Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Gazeteciliğin sınırları...
Bana göre mesleğimizin sınırlarını kaç kişi çizme-
ye girişirse o kadar çok sınır olur. Herkes kendince
bir sınır tarifi yapacaktır.
Üstelik “sınır” sözcüğü o kadar çok, o kadar “sınırsız”
anlamlar içeriyor ki; say say bitmez.
Örneğin Uğur Mumcu’nun sık kullandığı şöyle bir
değerlendirme vardı:
“Eğer bir kişi sadece gazetecilik yapıyorsa, ekme-
ğini sadece gazetecilikten kazanıyorsa, görüşü ne olur-
sa olsun, ona saygı duyarım.”
Uğur Ağabey’in çizdiği sınır, gazetecinin bu mes-
lekten başka hiçbir şey yapmaması... Kalemini baş-
ka çıkarlara alet etmemesi...
Konunun bu yanını burada noktalayalım, öteki bo-
yutlarına geçelim...
Gazetecinin haber kaynaklarıyla ilişkileri sadece bi-
zim ülkemizde değil, tüm dünyada tartışma konusu-
dur. Dünyanın önde gelen gazetelerinin yöneticileri,
yazarları siyasilerle, diplomatlarla, askerlerle, büro-
kratlarla “sınırları” karşılıklı güvene dayalı olarak çizilen
ilişki kurarlar.
Gazeteci buna mecburdur.
Çünkü gazetecinin iki “hazinesi” vardır:
Haber kaynakları ve arşivi...
Bir başka anlatımla; gazeteci haber kaynakları ve
arşivi kadar vardır.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrendiğim
bu anlatımı ben de kendime meslek rehberi edindim.
Haber kaynaklarımla hem mesafeli hem sıcak iliş-
kilerim oldu.
Bir örnek paylaşmak isterim...
Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde hemen
her arayışıma karşılık alırdım. Sanıyorum özelleştir-
meyle ilgili bir konu vardı. Soruyu sordum. Şu karşı-
lığı verdi.
“Bu konuda pek çok gazeteciyi ikna edebilirim ama,
sanırım sizi ikna etmem zor olur...”
Haber Cumhuriyet’te Ecevit’in kararını eleştiren şe-
kilde çıkacağı için hissedilir bir soğukluk olmuştu...
Aynı Ecevit, bir süre sonra yine gündemdeki bir ko-
nuyu sorduğumda söze şöyle başlamıştı:
“Bir saniye... Sizin gibi kafiyeli bir söz bulmaya ça-
lışayım...”
Bilmiyorum kayıtlarda var mıdır ama; Ecevit pek çok
telefon görüşmemize benim yazı üslubuma gönder-
me yaparak kafiyeli başlardı.
Benzer ilişkilerim Ankara’da devletin pek çok ka-
tındaki kişilerle oldu...
Üst düzey bir asker ne zaman karşılaşsak ilk şunu
söylerdi:
“Yazılarının başlığını toplayıp kitap yapmayacaksan,
ben yapacağım...”
Özellikle siyasetçilerin şöyle bir davranış biçi-
mi vardır:
Kimseye söylemedikleri, söyleyemedikleri özel bil-
giyi gazetecilere anlatıp, “sakın yazma” derler... Za-
man zaman da atacakları yeni adımları gazeteciler-
le yine “yazılmamak üzere” tartışırlar...
Gazeteci, bu tür diyaloglara, bilgi sahibi olma, ye-
ri-zamanı geldiğinde kullanma düşüncesiyle girer...
Benim de, bu çerçevede pek çok kesimle diyalo-
ğum oldu. “Zenginliğim” olarak düşündüğüm bu di-
yaloglar başka anlamlar yüklenerek, bambaşka bi-
çimlere sokularak “suç unsuru” gibi sunulmaya ça-
lışılıyor.
Önceki mektuplarda açıkladığım nedenlerle sildi-
ğim bu notların bana göre belge değeri yoktur. Bun-
ları kullanacak olsaydım, mutlaka haber kaynağından
izin alırdım. Karşılıklı kabulle kullanırdım. Konunun bu
yanını gerekirse yeniden ayrıntılı biçimde aktarırım.
Gazeteciliğin sınırları boyutuna dönersek... Ben, ga-
zeteciliğimi yapabileceğim en ileri noktaya kadar gö-
türmeye çalıştım... Karşılığını da aldım!..
1999’daki, Masum Türker sahipliğindeki Nokta der-
gisinin “Doruktakiler” ödülünden başlarsam, son 10
yılda 20’ye yakın gazetecilik ödülü aldım.
Sormak isterim:
Ödülün sınırları olur mu?
Yani, bir gazeteci şu kadardan ödül almamalı, şu
kadardan fazla haber yapmamalı, şu kadardan faz-
la kitap yazmamalı denebilir mi?
Meslektaşlarıma ayrıca sormak isterim.
Hangi gazeteci bilgi-belge sahibi olabileceği kay-
naklar edinmek istemez?
Her şey bir yana, gazetecilik sınırlarını şöyle özet-
leyebilirim:
1- Karşılıklı saygı ve güvenle haber kaynaklarını ge-
nişletmek.
2- Gazeteciliği toplumu aydınlatma hedefinden baş-
ka hiçbir amaca alet etmemek.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Nezaketine kurban olsunlar: İlişkilerin koptu kop-
mak üzere olduğu günlerde Ankara’ya gelen, hü-
kümetin son Ermeni manevralarını eleştiren, “fit-
neciler” dediği üç Azeri kadın milletvekilinden söz
etmemiş...
Bir internet sitesinde yer alan uydurma dediği
bir haberle mi ortalık karıştı? Ortalığı allak bullak
eden olaylara neden olan kimdir, kimlerdir?
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i sert konuşma-
ya, Moskova’ya giderek Karabağ ve doğalgaz ko-
nularını Türkiye’den ayrı düşürecek yeni yol ve yön-
temler aramaya basında çıkan haberler mi neden
oldu?
RTE bu sorulara yanıt vermez. Veremez!
Oysa, “bir bardak suda fırtınayı koparan” med-
ya değil.
Asıl suçluyu aramak istiyorsa önce Çankaya’ya
ve sonra aynada kendine bakmalı.
Başkan Obama, TBMM’de Ermenistan’a sınır
kapılarını açmamızı istedi mi? İstedi!
Dünyaya Amerikasız bakamayan Çankaya’da-
ki; patron devletin dayatmasını destekleyen tavır
aldı mı? Aldı!
Diplomaside kimi zaman iki gün uzun bir zaman.
Yer gök, Azerbaycan’da basın, siyasetçiler aya-
ğa kalkmış, Türkiye’ye veryansın ediyor.
Muhalefet partileri hükümeti topa tuttular.
Bu gelişmeler olurken Çankaya’daki de RTE de
sütre gerisinde.
Hükümetin, İsviçre’de sınır kapılarının aşama-
lı olarak açılacağını içeren ve Bakû’nun son de-
rece hassas olduğu Karabağ sorununa değin-
meyen anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu İl-
ham Aliyev, -yalanlanmayan habere göre- Mos-
kova’dan öğrendi.
Çankaya’daki Azerbaycan ile ilişkilerin sarpa sar-
dığını... hele yeni dostu Ermenilerle iplerin kopa-
cağını görünce tümen gücündeki askerle korunan
Köşk duvarları arkasına çekildi.
Moskova’dan taze ama düşündürücü haberler
gelmeye başladı. Aliyev İsmet Paşa’nın bir tarihte
ABD’nin aymazlığına karşı kullandığı “Yeni bir dün-
ya kurulur ve Türkiye içinde yerini alır” tarihsel söy-
lemindeki Türkiye yerine Azerbaycan’ı koyup
yeni ufuklara yelken açacağını duyumsatan de-
meçler vermeye başlayınca... Başbakan Beyefendi
Hazretleri nihayet gaflet uykusundan uyandı.
Medya mı? Bu arada doğrular arasında yan-
lışlara oynadı. Dünya fiyatlarının çok altında
Azerbaycan’dan aldığımız doğalgaza bir süredir
iki ülke arasındaki yeni fiyat belirleme görüşme-
lerini büyük başlıklarla “Bakû açılacağı söylenen
sınır kapılarına misilleme yapıyor” diye duyurdu ka-
muoyuna.
Dünya küçük, biz büyüğüz diye diye başta Azer-
baycan, çevremizdeki komşuları küçümseyen
Başbakan Beyefendi Hazretleri, bir de baktı ki pa-
buç pahalı.
Küçük büyük devlet yok. Ulusal yararlar var.
Çankaya’dakini bir güzel solladı.
Bir de baktık; Azerbaycan’a güvence üstüne gü-
vence veriyor.
Bakû’ya gidiyor. Bizim medyanın son günlerdeki
yayınlarına, RTE’yi kollayan başlıklarına bakma-
yın... Örneğin hazretin Bakû’ya Azerbaycan’ı
“teselli etmek için gittiğini” içeren haber ve baş-
lıklarında kullanmasını göz ardı edin.
Sonuç nedir? Son gerginlikten kim yararlı çıktı:
Bakû, Türkiye-Azerbaycan gerginliğinde ipi
göğüsleyen taraf oldu.
Diplomatik dilde asla yer almaz ama; RTE:
Yüz yıllık düşman Ermenilere karşı bin yıllık dost
ve kardeş bir ulusa özür dilemek için Azerbaycan’a
gitti, özür diledi.
Azerilerin Ankara’ya dayattıkları gibi Karabağ so-
runu çözümlenmeden sınır kapılarının açılama-
yacağı güvencesini üstelik Azerbaycan ulusal mec-
lisine vermek zorunda kaldı.
Azerbaycan, hükümeti Ermenistan’a sınır ka-
pılarını açmak üzere iken suçüstü yakaladı.
Bakû sağlam durdu. Ulusal politikasından
ödün vermedi.
Bu arada Çankaya’dakinin Prag’da Azeri ve Er-
meni cumhurbaşkanlarını bir araya getirerek çık-
tığı yolda olumlu mesafe alındığını kanıtlama
çabası da sonuç vermedi. İki cumhurbaşkanı de-
ğil anlaşmak, el bile sıkışmadılar.
Ama sorun şimdi Çankaya’dakine; barışa hiz-
metleri nedeniyle gelecek yıl kendini Nobel ödü-
lüne layık görecektir.
İnsan bu; hayal ettiği müddetçe yaşar!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
İstanbul B 26
Edirne B 31
Kocaeli B 31
Çanakkale B 26
İzmir B 32
Manisa B 33
Aydın B 33
Denizli B 32
Zonguldak B 25
Sinop B 21
Samsun PB 24
Trabzon PB 22
Giresun PB 23
Ankara B 26
Eskişehir B 26
Konya B 27
Sıvas B 24
Antalya B 29
Adana B 31
Mersin B 27
Diyarbakır B 29
Şanlıurfa B 33
Mardin B 27
Siirt B 28
Hakkâri B 20
Van B 20
Kars Y 20
Oslo PB 17
Helsinki PB 13
Stockholm PB 15
Londra Y 17
Amsterdam Y 18
Brüksel Y 15
Paris Y 16
Bonn Y 19
Münih Y 20
Berlin B 22
Budapeşte B 27
Madrid B 23
Viyana B 24
Belgrad B 30
Sofya Y 26
Roma Y 23
Atina PB 24
Zürih Y 23
Moskova Y 13
Aşkabat PB 29
Astana B 28
Taşkent PB 27
Bakû B 19
Bişkek Y 20
Tiflis B 29
Kahire B 28
Şam B 29
Ülkemizin kuzeydoğu
kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Doğu Ka-
radeniz’in iç kesimleri
ile Kars ve Ardahan
çevreleri sağanak ve
gök gürültülü sağanak
yağışlı, diğer yerler az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı ül-
ke genelinde 3-5 de-
rece artacak.
15 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
1. KOŞU: F: Gölova (1), P: Yavuzkaya (3), PP:
Sarrafbey (2), S: Dygu Yõldõzõ (4).
2. KOŞU: F: Sadrazam (7), P: Başçavuş (9), PP:
Golden Head (10), S: Oruç Reis (6).
3. KOŞU: F: Spectrum (10), P: Kõrõkhan (5), PP:
Asyam (1), S: Sekreterya (9).
4. KOŞU: F: Thunder Hawk (3), P: Olivium (8),
PP: Büyükdere (2), S: Rakblue (1).
5. KOŞU: F: Nalin İsyanõ (2), P: De Niro (6), PP:
Yeni Lira (4), S: Kral Ve Ben (1).
6. KOŞU: F: Zeev (1), P: Big Laser (2), PP: Gau-
di (6), S: Mükerrem (7).
7. KOŞU:
F: Kargõlõ
Ağasõ (7),
P: Fatihcan
(5), PP:
Lady Çuard
(2), S: La-
lik (13).
ALTILI GANYAN
7 10 3 2 1 7
9 5 8 6 2
10 1 2
6 9 1
3
İstanbul Haber Servisi - Ba-
şakşehir’de seçim döneminde oy
kaygõsõ ile göz yumulan kaçak bi-
nalarõn yõkõmõna direnen mahal-
le halkõna müdahale eden polisin
attõğõ gaz bombalarõ, bir okula ve
bir eve isabet edince adeta can pa-
zarõ yaşandõ. Biber gazõndan et-
kilenerek baygõnlõk geçiren Tepe
İlköğretim Okulu’nun öğrencile-
ri ile evlerine gaz bombasõ atõlan
anne ve bebeği hastaneye kaldõ-
rõldõ. Emniyet, okula düşen gaz
bombasõnõn göstericiler tarafõndan
atõldõğõnõ açõkladõ.
Ümraniye’de pazartesi günü
kaçak katlarõn yõkõmõ sõrasõnda
vinç operatörünün silahla vurul-
masõnõn ardõndan dün de yine
yõkõm yüzünden İstanbul’un ye-
ni ilçelerinden Başakşehir’de
olaylar çõktõ. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi ve ilçe belediyesine
bağlõ zabõta ekipleri, sabah saat-
lerinde kaçak ve ruhsatsõz binalarõ
yõkmak üzere çevik kuvvet ekip-
leri ve panzer eşliğinde Bayram-
tepe Mahallesi’ne geldi. Mahalle
sakinlerinin taşlõ sopalõ direnişi ile
karşõlaşan polis, toplanan grubu
biber gazõ sõkarak dağõtmaya ça-
lõştõ. Mahalle halkõna boyalõ su sõ-
kan polis birçok kişiyi gözaltõna
aldõ. Polisin orantõsõz şekilde at-
tõğõ gaz bombalarõnõn bir kõsmõnõn
Tepe İlköğretim Okulu’nun bah-
çesine düşmesi ile ortalõk savaş
alanõna döndü. Okullarõnõn bah-
çesine atõlan biber gazõ yüzünden
neye uğradõğõnõ şaşõran öğrenci-
ler fenalõk geçirdi. Olayõ duyan
veliler okula gelerek baygõnlõk ge-
çiren çocuklarõnõ kucaklarõnda
ambulanslara taşõdõ. Bazõ veliler
sinir krizi geçirdi. Bu arada polis
ile mahalle halkõ arasõndaki arbede
sõrasõnda bir körüklü İETT oto-
büsünün camlarõ kõrõldõ, lastikle-
ri patlatõldõ. Yõkõm ekipleri 2 bi-
nanõn yõkõldõğõ mahalleden ayrõ-
lõrken polis ve mahalleli arasõn-
daki çatõşma ara sokaklarda de-
vam etti. Polisin müdahalesi sõ-
rasõnda atõlan gaz bombalarõn-
dan biri de Güvercintepe Mahal-
lesi’ndeki bir apartmanõn üçüncü
katõndaki daireye isabet etti. Yo-
ğun bir dumanõn çõktõğõ dairede
yaşayan anne ile 4-5 aylõk bebe-
ği fenalaşarak hastaneye kaldõrõldõ.
Yõkõm sõrasõnda olaylarla ilgi-
si olmadõğõ anlaşõlan bir esnaf po-
listen feci şekilde dayak yedi.
Biber gazõ ve tazyikli suya maruz
kalarak dayak yiyen esnaf, polis-
lerden şikâyetçi olacağõnõ söyle-
di. Yõkõmõ protesto eden gruba ca-
mi hoparlöründen evlerine dön-
meleri yönünde anons yapõldõ.
İstanbul Milli Eğitim Müdürü
Ata Özer, olaylar sõrasõnda biber
gazõndan etkilenen 49 öğrencinin
hastaneye kaldõrõldõğõnõ bildirdi.
Güler: Protestocular attı
İstanbul Valisi Muammer Gü-
ler, Başakşehir’deki yõkõmõ pro-
testo eden gruba müdahale sõra-
sõnda polisin okulun bahçesine bi-
ber gazõ bombasõ atmasõnõn söz
konusu olmadõğõnõ belirterek,
“Protestocuların üzerine atı-
lan bombaların göstericiler ta-
rafından okulun bahçesine atıl-
dığı tespit edilmiştir” dedi. Gü-
ler bölgedeki evlerin tamamen yõ-
kõlacağõ şeklindeki söylentilerin
doğru olmadõğõnõ belirtti.
‘Fener’ eksik belgeye takõldõ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Frankfurt Savcõlõğõ’nõn,
aralarõnda RTÜK Başkanõ Zahid
Akman ile Kanal 7 Yönetim
Kurulu Başkanõ Zekeriya Ka-
raman’õn da bulunduğu 16 kişi-
nin ifadesinin alõnmasõ istemiy-
le Ankara Başsavcõlõğõ’na gön-
derdiği dosya “eksik belgeler”
nedeniyle beklemeye alõndõ. Baş-
savcõlõk dosyadaki eksikliklerin
tamamlanmasõ için Adalet Ba-
kanlõğõ aracõlõğõyla Almanya’dan
bu belgelerin istenmesini talep et-
ti. Eksik belgelerin tamamlanõp
Türkiye’ye ulaştõrõlmasõnõn yine
aylarca sürebileceği belirtiliyor.
Almanya’da davanõn açõlõp ka-
rarõn çõkmasõndan bu yana geçen
8 ayda yõlan hikâyesine dönen
Deniz Feneri soruşturmasõnda
bu kez de “eksik belgeler soru-
nu” yaşandõ. Başsavcõlõk bu kez
de soruşturmanõn “asıl failleriy-
le” ilgili Almanya’nõn talepleri-
ni karşõlayabilmek için eksiklik-
lerin giderilmesini bekleyecek.
Frankfurt Bölge Mahkemesi Sav-
cõlõğõ, Deniz Feneri Derneği vur-
gunuyla ilgili olarak ikinci bir so-
ruşturma başlatmõştõ. Bu çerçe-
vede Türkiye’den 16 kişi hak-
kõnda adli yardõm isteminde bu-
lunmuştu. Adalet Bakanlõğõ’na
ulaşan hem Türkçe hem Alman-
ca olan talepname soruşturmayõ
yürüten Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ’na gönderildi.
Ankara Başsavcõlõğõ’nõn Al-
manya’nõn adli yardõm istemiy-
le ilgili dosyayõ incelemekle gö-
revlendirdiği Talimat Bürosu
savcõlarõ dosyada eksikler oldu-
ğu görüşüne vardõ.
Alman savcõlõğõ, adli yardõm ta-
lebini 20 Ocak 2009’da düzen-
lemiş, bu evrak Almanya’nõn
Ankara Büyükelçiliği’ne 21 Ni-
san’da ulaşmõştõ. Bu du-
rum gözetildiğinde Anka-
ra Başsavcõlõğõ’nõn istedi-
ği “eksik belgelerin” ta-
mamlanõp Ankara’ya ulaş-
tõrõlmasõ yine aylarca sü-
rebilecek. Bu da Alman
savcõlõğõnõn, Zahid Ak-
man ile Kanal 7’nin Yö-
netim Kurulu Başkanõ Ze-
keriya Karaman’õn da ara-
larõnda bulunduğu 16 ki-
şinin Ankara Başsavcõlõ-
ğõ’ndan istediği ifade, he-
sap hareketleri ve parmak
izlerinin alõnmasõnõn ay-
larca sürmesi anlamõna ge-
lecek.
Alman savcõlõğõnõn iste-
mi üzerine RTÜK Başka-
nõ Zahid Akman geçen
hafta Ankara Başsavcõlõ-
ğõ’na çağrõlarak 1.5 saat
süreyle ifade vermişti.
Yargıtay Başsavcılığı
tercümeyi bekliyor
Almanya’daki Deniz Fe-
neri’nin Türkiye’ye aktar-
dõğõ paranõn bir bölümüy-
le AKP’nin finanse edildi-
ği iddiasõ üzerine Ankara
Başsavcõlõğõ kanalõyla da-
va dosyasõnõ isteyen Yar-
gõtay Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ 6 aydõr bekliyor. Al-
manya’dan gelen dosyanõn
tercümesi 80 gündür sü-
rerken, başsavcõlõk, ana-
yasa ve Siyasi Partiler Ya-
sasõ yönünden konuyu
mercek altõna alacak. Baş-
savcõlõk, para aktarõm id-
dialarõnõ delillendirmesi
durumunda AKP hakkõnda
kapatma davasõ açacak.
Miniklere de biber gazı
BİBER GAZI ÖLDÜREBİLİR
Biber gazı bombasının içinde bulunan kimyasal maddeler,
ilk olarak göze, cilde ve solunum sistemine etki ediyor. Yük-
sek konsantrasyon ve uzun süreli maruz kalınması durumunda ise
yoğun fiziksel rahatsızlık ve anksiyete, kan basıncında yükselme gi-
bi kalp rahatsızlıklarının ardından ölüme yol açabiliyor. Alerjik bün-
yelerde vücut dengesinin bozulmasına, tansiyon yükselmesi-düş-
mesi, kansızlık, bayılma gibi etkiler yaratabiliyor.
Başsavcõlõk, dosyadaki eksik bölümlerin Almanya’dan istenmesini talep etti
Asistanlardanoturmaeylemi
İstanbul Üniversitesi (İÜ) araştırma gö-
revlileri, 50/d maddesine karşı olduklarını
belirterek, iş güvencesi talebiyle protesto
gösterisi düzenledi. Marmara Üniversitesi,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik
Üniversitesi’ndeki araştırma görevlilerinin
de desteklediği eylemde araştırma görevlile-
ri, İÜ rektörlük binası önünde oturma eyle-
mi gerçekleştirdi. İÜ rektörlük binası önün-
de toplanan araştırma görevlileri, “Biz kalı-
yoruz YÖK gitsin” pankartı taşırken “Dok-
toralı işsiz olmayacağız”, “Dur de dur de
50/d ye dur de” sloganları attılar. Grup adı-
na açıklama yapan Berna Uymaz Yılmaz,
üniversitedeki araştırma görevlilerin 33a
maddesine göre atama işlemlerinin tamam-
lanmasıni istediklerini belirterek, “10 gün
önce iş güvencesi çadırı kurduk. Çadırımızın
başköşesinde ‘Bu üniversitede iş güvencesi
yok’ yazmaktadır. Doktorasını başarıyla bi-
tiren araştırma görevlileri ödüllendirilecek-
leri yerde işsiz bırakılarak cezalandırılmak-
tadır. Şu anda 50/’li araştırma görevlilerinin
işsiz kalmasına mani olmak rektörlüğün
kendi yetkisini kullanmasıyla mümkün ola-
bilir” dedi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
CHP’DEN
KIRMIZI
PASAPORT
SORUSU
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP MYK
üyesi Ali Kılıç, daha önce gündeme getirdiği “Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan, Al-
manya’daki Deniz Feneri Derneği’ne yanında kır-
mızı bir pasaport taşıyan kişi ile gitti mi” sorusunu
“AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli ile Amas-
ya Milletvekili Akif Gülle Almanya’ya gitti mi” di-
ye ayrõntõlandõrarak yineledi.
Almanya’ya giderek Deniz Feneri yolsuzluğuna
ilişkin araştõrma yapan Kõlõç, çok sayõda belge ve dos-
yaya ulaşmasõ nedeniyle Almanya’dan Türkiye’ye
uçak yerine kendi arabasõyla döndü. Kõlõç, Deniz Fe-
neri e.V. soruşturmasõnda AKP ile ilgili savlarõn ka-
nõtlanmamõş bir ihbar mektubuna dayandõğõ haber-
lerine tepki gösterdi. Kõlõç, “Olayı soruşturan po-
lis şefi Böhm, sürekli bu mektuba atıfta bulunu-
yor. Maliyeye gelen bir mektup var, maliye in-
celiyor, ciddi buluyor ve soruşturma açılması için
savcılığa intikal ettiriyor. Mektupta ‘AKP’ diyor,
iddianamede çok net olarak ‘AKP’ demiyor,
orada bir siyasi baskının olduğunu söylüyor. Bu
diplomatik dille böyle ifade edilir” dedi.
Bu arada MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,
dün gazetecilerin sorusu üzerine Deniz Feneri da-
vasõyla ilgili olarak yargõnõn bir an önce gerçekleri
ortaya çõkaracak kararõnõ beklediklerini ifade etti.
Deniz Feneri
Başakşehir’de kaçak yapõlarõn yõkõmõ sõrasõnda ortalõk savaş alanõna döndü
‘SEÇİMDEN ÖNCE OY
İÇİN GÖZ YUMULDU’
Eğitim-Sen üyeleri Başakşehir’deki Tepe
İlköğretim Okulu’na giderek eğitim kurumu-
na yönelik saldõrõyõ protesto etti. Konuyla il-
gili yazõlõ açõklama yapan CHP İstanbul İl
Başkanõ Gürsel Tekin, “Seçim öncesi üç beş
yoksulun oyunu almak için bilerek bu ge-
cekonduların yapılmasına göz yumanların
seçim sonrasında giriştikleri acımasız yı-
kımlar dikkat çekici ve düşündürücüdür”
dedi. CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soy-
sal, Başakşehir Tepe İlköğretim Okulu’nun
bahçesinde patlayan biber gazõ bombasõ ile
15’in üzerinde öğrencinin hastaneye kaldõ-
rõldõğõnõ belirterek, kaç öğrencinin yaralan-
dõğõnõ sordu. Soysal, İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay’õn yanõtlamasõ istemiyle TBMM
Başkanlõğõ’na sunduğu soru önergesinde
ayrõca Başakşehir’deki yõkõmda savaşõ an-
dõran görüntülere tanõk olunduğunu ve
orantõsõz güç kullanõldõğõnõ ileri sürdü.