26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÖRÜŞ SADIK ÇELİK ‘Tüketici’lerden Dünyayı Kim Koruyacak? 15 Mart 1962 yılında ABD Başkanı John F. Kennedy Temsilciler Meclisi’nde ilk kez “Tüketici Hakları” diye bir kavram kullandı. Bu konuda, daha önceki başka çıkışlarla ve bu güçlü başlangıçla Ame- rika, Avrupa ve İskandinav ülkelerinde ortaya çıkan tüketici koruma faaliyetleri Japonya’ya ve oradan da tüm dünya ülkelerine yayılmaya başladı, Birleşmiş Milletler 15 Mart 1985 yılında Tüketici Hakları Ev- rensel Beyannamesi’ni kabul etti. O günden bu ya- na, dünyada 15 Mart - 22 Mart tarihleri arası Tüke- ticiyi Koruma Haftası olarak kutlanıyor. Ülkemizde ise 08.03.1995 tarih ve 22221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hak- kında Kanun 08.09.1995 tarihinde yürürlüğe girdi. 15 Mart dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok sivil toplum örgütü ve tüketici dernekleri tarafından çeşitli etkinlik ve faaliyetlerle kutlanmaktadır. Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi’nde tüketici hakları; temel gereksinmelerin karşılanması hakkı, sağlık ve güvenliğin korunması hakkı, ekonomik çı- karların korunması hakkı (seçme hakkı), bilgilendir- me hakkı, eğitilme hakkı, tazmin edilme hakkı, temsil edilme hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hak- kı olmak üzere tüketicinin 8 temel insan hakkını içer- mektedir. Tüketici Hakları Beyannamesi’nde belirtilen ilk hak olan temel gereksinim hakkının bile günümüzde dün- yada pek çok insana tanınmadığını hepimiz biliyo- ruz artık. Televizyonlarımız ve basın yayın organla- rımız, internet bu gerçekleri çok açık biçimde gös- termektedir: sözüm ona gelişmiş ülkeler her gün ton- larca israf ettiği gıdaları çöpe dökerken, diğer tarafta Afrika’daki ve dünyanın başka yerlerindeki yoksul- lar çöplerden gıda toplamakta, insanların açlıktan kı- rılmalarına dünya seyirci kalmaktadır. Tüketicinin bir başka hakkı olan sağlık ve gü- venliğin korunması hakkı da çoktan ihlal edilmiş du- rumda. Topraktan kapasitenin üzerinde verim almak için kullanılan zirai ilaç ve kimyasal gübreler, gene- tiği değiştirilen tohumlar, hilebaz gıda tekellerinin yap- tığı binbir türlü oyunlar, kullandıkları çeşit çeşit kat- kı maddeleri ile ürettikleri ürünler sonucunda kan- ser çağımızın vebası haline gelmiş, kalp damar has- talıkları ve obezite her gün can almaya devam edi- yor ve her geçen gün deli danasından kuş gribine sağlığımızı tehdit eden daha adını koyamadığımız ye- ni yeni hastalıklar, virüsler insan neslinin sonunu ha- zırlıyor. Beyannamede yer alan üçüncü hak olan tüketi- cinin ekonomik çıkarlarının korunması konusunu ise dünyanın içinde bulunduğu ve tarihte eşi benzeri gö- rülmemiş olan ekonomik krizin yarattığı insanlık dram- larının yanında tartışmak bile anlamsızlaşmıştır. Bu kriz ortamında toz dumandan göz gözü görmezken tüketicinin de, üreticinin de, emekçinin de hakları ne korunabiliyor ne de sağlanabiliyor, herkes birbirinin sırtına binerek ayakta kalmaya çalışıyor yani kurt ka- nunu işliyor. Kapitalist sistemin yarattığı ekonomik bunalımdan hâlâ ders çıkaramamış olanlar tüketi- ciyi sömürmenin, aldatmanın sonunun olmadığını an- layamamış kapitalist sistemin baronları krizin fatu- rasını üretenlere yani bir anlamda da tüketici olan, müşteri olan kitlelere çıkarmaktadır. Hâlâ krizi fırsata çevirmenin çaresini krizi bahane ederek, işçisinin üc- retini indirerek, işten çıkararak, ürettiği ürünün ka- litesini daha düşürerek nasıl daha çok kâr ederim ola- rak görmektedir. Sözün özü, tükettiğimiz artık kapitalist düzenin bi- ze bol bol sunduğu ürünler, hizmetler, teknolojiler değil, tükettiğimiz aslında dünyamızın ta kendisi. Se- nelerdir Tüketici Haklarını Koruma haftası yapıyoruz ve çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Fakat artık tüke- ticilere hesapsızca kampanyalarla daha çok satın al- malarını kışkırtanların yorgun, yaşlanmış dünyamı- zın haline bakarak daha insaflı davranmaları, dün- yayı da tüketerek kendi geleceklerini yok ettikleri- nin farkına varmaları, tüketim çılgınlığına dur demenin zamanının geçtiğini artık anlamaları gerekmektedir. sadik.celik@keyveni.com Bugün 18 Mart... Yakõn tarihi- mizin onur destanõ “Çanakkale direnişi”mizdeki emperyalist do- nanmaya karşõ zaferimizi kutlu- yoruz. 93 yõl önce bugün, sömürgeci savaş gemileri Boğaz’a girmiş; ne var ki dönemin dünyaca ünlü zõrhlõlarõ hem topçularõmõzõn gün boyu ateşiyle, hem de Nusret’in önceden döşediği mayõnlarla su- lara gömülürken; Amiral De Ro- beck saat 17.30’da “çekiliyo- ruz” demek zorunda kalmõştõ... Emperyalist donanmanõn Ça- nakkale’de durdurulmasõ, Çarlõk Rusyasõ’ndaki sosyalist devri- min de önünü açõyordu. Nite- kim yeni Sovyet Devleti bu ta- rihsel olanağõ sağlayan Türklere, Ulusal Kurtuluş Savaşõmõzdaki destekleriyle adeta “vefa bor- cu”nu ödüyordu.. İşte bugün, aynõ zaferle tarihe ne denli gurur verici bir imza at- tõğõmõz yinelenecek; şehitlerimiz anõlacak ve kutsanacak; Musta- fa Kemal ve silah arkadaşlarõnõn emperyalist çullanmayõ nasõl ge- ri püskürttükleri anlatõlacak; Ana- dolu’nun tüm bölgelerinden yur- du savunmak için Gelibolu-Ecea- bat’ta destan yazan kahramanla- rõmõzõ bir kez daha yürekleri- mizle kucaklayacağõz... Peki, ya sonra? Seneye 18 Mart’a kadar yine unutacak mõ- yõz? Dünya Barış Parkı Büyük destanõmõzõ sadece yõldönümlerinde değil, her zaman anõmsamak ve üstelik tüm in- sanlõkla birlikte “evrensel barış duyguları” içinde kutsamak için, 1988’de bir fikir projesi yarõşmasõ açõldõ. Dönemin Cumhurbaşkanõ Sü- leyman Demirel’in himayele- rinde ve Genelkurmay Başkanlõ- ğõ’nõn da desteğiyle “uluslar- arası” katõlõmlõ düzenlenen “Ge- libolu Yarımadası Barış Parkı Fikir Proje Yarışması”nõn res- mi sahibi “TC Orman Bakanlı- ğı” oldu. Yarõşmanõn uluslararasõ kural- lara uyularak gerçekleşmesinde ise Prof. Dr. Raci Bademli’nin eşsiz genel sekreterlik hizmeti unutulamaz. 2003 yõlõnda yaşama veda eden Bademli’nin, denebi- lir ki son nefesine kadar söyledi- ği ise şuydu: “Bizimkiler, yapı- laşmanın olmadığı ve doğanın tüm değerleriyle yaşatıldığı bir projeye alışkın değildir; sü- rekli izlemeliyiz ve yarışmayla çelişebilecek uygulamalara en- gel olmalıyız...” Ne var ki o dünya güzeli insa- nõn “kaygı”larõnda ne denli hak- lõ olduğu, dünyaya gözlerini yum- duktan sonra ortaya çõkmaya baş- ladõ. Tümüyle doğaya dönük dü- zenlemeler ve özellikle “pey- zaj” değerleriyle barõş duygu- sunu güçlendirdiği için ödül alan proje, “delinme”ye başlandõ... Yõllar ilerledikçe, yol geniş- letmeleri, barõş yerine hep sava- şõ anõmsatan sözde anõtsal uygu- lamalar, o gizemli peysajda ya- ralar açtõ... Bütün bunlar yetmiyormuş gi- bi geçen sene de sanki hiç yarõş- ma açõlmamõş ve ödül alan pro- jenin uygulanmasõ için “dünya- ya söz verilmemiş”çesine, yeni bir planlama için tekrar yarõşma açõlmasõn mõ? Adõna “Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kabatepe Tanıtım Merkezi Fikir Projesi Yarışması” denen girişim için Mimarlar Odasõ haklõ ve yerinde bir kararla “boykot” çağrõsõ ya- põyor. Tüm mimarlardan destek bek- lenen boykotun gerekçesinde özetle deniyor ki: “Çevre ve Or- man Bakanlığı, 2008 yılında, üs- telik yarışma ile elde ettiği pro- jenin ‘var’lığına karşın; Ça- nakkale Koruma Kurulu’nca onaylanmamış bir imar planı ‘taslağõ’yla yarışma açmaktadır. Bu uygulama ve bu yarışmaya ait tüm harcamalar yasadışı- dır...” Bakanlõğõn yeni yarõşmasõ açõk- ça “yapılaşma”yõ tanõmlõyor. Adõna “fikir” denmesine rağ- men, “dolaşılan ve oturulan sergi alanları, salon, giriş ve ka- feterya bölümleri ile yönetim kısmı”na ait yapõlaşmalar için 1/100 mimari proje isteniyor! Yaşamõnõn son yõllarõnõ Geli- bolu Barõş Parkõ’na adayan Raci Bademli’nin, korktuğu oluyor ve kemikleri sõzlatõlõyor... Evet... Bugün 18 Mart ve ulus- ça haklõ bir gurur içindeyiz. Or- man Bakanlõğõ’nõn bu kutsal duy- gularõmõzõ, üstelik insanlõğa ar- mağan ettiğimiz bir Milli Park’ta “betonlaşma girişimi”yle örse- lemeye hakkõ var mõ? Bakanlõğõ 88’deki duyarlõlõğa yeniden sahip çõkmaya davet edi- yoruz... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Gelibolu Barõş Parkõ’na ‘Fikir’ Yerine Beton! HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com HARBİ SEMİH POROY 18 Mart 18 MART 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Tunceli Yaşar Şengel: “Dağıtılan bu kadar seçim rüşvetinden sonra AKP belediyeyi kazanamazsa Tunceli ilçe yapılmalıdır!” Bülten İlker Çamkır: “Türkiye’de bir soruşturma kapsamında aranan Charles Darwin adlı kişi hakkında kırmızı bülten çıkarıldı!” Zahid Necati Cebe: “RTÜK Başkanı Zahid Akman’a Almanya’dan bir tebligat yola çıkmış. Mahkûmiyet kararı gelse ne yazar!” Oy kullanmak için para ödemek! GENEL seçime üç ay kala Adalet, Ulaştırma ve İçişleri Bakanları istifa eder ve yerlerine güya tarafsız görev yapmaları için üst düzey bürokratlar atanır. 29 Mart’taki yerel seçim, genel seçim boyutunu bile aştı ama bu bakanlar yerlerinde oturuyor! Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin iktidar partisine oy vermeyenlerin belediye hizmeti alamayacağını söylüyor; Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım telefonları dinlenen muhaliflere korkacak bir şeyleri yoksa korkmamalarını söylüyor İçişleri Bakanı Beşir Atalay da Yüksek Seçim Kurulu’na yardımcı olmayı sürdürüyor! Memurlarının peydahladığı 6 milyon yeni seçmeni Yüksek Seçim Kurulu’na armağan eden İçişleri Bakanı şimdi de “Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası” almamış seçmenler için nüfus müdürlüklerini gece-gündüz, hafta sonu çalıştırma kararı alıyor. İbrahim Baytak ise yeni nüfus cüzdanı almanın o kadar basit bir iş olmadığını hatırlatıyor: “Yeni çekilmiş fotoğrafla, muhtardan değiştirme ilmühaberi alacaksın. Eski nüfus cüzdanın ve iki fotoğrafla nüfus müdürlüğüne başvuracaksın. Fotoğraf çektirme, muhtar harcı, nüfus müdürlüğüne gidiş-geliş yol parası derken nereden baksan 20-25 lira harcayacaksın. Bazı nüfus dairelerindeki ‘izdiham’a kanmayın; oy kullanmak için sadaka bekleyenler cebinden para öder mi!” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” İSTANBUL 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti Ankara temsilcimiz ve yazar arkadaşımız Mustafa Balbay’ın tutukluluğuna yapılan itirazı reddettikten bir saat sonra “tempo24” diye bir internet sitesinden medyaya Balbay’ın “darbe günlükleri” servis edildi. Deniyor ki, Balbay’ın sekiz ay önceki polis baskınında müsadere edilen bilgisayarında; Balbay’ın sildiği “notlar”ına ana bellekten iz sürülerek ulaşılmış. Balbay’a ait olduğu iddia edilen “notlar”dan nasıl bir darbe planlandığını anlamadığınız gibi örneğin henüz açıklanmayan iddianamenin ikinci cildinde yer alması beklenen bu iddiaların savcılıktan veya polisten nasıl çıkıp “tempo24”e ulaştığını anlamak da olası değil. Anlaşılabilir olan bir tek gerçek var; “tempo24”e savcılık veya polisten servis olasılığının yüksek olduğu. Tempo24 adındaki internet sitesi Alman ortaklı sermaye yapısına sahip. İnternet sitesinin sahibi; Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. Sitenin tepe yöneticisi Hürriyet’te yazan Mehmet Yakup Yılmaz; genel yayın yönetmeni Doğan Akın! Tempo24, “Balbay’ın darbe günlükleri”ni servise koyarken “bunların bir gazetecinin notları mı, yoksa darbe girişimi içinde bulunmak mı olduğunu okurların yorumuna” bırakmış. Tempo 24’ün açıklamasında, yaptıkları yasadışı işi savunmak için Mustafa Balbay’ın özel hayatına ilişkin bilgileri servis etmediklerini söylüyorlar! Eksik olmasınlar... Kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar ama nafile. Bu arada Tempo24’ün genel yayın yönetmeni Doğan Akın’ın ne diyeceğini ise doğrusu kimse merak etmiyor. Doğan kardeş, bir zamanlar Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nda haber müdürü olarak çalışırdı. Bir gün, Anavatan Partisi’nin kontenjanından Anadolu Ajansı yönetim kuruluna atandı. Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay, yeni görevinden dolayı kutladı fakat Doğan kardeşin Cumhuriyet’teki görevine son verildi. Atasözündeki gibi; ağaca balta vurmuşlar, “neyleyim sapı bendendir” demiş! Balta SESSİZ SEDASIZ (!) İşsizlik tavana vurmuş. Hemen patentini alalım! YağmurDeniz Raci Bademli (1946-2003) kaygısında haklıymış! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ 1779-1925 yõllarõ arasõnda İran’da hüküm süren bir Türkmen bo- yu. 2/ Gemi- de yelkenlerin açõlmasõ... Bü- yüteç. 3/ Ça- lõştõğõ sanat alanõnda başa- rõ göstereme- yen, yeteneksiz sa- natçõ... Lifleri doku- macõlõkta kullanõlan bir bitki. 4/ Şöhret... Nijer’in başkenti. 5/ “Sol, sol taraf” an- lamõnda eski söz- cük... Bir göz rengi. 6/ Ortadoğu’da, “Ölüdeniz” de de- nilen bir göl... Resmi belgelerin kaydedildiği kütük. 7/ Başlõca, temel niteliğinde olan... Bir nota. 8/ Kadõn baş süsle- mesinde kullanõlan, genellikle gümüşten yapõl- mõş takõ. 9/ Süpürgeotu... Bir nota. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Karaimler” de denilen, Türk soylu Musevi topluluğu. 2/ Milos Forman’õn, 1984 Oscar ödülünü kazanan filmi. 3/ Eli ya da ayağõ sakat olan kimse... Bir topluluk içinde bir kimsenin du- rumu ya da kazandõğõ saygõnlõk. 4/ Boğa güreşi yapõlan alan... Peynir suyundan yapõlan yağsõz ve ekşimsi bir peynir. 5/ Eski Mõsõr’da güneş tanrõ- sõ... Soyaçekim... Kuzu sesi. 6/ Radyum ele- mentinin simgesi... Asya’da bir ülke. 7/ Yurdu- muzda da yaşayan küçük bir kuş. 8/ Yurdumu- zun bir bölümüne verilen ad... Bağõşlama. 9/ Ah- met Haşim’in bir şiir kitabõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 D E S T E G Ü L E C E S Ü N E K D E S T A N K İ E V E M E N K B İ S E B E D İ A T E Ş A S O R B R E İ K İ İ A R A K L A M A K A K İ N İ Ş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear