28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 17 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER soner@cumhuriyet.com.tr Popüler dizinin adı “Aşk Yakar”. Öykünün akı- şı, sevmeyi bilenin değil yüzüne gözüne bulaştı- ranların yanmasını anlatmaya çalışıyor... Top- lumsal, siyasal yaşam; ekonomik krizlerin, hele de kitlesel işsizlik yaratmışlarsa.. milyonlar, milyarları, en çok emeğinden başka verecekleri olmayanla- rı vururken, siyasi iktidarların yangından kurtula- madıklarının tarihi kanıtları, örnekleri ile dolup ta- şar.. Türkiye, AKP iktidarı bir istisna olabilir mi? Aslında Irak işgalinde Türkiye’nin onayını almaya yönelik yaratıldığı artık ortaya çıkmış AKP, Erdo- ğan hükümetleri iktidarı, Irak işgalinin getirisi, kan- lı petrolün önlenemez yükselişi ile yaşanan uzun piyasalar saltanatı yıllarından sonra gelen büyük krizde ayakta kalabilir mi? Pastadan düşen pay- lar sayesinde esen rüzgârlarla, üst üste yüzde 7 büyüme ortalamalarında bile işsizliği küçülteme- miş, Türkçesi gerçek sanayileşme ve büyümeyi ya- kalayamamış bir Türkiye, piyasalar krizinden gö- receli sıyırmış, ancak reel ekonomide çok ağır dar- be yemişken bu olabilir mi? En son resmi işini kaybedenler ile işsizler ista- tistikleri, Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik kri- zi ile karşı karşıya kaldığımız gerçeğini tokat gibi yüzümüze vurdu. 2008’de işsiz kalanlar 1milyon 297 bin olarak sayılıyor. Yaklaşık çalışma çağı nü- fusunun her 4 kişisinden birisi işsiz. 1 milyon 85 bini bulan genç işsizlerin ise her üçünden biri iş- siz kalmış. Canlı haber yayınları, açık oturumlar- da mikrofon uzatılanların öfkesi, anlattıkları, ça- resizlikleri, öyle yenilir yutulur gibi değil.. Sadaka düzeni yardımları, benzinden çıkmış yangını ko- va suyu ile söndürmeye çalışmakla eşdeğer so- nuçlar verebilir. Biliyorum öncelikle Erdoğan hükümeti yan- daşları, bu büyük yangına rağmen, yerel seçim- ler öncesi yapılmakta olan anket sonuçlarını gö- zümüze sokacaklardır. Anketler doğruysa, mani- pülasyon içerikli değillerse (ki tümü için söylenmesi olanaksız) çok da haklı sayılabilirler. İşsizlik yan- gını öncelikle işsiz kalan yüz binleri, milyonları, ai- leleri ile birlikte yakmakta.. ancak bu kadar büyük bir yangının kendiliğinden sönmesi, AKP iktidarı- nın sadaka düzeni içinde söndürülmesi de akıl dı- şı, olanaksız olduğuna göre.. dünya krizini ters yüz edecek, Türkiye’deki reel ekonomideki büyük krizi söndürebilecek, işsizliği hızla eritecek muci- zeler olamazsa.. seçim anketleri sonuçları, AKP’nin yerel seçimlerden de başarı ile çıkması çok da bir anlam taşımayacağa benziyor... Bunu AKP iktidarını bizim gibi ülkemizin gele- ceği için tehdit olarak görenlerin söylemesi önem- li değil. Bunu bugünlerde dünya çapında krizi tar- tışan ekonomistler, liberaller, sadece Türkiye’ye dönük olarak değil, ama en çok da durumu Tür- kiye’ye benzeyen ülkeler için çok sıkça, çok net ve çok acımasız söyleyip