28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PENCERE Rektörlerin Durumu?.. Türkiye’de durum ne?.. Birkaç gösterge: Önümüzdeki pazar günü An- kara’da ‘Cumhuriyet Mitingi’ yapılacak... Dileyen yurttaş mitinge katılabilir, değil mi?.. Demokratik bir hak ve girişim... Ne var ki Fethullahçı Samanyolu TV mitinge ka- tılacak yurttaşları tehdit ediyor... Özetle, diyor ki: - 17 Mayıs’ta yapılacak mitinge katılacak olan- lar PKK yandaşı, Ergenekon terör örgütü üyesi, darbeci sayılacaklar, tek tek görüntülenecekler, ceza görecekler... Aferin Amerika’da ‘mukim’ Feto’ya. Türkiye’de durum ne?.. Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt gazeteciye demeç veriyor: - Görevdeyken telefonum dinleniyordu... Kim dinliyordu?.. Polis... Türkiye’de durum ne?.. Obama istedi ve bizimkilerin omuzlarına yük- ledi diye Cumhurbaşkanı’yla Başbakan’da bir te- laş... Ne yapıyorlar?.. Obama’yı memnun etmek için çabalıyorlar; Er- menistan ve PKK ile anlaşmaya dönük uğraşla- rı göz yaşartıyor... Ermenistan’ı yüzlerine gözlerine bulaştırdılar... Şimdi sıra PKK’de... Terör örgütünü ‘muhatap’ olarak kabul eder- ler mi dersiniz?.. Türkiye’de durum ne?.. Üniversite rektörleri içeride... İçerisi neresi?.. Silivri kışlası... Gelen giden avukatlarla konuşuyorum, bir ko- ğuşta üç rektör kalıyormuş... Mehmet Haberal.. Ferit Bernay.. Mustafa Yurtkuran.. Fatih Hilmioğlu ayrı yerde... Mehmet Haberal da hastaneye kaldırıldığı için bir bölümde iki rektör kalıyor: Mustafa Yurtkuran.. Ferit Bernay.. Suçları ne?.. Bilinmiyor; ama, Ergenekon’un “esprisi” malum: Darbe ve terör... İkisi bir arada... Eski ve yeni rektörler terör üretip darbe yap- makla suçlanıyorlar... Ülkenin aklı başında aydınları, hukukçuları, ga- zetecileri, baroları ve partilerinin yargıyı kulla- nanlara karşı elleri kolları bağlı... İktidar çoğunluğuna dayalı dinci faşizm Erge- nekon tertibini yürütüyor... Rektörlerinin darbeden kovuşturulduğu, din- cilerin iktidarlaştığı tek ilginç demokrasiyiz... Türkiye’nin suçu ne?.. 1.5 milyarlık Müslüman coğrafyasında tek la- ik devlet olmak... Bu suçun bedelini ödüyoruz... Dünyada üniversite rektörlerini siyasal bir da- vada içeri atan tek ülkeyiz... C eza yargõlamasõnda, öngörülen yasal dü- zenlemelere göre bir suç dolayõsõyla yapõ- lan soruşturmalarda, suç işlen- diğine ilişkin kuvvetli şüphe se- beplerinin varlõğõnõn bulun- masõ ve başka suretle de kanõt elde edilmesi imkânõnõn bu- lunmamasõ durumunda şüphe- li veya sanõğõn telekomünikas- yon yoluyla iletişimi tespit edi- lebilir, dinlenebilir ve kayda alõ- nabilir. Tespit kararlarõnda yüklenen suçun türü, tedbir uygulanan kişinin kimliği, iletişim aracõnõn türü, telefon numarasõ veya ile- tişim bağlantõsõnõ tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kap- samõ ve süresi belirtilmek zo- rundadõr. Kuşkusuz ki söz konusu ka- rarlar ancak yasada sõnõrlõ olarak sayõlan suçlar için mümkündür. Suç türü ve şüpheli belirtilmeden verilecek kararlara bağlõ elde edilecek kanõtlar (?) ceza yargõ- lamasõnda kullanõlamayacağõ gibi karar talebinde bulunan ve karar verenleri de gerek cezai ve gerekse medeni sorumluluktan kurtaramayacaktõr. Kanıt toplama Bir suç dolayõsõyla yapõlan soruşturma ve kovuşturmada kanõt toplamada ikincillik nite- liğinde olan iletişimin tespitine ancak istisnai hallerde başvuru- labilir. Önkoşullarõn bulunup bulunmadõğõ yargõç tarafõndan değerlendirildikten sonra karar verilebilir. Acele hallerde, son- radan yargõç onayõna bağlõ ola- rak cumhuriyet savcõsõ da karar alabilir. Öte yandan, her karar aynõ za- manda şüpheli veya sanõğõn dõ- şõndaki kişilerin dinlenmesini de beraberinde getirdiği için bu kişilerin haklarõnõn korunmasõ yükümlülüğü pozitif olarak dev- lete yüklenmiştir. Bu nedenle de aynõ soruşturma kapsamõnda kanõt elde edilmesi olasõlõğõnda üçüncü kişiler için ilk dinleme dõşõnda devam edecek dinle- meler yönünden karar gerek- mektedir. Aynõ soruşturma dõşõnda ya- sanõn deyimi ile tesadüfen elde edilmiş ise delillerin, dinleme makamlarõ tarafõndan derhal cumhuriyet savcõlõğõna bildiril- mesi zorunluluğu vardõr. Dinleme makamları Hemen belirtilmelidir ki te- sadüfen elde edilen deliller de yi- ne yasada sayõlan sõnõrlõ suçlar için kullanõlabilir; ayrõca, tes- pitler, dinlemeler ve kayda alõn- malarõn ancak yeni Ceza Mu- hakemesi Kanunu’nun yürür- lüğe girdiği 1 Haziran 2005 ta- rihinden sonra işlenen sõnõrlõ sayõdaki suçlar için geçerli ola- cağõ da bilinmelidir. Nitekim Yargõtay Ceza Genel Kurulu da anõlan tarihten önce Tesadüfi Deliller Hamdi Yaver AKTANYargõtay 8. Ceza Dairesi Üyesi Tesadüfen elde edilen ilk delil derhal gönderilmeyip, tesadüfen elde edilecek diğerleriyle (?) birlikte “uygun zamanda” gönderilmesi halinde ilk ve geçerli delilin de değerini yitireceği ve yasadõşõ niteliği kazanacağõ Ceza Genel Kurulu’nun kararlarõndan anlaşõlmaktadõr. Böyle bir olasõlõkta ve uygulamada görev sorumluluğu da kuşkusuz nazara alõnmak durumundadõr. SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER “Din şehit ister, asuman kurban Her yerde, her tarafta, kan kan kan” (Tevfik Fikret) İşte, Mardin’de aynı kandan, aynı köy- den insanların komşularını, akrabalarını, ka- dınları, kızları, gençleri, yaşlılarıyla durup dururken öldürmeleri!.. Buna soykırım demezler de ne derler: Bir kan dökmeler, öldürmeler, topluca kıyımlardır birbirini izlemekte. Dünyanın her yerinde, ilkel toplumlarda değil yalnız, Almanya, Amerika gibi en ileri ülkelerde, bakıyorsun birileri, hem de genç yaşta bi- rileri, otomatik silahlarla saldırıyor, tanıdık tanımadık kimler varsa, canına kıyıyor!.. Hani uygarlıktı? Hani çağdaşlıktı? Ha- ni barışçılıktı, kardeşlikti? Mardin en geri bırakılmış bir ilimiz... Yal- nız o değil, pek çok ilimiz, köylerimiz, in- sanlarımız, kölelik düzeninden koparıla- madı. Ağalar, ağalıklar, şeriatçı tarikatlar- dan Türkiye halkını kurtaramadık! Cum- huriyet yönetimi epey uğraştı, ağalık sal- tanatlarını yok etmek istedi, ağaları ordan alıp buraya yerleştirmeye çalıştı, ama ol- madı. Hele, demokrasi dediğimiz, o garip uygulama, sözde özgürlük, eşitlik palav- ralarıyla ilkellik, bilgisizlik daha da arttı. Ana- dolu’nun yarısı hâlâ ağaların, şeyhlerin elin- de!.. Niye şaşıyoruz, Mardin’in adı da Bilge olan köyde, bir düğünü basan katillerin ya- kınlarına, kardeşlerine uyguladıkları soy- kırıma?.. Artık iyice bilmemiz gereken, hal- kımızı kurtarmak yerine daha beter bir ka- ranlıkta boğulmasına bilerek bilmeyerek hizmet ettiğimizi!.. Tevfik Fikret boşuna mı yazmış “Tarih- i Kadim”i, boşuna mı “Din şehit ister asu- man kurban - Her yerde her tarafta, kan kan kan” demiş... Sonra seslenmiş gele- ceğin insanlarına, yani bizlere: “Bu memlekette bir gün sabah olursa, Haluk / Eğer bu memleketin sislenen alın yazısı / Dirençli bir elin güçlü, canlılık ve- rici / Dokunmasındaki titremle silkinip, şu donuk / Şu paslanan yüzü halkın, biraz gü- lerse!..” Tek parti, çok parti, asker yönetimleri, derken yine partiler, liderler gelmiş geç- miş... Bir yüzyıl neredeyse!.. Sınırlarımız- da uçaklar, helikopterler, tanklarla gerçek bir savaş çeyrek yüzyıldır yaşanmakta, şe- hit cenazeleri yurdun hemen her ilinden, her köyünden gözyaşlarıyla kaldırılmakta, seçimlerde bir ulus sevgisi duymayan politikacı takımı TV’lerde, alanlarda atıp tut- makta!.. Sonra, işte görünen, ülkenin bir- çok yöresinde gerçek yönetim, bir avuç ağaların, beylerin, şıhların ve onların adamlarının, çirkin politikacıların elinde!.. Tevfik Fikret “Evet sabah olacaktır, sa- bah olur geceler / Geçer, kıyamete kadar sürmez, en sonunda bu gök, / Bu mavi gök size bir gün acır, usanma sakın / Hayata neş’e güneştir, usanç içinde kişi / Çürür bi- zim gibi..” demiş ama!.. İşte Mardin, işte seksen öksüz çocuk, işte kırk beş ölü!.. Sorumlu kim? Suç kimde? Sizde, bizde, hepimizde!.. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Ağalar, Beyler, Şıhlar Oldukça uygulanan “iletişimin dinlenmesi tedbirleri sı- rasında tesadüfen elde edilen bulguların yar- gılama sırasında delil olarak kullanılması...”nõ hukuka aykõrõ görmüş- tür. Yüksek Kurul yeni dü- zenlemeler karşõsõnda te- sadüfi deliller yönünden ilk tespitten sonra derhal bildirme zorunluluğuna uyulmamasõ halinde ilk dinleme dahil tüm dinle- melerin yasadõşõ olaca- ğõnõ kararlaştõrmõştõr. Yasadışı kanıt Karardaki ifadeyle be- lirtilecek olursa “tesa- düfen elde edilen bu kanıt üzerine, ilk gö- rüşmenin tespitinden sonra değil, bütün gö- rüşmeler kayıt edildik- ten sonra durum cum- huriyet savcısına bildi- rilmiş, sanık hakkında herhangi bir iletişimin tespit kararı olmaksızın tespit yapılmış oldu- ğundan, bu tutanaklar yasadışı elde edilmiş ka- nıt niteliğindedir. Ya- sadışı elde edilen bir kanıtın ise soruşturma ve kovuşturma aşama- larında kullanılmasına olanak bulunmamak- tadır.” Tesadüfi deliller yönünden Ceza Genel Kurulu kararlarõnõn uy- gulamacõlara ve özellik- le mahkemelere õşõk tut- tuğuna kuşku bulunma- malõdõr. İçtihadõ birleş- tirme kararõ olmadõğõ için bağlayõcõlõğõnõn olmadõ- ğõ ileri sürülebilirse de yasal düzenlemeleri uy- gulayan ve yorumlayan Yüksek Kurul’un karar- larõnõn istikrarlõlõğõ dik- kate alõndõğõnda farklõ ve tersine uygulamalarõn be- nimsenmesinin olanak- sõz olduğu gerçeği de unutulmamalõdõr. Tesadüfen elde edilen deliller, elde edilir edil- mez derhal cumhuriyet savcõlõğõna bildirilmesi gerekmekle birlikte anõ- lan deliller eğer özel so- ruşturma usulüne bağlõ kişilerle ilgili olmasõ ha- linde cumhuriyet savcõ- lõğõnca da derhal özel so- ruşturma usulünde dü- zenlenmiş bulunan ma- kama gönderilmelidir. Tesadüfen elde edilen ilk delil derhal gönderil- meyip, tesadüfen elde edilecek diğerleriyle (?) birlikte “uygun zaman- da” gönderilmesi halin- de ilk ve geçerli delilin de değerini yitireceği ve ya- sadõşõ niteliği kazanaca- ğõ Ceza Genel Kuru- lu’nun kararlarõndan an- laşõlmaktadõr. Böyle bir olasõlõkta ve uygulamada görev so- rumluluğu da kuşkusuz nazara alõnmak duru- mundadõr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear