-
yasal düzeni, dikensiz gül bahçesini,
toplumsal ve siyasal düzeni hedefli-
yor. Döner sorarlar, hepsini yapõyor-
sun da son derece önemli kavram ve
kurumlar var, aynõ heyecanõ onlar için
niye göstermiyorsun? İktidar güven
tazelemezse yapõlan hiçbir anayasa
değişikliği toplumun tümüne yapõlmõş
kabul edilemez. Eğer tek başõna ya-
parsa bu AKP’nin siyasal yaklaşõmõnõ
temsil eder. Azõnlõkta, muhalefette ka-
lanlarõn da mutlaka yeniden yapõlacak
anayasada yer almasõ ve benim anaya-
sam diyebilmesi lazõm.
- Size göre yargı siyasallaşmış mıdır? Danıştay kara-
rına tepki gösterip ulemaya sorulmasını isteyenler, Er-
genekon soruşturmasına yönelik eleştiriler yöneltenleri
yargıya saygıya davet ediyor. Yargı mı siyasallaşıyor,
iktidar mı kendi yargısını yaratmaya çalışıyor?
- Maalesef ikisi de var. Bugünkü düzen bu sonucu do-
ğuruyor. Türkiye’de kuvvetler ayrõlõğõna kesinlikle uyul-
malõ. Çünkü hukuk devletinin olmazsa olmazõ. Uygula-
mada yasama ile yürütme çoğu kez başbakanlarõn teke-
linde kullanõlõyor. Bu gücün karşõsõnda durmak mümkün
değil. Örgütlenmiş demokratik toplumsal yapõ da yok. Bu
boşluğu kendi gücüyle anayasal düzeni, hukuk devletini
ve demokratik sistemi yaşatmak ve koruma görevi de
yargõya kalõyor. Yargõ, iktidarõn hukuk dõşõ tutum ve dav-
ranõşlarõnõ hukuka uygun hale getirmek için olağanüstü
çaba sarf ediyor. Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kuru-
lu’nda adalet bakanõ ve müsteşar oldukça, adalet bakanõ-
nõn emriyle harekete geçen teftiş kurulunun korunduğu
bir düzende, siyasal iktidarlarõn yargõya müdahalesini ön-
lemeye olanak yok. Yüksek yargõçlar hariç, Türkiye’deki
81 il başsavcõsõ ve tüm yargõçlar ile savcõlar için soruştur-
ma başlatmak adalet bakanõnõn iki dudağõnõn arasõnda.
Bu yetki kullanõldõğõ sürece bağõmsõz yargõdan ve yargõç
güvencesinden söz etmeye olanak yok. Yargõ bağõmsõzlõ-
ğõnõ tam gerçekleştirebilmemiz için çoğu zaman yürüt-
menin de gücünü arkasõna alan savcõlõk kurumunu mutla-
ka yeniden masaya yatõrmak mecburiyetindeyiz. Hak ve
yetkilerini, görevlerini tartõşmak ve konuşmak zorunda-
yõz. En sade yurttaşõn dahi vicdanõnõ rahatsõz eden, kirle-
ten, vicdan azabõ çekmesine sebep olan hukuk ihlallerinin
olduğu, herkesçe dillendirilen Ergenekon davasõnda çok
net şekilde ortaya çõktõ. Savcõlõk kurumunun mutlak su-
rette yargõdaki etkinliği, gücü, yetkisi ve görevi yeniden
tanõmlanmalõdõr.
- Yetki kısıtlamasına mı gidilmeli?
- Kõsõtlanmalõ mõdõr, yoksa Adalet Bakanlõğõ’na bağlõ,
kamu adõna dava açan bir iddia makamõ olarak yargõ ile
iç içe, hükümetle iç içe pozisyonundan mutlaka kurtarõl-
malõ.
‘TALİHSİZ AÇIKLAMA’
- Başbakan, Ergenekon soruşturmasına gönderme
yaparak iktidar olmazdan önce ‘çeteyi’ bildiğini, ikti-
dara gelince de düğmeye basıldığını söyledi. Bu soruş-
turma iktidarın bir rövanş alma duygusunun yansı-
ması olabilir mi?
- Bunu hangi amaçla ve nedenle Başbakan söylemiştir
bilemiyorum. Bunu iktidara gelmeden önce biliyoruz de-
mek, en azõndan Ergenekon davasõyla ilgili yargõlanan in-
sanlar ve yargõlama açõsõndan çok talihsiz. Ne kadar
iyimser yorum yaparsanõz yapõn, akla gelen daha önce-
den bilinen, düşünülen, yapõlmasõ istenen bir kurguymuş
gibi değerlendirilir. Çok iyi niyetli, ilkeli ve hukuka uy-
gun yargõlama yapma durumunda olan mahkemeyi de
zan altõnda bõrakõr. Yargõnõn üzerine gölge düşürür. Kim
ne yapmõşsa hukuk devleti ilkeleri içerisinde yargõlanõp
hak ettiği cezayõ alsõn. Çok önceden kurgulanmõş, düşü-
nülmüşse bunun adõna bağõmsõz, yansõz yargõ denilemez.
Biz bunun ülkemizde yaşama geçmesini istiyoruz.
- Ergenekon soruşturması siyasallaşmış mıdır?
- Onun için çok net bir yargõya varmak güç diye düşü-
nüyorum. Çünkü yargõçlar ve savcõlar iktidarõn payandasõ
değildir. Olayõ tespit etsem bile tanõmlayamayacak kadar
bu konuda yargõya inanan, yargõnõn objektifliğine inanan
biriyim. Ergenekon olarak adlandõrõlan soruşturmada, hu-
kuka, vicdanõna uygun işlemler yapan insanlarõ belirli bir
statünün içine hapsetmemeye, hâlâ onu yapmamaya özen
gösteriyorum. Bir yargõç arkadaşõn, demek dõşarõdan biz
böyle anlaşõlõyoruz, demesini asla istemem.
‘Savcõlõkyetkilerimasayayatõrõlmalõ’
‘Yeni plan tadilatı
yapar satarız’
İstanbul Haber Ser-
visi - İBB Başkanõ Kadir
Topbaş, Dubai Şeyhi El
Maktum’un şirketi Saba
Dubai’ye satõlan ancak
bedeli tahsil edilemeyen
Levent’teki İETT arazi-
siyle ilgili yargõ süreci-
nin devam ettiğini belir-
terek bir sonuç çõkmadõ-
ğõ takdirde gerekçeleri
dikkate alarak yeni bir
plan tadilatõ yapõp arsayõ
imarlõ bir şekilde sata-
caklarõnõ söyledi. Top-
baş, “Belediyenin plan
yapma yetkisi kõsõtlan-
mamalõdõr” dedi.
Seyhan Soylu
ifade verdi
İstanbul Haber Ser-
visi - “Ergenekon” so-
ruşturmasõ kapsamõnda
gözaltõna alõndõktan
sonra serbest bõrakõlan
“Sisi” lakaplõ Seyhan
Soylu, soruşturmayõ yü-
rüten savcõlarla görüştü.
Soylu, “Cumhuriyet
Kadõnlarõ Projesi”nin
yer aldõğõ bilgisayarla-
rõn, CD’lerin ve evrak-
larõn suç unsuru bulun-
madõğõ için kendisine
iade edileceğini, ayrõca
soruşturma savcõlarõna
medya grup başkanõ ol-
duğu Kanal T televiz-
yonunda bugün başla-
yacak bir programla il-
gili danõştõğõnõ belirtti.
Perinçek’e
suikast iddiası
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - İP Ge-
nel Başkanvekili Meh-
met Bedri Gültekin, Er-
genekon soruşturmasõ
kapsamõnda tutuklanan
İP Genel Başkanõ Doğu
Perinçek’in oğlu Meh-
met Perinçek’e yönelik
suikast hazõrlõğõ olduğu-
nu ileri sürdü. Gültekin,
suikast ihbarõnõn bir gü-
venlik yetkilisi tarafõn-
dan İP avukatlarõndan
Osman Aydõn Şahin’e
yapõldõğõnõ kaydetti.
Kılıçdaroğlu’na
tuhaf suçlama
MUĞLA (Cumhu-
riyet) - AKP Muğla
Milletvekili Mehmet
Nil Hõdõr, bir mitingde
“O belgeleri Sayõn Baş-
bakan’õn alnõna çivile-
rim” diyen CHP Grup
Başkanvekili Kemal
Kõlõçdaroğlu’nun Baş-
bakan’õ ölümle tehdit
ettiğini ileri sürerek
savcõlarõ göreve çağõrdõ.
Hõdõr, “Alnõna çivilerim
ifadesi deyim değildir.
Gönlünden geçen ama
yapamadõğõ bir tehdit
unsuru taşõyor” dedi.
Maliye’ye
yeni müsteşar
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Ma-
liye Bakanlõğõ Müste-
şarlõğõ’na Bütçe ve Mali
Kontrol Genel Müdürü
Naci Ağbal vekâleten
atandõ. Ağbal’õn Maliye
Bakanlõğõ Müsteşarlõ-
ğõ’na asaleten getirilme-
sine ilişkin kararname-
nin de hazõrlanarak im-
zaya gönderildiği öğre-
nildi. Ağbal, YÖK Ge-
nel Kurulu ve THY Yö-
netim Kurulu üyelikle-
rini de yürütüyor.
TBB Başkanõ Özok, Ergenekon soruşturmasõnõn, savcõlarõn yetkilerini tartõşmayõ zorunlu hale getirdiğini söyledi.
AKP’nin Cumhuriyet kazanõmlarõna sahip çõkmadõğõnõ belirten Özdemir Özok, ‘Ergenekon vicdanõ yaralõyor’ dedi
‘Hukuk ayaklar altõnda’
- Yargı reformunun yapılmasına yöne-
lik çalışmalar da var. Hazırlanan taslağın
mahkemelerden önce AB yetkililerine su-
nulması tepkiye neden olmuştu. Yargıda
nasıl bir reform yapılmalı?
- Bugün yapõlan yargõ reformu çalõşmalarõ
tamamen AB’nin zorlamasõ ile sureti haktan
yapõlan çalõşmalardõr. Siz eğer kendi ülke-
nizde halkõnõz, ulusunuz için yargõ reformu
istiyorsanõz, gerçekten güvenilir bir tam ba-
ğõmsõz yargõ, güvenceli yargõ istiyorsanõz,
hukuk fakültelerinden başlayacaksõnõz. Sil
baştan hukuk devletinin önünü açacak, her
bireye güvence olacak bir anlayõşõ yeniden
baştan aşağõ yapmak lazõm. Yoksa beş on ta-
ne temel yasada değişiklikle yargõ reformu
gerçekleştirmeye olanak yok. Yargõ refor-
mundan bahsedebilmek için yasama, yürüt-
me ve yargõ arasõndaki dengeyi çok net, so-
mut şekilde ortaya koymak gerekir.
‘AB’NİN ZORLAMASIYLA’
TBB Başkanı
Özok, sade yurt-
taştan en sorumlu
kamu görevlisine
kadar dinlenme
kuşkusunu taşı-
yan bir toplumda
hukuk devletin-
den söz edileme-
yeceğini söyledi.
(FotoğrafLAR:
NECATİ SAVAŞ)
ZİYARETÇİ YASAĞI DEVAM EDİYOR
Manisalı’nın
tedavisi sürüyor
İstanbul Haber Servisi - Sol göğsündeki kanser-
li kitle nedeniyle Haseki Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’nde geçen hafta ameliyat edilen ga-
zetemiz yazarõ, iktisatçõ Prof. Dr. Erol Mani-
salı’nõn tedavisine 2. Genel Cerrahi Klini-
ği’nde devam ediliyor. Ameliyat sonrasõ onko-
lojik araştõrmalarõ devam eden Manisalõ’ya ne
tür bir tedavinin uygulanacağõ önümüzdeki
haftalarda belli olacak. Doktorlarõn olasõ en-
feksiyon riskine karşõ Manisalõ’ya getirdiği zi-
yaretçi yasağõ da sürüyor.
Yüz felci geçirerek geçen hafta Haseki Eği-
tim ve Araştõrma Hastanesi’ne kaldõrõlan eski
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih
Hilmioğlu’nun tedavisi Kulak Burun Boğaz
(KBB) Kliniği’nde devam ederken İstanbul
Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde anjiyo
olan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Haberal’õn da tedavisi sürüyor.