01 Aralık 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Gömütün, Ankara’da, Cebeci Asri Mezarlığı’nda, üç devrimci Milli Eğitim Bakanı’nın, Reşit Galip, Vasıf Çınar ve Mustafa Necati’nin gömütlerinin hemen arkasında olduğunu aktarmıştık. Taşında “Ali Rıza kızı Makbule Atadan” yazdığını, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün kız kardeşine ait olduğunu yazmıştık. Gömütün ve küçük bahçesinin çok bakımsız olduğunu duyurmuş, “Bakılamaz mı? Bakılır bakılmasına da, bakan yok” demiştik. Bakması gerekenler yine bakmazken, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı Birten Gökyay ve ODTÜ Geliştirme Vakfı konuyla yakından ilgilendi. El ele sorumluluk üstlenip Atatürk’ün nitelemesiyle “Makbuş”un gömütünün ve bahçesinin bakımını yaptırdılar. Geçtiğimiz hafta Anneler Günü’nde Makbule Atadan’ın gömütü fotoğrafta görüldüğü gibiydi. Üstünde yaban gülleri ve menekşeler açmıştı üstelik. Duyarlı insanlarımız sağ olsunlar, var olsunlar... CMYB C M Y B 16 MAYIS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 16 Mayıs GÖRÜŞ SADIK ÇELİK Rakı Pahalı, İnsan Hayatı Ucuz Düzenli aralıklarla izlediğimiz bir film geçen haf- talarda yeniden vizyona girdi… Yine sahte rakı, yi- ne ölümler… 2000’de, 2005’de ve şimdi de 2009’da yine, masum birçok insanı sahte içkiye kurban et- tik… Üstelik bu sefer olay yabancı basına da yan- sıdı. Antalya’da bir Alman gencinin ölümünü bütün Alman gazeteleri manşetten verdiler ve ölüm nedenini de sahte içki olarak ilan ettiler. Çok geçmeden, ar- kasından yine sahte rakıdan kaynaklanan başka ölüm haberleri geldi. Peki, neden böyle oluyor, neden in- san hayatı rakı parasından ucuz oluyor? Neden bu Alman genç ülkesinde içki içerken hayatını yitirmi- yor da, Türkiye’de alkolden hayatını kaybediyor? Elbette ki neden bunlar olamaz ama gerçek ne- denleri ve alınması gereken önlemleri tartışmaya geç- meden önce, sahte rakı günahlarımızın bedeli ol- maktan öte, neden, nasıl ölüme yol açıyor: Türk Gı- da Kodeksi’ne göre rakıda bulunmasına izin verilen metil alkol miktarı en fazla 150 gr/hektolitredir. Me- til alkol mevzuatta izin verilen dozların üzerinde tü- ketildiğinde kesin zehirlenmelere neden oluyor. Al- kollü içki üretiminde etil alkol kullanılması olmazsa olmazdır. Ancak, üretim maliyetlerinden dolayı etil alkolün metil alkolden daha pahalı olması, sahte ra- kı üretiminde metil alkolün yüksek oranda kullanıl- masını cazipleştiriyor. Etil ve metil alkol piyasası; , Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafın- dan düzenlenmekte ve denetlenmekte, alkollü ürünlerin insan sağlığına uygunluğunu üretim pa- zarlama aşamalarında ve toplu tüketim yerlerinde de- netleme görevi ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı‘nda bulunmaktadır. Ancak uygulamadaki bu çok başlı- lık içki üzerindeki yüksek vergi oranları ile birleşin- ce merdiven altı ve kayıt dışı üretime neden ol- maktadır. Sahte rakıyı tartışınca, Tekel’in özelleştirme sürecini atlamak olmaz. Tekel, özelleştirildiği güne kadar ül- kemizin en kârlı kuruluşlarından biriydi. Özelleştir- meden sonra ise piyasaya birçok farklı marka altında birçok farklı rakı sürüldü. Piyasada bu kadar rakının dolaşması sahtekârların da işini daha da kolaylaş- tırdı tabii ki. Piyasanın acımasız rekabet koşulları ise bazı rakı üreticilerini de yasal olmayan uygulamalara itti. En son GİSDER (Geleneksel Alkollü İçki Üreti- cileri Derneği ) bir üreticinin dernek üyeliğini, Mali- ye Bakanlığı tebliğ hükümlerine aykırı olarak niteli- ğe uygun olmayan bandroller yapıştırdığı ve böyle- ce haksız rekabete ve vergi kaybına yol açtığı ge- rekçesi ile iptal etti. İşin turizm boyutuna bakarsak, Alman gencin ölü- mündeki sahte içki şüphesinin dış basına nasıl yan- sıdığı ve Türk turizmini nasıl baltaladığı ortada. Ta- bii ki sahte içki sunan bir tek oteller değil, market- lerde büfelerde de sahte içkiler alınıp satılıyor, an- cak her şey dahil sisteme uyum sağlamak zorunda kalan otellerimizin de ucuz olması amacı ile, değil sadece içkinin, her türlü gıda hammaddesinin sah- tesine, hilelisine, merdiven altında üretilenine kay- dığı da bir başka gerçek. İçkideki yüksek vergi oran- larının turizme olumsuz etkisi açıkça gözükmekte- dir, çünkü ülkemiz alkolden alınan bu yüksek ver- giler nedeni ile dünyanın en pahalı yeme içme mer- kezlerinden biri olma yolundadır. Peki, sahte içkinin önüne geçmek için ne yapılmalı? Öncellikle, alkollü içkilerdeki vergi baskısının üreti- ciyi sahteciliğe ve kayıtdışına teşvik etmeyecek dü- zeyde olması, tüketicinin de uygun fiyatlarla alkol- lü içkilere ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Bunun dışın- da, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Tütün, Tütün Ma- mulleri ve Alkollü içkiler Piyasası Düzenleme Kuru- mu’nun piyasa denetlemesini daha etkin olarak ya- pabilmesi için bir an önce kadro, bütçe, teknik do- nanım vs. gibi eksiklerinin kapatılması gerekmektedir. Kaçak üretim ile mücadele için cezalar artırılmalı, en azından AB seviyesine çekilmelidir. Şunu unutma- mak gerekir ki, daha önce yaşanan sahte rakı ölümlerinin sorumlusu olarak yakalananlar daha son- ra çeşitli aflarla dışarı çıkmışlar ve caydırıcı bir ce- za da almadıkları için sahte içki üretimine kaldıkla- rı yerden devam etmişlerdir. Makbuş’un gömütü Lahana turşusu Sanki, maç bahanesiyle Erivan’a koşturan başka ülkenin Cumhurbaşkanı. Sanki, Prag’da Sarkisyan ile oturup Karabağ pazarlığı yapan da başka ülkenin Cumhurbaşkanı. Sanki, İsviçre’ye diplomatları gönderip Ermenistan ile ilişki kurmak için gizli görüşmeler sürdüren başka ülkenin Dışişleri Bakanı. Sanki, Putin üzerinden Ermenistan ile arayı ısıtmak için temas kuran başka ülkenin Başbakanı. Perhiz bozulunca, diyor ki Azerbaycan’a, “Ermenistan sınırı açılmayacak. Bunu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı söylüyor.” Madem öyleydi; öbür temaslar, görüşmeler ve pazarlıklar lahana turşusu niyetine mi gerçekleşti? Akpyasa Emekli Anayasa Mah- kemesi Başkanvekili Güven Dinçer ile ana- yasa değişikliği üzerine küçük bir söyleşi: - AKP niçin anayasa değişikliğini gündeme taşıdı? - Anayasa değişikliği ile ilgili olarak açılan tar- tışmalar aslında hukuki ve siyasal sorunları çöz- mek amacıyla ortaya atılmıyor. Anayasa de- ğişikliği önerileri ve tar- tışmaları aynı Ergene- kon soruşturmaları gibi ekonomik başarısızlığın örtülmesinde, Türkiye için hazırlanmış Atlantik ötesi programların uy- gulanmasında, halkın dikkatini gerçeklerden başka alanlara çekmek için hazırlanmış bir pro- paganda ürünüdür. - AKP anayasayı de- ğiştirebilir mi? - TBMM’deki sandal- yelerin partilere dağılımı Türk halkının son se- çimler ile beliren siyasal eğilimini aksettirmiyor. Bugünkü iktidar milli ira- deyi temsil etmiyor. AKP bugün halkoyunun üçte birini temsil etmesine rağmen anayasayı de- ğiştirmeye kalkıyor. Bu- nu hiçbir demokratik ül- kede göremeyiz. Siyasi anlamda bir azınlık olan mevcut iktidarın ülke- nin siyasi ve hukuki ya- pısını değiştirme özle- mini gerçekleştirme gi- rişimleri, Türk demokra- sisine yönelmiş gerçek bir tehlikedir. Prof. Dr. Cem Somel’e göre, ekono- mik bunalımlar aslında bir şeyleri algısı düşük olanların gözüne gözüne sokuyor: “İktisadi buhranlar, hem merkez ül- kelerinde, hem de çevre ülkelerde mu- dileri soyarak, hissedarları soyarak, mevduatı hortumlayıp devleti banka kurtarmaya mecbur ederek, işçi ücret- lerini, memur maaşlarını bastırarak, bü- yük firmalarla bankaların biriktirdiği dış borçları kamu sektörüne yükleyerek, kamu hizmetlerini kısarak, sermaye- darların nasıl sermaye biriktirdiğini göz- ler önüne sermektedir.” Göz göre göre ısrarla sürdürülen si- yasadan da söz ediyor Prof. Somel: “Buhranların sebebi olan bütün bu politikalar (bankaların kredi faaliyetlerinin denetlenmemesi, ihracata dayalı bü- yüme, dışarıdan kontrolsüz borçlanma vs.) birçok uzman tarafından eleştiril- miş ve tehlikeleri anlatılagelmiştir. An- cak buhranlara yol açan politikalar ser- maye biriktirmek için gerekli olduğun- dan; buhranların külfetini işçi, memur, küçük esnaf ve çiftçi çektiğinden; buh- ranların en korkunç maddi ve manevi darbelerine bunlar maruz kaldığından, sermayedarlar ve onların siyasetçileri mecbur kalmadıkça bu politikalardan vazgeçmez.” Cem Somel’in satırlarına bir John Berger yorumu eklemek yararlı olacak. Yazar, “Kıymetini Bil Herşeyin” adlı ye- ni kitabında Nâzım Hikmet’e şöyle ses- lenmiş: “Sana içinde bulunduğumuz dönem hakkında bir şeyler sormak istiyorum. Ta- rihte gerçekleşmekte olduğuna ya da ger- çekleşeceğine inandığın şeylerin çoğu ha- yal oldu. Senin düşlediğin sosyalizmin hiç- bir yerde kurulduğu yok. Şirket kapitalizmi, yükselen muhalefete rağmen, engel ta- nımadan ilerliyor ve Dünya Ticaret Mer- kezi’nin ikiz kuleleri yıkıldı. Aşırı kalaba- lıklaşan dünyamız her geçen yıl daha da yoksullaşıyor. Dino’yla birlikte gördü- ğünüz mavi gök nerede bugün?” Mavi gök aranıyor Eğitimsizlik ve Hukuksuzluk Bilge Köyü’nü Kana Buladı İ. GÜRŞEN KAFKAS Cumhuriyetimizin kuruluşun- dan bugüne kadar “toprak re- formu” gerçekleştirilseydi Bilge köyü katliamı olmazdı. “Toprak sürenin, su kullananın” özdeyi- şinden yola çıkıldığında Doğu ve Güneydoğu’da toprak genellikle egemen güçlerin elindedir. Köy- lü hâlâ “maraba” olmayı sür- dürmektedir. Mardin-Mazıdağı Bilge köyü katliamı oluş biçimiyle, daha önceki cinayetlerden çok fark- lıdır. Töre, gelenek, toprak pay- laşımı, kız kaçırma, tecavüz vb. sorunlarla ilgili bir cinayet de- ğildir. İmhaya yönelik, acımasız bir katliamı çağrıştırıyor. Eği- timsizliğin, hukuksuzluğun yay- gın biçimi… Baharın güzel yüzü Bilge kö- yünü kan banyosuyla yıkamış gibi… Çocuk, büyük, yaşlı de- nilmeden sorgusuz taranarak öl- dürülen kırk beş insan. Ağlayan, feryat eden kadınlar, şaşkın bakışlı, korku gözlü çocuklar. Katliamı gerçekleştirenlerde- ki kin, nefret, acımasızlık anla- şılır gibi değil. Yörede yaşanan erkek egemenliği, erkek koru- cuların silahlı gövde gösterisi, devletin onlara desteği tartışma konusudur. Terörle mücadele amacıyla görevlendirilen koru- cuların devlet desteği ile güç- lerine güç kattıkları bu olayla or- tadadır. Bu yörede kadının adı yok, erkek egemendir. İnsan doğasında var olan sevgi, anlayış ve hoşgörü, ye- rini psikopat düşüncelere bı- rakmış. Öldürülenlerin en talih- siz günü. Ev düğün evi, sevinç ve mutluluk evi olacakken az- railin kol gezdiği ölüm evine dö- nüşmüş. Ülkemizin gündemine otu- ran, hayret edici ve anlaşılmaz bu katliam, dünya devletlerinin de Türkiye’ye bakışında farklı yorumlara yol açtı. Dünyada eşine ender rastlanan vahşet dolu bir katliam diye yorum- landı. Dünyada son yılların en feci öldürme olayı denilebilir. Ölenler ve yaralananların orta- ya koyduğu dram, geride bı- raktıkları kadınların, çocukların trajik durumu içimizi burkuyor. Kimsesiz ve öksüz kalan ço- cuklar yaşamın neresinde ola- caklar. Onları, yaşamın hangi acımasız serüvenleri bekliyor. Çocuklar acı, korku, kin ve nefretin yüreklerine yerleştiği yüzlerinden okunuyor. Katliamı gerçekleştirdikleri ileri sürülen- lerin geride bıraktıklarının korku dolu duruşları olayın farklı bir boyutu. Köyden kaçış ve ta- şınma… Bir bilinmeyene doğru gidiş. Katliam köyünden göç, yeni bir yaşam, korku ile bek- lenecek bir süreç. Töre, her an öç alma ve ölüm acımasızlığı ile hortlayabilir. Küçük yaşam yerlerinde iş- sizliğin, yokluğun ve yoksullu- ğun öğüttüğü en etken konu dedikodudur. Feodal pirami- din en alt ve geniş kesiminde- ki köylü (serfler) zor yaşam ko- şulları, devletin (siyasilerin) olumsuz davranışı ve işsizlik sonucunda en küçük konular büyütülerek olay yaratıyor. En önemlisi eğitimsizliktir. Köyün adı “Bilge” köyü ancak bu olay “acınacak köy” dedir- tecek durumda. Köyde oku- ma oranı düşük. Doğru dü- şünme, insan ilişkileri, anlayış ve hoşgörü gibi olumlu dav- ranışların yer almadığını üzü- lerek görüyoruz. Anlaşılan, bu köyde “imamın öğretmeni yendiği bir ortam oluşmuş.” Bütün çocuklar Ku- ran kursunda fakat okullaşma- ya yönelik eğitim düşük bir göstergede. Farklı toplumsal güçlerin, etkenlerin ve oluşum- ların eğitimsizlikle ortaya çıktı- ğı bir gerçektir. Adi suç şebe- kesi gibi görünen bu olayda, gizlenen gerçekler ortaya çıka- rılmalıdır. 21. yy’da şıhlık, ağalık, tarikat kavramları, etkenlikleri, sosyal ve sosyolojik yapıları düşündü- rücüdür. Mezar taşlarından me- det umulan bir ortaçağ klasiği gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Korkunç söylemler, eyleme, acımasızlığa dönüşmüş ve ölü- mü kusmuş… Fesat, fitne de- nilen söylemler (dedikodu) tüm ülkenin çağın neresinde oldu- ğumuzun bir gerçeğidir. Kanımızı donduran bu katliam, düğün evini ve köyünü cenaze- ler evine ve köyüne dönüştürdü. Atatürk’ün devrimlerini anla- tamadık, uygulayamadık ve öğretemedik yıllardır. O, ay- dınlanmayı, yenileşme ve geliş- meyi getirecek özgür bir hukuk devleti oluşsun diye bu yasala- rı çıkarmıştı. Atatürk sonrası, siyaset uğruna din ve ideoloji kullanıldı. Halk sömürüldü. Hal- kın eğitimsizliği, yalnızlığı ve za- vallılığı siyasilerin işine geldi. Aydınlanmaya değil karanlığa koşuldu. Bu facia da eğitim- sizliğin dışavuran yarasıdır. Sonuç olarak, insan öldürme, kan dökme ve vahşet tabloları yüreğimizi parçalayan sahneler gözler önündedir. Ülke şaşkın, dünya olaya bakışıyla Türkiye’yi eğitimsiz ve zavallı bir ülke ola- rak görür durumda. İnsana ait değerlerin bittiği bir noktada yaşıyoruz. Herkesin katliam dediği bu eylemde yarısı ök- süz, yarısı yurtsuz yetmiş ço- cuğa ne denilecek. SONUÇ: Devletin bütün ku- rum ve kuruluşları, halkın çağ- daş, akıl ve bilimin önde tutul- duğu bir eğitimden geçirilmesi için gereği yapılmalıdır. Töre ye- rine hukuk, insan ilişkilerinin öğretileceği gelişim için “Hal- kevleri” benzeri sosyal proje- ler uygulanmalıdır. Halka sa- hip çıkılmalıdır. Türk halkı, yal- nız vergi veren, askere alınan bir toplum olarak görülmemeli. On- lara vereceklerimizle değişim ve gelişim içinde olmamız sağ- lanmalıdır. Çekiç Mehmet Ali Birand’ın “ABD, PKK’yi besliyor mu” sorusuna, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “Hayır” yanıtı verdiğini duyan emekli diplomat-yazar Daver Darende, yakın tarihe gönderme yapmayı ödev sayıyor: “Geçmişte izlenen tek yönlü ve bağımlı dış politikalar ve yapılan hatalar sonucu ABD’nin de dayatması ile topraklarımızda konuşlanan ‘Çekiç Güç’ o yıllarda PKK’yi yeterli ölçüde beslemiştir. Yarattığı tahribatla Kuzey Irak’taki yapılanma gün geçtikçe güçlenmiş, PKK, güven duyabileceği bu ortamda etkinliğini sürdürerek sınırlarımız içine daha kolay sızma imkânını bulmuştur.” Kafamıza çekiç gibi çakılması gerekenleri unutmayalım! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yurdumuzun sulak alanlarõn- da da yasayan ve “boz dala- ğan” da denilen ördek cinsi. 2/ Lantan elemen- tinin simgesi... Oyma ağaç kap. 3/ I. Dünya Sa- vaşõ’nda Os- manlõ ordusun- da kullanõlan bir tür başlõk. 4/ Büyük kardeş, ağabey... Dü- şüncesizce her işe atõ- lan; cüretkâr. 5/ Öfke nöbeti... Katarakt has- talõğõna verilen bir baş- ka ad. 6/ Hindu inanõ- şõnda, Tanrõsal bir var- lõğõn dünyadaki bir kö- tülüğü önlemek üzere insan ya da hayvan be- denine bürünmesi... İsrail’in plaka imi. 7/ Büyümemiş karpuz... Gözleri görmeyen. 8/ Türk müziğinde faslõn başõnda ve ortasõnda çalgõcõlarõn doğaçtan yaptõğõ ge- zinti. 9/ Elma, armut, kayõsõ gibi meyvelerin kurutul- muşu... İşlemeli mendil ya da peşkir. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir tür büyük eşekarõsõ. 2/ Bir nota... Sert ve fazla kõzarmayan bir domates türü. 3/ Kabak yapraklarõnõ an- dõran geniş ve etli yapraklarõ olan, kõrda ya da su kõ- yõlarõnda yetişen bir bitki. 4/ “ --- Gündüz”: Yazarõmõz... Hücum. 5/ Kirli ve gizli işler yapan bir çetenin başõ... Isparta’nõn bir ilçesi. 6/ İnternette, bir kullanõcõ adõnõn altõnda yer alan grafik ya da resim... Vilayet. 7/ Halk dilinde “huysuz, aptal” anlamõnda kullanõlan söz- cük... “Fakat, lakin” anlamõnda kullanõlan bağlaç. 8/ Par- çalara bölme. 9/ Yağmur suyunun biriktiği çukur yer... Ünsüzle biten bir sözcüğün ünlüyle başlayan söz- cüğe bağlanarak okunmasõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 V E R M İ Y O N İ M A S E N İ T B U L D O G L A R L İ T A S T A M İ R H E B A F A İ S S A M O D A L I K S İ N İ H İ L İ Z M K U Ş A K A T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear