Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Nazım Ekren gibi bakanlar global krizin teğet geç-
mesini sağlayamadı deniliyor. Bu nedenle son se-
çimde AKP’nin büyük ölçüde oy yitirdiği öne sürü-
lüyor.
Bir başka görüş dikkate alınırsa, 29 Mart seçim-
lerinde seçim bölgelerinde başarılı olamayanlar
(seçim yitirenler) bakanlığa veda etti.
Daha geçerli bir yoruma göre, kabine değişikliğine
29 Mart sonuçları egemen oldu.
RTE; değişikliği yaparken AKP’nin 29 Mart’ta yi-
tirmesindeki nedenleri, bu sonuca etken olan ba-
kanları dikkate aldı.
Temel hedefi: Giderek yaklaşan genel seçimler-
de başarı sağlamak!
Bu hedefin özünde yatan gerçeğe gelince: RTE;
-Baykal’ın yorumladığı gibi- atadığı kişilerle kabi-
neye “AKP’nin… ideolojik özünün… çekirdek kad-
rosunun bütün potansiyelini koydu.”
Soru şu: RTE, toplumda, siyasette tepki çeken
isimleri neden hükümete aldı?
Göreve devam eden bakanlarla hükümete gi-
renlerin kimlikleri bu soruyu yanıtlıyor.
RTE, siyasal yaşamlarında din konusuna ağırlık
verenleri hükümete alıyor veya böyle eğilimde
olanları Bakanlar Kurulu’nda tutuyor.
Giderek güçlenen Saadet Partisi’nin temel sloganı
Milli Görüş’ü benimsemiş altı bakanın göreve devam
etmeleri… aynı amaçla Bülent Arınç gibi Milli Gö-
rüş’e ve bu görüşün babası Necmettin Erbakan’a
yakınlığı bilinen sivri bir ismi, bugün yarın şimşek-
leri üzerine çekmeyi göze alarak başbakan yardım-
cılığına getirmesi… yenilenen Bakanlar Kurulu’nun
AKP’nin oy tabanına doğru daha muhafazakâr
(dinci) bir kimlikle görev yapacağını gösteriyor.
RTE oy bazında toparlanmanın yolunu böyle açı-
yor...
Daha ilk gün Bülent Arınç’ın Milli Güvenlik Kuru-
lu toplantılarında askerlerle birlikte olacağını vur-
gulayan başlıklar, haberler yer aldı medyada.
Arınç’ın laikliğe karşı olan görüşlerinin yanı sıra,
askere her vesileyle karşı çıktığı bilinen, yaşanan bir
gerçek.
28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı Karadayı ve
diğer kimi emekli orgenerallerin düzmece ses ka-
yıtlarının açıklanmasını vesile ederek TSK’ye sal-
dırgan görüşler açıklayan Arınç’ı; TSK aynı gün, “Söz
konusu kişinin TSK ve TSK personeline ilişkin dü-
şünce ve görüşleri çok iyi bilinmektedir” diye ya-
nıtlamıştı.
Bu cümle Arınç kimliğini saptadığı gibi, TSK’nin
Arınç’a verdiği değeri de gösteriyor.
Laik Cumhuriyetin tepesine “dindar bir kişinin”,
Çankaya’daki AKP’linin seçilmesini zorunlu gören
Arınç’ı uzun uzadıya anlatmak gereksiz. Arif’i tari-
fe ne hacet!
“Cumhuriyet kavramının bizim için fazla manası kal-
mamıştır… İslam bir bütündür. Hayatın her alanın-
da olduğu gibi siyasi kararları da elbette belirleye-
cektir” diyen, laik devlet yerine İslam cumhuriyeti-
ne ışık tutan, eski Başbakanlık Müsteşarı Ömer Din-
çer de hükümette.
Nereden bakarsanız bakınız, RTE hükümeti din
ağırlıklı seçim hükümeti!
Yeni bakanların hemen hepsi atandıklarını TV ha-
berlerinden öğrendiklerini söyledi.
Görevden alınanların pek çoğu, yeni bakanların
hemen hepsi sonucu “Başbakan’ın takdiridir” diye
karşıladı.
Neyse ki hiçbiri ellerini Başbakanlık’a doğru
açarak takdir-i ilahidir demedi!
IŞIL ÖZGENTÜRK
Sil Baştan
Baştarafı Arka Sayfada
öfkeleri geçen, yollarõnõn üstünde beş öğrenciyi acõ-
masõzca döven polisleri görmemezlikten gelen beyaz
yakalõlar, hâlâ kendilerinin de birer işçi olduğunu kav-
rayamadõlar. Oysa işten atõlan ve işsiz kalan herkes iş-
çidir. Beyaz yakalõlar da... Onlar, sendikalaşmaktan kor-
karlar, örgütlerden korkarlar, gösterilerden korkarlar
ama birileri onlara şunu hatõrlatmalõ: “Korkunun ece-
le faydası yoktur.” Bir sabah vakti, yõllardõr girdik-
leri kapõdan giremezler. Atõlmõşlardõr ve sudan çõkmõş
balõğa dönerler.. gidecek hiçbir yerleri yoktur.
Gelecek yõl sendikalar onlarõ çağõrmalõ, onlarla il-
gili çalõşmalar yapmalõ.. tersane işçileriyle beyaz ya-
kalõlar arasõnda hiçbir fark yok.
Taksim’deki coşku ve heyecana bakarken her şeyin
ne kadar geriye gittiğini düşünmeden edemedim.
Bugünlerde çok az fabrikanõn kapõsõ önünde grev ça-
dõrõ var; fazla mesai denen şey çoktan tarihe karõştõ,
bayram ve tatil paralarõ genç işçilerin hiç bilmediği bir
şey. Doğum, emzirme izinleri kalktõ. Her 100 kadõn
işçinin bulunduğu yerde bir kreş açõlmasõnõn lafõ bi-
le edilmiyor. En önemlisi... emeklilik ölüm yaşõna yak-
laştõ.
Ve sendikalarõn büyük çoğunluğu tõpkõ partiler gi-
bi yönetiliyor... demokrasiden uzak. Yeni ve genç iş-
çiler sendikalarõ önemsemiyor, hatta gereksiz buluyor;
çünkü verdikleri aidatlarõ denetleyemiyorlar. Ve gö-
rüyorlar, birkaç istisna dõşõnda sendika başkanlarõnõn
çok miktarda evleri var, son model arabalarda gezi-
yorlar. Oğullarõ, yakõn akrabalarõ suyun başõnõ tutmuş.
Şimdi bunlarõ yazmanõn ne anlamõ var diyeceksiniz,
31 yõl sonra Taksim’e girdik ya, ne yazõk ki, hayat ba-
na fazlaca hayalci olmamayõ öğretti, keşke öğretme-
seydi.. 1 Mayõs’õ kutlamak yetmez, tõpkõ demokrasi-
miz gibi sendikalarõmõz da bir zamanlar ona sunulan
haklarõ yitirdi. Mücadele şimdi başlõyor; bu kez on-
lara, bize hiçbir şey sunulmayacak, biz alacağõz.
Belki bu daha iyi olacak.. insan emek verdiği şeyden
kolay kolay vazgeçmez.
isilozgenturk gmail.com
SAYFA 3 MAYIS 2009 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
Umutlarımız nedir bizim?
Tutkularımız, aşklarımız, düşlerimiz...
Yarınlara nasıl bakıyoruz?
Doğan güneşe, aya, yıldızlara...
Sevgiyi nasıl örüyoruz içimizde; kardeş-
liği, barışı, demokrasiyi, özgürlükleri!..
Kız çocuklarımızı okula göndermeyen biz,
onları adına “töre” denilen vahşetle öldüren
biz. Batman’da kızların, genç kadınların in-
tihar olayları karşısında imam gönderen yine
biz!
Yoksulluğun orta yerinde, dağ başlarında,
vadilerde... Denize uzak mağaralarda, sevginin
düğüm düğüm olduğu, aymazlığın hepimizi
kuşattığı bu coğrafyada.
Acının, hüznün resmini çizen biz, içimizdeki
küçük sevinçleri büyütmeye çabalayan yi-
ne biz. Binlerce yıllık tarihin ve kültürün boy
verdiği topraklarda yaşayan yine biz.
İyonya’dan Mezopotamya’ya dek uygar-
lıkların beşiği olan biz...
Hasankeyf’i, Allionai’yi baraj suları altına
gömen biz. Dağları, ovaları çokuluslu altın av-
cılarına teslim eden biz...
Kirli havayı soluyan, ormanları yakan, de-
nizleri, gölleri, ırmakları kirleten yine biz.
Dağ başlarında Kuran kursu açan, kız ço-
cuklarımızı oraya gönderen, bunu “sosyal-
leşme olarak gören” biz!
Nasıl çoğaltabiliriz insan sevgisini?
Uygarlığı, çağdaşlığı, demokrasiyi, öz-
gürlükleri, laik demokratik hukuk devletini...
Suç mudur “Tam bağımsız, laik demokra-
tik Türkiye” demek... Suç mudur “işçi sınıfının
mücadelesini”savunmak, suç mudur “AKP ik-
tidarını” eleştirmek?
Aydınlanma devrimi...
Kadın hakları...
Ulus devlet...
Demokrasi...
Hukuk...
Uygarlık...
1 Mayıs’ı “korku günü” olarak görenler...
Emek düşmanlığı yapanlar... Egemen güçle-
re tapanlar...
Gördünüz mü Taksim Alanı yakılmadı, yı-
kılmadı, kimsenin burnu bile kanamadı.
İşçilerin ve emekçilerin örgütlü gücü izin
vermedi kışkırtıcılara!
Umudun çiçekleriydi yer gök...
Darmadağın olmuş özlemler, o acılar, hü-
zünler.
Evet, evet 31 yıl sonra hep birlikte ora-
daydık, başımız dik!
Şarkılarla, türkülerle çoğaldık, ak düşmüş
saçlarımızı rüzgâra verdik, umutlarımızı ye-
şerttik.
Çok şey istemiyor bu toplum!
Demokrasi...
Özgürlük...
Barış...
Kardeşlik...
İnsanca ve hakça bir düzen...
Ben Deniz Gezmiş’i, Yusuf’u, Hüseyin’i
düşündüm dün sabah...
Sendikacı İsmet Demir’i, Rıza Kuas’ı,
Kemal Türkler’i, Abdullah Baştürk’ü...
Behice Boran’ı, Mehmet Ali Aybar’ı, Sa-
dun Aren’i...
Halit Ağabey’in (Çelenk) alanlardaki o gür
sesini işitir gibi oldum, aradan tam 35 yıl geç-
miş...
Tüm sosyalistleri, devrimcileri kucakla-
dım!..
İçimde çocuksu tutku, ellerimde delikanlı-
lık günlerimin yol haritası.
12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, gözaltılar, işken-
celer, hapislik günleri.
Octavio Paz’ın “Unutuş”unu bir gitar eş-
liğinde dinlerken eski bir albümden çıkardı-
ğım soluk sarı fotoğraflara bakıyorum:
“Yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta
gözkapaklarının kırmızı yaprakları altında.
......
Gömül vızıldayan sesin
düşen sesin halkalarına
ve uzaklarda yankılanan
dilsiz bir çağlayan gibi, davulların çaldığı
yerde.”
Umutlarımızı çalıp götürdüler...
Bizi umutsuz bıraktılar.
Çok şey mi istemiştik ne?
Aydınlık günleri çocuklarımıza saklamıştık,
beceremedik!
Darmadağın olduk, çil yavrusu gibi dağıl-
dık!
Saydam gövdesini açan günlerde öldük
pisipisine!
Evrenin gökkuşağı rengini çok sevdik!
O sıvı karanlığında uykunun, bir türlü akşam
ışığını göremedik gökyüzünün.
Octavio Paz’ı da sevdik, Behçet Necatigil’i
de... Rene Char’a da tutkunduk, Hasan
Hüseyin’e de...
Nâzım Hikmet’i okuduğumuz için tutuk-
landık!
Ah bizi yönetenlere sevdirebilseydik şiiri,
anlatabilseydik aşkın ne olduğunu....
Biz böyle mi olurduk!
Gök tutuşlu ceylanların peşinden gider-
dik deli dolu olduğumuz yıllarda...
Sesimiz ve soluğumuz yaşamın kendi
rengini alırdı hiç kuşkusuz.
Güzellik bir kartalın çıkışı gibi çarpardı yü-
reklerimizde...
Ve olanca gücümüzle haykırırdık:
“Yıllar öyle çok çabuk kaçıp gitme avuçla-
rımızdan!”
Evet biz... Biz tüm yaşamları darmadağın
ettik... Biz işte bu yüzden çoğalamadık, uy-
gar bir toplum olamadık...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Dilsiz Bir Çağlayan...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Paksüt:Sinsice
kalleşçeyöntem
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana-
yasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Pak-
süt, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda 5
ay süreyle dinlendiğini belirterek soruştur-
mayõ yürüten savcõlarõn görevini kötüye kul-
landõğõnõ söyledi. Savcõlar hakkõnda suç du-
yurusunda bulunacağõnõ belirten Paksüt, “Bu
tür yöntemler sinsice, kalleşçe yöntemler”
dedi. Paksüt, Adalet Bakanõ’nõ resen soruş-
turma başlatmasõ için göreve çağõrdõ.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt
CNN TÜRK’te katõldõğõ programda sorularõ
yanõtladõ. Paksüt, 5 Nisan 2008 tarihinden iti-
baren dinlendiğini belirterek Ergenekon sav-
cõsõ Zekeriya Öz’ün dinleme tutanağõnõ, din-
leme başladõktan tam beş ay sonra Anayasa
Mahkemesi’ne gönderdiğini açõkladõ.
‘Korsan soruşturma yürütülüyor’
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili oldu-
ğunu anõmsatan Paksüt, kendisiyle ilgili iz-
lenen yöntemin anayasa ve yasalara aykõrõ
olduğunu vurguladõ. Paksüt, “Osman Pak-
süt’ü hedef alan bir tertip var. Korsan so-
ruşturma yürütülüyor” dedi.
Ergenekon savcõlarõnõ yetkilerini aşmak
ve görevlerini kötüye kullanmakla suçlayan
Paksüt, Anayasa Mahkemesi Başkanõ’nõ da
göreve çağõrdõ. Paksüt, hakkõndaki iddialarla
ilgili mahkemenin de yasalarõn öngördüğü
biçimde hareket etmesini isteyerek “Savcı-
lar benimle ilgili dinleme yapamaz. Be-
nimle ilgili yetki Anayasa Mahkeme-
si’nin. Bu iş şaibeli kalmamalı. Ben bunu
kendi mahkememden ve üyelerinden rica
ediyorum, kendilerini göreve çağırıyo-
rum. Eğer Sayın Başkanımız bunu işleme
koymadıysa çok vahim bir durumdur. O
koltuktan derhal kalkması gerekmekte-
dir” diye konuştu.
‘Savcılar görevlerini aştı’
Paksüt, “Ben savcıların burada görev ve
yetkilerini direkt aştığını ve Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı’na dilekçeyi gön-
derirken nasıl bir suça ilişkin şüphe duy-
duklarını açıklamayıp eşi ile aynı kişilerle
konuşma yapmasını gerekçe göstermele-
rini kasti buluyorum. Ben yetkili olma-
dıkları şekilde soruşturma yapmalarını
kasti görüyorum. O yüzden Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu’nun duruma el
atmasını bekliyorum. Ama bu kurul Ada-
let Bakanlığı’nın görev sınırları içinde”
dedi. “Tamamen beni hedef alan bir ter-
tip var” diyen Paksüt, “Adalet Bakanı re-
sen soruşturma başlatmalı” diye konuştu.
“Eşinizin AKP’nin kapatma davasında
bu kadar işin içinde olması, bu kadar ko-
nuşması, sekreterinizle haberleşmesi siz-
ce hoş bir durum mu” sorusu üzerine Pak-
süt, “Şimdi hoş olup olmama, etik olup
olmama, insanların arkasından dedikodu
yapıp yapmama terör örgütüyle ilgili
olan konular değil. Yargısız infaz kam-
panyalarına yardımcı olmuş olmaz mısı-
nız, yani acaba başkalarının da kapalı
kapılar ardında arkadaşlarıyla veya 3.
kişilerle neler konuştuğu böyle deşifre
edilecek olsa kimin onuru kalır, kimin
haysiyeti kalır? Şimdi bu tür yöntemler
sinsice, kalleşçe yöntemler” dedi.
İstanbul Y 18
Edirne Y 19
Kocaeli Y 21
Çanakkale Y 17
İzmir Y 20
Manisa Y 20
Aydın Y 22
Denizli Y 22
Zonguldak Y 15
Sinop Y 15
Samsun Y 17
Trabzon Y 15
Giresun Y 15
Ankara Y 19
Eskişehir Y 18
Konya B 18
Sıvas Y 15
Antalya Y 22
Adana Y 22
Mersin B 21
Diyarbakır B 22
Şanlıurfa B 25
Mardin B 20
Siirt B 23
Hakkâri B 14
Van B 14
Kars Y 12
Oslo B 19
Helsinki B 7
Stockholm B 16
Londra PB 18
Amsterdam PB 19
Brüksel PB 18
Paris PB 18
Bonn Y 22
Münih Y 26
Berlin PB 25
Budapeşte PB 26
Madrid PB 21
Viyana Y 20
Belgrad Y 20
Sofya Y 16
Roma Y 18
Atina Y 21
Zürih Y 20
Moskova PB 12
Aşkabat Y 25
Astana PB 21
Taşkent Y 32
Bakû B 18
Bişkek PB 29
Tiflis PB 26
Kahire B 27
Şam PB 23
Ülke geneli parçalı çok
bulutlu, Marmara, Ege,
Göller Yöresi, İç Ana-
dolu’nun kuzey ve do-
ğusu, Karadeniz, Do-
ğu Anadolu’nun ku-
zey ve batısı ile Antal-
ya ve Batı ilçeleri, Ada-
na, Hatay, Osmaniye
ve K.Maraş çevreleri
yağışlı geçecek. Hava
sıcaklığında önemli bir
değişiklik olmayacak.
ERGENEKON DİNLEMESİ
MAHALLE SAKİNİ GÖRÜNTÜLEDİ
Polistengöstericiye
öldüresiyedayak
İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs İşçi
Bayramõ’nõ kutlamak için Taksim Meyda-
nõ’nda çõkmak isteyen Özgür A. isimli yurt-
taş polis tarafõndan feci şekilde dayak yedi.
Özgür A, polislerden şikâyetçi oldu.
Tarlabaşõ Al Hatun Sokak’ta meydana ge-
len olayda, Taksim’e çõkmaya çalõşan gru-
bun içinde yer alan 27 yaşõndaki Özgür A,
polisin müdahalesiyle karşõlaşõnca bir bina-
nõn girişine sõğõndõ. Özgür A’yõ fark eden
polis ekipleri, genci sokak ortasõna çekerek
feci şekilde dövmeye başladõ. 5 polisin arala-
rõna aldõklarõ genci öldüresiye dövmesi bir
mahalle sakini tarafõndan da saniye saniye
kaydedildi. Polisler, dakikalarca süren dayak
sõrasõnda Özgür A’nõn kafasõna da tekme at-
tõ. Birkaç dakika süren dayak, bir polis ami-
rinin müdahalesiyle sona erdi. Özgür A, ke-
lepçelenerek Beyoğlu Polis Merkezi götürül-
dükten sonra işlem yapõlmayarak serbest bõ-
rakõldõ. Özgür A, Taksim Eğitim ve Araştõr-
ma Hastanesi’nden aldõğõ raporla savcõlõğa
giderek suç duyurusunda bulundu.
‘Soruşturmadanoksanlõkolabilir’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan, Ergenekon soruş-
turmasõna yönelik eleştirilere tepkisini sür-
dürürken, ilk kez soruşturmayla ilgili ola-
rak sorun, aksaklõk ve noksanlõk olabilece-
ğini söyledi. Bunlarõn hukuk tarafõndan
çözülmesi gerektiğini belirten Erdoğan,
“Yargısız infaz yapmayalım, suçu sabit
olmadıkça kimseye suçlu deme hakkımız
yok. Ama bırakalım süreç işlesin, suçlu
ile suçsuz birbirinden ayrılsın. Sürece yar-
dım edelim, süreç içinde sorumlulukla-
rımızı yerine getirelim, susmak gereki-
yorsa susalım” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye Odalar ve Bor-
salar Birliği’nin (TOBB) 64. Genel Kuru-
lu’nda, Ergenekon soruşturmasõna yönelik de-
ğerlendirmelerde bulundu.
‘Sorunları hukuk çözmeli’
Bazõ anayasal düzenlemeler yapmanõn
kaçõnõlmaz olduğunu, yapõlacak düzenle-
meleri görmeden “hayır biz yokuz” anlayõşõ
sergilemenin uzlaşõ ve mutabakat zemini ol-
madõğõnõ belirten Erdoğan, Türkiye’de mu-
tabakat zemininin asla bozulmadõğõnõ, bir-
takõm çõkar çevrelerinin kişisel kayõplarõndan
dolayõ bir kaos manzarasõ çizmeye çalõştõk-
larõnõ ileri sürdü. Erdoğan, Ergenekon so-
ruşturmasõyla ilgili olarak, “Süreçle ilgili so-
runlar, aksaklıklar, noksanlar olabilir, fa-
kat tüm bu sorunlar da bizzat hukuk ta-
rafından çözüme kavuşturulmalıdır. Hu-
kuka dil uzatmak, hâkimlerimizi, savcı-
larımızı töhmet altında bırakmak, top-
lumsal mutabakatı bozmaya çalışarak
buradan rant elde etme gayretine girmek
hiç kimseye fayda sağlamaz” dedi.
‘Kimseye suçlu diyemeyiz’
Ortada son derece vahim iddialar olduğu-
nu söyleyen Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi:
“Her hafta bir yerlerde içi nereden geldiği
belli olmayan silahlarla dolu çukurlar
açılıyor. Her gün tarihimizin karanlık bir
noktasını aydınlatmaya yönelik iddialar
ortaya atılıyor. Bu iddialar sadece benim
hükümetime, partime, benim arkadaşla-
rıma yönelik saldırıları dile getiren id-
dialar değil. Bu iddialar Türkiye ekono-
misinin, siyasetinin, istikrarının, huzurun,
barışın, kardeşliğin hedef alındığına yö-
nelik iddialardır. Bırakalım hukuk işlesin,
bırakalım ak ile kara ortaya çıksın. Yar-
gısız infaz yapmayalım. Suç sabit olma-
dıkça kimseye suçlu deme hakkımız yok,
bunu bilmemiz lazım ama bırakalım sü-
reç işlesin, suçlu ile suçsuz birbirinden ay-
rılsın. Kimseye de suçlu nazarıyla nihai ka-
rar verilmeden bakmayalım, sürece yar-
dım edelim, süreç içinde sorumlulukları-
mızı yerine getirelim, susmak gerekiyor-
sa susalım. Bu iddialara destek vermek ta-
raf olmak değildir. Bu meseleyi taraftar-
lık meselesi olarak değil, hukuk meselesi
olarak görerek, hukuki süreçlerin sağlıklı
işlemesine destek olmaktır. Ne geçmişin
karanlık notlarına ışık tutabilir, ne de ge-
leceğimizi aydınlatabiliriz.”
Ergenekon soruşturmasõna yönelik eleştirilere tepkisini sürdüren
Başbakan Erdoğan ilk kez soruşturmayla ilgili itirafta bulundu
‘İKTİDARIN
EMRİNDE
BİR YARGI
ORTAYA
ÇIKAR’
Baykal’dan tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Ge-
nel Başkanõ Deniz Baykal, AKP’nin anayasa
değişikliğiyle ilgili çalõşmalarõnõ eleştirerek,
Anayasa Mahkemesi’nin yapõsõnõ, yargõnõn ko-
numunu, siyasetin yargõ üzerindeki egemenliğini
arttõrmaya yönelik bütün anayasa değişiklikleri-
nin iktidarõn emrinde bir yargõnõn ortaya çõkma-
sõna neden olacağõnõ söyledi. Baykal, AKP’nin
Cumhurbaşkanõ’nõn görev süresini 7 yõla çõkar-
maya neden ihtiyaç duyduğunu da sordu.
Baykal, Türkiye Odalar ve Borsalar Birli-
ği’nin (TOBB) 64. Genel Kurulu’nda yaptõğõ
konuşmada, ekonomik krizin doğru algõlanmasõ
gerektiğini belirterek, dünyadaki sõkõntõlarõn
yansõmasõ olarak algõlanmasõ halinde büyük ya-
nõlgõlara düşüleceğini savundu. Küresel mali
kriz ile Türkiye’deki krizin farklõlõklar gösterdi-
ğini belirten Baykal, dünyada finans krizi yaşa-
nõrken, Türkiye’deki sõkõntõlarõn reel sektörle il-
gili güçlükler olarak kendini gösterdiğini söyle-
di. Baykal, kriz ortamõnda Türkiye’deki banka-
larõn yüksek kâr elde ettiğini kaydederek, “Reel
sektör ağlarken, küçülürken bankacılık bü-
yüyorsa bunun izah edilmesi gerekir. Bu, çar-
pık yapılaşmayı göstermektedir” dedi. Baykal,
yerel seçim kampanyasõ döneminde ekonomik
krizle ilgili önerilerinin Başbakan Erdoğan tara-
fõndan başlangõçta dikkate alõnmadõğõnõ, ancak
zamanla benzer önlemlere başvurulduğunu, “8
ay önce Kredi Garanti Fonu kurulmasını
önerdik. Nisanın sonundayız, Başbakan ‘bunu
düşünüyoruz’ diyor. Sayın Başbakan artık dü-
şünmeyi bırakın. Düşünme zamanı kalmadı,
bir an önce harekete geçin” diye konuştu.
Erdoğan’dan
mini zirve
İstanbul Haber Servisi - Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan önce-
ki gün kabinede gerçekleştirdiği
revizyonun ardõndan dün Üskü-
dar’daki konutunda yeni kabine-
den Devlet Bakanõ ve Başbakan
Yardõmcõsõ Ali Babacan, Maliye
Bakanõ Mehmet Şimşek ve Kültür
ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü-
nay ile yaklaşõk 1.5 saat süren gö-
rüşme yaptõ. Görüşmenin ardõndan
Erdoğan daha sonra üç bakanla
Harbiye bölgesindeki İstanbul
Kongre Merkezi inşaat alanõna gel-
di. Burada yaklaşõk 1.5 saat kalan
Başbakan Erdoğan, incelemelerde
bulunarak yetkililerden bilgi aldõ.
TOBB 64. Olağan Genel
Kurulu’nda bir süredir
aralarında “soğukluk”
olan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile CHP
Genel Başkanı Deniz Bay-
kal sohbet ederek yan ya-
na oturdu. Genel kurula
katılan Erdoğan ve Bay-
kal salona girmeden önce
dinlenme bölümünde bir
süre sohbet etti. TOBB
Başkanı Rıfat Hisarcıklı-
oğlu, 2006 yılındaki genel
kurul toplantısında Erdo-
ğan ve Baykal’ı kürsünün
bulunduğu platforma ça-
ğırıp el ele tutuşturarak
hep birlikte salonu selam-
lamışlardı. (Fotoğraf: AA)
Buzları erittiler