28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 MAYIS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Domuz Gribi Gibi... Domuzlara haksızlık yapılmasın diye virüse verilen bi- limsel adın kullanılması isteniyorsa da.. insanlığı korkutan önce domuzlardan insanlara, sonra da insandan do- muzlara geçen yeni virüs salgınının özünde para ka- zanma hırsı ile hayvan yemlerine katılan maddelerin et- kili olduğunun altı çiziliyor. Sonuçta, belki de bir başka kanaldan kazanmak isteyen ilaç firmalarının tuzağında deforme olmuş, hızla üreyen, çok bulaşıcı, bir o kadar tehlikeli olduğu söylenen bir virüsle karşı karşıyayız. Uy- garlık adına dünyaya saldığımız radyasyonun artması hızında artan bedenimizdeki deformasyona uğramış kan- ser hücreleri, AIDS, deli dana.. beş aşağı beş yukarı çağımızın bizi çok korkutan, nasıl baş edeceğimizi pek bilemediğimiz, besbelli uygarlığımızın deformasyonu- nun hastalıkları... Oysa en çok korkmamız gerekeni, bizi insan olma hal- lerinden uzaklaştıran, canavarlaştıran, kimlik defor- masyonumuz değil mi? İnsan hayvanlar âlemi içinde, en akıllı olup, zaten en canavar, en kötü, acımasız ola- bileni değil miydi? Hayvanların acımasız doğa yasala- rında ancak karnını doyurmaya yönelik başka canlıla- rı öldürme güdüsü varken, insanoğlu; hem kendini eğite- rek, uygarlaştırarak aklını kullandığında en yararlı can- lı olabiliyorken, çıkar hırslarına, egosuna teslim ol- duğunda zorunlu olmadan başka insanlar da dahil tüm canlılar ve çevresine en fazla zarar verip, gaddarlık ya- pabileni... Bilimsel teknolojik gelişmeler, uygarlık çağında in- sanoğlunun tarihinin en insan gibi insan hallerinin ge- lişmiş olması gerekiyordu. Tam tersi oldu. İnsanlığın ka- ranlık tarihindeki kötülükleri mumla aratan gelişmeler yaşanıyor... 44 kişinin katledildiği töre cinayetinin han- gi boyutuna bakarsanız bakın, utanç içinde kimi ger- çeklerin altı çiziliyor: “Kadının mal değerini korumak kül- türünden doğmuş, çıkar çatışmaları, paylaşımından bes- lenmiş töre cinayetlerinin bile kimi raconları vardır. Düğün- de, namaz kılanları toplu katliam, kadın, çocuk ayırma- dan herkesi birden öldürmek hiç görülmemişti...” PKK ile savaşımda korucu kullanmada gelinen nok- ta, en yoksul, yoksun bölgelerdeki eğitimsiz insanların etkin silahlarla donanımının kendi başına tehdit oluştur- ma boyutları bir yana, işletilemeyen denetim çarkları, siyasetin kaçınılmaz verdiği ödünlerle beslenmesiyle or- taya çıkan vahim tablonun aynası.. yorumları, eleştiri- leri ne kadar doğruysa gelinen noktayı, boyutunu açıklamada çok yetersiz kalıyor... Sonuçta aynı aileden aynı köyü paylaşan insanlar karşı karşıya geldiklerinde, ötekileri tümü ile yok et- me güdüsü ile hareket ediyor. Üstüne üstlük hepsi de dini bütün insanlarken, ibadet eden insanı katlede- biliyorlar. Bu nasıl bir ahlak dini yorumlaması, algı- laması? Emperyalizmin tutsağı yoksul İslam dünya- sında bunlar uzun yıllardan beri giderek insan olma hallerinden kopmuş, canavarlaştırılmış olarak yine- leniyor... Öyle olmasaydı Irak ABD işgali altında iken Iraklı Müslümanlar milyona varan sayılarda bir- birlerini her koşulda, toplu ibadet ederken de böyle- sine vahşi, kolay katledebilirler miydi? Mardin Mazıdağı Bilge köyünde yaşanan katliam, Irak’ta, İslam coğrafyasında çok uzunca bir zaman- dır yaşanmakta olan din kardeşleri katliamlarının, iba- det ederken bile kolayca gerçekleştirilmesi örnekle- rinin bir taklidi, sıçraması değil mi? Perde arkasında belki de PKK, DTP çizgilerinde, farklı mezhepler ek- seninde uzun soluklu çıkar çatışmalarından beslen- miş, töre cinayeti kimliği giydirilmiş düşmanıklar saklı kalsa da, ağırlıklı bir bireysel terör niteliği var de- niyor. Aynı hafta içinde bir benzerini Azerbaycan’da tek kişilik üniversite katliamında yaşamadık mı? Hem ABD, zengin kuzeyin dünyası, AB ülkelerinde bu türden katliamlar daha bir çoğunlukta. Ortak paydaları, insanın insan olma halleri ile ilgili değerlerin, her şeyin pazar ekonomisine teslim edildiği dünyada tüketilmesi, yerlerde sürüklenmesi değil mi? Emperyal çıkarlar adına yaratılan radikal İslami terör örgütleri, özgürlükler adına bireyin özgürleştirilmesi pa- ravanasında sistemin sömürü çarklarına, kucağına itil- mesinin ürünlerine ne demeli? Ötekiler kültürü ile az mı canavarlık yaşanıyor? Savaş suçları, demokrasi adına kuyruklu medya yalanları ile yaratılan piyasalar düze- ninde kanlı petrolün önlenemez yükselişi ile düzen dışına atılan, insan haklarını kullanamayan milyarlarca dünyalıya yeni milyarların katılmasına ne demeli? Afrika’nın pi- yasalar düzeninde getirisi kalmayınca, insanının insan olarak sayılmamasının ürünü açlık, eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik girdabında kabilelerin toplu katilamları, cinayetleri türemedi mi? Gemi korsanlığı nasıl bir gerçeğin cana- varı? Taliban türü insanlık dışı İslamcı terör odaklarını kim, daha önemlisi hangi koşullar yarattı?.. Mardin katliamını lanetlemek, utanmak kolay da, in- san olma hallerimizden ne kadar uzaklaştığımıza ayna tutmak hiç de kolay değil... soner@cumhuriyet.com.tr Bakan değişti, nükleer politikasõ aynõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız, nükleer santral ihalesine dönük ko- misyon raporunun gelecek hafta içinde ba- kanlõğa gelmesinin beklendiğini belirte- rek “Biz de Bakanlar Kurulu’na ilgili komisyon kararını aktaracağız ve Ba- kanlar Kurulu’nda bu, görüşmeye açı- lacak. Orada da hep be- raber gelişmeleri izleye- ceğiz. Nükleer enerji santralının ülkeye mut- laka kazandırılması ge- rekir” dedi. Bakanlõk görevine geti- rilişinin ardõndan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortak- lõğõ (TPAO) lokalinde dü- zenlediği ilk basõn toplan- tõsõnda Yõldõz, enerji baş- lõğõ ve enerji sektörünün, Ermenistan ve Azerbaycan ilişkilerinde süreli, yapõcõ bir argüman olarak kullanõlacağõnõn altõ- nõ çizdi. Yõldõz, Azerilerle doğalgaz konusunda görüşmelerin uzadõğõ yönündeki eleşti- rilere “Görüşmelerin hemen hemen sonuna geldik. Herhangi bir fiyatta an- laşılmazsa tahkim olur mu falan diyo- ruz. Fiyatta anlaşırız” diye yanõt verdi. OECD, üye 30 ülkenin ekonomik, kültürel ve demografik fotoğrafõnõ çekti. Türkiye alarm verdi: Ekonomi de akõl sağlõğõ da bozuk Ekonomi Servisi - Ekonomik İşbirliği ve Kal- kõnma Teşkilatõ’nõn (OECD) yayõmladõğõ rapor, Türkiye’de neredeyse tüm göstergelerin alarm verdiğini ortaya koydu. Buna göre Türkiye ge- lir eşitsizliğinin azaltõlmasõnda önemli mesafe- ler aldõ, ama bebek ölümlerini ve ço- cuk yoksulluğunu önlemede ba- şarõlõ olamadõ. Toplumdaki “zorbalık ve kaba- dayılık” niteliğiyle de dikkati çeken Türkiye, 21 OECD ül- kesindeki “akıl sağlığı” verileri açõsõndan da en olumsuz tab- loyu sergiledi. Rapora göre “futbol uğ- runa sayısız cinayetin işlendiği, neredeyse olaysız futbol karşılaşması geçmeyen Türkiye aynı zamanda spora en az zaman ayıran OECD ülkesi” oldu. OECD’nin “Bir Bakışta Toplum 2009” ra- porunda yer alan saptamalar şöyle: * Türkler “en arkadaş-dost canlısı” toplum olarak OECD’nin ilk sõrasõnda yer alõrken, boş zaman değerlendirmede “Kültürel Etkin- liklere Ev Sahipliği Yapma ya da Katılma” sõralamasõnda sõfõr çekti. Diplomalı işsiz cenneti: Türkiye’de, üniversite mezunlarõ arasõnda ise işsizlik 8.2 düzeyinde gerçekleşti. Bu rakamla OECD ül- keleri arasõnda üniversite mezunlarõ en fazla işsiz gezen ülke oldu. Bu alanda Türkiye’ye en yakõn işsizlik rakamõ yüzde 7.3 ile İspanya’da bulunuyor. Öğrenci performansı kötü: Öğrencilerin okuduğunu anlama, matematik ve bilim alanõn- da başarõsõnda 30 ülke arasõnda Türkiye sondan ikinci olarak, sadece Meksika’yõ geçti. Zorbalık dikkat çekici: OECD ülkelerinde her 10 gençten 1’i zor- balõk kurbanõ. Çocuklarõn en faz- la zorbalõkla karşõlaştõğõ ülkeler ise Türkiye ve Yunanistan. Tüm göstergelerde alarm: Türkiye, “nüfusa oranla istihdam, gelir eşitsizliği, 65 yaşında ömür beklentisi, bebek ölümleri, bilgi seviyesi yeterli olmayan öğrencilerin oranı, mut- luluk algısı, kişi başına net mil- li gelir” başlõklõ yedi göster- gede en altlarda yer aldõ. Uyarõyõ ifade eden en faz- la kõrmõzõ õşõk Türkiye’de. TV seyretmek göz- de: Rapora göre OECD ülkelerinde insanlar boş zamanlarõnõ en çok televizyon izleyerek geçiri- yorlar. OECD ortalamasõ yüzde 36, Türkiye’de yüzde 40. Boş vakitte eş-dost zi- yareti: Eş-dost ziyareti ve ar- kadaşlarla eğlenme boş va- kitte aldõğõ pay itibarõyla ise Türkiye OECD toplumlarõ arasõnda birinci oldu. Dünya Mücevherat Konfederasyonu’na yeni üye olan Türkiye, bir yõla iki başarõ sõğdõrdõ Mücevherde İtalya’yı yakaladık Gelir eşitsizliğinin azaltõlmasõnda önemli mesafeler alan Türkiye’de Batõlõ gözüyle her işimiz çelişkili; futbol uğruna cinayet işleniyor ama en az spor yapanlar Türkler. “Akõl sağlõğõ” sõralamasõnda en bozuk ülkelerden biri de Türkiye. Yıldız, “Bakan olduğunuz gün sakalınızı ke- seceğinizi söylemiştiniz?” sorusuna, “Ener- ji sorunlarında böyle bir başlık yok” dedi. SANTRAL DEĞİL, TATİL KÖYÜ İSTİYORUZ GÜLNAR (AA) - Mersin’in Gülnar ilçesine bağlõ Bü- yükeceli (Ovacõk) beldesinde nükleer santral yanlõsõ 23 yõllõk belediye başkanõ dayõsõndan koltuğu devralan ye- ni Belediye Başkanõ Mehmet Kale, yöre halkõnõn, iş- sizliğe çare olacağõ umuduyla önceleri santral yanlõ- sõ olduğunu, ancak şimdi inşaata ve üretime başlansa bile belde halkõna sadece bekçilik ve temizlik işlerinin kalacağõnõn farkõna vardõğõnõ belirtti. Kale, şunlarõ söy- ledi: “Santral Karşõtõ Komisyon’un üyeleri olarak An- kara’da çalmadõk kapõ bõrakmayacağõz. Santralin eş- siz koylarõmõzõ turizm tarihine gömmesine izin verme- yeceğiz. Buraya santral yerine tatil köyü kuralõm.” OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Dünya Mücevherat Konfederasyo- nu’na (CIBJO) üye olduktan kõsa bir sü- re sonra kongrenin Türkiye’de yapõl- masõnõ sağlayarak önemli bir gelişmeye imza atan Türk Mücevherciler Birliği Yö- netim Kurulu Başkanõ İmam Altınbaş, CIBJO yönetimine de girerek ülke adõ- na önemli bir başarõ getirdi. “Dünya fut- bolu için FIFA neyse mücevher sek- törü içinde CIBJO odur. Bu nedenle burada olmak, önemli olmaktan öte bir anlam taşıyor” diyen Altõnbaş, özellikle tüke- tici açõsõndan dünya mücevher endüs- trisinin normlarõnõn belirlenmesinde Türkiye’nin karar verici ülkeler arasõn- da yer alacağõnõn altõnõ çizdi. Tekstil kadar popüler Yönetimde 20 kişinin yer aldõğõnõ an- latan Altõnbaş, önemli oyuncular arasõnda yer almanõn ülkeye büyük katkõlar sağ- layacağõnõ dile getirdi. Dünyada İtal- ya’nõn sektör lideri olduğunu hatõrlatan Altõnbaş, ancak Türkiye’nin tanõtõma, üretime ve tasarõma önem vermeye başlayarak ciddi gelişmeleri çok kõsa sürede yaşayabileceğini söyledi. Sektör büyüklüğü, istihdam, ihracat ve benzeri sorularõ yanõtlayan Altõnbaş’õn verdiği bilgiye göre Türkiye’de mücev- her sektörünün tekstil kadar popüler ol- mamasõ için hiçbir neden yok. Zira 10 milyar dolarlõk bir hacme sahip sektör- de yüksek teknoloji uygulansa bile işle- rin yüzde 50’si elle yapõlõyor. Yani oldukça emek yoğun bir sektör. Bugün 30 bin perakendeci, 5 bin toptancõ ile 250 bin kişilik bir istihdam yaratan sektör, biraz destek biraz da sektörün kendini geliştirmesiyle ciddi bir istihdam kaynağõ haline gelebilir. Emek yoğun bir iş olduğu için İtal- ya’nõn sektör lideri olmasõna karşõn son yõllarda bir atõlõm yapamadõğõnõ, tam tersine gerilemeye gittiğini anlatan Altõnbaş, bu konuda ciddi potansiye- le sahip Türkiye’nin uluslararasõ olu- şumlarõ artõk daha iyi kullanmaya baş- ladõğõnõ, bunun da olumlu bir katkõ ya- pacağõnõ söyledi. Altõnbaş, “Bu kongre belki hemen sa- tışlara yansımayacak ama altı ay son- ra ciddi bağlantıların yolunu acacak. İmaj açısından da ülkenin potansiye- li ortaya çıktı ve yayılacak” dedi. Dünya Kuyumculuk Kon- federasyonu CIBJO’nun 2009 Yõlõ Kongresi 3-5 Mayõs 2009 tarihleri arasõnda İstanbul’da ya- põldõ. Türkiye’nin üyeli- ğinin ilk yõlõnda bu ka- rarõn alõnarak kongrenin İstanbul’da yapõlmasõ, ülke adõna çok önemli bir başarõ olarak yo- rumlandõ. Kongreye 69 ülkeden 500’ün üzerinde delege katõldõ. Başbakan Erdoğan’õn da açõlõşõna katõldõğõ kong- rede CIBJO Başkanõ Dr. Gaetano Cavalieri, ge- leneksel hale gelen kon- grenin İstanbul’da ya- põlmasõnõn Türkiye’yi mücevher endüstrisinin öncüsü olan seçilmiş ül- keler arasõna dahil etti- ğini söyledi. CIBJO 2009’UN ARDINDAN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mücevher sektörüne oldukça sõcak bakõyor. Mal varlõğõ konusunda büyük oğlunun altõnlarõnõ bozdurarak ciddi bir servete kavuştuğu yönündeki beya- natõyla mal varlõğõnõn açõklanmasõnda önemli rol oynayan Cihan Kamer’in, küçük oğlu ile gizli ortak olmasõyla süren dost- luğu çeşitli yorumlara neden olmuştu. Örneğin, değerli taş- lardaki ÖTV’nin kaldõrõlmasõ daha önce de gündeme gelmişti. KDV ve ÖTV toplamõna göre Ağustos 2002 öncesi põrlantada toplam vergi yüz- de 26, Ağustos 2002 sonrasõ, 2004’e kadar da yüzde 24 düzeyindeydi. KDV kaldõrõldõktan sonra ÖTV yüzde 20 olarak belirlenmiş, sektörde 2002’ye göre 6 puanlõk avantaj sağlanmõştõ. Bu konudaki tartõşma, Başbakan Erdoğan’õn yakõn arkadaşõ Atasay’õn sahibi Cihan Kamer’in põrlanta işine girmesi, sonra da Atagold’da Başbakan’õn oğluyla ortaklõğõnõn ortaya çõkmasõyla tekrar gündeme gelmişti. Konfederasyona seçilen ilk Türk olan İmam Al- tõnbaş, ülkenin mücevher ticaretinin kurallarõnõn belirlendiği yerde etkin bir oyuncu haline geldi- ğini söyledi. Altõn ve mücevherde dünyanõn sayõlõ ülkele- rinden olan Türkiye, de- ğerli taşda sõkõntõlõ. Sõ- kõntõ, değerli taşõn ham- maddesinden alõnan yüz- de 20’lik ÖTV’ye bağla- nõyor. Bu alanda dünya lideri İsrail. Ancak Tür- kiye, İsrali’e yaklaşmak bir yana, önemli oyun- cularõ Dubai, Çin, Bel- çika ve Hindistan ile re- kabet bile edemiyor. Bu ülkelerin hiçbirinde ver- gi yok... Verginin kaldõrõlmasõnõn kayõt dõşõlõğõ gidereceği belirtiliyor. Zira geçen yõl 1 milyar 250 milyon dolarlõk de- ğerli taş ge- tirildiği, an- cak bunun resmi kayõt- larda 10 milyon dolar olarak gö- rüldüğü ileri sürülüyor. Geçen yıl sektörde 1.5 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Bu yıl gerileme beklenmiyor. 2010’da da ihracatın artacağı belirtiliyor. İmam Altınbaş küresel yönetici Tasarım Fagold’a aittir. Başbakan sektöre sõcak Kaynak:immib.org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear