24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM İşte ‘Sihirli Formüllerim’ Sn. Baykal! Fazıl Say CHP’ye yönelik bir serzeniş mektubunu 2 ay kadar önce Baykal’a iletmiş, geçenlerde Er- doğan’a önerdiği somut krizden çıkış paketiyle öne çıkan Baykal ise, bu mektubu “hoşgörü”yle karşıla- mıştı: “Siyasette hızlı iktidar olmak için mucizevi for- müller yok” diyordu yine de Baykal. Ardından da “CHP olarak değişimi, yavaş yavaş yaşayacağız, acelemiz yok” demeciyle son seçimdeki kıpırdanmaya atıf yap- mıştı. Bu saptama, bizi CHP’nin potansiyeli hakkın- da düşünmeye itiyor. Sn. Baykal’ın “acelesi” olmayabilir. Ama bu Cum- huriyet’in çok acelesi var! Çünkü her beş yılda bir, CHP oylarını yüzde 2 arttırarak ülkenin üzerine çö- kertilen kara bulutu dağıtamaz! AKP bir dahaki ge- nel seçimleri yine kazanırsa neler olacağını herkes çok iyi biliyor. Bu partinin de tek gerçek alternatifi CHP. 2003 Kurultayı’nda, Genel Başkan adaylığım sırasında öne attığım iddia, CHP’nin yüzde 45 ile iktidara ge- lebileceği idi. Bu rüyayı gerçek dünyaya taşımak da, somut “sihirli”(!) formüllerden geçiyordu. “CHP’de De- mokratik Devrim-Korku İmparatorluğu’na Son” ki- tabımda da geniş olarak ele aldığım bu başarı anah- tarları özetle şöyle: 1) Bölünmelere son verilecek, 12 Eylül darbesin- den sonra iki yakası bir türlü birleşmeyen sol yerine, her sorunu diyalogla çözerek, CHP’de solun birleş- mesi sağlanacak. Bunun için, açık yürekli şekilde kim- seyi küçümsemeden herkese el uzatılacak. Çünkü bu tavır kararsızları ve partisizleri de etkiler. 2) Partinin milletvekilliği ve belediye başkan aday- larının en seçilecek noktalarına yüzde 25 oranında 35 yaş altı gençlerin (kız-erkek) gelmesi sağla- nacak. 3) Yine aynı şekilde milletvekili, belediye başkan- lığı ve il genel meclisi seçimlerinde pozitif ayrımcı- lıkla yüzde 25 kadın aday yerleştirilecek. 4) CHP’de kimin aday olacağına kapalı kapılar ar- dında başkan veya MYK değil, tüm üyeleriyle örgüt karar verecek. Van adaylarını Vanlılar, İzmir adayla- rını İzmirliler seçecek. Her üyenin bir “akıllı kart”ı ola- cak ve herkes bilgisayarlı sistemde eğilim oyu kul- lanarak adayları belirleyecek. Böylece hiç kimse “ben kötü yere kondum” diye şikâyet etmeyecek, delege ağalığı da son bulacak. 5) Gençlik ve Kadın Kolları, her il ve ilçede eksik- siz çalışır hale gelecek, bu örgütler atamalarla değil, geniş katılımlı düzenli kongrelerle şekillenecek. 6) CHP’ye üye olmak kesin formüllere bağlı olacak. Üç üyenin önerisiyle, istenilen belgeleri getiren her- kes, en geç bir ay içerisinde aktif üye olacak ve se- çim çipli kartı kendisine ilk yıllık aidatını öder ödemez teslim edilecek. 7) CHP, sendikalar, gençlik örgütleri ve demokra- tik kitle örgütleriyle, önemli yol ayrımı kararlarını alır- ken büyük “genişletilmiş açık parti meclisi” toplantı- ları yapacak. 8) 2003 Kurultayı’nda rekabetin önünü tıkayan utanç verici tüzük değisiklikleri derhal iptal edilecek, bu ya- rış tam bir “fair play” ve demokrasi şöleni olarak ge- çecek. 9) CHP sol bir parti olarak siyaset yapacak, işçileri, köylüleri, varoşları ve gençleri önerdiği siyaset ve slo- ganlarıyla tekrar kendine çekecek. (2009 yerel se- çimlerinde olduğu gibi) 10) Üniversite, yargı, basın ve kültür dünyasından ünlü isimler küstürüleceğine, siyasete kazandırılacak. Ayrıca parti örgütünün eski yöneticileri “danışman- lık” ve “istişare kurulu” gibi sıfatlarla onurlandırılarak aktif hale getirilecek, parti içi eğitimde bu kadroların deneyiminden yararlanacak. 11) CHP yönetimi için esas hedefin, kurultay de- ğil, “seçim” kazanmak (!) olduğu hatırlanarak, dev mitingler düzenlenecek, “başarı” ısrarla önden ha- zırlanacak. 12) Parti, muhalefetteyken derhal “Gölge Kabine- ler” oluşturularak her konuda çözümlemeler gelişti- rilecek. 13) Genel başkan her kim olursa olsun, elinde tüm otoriteyi bulundurup koltuk dağıtan tek seçici değil, partinin halkla buluşmasını sağlayan, omzundaki sorumlulukların yüküyle ezilen, bu hareketin günde 18 saat çalışan “hamalı” olacak. İşte bir sütuna sığacak şekilde özetlenmiş, “sihir- li” iktidar formülleri Sn. Baykal. bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65 PERİHAN ERGUN Aylardır tartışılagelmekte olan Güneydoğu’nun mayınlı top- rakları sorunu “Sadık yârim ka- ra topraktır” inancıyla anayur- dumuzu kutsal sayan her yurt- taş için çok düşündürücü ve acı verici olmuştur. Çünkü; ataları- mızın kanıyla sulanmış olan va- tan toprakları her yurtseverin na- musu ve övüncüdür. İktidarca ‘44’ yıllığına oradaki mayınların temizlenmesi bahanesiyle ya- bancılara verilmesinin düşü- nülmesi bile çok ürkütücü ve kı- nanasıdır. 1956’dan önce II. Dünya Sa- vaşı’na karşın Güneydoğu sı- nırlarımıza mayın döşenilmesi hiç düşünülmemişti. Demokrat Parti iktidarınca ABD ile yapılan anlaşmalarla ABD’nin, SSCB’nin Arap yarımadasına inebileceğ kaygısı ve NATO’nun istemiyle döşetilmişti. O yıla kadar bu topraklar yö- re halkının ekonomik güvence- siydi. Urfa, Kilis, Mardin’den devamla Hatay’a kadar Suriye sınırı boyunca topraklarına dö- şenen mayınlar oralıların boy- nuna geçirilen yoksulluk, peri- şanlık prangası oldu. Bu nedenle yaşam damarla- rı kesilen yöre halkı başta muh- tarları olmak üzere ekranlar- dan acı veren örneklemelerle durumlarını sergilediler. Ya- bancılara topraklarının verilme- sine tepkiler yağdırdılar. Özellikle ihalenin İsrail’e ve- rilebileceği konusunda, geç- mişte İsrail’in Filistin’e de hizmet götürmek için girdiğini, şu an- da Filistin halkına yapılan zu- lümle insanlık dışı uygulamala- rı dile getirdiler. Geleceğimizin trajik görüntüsünü çizdiler. Devletçe kendilerine haksız- lık yapıldığını, geçmişte elle- rinden kamulaştırma yoluyla alınan yerlerin geri verilmesini is- tediler. Ayrıca; hükümet gider- leri karşılarsa bu temizlemeyi kendilerinin de yapabileceklerini söylediler. Çocuklarının, hay- vanları otlatırken mayınlı arazi- ye girebildiklerini, yöreyi çok iyi bildiklerini de eklediler. Yöre halkının, kamunun, mu- halefetin, TSK’nin toprakları- mızın yabancılara yarım asır süreyle peşkeş çekilmesine öneriler de getirerek tepki gös- termelerini, yazık ki iktidar hiç kale almadı. Kulaklarını tıkadı. İl- le de tasımladığı ihale yasasını Meclis’e sundu. AKP milletve- killerinden tepki gösterenlere Başbakan, basına kapalı grup toplantısında gözdağı vererek, yasanın çıkarılmasını istedi. Bu- na karşın gene de elliyi aşkın AKP’li toplantıya katılmadı. 255 oyla tasımladığı yasayı Mec- lis’ten geçirdi. Zorunlu olarak, çı- karılan yasanın iptali için mu- halefet Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Biz de iptal edile- ceğini umarak sonucu bekle- yeceğiz. . Oysa; iktidar kafa yorarak ül- ke çıkarları doğrultusunda kay- bolmuş toprakları yöre halkına kısmen de olsa toprak reformu yaparak verse, bir de onlara Zi- raat Odaları’nın, Toprak Mah- sulleri Ofisi’nin önerilerine katı- larak organik tarım yaptırmayı da öğretseydi yöre insanının kendilerine borçluluğu yanında bir de ülke ekonomisinin büyü- tülmesini sağlamış olurdu. İşte böylece halktan yana demokratlığı ile fakir fukara, garip gureba sözlerinin de su üstüne yazılmadığını kanıtla- mış olurdu... Tarım getirilerinin kaybı dışında bir de TPAO’nun var olan ve aç- mayı da tasarladığı petrol ku- yularının getirisi de elden gidi- yor. Babalar gibi satılanlara ek ola- rak bu toprakların da elden gi- dişi, evlat acısı