duruyorlar. Piyasa kri- zinden de daha etkili olarak reel ekonomik krizin, hele de patlayan işsizliğin olduğu Türkiye gibi ül- kelerde iktidarların dayanmalarının olanaksız ol- duğunun altını çiziyorlar. En çok da bu türden bü- yük krizlerin iktidarları devirirken, daha radikal si- yasal örgütlenmelere ortam yaratmalarının kaygısını paylaşıyorlar. İran’da Ahmedinejad’ın seçim za- ferini, Afganistan, Pakistan’da giderek daha radikal İslamcı siyasal örgütlenmelerin güçlenmesi, ikti- darlara gelişlerini böyle açıklıyorlar. Sözde ABD de- netiminde Irak’ta, yaşanan mezhep, ırk çatışma- sı, kanlı parçalanma eylemlerinin odağında da ABD işgali sonrası Irak halkının giderek daha fazla yok- sullaşması, yoksunlaşmasının, çaresizliğinin temel etken olduğunu kimseler yadsıyamıyor... Özetle AKP’nin yerel seçimleri kazanmasına yö- nelik, krizin sonuçlarını erteleme; yangının içten ya- nanlardan, halktan siyasi iktidara sıçramasına yö- nelik önlemlerin, AKP iktidarlarının geleceğe dö- nük ömrünü çok fazla uzatmasının olanaksız ol- duğunun altı çiziliyor; sosyal, toplumsal bilimlerin olmazsa olmaz ilkeleri, bilimsel gerçekleri ortada. Bu türden gerçek ekonomiye yansımış, işsizliği pat- latmış krizlere dayanabilmiş iktidar örneği dünyada yok. Erdoğan hükümetleri açısından bir başka olumsuzluk, Irak işgali, kanlı petrolün önlenemez getirisinin nimetlerini kendi başarıları olarak pa- zarlamalarının ardından, arada siyasi iktidar de- ğişikliği yaşanmadan, doğrudan sorumlu olduk- ları uygulamalarla yine kendi iktidarlarında yaşa- nıyor olması.. Sorumluluktan kaçacak konumları yok yani... İyi de seçimlerden sonra nasıl mı olabilir? Ecevit hükümetinin ABD’nin Irak işgaline suç or- taklığına karşı durmaya çalıştığında, hükümeti de- virme senaryolarının nasıl peş peşe hem de en kal- leşçe yöntemlerle, içerden vurularak geldiğini de mi unuttuk? AKP nasıl yaratılıp, hukuk zorlanarak Erdoğan’dan güçlü başbakan yaratıldığını da mı anımsamıyoruz? Düzenin acımasız kuralları gereği yenisi gerekiyorsa, elbette bir yolu yordamı bulunur. Ne kadarı ile emperyal çıkarların güdümünde, ne kadarı ile ülkemiz çıkarlarının kaygısı, belirleyici- liğinde? İşte püf noktası bu ve bize bağlı... Dünya toz duman. Küresel kriz henüz Türkiye’ye tam olarak teşrif etmedi. Teh- like büyük; ama milli burjuvazimizin önem- li bir bölümünü temsil eden TÜSİAD’ın sa- man alevi gibi olan çıkışları dışında durumu sanki çok ciddiye almamış gözüküyor ve- ya algılama sorunu var ya da olumlu dü- şün olumlu olsun diye iyimserliği elden bı- rakmamayı kendilerine telkin ediyorlar. Bu durum bizi aslında Türkiye’de ger- çek anlamda burjuvazinin (köylü, işçi ya da soylu sınıfına dahil olmayıp, sosyal sta- tüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan kentli kişi ve bu kimselerin oluşturduğu sosyal sınıfa burjuvazi dendiğini hepimiz biliyoruz) olmadığını gösteriyor. Burjuvayı burjuva yapan para gücü olmakla birlikte, tanımından da çıka- racağımız gibi eğitimi, hayat tarzı, kül- türü, olaylara yaklaşımında birikim ve donanımını kullanması, cesareti, ras- yonel davranışı ile toplumdaki öncü işl- evi para kadar önemlidir. Ülkemizdeki burjuvazi sınıfına baktığı- mızda fırsatçı, rantçı, dünyada oluşan ge- lişmelere karşı sorumluluk almayan, ce- saretsiz bir durumda olduğunu görüyoruz. Dünya yangın yerine dönmüş, ülke özel sektörünün yani kendilerinin borcu 196 milyar dolar olmuş, kamunun 295 mil- yar dolar, hane halkının 80 milyar dolar borcu var, işsizlik korkunç boyutlara var- mış, büyüme için 2008’de % yarım, 2009’da eksi % 10 civarında tahminler ya- pılıyor, borcu ödemek için üretmek ve ürettiğini dışarıya satmak zorunda oldu- ğunu bilmesi gereken özel sektörden yani burjuva sınıfından tıs yok.. Servetinin ayağının altından kaydığını göremiyor mu, bu krizin yeni milli burjuva yarataca- ğını hissetmiyor mu, bu krizin altında kalacak sınıfın kendileri olduğunu fark et- miyorlar mı, anlamak mümkün değil. İslami burjuvazi aldı başını gidiyor. Üretimin ve tüketimin içinde. Kendi ara- sında dayanışmasını da kurmuş. Servet transferi dengeli döngü içinde dolanıyor. Kaçak yok. Milli burjuvazi(!) ise her şeyi uzaktan seyrediyor. Şirketlerini yabancı or- taklarıyla paylaşan burjuvazi uzun yıllara ait gelecek gelirlerini borçlanarak harca- makla da servetinin ipotek altına alınma- sını engelleyememiş durumda. TÜSİAD’ın son birkaç aydır yaptığı de- ğerlendirme ve tepkilere baktığınızda burjuvalaşamamış burjuva sınıfını göre- biliyorsunuz. -Vergi siyasallaştı, iş dünyası tespit yapmaktan korkuyor. -IMF ile anlaşmanın seçim sonrasına kalmasına üzüldük. IMF ile pürüzlerin aşılacağını umuyoruz. IMF’den gelecek kaynağın Hazine tarafından iyi idare edi- leceğinden eminiz. -Keşke 2009 bütçe açığı kontrollü ol- sa. Kamu harcamalarında akılcı kısıntıya gidilip yaratılacak kaynak iç talebi tetik- lemede kullanılsa. -Bağımsız Gelir İdaresini (nasıl olacak- sa) olumlu buluyoruz. -Kyoto Sözleşmesi’ne Türkiye’nin taraf olması çok olumlu. Oysa burjuvanın, yukarıda belirttiği- miz gibi, topluma karşı yükümlülüğü ne- deniyle sorumluluk alarak cesaretle şun- ları söylemesi ve yapılmasına çalışması gerekmektedir. -Ey ekonomiyi yönetenler; seçim önem- li, ekonomi daha da önemli. Her kesimin katıldığı genişletilmiş “Ekonomik Koordi- nasyon Kurulunu” toplayın. Burada tüm önlemler enine boyuna tartışılsın ve her- kesin mutabık olduğu ciddi bir paket halinde çıkaralım. Bölük pörçük paketlerle bu krizin altından kalkamayız. -Felaket tellalığı yapmıyoruz; ama kü- resel kiriz canımızı çok yakacak. Hepimiz bundan nasibimizi alacağız. Siyasetçiler de bu ağır zarardan kendilerini kurtara- mazlar. Bu nedenle krizi gerçekçi olarak birlikte analiz edelim. Tedbirleri birlikte ala- lım. -Biz bu olağanüstü krizi yeni ekonomik teorilerin yazılacağı bir dönüm noktası ola- rak kabul ediyoruz. Geçmiş yıllarda ba- şarıyla uyguladığımız planlı kalkınma ve karma ekonomisini yeniden tartışalım. (Bu- rada özel sektörün korkmasına gerek yok; serbest piyasaya devam.) -Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Baş- bakanım, Sayın Bakanım iyi niyetli ve sa- mimi olduğunuza inanıyoruz; ama yanlış tespit yapıyorsunuz. Bu krizi hafife alı- yorsunuz. Sorumluluğumuz sizi bu konuda ciddi biçimde uyarmayı gerektiriyor. Bu kriz sorumluluk alan cesaretli in- sanların etkin çalışmalarıyla ancak az hasarla atlatılır. Aksi halde mevcut bur- juvazi kabuk değiştirecek ve yerine yeni bir burjuvazi gelecek. İyi kötüyü kovacak… TÜSİAD Krizi Yeterince Ciddiye Almıyor mu? M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com 2004’ün ilk çeyreğinde bugüne kadarki en yüksek seviye olan yüzde 12.4 rekorunu da kõran işsizlik, ürkütücü boyutlara ulaştõ. “İş aramayõp çalõşmaya hazõr olanlar” eklendiğinde, işsiz sayõsõ 5 milyon 572 bin kişi. İSTANBUL / ANKARA (Cumhu- riyet) - İşsiz sayõsõ aralõk döneminde bir önceki yõla göre 838 bin kişi artarak 3 milyon 274 bin kişiye çõktõ. İşsizlik oranõ geçen yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 10.6’dan yüzde 13.6’ya fõrladõ. Genç nüfusta işsizlik oranõ yüzde 20.6’dan yüzde 25.7’ye çõktõ. “İş ara- mayıp çalışmaya hazır olan” 2 milyon 298 bin kişi de eklendiğinde, işsiz sayõ- sõ 5 milyon 572 bin kişi, işsizlik oranõ ise yüzde 21.2 oldu. Veriler içinde en dikkat çekici olan so- nuçlardan biri de tarõm dõşõ işsizlik ora- nõnõn yüzde 17’yi aşmasõ. Bu rakam, Tür- kiye’nin ekonomik bakõmdan endüstri ve hizmetler sektöründe de hõzla küçülme- ye başladõğõnõn yeni bir ifadesi olarak yo- rumlandõ. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kasõm, aralõk ve ocak aylarõnõ kapsayan Hanehalkõ İşgücü Araştõrma- sõ 2008 Aralõk Dönemi sonuçlarõna gö- re elde edilen veriler şöyle:  Bir önceki yõlõn aynõ dönemine gö- re işgücüne katõlanlarõn sayõsõ 1 milyon 130 arttõ. Bunlarõn sadece 292 bini is- tihdama katõlõrken, işsiz sayõsõ 838 bin kişi artarak 2 milyon 436 binden 3 mil- yon 274 bine çõktõ.  Tarõm dõşõ işsizlik oranõ yüzde 13’ten yüzde 17.3’e, genç nüfusta işsizlik oranõ yüzde 20.6’dan yüzde 25.7’ye çõktõ. Kentte işsizlik oranõ yüzde 12.2’den yüzde 15.4’e, kõrsalda işsizlik oranõ yüzde 8.1’den yüzde 10.7’ye çõktõ.  Sadece geçen yõl kasõm ayõ ile aralõk ayõ arasõnda işsiz sayõsõ 279 bin ki- şi arttõ. Aynõ dönemde “iş aramayıp ça- lışmaya hazır olan”lardaki 330 bin ki- şilik artõş da eklenince, gerçek işsiz sa- yõsõ bir ayda 609 bin kişi artmõş oldu.  Türkiye genelinde işsiz sayõsõ, Ara- lõk döneminde, 2007’nin aynõ dönemi- ne göre 838 bin kişi artarak 3 milyon 274 bin kişiye yükseldi. Kentsel yerlerde iş- sizlik oranõ 3.2 puanlõk artõşla yüzde 15.4’e, kõrsal yerlerde ise 2.6 puanlõk ar- tõşla yüzde 10.7 oldu. Söz konusu dö- nemde istihdam edilenlerin de yüzde 73.9’u erkeklerden teşekkül etti. İstihdam edilenlerin yüzde 59.8’ini ise lise altõ eği- timliler oluşturdu. Umutları da kalmadı  Ümidini yitirenler olarak bilinen, “iş ara- mayıp çalışmaya hazır olan”ların sayısı 548 bin kişi artarak 2 milyon 298 bine çıktı. Bu kişiler de eklendiğinde işsiz sayısı ilk defa 5 milyon sı- nırını aşarak 5 milyon 572 bine yükseldi. İşsiz sayısı geçen yıl ağustos ayından bu yana 835 bin kişi arttı. “İş aramayıp çalışmaya hazır olan”lar da eklendiğinde ağustosa göre bir milyon 412 bin ki- şi arttı. Ağustosta bu kişilerle birlikte yüzde 15.6 olan işsizlik oranı, aralıkta yüzde 21.2’ye fırladı. EKONOMİSTLER: Daha da yükselebilir Ekonomistler, yüzde 13.6 ile tarihin en yüksek seviyesine ulaşan işsizlik oranõnõn ekonomik krizin derinleşmesiyle daha da yükselebileceğine dikkat çektiler. Garanti Bankasõ ekonomik araştõrmalar birimi tarafõndan yayõmlanan ekonomi notunda, “Ocak ve şubat aylarında işsizlik sigortasından yararlananların sayısının geçen senenin iki katının da üzerine çıkmış olması, işsizlik oranının 2009 yılı ilk çeyreğinde artmaya devam edeceğine ilişkin önemli bir gösterge” denildi. İşsizliğin tepe noktasõna henüz ulaşmadõğõnõ belirten TEB Başekonomisti Selim Çakır, tüketimdeki daralmaya paralel geleceğe yönelik endişelerin arttõğõnõ da ifade ederek “Ekonomideki toparlanma zaman alacağı için bu işsizlik oranı tepe noktası da değil” dedi. DİSK-AR: ÜRKÜTÜCÜ İşini kaybeden sayısı 3.2 milyon DİSK’ten yapõlan açõklamada, sadece eylül- aralõk döneminde işsiz kalanlarõn 2 milyon 163 bin kişi olduğu vurgulandõ. DİSK’ten yapõlan açõklamada; “TÜİK aralık ayında toplam işsiz sayısını 3 milyon 274 bin kişi olarak açıklamıştır. Bu sayı gerçekte 5 milyon 998 bin kişidir. Bu dönemde işini kaybedenlerin sayısı da 3 milyon 189 bin kişidir” denildi. Türk-İş de işsiz sayõsõ arttõkça bu sorunun büyüdüğünü, gelir dağõlõmõ sorununun derinleştiğini, yoksulluğun arttõğõnõ belirterek, işsizliğin felakete dönüştüğünü kaydetti. Hak-İş de açõklamasõnda, “Açıklanan rakamlar, Türkiye’nin birinci gündem maddesinin işsizlik olduğunu bir kez daha göstermiştir. Hızla istihdamı artıracak, işsizliği düşürecek yeni politikalar hayata geçirilmelidir” dedi. 15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü nede- niyle TÜKODER İzmir Şubesi üyeleri, Merkez Bankası İzmir şubesi önünde yaptıkları açık- lamada, zamları da eleştirirken bu yıldan iti- baren “kamusal ayıp hizmet ödülü” verecek- lerini belirtti. TÜKODER İzmir Şube Başka- nı Gülçin Tonguç bu yıl bu ödüle Sanayi ve Ti- caret Bakanı Zafer Çağlayan’ı layık gördük- lerini belirtti. Dernek üyeleri, Çağlayan için ha- zırlanan siyah plaketle fotoğraf çektirdi. (AA) Bakan Çağlayan’a ‘kamusal ayıp hizmet ödülü’ Paket çözüm olmayacak MURAT GÜLDEREN Hafif ticari araçlarda ÖTV ora- nõnõn yüzde 10’dan yüzde 1’e, bi- nek otomobillerde yüzde 37’den yüzde 18’e düşürülmesiyle sektör satõşlarda hareket beklentisine girdi. ÖTV’deki düşüş, otomobil fiyatlarõnda marka ve modele gö- re değişmekle beraber yüzde 10 ile 20 arasõnda düşüş getirdi. Bayiler, dün müşteri akõnõna uğradõklarõnõ belirtti, satõş dön- mesi konusunda sektördeki bek- lentiler ise farklõ. Uludağ Taşõt Araçlarõ ve Yan Sanayi İhracatçõlarõ Birliği Yö- netim Kurulu Başkanõ Ferit Sün- neli, kararõ “gecikmiş ve yeter- siz” olarak yorumladõ. Sünneli, ÖTV’nin indirilmesinin kõsa va- dede olumlu anlamda etki yara- tabileceğini, ertelenen talepleri yeniden gündeme getirebilece- ğini, ancak yeterli olmayacağõnõ kaydetti. Renault Mais Genel Mü- dürü İbrahim Aybar, açõklamasõn- da sektörün nefes alacağõnõ söyledi. Gerçek Otomotiv satõş tem- silcisi Özgür Mercan, 1 günde 11 araç satõşõ anlaşmasõnõ yapa- rak yüzde 100’ün üzerinde bir satõş performansõ yakaladõklarõ- nõ söyledi. Ulusoy yerine Kilci ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gelir İdaresi Başkanlõğõ’na atanan Mehmet Kilci, yeni görevine başladõ. Gelir İdaresi Başkanlõğõ görevine 4 Mart 2009 tarihinde getirilen Kilci, ata- ma kararnamesinden 1 gün önce izne ayrõlan eski başkan Mehmet Akif Ulusoy’dan görevi dün devraldõ. Gelir İdaresi Başkanlõğõ’ndan Lef- koşa Büyükelçiliği Maliye Müşavirli- ği’ne atanan Mehmet Akif Ulusoy, ye- ni görev yerine gitmedi ve izin biti- minde emekliye ayrõldõ. MURAT KIŞLALI ANKARA - Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn yerel seçim öncesi açõkladõğõ 8 maddelik kriz paketi, otomotivdeki ÖTV indirimi hariç, piyasadaki fiyat ve mali- yetleri ciddi biçimde aşağõ çekmedi. Pa- ketin etkileri şöyle olacak: Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’na bütçeden 75 milyon TL aktarılması: ZMO Başkanõ Gökhan Günaydın, tarõm ürünleri ihracatõ ağõrlõklõ kullanõlacak teşvikin 4 milyar dolarlõk tarõm ihracatõ içinde çok az önemi olacağõnõ söyledi. Eximbank: 500 milyon liralõk serma- ye artõşõnõn 200 milyon lirasõ nakit ola- cak. TOBB Tekstil Hazõr Giyim Mecli- si Başkanõ Umut Oran, “Faiz yüksek. Bu önlem göstermelik” dedi. KOSGEB ödeneği 75 milyon TL arttırılıyor: KOBİ başõna 37.5 liralõk teş- vike denk geliyor. Kaynak Kullanımları Destekleme Fonu, yüzde 15’ten yüzde 10’a çekile- cek: Yüzde 1.6 faizli 36 ay vadeli 10 bin liralõk taşõt kredisi 387.3 liradan 382.3 li- raya düşecek. Bankalar yansõtõrsa, teşvikin tüketiciye faydasõ ayda 5 TL olacak. İHRACATA YÜZDE 1 DESTEK GELİR İDARESİ İşsiz Yakar BAYİLER UMUTLU Opel yetkilisi Gerçek Otomotiv Genel Müdürü Sefer Sucu: Alõm taleplerinde patlama var. Üç aylõk süre içerisinde tüm stoklarõ eritebiliriz. Yüzde 55 daralan pa- zarda en az yüzde 30’luk bir rahatlama bekliyorum. Fiat İş Birim Direktörü Okan Baş: Fiat showroomlarõna ciddi bir müşteri akõ- şõ var. Ertelenmiş talep canlandõ. Renault yetkili satõcõsõ Ernaz Genel Müdürü Melih Ertuğ: Anlaşmalarda yüzde 100’ün üzerinde bir artõş oldu. Fiyatlar düştü, bayiler müşteri akõnõna uğradõ. Sektör satõşa dönmesini umuyor ‘Oto’da ÖTV heyecanı Oran yüzde 13.6 ile TÜİK’in verileri hesaplamaya başladõğõ 1988 sonrasõ en yüksek seviyesinde İşsizlik felakete dönüşüyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear