24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÖRÜŞ AHMET TAN Mirasyedilik! Ecevit’in siyasal itibarını, partisinin parasal kaynaklarını 5 yılda eritip istifa eden kişi, pazar gü- nü yeniden aday olacağını açıkladı. Benzer “soylu” davranışı gösterdiği için alkış- lanan bir başkası da aynı şeyi yaptı. Böyle ciddiyetsiz konular için Cumhuriyet okur- larını meşgul etmeye değer mi? Değer. Çünkü işin içinde ne yazık ki “sol” var ve “ha- ber” var. Haber şu: “Sol”un 2. partisini yönetmeye talip kişi yakın tarihimizin en pahalı-en paralı siyaset yapan ki- şisidir. Partisinin oyu 5 yılda binde 6 artabilmiştir. (Tak- vim gazetesi 14 Mayıs 2009) Ama bu binde 6 artış için, tam 80 trilyon har- camıştır. Vatandaşın 1 oyu için, bu kadar yüksek birim maliyet ödeyen bir başkan değil Türkiye’de dün- yada bile yoktur. Harcanan trilyonlar kamunun parasıdır. İstifa edip yeniden geri dönmenin nedeni her- halde eski dosyaları kapamak, yeni sayfa açmak içindir. Döneceği aslında üç hafta önce, il başkanları- na danışarak ve ağlayarak istifa ettiği gün sezil- mişti. Dönmezse... Çin’de özel yaptırılan ve fotoğrafını, imzasını ta- şıyan trilyonlarca liralık hediyelik çakmak çöpe atı- lacaktı. Kim kendi fotoğrafının, unvanının ve imzasının çöpe gitmesine peşinen razı olabilir? Üç hafta önceki istifa sonrası uyarı şöyleydi: “Ecevit’in halefine-vârisine yakışan, partinin hesaplarını da ekleyerek istifa etmektir!.. Bu he- sabı vermeden giden Sezer’in partiye yapacağı son bir kötülük yeniden aday olmaktır! Genel başkanlık, ne deney tahtasıdır, ne de ‘He- vesimi alamadım bir daha oyunu’dur”. Bu satırların yazarı, Ecevit’in “Son genel sek- reteri” sıfatıyla, geri dönüşün hem partiye hem de geri dönene büyük kötülük olacağını yazdı söy- ledi. Bunun için de komaya girmesi öncesinde Oran’da kendisinin bir 16 Mayıs gecesi, merhum Ecevit ile yaşadıklarının hatırlanmasını istedi. Çünkü “geri dönüş kurultayı” için o lanetli 17 Ma- yıs tarihi belirlenmişti. O tarih, Danıştay üyesi Mustafa Özbilgin’in de katledildiği ve ertesi gün de Ecevit’in beyin ka- naması geçirdiği tarihti. Bir el daha “lidercilik oynama” karasevdasına tutulduğu açıktı. Ne sezgisi, ne ilkesi, ne de ha- fızası kalmıştı. O gece Ecevit’in kendisine kibarca “Seninle ol- muyor Yılmaz Büyükerşen!” uyarısına sinirlenip evi terk etmek istemişti. Rahşan Hanım’ın, bundan aylar önce “Ecevit’in adını anma - Partinin de adını değiştir!” demesi bi- raz da bundandı. Çok şükür ki, ev sahibesi Rahşan Hanım, o ge- ceyi doğruladı. Bu arada, bendenizin de aday olabileceğini dü- şündüğünden olmalı, kendi çıkaracağı adayın şan- sını arttırmak için mi nedir, bendenizin de Ecevit’e bağırdığımı sözlerine ekleyiverdi. Biraz yakından tanıyan bilir ki Ecevit’e kurşun sıkılabilir, ki sıkıldı, ama bağırılamaz. Ecevit’e ancak, kendisine kurşun sıkabilecek ki- şi bağırabilir. Dün, kimin hem kendisine, hem de partisine kur- şun sıkacağı bir kere daha görüldü. DP’nin ve DSP’nin mirasının ne olacağı bu haf- ta sonu belli olacak. Anadolu’da çok tekrarlanan o söz, bir daha doğ- rulanacak: Ölüm hak, miras helal! Hele biraz da sen al!.. MERİÇ VELİDEDEOĞLU Başlık, eski bir çocuk oyu- nunun adı. Gençler bilmezler ama, büyükleri anımsarlar, daha yaşlıları da sanırım oy- namışlardır. Yarım yüzyıl önceki çocuk oyunları arasında en sevilen- lerden biriydi. Sokaklarda, bahçelerde, kırlarda, kısaca- sı açık havada oynanırdı. 21. yüzyıl çocuklarının oyun- ları için bu gerekli değil; bir ek- ran, tuşlar ve iki parmak yeti- yor. Bizim kuşağın da severek oynadığı bu oyunu, Savcı Baş- bakan Erdoğan’ın bir deme- ciyle anımsadım. Ergenekon ile ilgili olarak şöyle diyordu: “Bu davanın ne sağında, ne solunda; ne altında, ne üs- tündeyim!” Eh! “Sobe!” demek de bize düşüyor... Ülkesini “tek adam” olarak, başka bir deyişle “keyfince”, yöneten Erdoğan yalnız değil; İtalya’da da Berlusconi var. Doğrusu ikisi de halkı oya- lamayı çok iyi biliyorlar. Bir- birlerini pek severler; arala- rından su sızmaz; karşılaştık- larında birbirlerine sarılıp öper- ler; dahası hızını alamayan Berlusconi, Emine Bacı’yı da öpmeye kalkışmıştı. Hey gidi günler... Ne var ki, Berlusconi kıska- ca alınmaya başlandı; İtalyan devlet adamları, politikacıları onu uyarıyorlar. İlkin “ciddiyet” dediler, ardından da “utan!”. Onları çileden çıkaran tüm basının, TV’lerin Berlusco- ni’yle ilgili magazinsel haber- lerle dolup taşması; gencecik, deneyimsiz ama güzel kadın- lara yönetimde önemli görev- ler vermesi. Türkiye’de ise konular ve durum bambaşka; “ciddiyet, utanma” çoktan aşıldı. Baş- bakan’ın altında ve üstünde ol- madığını söylediği Ergene- kon’un son oturumunda, tu- tuksuz bir sanık ilginç açıkla- malarda bulundu. Kendisine gönderilen bir kayıtta, Erdoğan’ın “Ameri- kalıların karşısında, iktidara gelmesi halinde yapacaklarını tek tek saydığı” bir konuş- ması yer alıyormuş. Bunların neler olduğu bu tutuksuz sanığa sorulduğun- da da: “Anayasa değişiklikle- ri, Kürdistan, Büyük Ermeni Devleti, (Neo Sevr) dediğimiz, ABD ile gizli anlaşmalar” diye yanıtlamış. (Cumhuriyet, 8.5.2009) Ne rastlantı ki aynı gün, AB’nin bir kurumu olan Avru- pa Parlamentosu (AP) oturu- munda da, İngiliz parlamenter Andrew Duff, Türkiye’de “devletin bölümlerindeki derin çürümeden”, kısacası “devle- tin çürüdüğünden” söz et- miş. Bilindiği gibi AP’deki parla- menterlerin çoğunluğu “Neo Sevr”cidir. Bunu, fırsat bul- dukça açıkça belirtirler. Dışımızdaki bu “Neo Sevr”ciler, 89 yıl önce Türki- ye’yi “yüzyıllar boyu süren ‘ahlaksızlık’lardan kurtarmak için” Sevr’i düzenlediklerini bildirenlerin torunlarıdır. Böylece içteki ve dıştaki “Neo Sevr”ciler kıpır kıpır kı- pırdanırken devletin başında- ki Abdullah Gül de tam bu sı- rada “Kürt sorunu” söylemiy- le gündeme oturuverdi. “Tari- hi fırsatları kaçırmayalım!” di- yordu, bunların ne olduğunu açıklamadan... Durum iyice arapsaçına dö- nüşürken, Savcı Başbakan Erdoğan da “Çoğu bitti azı kal- dı!” açıklamasını yaptı Malat- ya AKP il toplantısında. Bunu ancak Ergenekon’un başsav- cısı bilebilirdi. Böylece Baş- bakan savcılığını bir kez daha vurgulamış oluyordu. Zaten, “Ben savcı değilim!” dememişti; “sağında solun- da, üstünde altında değilim” diye açıklama yapmıştı. Bu- raları da savcının “yeri” değil kuşkusuz. Savcı doğrudan doğruya davanın “içinde”dir. Yargıyı oluşturan üç ayaktan “biri” olduğu bilinir. Görülüyor ki artık Ergene- kon, yüzyıl önce Fransa’nın yüzünü karartan ünlü “Dreyfus Davası”nı da aştı. Dahası, Engizisyon’un 400 yıl önceki “Galileo Davası”nı da geride bıraktı. Çünkü Engi- zisyon bile Galileo’nun bilim adamlığını, tanınmış kişiliğini, yaşını ve hastalığını dikkate al- mış, ona özen göstermişti... Acaba hâlâ sözün bittiği yerde değil miyiz? 17 Mayıs’ta Tandoğan’da- yız! ‘Sağım Solum Sobe!’ m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com15 Mayıs OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 15 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Güvenlik Müsteşarı kim olsun? Ordudan ihraç edilen subaylardan biri olsun! Tandoğan Sema Akdemir: “Dörtnala gelip Anadolu’nun her yanından, Tandoğan’a bir kısrak başı gibi uzanmanın zamanıdır!” Görev İsmail Yıldız: “Anayasa Mahkemesi’nde hukukçu üyelerin oybirliği ile laiklik karşıtı olduğuna karar verilen AKP’ye karşı çıkmak, yurttaşlık görevidir!” Arabulucu Anıl Öçal: “Gazeteci arabulucular döneminde Hüseyin Üzmez de Hizbullah’tan sorumlu olsun!” YağmurDeniz F tipi polis devleti özlemi AMERİKA’DAKİsümüklünün Türkiye’deki baş borazanı televizyon kanalı 17 Mayıs’ta Ankara Tandoğan’daki Cumhuriyet Mitingi için şu yayını yapıyor: “17 Mayıs’ta yapılacak miting savcıların silahlı terör örgütü dediği organize suç oluşumunun faaliyeti olarak dikkat çekiyor. Bu noktada işin en önemli yanı Ergenekon mitinglerine katılacakların düşeceği durum... Mitinge bilinçli şekilde katılanlar, ceza kanunundaki suç ve suçluyu övme, ayrıca yardım ve yataklık fiilini işlemiş olacaklar ve iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklar... Mitinge katılacakların tek tek görüntülenerek Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantılarının araştırılacağı tahmin ediliyor.” Ankara’daki mitinge 200 kadar sivil toplum örgütü katılıyor. Toplantı için Ankara Valiliği’nden izin alındı. Her şey yasalara uygun düzenleniyor. Ama sümüklünün adamlarında yalanın bini bir para! Üstelik kendilerini de ele veriyorlar; karşıdevrimi yapıp iktidarı ele geçirdiklerinde Türkiye’de nasıl bir düzen kuracaklarını şimdiden anlatıyorlar: Herkes tek tek izlenecek! Şu sıra 70 milyonun resmi ağızlara göre 70 bini izleniyor; sümüklünün adamları, hain amaçlarına ulaşırlarsa 70 milyon izlenecek. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” İSLAM âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep, birincil savcısı olduğu Ergenekon için geçenlerde “Birbiriyle alakasız gibi görünen sorunların hangi kirli ellerle kördüğüm haline geldiğini görüyorsunuz” demişti. Birbirini tanımayan kişilerin, birbiriyle bağlantısı kurulamayan olayların aynı “terör örgütü” içinde bir araya getirilmesi gerçekten bir kördüğümdü ama sultan hazretlerine göre kördüğümün çözülmesinde çoğu gitmiş azı kalmıştı ve herkes kurulmakta olan partizan polis devleti kervanına katılacaktı! Fakat şu işe bakın ki kördüğüm bir ucu polisin daha doğrusu f tipi polisin ayağına dolandı! 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında bulunduğu açıklanan ve Ergenekon dalgalarının “birinci cephaneliği” sayılan 27 el bombası, polisin elinde patlamışa benziyor! İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü’nün Ümraniye Asayiş Büro Amirliği’nde bombalarla ilgili video çekimi kendi başına bir “bomba” niteliğinde görünüyor. Çünkü kayıtta, polislerin yasaya aykırı bazı uygulamaları kendini gösterirken bir de ahlak dışı bazı davranışlar ortaya çıkıyor. Kayıt sırasında kendi aralarında tam bir “kıraathane muhabbeti” yapan polisler, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil eden Genelkurmay için “O... çocuğu” tanımını kullanıyor. Bir başka “muhabbet” sırasında da polislerden biri “Soruşturma Ergenekon olduğu zaman s...yim hâkimi savcıyı” demekten kendini alamıyor. Polislerin “Genelkurmay” derken kastettiklerinin dönemin Genelkurmay Başkanı olduğu sonraki konuşmalarından anlaşılıyor. Peki, polislerin cinsel tecavüzde bulunmak amacıyla küfür ettiği hâkim ve savcı kim? Ümraniye’de polislerin bombaları bulmak üzere gecekondu baskını yapması için mahkemeden izin isteyen savcı ve izni veren hâkim mi? Yoksa başka hâkim ve savcılar mı? Ve küfür eden polis(ler) kim? Bu soruların yanıtlarını yetkili birilerinin kamuoyuna vermesi gerekiyor! Bu arada Ümraniye’de bulunan bombaların niye aynı gün polis tarafından mahkemeye yapılan başvuru üzerine imha edildiği de kamuoyuna mutlaka açıklanmalı ki kördüğüm çözülsün! Kördüğüm SESSİZ SEDASIZ (!) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Narçiçeği rengi, alev kõrmõzõsõ. 2/ Üstü kapalõ olarak anlat- ma... Hamur tahtasõ. 3/ Bu- ruşuk yüzlü bir köpek cin- si... Bir nota. 4/ Litvan- ya’nõn para birimi. 5/ Buyuru- cu... Boşa gitme. 6/ Bir nota... Duman lekesi... “Hadi ver ellerini / Ufkumdan esen --- yellerine” (Behçet Necatigil). 7/ Bir erkeğin ni- kâhsõz olarak aldõğõ cariye... Silisyum elementinin simge- si. 8/ Her türlü siyasal düzeni yadsõyan ve top- lumun birey üzerinde hiçbir baskõsõnõ kabul et- meyen görüş. 9/ Bele sarõlan uzun ve enli ku- maş... Satrançta bir taş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir dizi çelik dilden oluşan vurmalõ çalgõ. 2/ Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu.... “Hi- le, dolap” anlamõnda argo sözcük. 3/ Bir tür oto- mobil yarõşõ... Ceylan. 4/ Tolstoy’un bir romanõ. 5/ Halk dilinde kõrmõzõ pul bibere verilen ad... “Neresi --- bize neresi gurbet” (Murathan Mun- gan). 6/ Türk müziğinde bir makam... Dar, uzun ve hafif bir yarõş kayõğõ. 7/ Bir sayõ... “Koyun olduk --- anladõk / Sürüye saydõlar bizi” (Pir Sul- tan Abdal). 8/ Afrika’da bir õrmak... Pamuklu bir kumaş. 9/ Pirinç saplarõndan yapõlan ve judo, karate gibi dövüş sporlarõnda yer minderi olarak kullanõlan kalõn halõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K Ü R A T Ö R P A Y A A N E M İ D E M A G O J İ M A B U L İ A İ L K T O M A S Y O H J L A U R B A N İ Z M M A U N A A U L N L L E P S İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarõna sahip, London School of Business Administration’da master yapmõş, ÖĞRETMENDEN BRITISH ENGLISH ? Gramer, konuşma, derslere yardõmcõ, sõnavlara hazõrlõk ? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazõrlõk Acıbadem /İstanbul 05327018041
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear