26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 MART 2009 SALI 14 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Örnek Bir Politikacı... CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğünü, doğru sözlülüğünü, belgesini göstermeden ko- nuşmadığını, düşüncesini dolambaçlı yollara sapmadan anlattığını bilmeyen yok. Alçakgönüllü oluşuyla da toplum kesimlerinde güven uyandırdığını da... Politika, “devlet yöneticiliğinde uygulanmaya ko- nulmak istenen görüşler” olarak algılanırsa, sanırım bu tanıma en uygun kişi Kılıçdaroğlu’dur. Miting alanlarında, ağzından çıkan sözün nereye varacağını düşünmeden uluorta konuşanların söz konusu olduğu ortamlarda ise Kılıçdaroğlu, politika dışı tutulmalıdır. Yazımda, yolsuzluklarını halkın gözü önüne se- rerek, ele geçirdiği belgelerle iktidar partisinin iki ağır topunu yerinden eden Kılıçdaroğlu’nun ba- şarısından söz edecek değilim. “Görünen köy kılavuz istemez”; Kılıçdaroğ- lu’nun, her kişi için olması gereken dengeli aile dü- zeninden, yediğinin içtiğinin hesabını verecek den- li açık yürekliliğinden söz açmama da gerek yok. Ama ahlakın değer ölçüsü olmaktan çıktığı bü- yük karmaşalar yaşadığımız şu günlerde anasına gösterdiği saygıyı simgeleyen öyle duyarlıklı bir ya- nı var ki, bu, onun, soyadını oluşturan ata mira- sı kılıcını bile barışın simgesi kılmaya yetiyor. Ayşe Arman’ın “Hürriyet’in Pazar” ekinde ona yönelttiği “Babanız hayatta mı” sorusuna ver- diği yanıt, duygudan duygu yarattı içimde: “Hayır, kaybettik onu, annem hayatta. Tunce- li’de. Ablamla beraber. Ablam da eşini kaybetti, ikisi birlikte yaşıyorlar. Sesim kısık olduğu için bir- kaç gündür arayamıyorum annemi. Meydanlarda konuşuyoruz ya, ‘Evladım, ne oldu sesine?’ diyor, sonra da her seferinde sitem ediyor: Ben sana de- medim mi bağırarak konuşma diye...” Pavlov, şartlanmayı hayvanlarda, örnek olarak da köpekte gözlemlemiştir. İnsanın da şartlanan bir yaratık olduğu yadsınmamalı. Uzağa gitme- yelim, kavgada biri bağırdığında karşısındaki de bağırıyor. Birçokları seçim alanlarında bağırıp ça- ğırmayı, öfkelenmeyi, kendinden geçerek saldır- ganlığı marifet sayıyor. Alanların bu havası, zorunlu olarak, Ayşe Arman’ın sorularına verdiği yanıtta, eşiyle tartışırken küsüp dilsiz kaldığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun dilini açmış olmalı... Çorum dolaylarında, kırkını ellisini de bulsa, ana- lar, oğullarını “bebek” diye anarlar. Ostrovski’nin dediğine göre, analar görmese- ler de yürekleriyle duyarlarmış. Onun anasının yü- reği de, belgelerin iz sürücüsü altmış bir yaşındaki oğlunu “bebek” sayıp, sesinin kısılmasından acı duyuyor. Hayat, duygudan duyguya akan inceliklerle an- lam kazanır; oğlu da anasının yüreğinin nasıl yan- dığını aynı duyarlıkla kavrıyor, kısık sesini duymasın diye sesi düzeldiğinde onu telefonda arıyor... İstanbul, yıllardır yolsuzluk, arsa kapma, yeşil arazilere el koyma söylentileriyle çalkalanıyor. Sokaklarda, yüzü gülmeyen, içinde el bombası patladı patlayacak insanlar dolaşıyor. Devletin de, belediyelerin de temel görevi yurt- taşlara mutlu yaşam koşulları sunmakken, bu kö- tüye gidiş, her alana yayılarak toplumsal değer- leri altüst ediyor. Her gün, insanlar birbirine yabancılaşıp yalnız- laşıyor. Yunus Emre gibi bir ozan yetiştirmiş halkımız, sanırım bu kez yanılmayacak, büyükşehrin so- rumluluğunu duygusu engin Kemal Kılıçdaroğlu’na verecektir... binyazar@gmail.com kultur@cumhuriyet.com.tr İ stanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Sahne ve Gösteri Sanatlarõ Yönetmenliği etkinliği olan SEAS/DENİZLER pro- jesi kapsamõnda “Beklemek” eylemi ve de ey- lemsizliği üzerine odaklõ iki oyun dikkat çe- kiyor. İçerik olarak çok farklõ, ama o denli çar- põcõ ve birbirine teğet geçen öyküler, yaşam- lar, arayõşlar, beklentiler. Tiyatro Oyunevi’nin, 23-24 Mart tarihlerinde Talimhane Sahnesi’nde oynanan yeni oyunu “Beklerken” ve İs- veç’ten, Stockholm’den gelen Teater Giljo- tin’in 24-25 Mart tarihlerinde Ses Tiyatro- su’nda seyirciyle buluşacak olan akustik ope- rasõ “Sorelle”. ‘SINIR TANIMAYAN GÖÇEBELER’ Mahir Günşiray SEAS/DENİZLER pro- jesi ile buluşmalarõnõn bir tesadüf olmadõğõnõ açõklarken “Beklerken”in 2008’de SEAS’in Karadeniz’e ve Kuzey Denizi’ne yönelim sü- recinde Varna’da (Balçik) tohumlarõnõn atõl- dõğõnõ söylüyor. “İşimizin, çalışma sürecin- de hep değişime açık (work in progress) ve her mekâna göre yeniden tasarlanarak (si- te specific) uygulanacağı; liman kentlerin- de, avlularda, yıkık dökük tarihi yerlerde, hatta kimi zaman bir garda ya da pasajda oynanacağı konusunda hemfikir olduk.” “Beklerken” yönetmenliğini Mahir Gün- şiray’õn, sahne tasarõmõnõ Claude Leon’un, mü- zik yönetmenliğini Olcayto Art’õn yaptõğõ ve farklõ mekânlara göre sahne düzeni her defa- SEAS/DENİZLER projesi kapsamõnda ‘Beklemek’ eylemi ve de eylemsizliği üzerine odaklõ iki oyun dikkat çekiyor sõnda yenilenerek oynanmak üzere geliştirilen müzik, dans, performansa dayalõ bir gösterim. Ayça Damgacı, Bedir Bedir, Zekeriya Ka- rakaş, Özge Metin, Olcayto Art ve yazar Bir- gül Oğuz’un da katõldõğõ provalarda oyunu her seferinde yeniden ve birlikte oluşturmuşlar. Günşiray, bu projenin Godot’u beklemek kav- ramõyla Avrupa’yõ bekleyen insanlarõn duru- mu arasõnda kurulan trajikomik bir bağlantõdan doğduğunu söylüyor. Oyun, ‘aidiyet’, ‘öteki’ gibi kavramlarõ tartõşmaya açõyor. Denizaşõrõ yollardan gelen “sınır tanımayan göçebe- ler”in, yersiz yurtsuz Doğu insanlarõnõn mut- lu ve özgür olacaklarõ topraklara kavuşma bek- lentilerini dile getiriyor. Eylem üzerine odak- lõ bir bekleyiştir bu. Beklentilerine kavuşmak için kendilerini ispat etme uğraşõdõr, yaşam uğ- raşõdõr… “Her adım ufka doğru, ama ufuk hep uzakta. Bir adım, bir adım daha. Bir adım daha uzakta ufuk, bir adım daha.” Tiyatro Oyunevi’nin tüm çalõşmalarõnda “dolaşmak, karşılaşmak ve değişmek” ön- celiğini her zaman koruduğunu belirten Mahir Günşiray, oyuncularõn içeriği geliştirmek, ama dramaturgide boğulmamak, derinlemesine ça- lõşmak, ama sonucu ağõrlaştõrmamak için gös- terdikleri özeni vurgularken dinamik bir gös- teri izleyeceğimizin de sinyallerini veriyor: “Oyuncular beklerken yapılabilecek her şe- yi denediler. Anladık ki beklemek zaten ha- yatın kendisi idi. Ölümü beklerken geçir- diğimiz zamandı. Ama nasıl geçiyordu? Biz Türkiye’de her şeye rağmen yiyorduk, içiyorduk, dans edip şarkı söylüyorduk. Yani belki de düşünüldüğünün aksine -tıp- kı pazar günleri, otoban kenarları dahil, tüm güzel açık alanları halkımızın güzelce kul- landığı gibi- hayatı yaşayan bizdik, bekler- ken.” DENİZE KARŞI BEKLEMEK İsveç’in önde gelen deneysel tiyatro grup- larõndan biri olan Teater Giljotin’in konsepti Kia Berglunder ve Rikard Borggard’a ait olan yapõtõ “Sorelle” aynõ adama, bir kaptana âşõk olan üç kadõnõn, üç kõz kardeşin denize açõ- lan bir pencereden onun dönüş yolunu göz- leyişleri, sanki sonsuz ve eylemsiz bekleyiş- leri üzerine odaklõ bir çalõşma. Montenegro’da, Kotor’da yaşanmõş gerçek bir aşk hikâyesi do- kuz tabloda aktarõlõyor seyirciye. Akustik opera ya da elektro-müzik mini-opera olarak tanõtõlõyor “Sorelle”. Avrupa’da, başta Ex Pon- to olmak üzere çeşitli deneysel tiyatro festi- vallerine katõlmõş. Teater Giljotin genelde oyun metnini bir sõçrama tahtasõ, bir hareket noktasõ olarak ele alõyor ve yeni biçim ara- yõşlarõna yöneliyor. Bu bağlamda sürekli ola- rak farklõ sanat disiplinleri arasõnda iletişim ku- ruyor. “Sorelle”de de insanlar ve onlarõn ya- şama dair, aşka dair beklentileri, varoluş ko- şullarõ, kõskançlõklarõ, umutlarõ, çaresizlikleri müzikli bir performansla aktarõlõyor seyirci- ye... Fõrtõnalõ bir gösteri olacak kuşkusuz “Sorelle” Rikard Borggard’õn alternatif, elektronik ve ‘sinematik’ müziği ile. Yönet- men Kia Berglund da Riksteatern ve Dra- maten’de sahnelediği oyunlarla dikkat çeken bir yorumcu. Bu arada, küçük bir hatõrlatma; metin İngilizcedir ve Türkçe elektronik üstyazõ vardõr. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü nedeniyle İs- tanbul 2010 Ajansõ Sahne ve Gösteri Sanatlarõ Yönetmenliği tüm SEAS/Denizler gösterile- rine girişleri ücretsiz yapmõştõr. İstanbul 2010 Ajansõ’ndan, Tütün Deposu’ndan veya giriş- te kapõdan davetiye temin etmek mümkündür. Beklemek; hayatõ yaşayarak beklemek. Beklemek; sonsuza dek eylemsiz, çaresiz beklemek. SEAS/DENİZLER projesi kapsamõnda yer alan ve beklemek üzerine odaklanan iki farklõ gösteri “Beklerken” ve “Sorelle”. Kültür Servisi - “Türkiye’nin Klasik Müzik Dergisi” Andante’nin 38. sa- yõsõ İdil Biret’in onuruna 128 sayfa çõk- tõ. Serhan Yedig, 59 yõlda 84 albüm kaydeden, sadece Naxos’tan yayõm- lanan 40 albümünün satõşõ 2 milyonu aşan Biret ile söyleşti, hazõrladõğõ dev Beethoven dizisini konuştu. Serhan Bali’nin “Müzik Takvi- mi” adlõ köşesi ya- nõnda, Rahşan Apay, Alexandra Ivanoff’un yeni köşeleri yer alõ- yor. Kemal Kü- çük, Ersin Antep, Ufuk Çakmak, Feyzi Erçin, Can Denizci, Şefik Kahramankaptan, Üner Birkan, Hayri Kadans, Buğra Gültek, Vie- ri Bottazzini ise, köşelerinde, yurtta ve dünyada klasik müzik alanõnda yaşanan gelişmeleri, farklõ başlõklar ve çerçeveler içerisinde müzikseverlerle paylaşõyor. Fulya Açıksöz, Sami Kısaoğlu, Tolga- han Çoğulu, Ayşe Öktem, Mehmet Kerem Özel, Selen Yılmaz, Seda Binler ve Tonguç Çağın’õn yazõlarõ geniş bir yelpazeye sesleniyor. İstan- bul’dan Samsun’a, Ankara’dan Ber- lin’e dek çok sayõda konser ve opera- bale-dans gösterisi görseller eşliğinde, kapsamlõ yorumlarla değerlendiriliyor. Yeni kayõt ve kitaplar tanõtõlõyor. (mektup@andante.com.tr) KLASİK MÜZİK DERGİSİ Andante’den Biretdosyasõ Wagner / Brahms kamplaşması Kültür Servisi - Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası, yarõn saat 20.00’de Cadde- bostan Kültür Merkezi’nde, 26 Mart günü saat 19.30’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda konser vere- cek. Piyano saantçõsõ Step- hen Kovacevich Akbank Oda Orkestrasõ’nõn dör- düncü kez konuğu olacak. Akbank Oda Orkestrasõ’nõn konser programõnõn çõkõş noktasõ, 19. yüzyõlõn ikinci yarõsõna damgasõnõ vuran Wagner/Brahms kam- plaşmasõ. Büyük klasik bes- tecilerin sonuncusu olarak kabul edilen Johannes Brahms, her anlamda karşõtõ olan Richard Wagner tarafõndan bile takdir edilmişti ve “eski üslupta hâlâ ge- çerli bir şeyler söylenebileceğinin ka- nıtı” olarak tanõmlanmõş- tõ. Brahms’õn ikinci kon- çertosu romantik piyano li- teratürünün zirvelerinden. Wagner’in, eşinin doğum günü için bestelediği ‘Si- egfried İdyll’, romantik orkestra müziğinin ölüm- süz şiirlerinden biri. ‘Tris- tan und Isolde’ adlõ ope- rasõnõn eskizleri arasõnda bulunmuş bir müzik cüm- lesine İngiliz besteci Ga- vin Bryars’õn hayat veri- şi ve kayõnpederi Franz Liszt’in, bestecinin Ve- nedik’te ölümü üzerine yazdõğõ ‘Hüzünlü Gon- dol’un -Amerikalõ besteci John Adams’õn elinde- şekil değiştirmiş ha- li, programõn ‘ekzantrik’ unsurlarõ. Cem Mansur, konserlerden yarõm saat önce ‘Ezeli Rakip’leri anlatacak. Akbank Oda Orkestrasõ, yarõn saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 26 Mart günü saat 19.30’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda konser verecek. Kültür Servisi - Genç sanatçõ Barış Cihanoğlu’nun ‘Kült’ adlõ sergisi Pi- ramid Sanat’ta devam ediyor. Sergide- ki çalõşmalar, 2008 yõlõ sonuna ve 2009 yõlõ başõna ait farklõ boyutlarda, tuval üze- rine yağlõboya tekniğinde resimlerden oluşuyor. Kurgular ise insan ve zaman üzerine. “Uzun süre modern yaşamı ve insanlığın çıkmazlarını gözlemleme- sinin ardından bu sergi fikrinin doğ- duğunu” söyleyen Cihanoğlu’nun ser- gisinde, çağdaş figür resminde yeni açõ- lõmlar arandõğõnõ söylemek mümkün. Sa- natçõ sergisinin adõnõ şu sözlerle açõklõ- yor: “Burada yaptığım şeylerin ileri- de kült olacağı iddiasındayım, ço- ğunluk tarafından sevilmek, takdir edilmek değil, azınlık tarafından fa- natikçe ‘tutulmak’ istiyorum. ‘Kült’ kavramını önemsiyorum.” Bu serginin sanat kariyerinde bir mi- lat olduğunu söyleyen sanatçõ, sergiden sonra ne kadar doğru yolda olduğunu dü- şündüğünü söylüyor: “Ben saksı, ge- lincik, şeker resmi yapmıyorum. Bu yaşamın resmi, onun kadar acı, onun kadar sert, sarsıcı ve dolayısıyla ge- leceğe kalacak.” ‘Kült’, 30 Mart’a dek Piramid Sanat’ta görülebilir. (0 212 297 31 15) Barış Cihanoğlu’ndan ‘Kült’ Arslan Ebiri Deneme Ödülü Kültür Servisi - Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfõ‘nõn (ZOKEV) Zonguldak Tabipler Odasõ’yla birlikte düzenlediği 2009 ‘Dr.Arslan Ebiri Deneme Yarõşmasõ’ sonuçlandõ. Enis Batur, Kemal Gündüzalp, Sezai Sarõoğlu, Orhan Alkaya ve Engin Turgut’tan oluşan Seçici Kurul, yarõşmaya katõlan 20 yazarõn 58 yapõtõ arasõndan Hüseyin Avni Cinozoğlu’nun “O. Günay’õn Kibriya Şiir Kitabõ Ana Ekseninde Madenci- Şairin Şiir Serüveni; Devrim, Psikopatoloji ve Mistizm İzlekleri Üzerine Bir Deneme” başlõklõ ürününü birinciliğe değer buldu. Kurulun yaptõğõ değerlendirmeye göre özendirme ödülüyse Ahmet Doğan’õn oldu. İSTANBUL (AA) - Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nce (MSM) bu yõl 29’uncu- su düzenlenen “İsmail Dümbüllü Ödülü”ne, oyuncu Fırat Tanış layõk görüldü. MSM’den yapõlan yazõlõ açõklamaya göre, ilki 1980-1981 ti- yatro sezonunda verilen ödülün bu yõl Fõrat Tanõş‘a verilmesi kararlaştõrõldõ. Tanõş‘a ödülü, 27 Mart’ta düzenlene- cek törenle verilecek. Geçmiş dö- nemlerde bu ödülü alanlar arasõnda Münir Özkul, Gazanfer Özcan, Su- na Pekuysal, Rasim Öztekin, Demet Akbağ, Savaş Dinçel, Nejat Uygur ve Levent Kırca da bulunuyor. İsmailDümbüllü Ödülü verildi Ayrıntı Hayatlarvebekleyişler BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 15744 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT KAMİL KİRMAN 22.03.2009 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 23.03.2009 Pazartesi günü kaldırılan meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI GÜNAYDIN ÇOCUKLAR!.. Nereden geldi aklõnõza?.. Öyle “Işõk evleri” falan... Pabuç pahalõ mõ?.. Sadece solcular değilmiydi hain olanlar?.. Ne canlar yaktõnõz, ne canlar... Ne değerleri harcadõnõz, bilemezsiniz... Şimdi o canlar... neyse... Maltepe/Küçükyalõ yakõnlarõndan bir kõşla var, tuhaf isimli. O ismi değiştirmeyi düşünüyormusunuz?.. Müjdat KILIÇKIRAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear