24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ 9 CMYB C M Y B İSO Başkanõ Tanõl Küçük ihracata yüklenerek bastõrõlmõş kurla kâr yaratmaya çalõşan sanayicinin ABD’den gelen mali krizle madalyonun diğer yüzünü gördüğünü anlattõ ÖZLEM YÜZAK - Her kafadan bir ses çıkıyor, hükümet cep- hesi “En kötü günler geride kaldı” diyor, ki- misi toparlanma zaman alacak şeklinde ko- nuşuyor. Türkiye sanayiinin can damarı olan İstanbul Sanayi Odası Başkanı sıfatıy- la siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? KÜÇÜK - Ben biraz farklõ düşünüyorum. “Bu bizim krizimiz değil” deniyor. Ancak sa- nayici sektöründe daha 2005 yõlõndan beri sõkõntõ vardõ. Evet, bir şekilde ihracat artarak devam ediyordu, dolayõsõyla üretim de artõyordu. Her- kes “işler iyi gidiyor” diye düşünüyordu ama madalyonun arka yüzüne bakmõyorduk. “İh- racat artışı neyin pahasına gerçekleşiyor?” onu göremiyorduk, daha doğrusu görmek is- temiyorduk. İç piyasada ciddi sõkõntõ olduğu için sanayici bütün gücünü ihracata vermişti. Bas- tõrõlmõş kurla da kâr yaratõlõyordu. İşte tam o sõ- rada Amerika kaynaklõ mali kriz geldi; dõşarõ- da pazarlar daraldõ. İç piyasada ise zaten sõkõn- tõ vardõ. Ne oldu? Üretim düştü, istihdamda cid- di sorunlar yaşamaya başladõk. Geçmişte bizim rekabet gücümüzü arttõracak makro-mikro re- formlar yapõlabilseydi, sanayiciye hiç olmazsa kaynak yaratabilseydi, bugün yaşanan sõkõntõlar bu çapta olmazdõ. - Öyleyse sanayicinin bugün karşı karşıya olduğu en önemli sorun kaynak sorunu mu? BDDK bankaların reel sektöre kaynak ak- tarmasının önünü açmak için Kredi Garan- ti Fonu’nda yeni düzenlemeler yapacaktı, an- cak hâlâ gerçekleşmedi... - Evet, kaynak sorunu öncelikli konularõn için- de. KOBİ’ler “Ben bir şekilde bu krizi atla- tırım, yeter ki finansman sorununu aşayım” diyor ama baktõğõnõz zaman kredi bulamõyor. Krizin başlarõnda bir kaynak sorunu vardõ; an- cak bugün bu geçerli değil -bu sorun artõk gü- ven sorununa dönüşmüş durumda. Artõk bankalar sendikasyonlarõ alõyorlar, kaynak sorunu yok ama bu sefer de kredilendirmekten çekiniyorlar. “Geri dönmez” diyor, faizi düşük olsa da dev- let borçlanmasõna yöneliyor. Risk payõnõ aşağõya çekebilmek için de faizlerini yüksek tutuyorlar. Ben orada bile anlamakta zorlanõyorum. Ban- kacõlõk sektörünü eleştiriyoruz ama kamu ban- kalarõ da bu işin içinde. Niye kamu bankalarõ hâ- lâ KOBİ’lere kaynak aktarmõyor? Bence önce- likle sorulmasõ gereken soru bu olmalõ... Özellikle Halk Bankasõ için konuşuyorum... Geçmişte hesapsõz dağõtõlan kredi sistemine dönülsün demiyorum kesinlikle ama kamu bankalarõ bu görevi yerine getirmede öncülük yapmazsa özel bankalarõ nasõl eleştirebiliriz? Bu sorunu aşmaya yönelik en önemli enstrüman- lardan biri Kredi Garanti Fonu. Şu anda alt ko- misyonda. Ben bunu õsrarla bir aydõr söylüyo- rum. Kredi Garanti Fonu’nun işlevsel olmasõ ve hacminin de yüksek olmasõ son derece önem- li. 1 milyar liralõk bir kaynaktan bahsediliyor, bu rakamõn çok daha yükseltilmesi lazõm... 4-5 milyar liralık kaynak lazım - Nereye kadar? - En az 4-5 milyar liralõk bir kaynak yaratõl- masõ lazõm, aynõ zamanda sistemi çok iyi kur- mamõz lazõm; işlevselliğini sağlamak şart. Yüz- de 60 oranõnda teminatõ kapsõyor, ki bu rahat- latõcõ bir oran. Örneğin firma 1000 lira kredi al- dõğõnda bunun 600 lirasõ teminat altõnda olacak. Ama bu enstrümanõn şiddetle devreye girmesi lazõm. - Şu anda da kırılma noktalarından biri ya- şanıyor. Özellikle kredi konusunda bankalar ile reel sektör karşı karşıya gelmiş durumda... - Eğer bankacõlõk sektörü ile reel sektörün kar- şõ karşõya geldiğini söylüyorsanõz burada araya girecek olan devlettir. Arabulucu rolüne so- yunmasõ gerekir. Bu da nasõl sağlanacak? BDDK verilerini alõyorum karşõma, bankalar- da çarpõcõ sonuçlar çõkõyor. 2009’un ilk 3 ayõn- da bankalarõn kârlarõ geçen yõlõn aynõ dönemi- ne göre yüzde 33 arttõ. Halbuki kârlõlõk cephe- sinden baktõğõmõzda sanayi sektörü bankacõlõk sektörünün epey gerisinde. 2008 yõlõnda cari fi- yatlarla sanayi sektörünün yurtiçi gayri safi mil- li hasõla içindeki payõ yüzde 19.6 iken mali ara- cõ kuruluşlarõ payõ yüzde 3.5. Bu katma değer yönünden sanayi sektörünün açõk ara ağõrlõğõ- nõ gösteriyor. Bu yüzden Kredi Garanti Fonu’nun öncelikle yaşama geçmesi ve bankalarõn risk- lerini aşağõya çekmelerinin sağlanmasõ lazõm. - Büyük şirketlerin kredi sorunu yok mu? - Büyük şirketlerin yurtdõşõndan borçlanma imkânõ yeniden başladõ. Bu bir avantaj. Zaten bü- yük şirketler içerden kredilendirmede sorun ya- şamõyor; sorun KOBİ tanõmõndaki şirketlerin so- runu. Vergi indirimi canlılık getirdi - Peki hükümetin uygulamaya soktuğu KDV ve ÖTV indirimleri piyasayı ne kadar canlandırdı? - Biz daima sektörel bazda KDV indirilsin di- yorduk. Olmayan şeyin geliri olmaz zaten. Bir müddet bu tip enstümanlarõ kullanabilmemiz la- zõm. Talep ve canlõlõk yaratmak, özellikle kriz dönemlerinde kaçõnõlmaz. Hafta içinde Sanayi Odasõ meclis toplantõmõz vardõ. Orada da oto- motiv ve ev mobilyasõ sektöründeki üretim ar- tõşlarõnõ masaya yatõrdõk. ÖTV ve KDV indi- rimi ile birlikte son 3 ayda otomotiv ve ev mo- bilyasõ sektöründe bir canlanma yaşandõ. Oto- motivde şubatta kapasite kullanõmõ yüzde 47.5 idi, martta yüzde 54’e, nisan ayõnda ise yüzde 58.4’e çõktõ. Mobilyada şubat ayõnda yüzde 59.2 olan kapasite kullanõmõ, mart ayõnda yüzde 60.3, nisanda ise yüzde 66.6 olarak gerçekleşti. Bun- lar küçümsenemeyecek artõşlar. Böylece, yapõ- lan indirimlerin ne kadarõnõn ithalata gitmiş ol- duğunu da görmüş oluyoruz. - Bu indirimler ne kadar sürmeli sizce? - Uzatõlmasõ ve tüm sektörleri kapsamasõ la- zõm. Tabii sonsuza kadar değil.. Özellikle üre- tim rakamlarõnõn artõyor olmasõ sevindirici. Yerli üretime bir destek var. Tabii bunun bir kõs- mõ da ithalata giriyor ama bu doğal. Bu olum- lu rakamlarõn bize ve öncelikle de hükümete yap- mamõz gerekenler konusunda moral vermesi la- zõm. Demek ki bir netice almaya başladõk. Do- layõsõ ile onlara hõz vermemiz lazõm. Yine başa dönüp özetlersek: Sanayicinin fi- nansman ihtiyacõ, sektörel bazda KDV’nin in- dirilmesi, istihdam üzerindeki primlerin aşağõ- ya çekilmesi en önemli sorunlar. Türk sanayii- nin üretimini devam ettirecek tedbirleri mutla- ka ve mutlaka almak zorundayõz. - TOBB öncülüğünde başlatılan “Eve ka- panma, pazara çık” kampanyasına yönelik eleştiriler de var. Örneğin “Kampanyayı başlattılar ama altını doldurmadılar. Ne in- dirim var ne vergi avantajı” şeklinde. - Bu bir adõm, aslõnda bir çağrõ. Bu benim şah- si görüşüm. Sadece tüketiciye bir çağrõ değil, üre- ten kişilere de çağrõ. Bu çağrõya herkes kulak ve- rirse o zaman işe yarar. Olaylarõn önünde olmak, gerisinde kalmamak’ diye bir şey var. Ortak akõlla çözüm üretmek zorundayõz. Biz bunu yapamõyoruz. 1 puanlõk indirimin maliyeti 1 milyar lira. Peki ya yüzde 16, yüzde 20 işsizliğin maliyeti ne? Bunun maliyetini, sosyal boyutunu ölçebilir miyiz? k- Burada çekince nedir peki? - Bakõş açõsõ şu: Eldekini kaybetmemek. Bu da benim şahsi fikrim. - Kriz herkesin kriziydi. Biz ise Sayın Başbakan’ın “bizi teğet geçti” demesine karşın en fazla sarsıntıyı yaşayan ülke olduk. Diğerleri neyi doğru yaptılar ya da biz neyi yapamadık ki, bu kadar savrulduk? - Biz tedbir almakta geciktik. Hâlâ da gecikiyoruz. Örneğin üçüncü, dördüncü paket açõklandõktan sonra bundan sonraki paketlerin sanayi ağõrlõklõ olmasõnõ beklediğimizi vurguladõk ve bunlarõn başõnda da Kredi Garanti Fonu’nu saydõk. Nisan ayõ başõydõ bunlarõ söylediğimizde, 2 ay geçti, hâlâ yaşama geçmedi. - Bir de IMF meselesi var, iş dünyasını ikiye ayıran. Siz İSO olarak hangi taraftasınız? - Türkiye’nin kaynak ihtiyacõ var; dolayõsõyla IMF ile anlaşmak zorunda. Kendi orta vadeli planõnõ yapabiliyor, kendi disiplininizi sağlayabiliyorsanõz IMF ile anlaşõn. Yaz döneminde ciddi dõş borç geri ödemeleri başlayacak, peki sonra ne olacak? Onun için ben IMF’ye bir kaynak disiplini olarak bakõyorum. - Brezilya Devlet Başkanı ise Türkiye’ye geldiğinde “IMF ile anlaşmayın” dedi... - Çünkü onlarõn kaynak sorunu kalmadõ. Çözmüş. Brezilya Devlet Başkanõ’nõ dinledim ve anladõm ki Brezilya’nõn asõl sorunu kötü yönetimmiş. Biraz iyi yönetilince kaynağõ da geliyor... Zonguldak’ta 1956 yõ- lõnda doğdu. Orta ve lise öğrenimini Saint- Benoit Fransõz Erkek Lisesi’nde tamamladõktan sonra İÜ Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Sanayi Odasõ meclis üyeliğine ilk kez 1981 yõlõnda 25 yaşõnda iken seçildi. 1993 yõlõnda İstanbul Sa- nayi Odasõ Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Tanõl Küçük, 1997-2001 yõllarõ arasõnda iki dö- nem yönetim kurulu başkanvekilliği görevinde bulundu. 2001 yõlõndan beri İSO Yönetim Ku- rulu Başkanõ olarak görev yapõyor. Tanõl Kü- çük aynõ zamanda Elit Çikolata ve Şekerleme Sanayi Yönetim Kurulu Başkanõ. T ürk sanayiinin üretimini devam ettirecek tedbirleri mutlaka ve mutlaka almak zorundayõz. Sanayicinin finansman ihtiyacõnõn sağlanmasõ, sektörel bazda KDV’nin indirilmesi, istihdam üzerindeki primlerin aşağõya çekilmesi şart... PORTRE ÖNLEM ALMAKTA GECİKTİK - Türkiye’nin en büyük so- runu işsizlik. Krizde aşağıya iniş hız kesse bile toparlanma uzun sürecek, istihdama olum- lu yansıması daha aylar alacak. Bu konuda herkes hemfikir. Ancak bir yandan da bu denli büyük işsiz ordusunun bir sos- yal patlamaya dönüşme olası- lığının yüksekliği de söz konu- su.. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Tabii ki en büyük sorunumuz işsizlik. Krizin en çok sanayi sektörünü etkilediği- ni de en iyi istihdamdan anlõyoruz. Sanayi istihdamõ 1 yõl içinde 354 bin ki- şi, yani yüzde 8 oranõnda azalmõş. Sektörel bazda en büyük kayõp sanayi sektöründe ya- şanmõş. 2009’da ocak-şubat-mart ortala- masõ yüzde 16.1, 2008’in aynõ döneminde- ki rakamlar ise yüzde 11.9. Şubat dönemi itibarõyla açõk işsiz sayõmõz 3 milyon 802 bin kişi. Bu rakama iş arayanlarõ, iş aramayõ bõ- rakanlarõ ve mevsimlik işçileri eklediğimizde karşõmõza 6.6 milyon gibi korkunç bir rakam çõkõyor. Bu, her 4 kişiden 1’i işsiz demek. The Economist dergisinin verilerinden ya- rarlanarak dünyaya baktõğõmõzda işsizlikte ilk sõrayõ yüzde 23.5 ile Güney Afrika Cumhuriyeti; yüzde 17.4 ile İspanya alõyor. İspanya’yõ ise yüzde 16.1 ile Türkiye izli- yor. Yani işsizlikte dünya üçüncüsüyüz. Daha çarpõcõsõ, Türkiye’de genç nüfusta işsizlik oranõ yüzde 28.6. - Peki ne yapılmalı? - Biz kriz daha başlar başlamaz şöyle bir öneri sunduk: “Geçmiş 2 yılda prim bor- cu olmayan firmalar işçi çıkarmamayı ta- ahhüt ederse, primlerinde indirim yapıl- sın” dedik. Bu, o zaman çok rahat kullanõlabilecek bir enstrümandõ. Yüzde 10’luk bir indirim sa- nayiciye ciddi bir katkõ olurdu. Tüm bunlarõn hepsi önceden yapõlabilirdi. Yapõlmadõ. Sa- nayicinin kriz döneminde iki klasik alõş- kanlõğõ vardõr. Biz bunu bildiğimiz için, o dö- nem hükümete böyle bir öneri getirmiştik. İlk yapõlan iş, kriz dönemlerinde işçi çõkar- maktõr, arkadan da reklamlarõ keser... Ve bir kõsõrdöngüye sokar kendini sana- yici. Halbuki ilk anda bu önlemler devreye sokulsaydõ, sanayici o kadar işçi çõkarmaz- dõ. Zaten işsizlik en fazla ilk 3 ayda arttõ. - Bundan sonrası için bir öneriniz var mı? - Yeni işe alõmlarda prim indirimi yapõlabilir ama bu da eski işçiyi ce- zalandõrmadan olmalõ. O yüzden eski işçi için kademeli prim indirimi yapõ- lõrken, yeni alõmlarda daha yüksek in- dirim yapõlmalõ. Sanayicinin anladõğõ paradõr. Oyu- nun kaidesi de budur. Bunlar çok hassas dengeler. Eğer geçmişte bunlar ya- põlsaydõ adildi. Sen, adam işçi çõkardõktan sonra yasayõ çõkartõyorsun ve yeni işçi alõr- san primlerinde indirip yapacağõm diyorsun. Bu kez de krizde işçi çõkartmayanõ ceza- landõrmõş oluyorsun. ‘Olayların önünde olmak, gerisinde kalmamak’ diye bir şey var. Ortak akõlla çö- züm üretmek zorundayõz. Biz bunu yapa- mõyoruz. 1 puanlõk indirimin maliyeti 1 mil- yar lira. Peki ya yüzde 16, yüzde 20 işsiz- liğin maliyeti ne? Bunun maliyetini, sosyal boyutunu ölçebilir miyiz? - Bu inat niye? Neden KDV’yi indiriyor ama istihdam üzerindeki primleri azalt- mıyorlar? - Hükümet KDV’yi indirince gelirinin düş- mediğini gördü. Burada ise prim indirilse bi- le kayõt dõşõ işçinin kayõt altõna girmeyece- ğini düşünüyor. Halbuki primler indirilse, kontrol mekanizmasõ arttõrõlsa, cezalar ağõr- laştõrõlsa sorun çözülecek... ‘Ortak akõl oluşturamadõk’ Krizde sanayici kendini kısırdöngüye sokar The Economist dergisinin verilerinden yararlanarak dünyaya baktõğõmõzda işsizlikte ilk sõrayõ yüzde 23.5 ile Güney Afrika Cumhuriyeti, yüzde 17.4 ile İspanya alõyor. İspanya’yõ ise yüzde 16.1 ile Türkiye izliyor. Yani işsizlikte dünya üçüncüsüyüz. ‘ İkinci geminin inşasına başlanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yerli ola- naklarla modern savaş gemisi üretmeyi amaçla- yan Milgem Projesi kapsamõnda ikinci geminin inşasõ için çalõşmalara başlandõ. Bu geminin daha çok özel sektörden yararlanõlarak inşa edilmesi- nin planlandõğõ öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Milgem Projesi kapsa- mõnda milli olarak tasarlanan ve inşa edilen ilk Türk korveti Heybeliada, Pendik’teki İstanbul Tersane Komutanlõğõ’nda düzenlenen törenle geçen yõl denize indirilmişti. Denize indirilen geminin diğer donanõmlarõnõn tamamlanmasõ- nõn ardõndan 2011 yõlõnda hizmete girmesi planlanõyor. TCG Heybeliada korveti, tüm gemi silah ve sensörlerinin entegre olduğu gelişmiş bir merkezi komuta kontrol sistemine sahip ola- cak. Yüzde 80 milli katkõ payõyla yürütülen projenin hedeflerinden birinin de gemi üzerine konacak sistemlerin yurtdõşõ üreticilerinden Türkiye’ye bilgi transferi sağlamõş olmasõ. MİLGEM PROJESİ ‘Hava Kuvvetleri gurur vesilemizdir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Ha- va Kuvvetleri’nin 98. kuruluş yõldönümü kuvvet karargâhõnda basõna kapalõ olarak gerçekleştiri- len törenlerle kutlandõ. TBMM Başkanõ Köksal Toptan ile Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk Hava Kuvvetleri’nin 98. kuruluş yõldönümünü birer mesaj yayõmlayarak kutladõlar. Toptan, me- sajõnda, Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ’nõn Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin önemli bir parçasõ ve böl- gesel barõşõn güvencelerinden biri olduğunu be- lirterek şunlarõ kaydetti: “Kurulduğu günden bugüne, yüksek disiplin anlayışı ile modern havacılığın tüm ilkelerini hayata geçiren Türk Hava Kuvvetleri, milletçe gurur vesilemiz- dir.” Erdoğan da, Hava Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Aydoğan Babaoğlu’na gönderdiği mesajõnda şunlarõ kaydetti: “Yüksek bir ruh ve şuurla görev yapan değerli pilotlarımızın üs- tün hünerleriyle, modern ve dinamik yapısıy- la Hava Kuvvetlerimiz, bugün her zamankin- den daha caydırıcı ve daha güçlüdür. ” TBMM BAŞKANI TOPTAN Erbakan’dan ‘cihat’ çağrısı HAREM SELAMLIK KUTLAMA İstanbul Haber Servisi - Anadolu Gençlik Derneği’nce, İstanbul’un fethinin 556. yõldö- nümü dolayõsõyla BJK İnönü Stadõ’nda düzen- lenen gecede konuşan Necmettin Erbakan, “İslam dini cihat dinidir, cihat, cihat, cihat. Ne zaman ki bu stadyumlar futbol için de- ğil, hakkı haklı kılmak için mücahitler tara- fından doldurulur, işte o zaman kurtuluş vakti gelmiştir” diye konuştu. Stadyuma Fatih Sultan Mehmet’in ve Erba- kan’õn dev posterleri asõlõrken, Atatürk posteri- nin olmamasõ dikkat çekti. Stadyumu dolduran ve harem selamlõk oturan kalabalõğõ gören Erba- kan “Taklitçi görüşler bu stadyumları, bu mil- li meseleler için dolduramıyorlar” diyerek AKP’ye üstü kapalõ bir göndermede bulundu. Konuşmasõnõn bir yerinde “İslam dini cihat di- nidir, cihat, cihat, cihat” diyen Erbakan uzun süre alkõşlandõ. Ayasofya’nõn Sultan Fatih’in malõ olduğunu söyleyen Erbakan, “Bu malını kanunla cami olarak vakfetmiştir. Bugün Ayasofya’nın cami olarak kullanılmaması ka- nuna aykırıdır” şeklinde konuştu. Körfez’e hayat verecek proje DEÜ İLE PROTOKOL İMZALANDI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle Dokuz Eylül Üniver- sitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü arasõnda İzmir Körfezi’ndeki deniz yaşamõnõn canlanmasõ ve su kalitesinin arttõrõlmasõ amacõyla protokol imzalandõğõ bildirildi. İzmir Büyükşehir Beledi- yesi’nden yapõlan açõklamaya göre, protokol kapsamõnda, farklõ bölgelerde yapõlacak araştõr- malar ve alõnacak numunelerle, İzmir Körfe- zi’nin akõntõ sistemi ile sismik ve batimetrik (de- rinlik) özellikleri ortaya çõkarõlacak. Araştõrmayla ayrõca körfezin derinlik haritasõ ile jeolojik ve deniz tabanõ morfolojisi ölçülerek aktif tektonik özellikleri saptanacak, sõcak su çõ- kõşlarõ belirlenecek. Akõntõ modelinin oluşmasõ- nõn ardõndan derinleştirme, kanal açma ve batõk gemilerin çõkarõlmasõ gibi uygulamalarla iç kör- fez ile dõş körfez arasõndaki sirkülasyon arttõrõla- cak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanõ Aziz Kocaoğlu, körfezde sirkülasyonu sağlayacak bir kanalõn, İzmir’e çok önemli katkõlar sağlayacağõ- nõ belirtti. Yapõlacak araştõrmayla körfez çevresi, deniz kenarõ ya da deniz üzerindeki tüm verilere sahip olunacağõnõ ifade eden Kocaoğlu, böylece iskele, yat limanõ ve marina yapmak için en uy- gun yerleri tespit edeceklerini bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear