24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 24 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ateşle Oynayacak Kadar Gözleri Kararanlar... Bir süreden beri, Kayseri’de esnaflarla ilgili ola- rak kara liste tutulduğuna değgin sevimsiz haberler dolaştırıIdığı söyleniyordu. Kentteki 2. Hava İkmal Ba- kım Merkezi’nin Komutanı Tümgeneral Ulugü- rer’in imzası ile garnizondaki birliklerin er ve erbaş- larının, izin günlerinde gitmelerinde sakınca görülen otel, lokanta ve kahvelerin listesini birlik komutan- larına ileten bir emir yazısının eklendiği bir mektuba dayanıyordu söylentiler. Güya komutan, kanunsuz bir emir vererek bu iş- yerlerini fişlemişti. “Sayın işletme sahipleri bu ka- nunsuz emir nedeni ile, Cumhurbaşkanı’na, Başba- kan’a, Genelkurmay Başkanı ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na haksız rekabeti duyurmalı, gazete ve televizyonları da harekete geçirmeliydiler.” Tahrikin dik âlâsı! Komutan hakkındaki söylentiler bununla da kal- mamış, Ergenekon soruşturması nedeni ile tu- tuklanan bir albayın İç Hizmet Kanunu’na ve amir- lerinin emirlerine mutlak itaat bilinci ile TSK’ye yıl- lardır hizmet verdiği hatırlatılmış, silah ve kader arkadaşlarının onun arkasında olduklarını dost, düşman herkese göstermelerini isteyen ve su- baylara dağıtılan bir başka sahte ve “sözde” gizli emir düzenlenmişti... O emrin okunup gereği yerine getirildikten sonra imha edilmesi istenerek komutanın yasadışı ve giz- li kapaklı işlerin arkasında olduğu kanısı yaratılmak isteniyordu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın açtığı bir soruşturma, halk ile onun gözbebeği gibi güvenmesi gereken silahlı kuvvetleri karşı karşıya ge- tirmeyi amaçlayan bu tezgâhın arkasında “F” tipi bir örgütün olduğunun ipuçlarını verdi. Birkaç gün önce Kayseri’de gözaltına alınan ve Ha- va İkmal Merkezi’nde görevli üç astsubaydan biri- sinin, olayın görünen şüpheli sorumlusu olarak tu- tuklandığı bazı gazetelerimizde yer aldı. O haberlere göre, ortaöğretimini Denizli Lisesi’nde tamamlayan ve o sırada tanıştığı bir kişinin ışık ev- lerinde yaptığı eğitimden geçen bu şüpheli, Astsu- bay Meslek Okulu’nu bitirerek Kayseri Garnizonu’na atanıyor. “F” tipi örgütün Kayseri’deki üyeleri ken- disi ile ilişki kurarak garnizonda görevli subay ve ast- subaylar hakkında bilgi istemekle kalmıyor, bir flash belleği vererek içindeki belgelerin, komutanlığın “Doküman Yayın Sistemi”ne aktarılmasını istiyor. Aktarma işinin başarılması için de garnizonda görevli Yzb. Mesut Okutan’ın bilgisayar şifresini veriyor. Savcıya anlatılanlar Şüpheli astsubayın, Hava Kuvvetleri Askeri Sav- cısı’na verdiği ifadeye göre, o şifre ile adı geçen yüz- başının bilgisayarının şifresi ile komutanlığın İcra Ko- ordinasyon Kısım Amirliği’ndeki bir bilgisayara yer- leştirilerek sisteme kopyalanan bu sözde belgeler- le de arzulanan ajitasyona başlanılıyor. Bazı “iliştirilmiş gazeteci”ler gibi henüz soruştur- ması tamamlanmamış, hele yargı tarafından karara bağlanmamış bu olay hakkında insafsızca hüküm- ler verecek değilim. O nedenle de şüpheli olarak tu- tuklanan astsubayın da, askeri savcıya adlarını ver- diği öteki kişilerin adlarını da özellikle yazmadım. Ama açık söyleyeyim, Kayseri haberini okurken gerçekten irkildim. Endişeye kapıldım. İçeride terör belası ile uğraşarak şehitler veren, sınırlarda dış düş- manlara karşı gerektiği zaman kendilerinden bekle- nilen savunma görevini yapması için psikolojik ba- kımdan da taciz edilmemesi gereken silahlı kuvvet- lerimiz ile halkın Allah korusun sürtüşmesine, dahası ani bir kıvılcım ile çatışmasına yol açabilecek bu hı- yanetin tüm yönleri ile ortaya çıkarılması için Sayın Başbakan’ı bekleyen görevin yerine getirilmesini is- temek için bu yazıyı yazdım. Sayın Başbakan, ATV’de Sabah gazetesinin üç ya- zarı ile yaptığı söyleşide “TSK ile hükümetin birbirine güveni ülkem için, milletim için önemli. Şüphe do- ğarsa bedelini millet öder” demiyor muydu? “Sa- bah 21 Mart”. Kayseri olayı karşısında sessiz kalırsa, öyle bir gü- venin en azından hükümet tarafında sarsıldığı kuş- kusunun yayılmasını önlemek Başbakan’ın görevi- dir. Onun için, Ergenekon savcılığını üstlendiği ka- dar, bu konunun altındaki derin örgütlenmenin so- rumlularının da maskelerini düşürmek hükümetin gör- evi olmalıdır. Silahlı kuvvetlere ışık evlerinde yetiştirilen kimse- lerin yerleştirilmesi için bitip tükenmeyen çabaları han- gi amaçla sürdürmektedir o örgüt? Subay ve ast- subayları izlemek, gerektiği zaman onların kullandıkları bilgisayarların şifrelerini öğrenerek sistemlerine bel- ge yerleştirmeyi göze alan ve başarabilen o örgüt, daha başka hangi marifetlerin sahibi olacak kadar devlete sızmıştır? Soruşturma ya da yargı aşamasında olan başka hangi dosyalara aynı sızmalar yapılabil- mektedir? Başbakan bunları en azından merak etmeyecek midir? Partisinin İstanbul mitinginde aralarındaki karşı- lıklı tartışma nedeni ile CHP Genel Başkanı hakkın- da niçin soruşturma yapmadıklarını yargıya sora- cağına, şüpheli astsubayın askeri savcıya verdiği bil- gilerin derinliğine ulaşmak amacıyla devletin güvenlik birimlerini derhal harekete geçirmelidir. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ENTERNET / MEHMET SUCU Yazının sonunda soracağımız so- ruyu en başta soralım. Siz hiç etraftaki bayraklara bakıp da oy kullandınız mı? Kullanacağınız oyun hangi partiye gi- deceğine bu bayraklara ve afişlere ba- kıp karar verdiniz mi? Bu yazıyı okuyanların arasında bu iki soruya da evet diyecek oldu- ğunu sanmıyorum. İstanbul’da artık sokaklarda ve caddelerde gökyüzü görünmüyor. Yer gök bayrak, afiş, pankart dolu. Tonlarca petrol türevi kumaş gök- yüzünün görünmesini engelliyor. Renkler birbirine karışmış. Bazıları kopup yerlere düşmüş çamurlar içinde kalmış. Bunların hepsi çöp olacak ve doğada yüz yıllarca bo- zulmadan kalacak. Sağda solda rüzgârla sürüklenen çeşitli renkler- de el ilanları dolaşıyor. Zaman zaman yanınızdan geçen araçlardan bu el ilanlarından atılırken diğer yandan da bangır bangır ne olduğu anlaşılma- yan bir gürültü yükseliyor. Tüm bun- larla birlikte sizin de tansiyonunuz yükseliyor. Evinize dönerken yürü- düğünüz sokakta ayağınıza dolaşan çamur içinde kalmış bayrağın han- gi partiye ait olduğunu bile anlaya- mıyorsunuz. Dahası bunların ne işe yaradığını anlayamıyorsunuz. Çünkü yaşantı- nız boyunca hiçbiriniz bu bayrakla- ra bakıp oy vermediniz. Peki, o za- man niye bu bayraklar. Partiler bizi bu kadar aptal mı sanıyorlar, diyo- rum içimden. Neden kirletiyorsunuz? Diye soruyorum. Yanıtı ne onlar bi- liyor ne de ben. Yanıtı ve galibi olmayan bu bay- rak asma yarışı bu hafta sonu biti- yor. Bundan sonra artık bayraklar toplanacak. Ve çöpe atılacak. Peki, kim toplayacak. Kim olacak, yerel yönetimler toplayacak. Hem asacaklar hem toplayacaklar. Hem de hiçbir faydasını görmeyecekler. Bu na- sıl bir mantıktır anlamak olası değil. Bu delicesine sürdürülen bayrak yarışının tek kazananı bayrak ima- latçıları ve petrol bazlı kumaş üreti- cileri. Bunun dışında bayraklarını asan partilerden kirlilikten yakınan yurttaşlara, bunları temizlemek zo- runda kalan belediyelere kadar her- kes zarar ediyor. Bayrak asma faaliyeti propagan- da için olmazsa olmaz olarak ta- nımlanıyor. Vikipedi’ye göre pro- pagandanın tanımı şöyle: “Propa- ganda çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış bir me- sajlar bütünüdür. Propaganda ta- rafsız bilgi sağlama yerine, en te- melde kendi kitlesini etkileyecek bil- giyi sunar. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü den- geli bir şekilde sunmayabilir. Ge- nellikle politikada kullanılır ve hükü- metler ve politik partiler tarafından desteklenir. Propaganda genellikle politik veya milliyetçi temalar içerir. Propaganda broşürler, posterler, TV veya radyo yayınları ve bunların dışındaki her türlü bilgi taşıyan med- ya aracılığıyla yapılır. Kelimenin daha dar ve sık kulla- nılan anlamıyla propaganda politik bir amacı veya iktidarın çıkarlarını destekleyen bilerek çarpıtılmış ve- ya saptırılmış bilgiye denir. Propa- gandacılar bir grubun istekleri yö- nünde halkın bir konu veya olayla il- gili görüşlerini değiştirmeyi amaç- larlar... Propagandayı diğer me- totlardan ayıran, propagandacının halkın fikrini ikna etme ve anlatma yerine kandırma ve kafa karıştır- mayla değiştirme isteğidir. Organi- zasyonun liderleri bilginin tek taraflı veya doğru olmadığını bilmelerine rağmen propagandayı yayan daha düşük rütbeli üyeler durumu bil- meyebilirler.” Bu tanımlara bakınca her yere bayrak asmak nafile bir gayret. Çünkü kimse bu partinin bayrağı da- ha çok diye fikrini değiştirmiyor. Yazının sonunda aynı soruyu tek- rar soralım. Siz hiç etraftaki bay- raklara bakıp da oy kullandınız mı? Kullanacağınız oyun hangi partiye gi- deceğine bu bayraklara ve afişlere bakıp karar verdiniz mi? mehmet@cumhuriyet.com.tr Bayraklara Göre Oy Verir misiniz? Bolu’da düzenlenen mitinge katõlan Erdoğan, anlatõlanlar gibi bir şeyin olmadõğõnõ söyledi ‘Evet,krizteğetgeçecek’ RUJHAT AVŞAR BOLU - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yine krizin teğet geçtiğini id- dia etti. Erdoğan, “Evet, teğet geçe- cek. En az zararla bunu biz atlata- cağız Efendim, bak şu kadar teks- til fabrikası kapanmış, şu olmuş, bu olmuş. Anlattıkları gibi de bir şey yok ortada. Yani işini bilmeyen ba- şarısız varsa, kapanmış da olabilir” dedi. AKP’nin Bolu Hükümet Meyda- nõ’nda düzenlediği mitinge katõlan Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde gö- rülmemiş hizmetleri 6.5 yõla sõğdõr- dõklarõnõ iddia etti. Muhalefet partilerinin hakaret ve ça- mur atmaktan başka bir şey yapma- dõğõnõ ileri süren Erdoğan, Baykal’õn “AKP yüzde 52’nin altında oy alır- sa başarısızlıktır” sözleri üzerine şöyle konuştu: “Baykal mağlup olmayı zaten ka- bul etmiş de şimdi kaç gol yiyeceğini konuşuyor. Yani ‘ne kadar az gol yer- sem o kadar lehime’ diyor. Böyle mu- halefete can kurban. Yeter ki böy- le rakipleriniz olsun. Onun için, durmak yok, yola devam.” Kocaeli’nde Yuvacõk Barajõ’nõn 4.5 milyar dolara mal olduğunu ifade eden Erdoğan, iki kat büyüklükteki ba- rajõ Ankara Büyükşehir Belediye- si’nin Yuvacõk’tan yüz kat daha ucu- za mal ettiğini ve iki kat daha fazla su rezervi bulunduğunu anlatan Erdoğan “Şu anda böyle birini CHP kalktı, yine büyükşehir belediye başkan adayı yaptı. Ondan sonra sıkılma- dan meydanlara çıkıyor, kırtasiye- ciden bir kırmızı dosya almış eline, onunla dolaşıp duruyor. Sayın Bay- kal, dosyanın içinde neler var, onu anlat. Çağlayan’da konuşuyor. Der- nekler varmış, organizeymiş, şuy- muş, buymuş... Burası gukuk dev- leti değil, hukuk devleti. Elinde gü- vendiğin, inandığın dosya varsa savcıya git. Niye gitmiyorsun sav- cıya? Kardeşim bunlar palavracı. İnanıyorum ki benim milletim bu dosyalara da prim vermeyecek, bunların iftira at tutmazsa iz bıra- kır mantığını bu seçimlerde çöker- tecek” dedi. CHP iktidarõnda Türk Lirasõ’na Atatürk’ün fotoğrafõ yerine İnö- nü’nünkinin konulmasõyla ilgili ola- rak da “Çağlayan’da bayağı kız- mış. Kimyası bozulmuş. Diyor ki ‘Sen İnönü’yü ağzõna alamazsõn.’ Be- nim ağzımın tapusu senin elinde de- ğil ki. CHP’nin tapusu senin elinde, bunu biliyoruz ama kusura bakma. Biraz insan haddini bilir” dedi. Erdoğan, ekonomik krizin teğet geçtiği iddiasõnõ yineleyerek, şöyle de- vam etti: “Amerika’dan kaynaklanan kü- resel bir kriz. Bu dalgaya rağmen evvel Allah biz sarsılmadık, ayakta duruyoruz. Benim ‘teğet geçiyor’ ifa- demden rahatsız oluyorlar. Aynısı- nı söylüyorum. Evet, teğet geçe- cek. Efendim, bak şu kadar tekstil fabrikası kapanmış, şu olmuş, bu ol- muş. Anlattıkları gibi de bir şey yok ortada. Yani işini bilmeyen başarı- sız varsa, kapanmış da olabilir. Ya- ni bizden önceki iktidar döneminde yüzlerce, binlerce, on binlerce esnaf kapattı. 400 bini aşkın esnaf kepenk indirdi. O dönemde. Böyle gittik biz seçimlere.” Deniz Baykal’õn “AKP yüzde 52’nin altõnda oy alõrsa başarõsõzlõktõr” sözlerini eleştiren Başbakan Erdoğan, “Baykal mağlup olmayõ zaten kabul etmiş de şimdi kaç gol yiyeceğini konuşuyor. Böyle muhalefete can kurban” dedi. DEVLET BAHÇELİ ‘Yerel seçim önemkazandı’ Konya’da konuşan Bahçeli, seçimlerin ciddiye alõnmasõ gerektiğini vurguladõ. NUMAN KURTULMUŞ ‘Millet dur bir dakika diyecek’ AKSARAY (Cumhuriyet) - Saa- det Partisi Genel Başkanõ Numan Kurtulmuş, AKP’nin dõş politi- kasõnõ eleştirerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Davos’taki “One minute (bir dakika)” çõkõ- şõna göndermede bulundu. Kurtul- muş, “29 Mart seçimleri bu mil- letin ‘durun bir dakika’ diyeceği se- çim olacaktır” dedi. Aksaray’da düzenlenen mitingde konuşan Kurtulmuş, sanayi kuru- luşlarõnõn üretimlerini durdurduğu- nu, ziyaret ettikleri her kentte yurt- taşlarõn işsizlikten, esnafõn iş yapa- mamaktan şikâyet ettiğini dile ge- tirdi. Kurtulmuş, “Türkiye, bu ha- le dün gelmedi. Uygulanan yanlış ekonomi politikaları ile bu hale getirildi” görüşünü kaydetti. Kurtulmuş, mazot ve gübre fi- yatlarõnõn iki-üç kat artmasõna kar- şõn çiftçinin ürününün IMF iste- mediği için para etmediğini ifade et- ti. Erdoğan’õn Davos’ta gereken tepkiyi verdiğini de ifade eden Kur- tulmuş, “Ancak biz olsaydık ‘ABD askerlerine durun bir dakika’ der- dik. Bizim üslerimizi kullandır- mayız. IMF politikaları ile şeker pancarını bitiren, çiftçisini, es- nafını bitiren, IMF komiserlerine ‘bir dakika çõkõn dõşarõ’ derdik. Türkiye’yi AB terbiye salonunda bekletenlere ‘durun bir dakika’ derdik. Biz ‘One minute’ ile değil ilkeli siyasetle bunu yapardık. 29 Mart seçimleri bu milletin ‘durun bir dakika’ diyeceği seçim ola- caktır” diye konuştu. BARIŞ YAMAN KONYA - MHP Genel Başkanõ Dev- let Bahçeli, yurtdõşõ gezilerindeki harcõ- rahlarla ilgili tartõşmalar üzerine “Sayın Bahçeli, sen uçak özürlüysen biz ne ya- palım” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Biz uçağa binmekten biraz çekinebiliriz. Ama sen de ata binme özürlüsün. Gel şu Konya’nın sokakla- rında bir ata bin de görelim” diye kar- şõlõk verdi. Partisinin Konya Hükümet Meyda- nõ’nda düzenlediği mitingde konuşan Bahçeli, yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal krizlerin yerel seçimlere daha faz- la önem ve anlam yüklediğini söyledi. Se- çimlerin ciddiye alõnmasõ gerektiğini vur- gulayan Bahçeli, “MHP olarak ‘Ülke se- nin, Konya senin, karar senin’ diyoruz” dedi. Konuşmasõnda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn üslubunu eleştiren Bahçeli, “Sayın Başbakan si- yaseti kirleten, ka- baca bir Türkçeyle, üslup bozukluğuyla konuşuyorsun. Ya- lan söylüyorsun, ha- karet ediyorsun, ifti- ra ediyorsun. Çiftçi- yi, memuru azarla- dığı gibi şimdi de si- yasi partilere, ken- disinden olmayan herkese hakaret edi- yor. Böyle bir üslupla bir yere varıla- maz” diye konuştu. Hõzlõ tren projesi ve IMF’yle ilgili an- laşmalarla ilgili de eleştirilerde bulunan Bahçeli şöyle devam etti: “Bu hızlı treni siz mi hayal ettiniz, yoksa 57. hükümet döneminde 17 Ey- lül 1999’da ihalesi yapılan ve 23 Eylül 2000 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve TCDD’nin gerçekleştirdiği bu hayali aradan geçen 9 yıl sonra hangi rüyayı gördün de gerçekleştirdin? Kredileri sağlanmış, sözleşmeleri hazırlanmış, böyle bir mirasa konmuşsun, şimdi buna sahip çıkıyorsun. IMF’yle ilgili de yalan söylüyorsun. Çiftçi ipotek altın- da. Çiftçiye ‘Ananõ da al git’ diyorsun, yarında Yunanlılara ‘al şu topraklarõ git’ mi diyeceksin.” Bilecik’te konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, çiftçinin sorunlarına değindi. (AA) Baykal, Türk çiftçisinin perişan edildiğini söyledi ‘Çiftçiye sahip çõkõlmalõ’ BİLECİK (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal, Türk çiftçisi perişan edilip yurtdõşõndan buğday getirildi- ğine dikkat çekerek “Dünyanın her yerinde tarım kalkınma- nın temeli. Toprağın bereke- tinin hakkını vereceksin, sır- tını dönmeyeceksin” dedi. Baykal, partisince Bilecik Cumhuriyet Meydanõ’nda dü- zenlenen mitingde Bilecik’in tarõm, hayvancõlõk ve sanayide önemli bir yeri olduğunu vur- guladõ. AKP hükümetinin, Rus- ya’dan, Romanya’dan buğday getirilsin diye tüccara yetki ver- diğini anlatan Baykal, “Kendi çiftçimizin alın terini bir ke- nara bıraktık, dudak bük- tük, önemsemedik, dışardan satın almayı tercih ettik” diye konuştu. Kalkõnmayõ toprağõ, köylünün, çiftçinin üzerine otur- tacağõnõ ifade eden CHP lideri Deniz Baykal, “Dünyanın her yerinde tarım kalkınmanın temeli. Toprağın bereketinin hakkını vereceksin, sırtını dönmeyeceksin” dedi. Deniz Baykal, emeklilerin de durumunun kötü olduğuna işa- ret ederek, “Eskiden emekli kendi ve eşini geçindirirdi, şimdi emeklinin oğlu işten atıldı, onun eşi ve üç çocuğu var. Onlara da bakma ihtiyacı var. Dünyanın her yerinde emekliler uçakla dünya gezi- si yapıyor, bizimkiler kahve- ye çıkıp çay içemiyor” diye ko- nuştu. DSP Genel Başkanı Sezer, İzmir’de düzenlenen mitingde CHP ve AKP’ye yüklendi ‘Kayõkçõ kavgasõna devam ediyorlar’ OZAN YAYMAN İZMİR - DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer, CHP Genel Başkan Deniz Baykal ve AKP Genel Başkanõ Recep Tayyip Erdo- ğan’õn birbirleriyle mücadelesi- nin “kayıkçı kavgası” olduğunu söyleyerek “Yoksulluğu, işsizliği unutmuşlar kayıkçı kavgasına devam ediyorlar. Halkın ihti- yaçlarından uzakta siyaset ya- pıyorlar” dedi. Sezer, DSP’nin de kavgaya hazõr olduğunu söy- leyerek “Ama biz kavgayı yok- sullukla, işsizlikle, gericilikle, bölücülükle yaparız” dedi. Sezer partisinin İzmir’de dü- zenlediği mitinge katõlarak, DSP adaylarõna oy istedi. Partisinin adaylarõnõn yetkin olduğunu be- lirten Sezer, “DSP adayları di- ğer iki partinin adaylarının her birine on basar” ifadesini kullandõ. Medyanõn seçimi CHP ve AKP arasõnda geçiyor gibi gösterdiğini söyleyen Sezer, “29 Mart günü herkes ne kadar ya- nıldığının farkına varacak. Biz halkın içindeyiz. Milyonlarca vatandaşla bir araya geldik. DSP yeniden halkın seçeneği olacaktır” dedi. Devlet Bahçeli. ‘Yardım dağıtılıyor’ diye beyaz eşya yüklü aracı yakmak istediler Yurt Haberleri Servisi - Van’da kent merke- zindeki bir mağazadan beyaz eşya alan yurt- taşlarõn eşyalarõnõ götüren kamyonet, beyaz eşyalarõn AKP’liler tarafõndan gönderildiğini iddia eden DTP’liler tarafõndan yakõlmak is- tendi. DTP Merkez İlçe Başkanõ Selahattin Endakçi, araya girerek eşyalarõn yakõlmasõnõ önlerken, “Beyaz eşya alacaklar seçim sonra- sõna kadar beklesin. 5 gün daha çamaşõr, bula- şõk makinesi olmadan idare edebilirler” dedi. ‘Diyarbakır Valisi hiç sopa yememiş’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - DTP’liler Diyarbakõr’da kutlanan Nevruz’a katõlõm sayõsõnõ valiliğin 70 bin kişi olarak açõklamasõna tepki gösterip 500 bin kişinini katõldõğõnõ savundu. DTP Diyarbakõr Milletve- kili Gültan Kõşanak, Vali Hüseyin Avni Mut- lu’yu eleştirirken, “Diyarbakõr Valisi, Nasret- tin Hoca’nõn dediği gibi ya sayõ saymasõnõ bil- miyor ya da hiç sopa yememiş” diye konuştu. Sezer, kavgaya hazır olduklarını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear