Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
29 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Hangisi Doğru
Söylemiyor?
Hücre evi baskını, eski Genelkurmay Başkanı Or-
general Özkök’ün Ergenekon davasındaki tanıklığı,
milyarlarca insanı tehdit eden domuz gribi salgını..
.. Ve birbirinden önemli onlarca başka haber da-
ha..
Bütün bunların arasında, Frankfurt Savcılığı Ba-
sın Sözcüsü kimliği ile bir Alman bürokratından bi-
zim Adalet Bakanı’na yöneltilen bomba gibi bir ya-
lanlama açıklamasının, dün Hürriyet gazetesinin bi-
rinci sayfasında, manşet üstünden, Deniz Feneri de-
diğimiz davanın dosyasının üstüne düştüğü görüldü.
Okumamış olanlar için, birkaç tümcede özetleyeyim.
Frankfurt Mahkemesi, Almanya’daki bazı Türk
kökenlilerce bir yardım derneği olarak kurulmuş “De-
niz Feneri” için toplanmış olan paraları, Türkiye’ye ak-
tararak burada bir medya kuruluşunun yapılanma-
sı için kullananlar hakkında açılan davayı çeşitli ce-
zalarla sonuçlandırmıştı. Cezalandırılanlardan bir bö-
lümünün benzer yolsuzlukları kendi ülkelerinde de
işledikleri iddiasıyla soruşturma dosyasını da Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isteği üzerine Adalet
Bakanlığı’na göndermişti.
Bakan: İkinci dosya
da geldi. Çevriliyor
Adalet Bakanı Şahin’in “Almanca olarak hazır-
lanmış dosyanın içeriğinin Türkçeye çevrildiğini”
söylemesinin üzerinden üç ayı aşkın bir süre geç-
ti. Dosyanın o süreye karşın henüz soruşturmayı
gerçekleştirecek makamlara verilemeyişinin yanı
sıra içeriği hakkında da kamuoyuna bilgi aktarıl-
mayışının neden olduğu tepkiler üzerine Sayın Ba-
kan Mehmet Ali Şahin, geçen hafta Alman-
ya’daki büyükelçiliğimizden gelen ikinci dosyanın
da yine tercüme edilmesi için görevlilere verildiğini
söyleyerek o tepkilerin üstünü örtmek istedi.
İstedi ama, dün söz konusu gazetenin Frankfurt
muhabiri Hasan Aycı, Frankfurt Savcılığı Basın
Sözcüsü Doris Müler Scheu Hanım’dan aldığı
açıklamayı yayımladı.
Alman Sözcü: Son dosya
Türkçeye çevrildi
Bayan sözcü, “Biz Türkiye’ye bir defa bir dos-
ya gönderdik. Türkiye’de yetkililer, bu dosyanın is-
tendiğini uzun süre reddettiler. Böyle bir dosya yok
denildi. Şimdi de gazetelerde ‘Yeni dosya geldi’ di-
ye haberler yayımlanıyor. Sayın Bakan, gelen dos-
yaların incelendiğini ve tercüme edildiği için içe-
rik hakkında bir açıklama yapmayacağını bildirmiş.
Ama şu var ki, Türkiye ile ikili anlaşmamız gereği,
bu gibi konularda dosyalar çevrildikten sonra
gönderiliyor. Türkiye’den Almanca çevrili geliyor,
biz de dosyaları Türkçe çevrili olarak gönderiyoruz”
diyordu. Frau Scheu’nun söyledikleri son derece
de açık ve seçik. Dahası, iki ülke arasında imza-
lanmış adli yardım anlaşmalarının gereğine de gön-
derme yapılarak kaleme alındığı da görülüyor.
Açıklamaya göre:
Frankfurt Savcılığı Deniz Feneri soruşturması için
Türkiye’ye son dosyayı ve Türkçeye çevrilmiş ola-
rak gönderdiğini söylüyor.
Sayın Adalet Bakanı’nın söyledikleri de öylece
zihinlerde yeni kuşkuların doğmasına neden ol-
manın yanı sıra Alman kamuoyunda, “Türkiye’deki
iktidar, Deniz Feneri soruşturmasının içindekileri,
örtmek için istiyor? İktidardakilerin işkillenmeleri için
bir bit yeniği olmalı” türünden bir yargının doğması
da ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor.
Çuvala sığmayan gerçekler...
Dilim, yabancı bir ülkenin savcılığı adına açıklama
yapma yetkisine sahip bir görevlinin, Türk Adalet
Bakanı yalan söylüyor anlamına gelen sözler söy-
lediğini yinelemek istemese de Frau Dorris Müler
Scheu’nun ağzından medyaya dökülen açıklama
sonuçta öyle diyor.
Mehmet Ali Şahin, taşıdığı makamın saygın-
lığını korumak için, doğruyu söyleyenin Türki-
ye Cumhuriyeti Adalet Bakanı olduğunu ka-
nıtlamalıdır. Kanıtlayamıyorsa hazır kabine deği-
şikliği de gündemdeyken Başbakan’a “Sizin du-
rumunuzu kurtarayım derken bakın ne duruma
düştüm? Beni bağışlayın” deyip bakanlık koltu-
ğuna veda etmelidir. Ankara’dan gelen haberler,
Şahin’in Fener Dosyası’nın Türkçe geldiğini bil-
mediği yolunda yeni açıklamalarla işi idareye kal-
kıştığını gösteriyor. Ki o zaman kendisine Fener
Dosyası’nın hangi dolapta ve ne amaçla dondu-
rulmak istenildiği sorusunu, elbette Almanlar de-
ğil ama bizim yöneltmemiz gerekir.
Adalet Bakanı için, fenerin söndüğü, denizin bit-
tiği, politika sandalının Antalya sahilindeki kaya-
lıklara vurup karaya oturduğu anlaşılıyor.
DSP’den gelen sözlü açıklama
“DSP Kurultaycılık mı Oynuyor?” yazısı ile ilgili
olarak partinin kayyum genel başkanı Sayın Saf-
fet Başaran aradı.
Kurultayın, parti tüzüğünün 28. maddesi uyarınca,
sadece genel başkan seçimi için toplantıya çağrıldı-
ğını, genel başkan adaylarına eşit zamanlı söz veri-
leceğini söyleyerek kendilerini ve programlarını tanıtma
olanağının tanınacağını söyledi.
Öylece, benim yazımda yer alan iddialarda da de-
ğişiklik olmadığı, 17 Mayıs olağanüstü kurultayına par-
ti meclisi ve başkanlık divanı üyelerinin yerel seçim so-
nuçlarından dolayı sorumluluk ve vicdan azabı taşı-
madan katılacakları bir kez daha doğrulanmış oldu.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Eski milletvekili Çelen, Gölbaşõ’nda bulunan kağõtlarõn başkanlõğõnõ yaptõğõ vakfa ait olduğunu söyledi
‘Belgeleri ben yaktõrdõm’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Ergenekon soruşturmasõ kapsa-
mõnda, eski DYP milletvekili, Zü-
beyde Hanõm Şehit Analarõ Vakfõ
Başkanõ Salih Çelen’in belgelerini
muhafaza ettiği avukat Mehmet Za-
ti Belgin’e ait Eymir Gölü kenarõn-
daki 2 katlõ villada arama yapõldõ.
Arama polise gelen bir ihbar mek-
tubu üzerine Ergenekon soruşturma-
sõnõ yürüten savcõlarõn talebi ve mah-
kemenin verdiği kararla gerçekleşti-
rildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü
terörle mücadele ekiplerinin arama-
larõ kapsamõnda bazõ evraklar bu-
lundu. Jandarma ekiplerinin çevre gü-
venliğini aldõğõ arama sõrasõnda eski
DYP Milletvekili ve Zübeyde Hanõm
Şehit Analarõ Vakfõ Başkanõ Salih Çe-
len, villanõn bahçesinde basõn men-
suplarõnõn sorularõnõ yanõtladõ. Çelen,
aramada bulunan evraklarõn vakfa ait
olduğunu belirterek, şunlarõ kaydet-
ti: “Kira vermemek için evrakların
bir bölümünü arkadaşımın yeri
olan buraya nakletmiştim. Emni-
yete bir ihbar yapılmış. Benim bu-
raya evrak ve mühimmat sakladı-
ğım, ayrıca Veli Küçük’ün yakın
adamı olduğum ileri sürülmüş bu
ihbarda. Ben Veli Küçük’ü haya-
tım boyunca görmedim, tanımam,
tamamen yalan. Buradaki evrak-
ların tamamı bana ait. Suç unsuru
içeren herhangi bir evrak yok.
2002 yılından itibaren peyderpey
evrakları kira masrafından kur-
tulmak için buraya getiriyorum.”
“Gölbaşı’nda geçen günlerde bir
kısmı yakılmış halde bulunan ve
Tansu Çiller’in başbakanlık yaptı-
ğı döneme ait olduğu iddia edilen
evraklarla ilgili adının geçtiğinin”
anõmsatõlmasõ üzerine Çelen, şöyle
konuştu: “Evrakların bir kısmını ço-
cuklara verdim, imha edin diye. Ne-
rede imha ettiklerini ne yaptıklarını
bilmiyorum. Ama imha edilen ev-
raklar bu belgelerin devamıdır.
Bunlar bana göre lazım olanlardır,
onlar lazım olmayanlardır. Mu-
hafaza edecek yerimiz yoktu. An-
kara’da iki büroda bunları muha-
faza ediyordum. Daha fazla kira
ödemeyeyim diye evrakları seç-
tim, lazım olanları buraya getirdim,
lazım olmayanları da hamallara
verdim, imha edin dedim.”
Yaklaşõk üç saat süren aramada, vil-
la ve bahçesiyle müştemilatlarõn ya-
nõ sõra villanõn bahçesi yakõnlarõnda-
ki tek katlõ bir barakayla bu civarda-
ki çöp ve moloz yõğõnlarõ arasõnda, bir
kõsmõ yanmõş halde klasörler halinde
evraklar bulundu. Evraklardan bazõ-
larõ, tutanak düzenlenerek sivil polis
araçlarõna konuldu ve Ankara Emni-
yet Müdürlüğü’ne gönderildi. Söz ko-
nusu evraklarõn soruşturma kapsa-
mõnda İstanbul’a gönderileceği ve in-
celemenin orada yapõlacağõ belirtildi.
Soruşturmayõ yürüten Cumhuri-
yet savcõsõ tarafõndan sadece arama
kararõnõn gönderildiği, gözaltõ olma-
yacağõ belirtilirken, emniyet yetkili-
leri, Ankara genelinde başka bir nok-
tada arama olmadõğõnõ söylediler.
Şener Eruygur’un görevde olduğu dönemde hazırladığı irtica raporu ikinci iddianamenin eklerinde yer aldı
‘Arõnç’tan Nurcu gruba ev’ iddiasõİstanbul Haber Servisi - Ergene-
kon davasõnõn eklerindeki rapora gö-
re eski TBMM Başkanõ Bülent
Arınç’õn Nurcu gruplara ev hibe et-
tiği ileri sürülüyor.
İkinci iddianamenin eklerinde Or-
general Şener Eruygur’un Genel-
kurmay Başkanlõğõ’na gönderdiği ir-
ticai faaliyetlerle ilgili 2003 yõlõna ait
raporu da yer alõyor. Eruygur’un
Jandarma Genel Komutanõ olduğu
dönemde hazõrladõğõ raporda, bazõ ir-
ticai gruplarõn ‘yaz kampı’ adõ altõn-
da etkinlikler düzenlemeye çalõştõklarõ,
Manisa İl Jandarma Komutanlõğõ’nca
Sipil Dağõ bölgesinde 45 kişilik üni-
versite öğrencisine Nur cemaati Mus-
tafa Sungur grubu tarafõndan “yaz
kampı” adõ altõnda izinsiz din eğitimi
verildiği kaydediliyor. Manisa’nõn
merkezi ve Akhisar, Demirci, Kula il-
çelerinde faaliyet gösteren ‘Hilaliye
Eğitim Vakfı’ ve ‘İlim ve Kültür
Vakfı’nõn radikal dini gruplardan
Sungur grubu ile faaliyet gösterdiği
belirtiliyor. Cemaat taraftarõ şahõsla-
ra ait evlerin dini eğitim verilen ders-
haneye dönüştürüldüğü, yaz tatilinde
çevre illerden gelen öğrencilerin,
pansiyona dönüştürülmüş bu dersha-
nelerde yatõlõ olarak kaldõklarõ habe-
rinin alõnmasõ üzerine 27 Haziran-4
Temmuz 2003 tarihleri arasõnda ce-
maate yönelik operasyon yapõldõğõ ifa-
de edilerek dershane olarak kullanõl-
dõğõ tespit edilen dört ayrõ evde Risa-
le-i Nur kitabõnõn ve çok sayõda do-
kümanõn ele geçirildiği belirtiliyor.
Beş katlı bina Arınç’ın
Raporda, “Ele geçirilen dokü-
manların incelenmesi sonucu, ce-
maat taraftarlarınca. Fatih Ders-
hanesi diye adlandırılan Sevilli So-
kak No: 5 adresindeki beş katlı bi-
nanın TBMM Başkanı Bülent
Arınç’a ait olduğu öğrenilmesi üze-
rine teyit çalışmalarına başlanılmış,
arama kararı verilmemesine rağ-
men yapılan araştırmada, mahalle
muhtarı, bu binanın tapu kaydı üze-
rinde görülen kişiler tarafından
mesken olarak kullanılmadığını,
bu binaya çeşitli öğrencilerin gelip
kaldıklarını ifade etmiştir” deniliyor.
Hilaliye Eğitim Vakfõ yönetim ku-
rulunda görevli emekli astsubay Se-
bahattin Bayraktar’õn binanõn en üst
katõnõn Bülent Arõnç tarafõndan vak-
fa hibe edildiğini, diğer dairelerinde
vakõf işlerinde kullanõlmak üzere üc-
retsiz kiralandõğõnõ beyan ettiği kay-
dedilerek, tanõk olarak ifadesine baş-
vurulan Hasan Dalgızlılar isimli
şahsõn bu binada iki üç yõldõr ailenin
kalmadõğõnõ, öğrencilerin kaldõğõnõ, ba-
zõ zamanlarda çok sayõda araçla bir-
çok kişinin geldiğini anlattõğõ belirti-
liyor. Ele geçirilen dokümanlardaki
149 şahõs, dernek ve vakõflara ait te-
lefon numaralarõ ve adres bilgilerinin
cemaatle bağlantõlarõnõ ortaya çõkarmak
amacõyla Jandarma Bölge Komutan-
lõklarõ’na emir yayõmlandõğõ ifade edi-
lerek şöyle devam ediliyor: “Cum-
huriyet Savcılığı’nın talebi üzerine
mahkemece diğer evlerde arama
izni verilmesine karşın Meclis Baş-
kanı Bülent Arınç’ın vakfa kullanım
için bağışladığı binaya yeterli delil
bulunmadığı gerekçesiyle adli ma-
kamlarca arama izni verilmemiştir.
Söz konusu arama kararının veril-
memesinin siyasi baskıdan kaynak-
landığı değerlendirilmektedir.”
Prof. Manisalı’nın tutukluluğuna
ilişkin itiraz reddedildi
İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz yazarõ
Prof. Dr. Erol Manisalõ’nõn tahliye talebi
İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce
reddedildi. Gazetemiz avukatlarõ Akõn Atalay,
Bülent Utku ve Tora Pekin, Ergenekon örgütüne
üye olduğu gerekçesiyle cezaevine konulan
Prof. Manisalõ’nõn tutuklanmasõna 22 Nisan’da
itiraz ettiler. Mahkemeye sunduklarõ dilekçede,
“kõsõtlama kararõ” olduğu gerekçesiyle dosyayõ
inceleme fõrsatõ verilmediğini söylediler.
Manisalõ ile ilgili 2. iddianamede geçen
iddialarõn gerçek dõşõ olduğunu belirtildi.
Ergenekon davasõnõn gizli tanõğõndan Susurluk kazasõna ilişkin çarpõcõ iddia
‘Çatlı’yı döverek öldürdüler’
Yayın yasağı
ihlal ediliyor
CHP’Lİ KEMAL ANADOL:
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn ya-
nõtlamasõ istemiyle verdiği soru önerge-
sinde, Çağdaş Yasaklama Derneği
(ÇYDD) Başkanõ Türkan Saylan’õ he-
def alan “karalama kampanyasına”
dikkat çekerken, bazõ yayõn organlarõnda-
ki haberlerle soruşturmanõn gizliliği ve
yayõn yasağõnõn ihlal edildiğini bildirdi.
Anadol, soru önergesinde, Bugün ga-
zetesinde “Türkan Abla skandalı” baş-
lõğõyla verilen haberde, ÇYDD Kadõköy
Şubesi’nde ele geçirildiği öne sürülen bir
belgeye yer verildiğini anõmsatõrken şu
görüşleri dile getirdi:
“Ergenekon soruşturmasına ilişkin
süreç izlendiğinde, gözaltılar başlama-
dan basın organlarında bazı kişiler
hakkında karalama kampanyaları
başlatıldığı, daha sonra soruşturma
kapsamında başlatılan yeni dalgalarla
bu karalama kampanyalarında adı ge-
çenlerin gözaltına alındıkları ya da
aramalara muhatap oldukları görül-
mektedir. Bugün gazetesinde yayımla-
nan haberle soruşturmanın gizliliği ve
yayın yasağı ihlal edilerek suç işlen-
miştir. Bununla birlikte Sayın Saylan
suçlu olarak topluma yansıtılarak ma-
suniyet karinesi ihlal edilmiş ve adil
yargılanma hakkı gasp edilmiştir.”
Anadol, haberi yayõmlayan gazete
hakkõnda ne gibi işlem başlatõldõğõnõ,
ÇYDD’de bulunduğu öne sürülen bel-
genin hangi kamu görevlilerinde oldu-
ğunu, belgeden bilgisi olanlar hakkõnda
inceleme başlatõlõp başlatõlmadõğõnõ sor-
du. Anadol, “Haberde yer alan belge,
Saylan ve ÇYDD’nin avukatlarına
verilmiş midir? Eğer verilmediyse
gizlilik gerekçe gösterilerek savunma-
ya bile verilmeyen belgelerin basına
servis edilmesi evrensel hukuk kural-
larının ihlali anlamına gelmez mi?”
sorularõna da yanõt istedi.
Polise gelen bir ihbar mektubu üzerine eski DYP Milletvekili ve Zübeyde Hanõm Şehit
Analarõ Vakfõ Başkanõ Salih Çelen’in belgelerini koyduğu villada arama yapõldõ. Çelen,
“Buraya evrak ve mühimmat sakladõğõm, ayrõca Veli Küçük’ün yakõn adamõ olduğum ileri
sürülmüş bu ihbarda. Ben Veli Küçük’ü hayatõm boyunca görmedim, tanõmam” dedi.
İstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon soruşturmasõ kapsamõnda
ifade veren PKK itirafçõsõ, “Kıs-
kaç” kod adlõ gizli tanõk, Sedat Pe-
ker’in Sõvas katlimana karõşan sa-
nõklara cezaevinde para gönderdi-
ğine şahit olduğunu iddia etti. Sõ-
vas olaylarõnõn provokasyon ol-
duğunu, Alevi-Sünni çatõşmasõ çõ-
karõlmak istendiğini anlatan gizli ta-
nõk, Nevşehir Cezaevi’nde bulunan
uyuşturucu kaçakçõsõ Urfi Çetin-
kaya’nõn da Sõvas olaylarõndan
dolayõ cezaevinde bulunan Pe-
ker’in adamlarõna para yolladõğõnõ
ileri sürdü.
İkinci ergenekon iddianamesinin
delilleri arasõndan ifadesine yer
verilen ve 1993’e kadar JİTEM’e
istihbarat elemanõ olarak çalõştõğõ-
nõ anlatan gizli tanõk, Sabancõ sui-
kastõ gibi istihbarat verdiği ey-
lemlerin engellenmemesi üzerine
içinde şüphe doğduğunu, bu ne-
denle bildiklerini savcõlara anlat-
tõğõnõ söyledi. Kumarhaneler kra-
lõ Ömer Lütfi Topal’õn da özel
timciler tarafõndan değil JİTEM
mensuplarõnca öldürüldüğünü öne
süren gizli tanõk, Antalya Jİ-
TEM’de görevli başçavuş Ha-
kan’õn kendisine Susurluk kaza-
sõyla ilgili, “Zannediyor musun
bu bir trafik kazası? Bizde ka-
yıtları var. Araç çarptıktan son-
ra Abdullah Çatlõ sağdı. Sağ ko-
lu kırılmıştı, yaralıydı. Araba
sağ ön taraftan çarpmış, Çatlı ar-
ka solda oturuyordu. Trafik ka-
zasından değil, darptan öldü.
Abdullah Çatlı’yı odunla öldür-
dük” dediğini iddia etti.
ADD tüzüğü delil oldu
Deliller arasõnda Atatürkçü Dü-
şünce Derneği’nin (ADD) 1989 ta-
rihli tüzüğü de yer alõyor. Delille-
rin yer aldõğõ klasörlerin ilk 27’si
ADD tüzüğüne ve derneğin şim-
diye dek gerçekleştirtiği etkinlik-
lere ayrõlmõş. Derneğin, 1997’de
Çankaya’da gerçekleştirdiği tiyat-
ro etkinliğinde “Demokrasi” ad-
lõ tiyatro oyunu sergileyeceğine da-
ir valiliğe yaptõğõ başvuru, emniyet
müdürlüğünün alacağõ emniyet
tedbiri yazõşmasõ ilk klasörde bu-
lunuyor. Bildirimde, derneğin ti-
yatro topluluğunun Aziz Nesin,
Muzaffer İzgü, Rıfat Ilgaz ve
Haldun Taner’in düzyazõ ve öy-
külerinden oluşan tiyatro oyununu
sergileyeceği belirtiliyor. Oyunda
görev alacak kişilerin güvenlik
kaydõna ilişkin emniyet yazõşma-
larõ, kimlik bilgileri de dava dos-
yasõna girmiş bulunuyor. Nesin’in
“Kahve ve Demokrasi”, “Ben
Bir Copum”, “Kendini Öldü-
ren Padişah”, “OOOOH, Ne
Ala!..” adlõ eserleri, İzgü’nün “De-
mokrasi’yi Kim Ş’aptı”, “Bir
Namussuz Aranıyor”, “Eşek-
ler” adlõ eserleri, Rõfat Ilgaz’õn
“Açlık Ekmeğin Katığı”, “Parti
Adına” adlõ eserlerinden bölümler
de delil klasöründe yer alõyor.
Deliller arasõnda derneğin
1996’da yaptõğõ, Ankara Palas
Devlet Konuk Evi’nde düzenledi-
ği çay toplantõsõna ilişkin memuru
Ali Yüksel’in Güvenlik Şube Mü-
dürlüğü’ne yönelik hazõrladõğõ ra-
por geliyor. Etkinliğin anlatõldõğõ ra-
porda, Yekta Güngör Özden’in
konuşmasõna yer veriliyor.
Gizli tanık ‘Kıskaç’ Abdul-
lah Çatlı’nın (solda) Susur-
luk’taki kazadan kurtuldu-
ğunu ancak dövülerek öldü-
rüldüğünü öne sürdü.
Başbakan Er-
doğan’a bir
soru önergesi
veren CHP’li
Anadol, Tür-
kan Saylan’ı
hedef alan ka-
ralama kam-
panyasına
dikkat çeke-
rek konuyu
TBMM gün-
demine taşıdı.
Cumhuriyet mitinglerine takip
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõnõn
ikinci iddianamesinin eklerinde, 2007 yõlõnda dü-
zenlenen Cumhuriyet mitingleri ayrõntõlõ olarak
ele alõnõyor. Kamera kayõtlarõnõn yer aldõğõ
CD’lerin çözümüyle, mitinge ait her ayrõntõ tutanak
haline getirilmiş.
Ergenekon davasõnõn ikinci iddianamesinin
247. klasöründe yer alan toplumsal gösterilere ait
raporlarda, en çok Cumhuriyet mitingleri üzerinde
duruluyor. Güvenlik Şube Müdürlüğü’nün miting
sonrasõ Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdi-
ği yazõda, mitinge katõlan parti ve dernekler sõ-
ralanõyor. Kalabalõğõn miting alanõnda attõğõ slo-
ganlarõn, açõlan dövizlerin yer aldõğõ raporda,
“Cumhuriyet için birleşin yarın çok geç olacak,
ne şeriat ne darbe tam demokratik darbe, Ke-
malist Cumhuriyeti tekrar kurmak için milli
kuvvetler iş başına, yolumuza çıkanları ezip ge-
çeriz, ordu millet el ele milli cephede” slogan-
larõnõn ise siyah yazõlmasõ dikkat çekiyor.
Katılan Ergenekon şüphelileri
Sunuculuğunu Ergenekon şüphelisi Selim Ut-
ku Gümrükçü’nün yaptõğõ mitingin başlarõnda
sanatçõ Edip Akbayram’õn sahne aldõğõ kayde-
dilerek, konuşma yapan şüpheli Tuncay Özkan’õn
“TSK’ye sahip çıkmayacak mısınız? Bu ses hal-
kın muhtırasıdır. Başbakan, seni ne asker muh-
tırası ne Anayasa Mahkemesi kurtarır” dedi-
ği belirtiliyor. Raporda, “Sahnede konuşmacı-
nın arkasında Ergenekon şüphelilerinden Me-
sut Özcan, Hüseyin Nazlõkul, Adnan Bulut ve di-
ğer şahısların ayakta bekledikleri görülmüş-
tür. Miting sırasında çekilen fotoğrafların
bulunduğu CD’nin incelenmesinde, Ergenekon
terör örgütü şüphelilerinden Muzaffer Tekin,
Selim Utku Gümrükçü ve Rafet Aslan’ın da bu-
lunduğu anlaşılmıştır” deniliyor.
HABERLERİMİZ DE DELİL
Delillere ait 246. klasöre gazetemizde
2003-2004 yıllarında yer alan haberler
konulmuş. Gazetemizin 1 Mayıs 2003
tarihli sayısındaki “Laiklik korunacak”
başlıklı haberde, “28 Şubat’tan sonra
yapılan en uzun süreli MGK toplantı-
sından AKP’ye uyarı çıktığı” şeklinde
haberler olduğu kaydediliyor. 2 Ma-
yıs’ta “Komutanlar: AKP bile bile geri-
yor”, “Din sömürüsüne geçit yok”, 4
Mayıs’ta “AKP’nin avansı bitti” başlıklı
haberlerin olduğu belirtilerek, 7 Ma-
yıs’ta “Kadrolaşmanın adı değişti” adlı
habere dikkat çekiliyor. Gazetemiz An-
kara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın
“Genç subaylar tedirgin”, “Hepimiz
kaygılıyız” başlıkla haberleri, bazı ya-
zarlarımızın makaleleri de bulunuyor.