Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ 9
CMYB
C M Y B
İSO Başkanõ Tanõl Küçük ihracata yüklenerek bastõrõlmõş kurla kâr yaratmaya çalõşan
sanayicinin ABD’den gelen mali krizle madalyonun diğer yüzünü gördüğünü anlattõ
ÖZLEM YÜZAK
- Her kafadan bir ses çıkıyor, hükümet cep-
hesi “En kötü günler geride kaldı” diyor, ki-
misi toparlanma zaman alacak şeklinde ko-
nuşuyor. Türkiye sanayiinin can damarı
olan İstanbul Sanayi Odası Başkanı sıfatıy-
la siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
KÜÇÜK - Ben biraz farklõ düşünüyorum.
“Bu bizim krizimiz değil” deniyor. Ancak sa-
nayici sektöründe daha 2005 yõlõndan beri sõkõntõ
vardõ. Evet, bir şekilde ihracat artarak devam
ediyordu, dolayõsõyla üretim de artõyordu. Her-
kes “işler iyi gidiyor” diye düşünüyordu ama
madalyonun arka yüzüne bakmõyorduk. “İh-
racat artışı neyin pahasına gerçekleşiyor?”
onu göremiyorduk, daha doğrusu görmek is-
temiyorduk. İç piyasada ciddi sõkõntõ olduğu için
sanayici bütün gücünü ihracata vermişti. Bas-
tõrõlmõş kurla da kâr yaratõlõyordu. İşte tam o sõ-
rada Amerika kaynaklõ mali kriz geldi; dõşarõ-
da pazarlar daraldõ. İç piyasada ise zaten sõkõn-
tõ vardõ. Ne oldu? Üretim düştü, istihdamda cid-
di sorunlar yaşamaya başladõk. Geçmişte bizim
rekabet gücümüzü arttõracak makro-mikro re-
formlar yapõlabilseydi, sanayiciye hiç olmazsa
kaynak yaratabilseydi, bugün yaşanan sõkõntõlar
bu çapta olmazdõ.
- Öyleyse sanayicinin bugün karşı karşıya
olduğu en önemli sorun kaynak sorunu mu?
BDDK bankaların reel sektöre kaynak ak-
tarmasının önünü açmak için Kredi Garan-
ti Fonu’nda yeni düzenlemeler yapacaktı, an-
cak hâlâ gerçekleşmedi...
- Evet, kaynak sorunu öncelikli konularõn için-
de. KOBİ’ler “Ben bir şekilde bu krizi atla-
tırım, yeter ki finansman sorununu aşayım”
diyor ama baktõğõnõz zaman kredi bulamõyor.
Krizin başlarõnda bir kaynak sorunu vardõ; an-
cak bugün bu geçerli değil -bu sorun artõk gü-
ven sorununa dönüşmüş durumda. Artõk bankalar
sendikasyonlarõ alõyorlar, kaynak sorunu yok
ama bu sefer de kredilendirmekten çekiniyorlar.
“Geri dönmez” diyor, faizi düşük olsa da dev-
let borçlanmasõna yöneliyor. Risk payõnõ aşağõya
çekebilmek için de faizlerini yüksek tutuyorlar.
Ben orada bile anlamakta zorlanõyorum. Ban-
kacõlõk sektörünü eleştiriyoruz ama kamu ban-
kalarõ da bu işin içinde. Niye kamu bankalarõ hâ-
lâ KOBİ’lere kaynak aktarmõyor? Bence önce-
likle sorulmasõ gereken soru bu olmalõ...
Özellikle Halk Bankasõ için konuşuyorum...
Geçmişte hesapsõz dağõtõlan kredi sistemine
dönülsün demiyorum kesinlikle ama kamu
bankalarõ bu görevi yerine getirmede öncülük
yapmazsa özel bankalarõ nasõl eleştirebiliriz? Bu
sorunu aşmaya yönelik en önemli enstrüman-
lardan biri Kredi Garanti Fonu. Şu anda alt ko-
misyonda. Ben bunu õsrarla bir aydõr söylüyo-
rum. Kredi Garanti Fonu’nun işlevsel olmasõ ve
hacminin de yüksek olmasõ son derece önem-
li. 1 milyar liralõk bir kaynaktan bahsediliyor, bu
rakamõn çok daha yükseltilmesi lazõm...
4-5 milyar liralık kaynak lazım
- Nereye kadar?
- En az 4-5 milyar liralõk bir kaynak yaratõl-
masõ lazõm, aynõ zamanda sistemi çok iyi kur-
mamõz lazõm; işlevselliğini sağlamak şart. Yüz-
de 60 oranõnda teminatõ kapsõyor, ki bu rahat-
latõcõ bir oran. Örneğin firma 1000 lira kredi al-
dõğõnda bunun 600 lirasõ teminat altõnda olacak.
Ama bu enstrümanõn şiddetle devreye girmesi
lazõm.
- Şu anda da kırılma noktalarından biri ya-
şanıyor. Özellikle kredi konusunda bankalar
ile reel sektör karşı karşıya gelmiş durumda...
- Eğer bankacõlõk sektörü ile reel sektörün kar-
şõ karşõya geldiğini söylüyorsanõz burada araya
girecek olan devlettir. Arabulucu rolüne so-
yunmasõ gerekir. Bu da nasõl sağlanacak?
BDDK verilerini alõyorum karşõma, bankalar-
da çarpõcõ sonuçlar çõkõyor. 2009’un ilk 3 ayõn-
da bankalarõn kârlarõ geçen yõlõn aynõ dönemi-
ne göre yüzde 33 arttõ. Halbuki kârlõlõk cephe-
sinden baktõğõmõzda sanayi sektörü bankacõlõk
sektörünün epey gerisinde. 2008 yõlõnda cari fi-
yatlarla sanayi sektörünün yurtiçi gayri safi mil-
li hasõla içindeki payõ yüzde 19.6 iken mali ara-
cõ kuruluşlarõ payõ yüzde 3.5. Bu katma değer
yönünden sanayi sektörünün açõk ara ağõrlõğõ-
nõ gösteriyor. Bu yüzden Kredi Garanti Fonu’nun
öncelikle yaşama geçmesi ve bankalarõn risk-
lerini aşağõya çekmelerinin sağlanmasõ lazõm.
- Büyük şirketlerin kredi sorunu yok mu?
- Büyük şirketlerin yurtdõşõndan borçlanma
imkânõ yeniden başladõ. Bu bir avantaj. Zaten bü-
yük şirketler içerden kredilendirmede sorun ya-
şamõyor; sorun KOBİ tanõmõndaki şirketlerin so-
runu.
Vergi indirimi canlılık getirdi
- Peki hükümetin uygulamaya soktuğu
KDV ve ÖTV indirimleri piyasayı ne kadar
canlandırdı?
- Biz daima sektörel bazda KDV indirilsin di-
yorduk. Olmayan şeyin geliri olmaz zaten. Bir
müddet bu tip enstümanlarõ kullanabilmemiz la-
zõm. Talep ve canlõlõk yaratmak, özellikle kriz
dönemlerinde kaçõnõlmaz. Hafta içinde Sanayi
Odasõ meclis toplantõmõz vardõ. Orada da oto-
motiv ve ev mobilyasõ sektöründeki üretim ar-
tõşlarõnõ masaya yatõrdõk. ÖTV ve KDV indi-
rimi ile birlikte son 3 ayda otomotiv ve ev mo-
bilyasõ sektöründe bir canlanma yaşandõ. Oto-
motivde şubatta kapasite kullanõmõ yüzde 47.5
idi, martta yüzde 54’e, nisan ayõnda ise yüzde
58.4’e çõktõ. Mobilyada şubat ayõnda yüzde 59.2
olan kapasite kullanõmõ, mart ayõnda yüzde 60.3,
nisanda ise yüzde 66.6 olarak gerçekleşti. Bun-
lar küçümsenemeyecek artõşlar. Böylece, yapõ-
lan indirimlerin ne kadarõnõn ithalata gitmiş ol-
duğunu da görmüş oluyoruz.
- Bu indirimler ne kadar sürmeli sizce?
- Uzatõlmasõ ve tüm sektörleri kapsamasõ la-
zõm. Tabii sonsuza kadar değil.. Özellikle üre-
tim rakamlarõnõn artõyor olmasõ sevindirici.
Yerli üretime bir destek var. Tabii bunun bir kõs-
mõ da ithalata giriyor ama bu doğal. Bu olum-
lu rakamlarõn bize ve öncelikle de hükümete yap-
mamõz gerekenler konusunda moral vermesi la-
zõm. Demek ki bir netice almaya başladõk. Do-
layõsõ ile onlara hõz vermemiz lazõm.
Yine başa dönüp özetlersek: Sanayicinin fi-
nansman ihtiyacõ, sektörel bazda KDV’nin in-
dirilmesi, istihdam üzerindeki primlerin aşağõ-
ya çekilmesi en önemli sorunlar. Türk sanayii-
nin üretimini devam ettirecek tedbirleri mutla-
ka ve mutlaka almak zorundayõz.
- TOBB öncülüğünde başlatılan “Eve ka-
panma, pazara çık” kampanyasına yönelik
eleştiriler de var. Örneğin “Kampanyayı
başlattılar ama altını doldurmadılar. Ne in-
dirim var ne vergi avantajı” şeklinde.
- Bu bir adõm, aslõnda bir çağrõ. Bu benim şah-
si görüşüm. Sadece tüketiciye bir çağrõ değil, üre-
ten kişilere de çağrõ. Bu çağrõya herkes kulak ve-
rirse o zaman işe yarar.
Olaylarõn
önünde olmak,
gerisinde kalmamak’
diye bir şey var.
Ortak akõlla çözüm
üretmek zorundayõz.
Biz bunu
yapamõyoruz.
1 puanlõk indirimin
maliyeti 1 milyar
lira. Peki ya yüzde
16, yüzde 20
işsizliğin maliyeti
ne? Bunun
maliyetini, sosyal
boyutunu
ölçebilir miyiz?
k- Burada çekince nedir peki?
- Bakõş açõsõ şu: Eldekini kaybetmemek. Bu da
benim şahsi fikrim.
- Kriz herkesin kriziydi. Biz ise Sayın
Başbakan’ın “bizi teğet geçti” demesine
karşın en fazla sarsıntıyı yaşayan ülke
olduk. Diğerleri neyi doğru yaptılar ya da
biz neyi yapamadık ki, bu kadar
savrulduk?
- Biz tedbir almakta geciktik. Hâlâ da
gecikiyoruz. Örneğin üçüncü, dördüncü paket
açõklandõktan sonra bundan sonraki paketlerin
sanayi ağõrlõklõ olmasõnõ beklediğimizi
vurguladõk ve bunlarõn başõnda da Kredi
Garanti Fonu’nu saydõk. Nisan ayõ başõydõ
bunlarõ söylediğimizde, 2 ay geçti, hâlâ
yaşama geçmedi.
- Bir de IMF meselesi var, iş dünyasını ikiye
ayıran. Siz İSO olarak hangi taraftasınız?
- Türkiye’nin kaynak ihtiyacõ var; dolayõsõyla
IMF ile anlaşmak zorunda. Kendi orta vadeli
planõnõ yapabiliyor, kendi disiplininizi
sağlayabiliyorsanõz IMF ile anlaşõn. Yaz
döneminde ciddi dõş borç geri ödemeleri
başlayacak, peki sonra ne olacak? Onun için
ben IMF’ye bir kaynak disiplini olarak
bakõyorum.
- Brezilya Devlet Başkanı ise Türkiye’ye
geldiğinde “IMF ile anlaşmayın” dedi...
- Çünkü onlarõn kaynak sorunu kalmadõ.
Çözmüş. Brezilya Devlet Başkanõ’nõ dinledim
ve anladõm ki Brezilya’nõn asõl sorunu kötü
yönetimmiş. Biraz iyi yönetilince kaynağõ da
geliyor...
Zonguldak’ta 1956 yõ-
lõnda doğdu. Orta ve
lise öğrenimini Saint-
Benoit Fransõz Erkek
Lisesi’nde tamamladõktan sonra İÜ Hukuk
Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Sanayi
Odasõ meclis üyeliğine ilk kez 1981 yõlõnda 25
yaşõnda iken seçildi. 1993 yõlõnda İstanbul Sa-
nayi Odasõ Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen
Tanõl Küçük, 1997-2001 yõllarõ arasõnda iki dö-
nem yönetim kurulu başkanvekilliği görevinde
bulundu. 2001 yõlõndan beri İSO Yönetim Ku-
rulu Başkanõ olarak görev yapõyor. Tanõl Kü-
çük aynõ zamanda Elit Çikolata ve Şekerleme
Sanayi Yönetim Kurulu Başkanõ.
T
ürk sanayiinin üretimini devam
ettirecek tedbirleri mutlaka ve
mutlaka almak zorundayõz.
Sanayicinin finansman ihtiyacõnõn
sağlanmasõ, sektörel bazda KDV’nin
indirilmesi, istihdam üzerindeki primlerin
aşağõya çekilmesi şart...
PORTRE
ÖNLEM ALMAKTA GECİKTİK
- Türkiye’nin en büyük so-
runu işsizlik. Krizde aşağıya
iniş hız kesse bile toparlanma
uzun sürecek, istihdama olum-
lu yansıması daha aylar alacak.
Bu konuda herkes hemfikir.
Ancak bir yandan da bu denli
büyük işsiz ordusunun bir sos-
yal patlamaya dönüşme olası-
lığının yüksekliği de söz konu-
su.. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Tabii ki en büyük sorunumuz işsizlik.
Krizin en çok sanayi sektörünü etkilediği-
ni de en iyi istihdamdan anlõyoruz.
Sanayi istihdamõ 1 yõl içinde 354 bin ki-
şi, yani yüzde 8 oranõnda azalmõş. Sektörel
bazda en büyük kayõp sanayi sektöründe ya-
şanmõş. 2009’da ocak-şubat-mart ortala-
masõ yüzde 16.1, 2008’in aynõ döneminde-
ki rakamlar ise yüzde 11.9. Şubat dönemi
itibarõyla açõk işsiz sayõmõz 3 milyon 802 bin
kişi. Bu rakama iş arayanlarõ, iş aramayõ bõ-
rakanlarõ ve mevsimlik işçileri eklediğimizde
karşõmõza 6.6 milyon gibi korkunç bir rakam
çõkõyor. Bu, her 4 kişiden 1’i işsiz demek.
The Economist dergisinin verilerinden ya-
rarlanarak dünyaya baktõğõmõzda işsizlikte
ilk sõrayõ yüzde 23.5 ile Güney Afrika
Cumhuriyeti; yüzde 17.4 ile İspanya alõyor.
İspanya’yõ ise yüzde 16.1 ile Türkiye izli-
yor. Yani işsizlikte dünya üçüncüsüyüz.
Daha çarpõcõsõ, Türkiye’de genç nüfusta
işsizlik oranõ yüzde 28.6.
- Peki ne yapılmalı?
- Biz kriz daha başlar başlamaz şöyle bir
öneri sunduk: “Geçmiş 2 yılda prim bor-
cu olmayan firmalar işçi çıkarmamayı ta-
ahhüt ederse, primlerinde indirim yapıl-
sın” dedik.
Bu, o zaman çok rahat kullanõlabilecek bir
enstrümandõ. Yüzde 10’luk bir indirim sa-
nayiciye ciddi bir katkõ olurdu. Tüm bunlarõn
hepsi önceden yapõlabilirdi. Yapõlmadõ. Sa-
nayicinin kriz döneminde iki klasik alõş-
kanlõğõ vardõr. Biz bunu bildiğimiz için, o dö-
nem hükümete böyle bir öneri getirmiştik.
İlk yapõlan iş, kriz dönemlerinde işçi çõkar-
maktõr, arkadan da reklamlarõ keser...
Ve bir kõsõrdöngüye sokar kendini sana-
yici. Halbuki ilk anda bu önlemler devreye
sokulsaydõ, sanayici o kadar işçi çõkarmaz-
dõ. Zaten işsizlik en fazla ilk 3 ayda arttõ.
- Bundan sonrası için bir öneriniz var
mı?
- Yeni işe alõmlarda prim indirimi
yapõlabilir ama bu da eski işçiyi ce-
zalandõrmadan olmalõ. O yüzden eski
işçi için kademeli prim indirimi yapõ-
lõrken, yeni alõmlarda daha yüksek in-
dirim yapõlmalõ.
Sanayicinin anladõğõ paradõr. Oyu-
nun kaidesi de budur. Bunlar çok
hassas dengeler. Eğer geçmişte bunlar ya-
põlsaydõ adildi. Sen, adam işçi çõkardõktan
sonra yasayõ çõkartõyorsun ve yeni işçi alõr-
san primlerinde indirip yapacağõm diyorsun.
Bu kez de krizde işçi çõkartmayanõ ceza-
landõrmõş oluyorsun.
‘Olayların önünde olmak, gerisinde
kalmamak’ diye bir şey var. Ortak akõlla çö-
züm üretmek zorundayõz. Biz bunu yapa-
mõyoruz. 1 puanlõk indirimin maliyeti 1 mil-
yar lira. Peki ya yüzde 16, yüzde 20 işsiz-
liğin maliyeti ne? Bunun maliyetini, sosyal
boyutunu ölçebilir miyiz?
- Bu inat niye? Neden KDV’yi indiriyor
ama istihdam üzerindeki primleri azalt-
mıyorlar?
- Hükümet KDV’yi indirince gelirinin düş-
mediğini gördü. Burada ise prim indirilse bi-
le kayõt dõşõ işçinin kayõt altõna girmeyece-
ğini düşünüyor. Halbuki primler indirilse,
kontrol mekanizmasõ arttõrõlsa, cezalar ağõr-
laştõrõlsa sorun çözülecek...
‘Ortak akõl oluşturamadõk’
Krizde sanayici kendini kısırdöngüye sokar
The Economist dergisinin verilerinden
yararlanarak dünyaya baktõğõmõzda işsizlikte
ilk sõrayõ yüzde 23.5 ile Güney Afrika
Cumhuriyeti, yüzde 17.4 ile İspanya alõyor.
İspanya’yõ ise yüzde 16.1 ile Türkiye izliyor.
Yani işsizlikte dünya üçüncüsüyüz.
‘
İkinci geminin
inşasına başlanıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yerli ola-
naklarla modern savaş gemisi üretmeyi amaçla-
yan Milgem Projesi kapsamõnda ikinci geminin
inşasõ için çalõşmalara başlandõ. Bu geminin daha
çok özel sektörden yararlanõlarak inşa edilmesi-
nin planlandõğõ öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre, Milgem Projesi kapsa-
mõnda milli olarak tasarlanan ve inşa edilen ilk
Türk korveti Heybeliada, Pendik’teki İstanbul
Tersane Komutanlõğõ’nda düzenlenen törenle
geçen yõl denize indirilmişti. Denize indirilen
geminin diğer donanõmlarõnõn tamamlanmasõ-
nõn ardõndan 2011 yõlõnda hizmete girmesi
planlanõyor. TCG Heybeliada korveti, tüm gemi
silah ve sensörlerinin entegre olduğu gelişmiş
bir merkezi komuta kontrol sistemine sahip ola-
cak. Yüzde 80 milli katkõ payõyla yürütülen
projenin hedeflerinden birinin de gemi üzerine
konacak sistemlerin yurtdõşõ üreticilerinden
Türkiye’ye bilgi transferi sağlamõş olmasõ.
MİLGEM PROJESİ
‘Hava Kuvvetleri
gurur vesilemizdir’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Ha-
va Kuvvetleri’nin 98. kuruluş yõldönümü kuvvet
karargâhõnda basõna kapalõ olarak gerçekleştiri-
len törenlerle kutlandõ. TBMM Başkanõ Köksal
Toptan ile Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk
Hava Kuvvetleri’nin 98. kuruluş yõldönümünü
birer mesaj yayõmlayarak kutladõlar. Toptan, me-
sajõnda, Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ’nõn Türk
Silahlõ Kuvvetleri’nin önemli bir parçasõ ve böl-
gesel barõşõn güvencelerinden biri olduğunu be-
lirterek şunlarõ kaydetti: “Kurulduğu günden
bugüne, yüksek disiplin anlayışı ile modern
havacılığın tüm ilkelerini hayata geçiren Türk
Hava Kuvvetleri, milletçe gurur vesilemiz-
dir.” Erdoğan da, Hava Kuvvetleri Komutanõ
Orgeneral Aydoğan Babaoğlu’na gönderdiği
mesajõnda şunlarõ kaydetti: “Yüksek bir ruh ve
şuurla görev yapan değerli pilotlarımızın üs-
tün hünerleriyle, modern ve dinamik yapısıy-
la Hava Kuvvetlerimiz, bugün her zamankin-
den daha caydırıcı ve daha güçlüdür. ”
TBMM BAŞKANI TOPTAN
Erbakan’dan
‘cihat’ çağrısı
HAREM SELAMLIK KUTLAMA
İstanbul Haber Servisi - Anadolu Gençlik
Derneği’nce, İstanbul’un fethinin 556. yõldö-
nümü dolayõsõyla BJK İnönü Stadõ’nda düzen-
lenen gecede konuşan Necmettin Erbakan,
“İslam dini cihat dinidir, cihat, cihat, cihat.
Ne zaman ki bu stadyumlar futbol için de-
ğil, hakkı haklı kılmak için mücahitler tara-
fından doldurulur, işte o zaman kurtuluş
vakti gelmiştir” diye konuştu.
Stadyuma Fatih Sultan Mehmet’in ve Erba-
kan’õn dev posterleri asõlõrken, Atatürk posteri-
nin olmamasõ dikkat çekti. Stadyumu dolduran
ve harem selamlõk oturan kalabalõğõ gören Erba-
kan “Taklitçi görüşler bu stadyumları, bu mil-
li meseleler için dolduramıyorlar” diyerek
AKP’ye üstü kapalõ bir göndermede bulundu.
Konuşmasõnõn bir yerinde “İslam dini cihat di-
nidir, cihat, cihat, cihat” diyen Erbakan uzun
süre alkõşlandõ. Ayasofya’nõn Sultan Fatih’in
malõ olduğunu söyleyen Erbakan, “Bu malını
kanunla cami olarak vakfetmiştir. Bugün
Ayasofya’nın cami olarak kullanılmaması ka-
nuna aykırıdır” şeklinde konuştu.
Körfez’e hayat
verecek proje
DEÜ İLE PROTOKOL İMZALANDI
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir
Büyükşehir Belediyesi’yle Dokuz Eylül Üniver-
sitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü arasõnda
İzmir Körfezi’ndeki deniz yaşamõnõn canlanmasõ
ve su kalitesinin arttõrõlmasõ amacõyla protokol
imzalandõğõ bildirildi. İzmir Büyükşehir Beledi-
yesi’nden yapõlan açõklamaya göre, protokol
kapsamõnda, farklõ bölgelerde yapõlacak araştõr-
malar ve alõnacak numunelerle, İzmir Körfe-
zi’nin akõntõ sistemi ile sismik ve batimetrik (de-
rinlik) özellikleri ortaya çõkarõlacak.
Araştõrmayla ayrõca körfezin derinlik haritasõ
ile jeolojik ve deniz tabanõ morfolojisi ölçülerek
aktif tektonik özellikleri saptanacak, sõcak su çõ-
kõşlarõ belirlenecek. Akõntõ modelinin oluşmasõ-
nõn ardõndan derinleştirme, kanal açma ve batõk
gemilerin çõkarõlmasõ gibi uygulamalarla iç kör-
fez ile dõş körfez arasõndaki sirkülasyon arttõrõla-
cak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanõ Aziz
Kocaoğlu, körfezde sirkülasyonu sağlayacak bir
kanalõn, İzmir’e çok önemli katkõlar sağlayacağõ-
nõ belirtti. Yapõlacak araştõrmayla körfez çevresi,
deniz kenarõ ya da deniz üzerindeki tüm verilere
sahip olunacağõnõ ifade eden Kocaoğlu, böylece
iskele, yat limanõ ve marina yapmak için en uy-
gun yerleri tespit edeceklerini bildirdi.