28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Dünyaca ünlü biyoloji bilimleri uzmanõ Prof. Dr. Ayala’yla Darwin’in Evrim Teorisi üzerine konuştuk: Yaratõlõşainananlargünahagiriyor Dünyayõ sarsan Evrim Teorisi’ni ortaya atan Charles Darwin’in bu yõl 200. yõldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanõyor. Bu etkinliklerden birisi de geçtiğimiz hafta “Darwin’nin 200. Doğum Yıldönümü Sempozyumu” adõyla İstanbul’da yapõldõ. Bu sempozyuma dünyaca ünlü biyoloji bilimleri profesörü Francisco Ayala da konuşmacõ olarak katõldõ. Prof. Ayala’yla sempozyum sõrasõnda konuşma fõrsatõnõ buldum. Pek çok kitabõnõn yanõ sõra “Darwin’in Bilim ve Dine Armağanı” adlõ yapõtõyla tanõnan Ayala son derece ilginç fikirler ortaya atõyor. Darwinizmi reddeden ve Yaratõlõş kuramõna sõkõ sõkõ sarõlanlarõn aslõnda Tanrõ’ya karşõ günaha girdiklerini söylüyor. - Sizce kimileri neden Darwin’in “Evrim Teorisi”nden korkar ve bunu reddetmek ister? AYALA - Aşõrõ dindar insanlar, insanõn, hayvanlarõn ve bitkilerin doğal süreçler sonucu ortaya çõktõklarõnõ kabul ediyor. Onlara göre Darwin bu süreçte Tanrõ unsurunu dõşarda tuttuğu için bunu şiddetle reddediyorlar. Onlara göre Tanrõ her şeyi yaratandõr. Tanrõ’nõn bunun dõşõnda tutulmasõ diye bir şey yok. Onlarõn sorunu inançlarõ ve düşünce biçimleri. - Bunu ispat etmek için siz son olarak “Darwin’in Bilim ve Dine Armağanı” adlı kitabı yayımladınız. Bu kitapta Darwin’in dine olan katkılarını anlatıyorsunuz... - Aslõnda Darwin’in Evrim Teorisi din ve inançla rekabet etmiyor, onunla bağdaşõyor. İnançlõ, iyi niyetli insanlar akõllõ tasarõm ya da Yaratõlõşçõlõk teorisine inanarak üzeri örtülü olarak Tanrõ’ya karşõ günaha giriyorlar. Aslõnda olay bu da değil. Bilmeden, bu teoriye inanarak Tanrõ’nõn beceriksiz, acõmasõz ve bebek ölümlerine yol açan biri olduğunu ima ediyorlar. Eğer üreme sistemimiz Tanrõ tarafõndan oluşturulmuş olsaydõ o zaman bu sistemin doğru çalõşmamasõ nedeniyle ilk iki ayda hamile kadõnlarõn yüzde 20’sinin düşük yapmasõ yine Tanrõ’nõn işi olmasõ gerekirdi. Bugün yõlda 20 milyon kadõn düşük yapõyor. Bu bebek düşürme olaylarõnõ evrimle açõklayabiliriz. Ama işi Tanrõ’ya bõraktõğõnõz zaman o zaman da 20 milyon cenin ölümünün de hesabõnõ vermek zorunda kalõrsõnõz. - İyi de sizi de bunları söylediğiniz için günahkâr ilan etmiyorlar mı? - Günahkâr olanlar onlar. Ben değilim. - Bütün bunlardan Yaratılış teorisine göre Tanrı bütün bu bebek ölümlerinden, insan ölümlerinden tek sorumlu mu? - Doğru söylediniz. - Çağdaş, 21. yüzyılın dünyasında yaşıyoruz. Hâlâ bir kesim “Yaratılış” öbür kesim “evrim” diyor. Bunlar birbirleriyle nasıl uzlaşacak? - Bakõn, bu iki teori birbirleriyle bağdaşõrlar. Yaratõlõş, Evrim Teorisi’ni reddediyor. Öte yandan din Evrim Teorisi’yle pekâlâ bağdaşõyor. Esas Yaratõlõşçõlõk dinle bağdaşmõyor. Ben kitabõmda bunu savunuyorum. Bunu anlamõyorlar. TÜBİTAK’ın yaptığı dincilik - Birkaç ay önce Türkiye’de TÜBİTAK tarafından yayımlanan aylık bilim dergisinin o ayki sayısı Charles Darwin’in doğumunun 200. yıldönümü nedeniyle Darwin ve “Evrim Teorisi’ne ayrılmış ancak TÜBİTAK yönetimi dergiyi sansürlemişti. Siz böyle bir sansürü nasıl karşılıyorsunuz? - Biliyorum, TÜBİTAK hükümete bağlõ bir kurum. Olayõ da biliyorum. Buna karşõ ne diyebilirim? Tamamõyla cehalet işi. Bu şekilde insanlarõ da cahilliğe mahkûm etmek istiyorlar. Hep insanlarõn dine sarõlmalarõnõ sağlamayõ ve bilimden uzak tutmayõ amaçlõyorlar. Bu da çok yanlõş bir düşünce. Bilim dini inançlarla son derece bağdaşõr. Yine de kimileri böyle düşünmüyor. - İyi de bu insanlara bilimin dinle fevkalade bağdaştığı gerçeği nasıl anlatılabilir? - Benim size vereceğim genel cevap daha fazla bilim ve din öğrensinler. Çünkü insanlarõn çoğu bunlarõ bilmeden konuşuyor. O nedenle ben “Darwin’in Bilim ve Dine Armağanı” kitabõmõ yazdõm. Bu kitap teknik bir kitap değil. Genel okuyucu kitlesine hitap ediyor. O nedenle de çok satan kitaplar içine girdi. Bakõn, dünyanõn pek çok ülkesinde ve okullarda bilimsel eğitim düzeyi çok düşüktür. - Düzenlediğiniz konferansta bir tebliğ “Darwin’in Evrim Teorisi’nin Kuran’la bağdaşması üzerine. Siz Darwinizmin Kuran’ın öğretileriyle bağdaştığını düşünüyor musunuz? - Kuran’õ çok iyi bildiğimi söyleyemem. Ama Darwinizm İslamla neden bağdaşmasõn? Bu tebliği sunan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden. Ayrõca Kuran’õn bilimle bağdaşmamasõnõn hiçbir nedeni olmadõğõnõ da düşünüyorum. Size İncil’le ilgili bir örnek vereyim. Dini bütün insanlar İncil’i bilimsel bir kitap gibi takdim etmek istiyorlar. Bu da dine ve bilime bir hakarettir. Çünkü İncil bir biyoloji ya da fizik kitabõ olarak yazõlmamõştõ. İncil insanlarõ doğru davranmaya, Tanrõ’ya iman etmeye çağõran dini bir kitaptõr. İncil tabii ki dünyanõn geçirdiği evrim olmadan yazõlmõş bir kitap. O zamanlar astronomi, başka bilimler bilinmiyordu. İncil’de yer alanlar dini doğrulardõr. Önemli bir Katolik düşünür 300 yõllarõnda şunlarõ söylemiştir: “İncil’in yazılışındaki amaç cennete gitmenin yollarını tarif etmektir, evrenin nasıl oluştuğunu öğretmek değil. Evrenin nasıl oluştuğunu bize bilim öğretir.” Yani o zaman bile bu düşünür İncil’in insanlara bilimi öğretmek için yazõlmadõğõnõ kabul etmiştir. Bu Kuran için de geçerlidir. Evangelistlerin akıl dışı yaklaşımları - Bilimsel düşünce insanları soru sormaya, kuşkucu olmaya sevk eder. Oysa inanç ve din sorgulanmaz. Orada soruya yer yoktur. Bunları birbiriyle nasıl bağdaştıracağız o zaman? - Bana göre dinde soru sorulmamasõ için hiçbir neden yoktur. Dediğiniz gibi bilimsel düşüncede sorgu vardõr. Doğruya varõncaya kadar soru sorulur. Din ise bunu kabul etmiyor. Şunlar, şunlar değişmez doğrulardõr, diyor. Dolayõsõyla da onlara göre dinle bilim arasõnda bağlantõ kurulmasõ büyük yanlõştõr. - ABD’de özellikle Evangelistlerin Darwinizmi topa tuttuklarını biliyorum... - Evet. Bunlar köktendinci Hõristiyanlar. Onlar için İncil’de yazõlanlardan başka doğru yoktur. Dünyanõn altõ bin yõl önce altõ günde yaratõldõğõna inanõyorlar. - Bu inancı, düşünce biçimini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bunu ben tamamõyla akõl dõşõ bir düşünce tarzõ, bir yaklaşõm olarak değerlendiriyorum. Çünkü Hõristiyan âleminin büyük kõsmõ böyle bir yorumu kabul etmiyor. Buna inananlar özel bir kesim. Şunu söyleyebilirim: İnsanlara inandõklarõna inanmamalarõnõ nasõl telkin edebilir, buna onlarõ nasõl ikna edebilirsiniz? - Peki, Katolik Kilisesi’nin Darwin’e yaklaşımı nedir? - Katolik Kilisesi bu konuda son derece açõk ve net. Bir ay kadar önce Vatikan’õn sponsorluğunda dört günlük bir konferansa katõldõm. Konferansõn başkanlõğõnõ Katolik Üniversitesi Rektörü, Vatikan’õn önde gelenlerinden bir kardinal ve bir başpiskopos yapõyordu. Tabii bu konferansõn arka plandaki destekçisinin Papa olduğunu söylememe gerek yok. Dünyanõn dört yanõndan önde gelen bilim insanlarõ bu konferansa konuşmacõ olarak katõldõ. Bu bilimsel konferansõn son gününün yarõsõ teolojik konulara ayrõlmõştõ. Bu son günde Evrim Teorisi ele alõndõ. Katolik Kilisesi’nin kilisenin tam kalbinde Vatikan’da böyle etkinlikler düzenlemesi Katolik Kilisesi’nin Evrim Teorisi’yle hiçbir sorunu olmadõğõnõ ortaya koyuyor. Evrim Teorisi dine dayalõ Tanrõ inancõyla çelişmez - Tasarım teorisi yeniden gündeme getiriliyor mu? - Tasarõm teorisi 1990’lõ yõllarda ABD’de birtakõm yazarlarca yeniden gündeme getirilmeye başlandõ. Darwin’in doğal seçim (natural selection) aracõlõğõyla Evrim Teorisi Paley’in savlarõnõ geçersiz kõlõyordu. Darwin’e göre organizmalarõn uyumu rastlantõsal değildir. Organizmalara fayda sağlayacak özelliklerin aşamalõ olarak zaman içinde gelişimini mümkün kõlan süreçler sonucu gerçekleşir. Canlõlar dünyasõnda gerçekten de bir çeşit tasarõm söz konusudur. Gözler görmek için, kanatlar uçmak için, böbrekler kanõn bileşimini düzenlemek üzere tasarlanmõşlardõr. Ancak organizmalarda görülen bu tür tasarõmlar bir mühendisin tasarladõğõ türde akõllõ tasarõmlar değil, kusurlu tasarõmlardõr. Daha da kötüsü canlõlar dünyasõnda bozukluklar, işlevsizlikler, tuhaflõklar, israf ve acõmasõzlõklar hüküm sürer. Organizmalarõn tasarõmõ, rastlantõ ve gerekliliğin etkileşimi aracõlõğõyla yaratõcõ nitelik kazanan bir süreç içinde mutasyonlar ve doğal seçilimin etkileşmesiyle ortaya çõkar. Bilimle dinsel inançlar ille de çelişir diye bir düşünce olmamalõ. Çünkü konularõ, alanlarõ farklõdõr. Bilim, doğal dünyanõn işleyişinde etkili olan süreçleri konu edinir. Demin de söylediğim gibi din ise dünyanõn ve insan yaşamõnõn anlamõ ve amacõnõ, insanlarõn birbirleriyle ve yaratõcõlarõyla olan ilişkilerinin nasõl olmasõ gerektiğini, insan yaşamõnõ düzenleyen ve insanlara ilham veren ahlaki değerleri konu edinir. Evrim Teorisi dine dayalõ Tanrõ inancõyla çelişmez. Yaratõlõşçõlõk ve akõllõ tasarõm ise çelişirler. İnsan alt çenesinin ve doğum kanalõnõn beceriksizce, kusurlu tasarõmõ nasõl izah edilebilir ki? İnançlõ insanlar organizmalarda gözlemlenen yetersiz tasarõmõn ve dünyaya egemen olan işleyiş bozukluklarõnõn, tuhaflõklarõn, acõmasõzlõğõn ve sadizmin ancak Darwin’in doğal seçilim teorisiyle izah edilebildiğini kabul etmeliler. - Bir de sizin insan gözünü ahtapot gözüyle kıyaslamanız var... - Bakõn, insan gözünde optik sinir gözün içinde oluşmuştur. Optik sinirin beyne gidebilmesi için retinadan geçmesi gerekir. Orada kör nokta vardõr. Belki normal yaşamda gözlerimizi neden hareket ettirdiğimizin farkõnda olmayõz. Ama bir göz doktoru hemen o kör noktayõ keşfeder. Ahtapotun, sübyenin gözü de bizimkine benzer. Yani kamera gözdür. Ama ahtapotun göz siniri gözün dõşõnda oluşmuştur. O nedenle de retinadan geçmesi gibi bir durum söz konusu değildir. O zaman şöyle bir soru ortaya çõkõyor. İnsanõn ve ahtapotun gözü Tanrõ tarafõndan yaratõldõysa neden onlarda bizimkinde olan göz bozukluklarõ olmuyor? Darwin’den korkmakcahilliktir - Çok tutucu Müslümanların Darwin teorisiyle olan sorunlarını nasıl karşılıyorsunuz? - Gerçekten çok üzüntü verici. Çünkü bu cehaletten kaynaklanõyor. Ama sadece onlar değil ki. Çok aşõrõ inançlõ Hõristiyanlar da demin söylediğim gibi Darwin’e, genel olarak da bilime karşõlar. Sanki evrimin kendi dinleriyle çatõşacağõndan korkuyorlar ve kendilerini son derece güvensiz hissediyorlar. Bilimin inançlarõna bir tehdit oluşturduğunu düşünüyorlar. Korkularõ biraz da buradan kaynaklanõyor. - İyi de, demin söylediğim gibi bu yeni binyılda insanlar hâlâ bilimi nasıl böyle reddedebilirler, böylesine korkarlar? - Siz hâlâ hepimizin, bütün insanlarõn akõlcõ ve mantõklõ düşündüğümüzü mü sanõyorsunuz? Bakõn, bütün bunlar cehaletten kaynaklanõyor. İnsanlar bilim ve hatta dinle ilgili pek az bilgi sahibi. Bilim yerine insanlar yõldõz falõ okuyor. Basõn ve medya da bu konuda yapõcõ bir rol oynamõyor. Bilimsel öğrenimin öncülüğünü yapmasõ gereken okullarda da bilimsel öğrenime pek az yer veriliyor. - Sizin “Akıllı Tasarım Hareketi’ne Eleştirel Bir Yaklaşım” konulu tebliğiniz var. Bunu açar mısınız? - Tasarõm savõ başlõca iki önermeye dayanõr. Birincisi, organizmalarõn belirgin biçimde tasarlanmõş göründükleri, ikincisi de bu tasarõmõn ancak Tanrõ’yla izah edilebileceğidir. Tasarõm savõ ilk kez klasik Yunan döneminde ve erken Hõristiyanlõk dönemlerinde çeşitli biçimlerde ortaya atõlmõştõr. Bu savõn en ayrõntõlõ biçimini ortaya atan Doğal Teoloji (Natural Theology- 1802) başlõklõ kitabõyla William Paley oldu. Buna göre göz ve daha birçok organ, organizma ve bunlarõn etkileşimi, rastlantõsal değil, tasarõm sonucu ortaya çõkmõş görüntüsü verirler. Dolayõsõyla da Tanrõ tarafõndan yaratõlmõşlardõr. P O R T R E PROF. DR. FRANCISCO AYALA Madrid, İspanya doğumlu. Biyoloji bilimleri profesörü. Son 22 yõldõr California Üniversitesi Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümü öğretim üyesi. ABD Ulusal Bilimler Akademisi, Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi ve Amerikan Felsefe Derneği üyesi. Evrim Teorisi’nin moleküler yönleriyle ilgili pek çok çalõşmasõ var. 2001’de Amerikan Ulusal Bilim Madalyasõ’na layõk görüldü. Son olarak “Darwin’in Bilim ve Dine Armağanõ” ve “İnsanõn Evrimi” adlõ kitaplarõ yayõmlandõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Böyle ileri geri görüş açıklıyorsunuz. Köktendincilerin saldırısına uğramıyor musunuz? Ya da kilise sizi aforoz etmeye kalkışmıyor mu? - Beni aforoz edecek güçleri yok. Buna kalkõşmayacaklarõndan da eminim. Ama daha önce de size anlattõğõm gibi pek çok kilise benim görüşlerime ve Darwin teorisine çok açõk. - Yıllar önce Amerikan yapımı “Inherit the Wind” (Rüzgârın Mirası) adlı bir film görmüştüm. Temmuz 1925’te ABD’nin Tennessee eyaletinde yaşanan ünlü Scopes davasını konu eden Stanley Kramer’in yönetimindeki 1960 yapımı filmin başrollerinde Spencer Tracy ve Fredric March oynuyordu. Bir okulda yaşanan olay Darwinizmin yasaklanmasıyla ilgiliydi. Ama olay ters tepmişti. Bunu anlatır mısınız? - Evet, o film çok ilginçti. Film Tennessee eyaletinde 1925’te geçiyor. Orada okul yönetimi Evrim Teorisi’nin Kitabõ Mukaddes’e ters düştüğünü ve okulda kesinlikle öğretilmemesi gerektiği kararõnõ alõyor. Ama öte yandan biyoloji öğretmeni de bu karara karşõ çõkõyor ve Evrim Teorisi’nin öğrencilere mutlaka öğretilmesi gerektiğinde õsrar ediyor. Sonuçta konu mahkemeye intikal ediyor. Mahkeme okul yönetimi lehinde karar alõyor. Ama dediğiniz gibi iş tamamõyla ters tepiyor. Çünkü bölgede Evrim Teorisi öğretilmeli mi öğretilmemeli mi tartõşmalarõ iyice güçleniyor. Yani okul yönetimi muharebeyi kazanõyor ama topyekûn savaşõ kaybediyor. Üreme sistemi Tanrõ tarafõndan oluşturulmuş olsaydõ o zaman bu sistemin doğru çalõşmamasõ nedeniyle ilk iki ayda hamile kadõnlarõn yüzde 20’sinin düşük yapmasõ yine Tanrõ’nõn işi olmasõ gerekirdi. Din Evrim Teorisi’yle pekâlâ bağdaşõyor. Esas, Yaratõlõş Teorisi dinle bağdaşmõyor. Yazdõğõm ‘Darwin’in Bilim ve Dine Armağanõ’ adlõ kitapta bunu savunuyorum. B e n i a f o r o z e d e m e z l e r
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear