Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Kriz, Tehlike ve Fırsat
Kriz sözcüğü, Çincede, tehlike (Wei) ve fırsat (Ji)
karakterlerinden oluşuyormuş! Bugünlerde insanlı-
ğın bu iki durum arasında bir yerde olduğunu dü-
şünüyorum. Büyük tehlikeler ve büyük tarihsel ola-
naklar bizleri bekliyor.
2007 mali kriziyle birlikte egemen sermaye birikim
modelini destekleyen ideolojik yapı çatırdamaya
başlayınca hem bireysel hem de toplumsal ölçekte
çok patlayıcı bir ortam oluşmaya başladı. Bireysel öl-
çekte, trajik sonuçlara yol açan kimlik krizleri yaşa-
nıyor. Toplumsal düzeyde, yerleşik sınıf uzlaşmala-
rı bozuluyor, “yönetilenler, eskisi gibi yönetilmek is-
temediklerini” çeşitli yollardan ifade ediyorlar.
Tarih bize, bu koşullarda, egemen sınıfların seç-
kinlerinin var olanı korumaya yönelik siyasi kültürel
(çoğu zaman, kimlik siyasetine dayalı) stratejilere, da-
ha baskıcı rejimlere yöneldiklerini gösteriyor. Bu yüz-
den “Ji” yi değerlendirmek, çıkış yolu bulmak, halk
kitlelerinin ortak davranma ka- pasitelerine kalıyor.
Kimlik krizlerinden…
Yaklaşık 30 yıldır, hemen tüm toplumsal süreçle-
ri, ekonomik verimlilik, alınıp satılabilirlik ölçütleriy-
le değerlendiren, tüketimi ne pahasına olursa olsun
körükleyen bir “piyasa popülizmi” egemendi. Bu kül-
türde zaman “hemen şimdi”ye, bireyin kimliğinin is-
tikrarı, hazlarının “hemen şimdi” tatmin edilmesine,
yaşamlarının her ayrıntısını yakından izlemeye zor-
landığı “ünlülerin” kullandığı, hazları temsil eden mar-
kalara indeksleniyordu.
Bu kimlikler, krizle birlikte kendilerini, alıştırıldıkları
realitenin çözülmeye başladığı bir ortamda buldular.
Artık, ücretlerini, kredi kartlarını, gözlerini kamaştıran
markalara ulaşmanın araçlarını, geleceğe ilişkin
planlarını hızla yitiriyorlardı. New York Times’ın ak-
tardığına göre, geçtiğimiz bir yıl içinde çalışanlar ara-
sında, anksiyete, depresyon, kronik uykusuzluk,
“panik atak” olaylarında, intihar, uyuşturucu kullan-
ma eğilimlerinde çok belirgin artışlar gözleniyormuş.
Bir süredir, uluslararası medya, bu insanların ser-
giledikleri, akıl dışı tepkilerin örnekleriyle dolu. Yal-
nızca mart ayı içinde ABD’de, silahlı saldırılarda, okul-
larda gerçekleştirilen toplu öldürme olaylarında
60’tan fazla insan yaşamını yitirdi. Almanya, Finlan-
diya gibi iki ülkede de benzer olaylar yaşandı. İngil-
tere’deyse 14-19 yaş arası gençler arasında, silah-
lı çatışmalarda, geçen yılın başından bu yana, 32’si
siyah 50’si beyaz 90 genç yaşamını yitirdi.
Le Monde’un aktardığı bir araştırma, Fransa’da, 16-
25 yaş arası gençliğin gelecekten, iş bulma, ev, ai-
le sahibi olmaktan umutlarını kestiğini ortaya koyu-
yor. Der Spiegel’in ve Financial Times’ın aktardığı-
na göre Almanya’da, özellikle 15 yaş civarındaki genç-
lerin Neo-Nazi örgütlere ilgisi hızla artıyormuş.
Prof. Klare, The Asia Times’da yayımlanan bir ça-
lışmasında, küresel çapta artmaya başlayan yok-
sulluğun, işsizliğin, Meksika’dan Yeni Gine’ye, küresel
bir suç dalgası yarattığına dikkat çekiyordu. İnsan-
lar yoksullaştıkça suç örgütlerinin ağına düşme ola-
sılıkları, gelişmekte olan ülkelerde güvenlik güçleri ara-
sında yoksulluk ve rüşvet artıyormuş.
Prof. Dominique Moisi, ABD’de yaşananları,
Fransız Devrimi öncesi koşullara benzetiyor. O dö-
nemin ekmek kıtlığı, bugünün ev krizine, iş krizine ben-
ziyor. Fransız monarşisini yönetenlerinin umarsızlı-
ğı, aristokrasinin aşırı yaşam tarzı da, mali sektör üst
düzey çalışanlarınınkine… G20 protestolarında gö-
ze çarpan “Bankacıları yiyiniz” sloganı, başka
benzerliklerin de olabileceğine işaret ediyor.
Kitle refleksine…
Fransa, İtalya’dan Yunanistan’a, Baltık ülkelerine,
Doğu Avrupa’ya, hatta Tayland’a, G20 ve NATO top-
lantılarına kadar yaygın, şiddet unsurları da içerme-
ye başlayan grevler, genel grevler ve protesto gös-
terileri, bu yılın yaygın, olaylı 1 Mayıs kutlamaları, şe-
killenmekte olan yeni kitle refleksine, sendikaların bir-
likte davranma eğilimlerindeki artış yeni bir ruh ha-
line tanıklık ediyor. İnanılır gibi değil ama bu yıl ABD’de
yapılan kapsamlı bir kamuoyu araştırmasına göre hal-
kın yalnızca yüzde 53’ü, kapitalizmin sosyalizmden
daha iyi olduğunu düşünüyormuş. Wall Street Journal,
halkın yüzde 55’i popülist oldu, diyor.
Kitle eylemlerindeki canlanma geleneksel işçi sı-
nıfıyla, öğrencilerle sınırlı değil. Foreign Policy der-
gisinde Josua Kurlantzick, “Burjuva Devrimi”
başlıklı yazısında, küresel çapta oluşan “yeni orta
sınıfın” Latin Amerika’dan Asya’ya kadar “demok-
rasiye”, “seçilmiş hükümetlere” karşı ayaklanmaya
başladığından yakınıyordu. İlk önce, bizim de ak-
tardığımız, bir İngiliz Savunma Bakanlığı raporunda
saptanan bu “yeni orta sınıf ” kavramı, “küreselleşme
döneminde”, finans, hizmet sektörlerinde yaşanan
işçi sınıfı şekillenmesini de yansıttığından, aslında
çok daha karmaşık bir olguya işaret ediyor ve ge-
leceğin kritik hegemonya mücadelelerinin çoktan
başladığını haber veriyor.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Bahçeli, değişikliğin seçim hükümetinin emaresi olduğunu söyledi, dõşarõdan bakan atanmasõnõ eleştirdi
MHP’ye göre seçim yakõnANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - MHP Genel Başkanõ
Devlet Bahçeli, kabine değişik-
liğinin, “seçim hükümeti ema-
releri” taşõdõğõnõ söyledi.
Bahçeli grup konuşmasõna
Mardin’de bir düğün evine ya-
põlan saldõrõda yaşamõnõ yitiren 44
kişinin yakõnlarõna başsağlõğõ di-
leyerek başladõ. Konuşmasõnda,
Adana Büyükşehir Belediye Baş-
kanõ Aytaç Durak’a yönelik id-
dialara tepki gösteren Bahçeli,
YSK kararlarõnõn kesin olduğu-
na dikkat çekti. Başbakan Tay-
yip Erdoğan’õn yaptõğõ kabine
değişikliğine değinen Bahçeli,
Dõşişleri Bakanlõğõ’na parla-
mento dõşõndan bir isim olan
Ahmet Davutoğlu’nun atanma-
sõnõ, AKP’nin 338 milletvekili
içinde bu görev için “liyakatlı
bir isim bulunamamasına”
bağladõ. Kabine değişikliğinin
“levha değiştirilmesi”nden fark-
lõ olmayacağõnõ kaydeden Bah-
çeli, “Değişiklikler, bu kabi-
nenin seçim hükümeti olduğu
yönünde emareler vermekte-
dir” değerlendirmesini yaptõ.
Bahçeli, anayasa paketiyle il-
gili partisinin “kırmızı çizgile-
rini” de bir kez daha anõmsattõ.
Türkiye’nin üniter yapõsõ ve mil-
li devlet niteliğine “halel” geti-
recek, Türkiye’yi ABD ve
AB’nin dayatmalarõ karşõsõnda
“noter” haline dönüştürecek,
milli birlik, resmi dil ve eğitim gi-
bi konularda anayasal çerçeveyi
sulandõracak değişiklikleri “tar-
tıştırmayacaklarını” belirten
Bahçeli, Cumhurbaşkanõ ve 22
Temmuz 2007’de seçilen parla-
mentonun görev süreleriyle ilgi-
li de net tavõr koydu. 31 Mayõs
2007’de yapõlan anayasa deği-
şikliğine göre cumhurbaşkanõnõn
görev süresinin 5, milletvekille-
rinin de 4 yõl olduğunu ifade
eden Bahçeli, milletvekili se-
çimlerinin 2011, cumhurbaşkanõ
seçiminin 2012’de yapõlmasõ ge-
rektiğine işaret etti. Bahçeli, bu
sürelerin uzatõlmasõnõn anaya-
sayla mümkün olabileceğini, an-
cak MHP’nin “böyle bir zorla-
manın içinde yer almayacak-
larını” ifade etti.
Bahçeli, terörle mücadele ko-
nusunda da PKK’nin “tam im-
hası” için çalõşõlmasõ gerektiği-
ni söyledi. Bahçeli, “Halen adı
konmamış olsa bile, AKP hü-
kümetinin Barzani üzerinden
yürüttüğü görüşme ve ilişki
trafiğinin adı, PKK terör ör-
gütü ile örtülü veya dolaylı
müzakeredir” dedi.
Bahçeli, Dõşişleri Bakanlõğõ’na parlamento dõşõndan bir isim olan Ahmet
Davutoğlu’nun atanmasõnõ, AKP’nin 338 milletvekili içinde bu görev için
“liyakatlõ bir isim bulunamamasõna” bağladõ. Bahçeli, anayasaya göre mevcut
cumhurbaşkanõnõn görev süresinin 5 yõl, parlamentonun da 4 yõl olduğunu
belirterek, “Bunun dõşõndaki zorlamalarõn içinde yer almayacaklarõnõ” söyledi.
Bahçeli
aynaya
baksın
Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin dõşarõdan bakan
atanmasõyla ilgili sözlerine tepki göstererek,
“Bize bunu tavsiye ederken önce aynaya bir
bak; kendi koalisyon hükümetinizde battõnõz,
batarken de ABD’den Kemal Derviş’i
hükümetinize dõşardan aldõnõz” dedi.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Başba-
kan Tayyip Erdoğan,
kabine değişikliğinin ar-
dõndan ilk grup toplan-
tõsõnõ yaptõ. Milletve-
killeri, kabineye yeni
giren bakanlarõn önün-
de kutlama kuyruklarõ
oluştururken, kabine dõ-
şõnda kaldõktan sonra
açõklamalarõyla dikkat
çeken eski Milli Eği-
tim Bakanõ Hüseyin
Çelik’in toplantõya ka-
tõlmamasõ dikkat çekti.
Kabine değişikliğine
ilişkin eleştirilere yanõt
veren Erdoğan, parti-
sinde makamlar ve rüt-
belerin önemli olmadõ-
ğõnõ, esas olanõn hiz-
met olduğunu kaydet-
ti. Bakanlarla ilgili ola-
rak akla hayale gelme-
dik iddialarõn ortaya
atõldõğõnõ belirten Er-
doğan, bunlara kulak
asmadõklarõnõ dile ge-
tirdi. Türkiye’nin en son
ihtiyaç duyduğu şeyin
gerilim olduğunu vur-
gulayan Erdoğan, “Hiç-
bir gerilimin tarafı ol-
madan, hizmete de-
vam edeceğiz” dedi.
Ekonomik krizi de-
ğerlendiren Erdoğan, bi-
rilerinin zil takõp oyna-
mak istediğini, enflas-
yon açõklandõğõ zaman
istedikleri gibi rakamlar
çõkmayõnca çõlgõna dön-
düklerini ileri sürdü.
2007’de demokrasiye
yönelik istikrarõ bozma-
yõ hedef alan tartõşmalar
yaşandõğõnõ, bunlarõn
üzerine genel seçim, re-
ferandum, yerel seçim
gibi olaylarõn yaşandõ-
ğõnõ kaydeden Erdoğan,
tüm bunlara karşõn eko-
nominin dengelerinin
sarsõlmadõğõnõ savundu.
Bazõ ülkelerdeki ekono-
mik durumla ilgili sayõ-
sal rakamlar veren Er-
doğan, milletvekillerine
dönerek “Belki not al-
mak isteyenler olursa
almalarında fayda var,
görüyorum ki ülke-
mizde notlar bundan
sonra çok daha itibar
görecek” diyerek Erge-
nekon imasõnda bulundu.
MHP Genel Başkanõ
Devlet Bahçeli’nin Dõş-
işleri Bakanlõğõ’na dõşa-
rõdan bakan atanmasõna
ilişkin sözlerini eleşti-
ren Erdoğan, “Bize bu-
nu tavsiye ederken ön-
ce aynaya bir bak, ken-
di koalisyon hükümeti-
nizde battınız, batar-
ken ABD’den Kemal
Derviş’i hükümetinize
dışardan aldınız. Ken-
diniz yaptığında olu-
yor da bir başkası ya-
parken niçin olmuyor?
Siyasi tarihimize bak-
tığımızda 20’ye yakın
dışarıdan girmiş bakan
var. Yasalar buna mü-
saade ediyor mu edi-
yor, mesele bitmiştir.
Senin düşüncelerin de
beni bu noktada ala-
kadar etmiyor” dedi.
DTP’Lİ AYNA, MARDİN’DE KULLANILAN SİLAHLARIN DEVLET MALI OLUP OLMADIĞINI SORDU
‘Katliam koruculuk sisteminin eseri’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP
Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün Avrupa
Konseyi ve Sosyalist Parti Grubu (PES) Baş-
kanlõk Kurulu toplantõsõna gitmesi nedeniyle,
bu haftaki grup toplantõsõnda konuşan DTP
Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna,
Mardin’deki katliamõn “devletin silahlan-
dırarak koruculaştırdığı bir aşiretin ken-
di arasında yaşanan iç çatışmasından”
kaynaklandõğõnõ söyledi.
Ayna, “Mardin’deki olay her ne kadar
aile içi çatışma olarak yansıtılsa da biz-
zat devlet eliyle yürürlüğe konulan
Kürt’ün Kürt’e kırdırılma politikası-
nın sonucudur” görüşünü savundu. Ko-
rucularõn bölgede faili meçhulden, tecavü-
ze kadar birçok suça karõştõğõnõ kaydeden
Ayna, Mardin’deki olayla ilgili 8 kişinin
gözaltõna alõndõğõnõn açõklandõğõna dikkat çe-
kerek “O insanları katleden silahlar ve
kurşunlar devlete mi ait? Biz bu konuda
kuşku duymuyoruz. Bu nedenle diyoruz
ki, koruculuk sistemi derhal lağvedil-
melidir” diye konuştu.
Partisine yönelik operasyonlarda 222 ki-
şinin tutuklandõğõnõ ve bunun darbe girişi-
mi olduğunu savunan Ayna, yargõnõn da
operasyonlara uygun delil yaratma çabasõ-
na girdiğini söyledi. Ayna, “Ne yazık ki,
Ergenekon’da Fırat’ın doğusuna geçe-
meyen, Deniz Feneri başta olmak üzere
yolsuzlukların üstüne gidemeyen yargı
DTP için seferber olmuştur. İşkencecileri
yargılamayan yargı, çocukları yargıla-
mak için devreye girmiştir” dedi.
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker
Başbuğ’un saatlerce konuşmasõ karşõsõnda
hükümetin sus-pus olduğunu belirten Ay-
na, “Madem siyasete bu denli meyillisi-
niz, o halde çıkarın üzerinizdeki üni-
formayı ve siyasete girin. Mustafa Kemal
‘Üniformayla siyaset olmaz’ diyerek as-
kerle siyaset arasına bir sınır çekmemiş
miydi? Peki bunlar ne yapıyor? Musta-
fa Kemal’e bağlı olduklarını iddia eden-
ler, onun çizgisini yerle bir etmektedir”
görüşünü savundu.
Çözümsüzlüğün ve çatõşmalõ sürecin bu
şekilde sürdürülemeyeceğini kaydeden
Ayna, “Eğer bu çözümsüzlük politika-
sından vazgeçmezseniz, ülkemiz par-
çalanmaya doğru gidecektir. Halkları-
mız neredeyse kopma noktasına gelmek
üzeredir” dedi.
Başbakan Erdoğan’õn seçimlerdeki ba-
şarõsõzlõk sonucunda kabinesini değiştirmek
durumunda kaldõğõnõ belirten Ayna, bu zo-
runluluğun “ekonomik krizin teğet geç-
mediğinin” de kanõtõ olduğunu vurguladõ.
Muhalefetin yükselmeye başladõğõnõ gören
Erdoğan’õn kabinesini değiştirmek zorun-
da kaldõğõnõ ifade eden Ayna, “yeni oyun-
cuların sahaya sürüldüğünü” ifade etti.
Siyasi yasak kalkıyor
Anayasa değişikliğiyle siyasi partilerin kapatõlmasõnõ zorlaştõrmak isteyen
AKP, kişilere uygulanan 5 yõllõk siyasi yasağõ da kaldõrmayõ hedefliyor
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Siyasi partilerin kapatõl-
masõnõ, Venedik kriterlerini yaşama geçi-
rerek ve Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõ-
sõ’nõn doğrudan kapatma davasõ açma yet-
kisini sõnõrlandõrarak olanaksõz hale getir-
mek isteyen AKP, kapatma kararõ verilse
bile parti yöneticileri ve milletvekillerine
5 yõllõk siyasi yasak uygulamasõnõ da kal-
dõrmayõ hedefliyor.
AKP’nin anayasa paketini oluşturmak
üzere kurduğu komisyon, Başbakan Tay-
yip Erdoğan’a yaklaşõk 20 maddelik pa-
ketle ilgili genel bir bilgi sundu. Erdoğan’õn
madde sayõsõnõ fazla bulduğu, paket üze-
rinde biraz daha çalõşõlmasõnõ istediği be-
lirtildi. Erdoğan’a sunulan paketin seçenekli
maddelerden oluştuğu öğrenildi.
Siyasi partilerin kapatõlmasõnõ nere-
deyse olanaksõz hale getirmek isteyen
AKP, davanõn açõlmasõ ve Anayasa
Mahkemesi’nin kapatma kararõ vermesi
durumunda da kapatõlan partilerin yöne-
ticilerine ve milletvekillerine 5 yõllõk si-
yasi yasak uygulanmamasõnõ istiyor. Pa-
kette, bu konuda da seçenekli öneriler yer
alõyor. İlk seçenekte bir siyasi partinin ka-
patõlmasõna neden olan kişilerin millet-
vekili olmasõ durumunda milletvekilli-
ğinin düşmesi, ancak hiçbir şekilde siyasi
yasak konmamasõ formülü yer alõyor.
İkinci seçenekteyse 5 yõllõk siyasi yasak
yerine kapatmaya neden olan siyasi par-
ti üyelerine bir sonraki genel ya da yerel
seçimlere girmeme cezasõ verilmesi ön-
görülüyor. Anayasa Mahkemesi’nin ya-
põsõnõn değiştirilmesine ilişkin düzenle-
melerin de yer aldõğõ pakette, mahkeme-
nin üye sayõsõnõn 21’e çõkarõlarak üyele-
rin bir bölümünün TBMM Genel Kuru-
lu tarafõndan seçilmesi de öngörülüyor.
Emine Ayna
ERDOĞAN’DAN YANIT:
İSTANBUL / ANKARA
(Cumhuriyet) - Şişli Belediye
Başkanõ Mustafa Sarıgül,
DSP’nin 17 Mayõs’ta yapõlacak
kurultayõnda genel başkanlõğa
aday olmayacağõnõ açõkladõ. Ku-
rultayda Rahşan Ecevit’in Prof.
Dr. Alemdar Yalçın’õ destek-
leyeceği öğrenildi.
Sarõgül, düzenlediği basõn top-
lantõsõnda, Türkiye’nin muha-
lefet değil yeni bir başbakan
aradõğõnõ vurgulayarak “Halkı-
mız sosyal demokratları bir-
arada görmek istiyor. Toplu-
mu bölmeyecek, ortak değer-
lerimiz etrafında birleşecek
yepyeni bir harekete ihtiyaç
var. Bunu başaracağız” dedi.
Sarõgül, DSP Genel Başkanlõ-
ğõ’na adaylõk iddialarõnõ “Suyu
taşıyacak sağlam testiye ihti-
yacımız var. Kırılan testinin
kulpu olmanın kimseye faydası
yok” sözleriyle değerlendirdi.
Sarõgül, gazetecilerin “DSP’nin
kurultayında birini destekle-
yecek misiniz” sorusuna
“DSP’nin içişlerine karışmam
etik değil” yanõtõnõ verdi. “Ye-
ni hareket mi başlatıyorsu-
nuz” sorusu üzerine de Sarõgül,
halk kendisini bir yere getiriyorsa
vakti geldiğinde durumu değer-
lendireceğini ifade etti.
Ecevit’ten Yalçın’a destek
Rahşan Ecevit ise, kurultay ön-
cesinde Eskişehir Belediye Baş-
kanõ Yılmaz Büyükerşen ve
eski TBMM başkanlarõndan
Hikmet Çetin ile bağlantõ kur-
du ancak temaslardan sonuç çõk-
madõ. Ecevit, dün bir grup il baş-
kanõ ve milletvekiliyle yaptõğõ
toplantõda süreçle ilgili görüşle-
rini dile getirdi. Ecevit’in ku-
rultayda Gazi Üniversitesi Eği-
tim Fakültesi öğretim üyelerin-
den Alemdar Yalçõn’õ destekle-
yeceği öğrenildi. Ecevit’in yakõn
çevresindekiler “Yalçın, Rahşan
Hanım’ın güvendiği, sevdiği
bir isimdir. Adaylığına itirazı
olmadığını ifade etti” dedi.
DSP KURULTAYI
Sarıgül
aday
olmuyor
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Şişli Cum-
huriyet Savcõsõ Mecit Ceylan, emeklilik istemine
açõklõk getirerek “Telefonlarım uzun süredir
dinleniyor. Ancak ben bu nedenden dolayı
emekliliğimi istemedim. Sağlık sorunlarım ne-
deniyle emeklilik talebinde bulundum” dedi.
İstanbul Şişli Cumuhuriyet Savcõsõ Ceylan, ka-
muoyunda “telefonlarının dinlendiği gerekçe-
siyle emekliliğini istediği” yönündeki tartõşmala-
ra açõklõk getirdi. Gazetemize açõklama yapan
Ceylan, “Telefonlarım dinlendiği doğru. 29
yıldır çalışıyorum ve gerçekten sağlığım yerin-
de değil. En iyi tercihin emeklilik olduğuna
karar verdim” diye konuştu. Ceylan, kendisi gi-
bi birçok hâkim ve savcõnõn telefonlarõnõn dinlen-
diğini ve bu durumun çok rahatsõz edici olduğu-
nu, ancak emekliliğini istemesinin nedenleri ara-
sõnda bu konunun yer almadõğõna dikkat çekti.
Ceylan, “İstifa etmedim, emekliliğimi istedim.
Doktorum sağlık sorunlarımın ciddi boyutlara
vardığını, işi bırakmam gerektiğini söyledi.
Emekliliğimi istememin nedeni budur” dedi.
SAVCI MECİT CEYLAN
‘Emekliliğimi sağlık
nedeniyle istedim’