Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Akıl Tutulması
İyileştirilebilir
Havalar ısındı. En yüksek dağlardaki karlar bi-
le eridi. Gerçeklerin uzun süre gizlenmesinin
olanaksız olduğu da ortaya çıkıyor yavaş yavaş.
Peki, bu durum özellikle solda artık bir meslek has-
talığı haline gelen akıl tutulmasını da sona erdi-
rebilir mi? Umutlanabilmek için ısınan havada olup
bitenlere bakmak yerinde olacaktır. KESK’in ba-
şına gelenler, bu akıl tutulmasını yenebilmek
için bir fırsattır.
Karanlıkta, karlı buzlu havalarda, izlerin birbiri-
ne karıştırıldığı zamanlarda, aydınların, gazeteci-
lerin Ergenekon davası nedeniyle hoyratça evle-
rinin basılmasına, yasalara aykırı arama tarama-
ların yapılmasına seslerini çıkarmayanlar, daha-
sı “bu kadar olur, nihayet hepsi de demokra-
si için yapılıyor” diyebilenler, ağaçlara bakarken
ormanı gözden kaçırdıklarını şimdi fark ediyor ola-
bilirler mi?
Olabilirler. Şimdi en azından onlara bir fırsat su-
nulmuş durumdadır.
Ama belki de yine o menhus meslek hastalığı-
mız nedeniyle “bak halkın çoğu başka yerler-
deymiş, o başka yerlerdeyse biz de o başka
yerlere taşınmak durumundayız” diyeceğizdir.
En temel gerçeği bir yana bırakırsanız, yanlış an-
lama kolaycılığına da kapılıp, İdris Küçükö-
mer’in “sol sağdadır sağ da solda” şeması ge-
reği, gerçeği başka alanlarda, başka dünyalarda
aramaya girişebilirsiniz.
Oysa biliyorsunuz; önemli olan yalnızca yo-
rumlamak değil, değiştirmektir.
Ergenekon davasında ayrıntıları bir yana bıra-
karak Türkiye bütününe bakmayı başaranlar,
büyük bir kesimin siyasi hayatın dışına itildiğini,
itilmek istendiğini görmelidirler.
Belirli kesimleri siyasi hayatın dışında bırakma
eylemi direnç nedeniyle tam olarak başarılama-
mıştır. Bu nedenle hâkimiyeti eline geçirmiş olan
siyasi gücün, ikinci aşamaya geçmekte geç kal-
manın sakıncalı olacağını düşündüğü anlaşılıyor.
İkinci aşama yine ayrıntılar bir yana, uzun bir sü-
redir zorluk çıkartan, kitleselleşme eğilimi göste-
ren ve daha da önemlisi iç ve dış demokratik çev-
relerde sesini duyurması mümkün olan kesime yö-
nelmiştir.
KESK bu nedenle gerçeği ararken ağaçlara
değil, ormana bakmayı bilmelidir. “AKP eliyle de-
mokrasi” düşüne kapılmış kimi aydınlar da öyle.
“AKP eliyle demokrasi”ye inanmak, dinle
demokratik hak arasındaki karmaşık ilişkiyi an-
lamamak demektir. Dindarların demokratik hak-
lara ihtiyacı olabilir ama dinin demokrasiye ihti-
yacı yoktur. Çünkü o, her şeyi baştan düzenlemiş
bir dogmanın tutarlı savunucusudur.
Ama AKP’nin yalnızca dini referansları nedeniyle
iktidarını sürdürmek istediğini düşünenler yanılır.
Hiç kuşku yok, son araştırmaların ortaya çıkardığı
toplumdaki gerileme, dinci bir siyasetin kitle gü-
cünü neredeyse garantiler gibidir. Yine de sık sık
yinelendiği gibi, “paranın dini, imanı, ulusu ol-
maz”. Sermaye ulusal ya da küresel hep kendi ya-
salarına göre işler. Ve sıkı bir siyasetin sürgit ege-
menliğinin peşinde olan güç de hem kitlelerin ge-
rileyen ideolojisinden hem de sermayenin gü-
cünden yararlanmayı, bu ikisini bir yerde birleş-
tirmeyi düşler, düşünür.
Kimilerinin, “meydan bizim, istediğimizi söy-
leriz, akla insafa gerek yoktur” şımarıklığıyla, her
şeyi tersyüz edip “IMF ile anlaşmayı savunan-
lar Ergenekonculardır” diye yazabildiği yerler-
de siyaset de böyle düşler kurabilir.
Düş dedikse, uygulanabilirlikten çok da uzak de-
ğildir bu düşler.
Ahmet İnsel’in son günlerde çok konuşulan ya-
zısı ürkek, tedirgin bir yazı da olsa durumu az çok
anlatıyordu. Ama Oray Eğin’in dediği gibi bu tab-
lo çok önceden Cumhuriyet yazarları tarafından
anlatılmış, tahlil edilmiştir. Ama akıl tutulması gi-
bi bir hastalığın pençesinden kurtulabilenlerin sa-
yısı gerçekten azdır. Cumhuriyet yazarlarını, ko-
münistleri, kimi kuşkucu solcuları saymazsanız ço-
ğunluk kendini bu hastalığın ateşinden kurtarmakta
zorlanıyor. KESK’e yönelen son operasyonlara, ay-
rıntılara takılmadan bakılabilinirse gerçeği görmek
kolaylaşacaktır.
Ne de olsa havalar ısındı artık.
guray@cumhuriyet.com.tr
Orgeneral Başbuğ, ortak çõkarlarõn Türkiye ve ABD’yi yeni işbirliği düzeyine taşõmasõ gerektiğini söyledi
Washington’a PKK mesajõELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - Genelkurmay
Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ,
PKK ile mücadele konusunda ABD
ile işbirliğinin genişletilmesi gerek-
tiğini söyledi.
Washington’da düzenlenen Ame-
rikan-Türk Konseyi (ATC) toplan-
tõlarõnõn ilk gününde konuşma yapan
Başbuğ, PKK ile mücadelede ABD
ile var olan eşgüdüm, işbirliği ve is-
tihbarat paylaşõmõndan memnun ol-
duklarõnõ belirtti. Türkiye ve ABD
arasõndaki ortak vizyon ve çõkarlarõn
iki ülkeyi “yeni bir işbirliği aşa-
masına” taşõmasõ gerektiğine inan-
dõklarõnõ vurgulayan Başbuğ, “Ve
bu, var olan istihbarat paylaşımı
işbirliğinden daha öteye gitmeli”
dedi.
Türkiye’nin PKK ile 25 yõldõr
mücadele ettiğini ve hedeflerinin
teröristlerin “başarı umudunu”
yok etmek olduğunu belirten Başbuğ,
“Biz terör örgütü yok edilene ka-
dar mücadele etmeye kararlıyız.
Bu uzun vadeli bir çaba ve sabır
gerektiriyor” ifadesini kullandõ.
Terörle mücadelenin güvenlik, eko-
nomi, sosyo-kültürel, propaganda
ve uluslararasõ ilişkiler alanlarõnda
devletin düzenlediği eşgüdümlü faa-
liyetlerin karõşõmõ olduğuna inan-
dõklarõnõ kaydeden Başbuğ, “Ancak
terör örgütü silahlı teröristlere
sahipken ekonomi ve sosyo-kül-
türel alanlardaki önlemlerin te-
rorizmi bitireceğini düşünmek ha-
ta olur” diye konuştu.
Terorizmle mücadelede ana stra-
tejik ilkenin insan odaklõ süreç ol-
duğunu belirten Başbuğ, bu sürecin
insanlarõn kalpleri ve kafalarõna hi-
tap etmesi gerektiğini söyledi. Baş-
buğ, “Farklı etnik kökenden gelen
vatandaşlarımızın Türkiye’de kül-
türel zenginliklerini yaşayabile-
ceğini daha önce belirtmiştik. Biz
ülkemizdeki tüm farklı kültürel
zenginliklere saygı duyuyoruz.
Ancak bu özgürlük bireysel dü-
zeyde kalmalı. Atatürk’ün bize
emanet ettiği ulus-devlet ve üniter
yapıyı koruma konusunda da ta-
rafız ve bunu sürdüreceğiz” dedi.
Terörle mücadele konusunda Tür-
kiye’nin bugün güçlü bir duruma gel-
Beklentiler gerektiriyor
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Başbuğ, Türkiye ve
ABD arasõndaki ortak vizyon ve çõkarlarõn iki ülkeyi “yeni
bir işbirliği aşamasõna” taşõmasõ gerektiğine inandõklarõnõ
söyledi. Başbuğ, “Ve bu, var olan istihbarat paylaşõmõ
işbirliğinden daha öteye gitmeli” dedi.
diğini belirten Başbuğ, Kuzey Irak’õn
2007 yõlõndan bu yana PKK için bir
sõğõnak olmadõğõnõ, örgüte yönelik
uluslararasõ desteğin azaldõğõnõ, te-
rör örgütünün silahlõ çatõşmayla he-
define ulaşamayacağõnõ tartõşmaya
başladõğõnõ ve PKK’nin Irak’õn ge-
leceğinde kendisine yer olmadõğõnõ
gördüğünü ifade etti. Tüm bu geliş-
melere karşõn PKK’nin Kuzey
Irak’ta hâlâ varlõk gösterdiğine dik-
kat çeken Başbuğ, “Buradaki var-
lığına son vermeden bu örgütü yok
etmek imkânsız” dedi. Başbuğ,
PKK’nin Kuzey Irak’taki varlõğõnõn
Irak için de bir tehdit oluşturduğu gi-
bi Türk-Amerikan ilişkilerini olum-
suz etkilediğini sözlerine ekledi.
‘İşbirliği bir seçim
değil gereklilik’
Türkiye’nin ABD ile her alanda iş-
birliğini güçlendirmek istediğini ifa-
de eden Genelkurmay Başkanõ,
“Türk-Amerikan işbirliği iki ülke
için bir seçim değil, bir gereklilik”
dedi. Türkiye’nin yakõn bölgesindeki
sorunlarõn ABD çõkarlarõnõ da etki-
lediğini dile getiren Başbuğ,
ABD’nin Türkiye’nin bölgedeki
“yumuşak gücünden” faydalana-
bileceğini de vurguladõ. Başbuğ,
Türkiye’nin laik yapõsõ, modernleş-
me hedefleri, dinamizmi ve de-
mokrasi kültürüyle bölgede eşsiz bir
ülke olduğunu belirtti.
Başbuğ’un ardõndan konuşma ya-
pan ABD Genelkurmay Başkanõ
Mike Mullen ise Başbuğ ile dost-
luklarõndan söz ederek konuşmala-
rõnõn yüzde 50’sini PKK konusunun
oluşturduğunu söyledi. Başbuğ’un
kendisine PKK ile mücadelede da-
ha fazla adõm atõlmasõ yönünde tel-
kinlerde bulunduğunu ifade eden
Mullen, “O beni PKK konusunda
ne kadar zorladıysa ben de onu
Pakistan konusunda o kadar zor-
ladım” dedi. Mullen, Türkiye’nin
Pakistan ile mükemmel ilişkileri
olduğunu söyleyerek Türkiye’nin
bölgedeki rolüne değindi ve “Sizin
dostluğunuza ve desteğinize ihti-
yacımız var” dedi. Mullen’õn ko-
nuşmasõnda Başbuğ’dan söz ederken
“İlker” demesi dikkat çekti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
YÖK Eğitim Komisyonu Başkanlõğõ,
ilahiyat fakültelerindeki yüzde 115’lik
kontenjan artõşlarõnõ yalanlamazken
ilahiyat istihdamõyla ilgili doğrudan
ilişkili kurumlarõn verilerine bakõldõğõnda
kontenjanlarõn fazlalõğõndan söz
edilemeyeceğini savundu. Başkanlõk,
geçen yõl 2 bin 590 olan ilahiyat
kontenjanlarõnõn bu yõl 5 bin 590’a
çõkarõldõğõnõ bildirdi.
YÖK Eğitim Komisyonu Başkanlõğõ,
2009-2010 akademik yõlõnda ilahiyat
fakültelerine yapõlacak yüzde 115
oranõndaki kontenjan artõşlarõyla ilgili
açõklama yaptõ. Açõklamada, ilahiyat
fakültelerinde üniversite talebi olmadan
ikinci öğretim programlarõnõn açõlmasõ ile
Iğdõr ve Şõrnak üniversitelerinin talepleri
olmadan bu üniversitelerin ilahiyat
fakültelerine kontenjan verilmesine
ilişkin haberlerin doğru olmadõğõ
belirtildi. İlahiyat fakültelerine açõlan
bütün 2. öğretim programlarõ için
üniversite talepleri bulunduğu kaydedilen
açõklamada, talep etmeyen hiçbir ilahiyat
fakültesine 2. öğretim açõlmadõğõ ifade
edildi. İlahiyat fakültelerindeki kontenjan
artõşlarõyla ilgili yapõlan tartõşmalarõn
yanlõş bilgiler üzerinden yapõldõğõ
savunulan açõklamada, şunlar kaydedildi:
“Yine aynı konu ile ilgili olarak
sürekli istihdam konusu gündeme
getirilmektedir. Bu açıdan
bakıldığında da iki hususun göz ardı
edilmemesi lazımdır. Üniversiteler
sadece meslek edindirme aracı olan
kurumlar değildir. Başkaca görevleri
ve kendisinden beklentiler
bulunmaktadır. Yükseköğretimin diğer
ayağı olan meslek yüksekokulları ile
üniversiteleri karıştırmamak lazımdır.
İlahiyatın istihdamı ile doğrudan
ilişkili kurumların verilerine
bakıldığında bu kontenjan oranlarının
fazlalığından söz etmek mümkün
değildir.”
Eski kontenjanlar örnek gösterildi
Son 2 yõldõr ilahiyat kontenjanlarõnõn
neden arttõğõnõn yanõtõnõn geçen yõllardaki
kontenjan rakamlarõnda olduğu ifade
edilen açõklamada, Atatürk Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi’nin kontenjanõnõn
1996-1997’de 230 iken 2006-2007’de
30’a, Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi’nin kontenjanõnõn 1996-
1997’de 360 iken 2006-2007’de 60’a
düşürüldüğü belirtildi. Açõklamada,
Sakarya Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi’nin de 1996-1997’de 120 olan
kontenjanõnõn 2006-2007’de 30’a
indirildiği kaydedildi.
Açõklamada, YÖK’ün ilahiyat
fakültelerini Türk yükseköğretiminin bir
parçasõ olarak gördüğü, ilahiyatlarõ diğer
fakültelerden ve bilim alanlarõndan daha
farklõ ve özel bir bakõş açõsõyla
değerlendirmediği belirtildi. Açõklamada,
“YÖK’ün bu konudaki bakış açısı
bilimsel olup bu fakültelerin kontenjan
talepleri diğer fakültelerin kontenjan
taleplerinin değerlendirildiği nesnel
kriterler ile aynı şekilde
değerlendirilmiştir” denildi. YÖK
Eğitim Komisyonu Başkanlõğõ 2008-2009
akademik yõlõnda 2 bin 590 olan ilahiyat
kontenjanlarõnõn alõnan son kararla 5 bin
590’a çõkarõldõğõnõ belirtti. Buna göre
geçen yõla oranla ilahiyat fakültelerinin
kontenjanlarõnda yüzde 115.8 oranõnda
artõş oldu.
YÖK, ilahiyat fakültelerinde
yapõlan kontenjan artõşõnõ
yalanlamazken, artõşõ,
“Üniversiteler sadece meslek
edindirme aracõ değildir”
söylemiyle savundu.
SES Şişli Şubesi üyeleri, dün öğle saatlerinde
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin
bahçesindeki poliklinikler girişinde bir araya
gelerek konfederasyonları KESK’e yönelik
operasyonları protesto etti. “Baskı ve soruştur-
malara son, sendikama dokunma” pankartı
açan SES üyeleri, “Gözaltılar bahane, amaç
mücadelemizi engellemek / Baskılar bizi sustu-
ramaz / Gözaltılar serbest bırakılsın / Hükü-
met elini sendikamdan çek” dövizleri taşıdı.
“Yaşasın SES / Baskılar bizi yıldıramaz /
KESK’e değil çetelere baskın / Sendika
KESK’tir, KESK bizim onurumuzdur / İnadı-
na sendika, inadına KESK” sloganları atan
sağlık emekçileri adına, Şişli Etfal Hastanesi
SES İşyeri Temsilcisi Mihriban Kaşgal konuş-
tu. KESK’e yönelik gözaltı ve baskınların “yıl-
dırma, sindirme, emekçiler içinde bilinç bula-
nıklığı oluşturma” amacını taşıdığını belirten
Kaşgal, “KESK’e yapılan baskınla hükümetin
gerçek yüzü bir kez daha görüldü. Hükümet,
işçi ve emekçilere, demokrasi, eşitlik, hak ve
adalet isteyenlere karşı bölücülük, terorizm gi-
bi suçlamalara devam etti. Konfederasyonu-
muza yönelik baskın ve gözaltılar hiçbir
demokratik ölçüye uymuyor. Gerçekleştirilen
hukuk dışı mücadeleler, bizleri emek ve de-
mokrasi mücadelesinden vazgeçiremeyecek.
Arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını
istiyoruz” dedi. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
‘Amaçbilinçbulanıklığıyaratmak’
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Eğitim-Sen Genel Başkanõ
Zübeyde Kılıç, kamu çalõşanlarõnõn
sorunlarõnõn çözümü ve Milli Eği-
tim Bakanlõğõ’nõ (MEB) toplu iş söz-
leşmesi masasõna oturtmak ama-
cõyla çeşitli illerden sendika üyele-
rinin bugünden itibaren Ankara’ya
yürüyeceklerini bildirdi.
Eğitim-Sen Genel Başkanõ Kõlõç,
Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlediği
basõn toplantõsõnda, Eğitim-Sen’in
sadece eğitim çalõşanlarõnõn sorun-
larõnõ değil, demokratik işleyiş ve
hukuk devleti için gerekli olan tav-
rõ ortaya koyduğunu söyledi. Terör
örgütü PKK’ye yönelik operasyon
kapsamõnda KESK Genel Merke-
zi’nin aranmasõna ve bazõ sendika
üyelerinin gözaltõna alõnmasõna tep-
ki gösteren Kõlõç, aramalarda suç
unsuruna rastlanmadõğõnõ, gözaltõ-
na alõnanlarõn büyük bir kõsmõnõn da
serbest bõrakõldõğõnõ söyledi. KESK
ve bağlõ sendikalarõn insanca yaşa-
mõn vazgeçilmez unsuru olan de-
mokratik haklar için mücadele et-
tiğini ifade eden Kõlõç, operasyonun
KESK’in “sindirilmesi ve zayıf-
latılmasına” yönelik olduğunu be-
lirtti.
Kõlõç, sendika olarak eğitimin,
Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõ toplusözleşme masasõna oturtmak için harekete geçiyor
Eğitim-Sen Ankara’ya yürüyor
eğitim ve bilim emekçilerinin gi-
derek derinleşen sorunlarõna dikkat
çekmek, bu sorunlara ilişkin çözüm
önerilerini, talepleri ortaya koy-
mak ve MEB’i toplu iş sözleşme-
sine çağõrmak amacõyla bugünden
itibaren değişik illerden Ankara’ya
yürüyeceklerini bildirdi. Yürüyüşün
3 gün süreceğini kaydeden Kõlõç, ta-
leplerini şöyle sõraladõ:
“Herkese eşit, parasız eğitim
hakkı, eğitim süreçlerinin bilim-
sel, laik, demokratik, kamusal
bir temelde yürütülmesi. Çocuk-
lara kreş, yeterli beslenme, süt ve
temiz su imkânı sağlanması. Yıl-
da en az iki defa ücretsiz sağlık ta-
raması yapılması. Okullaşma
oranları ve okulların mevcut ya-
pılanmasına dair temel sorunla-
rın çözülmesi. Kadrolu ve gü-
venceli iş ile eşit işe eşit ücret ta-
lebi, vergide adaleti sağlayacak
bir düzenlemenin getirilmesi.
Eğitim süreçlerine ilişkin karar-
larda yöneticilerin yanı sıra çalı-
şanların da söz sahibi olması.
İLKSAN’ın tasfiye edilmesi.”
MEB’DE ATAMA SKANDALI
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim
Bakanlõğõ (MEB), öğretmenlerin yer değiştirme iş-
lemleri sõrasõnda 102 öğretmenin görev kayõtlarõn-
daki puanlara göre değil, başvuru formundaki pu-
anlara göre atamalarõnõn gerçekleştirildiğinin tespit
edildiğini açõkladõ. MEB, başvuru formundaki pu-
anlarõn görev kayõtlarõndaki puanlardan yüksek
gösterildiğini bildirdi.
MEB Basõn ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden
yapõlan yazõlõ açõklamada, bakanlõkta öğretmenle-
rin ilk atama ve yer değiştirme işlemlerinin, tercihler
ve puan üstünlüğü doğrultusunda şeffaf şekilde, bil-
gisayar ortamõnda ve kamuoyu önünde yapõldõğõ be-
lirtildi. Açõklamada, 2008-2009 eğitim-öğretim yõ-
lõ yer değiştirme işlemlerinin de internet üzerinden,
öğretmenlerin talepleri doğrultusunda hizmet pua-
nõ esasõna göre gerçekleştirildiği kaydedildi. Öğ-
retmenlerin İller Arasõ İsteği ve Zorunlu Çalõşma Yü-
kümlülüğüne Bağlõ Yer Değiştirme Kõlavuzu’nda be-
lirtilen hükümler doğrultusunda, daha önce duyurulan
tarihler arasõnda başvurularõn alõndõğõ belirtilen
açõklamada şöyle denildi:
“İlgililer tarafından başvuru formundaki bil-
gilerin doğru olduğu beyan edilmiş olup başvu-
rular il milli eğitim müdürlükleri tarafından in-
celenerek onaylanmıştır. Bakanlığımızca da 29
Mayıs 2009 tarihinde yer değiştirme işlemleri ger-
çekleştirilmiştir. Daha sonra yapılan değerlen-
dirmede, aynı gün ilan edilen yer değiştirme so-
nuçlarında 148 öğretmenin başvuru formunda-
ki puanının görev kaydındaki puanından fazla ol-
duğu ve 102 öğretmenin başvurudaki puanları ile
yer değiştirme işleminin gerçekleştirildiği tespit
edilmiştir. Söz konusu tespitin ardından, konuyla
ilgili olarak veri tabanına yanlış bilgi girişine se-
bep olan kurum amirleri hakkında sayın baka-
nın talimatıyla soruşturma başlatılmış ve gö-
revden uzaklaştırma dahil yasal çerçevede yan-
lış yapanlar hakkında gereken yapılacaktır.
Hizmet puanı daha yüksek olan öğretmenlerin
mağdur olmamaları için gerekli tedbirler anın-
da alınmıştır.”
YÖK’ün, ilahiyat kontenjanlarõ savunmasõnda artõşõn istihdamla doğrudan ilgili olmadõğõ savlandõ:
Orgeneral İlker Başbuğ.
‘Helallik’reklamlar
doktoratezioldu
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Al-
manya’da Türklere yönelik hazõrlanan “helal-
lik” reklamlar doktora tezi oldu. Yaşar Üni-
versitesi Araştõrma Görevlisi İçten Duygu
Çallı, Almanlarõn Türkleri etkilemek için
ürünlerinde en çok “helal gıda”, “nazar bon-
cuğu”, “bıyıklı baba ve kalabalık aile” gibi
olgularõ ön plana çõkardõğõnõ saptadõ.
Yaşar Üniversitesi’nden yapõlan açõklamaya
göre, İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve
Reklamcõlõk Bölümü Araştõrma Görevlisi İçten
Duygu Çallõ, Anvers Üniversitesi ve Erciyes
Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği Uluslar-
arasõ 2. Avrupalõ Türkler Kongresi’nde bildiri
sundu. 8 ay boyunca Alman televizyonlarõnda-
ki reklamlarõ takip eden Çallõ, özellikle Alman
ürünlerin reklamlarõnda son dönemlerde “he-
lal gıda” vurgusunun bilinçli olarak çok sõk
yapõldõğõnõ belirledi. Çallõ şöyle konuştu: “Al-
manya’nın en ünlü çocuk şekeri markala-
rından biri, üründe helal maddeler kullanıl-
dığını, ‘Tonton Türk Bakkal Amca’ karakteri
ve ‘Türklere helal olsun’ sloganıyla TV rek-
lamlarında öne çıkarmasının ardından, sa-
tışlarında yüzde 100’e varan artış olmuş.
Almanlar ayrıca, ince belli çay bardağı, na-
zar boncuğu, gibi kültürel imajları ve de-
ğerleri reklamlarda kullanarak satışları
arttırmada başarılı oluyorlar.”