24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Çocuklarını Koruyamayan Bir Dünyada Yaşamak Utanç verici. 5 Haziran Dünya Çevre Günü ge- zegenin hemen tümünde konunun yaşam için ne denli önemli olduğuyla ilgili bilimsel araştırmaların bir kez daha sergilenmesine vesile oldu. Ama Dün- ya Çevre Günü aynı zamanda milat sayılan Kyo- to’dan bu yana geçen uzun yıllarda (11 Aralık 1997) çevrenin korunması için, deyim yerinde ise ‘bir arpa boyu’ yol alınmadığını da en açık şekliyle göz- ler önüne sermiştir. Bilimsel veriler, dünyanın çev- re krizinde dönüşü hemen hemen olanaksız sınıra yaklaştığını ortaya koymaktadır. Ne var ki dünya, dün olduğu gibi bugün de bu denli açık bir tehlikenin ayır- dında görünmemekte, çevrenin korunmasına ilişkin önlemleri almakta ayak sürümektedir. Önlem al- makta direnenlerin başında ise başta ABD olmak üzere çevreyi (atmosferi) en çok kirleten ülkeler gel- mektedir. Başkan Obama’nın ABD’nin bu yaşam- sal konuda üzerine düşeni yapacağını açıklaması, kuşkusuz, olumlu. Dileriz bu daha fazla gecikmeden gerçekleşir. Örneğin eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın başkanlığını yaptığı dünya insani yardım fonu tara- fından yayımlanan son rapora göre her yıl üç yüz bin insanın az beslenme, açlık ve salgın hastalıklardan ölüp gitmesi kaçınılmazdır ve bu felaket insanların çevreyi (doğayı) çileden çıkaran davranışlarından kaynaklanmaktadır. Bu bilimsel olarak, hiçbir kuş- kuya yer vermeyecek biçimde kanıtlanmıştır. Çoğu felaketin kaynağında yer alan küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerinin başta karbondioksit ol- mak üzere bir dizi sera etkili gaz salınımından kay- naklandığı da keza bilinmektedir. Ama iş sera etki- li gaz salınımlarının azaltılmasıyla ilgili önlemlerin alın- masına gelince şimdiye değin küresel ısınmanın baş sorumlusu sanayileşmiş ülkeler ek maliyet, rekabet gücünün kaybı gibi bahanelerle bu konuda küresel ölçekte önlem alınmasını ve bu önlemlerin hayata geçirilmesini engellemişlerdir. Az beslenen, açlık sınırında yaşayan, sağlık hiz- metlerinden yoksun, temiz suya hasret, sefaletin bir tür hayat tarzına dönüştüğü Afrikalılar, özellikle de Afrikalı çocuklar; vahşi liberalizmin, kural tanımayan piyasa ekonomisini dünyaya egemen kılan kâr im- paratorluklarında patlak veren finansal kriz ve ar- dından gelen resesyonda herhangi bir sorumluluk- ları olmamasına karşın bu felaketten nasiplerini faz- lasıyla almaktadırlar. Zira kronik açlığın pençesinde yaşadıkları yetmiyormuş gibi bu kez bir de reses- yondan yılda ek 700 bin çocuğun daha ölüp gitme- siyle karşı karşıya kalacaklardır. Dünya Bankası’nın Afrika’dan sorumlu başekonomisti S. Devarajan’ın hesaplamalarına göre ‘finansal kriz, günlük 1.25 do- lar gelirle yaşamak zorunda olan Afrika insanını’ se- faletin en derininde yaşamak durumunda bırakacaktır. Örneğin Batılı zengin ülkelerde resesyon işsizlerin art- masına neden olmaktadır. Oysa kriz frenlendiğinde ekonomi rayına oturacak, krizin etkileri de kısa za- manda sona erecektir. Buna karşılık yoksul Afrika’da yüzde 2, yüzde 3’lük bir küçülmenin ciddi ve kalıcı sonuçları olacaktır. Hesaplamalarımıza göre söz ko- nusu küçülmeyle krizin ilk yılından itibaren 700 bin Afrikalı çocuk daha yaşamını yitirecektir. Söz konu- su yeni çocuk ölümlerinin ardında ise az beslenme ve açlığın yanında ebeveynlerin aileyi koruma içgü- düsüyle çocuklarını sokağa bırakarak kaderlerine terk etmelerinin de payı mevcut bulunmaktadır. Ama bu felaketin önlenmesi için umut yok değil. Dünya Bankası’na göre yardım sağlayan ülkelerin bu yıl ver- meyi taahhüt ettikleri 1 milyar dolar, 700 bin Afrika- lı çocuğu ölmekten kurtarabilir. Tabii zengin ülkele- rin taahhüt ettikleri yardımları zamanında ortaya koy- maları koşuluyla, ki zengin ülkelerin yardım taah- hütlerini İskandinav ülkeleri dışında her zaman vak- tinde ve kesintiye uğratmadan yerine getirmedikle- ri bilinmektedir. Aslında zengin takımın finansal krizi tetikleyen ku- ral tanımaz piyasa ekonomisinden büyük paralar ka- zandıkları kimse için sır değil. Bu takım bugün de, devletlerin halkın vergilerinden gelen milyarlarca mil- yar dolarıyla desteklenerek bir kez daha büyük pa- ralar kazanmanın yolunu bulmuştur. O kadar ki if- lastan bile para kazanmaktadırlar. Ama işte onların çocuklarının da Afrikalı çocuklar kadar olmasa da açlık tehlikesiyle karşı karşıya oldukları görülmek- tedir. Örneğin Cumhuriyet gazetesinin haberine gö- re, Birleşik Devletler’de 5 yaşın altındaki çocuklar aç- lık tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. (Cumhuriyet, 8 Ma- yıs 09) Resmi verilere bakılırsa 11 eyalette 5 yaşın altındaki çocukların yüzde 20’sinden fazlası açlık sı- nırının altında yaşamaktadır. 26 eyalette ise her al- tı çocuktan biri açtır. Bir zamanlar ailenin zenginliği olarak görülen ço- cuklar günümüzde artan bir hızla, Afrika başta ol- mak üzere dünyanın hemen her yerinde taşınması güç bir yük olarak görülmektedir. BM’nin verilerine göre 640 milyon çocuk sokakta aç ve korumasız ya- şamaya çalışmaktadır. Ağır işlerde çalıştırılan, eline silah verilen, çetelere sığınmak zorunda bırakılan, te- cavüze uğrayan, alınıp satılan çocukların sayıları ür- künç boyutlardadır. 20 Kasım 1989’da New York’ta kabul edilen BM Çocuk Hakları Konvansiyonu’na karşın ülkemiz de dahil tüm dünyada çocukların bugünü ve kuşkusuz yarını giderek daha da çaresiz ve korumasız olacak. Bu utanç hepimizin. Küskün İranlõlar Ahmedinejad’õn ülkenin imajõnõ mahvettiğini söylüyor. Tanõdõk geliyor mu? İran’õn Bush’u AhmedinejadMAZİAR BAHARİ “12 Haziran’da Musavi’ye oy vereceğim” diyor Ali. Eğer o eylemci bir öğrenci veya reformist bir politikacõ olsaydõ, bu demeç şaşõrtõcõ olmazdõ. Fakat 52 yaşõndaki Ali, 1980’lerden beri İran Devrim Muhafõzlarõ Birlikleri’nin üyesi. Aslõnda basõna konuşmasõ yasak, bu yüzden soyadõnõn yayõmlanmasõnõ istemiyor. Ama dünyanõn, niçin görevdeki Devlet Başkanõ Mahmud Ahmedinejad’õn karşõsõndaki başlõca muhalif aday Mir Hüseyin Musavi’ye oy vereceğini bilmesini istiyor. Ali, “Bu İran’da devrimin başından beri en kötü hükümet. Son 4 yılda Ahmedinejad kendi başına ülkenin dünyadaki imajını mahvetti, ekonomiyi de öyle” diyor. Devlet destekli gizli anketlere göre, Ali son haftalarda 12 Haziran günü oyunu Musavi’ye vermeye karar veren milyonlarca İranlõdan biri. Newsweek’in ulaştõğõ kamuoyu yoklamalarõ ise bunlar arasõnda Devrim Muhafõzlarõ ve devasa istihbarat aygõtõ üyelerinin önemli bir bölümünün olduğunu öne sürüyor. Bunlarõn yaşlõ olanlarõ, Musavi’nin 1980’den 1988’e kadar Irak’la yapõlan kõyasõya savaş dönemindeki başbakanlõğõnõ hatõrlõyor. Yine bu kişilerin çoğunluğu, tekrar savaş çõkarsa ülkeyi savunmakla yükümlü olan kişiler. Ali, 2004’te diğer aday olan ve ezelden beri rejimin tepelerinde yer alan eski Devlet Başkanõ Ali Ekber Haşimi Rafsancani’ye karşõ Ahmedinejad’a oy verdiğini belirtiyor. “Rafsancani, hükümetimizin sunabileceğinin en kötüsünü sundu. Rafsancani ailesi uzun süre iktidarda kalmaktan çok nimet elde etti. En kötüsü şu ki, iktidarda kalmanın doğal hakları olduğunu düşündüler. Halka hizmet için iktidarda olduklarını düşünmediler” diyor Ali. Diğer 16 milyon İranlõ gibi o da, Rafsancani ve ahbaplarõnõ yolsuzlukla suçlayarak daha hesap verebilir, ayağõ yere basan bir hükümet sözü veren Tahran’õn eski belediye başkanõ Ahmedinejad’a oy verdi. Başkanlõğõnõn ilk 3 yõlõnda Ahmedinejad fazlasõyla iyi iş çõkardõ. Varilini 150 dolara kadar satabildiği İran petrolünün getirdiği yüksek kazanç için şükrederek ülkeyi dolaşmaya, yoksullarla aynõ sofrayõ paylaşmaya ve yarõnõ düşünmeden nakit para saçmaya başladõ. Aynõ zamanda, nükleer enerjinin İran’õn hakkõ olduğu konusunda ulusalcõ konuşmalar yaparak ve “Allah’ın verdiği bu hakkı engellemeye çalışan Batılı zalimleri” yerden yere vurarak kamuoyu desteğini canlandõrdõ. Fırlayan enflasyon Ali hâlâ Ahmedinejad’õn İsrail ve Batõ karşõsõndaki genel duruşunu desteklediğini söylüyor. Ayrõca, Ahmedinejad’õn Yahudi soykõrõmõnõ reddetmesinin cüretli bir hareket olduğunu düşünüyor. İran’õn nükleer teknoloji hakkõ olduğundan şüphe duymayan Ali, Batõ ülkelerine, özellikle ABD’ye güvenmiyor ve şöyle söylüyor: “Amerikalılar (1979’daki) devrimimizin başından beri komplo peşinde.” Peki niçin bir daha Ahmedinejad’a oy vermeyecek? “Ekonomi ve halkı rezilce kandırması yüzünden” diyor. Ahmedinejad’õn ülkeyi bir hayõr kurumu gibi yönetmesi ve nakit para saçmasõ, uluslararasõ krizle birlikte geçen yõl İran’da emsali görülmemiş enflasyona yol açtõ. Hükümetin artan mal ve hizmet fiyatlarõna karşõlõğõ, kamu çalõşanlarõnõn maaşlarõnõ arttõrmak, teminatsõz borçlar ve devlet başkanõnõn ülke genelindeki toplantõlarõna katõlan birçok kişiye para dağõtmak oldu. Ali, Devrim Muhafõzlarõ’nõn şimdiye kadar aldõğõ ikramiye ve yardõmlarõn enflasyonla başa çõkabilmesine yardõmcõ olduğunu kabul ediyor. Ama bu onun veya arkadaşlarõnõn Ahmedinejad’a oy vereceği anlamõna gelmiyor. Nitekim, Ali’ye göre Ahmedinejad’õn ekonomi politikalarõndaki başlõca sorun, halka sõğõnaklarda yaşayan evsizler gibi davranmasõ, insanlara para ve bağõş dağõtmasõ. “Devrim Muhafızları’nın çoğu ülkedeki diğer insanlar gibi yaşıyor” diyen Ali ekliyor: “Aynı aylığı alıyoruz, pirinç ve yağ için aynı tutarı, aynı kira parasını veriyoruz. Yani enflasyondan ülkenin geri kalanı gibi zarara uğruyoruz.” Yine de Ali, Ahmedinejad’a oy vermemesindeki esas sebebin ekonomik olmadõğõnda õsrar ediyor: “Gerçeği söylemek gerekirse fikrimi 2 hafta önce Ahmedinejad, Musavi’yi İmam Hüseyin’e karşı savaşanlarla kıyasladığında değiştirdim.” Hz. Muhammed’in torunu İmam Hüseyin’in 72 taraftarõ ile birlikte Halife Yezid’in ordusunun elinde ölümü, Şii öğretisinin esas bölümünü oluşturuyor. Ahmedinejad son kampanya konuşmalarõnda kendisini, Yezid’in İmam Hüseyin’den kurtulduğu şekilde kendisinden kurtulmak isteyen Musavi gibi İslami Cumhuriyet’in eski kadrolarõnõn mağduru gibi göstermeye çabalõyor. “Ama bilmeliler ki bizi İmam Hüseyin’i şehit ettikleri gibi helak edemezler” dedi Ahmedinejad, 2 hafta önce Tahran’da yapõlan bir dini toplantõda. Ali, “Kendini İmam Hüseyin ile kıyaslamaya nasıl kalkışırsın? Irak ile 8 yıllık savaşımız boyunca başbakanlık yapan ve İmam Humeyni’nin güvenilir müttefiki olan Musavi’yi Yezid’le kıyaslamaya nasıl kalkışırsın?” diyor. Artõk Ahmedinejad’õn bütün 4 yõllõk sicilini, hatta Yahudi soykõrõmõnõ reddetmesini sorguladõğõnõ belirtiyor: “Eskiden Devrim Muhafızları komutanı olan İran Parlamento Başkanı Ali Laricani’nin, dünya ile gereksiz yere karşı karşıya gelmekten kaçınmak için Yahudi soykırımından bahsetmememiz gerektiğini söylemesine kulak kabarttım. Ama Ahmedinejad Cenevre’de yine bu konuda konuştu.” Ahmedinejad nisan ayõnda yapõlan, õrkçõlõk konulu BM destekli konferansta Yahudi soykõrõmõnõ sorguladõ. Batõ ülkeleri delegelerinin çoğu salonu terk etti. “Ahmedinejad’ın yaptığı, tam da düşmanlarımızın bize saldırmak için bahane aradığı bir zamanda insanların İran’a karşı duygularını kışkırtmak” diyor Ali: “Ülkemize mantık ve bilgeliği geri getirecek bir devlet başkanına ihtiyacımız var. Bunun için Musavi’ye oy vereceğim.” İngilizceden çeviren: Engin Esen (Newsweek dergisi internet sitesi, ABD, 3 Haziran 2009.) DANIEL HAUFLER “Huzur sizinle olsun”. ABD Başkanõ Barack Obama’nõn dün Dresden’deki Frauenkirche’de (Kadõnlar Kilisesi) yaktõğõ mumun üzerinde bu vardõ. “Huzur sizinle olsun” (Selamünaleyküm), bunlar da, yine onun bir gün önce Kahire Üniversitesi’ndeki dinleyenlerini, hatta tüm Arap dünyasõndaki dinleyenlerini selamladõğõ sözcüklerdi. Gezisinin mesajõ son derece açõktõr. Bu mesaj insanlara ulaşmõş bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin itibarõ, Obama’nõn siyasetine yönelik güven gibi büyüyor. Buradan da anlaşõlõyor ki, Almanya Başbakanõ Angela Merkel için Obama ile işbirliği “gerçekten keyifli” bir iş ve Merkel bu yeni siyasi yõldõzõn yanõnda severek ve bol bol boy göstermektedir. Bu, Avrupa seçimleri için verilen mücadelenin son aşamalarõnda pek yararlõ olabilirdi; o da var. Ancak Obama açõsõndan, Merkel ile bu buluşma sadece bir tür zorunlu hareket. Obama, şu sõralarda Almanlardan, Afganistan’da El Kaide’yle mücadele, Ortadoğu ihtilafõnda çözüm ve dünya ekonomisini tekrar canlandõrmak gibi merkezi uluslararasõ projeleri için çok fazla bir destek beklemiyor. Ne kadar gerekiyorsa o kadar hoş konuşmalar yapõyor ve Dresden’den, Buchenwald toplama kampõ yönünde mümkün olduğu kadar hõzlõ bir biçimde kayboluyor. Bu eski toplama kampõ Obama’yõ gerçekten ilgilendiren bir yerdir, çünkü büyük amcasõ burasõnõn kurtarõlmasõndan ona bol bol söz etmişti ve yine çünkü, Yahudilerle dayanõşmasõnõ, İsrail’e gitmeksizin ve böylece Arap dünyasõna yönelik mesajõnõ da bozmaksõzõn ilan edebilmiştir. O yüzden, Buchenwald ziyaretiyle Ortadoğu gezisine çok hoş bir biçimde son verilmiş ve bu, incelikli ve güçlü bir diplomasinin de belgesi olmuştur. Almancadan çeviren: Osman Çutsay (Berliner Zeitung, Almanya, 6 Haziran 2009) İ ran liderinin ülkeyi bir hayõr kurumu gibi yönetmesi ve nakit para saçmasõ, uluslararasõ krizle birlikte geçen yõl İran’da emsali görülmemiş enflasyona yol açtõ. Aralarõnda Devrim Muhafõzlarõ kadrolarõnõn da yer aldõğõ birçok İranlõ, Batõ karşõtõ söylemleriyle ülkenin imajõna zarar vermekle suçladõklarõ Ahmedinejad’a karşõ reformcu aday Musavi’ye oy vermeyi düşünüyor. Hoş konuşup hızla kayboldu Obama, Yahudilerle dayanõşmasõnõ, İsrail’e gitmeksizin ve böylece Arap dünyasõna yönelik mesajõnõ da bozmaksõzõn, Almanya’daki Buchenwald toplama kampõnda ilan etti A BD Başkanõ, Mõsõr’da Ortadoğu’ya göz kõrpmasõnõn ardõndan Almanya’da Nazi kampõna yaptõğõ ziyarette de Yahudilere dayanõşma duygularõnõ göndererek “hesaplõ diplomasi” konusunda başarõlõ bir örnek verdi. İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarõna sahip, London School of Business Administration’da master yapmõş, ÖĞRETMENDEN BRITISH ENGLISH ? Gramer, konuşma, derslere yardõmcõ, sõnavlara hazõrlõk ? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazõrlõk Acıbadem /İstanbul 05327018041
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear