Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Sadece ve sadece “önümüze çıkan tarihi fırsatlardan
yararlanmalıyız. İyi şeyler olacak” demekle yetiniyor.
Tarihi fırsat nedir? Fotoğraflarda, TV’lerdeki can-
lı görüntülerde ağlanası olaylarda bile gülümseme-
yi beceren yukarıdaki:
Acaba; İstanbul’daki rahatını bırakıp Kuzey Irak dağ-
larına giderek, haşa huzurdan bir devlet temsilcisi gi-
bi karşısına aldığı terörist başlarından Murat Kara-
yılan’dan sadır olan hesaplı kitaplı “mesajlara” ina-
nıp Hasan Cemal’in (Kürt muhiplerine göre Has-
so’nun) döktürdüğü dizi yazılardan mı esinlendi?
“Kardeşini” savunurken ustası olduğu demagoji-
ye yeni bir örnek veren RTE’nin söylediği gibi, Çan-
kaya’daki; “iyi şeyler olacak” yerine, “kötü şeyler ola-
cak” mı desin?
Fakat karşılarında bir oyun bozan var.
İktidar silahlarıyla iktidarı vuran ana muhalefet ve
onun lideri.
Baykal, salı grubundaki konuşmasında -İngilizce-
“one minute-bir dakika” dedi RTE’ye de Çanka-
ya’dakine de...
Yukarıdaki aşağıdaki yöneticiler! Açıklayın baka-
lım, bugüne kadar ortaya koyduğunuz tarihsel fır-
satlardan hangisinde başarılı sonuçlar elde ettiniz?
Yanıt yok mu? Öyleyse izin verin de laf kalabalığıy-
la yutturmaya çalıştığınız sonuçlara şöyle bir baka-
lım:
Birinci tarihsel fırsat: Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm
değildir diye başladı. Yedi yıla yakındır verimli bir so-
nuç alınamıyor.
İkinci: Ermenistan’la başlattığınız tarihsel fırsat. Ha-
ni nasılsa cepte keklik dediğiniz, ne söylersek kabul
eder diye düşündüğünüz, “küçük devlet”. Azerbay-
can. Tarihsel fırsata püf dedi, söndürdü.
Haydar Aliyev’in oğlu İlham Aliyev, şu bu vesile
Türkiye’ye gelmiyor ama tarihsel fırsatlar yaratan TC
Başbakanı şimdi Bakû’larda. Azerbaycan’ı teskin et-
meye çalışıyor.
Karabağ sorunları çözümlenmeden Ermeniye sı-
nır kapısı açmayacağımıza Bakû devlet adamlarını ve
kamuoyunu inandırmaya çabalıyor.
Üçüncüsü; Çankaya’dakinin son tarihsel fırsatı: Bü-
yük müjde! Kürt sorununun çözümü için önümüzdeki
tarihsel fırsat!
Baykal’a göre tarihsel fırsatın iki yönü var: (1)- Et-
nik kimliklere saygı. (2)- Ayrışmaya yönelik ara çö-
zümler.
Hangisine hizmet edeceğiz? İkincisi çok bilinçli. Ha-
san (Kürt muhiplerine göre Hasso) Cemal’in Karayı-
lan mesajlarına inanarak hükümete tavsiye ettiği gi-
bi devletle diyalog başlayınca örgüt silahları elinden
bırakmayacak, parmaklar geçici olarak tetikten çe-
kilecek, öyle mi?
Bu, ayrışmanın ara modeli.
Öteki yol yöntem, kimi sonuçlara varmayı amaç-
lıyor. TC Anayasası’nın sağladığı kimlik altında Kürt-
lere etnik değerlere bağlı ama Türkiye vatandaşı ola-
rak yaşama olanakları sağlamayı amaçlıyor.
PKK, ister dağdan insin, ister dağda kalsın; ana he-
defi olan ayrışma modelinden vazgeçebilir mi?
Örgüte terörist diyemeyen Demokratik Toplum Par-
tisi PKK’nin hedefinden vazgeçmesini isteyebilir
mi? Hayır!
Ancak Hasso’lar, Memo’lar bu sorulara evet di-
yebilir.
Ne Çankaya’daki ne de aşağıdaki “kardeşi”, ka-
çırılmaz tarihi fırsatın neleri içerdiğini açıklayamıyor-
lar.
-Tabii kimi zorlamalarla görüş değiştirmezse-
medya şu sıralar, H. (Hasso) Cemal’in parmakların te-
tikten çekilmesini ve TC’nin, terör örgütü ile diyalog
başlatmasını içeren görüşlerini savunmuyor.
CHP lideri Baykal da MHP lideri Bahçeli de, baş-
ta Çankaya’dakine, tabii hükümete ortak şu soruyu
yöneltiyor ve acil yanıt bekliyorlar.
Kürt sorunuyla PKK terörünün sona erdirilmesin-
de: “Tarihi fırsatın dayanağı nedir?”
MHP liderinin “dayanağa dair” 17 sorusu var. “Ka-
çırılmaması gereken fırsatın” ne olduğunu araştıran,
birbirini tamamlayan sorular...
İçlerinde örneğin; “(akla gelen olasılıkların) hangi-
si için bizden (partilerden) destek aranmakta, hangi
rezalete, üzerine basa basa tekrarlıyorum, hangi
ihanete katkıda bulunmamız için servis yapmamız is-
tenmektedir?” diyen, ağır suçlamalar yönelten sorular
var.
Dost bir okurdan bir e-mail geldi gece yarısı.
ABD’nin ünlü Başkanı Abraham Lincoln’ün 189 yıl
önceki şu irdelemesini aktarıyor:
“Bir anayasaya dayanan cumhuriyet, bir demokrasi
-halkın yaptığı bir hükümet- toprak bütünlüğünü iç (dış)
düşmanlarına karşı koruyabilir mi? Sorun budur.”
Soru da yanıtı da bugün bizimkilerin dillerinden düş-
meyen tarihsel fırsatları özetlemiyor mu?
İstanbul B 23
Edirne Y 27
Kocaeli B 27
Çanakkale B 27
İzmir B 29
Manisa B 30
Aydın B 30
Denizli B 29
Zonguldak Y 19
Sinop Y 18
Samsun Y 21
Trabzon B 18
Giresun B 20
Ankara Y 23
Eskişehir Y 23
Konya PB 21
Sıvas Y 17
Antalya B 29
Adana B 28
Mersin B 28
Diyarbakır B 24
Şanlıurfa B 27
Mardin B 21
Siirt B 22
Hakkâri PB 14
Van PB 14
Kars B 13
Oslo Y 13
Helsinki Y 11
Stockholm Y 13
Londra Y 16
Amsterdam Y 20
Brüksel Y 19
Paris Y 20
Bonn Y 16
Münih Y 19
Berlin PB 20
Budapeşte Y 17
Madrid PB 23
Viyana Y 14
Belgrad Y 26
Sofya PB 27
Roma PB 21
Atina B 24
Zürih Y 22
Moskova Y 11
Aşkabat B 25
Astana B 27
Taşkent B 27
Bakû B 20
Bişkek B 28
Tiflis B 28
Kahire B 28
Şam PB 30
Ülkemizin kuzey ve iç
kesimleri parçalı çok
bulutlu, Trakya, Mar-
mara’nın güneydoğu-
su, Batı Karadeniz,
Orta ve Doğu Karade-
niz’in iç kesimleri, İç
Anadolu’nun kuzeyi ile
Sakarya, Kars ve Ar-
dahan çevreleri sa-
ğanak, diğer yerler az
bulutlu geçecek.
14 MAYIS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Neden?
Çünkü medyanın “ortak değerleri” oluşturulama-
dı, oluşturulmaya çalışılsa da yaşama geçirilemedi...
Örneğin “etik” sözcüğünün tarifini bile herkes
kendine göre yapacaktır.
Genel bir anlatımla medya ve etik, üç ana kolda sü-
tuna yatırılabilir:
1- Mesleki etik.
2- Kurumsal etik.
3- Bireysel etik.
Mesleki olarak ortak bir değerler bütününün, eti-
ğin oluşması, gazetecilik örgütlerinin başlıca hede-
fi. Ancak medyadaki dağınıklık buna izin verecek gi-
bi görünmüyor.
Kurumsal olarak tek tek yayın organlarının kendi
içinde yayın ilkeleri, etik değerler oluşturması da uzun
ömürlü olmuyor. Yayın organının sahipliğini doğru-
dan ilgilendiren bir gelişme her şeyin önüne geçiyor.
Geriye bireysel etik kalıyor. Yani gazetecinin ken-
di değerlerini oluşturması, bunlardan ödün verme-
mesi... Sayıları çok az da olsa bu tür meslektaşları-
mızın olması, her şeye karşın umudu diri tutuyor.
Mektupta peşrev olmaz... Girişi uzun tuttum ama,
yukarıdaki üç şıkkın da vicdanına söylemek istediğim
şeyler var...
1- Benim şahsımda yargılanmakta olan bir gaze-
teci değil, gazetecilik. Bir gazetecinin arşivine el ko-
yup, onu istenilen biçime sokup buradan suç üret-
mek başka bir anlam taşımaz.
2- Eğer mesleğimizde, “benim görüşümde olma-
yan gazeteciye her türlü suç yüklenebilir, yorumun ha-
beri de benden” anlayışı öne çıkarsa ne olur? Her ga-
zetecinin başına, her an, her türlü hukuksal sorun ge-
lebilir. Bu sorunun ne kadarı hukuk içinde ne kada-
rı dışında olur, onu da kimse kestiremez.
3- Her gazetecinin bir yazış biçimi, bu mesleği ya-
pış biçimi vardır. Eğer bu biçim sorgulanırsa, kimse
kimsenin yöntemini onaylamaz. Bu noktada her
türlü eleştiriye evet. Haber kaynaklarıyla yakınlık-
uzaklık, haberlerin-yorumların içeriği-hedefi, her şe-
yi eleştiri konusu olabilir. Ancak bunu “suç üretme”
konusu haline getirmek çok tehlikelidir. O zaman ga-
zetenin kaderi bambaşka kişilerin eline geçecektir.
Böyle bir şeye alkış tutmak, en hafif anlatımla gaze-
teciliğin sınırlarının çizimini başkalarına teslim etmek
anlamına gelir.
4- Voltaire’in, “Düşüncelerine katılmıyorum ama,
düşüncelerini özgürce ifade etmen için canımı bile ve-
ririm” sözünü neredeyse tam tersine dönüştürmek
üzereyiz.
“Düşüncelerine katılmıyorum, o halde canın çıksın.”
Biz gazeteciler Voltaire’in evrenselleşmiş sözünün
hakkını vermeyeceğiz de kim verecek?
5- Eğer bir gazetecinin kalemine silah, arşivine de
mühimmat gözüyle bakılırsa, kaç meslektaşımız dı-
şarıda kalır?
6- Yeniden altını çizmek isterim; her türlü mesle-
ki eleştiriye ‘evet’, düşünsel çatışmaya evet... Mes-
leğimizin tarihi yazar atışmaları, çatışmalarıyla dolu
değil mi? Ancak gazetecilik mesleğinden suç üretil-
meye çalışıldığında buna tüm medyanın, medya ku-
ruluşlarının, gazetecilerin karşı durması gerekir. Bu-
nu yaparken tabii ki ilk özen gösterilmesi gereken de-
ğer şudur:
Hukukun üstünlüğü!
Elbette gazeteci de yargılanır. Herhangi bir ayrıcalığı
olamaz. Ancak gazeteciye “yazılarında, haberlerinde
hükümeti devirmeye çalıştın” denirse işin şekli deği-
şir. Bir milletvekili için “kürsü” neyse, gazeteci için “sü-
tun” odur. Böyle bakılması gerekir.
Yukarıda sıraladıklarımın “gazetecilik etiği” taslak
denemesi olarak algılanmasını dilerim.
Gazeteciler birbirlerine karşı özensiz olursa, top-
luma ne verebilir?
1. KOŞU: F: Yõldõzcankõzõ (10), P: Damlasel (3),
PP: Harbiye (6), S: Esmergül (5). 2. KOŞU: F: Sön-
mezalp (4), P: Tüzünsoy (8), PP: Ersoyhan (1), S:
Akasoy (3).
3. KOŞU: F: Dağ Balõ (4), P: Emine Hatun (5), PP:
Dağ Ateşi (3), S: Asiye (1). 4. KOŞU: F: Zeytin Da-
lõ (2), P: Ayçelik (5), PP: Carlos Girl (3), S: Dove
Lamore (4). 5. KOŞU: F: Gölgem (2), P: Nazlõ Ca-
nan (9), PP: Tülay (6), S: Hele (4).6. KOŞU: F: Ulu-
doruk (5), P: Zülfikar Veli (2), PP: Ginobili (6), S:
Halas (9). 7. KOŞU: F: Bottlebeetle (1), P: Çakõl-
han (4), PP: Aeneas (2), S: Meksikalõ (6). 8. KO-
ŞU: F: Cibek (5), P: Rüzgarõm (8), PP: Aysoylu (4),
S: Esincik (7). 9.
KOŞU: F: Sep-
tember Dancer
(8), P: Revan Kõ-
zõ (6), PP: Miss
Karaköse (3), S:
Restless Girl
(13).
ALTILI GANYAN
2 2 5 1 5 8
5 9 2 4 6
3 6 6 3
4 4 13
7 1 5/11
Ekonomi Servisi - Türkiye’nin farklõ
alanlarda yetiştirdiği, uluslararasõ plat-
formlarda ülkemizi temsil etmiş kõrk aka-
demisyen, emekli büyükelçi, sanatçõ, emek-
li silahlõ kuvvetler mensubu, siyasetçi, hu-
kuk insanõ, basõn mensubu, iş insanõ ve bü-
rokrat Global İlişkiler Forumu (GİF) adõy-
la bir dernek kurdu. Dernek, dünyada hõz-
la değişen dinamiklerin Türkiye’ye ve in-
sanlõğa azami fayda sağlamasõna ve bu ge-
lişmelerin oluşturacağõ tehditlerin asgariye
indirilmesine destek olmayõ amaçlõyor.
GİF’in ilk genel kuruluna kadar Rah-
mi M. Koç’un başkanlõğõnda, Hanzade
Doğan Boyner, Hasan Çolakoğlu, Me-
tin Fadıllıoğlu, Memduh Karakulluk-
çu, Sönmez Köksal, Gülsün Sağlamer
ve Özdem Sanberk’ten oluşan geçici yö-
netim kurulu görev yapacak. GİF ulus-
lararasõ alanda araştõrma, tartõşma ve ça-
lõşmalar yürütecek. Türkiye’de ve dünyada
toplum için önemli hizmetlerde bulunmuş
liderleri davet ederek tartõşma platform-
larõ yaratacak. Çalõşma gruplarõ oluştu-
rarak ürettiği tespit ve politika analiz ra-
porlarõnõ yayõmlayacak.
Yönetim kurulu üyeleri dõşõnda Vural
Akışık, Piraye Antika, Pekin Baran, Sü-
her Pekinel Baran, Fatih Birol, Edip
Başer, Aslı Başgöz, Feyyaz Berker,
Gülsün Bilgehan, Yılmaz Büyüker-
şen, Yavuz Canevi, Hikmet Çetin, Sa-
lim Dervişoğlu, Ömer Dinçkök, Ali
Doğramacı, Turgay Durak, Bülent Ec-
zacıbaşı, Tarhan Erdem, Cemal Ka-
fadar, Vili Kamhi, Üner Kırdar, Cem
Kozlu, Muhsin Mengütürk, Gülru Ne-
cipoğlu, Altan Öymen, Ersin Özince, İl-
ter Türkmen, Rıza Türmen, Tomris
Türmen, Solmaz Ünaydın, Rona Yır-
calı ve Volkan Vural gibi isimler de
GİF’in kurucularõ arasõnda yer alõyor.
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Ergenekon dava-
sõnõn 85. duruşmasõnda izlenen
görüntü kayõtlarõnda, soruştur-
mayõ tartõşmalõ kõlacak bilgiler yer
aldõ. Görüntülerde, ilk Ergenekon
bombalarõ olarak adlandõrõlan
patlayõcõlar, Ümraniye’deki ge-
cekonduda “bulunmadan” önce
polis bürosunda kayda geçiriliyor,
daha sonra gecekonduda olay ye-
ri tutanağõ düzenleniyor. Erge-
nekon adõnõn savcõlar tarafõndan
kayda geçirildiği 21 Ocak 2008
tarihinden 7 ay önce polislerin bu
isimle soruşturmayõ anmalarõ da
dikkat çekiyor. Soruşturma kap-
samõnda daha önce de benzer
durumlarla karşõlaşõlmõştõ. Erge-
nekon soruşturmasõndaki “yalan
beyan ve sahte belgelerden”
bazõlarõ şöyle:
Sahte MİT raporu: İddia-
namede, “Çok Gizli” ibareli 2
Şubat 1993 tarihli, MİT’ten Baş-
bakanlõk’a gönderilen “Uğur
Mumcu’yu öldürmek amacıy-
la, ABD haber alma Servisi
CIA denetiminde, İsrail kont-
rolünde… altı kişilik özel timin
botla Türkiye’ye giriş yaptık-
ları”na ilişkin belge yer aldõ.
Belge eski MİT Müsteşarõ Sön-
mez Köksal imzasõnõ taşõyordu.
Bir başka MİT belgesinde ise
Mumcu suikastõnda İran İstih-
barat Bakanlõğõ SAVAMA’nõn
bazõ kollarõnõn kullanõldõğõ konusu
yer aldõ. MİT Müsteşarlõğõ sav-
cõlõğa gönderdiği yazõda, her iki
belgenin de sahte olduğunu du-
yurdu. Belgeler yine de iddiana-
mede yer aldõ.
Sabancı cinayeti: İddiana-
meye giren gizli damgalõ Saban-
cõ Center konulu MİT belgesinde
de katiller Mustafa Duyar, Feh-
riye Erdal ve İsmail Akkol’un,
Türk istihbarat birimlerince kul-
lanõldõğõ, DHKP-C örgütünün ci-
nayeti para karşõlõğõ üstlendiği, ci-
nayeti Susurluk kazasõnda ölen
Abdullah Çatlı, eski İstanbul
Emniyet Müdür Yardõmcõsõ Hü-
seyin Kocadağ’õn organize etti-
ği, Hüseyin Pepekal’õn da sui-
kastçõ olarak kameraya yansõdõğõ
iddia edildi. MİT, bu belgenin de
dezenformasyon çalõşmasõ oldu-
ğunu açõkladõ.
Sahte dayanak: Soruştur-
mada kilit isim olarak adlandõrõ-
lan Tuncay Güney’in 2001 yõ-
Uras’ın müdahillik istemine ret
Mehmet Ağar’õn Emniyet Genel Müdürü olduğu döneme ilişkin yargõlanmasõna devam edildi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Meh-
met Ağar’õn, Susurluk davasõ kapsamõnda,
Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili
“cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluş-
turduğu” iddiasõyla yargõlandõğõ davada,
Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan
Susurluk davasõ hükümlüsü Yaşar Öz’ün ta-
limatla ifadesinin alõnmasõna karar verildi.
Duruşmada, ÖDP İstanbul Milletvekili
Ufuk Uras ile 13 Ağustos 1993’te PERPA
İş Merkezi’nde polisin düzenlediği operas-
yonda yaşamõnõ yitiren Mehmet Salgın’õn an-
nesi Çiçek Salgın ile kõz kardeşi Fatma Yıl-
dırım’õn avukatlarõ müdahil olma talebinde
bulundu. Uras, talebinin gerekçesini açõk-
larken Susurluk kazasõndan bu yana de-
mokrasi dõşõ arayõşlar, kontrgerilla faaliyet-
leri karşõsõnda kamuoyunun sesi olmaya ça-
lõştõğõnõ belirterek bu nedenle davaya katõl-
mak istediğini söyledi. Salgõn ve Yõldõrõm’õn
avukatlarõ adõna söz alan Taylan Tanay ise
“Mehmet Salgın’ın 4 arkadaşıyla birlik-
te kontrgerilla tarafından katledildiğini”
iddia etti. Olay tarihinde Ağar’õn Emniyet Ge-
nel Müdürü olduğunu, operasyona katõlanlar
arasõnda Ayhan Çarkın’õn bulunduğunu
kaydeden Tanay, soruşturmanõn bu yönde ge-
liştirilmesi gerektiğini savundu.
Yaşar Öz’ün ifadesi alınacak
Operasyonun, davaya konu suç örgütünün
faaliyetleri kapsamõnda olduğunu ileri süren
Tanay, davanõn, bu suç örgütünün eylemlerinin
ortaya çõkarõlmasõ için fõrsat olduğunu söyle-
di. Cumhuriyet savcõsõ Kubilay Taştan, id-
dianamede yer alan olaylarla ilgili doğrudan
zarar görmemiş olmalarõ nedeniyle müdahil-
lik istemlerinin reddedilmesini talep etti.
Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulu-
nan Yaşar Öz’ün açõklamalarõnõn basõna yan-
sõdõğõna işaret eden Taştan, internette de yer
alan açõklamalarõn bir örneğinin cumhuriyet
başsavcõ vekilliği tarafõndan dosyaya sunul-
duğunu belirtti. Taştan, yargõlamaya esas
teşkil eden olaylar doğrultusunda Öz’ün tanõk
sõfatõyla ifadesinin alõnmasõ için Tekirdağ Ağõr
Ceza Mahkemesi’ne talimat yazõlmasõnõ istedi.
Mahkeme heyeti, müdahillik taleplerinin
reddine ve Yaşar Öz’ün tanõk olarak talimat-
la ifadesinin alõnmasõ için müzekkere yazõl-
masõna karar vererek duruşmayõ erteledi.
Soruşturma kapsamõnda çok sayõda sahte bilgi ve belge gündeme geldi
Ergenekon’un sahte belgeleri
lõnda otomobil kaçakçõlõğõndan
gözaltõna alõndõğõ anlaşõldõ. So-
ruşturma dosyasõna Güney’in
emniyetteki sorgu görüntüleri
girdi. Güney ifadesinin işken-
ceyle alõndõğõnõ söylemesine kar-
şõn bu durum göz önünde bulun-
durulmadõ. Soruşturmanõn 1.5 yõ-
lõnõn geride kaldõğõ dönemde
MİT’ten mahkemeye bir Güney
sorgu görüntüsü iletildi. Çözüm-
lenen ses kayõtlarõnda Güney’e iş-
kence yapõldõğõ belirlendi.
Sorgucu örgütten yatı-
yor: Güney’in İstanbul Emniye-
ti’ndeki sorgusunun yapõldõğõ şu-
benin o dönemki şefi Adil Serdar
Saçan’dõ. Ergenekon kapsamõn-
da Saçan da örgüt üyeliğinden tu-
tuklandõ. Böylece ilginç bir durum
da ortaya çõktõ: Saçan üyesi ol-
duğu örgütü deşifre edebilmek
için Güney’e işkence yapmõştõ.
Danıştay yalanı: Danõştay
ve gazetemize yönelik saldõrõlar-
dan müebbet hapis cezasõ alan Os-
man Yıldırım, Ergenekon so-
ruşturmasõnda gizli tanõk oldu.
Yõldõrõm, 30 Nisan 2006 tarihin-
de Ataşehir Migros önünde Al-
parslan Arslan’la buluştuğunu,
daha sonra da Muzaffer Te-
kin’in üç el bombasõ vererek 500
bin dolar karşõlõğõnda gazetemizin
bombalanmasõnõ istediğini, ken-
disinin de bunu kabul ettiğini
söyledi. Gazetemiz avukatlarõ-
nõn girişimiyle ifadede ismi ge-
çenlerin telefon dökümleri ve
baz istasyon sinyalleri araştõrõldõ.
Dokümanlara göre; sanõklardan
hiçbiri o tarihte Arslan ve Yõldõ-
rõm ile görüşmemişti.
40 ünlü akademisyen, sanatçı, eski asker, bürokrat ve iş insanı Türkiye için el ele verdi
Global İlişkiler Forumu kuruldu
DİKMENER ÖDÜLÜ TAŞÇI’YA
Müfit Alaçalı, Yalçın Bayer, Fikret Dağlıoğ-
lu, Orhan Erinç, Yalçın Eryalçın, Doğan Ka-
tırcıoğlu, Ergin Konuksever, Turgay Olcayto,
Deniz Som, Yılmaz Tunçkol ve Ulvi Yanar-
dağ’dan oluşan Seçici Kurul, İlhan Taşcõ’yõ 1-2
Haziran 2008 tarihlerinde “Tüm Ülke İzleni-
yor” ve “Türkiye Üç Koldan Dinleniyor” baş-
lõğõyla Cumhuriyet gazetesinde yayõmlanan ha-
berleriyle ödüle değer gördü. 2 yõl önce kaybetti-
ğimiz gazeteci Turhan Narler adõna konulan
“Yerel Gazetecilik Ödülü”nü ise Anadolu
Ajansõ Çanakkale muhabiri Mehmet Bayer ka-
zandõ. Ödüller, 18 Mayõs Pazartesi günü Cağa-
loğlu’ndaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Bur-
han Felek Konferans Salonu’nda saat 17.00’de
düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek.
90 yıl
sonra
aynı ruh
Tandoğan Mitingi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilim ve Ütopya Kooperatifi Başkanõ
Prof. Dr. Semih Koray, “17 Mayıs’ta Tandoğan, 19 Mayıs’ın bağımsızlıkçı
ruhunun ve ulusun kendi geleceğini kendi eline alma iradesinin tecelli
edeceği alan olacaktır” dedi. Koray, ADD’nin öncülüğünde, Tandoğan Mey-
danõ’nda gerçekleştirilecek Cumhuriyet Mitingi’ne ilişkin dün, birinci TBMM
binasõ önünde basõn açõklamasõ yaptõ. Koray, “19 Mayıs 1919, milletin kendi
geleceğini kendi eline alma iradesinin Anadolu’ya ayak bastığı gündür. 90
yıl sonra yeniden ‘milli dava’larımızın yerine emperyalizmin dayatmala-
rının geçirilmeye çalışıldığı günleri yaşıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de ilk kez bir üniversitenin iki ayrı fa-
kültesi aynı anda fahri doktora unvanı verdi. Bo-
ğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile Mühen-
dislik Fakültesi, ÇYDD Başkanı Prof. Türkan
Saylan’ı fahri doktora unvanına layık gördü.
Üniversite rektörü Prof. Kadri Özçaldıran, Say-
lan’ın “doktorunun izin vermemesi” nedeniyle
törene katılamadığını belirterek fahri doktora be-
raatını ile cüppelerini İstanbul Üniversitesi Ec-
zacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Filiz Me-
riçli’ye teslim etti. Saylan, barkovizyondan ya-
yımlanan konuşmasında, üniversitenin verdiği
unvandan ötürü duyduğu memnuniyeti dile ge-
tirdi. Törende bir konser veren Fazıl Say, “Tür-
kan Saylan’ın izinden gitmekten asla pişmanlık
duymuyacağım” dedi. (SERKAN YILDIZ)
SAYLAN’A ÇİFTE DOKTORA
Baştarafı 1. Sayfada
Reina’ya Ergenekon baskını
İstanbul Haber Servisi - İstanbul polisi,
“Ergenekon” soruşturmasõ kapsamõnda, Üskü-
dar’da bulunan bir eve operasyon düzenleyerek,
ünlü eğlence merkezlerinden Raina’nõn güven-
lik müdürlüğünü yapan, emekli SAT komando-
su Ergin Geldikaya’yõ gözaltõna aldõ. Evde yapõ-
lan aramalarda çok silah ve mühimmat ele geçi-
rildiği öne sürüldü. Akşam saatlerinde ise Re-
nia’ya baskõn düzenleyen polis, Geldikaya’nõn
büro olarak kullandõğõ odasõnda incelemelerde
bulundu. Geldikaya’nõn kullandõğõ bilgisayar ve
bazõ malzemelere el konulduğu kaydedildi.
Orhan Pamuk’a fahri doktora
FLORANSA (AA) - İtalya’daki köklü eği-
tim kurumlarõndan Floransa Üniversitesi, Nobel
ödüllü yazar Orhan Pamuk’a dün düzenlenen bir
törenle, uluslararasõ edebiyat ve kültür araştõr-
malarõ dalõnda fahri doktorluk unvanõ verdi. Bir
gazetecinin kendisini Doğu ile Batõ arasõnda
köprü olarak nitelemesine tepki gösteren Pamuk,
“Bu klişe bir laf. Ben asla köprü olduğumu söy-
lemedim. Benim kitaplarõm farklõ kültürlerin bir-
birini daha iyi anlamasõnõ sağlõyorsa buna bir iti-
razõm olmaz. Eski ABD başkanõ Bush’u sinir et-
mek için asla oturup bir kitap yazmam. Bu ko-
nuda, bir-iki küçük espiri yeter, artar bile” dedi.
Baz istasyonunda örnek karar
İstanbul Haber Servisi - Üsküdar Acõba-
dem’de ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, eşi
Arife Şen ile komşularõ işadamõ Şahin Şahin’in
avukatõ Barõş Çabuk’un sokaktaki elektrik dire-
ğine kurulu bulunan baz istasyonunun kaldõrõl-
masõ için Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkeme-
si’ne açtõklarõ davadan “insan yaşamõnda tehlike
ve kaygõ yarattõğõ” yönünde karar çõktõ. Baz is-
tasyonunun kaldõrõlmasõ yönünde verilen karar,
Yargõtay 4. Hukuk Dairesi’nce de onandõ.
ŞANS TOPU ÇEKİLDİ:
6, 10, 17, 19, 34 + 4