Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
ğına ihbar mektubu da gelmedi. Katliamın henüz Er-
genekon’un marifeti olduğu da iddia edilmedi.
Ya nedir? Husumet! Öyleyse olayın başka yüzü-
ne bakalım.
Maskeli 6 saldırganın elinde 6 uzun menzilli silah.
Bol cephane? Nereden buldular, nasıl tedarik ettiler
bu silahları, cephaneyi?
Orası Güneydoğu. Bir zamanlar pazarlarında ucu-
za Kalaşnikof satılan bölgemiz.
Ama şimdi dincilerin, yalakaların akılları, olayı
başka yönlere çekmek için çalışmaya başlamıştır.
Silahları askere mal etmeye… Katliamın Silivri’den
yönetildiğini iddia etmeye hazırlanıyor olabilirler.
Askerlerin yönetime el koydukları dönemler dahil,
Güneydoğu hiçbir dönemde silahtan arındırılamadı.
Bir zamanlar: Örneğin bir köye giden askere köy-
lü silahını teslim etti. Asker köyden çıktıktan hemen
sonra gömülü diğer silahları topraktan çıkardı.
O zamanlar bu duruma bulunan gerekçe; ne yap-
sın köylü, devletin koruyamadığı canını kendi koru-
mak zorunda kalıyor, deniliyordu.
Lakin şimdi? Asker terör örgütüne karşı köylüyü,
kentliyi koruyor. Ama nafile! Oradaki insanlar gece
de gündüz de silahlı!
Merak bu ya; Ergenekon savcılığı Mazıdağı’nda ka-
zılar yaptıracak mı acaba? Neden olmasın!
RTE’nin dediği gibi “daha neler göreceğiz, neler?”
Daha sonraki günlerde neler olabilir?
Örneğin bir-iki gün sonra olayın medya yönünü,
medya ile ilgilenme görevi üstlenen taze Başbakan
Yardımcısı Bay Bülent Arınç yorumlayabilir.
AKP’nin ülkeye getirdiği siyasal ve toplumsal is-
tikrarı bozmak için medyanın Mazıdağı olayını iktidara
kazık atma olayına çevirdiğini söyleyebilir.
Laiklik anlayışının bu denli aşırı, Müslümanlığın kı-
sıtlayıcı ölçülerde kullanıldığı bir ülkede elbette böy-
le kanlı olaylara rastlanacağını, büyütülmemesi ge-
rektiğini de öne sürebilir.
Başbakanımıza gelince: Muhalefetin toplumsal kış-
kırtmalarının nihayet Mardin’de patlak verdiğini ir-
deleyen konuşmalar yapabilir.
Olmaz demeyin, olur olur!
Ergenekon savcılığı üzerine gitmez, soruşturma nor-
mal çizgisinde yürütülürse… cenazeler ağıtlar yakı-
larak kaldırılır.
Maskeli (yakın komşu ülkelere kaçmadılarsa) 6 ki-
şi yakalanır veya yakalanmaz.
Mardin olayı bir hafta on gün içinde derlenir top-
lanır, dolaplara kaldırılır.
Olay unutturulmak istenmiyor, siyasal bir kimlik ve-
rilmek isteniliyorsa soruşturmaya Ergenekon savcı-
lığı mutlaka el koyacaktır.
O zaman olay öyle alacalı bulacalı renklenir ki, “da-
ha neler görürüz, neler!”
Reuters’in yorum-haberine göre, eski bir ABD’li dip-
lomat, “Avrupalı olmayan RTE kendisini Müslüman
bir çevrede daha rahat hissediyor” diyor.
Ünlü haber ajansı; başı Doğu’da, ayakları Batı’da
demek istiyor.
Yıllardır yutturduğu geliştim ve değiştim söylem-
lerinden sonra:
Dışişleri’ne Türkiye’nin Batı eksenli geleneksel dış
politikasını ötelere, Doğu’ya taşıyan Ahmet Davu-
toğlu’nu getirerek “aslına dönüşüm” yolunu açmıyor
mu?
Neler gördük; daha neler göreceğiz, neler!..
SAYFA6 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
19HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 18
Edirne Y 21
Kocaeli B 18
Çanakkale B 21
İzmir B 22
Manisa B 21
Aydın B 24
Denizli Y 19
Zonguldak B 14
Sinop B 16
Samsun Y 15
Trabzon Y 15
Giresun Y 13
Ankara B 16
Eskişehir B 13
Konya Y 13
Sıvas Y 13
Antalya Y 22
Adana Y 22
Mersin Y 24
Diyarbakır Y 21
Şanlıurfa Y 22
Mardin B 21
Siirt B 21
Hakkâri B 11
Van Y 16
Kars Y 15
Oslo Y 14
Helsinki Y 8
Stockholm Y 14
Londra B 18
Amsterdam Y 15
Brüksel PB 14
Paris PB 18
Bonn B 16
Münih Y 17
Berlin Y 18
Budapeşte Y 18
Madrid PB 30
Viyana Y 15
Belgrad B 19
Sofya Y 18
Roma PB 19
Atina Y 20
Zürih Y 20
Moskova Y 19
Aşkabat PB 31
Astana A 16
Taşkent B 28
Bakû B 20
Bişkek Y 20
Tiflis Y 17
Kahire Y 25
Şam B 23
Ülkemizin geneli parçalı
ve çok bulutlu, Akdeniz,
İç Anadolu’nun güney-
doğusu Orta ve Doğu
Karadeniz, Doğu Ana-
dolu’nun kuzey ve ba-
tısı öğle saatlerinden
sonra sağanak ve gök-
gürültülü sağanak ge-
çecek. Yağışlar Doğu
Akdeniz, Orta Akde-
niz’in iç kesimlerinde
kuvvetli olacak.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Alfred Dreyfus, kendisine özünün ne oduğu tam
olarak açıklanmayan gizli belgeler nedeniyle tutuk-
lanır, yargılanır. Vatan haini ilan edilir. Yargılama sı-
rasında gazetelerin önemli bir bölümü kararını çok-
tan vermiştir; Dreyfus suçlu!
Ve Dreyfus hüküm giyer.
Etkili ve cesur bir köşe yazarı davaya farklı açıdan
bakar:
Emile Zola...
Yahudi kökenli olduğu için ayrıca hedef tahtası-
na konan Dreyfus’un mahkûmiyetini haksız bulan Zo-
la, 13 Ocak 1898’de “Suçluyorum” başlıklı bir yazı
kaleme alır. Yazının yayımlanmasından sonra Fran-
sız kamuoyu allak bullak olur.
Yazının bir bölümünü paylaşmak isterim:
“Şekil gerçeğe tercih edilmemelidir. Vatan sade-
ce toprak bütünü değildir. Bütün insanların tasada,
kıvançta birleştiği toprak, vatandır. Adaletin olmadı-
ğı vatan düşünülemez.
...Kamuoyunu şaşırtarak onu çileden çıkarmak ağır
bir suçtur. Sıradan ve gösterişsiz insanları zehirlemek,
gerici ve hoşgörmezlik tutkularını Yahudi düşmanlı-
ğına sığınarak körükleyip azdırmak, suçların en ağı-
rıdır. Eğer bu hastalık iyileşmezse insan haklarının öz-
gürlükçü Fransa’sı yıkılacaktır.
...Tüm insanlık bilimi geleceğin gerçek ve adalet
yapıtını oluşturmaya uğraşırken kılıcı çağdaş Tanrı ha-
line getirmek büyük bir cinayettir.
Bir tek tutkum var. Bunca acılar çeken ve mutlu-
luğa hakkı olan insanlık adına duyduğum aydınlık tut-
kusu. Coşkulu Protestan yüreğimden kopan çığlık-
tan başka bir şey değildir...”
Zola’nın bu satırlarını Adil Giray Çelik’in
“Sokrates’ten Sıvas’a, Tarihin Yargıladığı Davalar” ad-
lı kitabından aktarıyorum.
Yazıda altını çizmeden geçemeyeceğim pek çok
tümce var. Biri şu:
Adaletin olmadığı vatan düşünülemez!
Adalet üzerine pek çok söz okudum. Zola’nın bu
tanımı, adaleti tam da yerine koyuyor.
Bugüne gelirsek...
Özellikle medyamız açısından Fransa’nın 110 yıl
önce yaşadıklarını kopyalıyoruz. Öyle yazılar, öyle de-
meçler okuyorum ki... En medyatiklerinden biri şu:
“Efendim, bazı usul hataları olabilir ama, işin esa-
sına bakmak gerekir...”
Bu değerlendirmeye gerçek hukukçular çok gü-
zel yanıtlar veriyorlar. Ben hukukçu değilim. İnsan-
larımızın büyük bölümünün anlayabileceği bir dilden
görüşümü paylaşmaya çalışacağım.
Bir futbol maçı düşünelim...
“Esas” olan nedir? Gol atmak. Ama bunun kural-
lara, yani “usul”e uygun olması gerekiyor. Bir futbolcu
topu korner köşesinin yarım metre dışından çevirip
ortalıyor. Arkadaşı da nefis bir kafa vuruşuyla topu
filelere gönderiyor.
Tribünler ayakta!..
Müthiş bir gol.
Yorumcular da diyor ki: “Tamam, top yarım dışa-
rı çıkmış ama hareket çok güzel.”
“Ama usulüne uygun değil” diyene de çıkışıyorlar...
“Ufak tefek usul hataları olabilir...”
Oysa usul, esasın kapısıdır. Yanlış kapıdan doğ-
ru yere gidilir mi?
İşte böyle bir tartışma ortamındayız.
Dreyfus davası, Zola gibi “önce hukuk” diyenlerin
artması ve sorumlu noktada bulunanların önyargı-
lardan sıyrılmasıyla yön değiştirdi. Dreyfus aklandı.
Rütbelerini geri aldı. Onuruyla, şerefiyle görevinin ba-
şına döndü.
Gazetecisinden hukukçusuna, siyasetçisinden
aydınına kadar herkesin “önce hukuk” diyeceği
günlere...
ankcum@cumhuriyet.com.tr
İnşaat Enerjisi Sanayi ve Ticaret
AŞ’ydi. Yeni Pasifik’in 21 Mart
2005 tarihli Ticaret Sicil Gaze-
tesi’ndeki kayõtlara göre ortakla-
rõ Zahid Akman, Türkiye Deniz
Feneri Ankara Temsilcisi Mevlüt
Koca’ydõ. Ankara merkezli Ye-
ni Pasifik - Almanya’daki Deniz
Feneri operasyonundan 9 ay son-
ra, 17 Ocak 2008 tarihli Ticaret
Sicil Gazetesi adres kayõtlarõna
göre İstanbul Eyüp, Otakcõlar
Cad. No: 78 adresine taşõndõ. Bu
adres Yeni Dünya ile aynõ adresti.
Bu tarihten sonra Akman şirket
ortaklõğõndan ayrõldõ. Hem Pasi-
fik’in hem Yeni Dünya’nõn or-
taklarõ aynõ isimlerdi: “Zekeriya
Karaman, Mustafa Çelik, İs-
mail Kahraman...”
Almanya’nõn Nisan 2009’da
Türkiye’ye gönderdiği adli yar-
dõm talebinde yer alan eski ener-
ji şirketi yeni adõyla Kanal 7’nin
yeni yayõncõsõ oldu. Deniz Fene-
ri davasõnda skandalõn Türki-
ye’deki başsorumlusu olarak gös-
terilen Karaman, yeni şirkette
yüzde 40’lõk paya sahip olurken
diğer isimler İsmail Karahan ve
Mustafa Çelik de yüzde 15’er his-
se aldõ. Böylece Alman Savcõlõ-
ğõ’nõn Deniz Feneri dosyasõnda
“meslek edinilmiş şekilde do-
landırıcılık yapmaktan ötürü”
suçladõğõ Zahid Akman eskiden
sahibi olduğu bir şirketin yeni
adõyla Kanal 7’nin sahibi olma-
sõnõ RTÜK Başkanõ olarak onay-
layan isim olarak tarihe geçti.
Fener şirketi söndü
Almanya’nın geçen günlerde gönderdiği
adli yardımlaşma talebinde, “2002-2007
yılları arasında derneğin topladığı 41 milyon
Avro’luk bağışın en az 14.5 milyonunun amaç
dışı kullanıldığı, paranın bir kısmının Türki-
ye’ye götürülerek İstanbul’daki Kanal 7 tele-
vizyonu ve işletme şirketi olan Yeni Dünya İle-
tişim AŞ binasında zanlılara teslim edildiği”
bilgisine yer verildi. Yeni Dünya aranması is-
tenilen şirketler arasında da yer aldı. Deniz
Feneri e.V. iddianamesinde söz konusu şirket
şu ifadelerle yer aldı: “Deniz Feneri/Euro
7’ye ait eşyaların gözden geçirilip değerlendi-
rilmesi sırasında, Yeni Dünya İletişim AŞ’nin
hisse senetleriyle ticaretin yapıldığına dair ya-
zılar da bulunmuştur. Ekim 2005 ile Nisan
2007 tarihleri arasında Euro 7 hisse senetleri-
ni geri satın almış. Hisse senetleri geri satın
alındığı zaman, peki bunların parası nereden
ödeniyordu sorusuna tutuklu sanık Firdevsi
Ermiş, hisse senetlerinin geri alınması için
harcanan paranın, kendisinin ve Mehmet Taş-
kan’ın ‘keş’ kasasından çıktığını, bu paraların
da o ‘keş’ kasalara bağış paralarından...”
DOSYADAKİ VE İDDİANAMEDEKİ YENİ DÜNYA
Doktoralarını tamamladıktan sonra üniversi-
teden atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan
araştırma görevlileri, haklarını aramak için
bu kez “çadır kurup, nöbet tutmaya” başladı.
İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) Beyazıt’taki
merkez yerleşkesinde yer alan rektörlük bina-
sının karşısına kurulan çadırın önünde topla-
nan asistanlar “Bu üniversitede iş güvencesi
yoktur” yazılı pankart ve “Güvenceli iş, gü-
venli gelecek / 50/d asistan kıyımına son” yazı-
lı dövizler taşıdı. Araştırma görevlileri, YÖK
Başkanvekili Prof. İzzet Özgenç’e de istifa
çağrısı yaptı. İktisat Fakültesi Asistan Temsil-
cisi Levent Dölek, İÜ’deki araştırma görevlile-
rinin bir bölümünün, yönetimin inisiyatifiyle
33. madde kapsamına geçirildiği, bu sayede
üniversiteden atılmamalarının sağlandığını
anımsatarak “Ama Özgenç üniversitemize ya-
zı göndererek ‘33. maddeye geçenler tekrar
50/d’ye alınmazsa, bu kapsamdaki asistanları-
nızı, öğretim üyelerinizi YÖK tanımayacak’
demiştir. İzzet Özgenç istifa etmelidir” dedi.
Asistanlar üniversitede çadõr kurdu
Cumhuriyet Mitingi’ne çağrı
İstanbul Haber Servisi - Ulusal Sivil Top-
lum Kuruluşlarõ Birliği (USTKB), Dönem Söz-
cüsü İlhan Gülek, 17 Mayõs’ta Ankara’da dü-
zenlenecek Cumhuriyet Mitingi’ne tüm örgütle-
ri ile katõlacaklarõnõ belirtti. Gülek, evrensel hu-
kuk kurallarõnõ, insan haklarõnõ ve adaleti gözar-
dõ ederek, sivil toplum kuruluşlarõna, aydõnlara,
bilim insanlarõna, gazetecilere ve öğrencilere
karşõ yürütülen susturma girişimlerini bir kez
daha protesto edeceklerini vurguladõ.
Türkkan: Davalar bizi yıldıramaz
İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gençlik
Birliği (TGB) Başkanõ Adnan Türkkan, 19 Tem-
muz 2008’de Kadõköy’de düzenlenen “Atatürk ve
demokrasi” mitinginde “Kandõra’dakilere selam
gönderiyoruz. Tekirdağ’daki yiğitlere selam gön-
deriyoruz” sözleri üzerine “Suçu ve suçluyu öv-
düğü” gerekçesiyle Kadõköy 5. Sulh Ceza Mah-
kemesi’nde hâkim karşõsõna çõktõ. Basõn açõkla-
masõ yapan Türkkan, davalarõn kendilerini yõldõr-
mayacağõnõ ifade ederek, “17 Mayõs’ta Ata-
türk’ün huzuruna çõkacağõz. Hocalarõmõza, bilim
adamlarõmõza, siyasetçilerimize ve emekli asker-
lerimize selam göndereceğiz” diye konuştu.
Başkandan ‘ret’ kararına muhalef
İstanbul Haber Servisi - “Ergenekon” so-
ruşturmasõ kapsamõnda tutuklanan emekli Deniz
Binbaşõ Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Ki-
reçtepe ve Deniz Binbaşõ Erme Onat’õn tutuklu-
luklarõna yapõlan itiraz İstanbul 10. Ağõr Ceza
Mahkemesi tarafõndan reddedildi. Mahkeme baş-
kanõnõn “ret” kararõna muhalif kaldõğõ öğrenildi.
Haberleşmeye vergi indirimi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaş-
tõrma Bakanõ Binali Yõldõrõm, “İnternetten başla-
mak üzere hem mobil, hem de sabit telefonda
vergi indirimi yapacağõz” dedi. Bir araştõrmada
50 ülkedeki mobil telefonlardan alõnan dolaylõ
vergiler bakõmõndan Türkiye’nin vergi yükü
yüksek grupta yer aldõğõna değinen Yõldõrõm,
“1999 depreminde mobil telefon ücretlerine ko-
nulan vergi, kalõcõ hale gelmiş” diye konuştu.
MAHMUT LICALI
ANKARA - Sosyal Güvenlik
Kurumu (SGK), anlaşmalõ oldu-
ğu özel polikliniklere gönderdiği
yazõda emeklilere yönelik sağlõk
hizmet alõm sözleşmesinin Hazi-
ran 2009’da feshedileceğini bil-
direrek bu tarihten itibaren emek-
li hastalarõn muayene edilmeme-
sini istedi. Yeni uygulamayla
özel ve devlet hastanelerindeki
kuyruklarda beklemek zorunda
kalacak olan emekliler, SGK’ye
tepki gösterirken, özel polikli-
nikler ise SGK’nin amacõnõn özel
hastanelerin kârõnõ arttõrmak ol-
duğunu vurguluyor.
SGK, 2003’te özel poliklinik-
ler ile Emekli Sandõğõ arasõnda
imzalanan sağlõk hizmeti alõm
sözleşmesini haziran ayõnda fes-
hetmeye hazõrlanõyor. SGK tara-
fõndan geçen ay özel poliklinik-
lere gönderilmeye başlanan ya-
zõda, aile hekimliği uygulamala-
rõnõn yaygõnlaştõrõlmasõ ve sevk
zinciri uygulamasõna geçilecek ol-
masõ nedeniyle birinci basamak
sağlõk hizmeti sunucularõnca ve-
rilen hizmetlere ilişkin yeni bir dü-
zenlemeye gidilmesine karar ve-
rildiği bildirildi. Yazõda, SGK
Genel Sağlõk Sigortasõ Genel
Müdürlüğü Sağlõk Hizmeti Söz-
leşme ve Ödemeleri Daire Baş-
kanlõğõ’nõn bu kapsamda özel
polikliniklerle imzalanan sözleş-
melerin 15 Haziran 2009 tarihi iti-
barõyla feshedilmesini istediği
belirtilerek “Bu nedenle bu ta-
rihten itibaren hasta kabul edil-
memesi hususunda bilgilerini-
ze rica ederim” denildi.
Türkiye’de sayõlarõ 500’ün üze-
rinde olan özel polikliniklerin
tamamõna yakõnõ emeklilere sağ-
lõk hizmeti veriyor. Her polikli-
niğin ortalama 3 bin emekliye
sağlõk hizmeti verdiği tahmin
ediliyor. Bu durumda sözleşme-
nin feshedilmesiyle 150 bin
emekli yurttaş özel, devlet ya da
üniversite hastanelerine gitmek
zorunda kalacak.
Emekliye sağlık darbesi
Baştarafı 1. Sayfada
‘TAM GÜN’ TASLAĞI
Kuyruklar
uzayacak
kalite
düşecek
MURAT KIŞLALI
ANKARA - AKP iktidarõnõn
hazõrladõğõ doktorlarõn yalnõzca
bir kurumda tam gün çalõşma-
sõnõ öngören ve muayenehane-
lerin kapatõlmasõna neden ola-
cak “Tam Gün” yasa taslağõ,
bu haliyle yasalaşõrsa hastane-
lerdeki kuyruklar 2-3 kat arta-
cak ve hizmet kalitesi düşecek.
Sağlõk Bakanlõğõ’nca Bakan-
lar Kurulu’na sunulma aşama-
sõna getirilen “Tam Gün Yasa
Taslağı”, yasalaşõrsa hasta sağ-
lõğõnõ şöyle tehlikeye atacak:
Hastanın mahremiyeti göz
ardı edilecek: Hastanõn en te-
mel hakkõ olan hekimini seçme
özgürlüğü elinden alõnacak.
Özellikle kadõn hastalõklarõ,
psikiyatri ve benzeri uzmanlõk
alanlarõnda hasta mahremiyeti
açõsõndan önemli olan hekim
seçme hakkõ kaldõrõlacak.
Hekime şiddet artacak
Hastaya ayrılan süre azala-
cak: Hastanelerde hastalara ay-
rõlan süre 5 dakikayõ geçmiyor.
Muayenehanelerin kapatõlma-
sõyla hastanelerde kuyruklar ar-
tacak ve hastalara ayrõlan süre-
ler azalacaktõr.
Gebe takibi ve doğumu ay-
rı hekimler yapacak: Hasta
kendisine tanõ koyan hekim ya
da tecrübeli bir hekim tarafõn-
dan ameliyat edilemeyecek, ge-
be takibini ve doğumu ayrõ he-
kimler gerçekleştirebilecek.
Kuyruklar 3’e katlanacak:
Bir muayenehanenin günde or-
talama 5 hasta gördüğü kabul
edilirse, devlet ve özel hastane-
lere her gün 125 bin yeni hasta
başvuracak. Bu durumda kuy-
ruklar 2-3’e katlanacak.
Hekime şiddet artacak:
Hasta haklarõ ve hasta güvenli-
ği konularõndaki eksiklikler,
söz konusu yasa ile daha da ar-
tacak. Son 6 yõlda 50 kata ka-
dar artan hekime şiddet, daha
da yükselecek.
Devlet zarar edecek
Sorunları arttıracak: Dev-
let hastanelerinde başlatõlan
performans sistemi ile sağlõk
harcamalarõ katlayarak artar-
ken, hizmet kalitesi düştü. He-
kimler ve kurumlar daha da
fazla para kazanmak için ge-
reksiz ameliyatlar, fazladan
gösterilen işlemler, gereksiz
kontroller yapmaya başladõ. Bu
sistem düzeltilmeden muayene-
hanelerdeki hastalarõn da bu
hastanelere başvurmak zorunda
bõrakõlmalarõ, hastaneleri kilit-
lenmesine, hizmetin düşmesi-
ne, devletin daha fazla zarar et-
mesine ve mediko-legal sorun-
larõn artmasõna yol açacak.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sözleşmeleri feshetmesi nedeniyle
özel poliklinikler hazirandan sonra emeklileri muayene etmeyecek
Özel Ayrancõ Polikliniği’nin sorumlu hekimi Dr. Muam-
mer Karakaş, AKP’nin 2003’te büyük bir devrim olarak
nitelendirdiği uygulamadan 2 ay içinde vazgeçmeye hazõr-
landõğõnõ kaydetti. Karakaş, sözleşmenin feshedilmesinin
amacõnõn özel hastanelerin kâr oranlarõnõ arttõrmak olduğu-
nu belirterek “Devlet özel hastanelere hasta başına 33
TL ödeyecek. Bize 11 TL ödüyordu. Tahlil sınırlaması
da özel hastanelerde geçersiz. Bu tür merkezler her tür-
lü tahlil yaparak, devleti soyuyorlar” dedi.
ÖZEL HASTANELERİN KÂRI ARTTIRILACAK
TRT’ye zarar
yandaşa terfi
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - TRT müfettişlerinin “Dede Kor-
kut Hikâyeleri” adlõ dizinin sözleşmesinden do-
layõ kurumu zarara uğrattõklarõnõ tespit ettiği dört
yönetici arasõnda yer alan Muharrem Sevil, Ni-
met Ersin ve Gülnur Kaya TRT’de üst düzey
pozisyonlarda görevlendirildi.
TRT, 2006’da, Uğur Böceği Film ve Prodüksi-
yon Sanayi Ticaret Limited firmasõna, “Dede
Korkut Hikâyeleri” adlõ 12 bölümlük dizi yaptõr-
dõ. Dizi, Ocak-Şubat 2007 tarihlerinde izleyicilerin
beğenisine sunuldu. Ancak daha sonra TRT Teftiş
Kurulu Başkanlõğõ müfettişleri hazõrladõklarõ ra-
porda firmanõn sözleşme hükümlerini yerine getir-
memesinden dolayõ oluşan 103. 296,24 TL’lik za-
rarõn firmadan tahsil edilmesi gerektiği belirtile-
rek, “Kurum zararlarının Uğur Böceği Film ve
Prodüksiyon Sanayi Ticaret Limited Şirke-
ti’nden tahsil edilememesi halinde bu zararla-
rın olaydan müteselsil sorumlulukları tespit
edilen Muharrem Sevil, Nurullah Karakaş,
Gülnur Kaya ve Nimet Ersin’den tahsil edilme-
si” istendi. Haber-Sen’den yapõlan açõklamada,
söz konusu kişilerin kurumu zarara uğratmalarõna
karşõn terfi ettirilmesi, “TRT’ye zarar ettir, terfi-
yi kap” şeklinde yorumlandõ. Açõklamada, “13
Aralık 2005-15 Mayıs 2007 tarihleri arasında
Televizyon Dairesi Başkanlığı yapan Muhar-
rem Sevil, vekâleten, 8 Mayıs’ta yayına başla-
yacak TRT-Türk’ün kanal koordinatörlüğü
görevine getirildi. 11 Temmuz 2005-1 Mayıs
2008 tarihleri arasında Televizyon Dairesi Baş-
kanlığı’nda müdür yardımcılığı yapan Nimet
Ersin ise Televizyon Dairesi Başkanı oldu. 5
Temmuz 2005-25 Kasım 2008 tarihleri arasın-
da, Televizyon Dairesi Başkanlığı’nda bütçe
kontrol müdürü olarak görev yapan Gülnur
Kaya, Televizyon Dairesi Başkanlığı Drama
Programları Müdürlüğü’ne atandı” denildi. Ra-
porda, dört yöneticiye “kınama” cezasõ verilmesi-
nin önerildiği, ancak cezanõn TRT Genel Müdürü
İbrahim Şahin’den döndüğü ifade edildi.
İBRAHİM ŞAHİN DÖNEMİ
ADANA(Cumhuriyet Bürosu) - Adana
Büyükşehir Belediye Başkanõ MHP’li Ay-
taç Durak, yerel seçimlere ilişkin iddialar-
la ilgili açõlan soruşturma kapsamõnda sav-
cõlõğõn istemi üzerine bilgi verdi. Adana
Adliyesi’ne giden Durak, seçim kurullarõ-
nõn çalõşmalarõ sõrasõnda çekilmiş güvenlik
kamerasõ kayõtlarõna göre oy pusulalarõnõn
değiştirildiği, yakõldõğõ ve diğer iddialarõ
inceleyen Cumhuriyet savcõsõ ile görüştü.
Durak savcõya bilgi verdi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, 7-8 Ma-
yõs tarihlerinde AB dönem başkanõ Çek
Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde gerçek-
leştirilecek “Doğu Ortaklığı” ve “Güney
Koridoru” zirvelerinin yapõlacağõ Prag’a
gidecek. Gül, “Doğu Ortaklığı” girişimi-
nin üyeleri olan Azerbaycan Cumhurbaş-
kanõ Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşka-
nõ Sarkisyan ile ikili görüşmeler yapacak.
Gül’ün programõ yoğun