kadar elem ve- rici oluyor. Maliye Bakanlığı’na revizyonda getirilen M. Şimşek, bir de “satılması istenmiyorsa ki- ralayalım” demez mi? Bu öneri bana Osmanlı’nın 1870’lerin sonlarında İngilizle- re Yavru Vatan Kıbrıs’ı kirala- ması olayını anımsattı. İngiliz te- baalı Bakan’ın bu önerisi doğal sayılsa da kırk yıla yakın kirayı ödeyen İngiliz, 1914’te I. Dün- ya Savaşı çıkınca kirayı kese- rek Kıbrıs’ı ele geçirmişti. Ana- vatanın desteğinden başka gü- vencesi olmayan Kıbrıslıların bugünkü hazin durumları da - ki M. Ali Talat gibi bir Başba- kan da “Toprak vermek zorun- da kalabiliriz” diye ahkâm ke- sebiliyor- Bu da kimseye ders olmuyor. Çünkü M. K. Ata- türk’ün yaptıklarından çoğu gibi “Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır” özsözü de BOP projeleri içinde yok edilip unutturulmak isteniyor!.. 5 Haziran Dünya Çevre Gü- nü de ilkel ve sömürülen ülke- lerde olduğu gibi önemsenmi- yor. Sadece Çevre Gönüllüle- ri’nce anımsanıp dertler dile getiriliyor. Çevre bilincinden yoksun kişi ve yöneticilerce rantiye- cilere peşkeş çekilen orman- larımız yok edildi. Denizimiz, akarsularımız kirletildi. Başta Kaz Dağlarımız olmak üzere Yaradan’ın bizlere bahşettiği doğa, maden, tarih değerle- rimiz ya ellere ihale edildi ya da getirili yaptırımlarla gele- ceğimiz kaybedildi. Bunlara sahip çıkılmazsa gelecek ku- şakların lanetlemelerini öte yandan dinlemek zorunda ka- lacağız!.. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 9 Haziran Mayınlı Topraklar! HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 9 HAZİRAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Ak G. Işık: “Edepli Recep’e duyurulur; ‘ak’ rumuzu ile sözde ‘ak’ olunur, sen özde ak olabiliyor musun ona bak!” Şey Hasan Baş: “Bülent Arınç gerçekten çok değişti, utanıyor; yoksa Zahid Akman’ın şeyini çoktan şey ederdi!” Bulunmaz Ahmet Önen: “Meclis Başkanı’nın milletvekillerini bulamadığı ülkede, tabii ki hükümetin polisi de bir genç kızın başını kesenleri bulamayacaktır!” Adalar’a F tipi hapis cezası! CHP Adalar İlçe Başkanı Avni Kurtuldu, İstanbul’da toplu taşıma ücretine yüzde 15 oranında zam yapılırken tek bağlantısı deniz yoluyla olan Adalar’da zam oranının yüzde 35’e çıkartıldığını anlatıyor: “Adalar’ da yaşayan halkımızın adalar arası geçişini ve anakara ile bağlantısını engelleme amacı taşıyan bu uygulama, yalnızlaştırma ve hapsetme zihniyetinin ürünü müdür? Çünkü geçen yıl AKP Adalar ilçe kongresine teşrif eden Başbakan RTE üstüne basa basa ‘Adalar’ı istiyorum’ diye fetva buyurmuştu. Ancak 29 Mart yerel seçiminde Adalar halkı fetvaya itibar etmedi, belediye yönetimini CHP’ye verdi. Anlaşılan AKP için şimdi Adalar’dan intikam alma zamanı gelmiş. Adalar’ı F tipi örgütleyemezsem, F tipi hapis cezası veririm fikri ortalığa saçıldı. Adalar halkını aşağı tükürsen F tipi örgütlenme, yukarı tükürsen F tipi ceza kıskacına almak isteyen demokrasi yoksunu anlayışlara en güzel cevabı Adalar halkı kurulan ilk sandıkta yine verecektir. Unutulmasın ki demokrasi hazım rejimidir. Hiçbir demokratik ülkede sandıktan çıkan sonuca ceza uygulaması yoktur. Sandıktan çıkan sonucun kendisi ya ödüldür veya cezadır. Bunu iyi algılayamayanlar sandık cezasıyla yüz yüze kalmaya devam edeceklerdir.” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” TÜRK halkına hakaret ederek bu yolla halkta bezginlik, bıkkınlık yaratmayı görev edinenlerden söz ediyor Bülent Esinoğlu ve “Bıkkın ve yılgın milletlerin her şeyi kolayca kabul edeceğini bildiklerinden hep bu yola başvururlar” diyor: “Şimdi de Türk halkını, hoşgörü sahibi değil diye suçluyorlar. Hoşgörü eksikliği sadece eğitim veya kültüre bağlanamaz. İnançlar bir yılda oluşmaz, bir yılda da yıkılamaz. Sen benim inançlarıma, değerlerime yıllarca saldıracaksın, sonra da bana Batı merkezli değerleri neden kabul etmiyorsun diye kızacaksın. Sen geleceksin, Irak’ta milyonlarca insan öldüreceksin, sonra bana demokrasi getirdiğini söyleyeceksin. Direnince de bana şizofren diyeceksin. Sen kendi değerlerini, sanki doğa kanunu gibi değerlendirip, sonra bana dayatacaksın. Ben kabul etmeyince, bana yeniliklere karşı dirençli, hoşgörüsüz diyeceksin. Farkına varmışsınızdır. Şimdi toplumun, kendi istedikleri yönde değişmeye karşı dirençli olmasından dolayı kızıyorlar. Bunlar, küreselleşmeyi yani emperyalizmi yeni bir şeymiş gibi dayattıkları dönemde, karşı çıkan bizlere paranoyak diyorlardı. Şimdi de ulusun direnişine şizofreni diyorlar. Türk ulusuna yapmadıkları bir tek bu hakaret kalmıştı. Batının değerlerini milletimize zorla kabul ettirmek isteyenlerin geldiği yer şizofreni suçlamasıdır. Biliyorlar ama itiraf etmiyorlar. Hoşgörüsüzlüğün arkasında, önceden yenen kazıklar vardır. Hoşgörüsüzlüğün arkasında yaşanmış kandırılmışlıklar vardır. Hoşgörüsüzlük, bir savunma içgüdüsüdür. Güvensizlikten kaynaklanır. Eğer ben seninle girdiğim her ilişkide kaybetmişsem, ben sana güvenemem. Emperyalizmin Türkiye’ye kurduğu tuzaklara millet, bundan sonra daha çok direnecek. Amerika’nın, Türkiye’de kullandığı işbirlikçileri artık değiştirmesi gerekir. Bunların hem suratları eskidi, hem de inandırıcılığı kalmadı. İşin içinden çıkamayınca, toptan bir millete ‘şizofren’ diyorlar. Aslında çaresizliklerini belirtiyorlar. Direnmek hoşgörüsüzlük değildir. Kendinden bir şeyler alınmasına karşı koymaktır. Yenilik adı altında getirilmek istenen tüm unsurlar, ulusal devleti yıkmaya yöneliktir. Yani devlet vatandaşlığı yerine, şirket vatandaşlığını getirmektir. Direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz!” Direniş SESSİZ SEDASIZ (!) Fener’deki izler AKP’ye çıkıyor: Ampul ampulü buluyor! YağmurDeniz BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir müziğin söz- lere ya da sözlerin müziğe uygulan- masõ. 2/ Kokulu bir çörek... Şube, kol. 3/ Sulak yer... Zam- bia’nõn başkenti. 4/ Şerit metre... Uğraş. 5/ Yolcu evi... Püs- kürtü. 6/ Halk di- linde “geveze, sö- zünü bilmez” an- lamõnda kullanõlan sözcük. 7/ Yoksullara yi- yecek dağõtan hayõr kuru- mu... Bir nota. 8/ “Bir --- çõkarmaya başlar bohça- mõzdan/Lavanta çiçeği ko- kan kederleri” (A.M.Dõ- ranas)... Aşõnõn tutmasõ için yinelenmesi. 9/ Dol- makalem... Bir peygam- ber. YUKARIDAN AŞAĞI- YA: 1/ Tõp dilinde zatürreeye verilen ad. 2/ “Cezayir menek- şesi” de denilen ve pembe ya da beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi... Eskişehir yöresine özgü, çubuk biçiminde bir tür helva. 3/ İlkel bir silah... Öğle vakti 12.00’yi başlan- gõç olarak alan saat. 4/ Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ya- şayan bir halk. 5/ Erzurum’un bir ilçesi... II. Dünya Sa- vaşõ yõllarõnda Japonlar tarafõndan kullanõlan avcõ uçağõ tipi. 6/ Genellikle çiğ ot ve sebzelerle hazõrlanan ve ye- meklerle birlikte yenen yiyecek. 7/ Kaz Dağõ’nõn antik dö- nemlerdeki adõ... Bir renk... Çemberin çevresinin çapõna oranõnõ gösteren sayõ. 8/ İzmir ve Ayvalõk yöresinde çok- ça bulunan, lezzetli bir midye cinsi. 9/ Sõvas’õn bir ilçe- si... Kâğõt ya da bez yapõştõrmakta kullanõlan, kaynatõl- mõş nişasta bulamacõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B O Z U N T U Ç İ B İ K İ M G E L A L A N G A L İ İ L İ R O T Ş U A R K L İ İ M A V A Ş A K M A N D A R İ N M A N A V A R M İ R Z A E K O 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Akide şekeri ustası aranıyor. Tel: 0212 526 65 57
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear