Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
29 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Emek Cephesinden
Küresel Krize Bakış
Bağımsız Sosyal Bilimciler grubunun 2009 yılı ra-
poru “Türkiye’de ve Dünya’da Ekonomik Bunalım,
2008-2009” başlığıyla Yordam Kitap tarafından ya-
yımlandı. Kitap, 2008 öncesi ve sonrasını emek cep-
hesi açısından ayrıntılı bir şekilde tahlil ediyor. Do-
kuz alt bölümden oluşan toplam 215 sayfalık me-
tin yakın zaman önce yitirdiğimiz değerli akade-
misyen ve sosyal bilimci Prof. Dr. Türkel Minibaş’a
ithaf edilmiş. Sayfaları hızla çevirirken Türkel Ho-
ca’nın güleç, aydın yüzü bütün umutlarıyla okuyu-
cuyu kucaklayıveriyor.
BSB Raporu’nun beşinci bölümü “IMF nerede kal-
dı? Geç kalıyoruz” şantajıyla sürdürülen, sermaye
yanlısı neoliberal politikaların kuramsal düzeyde ay-
rıntılı bir çözümlemesine ayrılmış: Kısaca alıntı ya-
pıyorum:
“Dillerde hâlâ aynı terane: ‘2001 sonrasının re-
formları ekonomiyi sağlığa kavuşturdu. Türkiye kü-
resel krizi bu sayede hafif atlatıyor/atlatacak’. Bu ma-
sallar sürdürüldükçe, çok iyi bilinen bazı doğruları tek-
rarlamak gerekiyor: Makroekonomik politikalarda
IMF’ye tam teslimiyet; emek-karşıtı kurumsal dü-
zenlemeleri kesintisiz sürdürerek sermayenin genel
çıkarlarını pekiştirmek; bu çerçevenin imkân verdi-
ği her durumda iç ve dış İslami sermaye gruplarını
özel olarak gözetmek...
AKP’li yıllarda ekonominin yönetimine damgasını
vuran ana öğeler bunlardı. Bu yaklaşımın zorunlu so-
nucu, ekonominin genişleme-durgunlaşma-
daralma yönelişlerinin büyük ölçüde dış kaynak ha-
reketlerine teslim edilmesi oldu. Dünya ekonomisi-
nin yükselmekte olduğu 2003-2007 yıllarında bu yö-
neliş genişleme doğrultusunda gerçekleşti. 2001 kri-
zinin sosyal yansımalarının dip noktasını izleyen bu
beş yıl boyunca ekonomiye 186 milyar dolarlık ya-
bancı kökenli sermaye girdi ve AKP çok olumlu ulus-
lararası ortamın nimetlerinden yararlandı. Neoliberal
söylemin ayartısına kapılanlar, bu beş yıllık görüntüyü
sürekli bir hal olarak algıladılar ve küreselleşmenin ni-
metlerini alkışladılar.
Bağımsız Sosyal Bilimciler’in çeşitli çalışmaların-
da ise dünya ekonomisinin çok ciddi çelişkileri ağır-
laştırarak genişlemekte olduğu ve bu konjonktürün
yumuşak ya da sert inişlerle son bulmasının kaçınıl-
mazlığı vurgulandı. Böyle bir dönemece gelindiğin-
de, dış açık ve dış borç göstergelerinin yüksekliği ve
bozukluğu nedeniyle Türkiye ekonomisinin çok kırılgan
bir konumda bulunacağına işaret edildi. Bu kırılgan
konuma sürüklenmenin, uluslararası finans kapitalin
ve IMF’nin belirleyici katkılarıyla gerçekleştiği de sü-
rekli hatırlatıldı. Dünya ekonomisinin iniş konjonktü-
ründe Türkiye’nin kırılgan konumunun iki kanaldan
güçlükler yaratacağı ortadaydı: (1) Sermaye girişle-
rinin durgunlaşması veya tersine dönüşmesi eko-
nomiyi doğrudan doğruya daralmaya sürükleye-
cekti. (2) Yüksek dış borç servisinin karşılanmasın-
da dış açığın finansman gereksinimlerini devre dışı
bırakabilmek için uluslararası sermaye ve IMF, siya-
si iktidarı daraltıcı makroekonomik politikalara zor-
layacaktı.
Metropol ekonomilerinde patlak veren finansal kri-
zin çevreye yayılması ortamına (2008 Eylül’üne)
Türkiye 300 milyar dolar eşiğine ulaşmış dış borç sto-
ku ve (yıllık) 50 milyar dolarlık cari işlem açığıyla ya-
kalandı. Bu göstergelerin düzeyi, oranı, son yıllardaki
artış temposu ve niteliği ekonomiyi ‘kırılgan’ yapan
tüm ölçütleri fazlasıyla içermekteydi” (s. 105-107).
BSB’nin 2009 raporu’nda vurgulanan bir diğer nok-
ta ise solun, daha doğrusu işçi sınıfının örgütlülüğü
ve sosyalizmi kurma iştiyak ve enerjisidir: Raporun
83. sayfasından okuyalım: “Bu alanda umut verici bir-
çok gelişme olmasına rağmen, bugün için dünya ge-
nelinde, özellikle büyük kapitalist ülkelerde kapitalizmi
aşacak bir örgütlülük potansiyeli maalesef gözük-
memektedir. Bununla birlikte, küreselleşme ve onun
ideolojik ve kültürel ifadesi olan post-modernizmden,
sivil toplumculuğa, liberal akımlara kadar birçok eği-
lim hızla itibar kaybetmektedir. Bu açıdan, önümüz-
deki yıllar sosyalizmin çekiciliğini arttırabileceği gibi,
barbarca düzenlerin dayatılma ihtimalini de besle-
yebilecek toplumsal, siyasal ve ekolojik gelişmelere,
hatta insanlığı yok edebilecek çılgınlıklara gebedir.
Eğer yok edilmezse, insanlığın geleceği, tek tek in-
sanların kendilerini aşan dinamiklerin bilinciyle dav-
ranabilen örgütlülüklerinin eseri olacaktır. Yaşadığı-
mız derin kriz, bir yandan bu geleceği tahayyül eder-
ken bir yandan o örgütlülükleri kurma imkânını veri-
yor.”
Ve son sözler... “Kriz dönemleri egemen iktisat an-
layışının aşılması ve giderek yenilgiye uğratılması için
fırsatlar oluşturur. İlerici, yurtsever, emekten yana sos-
yal bilimcilerin ortaklaşa düşünme, eleştiri ve araş-
tırma çabalarına girmeleri için kriz konjonktürü uygun
bir ortam sunmaktadır. Benzer değerleri, endişele-
ri paylaşan tüm fikir insanları arasında kurulacak eleş-
tirel ve yapıcı bir iletişimin yarının sömürüsüz, eşit-
likçi, özgür dünyasını ve Türkiye’sini oluşturma mü-
cadelesine katkı yapacağını düşünüyoruz.”
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Adil Karaağaç ile 5-6 yıl kadar ön-
ce tanışmıştım. 80 yaşındaydı. Yerli ilaç
sanayii üzerine yazdığım bir yazı
üzerine aramıştı, buluşup sohbet et-
miştik. Sektörün stratejik öneminden
ve gerek sanayici gerekse devlet
cephesinde yapılan hatalardan bah-
setmiş; Ar-Ge yapmanın zorunluluğunu
vurgulamıştı. Adil Karaağaç 1920’ler
kuşağının, Atatürk ilkelerine bağlı,
dürüstlüğü ve etik anlayışı daima ön
planda tutan bir temsilcisi. Eczacı
olan Karaağaç Bilim İlaç’ın temelleri-
ni 1953 yılında Bilim Laboratuvarı ola-
rak atmış. Yüzde 100 yerli sermayeli
Bilim İlaç bugün 13 milyar TL’ye ula-
şan Türk ilaç pazarında yüzde 4.5 pay
ile 4. sırada. 85 yaşına gelen Adil Bey
işleri 2 oğluna devretse de hâlâ aktif
olarak işe gelip gidiyor.
Geçen hafta Bilim İlaç’ın Gebze’de
açtığı yeni fabrikasındaydık. Çerkez-
köy’den sonra 60 bin metrekare üze-
rine kurulan yeni Gebze tesisleriyle
dünya çapında bir şirket haline gelmiş
Bilim İlaç... Şirketin Genel Müdürü
Dr. Erhan Baş tesisin 120
milyon Avro’ya mal oldu-
ğunu, yılda 250 milyon
kutu üretim kapasitesi ile Türk ilaç sek-
törünün yüzde 17’sini üretecek güce
sahip olduğunu anlatıyor. Tesisin için-
de 4 bin 500 metrekarelik bir de Ar-Ge
Merkezi bulunuyor. 15 milyon dolarlık
yatırımla kurulan ve 110 bilim insanı-
nın çalıştığı merkezde patenti biten ori-
jinal ilaçların eşdeğerleri piyasaya su-
nulmak üzere hazırlanıyor.
Ayrıca ilaçta ürün ge-
liştirerek yeni patentler
de alınıyor. “443 milyon
dolar olan ciromuzun yüz-
de 2.5’ini Ar-Ge yatırım-
larına ayırıyoruz” diyen
Dr. Baş, tesisin Amerikan
FDA onaylı ve asıl hede-
fin ABD ve Avrupa’ya ih-
racat olduğunu belirte-
rek “43 ülkeye 12 milyon
TL’lik ihracat yapıyoruz.
Hedefimiz 30 milyon TL.
2014 hedefimiz ise en
fazla ihracat yapan yerli ilaç üreticisi ol-
mak” diye ifade ediyor.
Bilim İlaç’ın 1800’e yakın çalışanı var.
Haliyle Gebze’ye taşınmak da kolay ol-
mamış. “Taşınma ücretlerini ve emlakçı
komisyonlarını ödedik. Ev alanlara kre-
di desteği sağladık. Zorluk çekenlere
avans verdik” diyen Erhan Baş, çalı-
şanları ile büyük bir aile
haline geldiklerini, spor sa-
lonlarının eş ve çocuklara
da açık olduğunu, birçok eğitim çalış-
malarının sürdüğünü hatta fabrikada
çalışanlar için bir de psikolog bulun-
duğunu, şimdi de avukat ihtiyaçlarını
sağlamak için harekete geçtiklerini
anlatıyor. Bilim İlaç’ın 2006 yılında
Ulusal Kalite Büyük Ödülü, üretim ve
yönetim başarısı kadar çalışanlarına
verdiği değerin de bir kanıtı.
Baş, “geçen yıl Paris’te Lo-
uvre Müzesi’nde düzenlenen
Avrupa Kalite Ödülü törenine
katıldığımda, kazanan kurulu-
şa imrenip bir sonraki ödülü
alma hedefini kafama yerleş-
tirmiştim. Bu yıl tören Dub-
lin’de ve biz adayız. Kazana-
cağımızı umuyorum’’ derken
kendinden emin. Bizim Dr.
Baş ve İşletme Direktörü
Cengizhan Nas ile birlikte
yaptığımız fabrika turumuz
sırasında 11 bin 400 palet
kapasiteli 38 metre yüksekliğindeki
insansız sadece robotlarla yönetilen
tam otomatik depo sistemini de gör-
me fırsatını bulduk. Tesis gerçekten de
yöneticilerinin gururlandıkları gibi bü-
tünüyle dünya standartlarında.
Türkiye’de ilaç sektörü süratle bü-
yüyor. Türkiye 1.3 milyar kutu tüke-
timle dünya sıralamasında 13’üncü,
Avrupa’da ise 6... 2010’da dünyanın
en büyük 10’uncu pazarı olacağı ön-
görülüyor. Yabancı firmaların sayısı
her geçen gün artıyor. Sektöründe
300’e yakın üretici firma var. Ancak
pazarın yüzde 80’ine 20 ilaç firması
egemen. Zaten bir avuç kalan yerli
sermayeli ilaç üreticileri geleceğe ya-
tırım yaparken Ar-Ge’nin önemini
kavramaları, patent alma ve ürün
geliştirmeye eğilmeleri gerçekten se-
vindirici. Yerli üreticilerden Abdi İb-
rahim ve Sanovel’in ihracat hedefi ile
kurdukları yeni tesislerine Bilim İlaç’ın
da eklenmesi küresel rekabette cid-
di oyuncular olarak ortaya atıldıkları-
nı gösteriyor.
Bilim İlaç’ın Gözü ABD’ye İhracatta
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
Havayolu firmalarõ ile mõsõr ve domuz eti fiyatlarõnõ yere seren domuz gribi, ilaç üreticilerine krizi unutturdu
DOMUZ ETİ VE
MISIR KAYBETTİ
Meksika’dan yayõlan domuz
gribinin piyasalardaki yansõ-
masõ sağlõk ile de sõnõrlõ kal-
madõ. Yaz sezonuna girmeye
hazõrlanan turizm sektöründe
havayolu ve tur şirketleri de
ağõr darbe yedi. İngiltere’de
British Airways, Almanya’da
Lufthansa ve Fransa’da Air
France - KLM başta olmak
üzere havayolu şirketleri yüz-
de 10’u aşan kayõplar yaşadõ.
Chicago Emtia Borsasõ’nda
işlem gören domuz eti fiyatla-
rõ bir günde yüzde 4’ten fazla
düştü. Meksika’nõn önemli bir
ihracatçõ olduğu mõsõrda da
kontrat fiyatlarõ yüzde 3 geri-
ledi. Haftanõn ilk gününe sa-
tõşlarla başlayan Avrupa bor-
salarõ dün de düşüşe devam et-
ti. Londra, Paris, Milano ve
Frankfurt borsalarõndaki dün-
kü kayõplar yüzde 4’leri geçti.
Bankalara uygulanan stres
testi ve domuz gribinin ekono-
mide yol açtõğõ kayõplarla ABD
borsalarõnda artan hisse satõ-
şõ, dolara olan talebi arttõrdõ.
Son iki günde Japon yeni ile
birlikte en çok değer kazanan
para birimi olan dolar, Türki-
ye’de de 1.64 TL’yi geçti.
NECDET ÇALIŞKAN
Meksika’da 150’den fazla insanõn
ölümüne neden ve tüm dünyaya hõzla
yayõlan domuz gribi salgõnõ, dövizinden
emtiasõna, turizminden havayoluna ka-
dar tüm piyasalarõ altüst etti. 3-4 yõl ön-
ceki Sars virüsü salgõnõnda yaşanan ilaç
firmalarõ arasõndaki rekabet de kõzõştõ.
Gribe karşõ etkili olduğu belirtilen Ta-
miflu’nun İsviçreli üreticisi Roche, “5
milyon insanı tedavi etmek için sto-
ğumuz mevcut” açõklamasõ yaptõ.
2005’te Tamiflu’ya karşõ “insancıl fi-
yatla” eşdeğer ilaç üretmek için yola çõ-
kan Hindistan’õn en büyük ilaç şirket-
lerinden Cipla’nõn “1.5 milyon dozluk
jenerik ilacı birkaç hafta içinde pi-
yasaya sürebileceğini duyurması”,
şirketin hisselerini yüzde 2 yükseltti.
Hisseler krizden çıktı
2008’de Tamiflu satõşlarõndan 527
milyon dolar para kazanan Roche’un
hisseleri domuz gribinden ölümlerin ya-
şandõğõ 23 Nisan’dan bu yana yüzde 7.5
yükseldi. Domuz gribi öncesinde Roc-
he hisseleri son 2005 yõlõ başõndan bu
yana en düşük seviyesine gerilemişti.
Tamiflu’ya alternatif olarak geliştirilen
Relenza’nõn üreticisi İngiliz GlaxoS-
mithKline’nin hisseleri de Aynõ dö-
nemde yüzde 7.8 değer kazandõ.
Şirketin hisseleri geçen ayõn başõnda
1996 yõlõndaki seviyeye kadar gerile-
mişti. Yine Avustralyalõ ilaç üreticisi
Biota Holding’in hisseleri iki günde iki-
ye katlandõ. Alõm emirleri yağan his-
seler ilaç şirketleriyle de sõnõrlõ kalmadõ,
sağlõk ekipmanlarõ, dezenfekte cihazlarõ
üreten dünya çapõndaki firmalar da
yükselişe geçti. Dünya borsalarõ dü-
şüşlere yenilirken New York Borsa-
sõ’nda son günlerde kazandõran tek
endeks, üç günde yüzde 2 yükselen Sağ-
lõk Endeksi oldu.
5.5 milyar dolarlık iş fırsatı
Ekonomi Servisi - Ameri-
kalõ Savunma sanayi firmasõ
Lockheed Martin, F-35 uçağõ
için ürün ve hizmet sağlayacak
ALP Havacõlõk, ASELSAN
ve Kale Havacõlõk’la anlaşma
imzaladõ.
IDEF’09 Uluslararasõ Sa-
vunma Sanayi Fuarõ’õnda ya-
põlan anlaşmada, F-35 progra-
mõ sayesinde Türk sanayisinin
5.5 milyar dolarlõk iş fõrsatõna
sahip olmasõ bekleniyor. Top-
lantõda verilen bilgiye göre, im-
zalanan anlaşma çerçevesinde
ASELSAN F-35 Şimşek II
uçağõnõn elektro-optik hedef
belirleme sisteminin optikleri-
ni üretecek. F-35’in ön gövde
parçalarõnõ ALP Havacõlõk ta-
rafõndan üretilecek ve KALE
Havacõlõk ise, ihaleyi ilk F-35
test uçağõnda olduğu gibi, ön
gövde ve kanat parçalarõ teda-
rikçisi olarak kazandõ.
İmza töreninde konuşan
Lockheed Martin Başkan Yar-
dõmcõsõ ve F-35 Programõ Ge-
nel Müdürü Tom Burbage,
“Türk endüstrisi F-35 prog-
ramı boyunca en
önemli ürün ve servis
sağlayıcılardan biri olacaktır.
Türkiye, şu anda F-35 üretim
hattına kompozit gövde üre-
ten ve yakın bir zamanda
tüm ana gövdeyi sunacak
olan TAI de dahil olmak
üzere olağanüstü bir endüst-
riyel gücü elinde bulundu-
ruyor” dedi. Savunma Sana-
yii Müsteşarõ Murad Bayar
da, F-35’in yaratacağõ yaklaşõk
8 milyar dolarlõk iş hacminin
yüzde 50’sinin Türkiye’de üre-
tilmesi hedeflendiğini kaydet-
ti. Bayar, “Proje sürecinde
yaklaşık 6 milyar dolarlık iş
hacmi ortaya çıkmış oluyor.
Koyduğumuz yerli katkı he-
define böylece ulaşmış olu-
yoruz. Şimdi bu başarıyı gör-
dükten sonra hedefi revize et-
mek gerek. Bundan sonra
‘sky is the limit’ gibi bir he-
def koyabiliriz” dedi.
Türkiye savunma sanayisi-
nin rekabetçiliği ve en iyi de-
ğeri sağlamasõyla bu başarõyõ
elde ettiğini söyleyen Bayar,
öncelikle ASELSAN’õn iş pa-
yõnõn 1 milyar dolar seviyesi-
ne ulaştõrõlmasõnõ hedefledik-
lerini ifade etti.
GÜNÜN İÇİNDEN
Reuters’e açõklama yapan Botaş yetkilisi, döviz
kurundaki seviyeye bağlõ olarak, 1 Mayõs’tan ge-
çerli olmak üzere doğalgaza yüzde 20 indirim ya-
põlabileceğini kaydetti.
İflas istemeden ayakta kalmak için son planõnõ su-
nan General Motors, borçlarõnõ yeniden yapõlan-
dõrmayõ ve çoğunluk hissesinin ABD devletinde ola-
cağõ bir şirkete dönüşmeyi planlõyor.
ABDli düzenleyici kurumlar, 19 bankanõn katõl-
dõğõ ve hükümetçe stres testi olarak adlandõrõlan
testin sonuçlarõ, Bank of America ve Citigroup’un
sermaye arttõrmasõ gerektiğini ortaya koydu.
Macaristan İstatistik Kurumu 2009’un ilk çeyre-
ğinde Macaristan’da işsizlik oranõ yüzde 9.7 ol-
du ve işsiz sayõsõ 403 bine çõktõğõnõ açõkladõ.
Alman Daimler şirketi, Chrysler’daki yüzde 19.9
hissesinden vazgeçmek konusunda Chrysler’õn yüz-
de 80.1 hissesini elinde bulunduran Cerberus ya-
tõrõm şirketi ve US Pension Benefit Guaranty şir-
keti ile anlaşmaya vardõğõnõ açõkladõ.
Tofaş CEO’su Ali Pandõr, 15 Haziran’da bitecek
ÖTV indiriminin devam edip bir yumuşak geçişe
dönüşmesini istediklerini belirterek, “Bu öne ge-
len talep bir anda tam tersine dönüp, bizi dur-
gunluğa itebilir” dedi
Meksikalılar gündelik hayata devam etmeye
çalışırken ABD’deki New York Borsası’nın
girişine el dezenfekte cihazları yerleştirildi.
Ekonomi Servisi - Saban-
cõ Vakfõ, yeniden yapõlanma
çalõşmalarõ çerçevesinde ge-
liştirdiği yeni strateji kapsa-
mõnda “Toplumsal Geliş-
me Hibe Programı”nõ uy-
gulamaya koydu. Program
uyarõnca bu yõl, kadõn, genç
ve engelli alan-
larõnda “Top-
lumsal Adalet”,
“İstihdam”,
“Toplumsal
Katılım” ve
“Araştırma ve
Savunuculuk”
konularõnda ge-
liştirilen 5 pro-
jeyi toplam 1
milyon liralõk
hibe verildi. Bu
çerçevede Top-
lum Gönüllüleri
Vakfõ’nõn Sam-
sun ve İstan-
bul’da uygula-
maya koyacağõ
“Genç Alan”
projesine 284
bin 322 lira, Ka-
dõn Merkezi’nin
(KAMER) Di-
yarbakõr, Hak-
kâri, Tunceli,
Urfa ve Van’da-
ki kadõn mer-
kezlerine gele-
meyen kadõnlar
ve engelli ço-
cuklarõnõn so-
runlarõ için uygulayacağõ pro-
jeye 278 bin lira, Kadõn Eme-
ğini Değerlendirme Vakfõ’nõn
ülke genelinde uygulayacağõ
projeye 266 bin lira, Altõ
Nokta Körler Vakfõ’nõn dar
gelirli engelli kadõnlarõn iş ya-
şamõna katõlõmõnõ amaçlayan
projesine 115 bin 505 lira ve
Toplumsal Konularõ Araş-
tõrma ve Geliştirme Derne-
ği’nin projesine 84 bin 571 li-
ra hibe yapõlacak.
Sabancõ Vak-
fõ Mütevelli He-
yeti Başkanõ
Güler Sabancı,
hibe sonuçlarõ-
nõn açõklandõğõ
toplantõda, “Hi-
be programı ile
kadınların,
gençlerin ve en-
gellilerin; eşit
fırsatlara sahip
olmalarını, top-
luma aktif ola-
rak katılmala-
rını sağlayacak
ve böylece top-
lumsal gelişme-
ye katkıda bu-
lunacak proje-
leri destekliyor,
toplumda du-
yarlılık yarat-
mayı amaçlıyo-
ruz” dedi.
Vakfõn Genel
Müdürü Hüsnü
Paçacıoğlu da
54 farklõ ilden
273 başvuru gel-
diğini belirterek
projelerin seçi-
minde farklõ alanlarda birbi-
rinden ayrõ çalõşan sivil top-
lum kuruluşlarõnõ ortak ça-
lõşmaya teşvik edecek bir yol
izlediklerini söyledi.
Sabancõ Vakfõ’ndan
5 projeye 1 milyon TL hibe
İlaç şirketleri ihya oldu
Bundan 35 yıl önce
Sadıka Sabancı’nın
malvarlığını bağışla-
yarak kurduğu vakıf,
bugüne kadar 78 ilde
121 kalıcı esere imza
attı. Sabancı Üniver-
sitesi’ndekiler hariç
33 bin 500 burs,
700’ün üzerinde ödül
verdi. 17 yıldır Halk
Dansları Yarışması
ve 11 yıldır Sabancı
Uluslararası Adana
Tiyatro Festivali gibi
faaliyetler de gerçek-
leştiriyor.
200’e yakõn kişinin ölümüne
yol açan domuz gribi, küresel
krizin de etkisiyle son 13 yõlõn
en kötü günlerini geçiren ilaç
şirketlerini dipten kurtardõ.
Lockheed Martin’in F-35 projesi için imzalar atõldõ. Alp Havacõlõk,
ASELSAN ve Kale Havacõlõk üretimin büyük bölümünü üstlenecek.
Yaklaşık 8 milyar dolarlık iş hacmi yaratacak F-35’in üre-
ticileri hizmet ve ürün sağlayıcıları anlaşma imzaladı.
Türkiye’nin Boeing’den ‘Barõş Kartalõ Projesi’ kapsamõnda satõn aldõ-
ğõ 4 adet Havadan Erken Uyarõ ve Kontrol Uçağõ’nõn (AEW&C) test aşa-
masõnda olduğu açõklandõ. IDEF 2009 kapsamõnda Boeing’in düzenlediği
toplantõda konuşan Barõş Kartalõ Türkiye Program Müdürü Mark Ellis, 1 No’lu
uçağõn geliştirme testlerinin ve değerlendirme çalõşmalarõnõn Seattle’da yapõldõğõnõ, bu
konuda HAVELSAN’õn en temel destekçileri olduğunu belirterek “Uçakların bütün ka-
bul testlerini 2009’un ilerleyen aylarında gerçekleştireceğiz. 2 ve 3 No’lu uçakların
modifikasyon ve boyama işlemleri tamamlandı. 4 No’lu uçağın modifikasyon çalışmaları
sürüyor. Testler tamamlandıktan sonra müşterilere nihai teslim tarihi bildirilecek” dedi.
Barış Kartalları test uçuşuna başladı