26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Yalnõz son seçim döneminde 4.5 milyon aileye bedava kömür dağõtan AKP, imza attõğõ uygulamalarla yerli elektirik üre- timinin yüzde 18-20 arasõndaki bölümüne katkõ sunan Türkiye Kömür İşletmeleri’ni (TKİ) tas- fiye etmeye çalõşõyor. Yasaya aykõrõ bir şekilde taşeronlaşma- nõn önünü açan AKP’ye karşõ iş- çiler eylem kararõ aldõ. Türkiye Kömür İşletmeleri Muğla Milas’ta yaklaşõk 400 iş- çi, işletmeye taşeron girmemesi için 10 gündür eylem yapõyor. Türk - İş’e bağlõ T. Maden-İş Sendikasõnõn örgütlü olduğu iş- yerinde daha önce de hizmet alõmlarõnõn yapõldõğõna ancak bu kez Alt İşveren Yönetmeliği’ne de aykõrõ bir biçimde, kurumu as- li işlerinden birinin taşerona yap- tõrõlmasõnõn, hem kurumun var- lõğõ hem de kadrolu çalõşanlar için büyük bir tehlike yarattõğõna dikkat çekildi. Asli iş taşerona Türkiye Maden-İş Sendikasõ Yatağan ve Havalisi Şube Baş- kanõ Süleyman Girgin, soru- nun 1990’dan itibaren kamu ya- tõrõm finansman kararnameleri doğrultusunda yapõlan uygula- malardan kaynaklandõğõnõ an- lattõ. Girgin’in verdiği bilgiye gö- re, kuruma bu kararnameler doğ- rultusunda emekli edilen perso- nelin ancak yüzde 10’u kadar ele- man alõnõyor. Ancak böyle bir kararname olmasõna karşõn, bu 2002 yõlõna kadar uygulanmõyor. Yani 2002’ye kadar kuruma yeni işçi alõnmõyor. Ancak bu tarihten sonra alõmlar yapõlõyor. Bu da ciddi bir kadro kaybõ doğruyor. Böylece, kadronun yetersiz kal- dõğõ durumlarda hizmet alõmlarõ başlõyor. Daha önce de müteah- hitlerle çalõşõldõğõnõ anlatan Gir- gin, bu kez durumun ciddi bir bi- çimde farklõlõk gösterdiğini be- lirtti. Alt İşveren Yönetmeliği’ne göre, kurumun asõl işlerinden birini taşerona yaptõramayacağõ açõk olmasõna karşõn, yönetim ye- tersiz eleman olduğu gerekçesiyle dekabaj işi için ihale yapõyor ve işi devrediyor. Bu sürecin kuru- mun bir süre sonra tasfiyesini ge- tireceğinin altõnõ çizen Girgin, yalnõz kendileri için diğer kamu kurumlarõ için de direndiklerini anlattõ. Yalnız 300 işçi alındı 2002’den sonra kendi işlet- melerine yalnõz 300 işçi alõndõğõ bilgisini veren Girgin, eleman sa- yõsõ az kalan birimlerde, kalan iş- çilerin başka birimlere gönderi- lerek yerine hizmet alõmõ yapõl- dõğõnõn altõnõ çizdi. Bölge halkõnõn kendilerine bü- yük destek verdiğinin de altõnõ çi- zen Girgin, bu işten vazgeçilene kadar direnmeye devam ede- ceklerini söyledi. CMYB C M Y B 11 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK 7ekonomi@cumhuriyet.com.tr DERİ-İŞ’TEN DESTEK Türk-İş’e bağlõ Deri-İş sendikasõ Tuzla Şube- si Temsilciler Kurulu dün devam eden grev ve direnişleri ziyaret etti. İşverenlerin hak hukuk tanõmaz tavrõ ve sendika düşmanlõğõ- nõn sonucu uzun zamandõr devam eden grev ve direnişlerden Basõn-İş tarafõndan sürdü- rülen e-Kart grevi saat 14.00’te, Birleşik Me- kal İş sendikasõ tarafõndan sürdürülen Sinter direnişi saat 15.30‚ Türkiye Gazeteciler Sen- dikasõ tarafõndan sürdürülen ATV-Sabah Grev dayanõşma ziyareti de 16.30’da yapõldõ. ‘BAKAN AKDAĞ HALK POPÜLİZMİ YAPIYOR’ İstanbul Haber Servisi - Türk Jinekoloji ve Obsstetrik Derneği Başkanõ ve Uzmanlõk Dernekleri Platformu Sözcüsü Prof. Dr. İs- mail Mete İtil, Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ’õn “Tam gün ya- sasını paracı doktorlar istemi- yor” açõklamasõnõ “Halk popü- lizmi” olarak değerlendirdi. Ya- sayõ çõkarabilmek için her türlü popülist yaklaşõmõn acõmasõzca yapõldõğõnõ vurgulayan İtil, “Hekimler karalanmaktadır. Türkiye’de hiçbir hekim bunu hak etmiyor” dedi. 30 tõp derne- ği adõna konuşan İtil, “Bütün dünyada esnek çalışma getiri- lip, merkezden yönetim terk edilirken bizde tam tersi yapıl- maya çalışılıyor. Hekimin para kazanması suçmuş gibi yansıtı- larak ucuz halk popülizmi yapı- lıyor. Diğer meslek sahiplerinin hakkı neyse hekiminki de odur. Bunu alamazsınız” diye konuş- tu. İtil, yasanõn hekimin emekli- liğini içeren güvenceli hizmet konusunda hiçbir iyileşme sağ- lamadõğõnõ, hekimi insanca ya- şayacağõ bir gelir elde edebil- mesi için mesai sonrasõ ve hatta cumartesi, pazar günleri bile çalõşmaya zorladõğõnõ anõmsattõ. GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER (*) Ucuz İşçiliği Teşvik Paketi Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta açıkladığı “Teşvik ve İstihdam Paketi”nde, sermaye kesimi için çeşitli teşviklerin yanı sıra kamu kesiminde 120 bin kişiye 6 ay süreyle geçici istihdam ola- nağı ile lise ve üstü eğitimi olup işsiz olanlara yi- ne 6 ay süreyle staj imkânının sağlanması ön- görülüyor. 120 bin kişiye geçici istihdam, valilikler kana- lı ile kamu ihalesi alacak yerel şirketler üzerinden sağlanacak. Geçici işçi olarak istihdam edilecek bu kişilerin sigorta primi ve ücretleri İşsizlik Si- gortası Fonu’ndan karşılanacak. İşçilere saati 3 liradan haftalık 30 saat karşılığında ayda net 234 lira gibi bir ücret ödenecek. Staj imkânında da is- tihdam garantisi yok. Tüm bu geçici iş ilişkilerinde kamusal bir yükümlülüğü olmayan özel istihdam büroları yetkili olacak. Sonuç itibarıyla esnek, kuralsız, güvencesiz, kıs- mi zamanlı çalışmayı yaygınlaştıran, asgari ücretin altında bir ücret politikasını egemen kılmaya ça- lışan bir emek piyasası oluşturulmaya çalışılıyor. Hükümet krizden yararlanarak işverenlerin talepleri doğrultusunda zaten sınırlı olan işçi haklarını iyi- ce budamayı planlıyor. Böyle bir emek piyasası ve istihdam modeli, ister istemez 19. yüzyıldaki “vahşi kapitalist bir kölelik düzenini” çağrıştırıyor. Öte yandan İşsizlik Fonu da, amacı dışında, ucuz işçiliği sağlamak maksadıyla kullanılmış ola- cak. 2008 yılında çıkarılan 5763 sayılı “İstihdam Paketi” Kanunu’na göre, GAP’a da kaynak ak- tarılması öngörülmüştür. 2008’de 1.3 milyar lira olmak üzere 2012 yılı sonuna kadar GAP’a yak- laşık 8 milyar lira toplamında bir kaynak aktarı- lacaktır. Bu İşsizlik Fonu’nun amacı dışında kul- lanılması demektir. Şimdi de ucuz işçiliği teşvik için fon kaynakları kullanılmaktadır. Tüm bu uygulamalar, işverenlerin talepleri doğrultusunda gerçekleşmektedir. TİSK’in Ocak 2009’da açıkladığı taleplerinin başında, esnek ça- lışmanın yaygınlaştırılması, ücretlerde indirim yapılarak kriz döneminde çalışılan süreye göre üc- ret ödenmesi, özel istihdam bürolarının yetkile- rinin arttırılması, taşeron uygulamasının genişle- tilmesi, kıdem tazminatı yükünün hafifletilmesi gi- bi konular gelmektedir. Eğer gerçekten amaç istihdamın korunması ol- saydı, işten çıkarmalara ciddi bir yaptırım getiri- lir, işe iade esas olur, işsizlik ödeneği süresi 10 aydan iki yıla çıkartılır, miktarı da 532 lira gibi brüt asgari ücretin yüzde 80’i değil, net 1000 lira ya- pılır, haftalık çalışma süresi 40 saate indirilerek büyük çaplı ek bir istihdama imkân sağlanırdı. 40 milyar lirayı aşan fon kaynaklarından yeni bir KİT oluşturularak kamuda gerçek bir istihdam olanağı yaratılırdı. Peki, bu durumda sendikalar ne ya- pıyor? (*) Dr. Maltepe Üniversitesi atillaozsever@ttmail.com GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Toprak Bayramı (!) Mayınlı arazilerin temizlenmesi gerekçesine daya- nılarak çıkarılan yasa, “toprak” sözcüğünün en çok kullanılmasını sağlayan bir işlev de üstlendi. Oysa “toprak” sözcüğü çoktan unutulup gitmiş, ama kaynağını oluşturduğu “tarım” sözcüğü de uygulamada yok edilmeye çalışılan sözcükler arasına katılmıştı. Toprak sözcüğünün çokça gündeme geldiği bu- günlerde aynı zamanda ilginç bir rastlantı da söz ko- nusu. Bugün Çiftçiyi Topraklandırma Yasası’nın ka- bul edilişinin 64’üncü yıldönümü. Dönemin iktidarı, yasayı yürürlüğe sokmakla kal- mamış, dört gün sonra kabul edilen bir yasayla da “11 Haziran’ı izleyen ilk pazar gününü Toprak Bayramı” ilan etmişti. Çiftçiyi Topraklandırma Yasası’nın amacına uygun şekilde uygulandığını söylemek zor. Bence dikkate de- ğer tek başarısı Demokrat Parti’nin kurulmasını te- tikleyen bir tasarı olması. Her ne kadar Türkiye’nin demokratikleşmesinin amaçlandığı söyleniyorsa da, ayrılığın başlamasına, aralarında toprak varsıllarının da yer aldığı politikacı- ların neden olduğunu ileri sürenler var. Toprakla ilgili girişimlerin sonuçsuz kalması, Çiftçiyi Topraklandırma Yasası ile sınırlı da değil. Anımsayanlar elbette vardır. 12 Mart 1971 ara re- jiminin başlangıç günlerinde oluşturulan Nihat Erim hükümeti de “Reform Kabinesi” olmaya niyetlenmişti. Yapacağını ileri sürdüğü reformlar arasında “Toprak Reformu” da vardı. Geleceği karanlık görülüyordu ama Toprak Refor- mu Ön Tedbirler Yasası çıkarıldı. Toprak Reformu Ge- nel Müdürlüğü de oluşturuldu. Ancak adı önce “Toprak ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”ne, ardından da “Tarım Reformu Genel Müdürlüğü”ne dönüştürüldü. Toprak alerjisinin böylece sona erdirildiği sanıldı. 15 Haziran 1945 günü kabul edilen 4760 sayılı “Top- rak Bayramı Yasası” AKP iktidarının kaldırmak için gö- züne kestirdiği yasalardan biri oldu. 2007 yılında ha- zırlanan tasarıda yer alan yasa, alt komisyonda CHP’lilerin ısrarı sonrasında tasarıdan çıkarıldı. Toprak Bayramı Yasası bu nedenle yürürlükte kal- dı. Önümüzdeki pazar günü de 63’üncü kez kutla- nacak. Olasıdır ki, büyüklerimiz yine mesajlar yayımlayıp topraktan ve öneminden söz edecekler. Oysa eskiden Toprak Bayramı eylemli olarak kut- lanırdı. 1940’ların son yıllarında İstanbul’daki kutlamaları unutmuyorum. Kadıköy’ün Üst Göztepe’deki eski adıy- la Kayışdağı Caddesi, yeni adıyla Fahrettin Kerim Gö- kay Caddesi’nde, çiftçilerin, öküzlerin çektiği uzun sı- rık arabalarında buğday demetlerini, bostan ürünle- rini sergileyerek geçişlerini anımsıyorum. O günlerden aklımda kalanlardan bir başkası da, adını andığım cad- denin iki yanında, yağmur sularının akmasını sağla- mak için hendeklerin bulunmasıydı. Evlerin çoğuna da ufak köprülerle geçilirdi. Toprak Bayramı gibi o görüntüler de geride kaldı. Toprak Bayramı bu yıl daha sıcak geçeceğe ben- ziyor. Çünkü mayınlı arazilerle ilgili yasa, Çankaya’da değerlendiriliyor. Muhalefetin beklentisi, yasanın ma- yınların temizlenmesini üstlenecek kuruluşa 44 yıllı- ğına o alanda tarım yapma hakkını da tanıyan bölüm nedeniyle iade edilmesi. Evet toprağımız var, Toprak Bayramımız var, ama tarımımız neredeyse can çekişiyor. Tohumları uluslararası birkaç kuruluştan alıyorsu- nuz. Fakat ürettiklerimizden tohumluk ayıramıyorsu- nuz. Çünkü ürünlerimiz, halk deyişiyle kısır. Yeniden tohum almak zorundasınız. Tam bir sömürü tuzağı. Ne yazık ki yasalar da onlardan yana. Damak tadımıza saygı duyulmuyor oluşu da getir- diği sakıncaların bir başka parçası. Tarımla ilgili uzmanlar ve çiftçilerin haykırmaları duy- mazlıktan geliniyor. Toprak Bayramı, toprağa saygı duyulması gereği ciddiye alınmayan bir ortamda kutlanacak. oerinc@cumhuriyet.com.tr Türkiye Kömür İşletmeleri Milas İşletmesi’nde 400 işçi taşerona karşı 10 gündür eylem yapıyor Taşerona jandarma kalkanı 3 Haziran’da bir günlük iş bõraktõklarõnõ anlatan Girgin, 5 Haziran’da çadõr kurarak eyleme başladõklarõnõ anlattõ. Dün, taşeron şirketin jandarma yardõmõyla söz konusu bölgeye girmeye çalõştõğõnõ belirten Girgin, makinelerle karşõ koyduklarõnõ ve bu işte taşerondan vazgeçilinceye kadar direnişi sürdüreceklerini yineledi. İş Bankasõ ile yapõlan sözleşme, sendikalõ olmayan üç bankada daha geçerli olacaktõ Finansbank, Denizbank ve For- tis’te çalõşan 30 bin bankacõyõ ilgilendiren ve hâlâ söz konusu bankalar tarafõndan uygulamaya konulmayan teşmil kararõ, Ulus- lararasõ Çalõşma Örgütü’nün (ILO) gündemine taşõndõ. Herhangi bir işkolunda en çok üyesi olan sendikanõn yaptõğõ toplu iş sözleşmesinin sendikalõ, ol- mayan işyerine de Bakanlar Ku- rulu kararõyla uygulamasõ anlamõna gelen teşmil kararõ, 29 Mart 2009 tarihinde Resmi Gazete’de ya- yõmlanarak yürürlüğe girdi. Ancak aradan geçen zamanda söz konu- su 3 banka kararla ilgili herhangi bir adõm atmadõ. Daha önce ban- kalarõn, teşmil kararõnõ uygula- mamasõ halinde konuyu ILO’nun gündemine taşõyacağõnõ açõklayan Banka ve Sigorta İşçileri Sendikasõ (BASİSEN) Başkanõ Metin Tir- yakioğlu, durumu şikâyet etmek üzere Cenevre’ye gitti. Diğer iki banka konuyla ilgili herhangi bir açõklama yapmazken, Finansbank Amacõ “işyerlerinde düzenli ve verimli çalışmayı sağlamak, üretimi arttırmak, iş- verenlerin hak ve menfaatleri- ni dengelemek, karşılıklı iyi ni- yet ve güvenle iş barışını sağla- ma” şeklinde belirtilen bu kararõn, bankanõn özelinde amacõna uygun olmadõğõ ve aslõnda tam da ters doğrultuda etki yapacağõ gerek- çesiyle uygulanmadõğõnõ açõkladõ. ILO’nun toplantõlarõna katõl- mak için Cenevre’ye giden Tir- yakioğlu, “Cenevre’de toplan- tılarda kulis yapacağız. Yeni Çalışma Bakanı da ILO top- lantısına katılacak. Orada ba- kanla da görüşeceğim. Orada bir şeylerin netleşmesini bekli- yoruz” dedi. Tiryakioğlu, kararõn uygulanmamasõ halinde gazetelere ilan vereceğini de söyledi. Teşmil’in kaynağõnõn Almanya ve İsviçre olduğunu hatõrlatan Tirayakioğlu, teşmil yasasõ kap- samõnda adõ geçen 3 bankanõn yurtdõşõ ayaklarõnda örgütlenme olduğunu ancak Türkiye’deki bankalarõn kasti olarak örgütlen- menin karşõsõnda durduklarõnõ di- le getirdi. 29 Mart’ta Resmi Gazete’de yayõmlanarak yürürlüğe giren ve Finansbank, Denizbank ve Fortis’te çalõşan 30 bin bankacõyõ ilgilendiren teşmil kararõnõn uygulanmamasõ üzerine BASİSEN durumu ILO’ya şikâyet etti. Kumlu: Acil düzenleme şart Türkiye İşçi Delegesi ve Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu, Türkiye’de sendikal haklarla ilgili kanun ve Anayasa değişikliklerinin bir an önce yapõlmasõ gerektiğini söyledi. Cenevre’de yapõlan 98. ILO Uluslararasõ Çalõşma Konferansõ’nda konuşan Kumlu,“Krizin ülkemde bir işsizlik krizi olarak yaşanması engellenememiştir. Kriz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemde de sosyal güvenliğe ve sosyal korumaya olan ihtiyacı artırmıştır” dedi. ILO’nun Küresel İş Krizi Raporu’nun, çeşitli ülkeler ve bölgelerde meydana gelen iş kayõplarõnõ rakamlarla verdiğini vurgulayan Kumlu, raporda da yer alan mevcut iş ve iş yerlerinin korunmasõ, ekonomiyi canlandõrmak amacõyla ücretlerin artõrõlmasõ, iş bulmanõn kolaylaştõrõlmasõ için insana yatõrõm yapõlmasõ gibi önerileri, kriz başladõğõndan bu yana dile getirdiklerini anlattõ. Kumlu, kayõt dõşõnõn alõnacak radikal önlemlerle gündemden çõkarõlmasõnõn doğru bir adõm olacağõnõ söyledi. 98. Uluslararasõ Çalõşma Konferansõ’nõn krize cevap olarak oluşturacağõ Küresel İş Paktõ’nõn, temel haklar, sosyal koruma ve istihdam politikalarõnõ, uygulanacak iyileştirme paketlerinin merkezine yerleştirmeyi amaçlamasõ ve sosyal diyaloğa bu amaç için vurgu yapmasõnõn önemli olduğunu ifade eden Kumlu, “Raporun pek çok bölümünde IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar çözümün parçası olarak gösterilmektedir. Bu kuruluşlarla işbirliğinin devamı yerine, yine raporda belirtilen ‘kamu harcamalarının istihdam ve sosyal odaklı bir yapıya kavuşturulmak üzere gözden geçirilmesi’ daha doğru bir seçenek olacaktır” dedi. e-kart işçisi 16 Haziran’da Kanyon’da 16Haziran’da başladõklarõ grevin bir yõlõ dolduraca- ğõnõ anlatan Basõn-İş sendikasõ üyesi işçiler, yalnõzca toplu söz- leşme hakkõ istediklerini bir kez de Kanyon’da dile getirecek. Sen- dika üyesi olduklarõ ve grevde ol- duklarõ için bir aydõr işten atõl- malarõn da gündeme geldiği e- kart’ta Eczacõbaşõ’nõn sanata ve spora karşõ olan duyarlõlõğõnõ ken- di çalõşanlarõ ile demokratik hak- lara karşõ da göstermesini iste- diklerini anlatan işçiler, duyarlõ tüm kesimleri 16 Haziran saat 19.00’da Kanyon’a çağõrõyor. Kredi kartõ, banka ve GSM kartlarõnõ üreten e-kart’ta çalõşan işçiler, toplam 120 kişinin çalõş- tõğõ işyerinde özellikle son dö- nemlerde baskõlarõn arttõğõnõ ve pek çok sendika üyesi işçinin tehditlerden ve gerginlikten bõk- tõğõ için işten ayrõldõğõnõ anlattõ. İŞÇİLER VE TYS EYLEM DÜZENLEDİ Tersanelerdeki ölüm olaylarõ protesto edildi Haber Merkezi - DİSK’e bağ- lõ Liman Tersane Gemi Yapõm Onarõm İşçileri Sendikasõ üyesi bir grup tersane işçisi, Tuzla Tersa- neler Bölgesi’nde meydana gelen işçi ölümlerini protesto etti. Tuz- la Çelik Tekne Tersanesi önünde dün sabah saatlerinde toplanan grup, “Sertifika değil işçi sağlı- ğı, iş güvenliği ve iş güvencesi is- tiyoruz” yazõlõ pankart açarak, çe- şitli sloganlar attõ. Grup adõna ya- põlan açõklamada, işçi ölümlerinin birer cinayet olduğu vurgulanarak, “2009 yılının 6 ayında tersane- lerde 7 işçi arkadaşımızın ölü- mü, tersanelerde iş cinayetleri- nin üretim yoğunluğundan de- ğil, işçi sağlığı, iş güvenliği ve iş- çilerin yaşam haklarının, yasa- ların değil tersane patronlarının ve taşeronların inisiyatifine bı- rakılmasından kaynaklandığı bugün daha açık görülmekte- dir” denildi. Türkiye Yazarlar Sendikasõ’nõn (TYS) çağrõsõ ve Harb-İş Şubele- ri, Limter-İş, PEN Türkiye Mer- kezi, Emekli-Sen, Emek Parti- si’nin katõlõmõyla Tuzla Tersane- leri’ndeki ölümleri kõnamak ama- cõyla Tuzla’da bir eylem düzen- lendi. Etkinlikte yapõlan açõkla- mada “Hangi işkolunda olursa olsun işçinin bilerek öldürül- düğü yerde öteki işçilerin, on- ların örgütlerinin susması, ci- nayetleri kabul etmenin, boyun eğmenin ta kendisi değilse ne- dir” sorusu gündeme getirilirken tersane işçilerinin “cehennemsi mekânlarda ölmeye zorlandı- ğı” ifade edildi. Yaralanan işçi öldü Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde- ki Çelik Tekne Tersanesi’nde ön- ceki gün meydana gelen patla- mada yaralanan Süleyman Kırgül kurtarõlamadõ. Aileden yapõlan açõklamada, Kõrgül’ün cenazesinin Pendik’te toprağa verileceği bil- dirildi. Kõrgül ile birlikte yaşamõ- nõ yitiren işçi sayõsõ 126 oldu. Uygulanmayan teşmil şikâyetlik oldu Türk-İş’e bağlı Basın-İş Sendikası üyesi Serhat Karataş, Ahmet Bıtırak, Dilek Sarıgül ve Ülke Kaderli yaşadıkları bir yıllık süreci anlattılar. Geçen süre içinde pek çok sendikadan destek görmelerine karşın üst örgütleri olan Türk- İş’in yeterince yanlarında olmadığından şikâyet ettiler. Kurumun tasfiyesine direniyoruzKurumun tasfiyesine direniyoruz Türkiye Kömür İşletmeleri Milas İşletmesi’nde 400 işçi taşerona karşı 10 gündür eylem yapıyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear