26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Anadolu’da Bir Amfitiyatro… Önce, Manisa ili Turgutlu ilçesi Urganlı kasa- bası Urganlı Atatürk İlköğretim Okulu Müdürü Sa- yın Ali Özgen ile Okul Müdür Yardımcısı Sayın Ali Dalkılınç’tan e-posta yoluyla aldığım 4 Haziran tarihli mektubun metnini aynen alıntılıyorum: “Sayın Ahmet Cemal; Bizler Manisa ili Turgutlu İlçesi 6000 nüfuslu Ur- ganlı kasabasında 1936 yılında açılan Urganlı Ata- türk İlköğretim Okuluyuz. Yapımına 2008 Haziran ayında başladığımız 300 kişilik amfitiyatromuzu 1 Haziran 2009 tarihinde İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği Fakir Baykurt’un ‘Sakarca’ adlı oyunu ile açtık. Bizler tiyatronun insan yaşamında ve öğrencinin sosyal gelişiminde önemli bir yeri olduğunu düşündü- ğümüzden Türkiye’de nadir olan bu işe kalkıştık ve alnımızın akıyla amfitiyatromuzu hizmete sun- duk. Bu tiyatronun yapımında eğitim sevdalısı genç işadamı Serkant Dorum bize çok büyük katkıda bulundu. Sizin de dediğiniz gibi ülkemizde ‘yaratıcı, eleş- tirel, özgün bakabilen, sorgulayan’ bireyler ye- tiştirmek ve ilköğretim çağındaki öğrencilerimi- zin böyle düşünmesi sağlamak için okulumuzun bahçesinde açık tiyatromuzu hizmete sunduk. Bi- zim için gurur verici olan bu konuyu köşenizde okurlarınızla paylaşırsanız çok seviniriz. Saygıla- rımızla.... Ali ÖZGEN Ali DALKILINÇ Okul Müdürü Okul Müdür Yardımcısı…” Günümüzde Anadolu’da, yüzü aşkın antik- çağdan kalma açık hava tiyatrosu kalıntısı bu- lunduğu biliniyor. Bu, daha antikçağda Anadolu topraklarında çok zengin bir tiyatro geleneğinin temellerinin atılmış olduğunun en canlı kanıtıdır. Yakından incelendiğinde bu, günümüz Türk ti- yatrosunun tartışılan ve henüz tartışılmayan ba- zı temel sorunlarının varlığı ile çelişki oluşturan bir durumdur. Ya da şöyle diyelim: Bu durum, böy- lesine zengin bir tiyatro etkinliğinin ve geleneği- nin temellerinin atılmış olduğu ülkemizde, bu ge- leneğin daha sonra hangi nedenlerle yeterince sür- dürülemediği gibi çok önemli bir soruya kaynaklık edebilmektedir. Urganlı Atatürk İlköğretim Okulu’nun bahçe- sinde 300 kişilik bir amfitiyatronun yaptırılıp hiz- mete sokulmuş olması, yukarıdaki saptamaların ışığında özel bir önem kazanıyor. Okulun değer- li ve aydın yöneticilerinin bu girişimin amacını ya- ratıcı, eleştirel, özgün bakabilen, sorgulayan bi- reyler yetiştirmek ve ilköğretim çağındaki öğ- rencilerin de böyle düşünmesini sağlamak şek- linde özetlemeleri, bir yandan ‘Aydınlanma’ bağ- lamında daha ilkokuldan başlanarak ne kadar önemli adımların atılabileceği olgusuna atıfta bulunurken öte yandan da doğrudan tiyatronun işlevi konusunda temel bir gerçeği vurguluyor: “Bizler tiyatronun insan yaşamında ve öğrencinin sosyal gelişiminde önemli bir yeri olduğunu dü- şündüğümüzden Türkiye’de nadir olan bu işe kal- kıştık…” Kolayca görülebileceği gibi, Urganlı Atatürk İlk- öğretim Okulu’nun eğitime gerçekten gönül ver- miş değerli yöneticileri, bu girişimi yalnızca “oku- lumuzda bir de tiyatro bulunsun!” gibisinden, gös- termelik diyebileceğimiz bir tutumla değil, fakat çok net ve bir zamanlar Köy Enstitülerini kurmuş olan zihniyete de atıfta bulunan bir aydınlatma bi- linciyle gerçekleştirmişler. Müdür Ali Özgen’e, Müdür Yardımcısı Ali Dal- kılınç’a ve bu tiyatronun yapımına büyük katkıda bulunan genç işadamı Serkant Dorum’a ülkem adına teşekkür ediyorum… acem20@hotmail.com A nadolu’nun efsanevi kenti Harput, 19.yüzyõl’daki “terk ediliş”inden bu yana en “umut”lu günlerini yaşõyor... Çünkü 5 Haziran’da Elazõğ’da toplanan uzmanlar ve yetkililer, “Harput’u yeniden kültür ve ya- şam merkezi” yapmaya hep birlikte “söz” verdiler. Nitekim Belediye Başkanõ Süleyman Sal- manoğlu da “Rabbim, seçimi yeniden kaza- nayım Harput’u ayağa kaldıracağım...” diye dua etmiş... Mimarlar Odasõ’nõn, valilik, bele- diye, Fõrat Üniversitesi, ÇEKÜL ve sivil kuru- luşlarla gerçekleştirdiği buluşmada Prof. Dr. Me- tin Sözen dedi ki: “Harput olmasaydı Elazığ da olmazdı; şimdi sıra Elazığ’ın Harput’u ye- niden yaşatmasında...” Oda Başkanõ Bülend Tuna da kentsel koru- manõn “kalkınma”ya engel görülmesini eleş- tirince Vali Muammer Erol şunlarõ ekledi: “Tarihle gelişebileceğimizi, ne yazık ki elde çok az değer kalınca fark edebildik...” ELDE KALANLAR Peki, sarayõyla birlikte 22 mahallesi, 9 kilisesi, 8 camisi, 11 mescidi ve türbesi, 5 hamamõ, 16 çeşmesi, 3 bine yakõn konutu, 1 bedesteni, 17 çar- şõsõ olan; Alman, Amerikan, Fransõz okullarõ ve hastaneleriyle ün salan; kolejlerinde Osmanlõca, Ermenice ve İngilizce eğitimin yapõldõğõ, hatta matbaasõ bulunan ve “The Harpoot News” ad- lõ İngilizce gazetesiyle adõnõ dünyaya duyuran 20 bin kişilik kentten günümüze ne kaldõ? Necdet Sakaoğlu’nun Fransõzlardan aktardõ- ğõ tanõmla; “masallarda tasvir edilen şark kent- lerinin simgesi Harput” nerede? Muhteşem kalenin duvarlarõna korkusuzca tõr- mandõklarõndan, halkõn “cin usta”lar dediği Har- putlu yapõcõlarõn eserlerinden kaçõnõn bugüne ge- lebildiğini, Mimarlar Odasõ Şube Başkanõ Mit- hat Coşkun bakõn nasõl özetledi: “Sadece 9 es- ki ev ile Vakıflara ait 19 eski yapı...” Nitekim Metin Hoca’nõn “doğduğu ev” olan Havuzlu Konak (Beyaz Konak) bile yõllar ön- ce yok olmuş!.. “Sülalem Harputlu” diye sö- ze başlayan Prof. Dr. Nevzat İlhan’õn 15 yaşõ- na dek doyasõya yaşadõğõ “dede evi”nden ise ar- tõk bir “iz” bile bulunamõyor... 19. YÜZYIL’DAN 12 EYLÜL’E... Osmanlõ Devleti’nin “doğuda asayişi sağla- mak” için görevlendirdiği Reşid Mehmed Pa- şa, 1834’te Harput’un “Agavat Mezrası”na ta- şõnmasõnõ başlatõr. Yeni kentin adõ artõk “Elaziz”dir... Valiliğin turizm bro- şüründe bu taşõnma, “şehircilik anlayışının de- ğişmesi”(!)ne bağlansa bile tüm belgeler Os- manlõ’nõn Harput’u adeta “gözden çıkarttı”ğõ- nõ kanõtlõyor. Nitekim Elazõğlõ aydõn Mustafa Balaban ile toplumsal tarihçi Osman Köker’in “Bir Za- manlar Harput” adlõ gösterilerindeki Orlan- do C. Calumeno arşivine ait tarihi kartpostal- lar, yerleşimin yakõn zamanlara dek “kent ka- rakteri”ni sürdürdüğünü gösteriyor. Geçen yõl yitirdiğimiz Harput sevdalõsõ müzecimiz Er- tuğrul Danık’õn anõsõna derlenen sunum, ken- tin 1909’daki gelişkin durumunu; 30’larda so- kaklarda otomobillerin dolaştõğõnõ; Sarahatun Ca- misi önündeki çarşõnõn bile canlõlõğõnõ korudu- ğunu kanõtlõyor. Dahasõ, Merkez Mahallesi’nin 20 yõllõk muh- tarõ Fevzi Kahraman da “terk ediliş”in tarih- çesine şu gerçeği de ekliyor; “12 Eylül 1980’de kapatılan Harput Belediyesi bir daha açıl- mayınca, sahipsiz kaldık...” Demek ki ilk darbeyi Reşid Paşa’dan gören Harput’a “son darbe”yi de Kenan Paşa indir- miş!.. ‘KENT MÜZESİ’NE DOĞRU Doç. Dr. Yusuf Örnek, geç- mişten kalabilen az sayõdaki ya- põnõn kurtarõlmasõyla yetinilmeyip, uygarlõk ta- rihinin sergileneceği bir “kent müzesi”nin önemine değindi. Doç. Dr. Şehabettin Öz- türk’ün denetiminde restore edilen eski Hükü- met Binasõ’nda böyle bir müzeyi tasarlayan mi- mar Naim Arnas da şunu anõmsattõ: “Kent mü- zesiyle gelişecek kimlik bilinci, çağdaş kentleşmenin de özenli gerçekleşmesini sağ- layabilir...” Hele Prof. Dr. Ara Altun’un Harput’taki ta- rihsel “devlet kültürü”nü anlatõrken Uluca- mi’den örnek verdiği; “gücü olmayandan ver- gi alınmayacağı”nõ belirten ortaçağ kitabesi, gü- nümüzün sosyal devlet anlayõşõnõn bile tarihi- mizdeki köklerini kanõtlõyordu… Kerküklü Prof. Dr. Abdülhalik Bakır’õn yö- nettiği panelde Yrd. Doç. Dr. Cevdet Emin Ekinci de “Harput mimarisi”ndeki sanatsal zenginliği anlattõ. Doç. Dr. Emre Mardan, ye- ni onaylanan “koruma planı”ndaki tarihi do- kuyu gözetmeyen yapõ adalarõna ve yol düzenine dikkat çekti. SİT kararõ 1985’te alõnmasõna ve yasanõn “bir yıl içinde plan hazırlanması”nõ öngörmesine rağmen tam 23 yõl gecikilmesi, Har- put’un ne denli unutulduğunu gösteriyordu... Yrd. Doç. Dr. Yüksel Altıntaş’õn ise üniver- sitenin “ilgisiz”liğinden yakõnanlarõ yanõtlarken, Kalenin tam karşõsõnda tarihe saygõsõzca yükselen “Harput Konağı”nõ göstererek, “Bu binayı di- kerken bize mi sordular” demesi çok yerin- deydi. Aynõ yamaçlara benzer saygõsõzlõkla oturtulan devasa “Kuran kursu binası” ile di- ğer uygunsuz yapõlar da koruma planõndaki ge- cikmenin “neden”ini açõklar gibiydiler... Bütün bunlarõn arasõnda, 2005’te ‘Mü- ze Ev’ işleviyle restore edilen yaklaşõk 200 yaşõndaki “Şefik Gül Kültür Evi” ise yüreklere su serpiyor. ÇE- KÜL’ün önderliğinde mimar Metin Keskin, Mimar Mithat Coşkun ve İnş. Müh. Mehmet Gül’ün özenli be- cerileriyle gerçekleşen restorasyon, Harput’a en anlamlõ armağan. O gece, tarihi Cimşit Hamamõ’ndaki Yusuf Usta’nõn yerinde doyumsuz “tandır ekmeği eşliğinde”ki kebabõnõ tadarken, Belediye Başkanõ Salmanoğlu’na “seçim duası”nõ anõm- sattõm. “Kentin girişindeki 5 evin restoras- yonuyla başlıyoruz” dedi ve ekledi: “Elazığ için Harput artık sürekli yaşanan, gurur kayna- ğı kültür kenti olacak...” Anadolu’nun eşsiz müzik ve oyun sanatçõla- rõ, türkü, şiir ve edebiyat düşkünü “Gaggoşlar Diyarı”ndaki bu “umut veren” sözlerle ilgili gözlemlerimizi, başkana söylediğimle noktala- yalõm: “Eğer dediklerinizi yapmazsanız, 5 yıl sonra bu kez, hem Harput, hem de bizler ye- niden seçilmemeniz için dua edeceğiz..” Kültürü ve görkemiyle ün yapan tarihi kentten ‘kalanlarõn kurtarõlmasõ’na söz verildi Elazõğ’da ‘Harput Sözleşmesi’ Kültür Servisi - PEN Türkiye Merkezi, Terörle Mücadele Yasasõ hüküm- lerine göre, Türkiye’nin Diyarbakõr, Mersin, Bat- man başta olmak üzere birçok kentinde ‘polise taş attıkları’, ‘slogan at- tıkları’ ve ‘gösteriye ka- tıldıkları’ gerekçesiyle cezaevinde tutuklu bulunan TMK mağduru ço- cuklar için önceki gün PEN Teras’ta bir okuma etkinliği düzenledi. Açõlõş sunumunu ve sunuculuğunu tiyatro oyuncusu Jülide Kural’õn üstlendiği etkinlikte hukuki sunumu hukukçu Fi- liz Kerestecioğlu, pedagojik sunumu psikolog Fatma Gök, etkinlik sunu- munu şair ve eski PEN Türkiye Mer- kezi Başkanõ Tarık Günersel yaptõ. Adnan Özyalçıner, Bilgesu Erenus, Necati Abay, Sibel Eraslan, Yıldız Ramazanoğlu, Yusuf Eradam ve Müge İplikçi’nin çocuklara dair yaz- dõklarõnõ okuduğu toplantõya PEN Türkiye Merkezi Başkanõ İnci Aral katõlmadõ. ETKİNLİĞİ PEN TÜRKİYE MERKEZİ DÜZENLEDİ Yazarlar çocuklar için okudu 19. yüzyıl Harput gravürü (Osman Köker arşivi) One Love heyecanõ yaklaşõyor Kültür Servisi - Bu yıl sekizincisi düzenlenen Efes Pilsen One Lo- ve Festival 20-21 Haziran’da gerçekleşecek. Santralistan- bul’da yapılacak festivalin ilk günü nu-rave akımının yaratıcı- sı olarak tanınan son zamanla- rın en gözde İngiliz toplulukla- rından Klaxons, trip-hop’un ün- lü ismi Tricky, Ayça Şen, Bora Uzer ve M83; aynı zamanda yı- lın en uzun günü olan 21 Hazi- ran’da ise elektronik müzik dünyasında neredeyse bir marka haline gelen Röyksopp, 21. yüz- yılın İngiliz pop/rock dâhileri olarak adlandırılan Starsailor, Yasemin Mori, Batı Yakası ve Portecho sahneye çıkacak. KASIM AYINDA VİZYONDA FORA BALTACIGİL ‘5 No’lu Cezaevi’ belgeselleştirildi BerlinFilarmoni’de Türkkontrbasçõ Kültür Servisi - Berlin Filarmoni Or- kestrasõ’nõn ilk Türk kontrbas sanat- çõsõ Fora Baltacıgil (26) oldu. Balta- cõgil dünyanõn saygõn orkestralarõ ara- sõnda yer alan Berlin Filarmoni Or- kestrasõ’nõn 7-8 Haziran’da gösterdi- ği başarõ ile bu orkestranõn üyesi ol- maya, 35 yarõşmacõ aday arasõndan se- çilerek hak kazandõ. İstanbul Üniver- sitesi Devlet Konservatuvarõ’nõ bitir- dikten sonra Philadelphia Curtis Ins- tõtute’ye kabul edilen Fora Baltacõgil, 2006 yõlõnda Amerika’nõn en köklü or- kestralarõndan biri olan Minnesota Orkestrasõ’nõn kontrabas grup şefliğini kazandõ. 2004 Delaware Symphony Concerto Yarõşmasõ’nõn birincisi olan sanatçõ, 2006 yõlõnda Caprio Young Artist Competition Riverside New York bi- rincilik Ödülü’nü aldõ. Ayrõca, Eylül 2008’de ünlü çello sanatçõsõ Yo Yo Ma ile Tanglewood Festivali’nde İpek Yolu tasarõsõnda çaldõ. Şubat 2008’de Harbinson Bass Konçerto- su’nu, Minnesota Orkestrasõ eşliğin- de Amerika turnesinde solist olarak seslendirdi. Geçen 9 Mayõs’ta da Min- neapolis’teki ‘Mac Phail Center Per- forming Musicians’ yarõşmasõnda büyük ödülü alan Fora Baltacõgil, İs- tanbul Devlet Senfoni Orkestrasõ’ndan kontrbas sanatçõsõ Yaz Baltacıgil’in oğlu ve yine ünlü çello sanatçõsõ Efe Baltacıgil’in de kardeşi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - 12 Eylül 1980 darbesinin ardõndan binlerce kişinin işkenceden geçirildiği Diyarbakõr 5 No’lu Cezaevi’nin belgeseli çekildi. Belgeselde cezaevinde yaşananlar, ta- nõklarõn ağzõndan bire bir anlatõlõyor. Çayan Demirel ve ekibinin iki yõl bo- yunca 100 tanõkla ve dönemin bazõ askeri savcõlarõyla görüşerek hazõrladõklarõ “Di- yarbakır 5 No’lu Cezaevi” adlõ belge- sel, kasõm ayõnda sinema salonlarõnda viz- yona girecek. 101 dakikalõk belgeselde, cezaevinde yaşananlarõ anlatanlar arasõnda DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk ile es- ki TİP milletvekili Tarık Ziya Ekinci gi- bi siyasiler de bulunuyor. Özel bir koğuşta gerçekleştirilen çekim- lerde, 32 kişinin işkence nedeniyle ya- şamõnõ yitirdiği cezaevinde yaşananlar anlatõlõyor. Belgeselde 2’si çocuk, 4’ü kadõn ve Van Akdamar Adasõ’nda göz- lem yaparken ajan olduğu gerekçesiy- le tutuklanan bir kişinin de aralarõnda bu- lunduğu 45 kişi cezaevinde yaşadõkla- rõnõ aktarõyor. Cezaevindeki işkence yöntemleri arasõnda, görevlilerin “tepe ol” emrini vermesiyle üst üste bindiri- len mahkûmlardan en üsttekine askeri marş okutulmasõ, “ranza altına gir” emrinin ardõndan dõşarõda kalanlarõn dö- vülmesi ve görevlilerin “kervan ol” ko- mutuyla ardõ ardõna dizdirilen tutuklu- larõn, yürüyemeyecek hale gelene kadar yürütülmesi gibi insanlõk dõşõ uygula- malar anlatõlõyor. Depeche Mode sahnede Kültür Servisi - Depeche Mode’un Atina’da dünya turnesi çerçevesindeki konseri öncesinde rahatsõzlanan ve yapõlan incelemede kanser teşhisi konarak tedavisine başlanan kurucu üyesi ve solisti David Gahan’õn iyileşmesiyle, topluluk sahnelere döndü. Ancak, İstanbul’la birlikte iptal edilen dokuz kentteki konserin ilerideki bir tarihte yapõlõp yapõlmayacağõ henüz açõklõğa kavuşmadõ. Bununla ilgili kesin açõklamanõn önümüzdeki hafta yapõlmasõ bekleniyor. Daha önce açõklanan tarih sõralamasõna göre süren ve kaldõğõ yerden sürdürülen turne, Almanya Leipzig’de başladõ ve 12 Temmuz’da Seville’de sona erecek. Kulenin dibinde resital Kültür Servisi - Karaelmas Üniversitesi’nin başarõlõ sanatçõ öğretim üyeleri Barõş Kerem Bahar (viyola) ve Aslõ Demirağ (piyano), cuma akşamõ Galata Derneği’nde bir resital verecek. Rameau, Daquin, oğul Bach, Hummel, Chopin, Vieuxtemps, Rachmaninof, Glinka ve Piazzola gibi çok farklõ dönem ve stillerden bestecilerin eserlerinin yer aldõğõ zor bir programla genç sanatçõlar ilk kez İstanbullu müzikseverlerle buluşmuş olacak. Konser saat 19.30’da başlayacak ve ücretsiz izlenebilecek. (Adres: Galata Kulesi Sok. No: 21) Klaxons
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear