Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
29 Mart: CHP’nin ve
Sizin Sorumluluklarınız!
Pazar günü CHP mitingindeydim. 29 Mart’tan ön-
ce son büyük İstanbul çıkarması, yağmura rağmen
güzel geçti. On binlerce yurtseverin coşkulu katılımı
ile geçen mitingde Baykal, TV’lerde karşısına çıka-
mayan Erdoğan’ı epey hırpaladı. Hem de çok somut
konular üstünden.
Artık artı ve eksileriyle uzun propaganda sürecinin
son bölümüne girdik. Türkiye’nin kaderini etkileye-
cek seçimde top artık yavaş yavaş seçmenin, yani
sizlerin eline geçiyor. Cumhuriyeti korumak, laiklik ve
demokrasiye sahip çıkmak, yok edilmeye çalışılan hu-
kuk devleti ve basın özgürlüğü gibi kavramların ar-
kasında durmak, Atatürk’ün Türkiyesi’ni hatırlatmak
artık hepimizin görevi.
Oyların bölünmemesi, en önemli konu. Bugün, bu
iktidarın neden olduğu hukuksuzluk ve yolsuzlukla-
ra dur demek için, yurdunu seven her demokrat in-
san, bilinçli ve kişisel hesap yapmadan oy vermeye
mecbur. Durum şöyle: Ordu, Eskişehir ve Şişli’de
oyların DSP’ye kullanılması Cumhuriyet adına
mantıklı ve gerekli. Diğer tüm il ve ilçelerde
Cumhuriyetçi yurtsever oyların, bölünmeden
CHP’ye gitmesi lazım. Bu sade anahtar çözümü kul-
lanmayan her yurtseveri, karanlık ve pişmanlık bek-
liyor. Kimse yaşanacak felaketlerden sonra, “Ben far-
kında değildim” demesin. Konu liderlerin adı değil.
Konu tüm Atatürk mirasının korunması ve gelecek ku-
şakların özgürlüğü. Babanız veya kardeşiniz bile baş-
ka bir küçük partide aday olmuşsa, ona vereceğiniz
her “bölen” oy, yobazlara hizmettir. YSK kararlarını
hiçe sayan veya “Bize oy vermeyene hizmet yok” de-
meye cüret edenlerle başka türlü mücadele edilmez.
CHP yönetici ve örgütlerine 6 ay önce, sandıkla-
rın korunması konusunda bir uyarı yazmıştım. Öze-
tini burada tekrarlıyorum: İstisnasız açılacak her san-
dığın başında, cep telefonu olan en az iki CHP’li
hazır bulunacak ve oylar sayılırken sonuna kadar
başında durup, sonuçlarını tescilli olarak alacak.
Ardından derhal bu sonuçları ilçeye iletecek. İlçeler
yerel toplamları yapıp sonucu Genel Merkez’e bildi-
recekler. Genel Merkez görevlileri ise hemen bu so-
nuçları YSK’den gelen sonuçlarla karşılaştıracaklar
ve ortada bir tutarsızlık varsa, anında bunun kayna-
ğını ortaya çıkaracaklar. CHP üst yönetimine ve tüm
il-ilçe örgütlerine sesleniyorum. Bu ikili denetim
mekanizmasını, bir noktada yapamayan bir ilçe var-
sa, aşağıdaki e-postaya haber versin, o sandığı si-
vil toplum örgütleri izlesin. Bu yöntemle, ortalarda do-
laşan “yazılımlarla oynama” iddialarının önüne ge-
çebiliriz. Ayrıca her sandığın, seçim gününe “boş” ola-
rak başladığı kontrol edilmelidir.
Pazar günü CNN’de Ersin Kalaycıoğlu’nun, seçim
öncesi yorumlarını izledim. Aylardır bahsettiğimiz
“seçim hileleri” kaygısını o da en ciddi şekilde his-
sediyor. Özellikle bu seçimde parmaklara boya sü-
rülmeyecek olması, akıl almaz bir tehlike. İnşaatlara
veya kümeslere sahte seçmen isimleri depolayan bir
zihniyet, kim bilir bu mürekkep yokluğunu nasıl istis-
mar etmeye kalkacak! Bu konuda herkes antenlerini
açıp, her yerden bu hassas konu hakkında istihbarat
toplamalı. Bir de zaten çarşafla oy vermeye gelen, yü-
zü tanınmayan, kimliği belirsiz insanların durumu
var. Bu koşulların tümü üstünden, her sandıkta, her
seçmen kendisini denetleyici olarak görmelidir.
Oyların sayımında “Olay çıkmasın diye emir var,
içeri giremezsiniz” diyen her polise vatandaş, tek cüm-
leyle yanıt verecek: “Hayır, bu ülkede seçimler gizli
oy, açık tasnif prensibine göre yapılır. Bu anayasal hak-
kıma kimse mani olamaz.” Bunu hatırlattıktan son-
ra, kararlı adımlarımızı hiç kimse durduramaz. Dur-
duran olursa, noterli tespit yaptırın!
Önümüzde 5 gün var… Farkında olsun olmasın, ül-
kede vatandaşların istisnasız tümünün çıkarına
olan bu kötü gidişata dur demek için, herkes ve
tabii en başta siz, bu son haftanın sayılı günleri-
ni iyi kullanmak durumundasınız. Adam adama
markajla kararsızları, “O lider olduğu müddetçe” di-
ye söze başlayanları, medya mağduru, kafası çorbaya
dönmüş gençleri ikna etmek ve başarılı olmak için son
viraj… Sükunetle ve kararlılıkla bunu başarmalısınız.
Tüm vatandaşların çıkarları bunu gerektiriyor, hatta
Tayyip’inki bile…
bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
24 Mart
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
24 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Çorap
Hamza Saykan:
“Sıvas’ta oy
kullanabilmek
için kimliğini
değiştirenlere
çorap dağıtıyormuş.
Kimin başına
geçirecekler acaba!”
Cumhuriyet
Erdal Yücel:
“Cumhuriyet
gazetesini
ortadan
kaldırabilseler
Türkiye
Cumhuriyeti’ni daha
kolay yıkabilecekler!”
Hizmet
İzzet Özdamar:
“Erdoğan’ın
imam hatipli
valileri, sosyal
hizmet
noktasında niye
cenaze yıkamıyorlar!”
79 yılda kimsenin yapamadığı!
İSLAM âleminin son halife adayı
Fatih Sultan Recep, partisi
AKP’nin 7 yıllık mutlak iktidarında
yapılanların AKP iktidara gelinceye
dek geçen 79 yılda yapılamadığını
söylüyor ve Reşit Çağın da “Evet
doğrudur” diyor:
“İlk defa; hakkındaki yolsuzluk
dosyaları dokunulmazlık zırhı
nedeniyle bekletilen, çektiği
hapis cezasından dolayı muhtar
bile olamazken, ABD Başkanı ile
görüşüp önü açılan bir parti lideri
başbakan oldu. Karikatür dahil her
türlü eleştirel söz, konuşma ve
yazıyı hazmedemeyen, kendisini
saydırmak için yargıya sığınan,
vatandaşını azarlayan, kovan ve
boynuna tırnaklarını geçiren bir
başbakanımız hiç olmamıştı.
Kadınlar, bilim ve çağdaş yaşam
hiç bu kadar horlanmamıştı. Hiç
bu kadar işsizimiz olmadı.
Besleme bir vaiz bozuntusunun
devleti ele geçirip devletin
kurumlarıyla dalga geçer duruma
geldiği bir dönemi hiç
yaşamamıştık.
Din bezirgânlığının ayyuka
çıkıp da ithal bir örtünme, kadın
eli sıkmama ve içki yasağı gibi
ilkelliklerin dışında dinin emrettiği
ahlak kurallarının böylesine
çiğnendiği bir çöküşe ilk defa
tanık olduk. Susuz köylüye
çamaşır makinesi verilmesi, oy
pusulasının resmini çekmek
koşuluyla yardım edilmesi gibi
zıvanadan çıkılmış halleri ilk defa
duyduk ve gördük.”
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
GENELKURMAY Başkanıy’ken, İslam
âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep’in
“hocam” diyerek büyük lütuf gösterdiği Hilmi
Özkök, askeri darbelerin “teknik” ve “taktik”
özellikleri konusunda görüş bildirmiş.
Daha önce “Darbe girişimi var da diyemem
yok da diyemem” diyerek kasaptaki ete soğan
doğranmayacağını açıklayan Hilmi Hoca bu kez
açık konuşmuş. Hocamız, Türkiye’de darbeler
devrinin kapandığını söylüyor.
Hilmi Hoca’nın bu saptaması üzerine eski
cuntacı ve eski darbe girişimcisi yeni liberal ve
yeni demokrasi havarisi Hasan Cemal Kaya,
Milliyet’teki köşesinden taş gibi yorumlar yapıyor
ve “2003-2004’te darbe olacaktı ama önce
Genelkurmay Başkanı Özkök karşı çıktı sonra
kuvvet komutanları arasında görüş ayrılığı
yaşandı. Zaten Amerika darbeye karşıydı” diyor.
Anlaşılıyor ki Genelkurmay Başkanı onaylasa da
onaylamasa da, kuvvet komutanları görüş
birliğine varsa da varmasa da Türkiye’de askeri
darbe yapmanın bir tek koşulu var: Amerika’nın
“tamamdır” demesi!
Bu arada biliyorsunuz, eski Türk-İslamcı yeni
İslamcı Mümtaz’er Türköne hem yazı yazdığı
gazete Zaman münasebetiyle Amerika’ya ve
dolayısıyla Amerika’daki sümüklüye çok yakın
hem de karısının milletvekili olması
münasebetiyle Fatih Sultan Recep’e epeyce
yakındır. Mümtaz’er gerçekten “seçilmiş”
olmanın hazzı ile 19 Mart’ta gazetesinde şöyle
yazmış: “Ordumuzda esaslı bir demokratik
denetim sorunu var. Bu durum da kurumsal bir
zaaf ama bu zaafın giderilmesi demokratik
kurumların sorumluluğunda. Mondros’ta
ordumuzu lağvettik. Sonra Erzurum’da yenisini
kurduk. Elbette bugün ordumuzu kapatmamız
gerekmiyor. Ama ordumuzun kurumsal
zaaflarının sebeplerine inilerek, kapsamlı
çabalarla giderilmesi gerekiyor. Devletimizin,
dolayısıyla ordumuzun itibarını başka türlü
koruyamayız.”
Tercüme etmek gerekirse: “Türkiye
Cumhuriyeti ile hesabı olan biz İslamcıların
yıllardır bir türlü ele geçiremediği Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne de sonunda sıra geldi. Ordunun
nasıl büyük bir zaaf içinde olduğunu sivil darbe
sürecinde yürütülen psikolojik savaşla halkımıza
anlattık. Allah’ın izni ve Amerika’nın desteğiyle
sıra orduya itibarını geri vermemize geldi!”
Yeni TSK
SESSİZ SEDASIZ (!)
Gül Irak’a
gitti!
Çizgilerin
yeni rengi:
Gül pembesi!
YağmurDeniz
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Yanardağ
püskürmele-
riyle yõğõlmõş
bir dağda, su-
larõn açtõğõ de-
rin vadi. 2/
Emirler, bey-
ler... Söz, la-
kõrdõ. 3/ Çöl-
den esen rüz-
gâr... Zongul-
dak yöresine
özgü bir halkoyunu.
4/ Yurdumuzun su-
lak alanlarõnda da
yaşayan bir kuş. 5/
Kan emici bir si-
nek... Kimse, kişi.
6/ Özel gezinti ge-
misi... Kolyos, us-
kumru, sardalye gi-
bi balõklarõn ufağõ. 7/
Bir malõn fiyatõnõ gösteren küçük kâğõt... Bir so-
ru eki. 8/ Bir tür füze... Satrançta bir taş. 9/ Os-
manlõ devletinde kullanõlmõş gümüş bir para.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bele kadar göğsü sõkõca saran bir kadõn giysi-
si. 2/ Gözleri görmeyen... Sõrtõnda büyük dikenleri
olan bir balõk. 3/ Türkiye’den göç eden Rumlarõn
oluşturduğu müzik türü. 4/ Utanõlacak şey, ayõp...
“Elifim noktalandõ/ --- derdim çokçalandõ” (Tür-
kü)... Saçõ dökülmüş olan kimse. 5/ Hz. Muham-
med’i övmek ve ondan şefaat dilemek amacõyla ya-
zõlan kaside... Bir yasanõn, bir kararõn yürürlüğe gir-
mesine karşõ çõkma hakkõ. 6/ Petrol ürünlerinden
biri. 7/ Normal... Bir nota. 8/ Gövde yapõsõ. 9/ Ar-
dõç ağacõnõn kozalağõna verilen ad.... Kilime ben-
zer, renkli ve motifli uzun yolluk.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
C A U D İ L L O
A Y N A K Ö K E
S İ İ R İ S R
A N O R A K F E
N R E M A Y Ö Z
O B A İ M A N
V E L A Y E T Ç
A T R E I R A
A Ş I U R A L
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
PERİHAN ERGUN
Siyasi, ekonomik, toplumsal
sorunların karabasanlarına karşın
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin
94. yılını tekrar gururla yaşadık.
Ulusumuzun en yüce destanı
saydığım bu zaferin en önemli ni-
teliği de Anafartalar Kahrama-
nı Mustafa Kemal’i bizlere ar-
mağan edişidir. Kişisel olarak
bana da öğretmenliğim süresin-
ce öğrencilerimle birlikte kültürel
çalışmalarımızda içime sindirdi-
ğim mutlu anıları yaşatmasıdır.
Öğrencilerim sıklıkla,“Öğretme-
nim, her yıl hiç aksatmadan ne-
den 18 Mart’la – 10 Kasım’ı hep
önde tutarak yaptırıyorsunuz” di-
ye sorduklarında, çünkü; bu iki ta-
rihi olay sizlerin bugün varoluş ne-
deninizdir diye açıkladığımda
çok heyecan ve gururla çalış-
malarını sürdürürlerdi. Ders dışı
çalışmalarımızda lise son sınıfla-
rın sınavları bittikten sonra onla-
rı uğurlamadan önce mutlaka
yurdumuzu tanıtma gezisine çı-
karırdım.
Bu gezinin başlangıcı Trakya
yöresinden başlar, önce Namık
Kemal’in Tekirdağ’daki gömü-
tünü ziyaretten sonra Çanakka-
le’ye yönelinirdi. Gelibolu Yarı-
madası doğrultusunda ilerlerken,
tepeye yazılmış olan –Çanak-
kale Geçilmez- komutunun üze-
rinde süngüsüyle dimdik duran o
topraklar için can vermiş olan
“Mehmetçik” heykeli, çocukla-
rımın gözlerinde huşuyla gururu
yansıtırdı. Devamla Şehitlik, Sed-
dülbahir ve diğerleri görülüp öğ-
renildikten sonra bir gece Otel
Dardanel’de kalınıp Anadolu ya-
kasından İzmir’e doğru yöre ta-
nıtılarak yola devam edilirdi.
O tarihlerde Kadife Kale ile
Hava Şehitliği’ne rahatlıkla gidi-
lir, kale altındaki kır gazinoların-
da güzel İzmirimin körfezi de
çay keyfiyle seyredilirdi. Hatta bir
keresinde 12 Eylül’ün yasaklı
günlerine karşın Donanma Ko-
mutanlığı’nın da katkılarıyla Bod-
rum’un Karatoprak “Turgutre-
is” mahallinde büyük Türk ami-
ralinin büstünü, sahildeki gömü-
tünün önünde oluşmuş bulunan
kayalık üstüne dikmenin mutlu-
luğunu da yaşamıştık. Bir de ge-
ne böyle bir gezide şaşkınlık ve
üzüntüyle yaşadığım bir olaya de-
ğinmeden geçemeyeceğim. Şiş-
li’nin özel liselerinden birinde
görevliyken yine böyle bir tanıtım
gezisinde önce Konya’da Hz.
Mevlana’yı ziyaret edip tarihi
bilgiler verildikten sonra baş-
kente yöneldik. Gruptaki bir öğ-
rencim de merhum Bülent Ec-
evit’in yakınıydı. Akşam onu ev-
lerine götürme izni için otele gel-
diklerinde, benimle birlikte tüm
öğrenciler kendisini heyecanla
karşılamıştı. Onunla yani Kara-
oğlan’la ilk mutlu tanışmamız
da böyle olmuştu.
Ertesi sabah ilk işimiz hemen
Anıtkabir’i ziyaretti. Saygı duru-
şu için mabede girdiğimizde ba-
bası o günlerin AP’den milletve-
kili olan bir öğrencim sessizliği
bozarak altın nakışlı işlemeleri ilk
kez görmenin şaşkınlığıyla soru-
lar yağdırıyordu. Devamında da
babasının onu buraya hiç getirip
göstermeyişinin utancını hayıfla-
narak yaşıyordu. Doğrusu ya ço-
cuğa belli etmeden TBMM’de
koltuk kapan birinin oğluna bile
Cumhuriyetimizin kurucusunu
tanıtmak gereğini duymayan bu
adamın seçmenlerine hayrının
ne olacağını üzülerek düşün-
mekten kendimi alamamıştım...
Nevruz… 21 Mart’ın öyküsü
1500 yıl önce Sümerlerin mitolojik
tarihiyle başlıyor. Ana Kraliçe’nin
sevgilisi ölüp toprak olduktan
sonra baharda Yer Tanrıçası’nın
onun üzerine su serpmesiyle
canlanan bitkilerle çiçeklerin ara-
sından 21 Mart’ta dirilip çıkmış.
Mitoloji’ye göre çeşitli topluluk-
ların ortaya çıkışı da hep 21
Mart’tadır. Örneğin; Doğu As-
ya’da yenilgiye uğrayan Türkler
Ergenekon’un kayaları arasına
sığınarak yaşamlarını sürdürürler.
Efsaneye göre bir süre sonra
çoğalarak oraya sığamayınca,
büyük ateşler yakarak dağın de-
mirini eritip çıkışı 21 Mart’ta sağ-
layarak Orta Asya’ya şenliklerle
dağılırlar. Şu anda Türki devlet-
ler bir haftalık resmi tatillerle
meydanlarda Nevruz’u şenlik-
lerle kutluyorlar. Gene mitolojiye
göre Anadolu’nun yerli halkları
Hatti ve Hititler toprağın uyanışıyla
yeşermesini Mart 21’e bağlarlar.
Ege ve Toroslar’ın yörükleri de
Nevruz’u o günlerdekine benze-
yen töreleriyle kutlarlar. Kürt
inançlarına göre de Mezopo-
tamya’da Asurluların kanlı kralı
onları kıyıma kalkışınca demirci-
leri KAVA öfkeyle çekicini salla-
yarak, kralın sarayını 21 Mart’ta
yerle bir eder. Dağlarda ateşler
yakılarak bu zafer şenliklerle kut-
lanır. Bugün de Nevruz’larını bö-
lücü siyasetlerine araç etmeden
kutlasalar olmaz mı? İÖ 487’de
Pers Kralı Büyük Daryüs Nev-
ruz’u Persepolis’teki sarayında
kutlarmış. İranlıların resmi bay-
ramları bu inançla devam ediyor.
Kutsal kitaplara göre Tanrı
Adem’i 21 Mart’ta yaratmış,
Nuh’un gemisini de bu tarihte
kurtarmış. İslama göre Hz. Ali’nin
21 Mart’ta halife olduğuna ina-
nılır... Alevilere göre de 21 Mart’ta
doğmuştur. Bu inançla ateşler ya-
kılarak doğumu kutlanır. Hıristi-
yanlara göre de Mart 21 İsa’nın
yeniden doğuş günüdür. Pas-
kalya yortuları da bu kutsal günün
devamıdır.
Aklımın erdiği günden beri evi-
mizde 21 Mart gecesi soframız
bayram göreneklerinde olduğu
gibi donatılır. Yedi levin denilen
yedi çeşit çerez ve tatlılar bu do-
nanıma eşlik eder. Büyükan-
nemden dinlediklerime göre Kaf-
kaslar’ın Şahı Cemşit 21 Mart sa-
bahı atıyla güneş doğarken te-
pelerde seyirtirken yüzüne vuran
çiçek kokulu bahar rüzgârının
esrikliğiyle “İşte Nevruz-Yeni
Gün” diye avaz etmiş, kutlama-
larımızın anlamı da buymuş. Ben
hâlâ bu töreyi çocuklarım ve to-
runlarımla sürdürüyorum. Gele-
ceğin Türkiyesi’nde de yaşadı-
ğımız şu sıkıntılı, karanlık günle-
rin Nevruz’un aydınlıklarıyla ışı-
masını diliyorum…
Tarihte 18 ve 21 Mart