28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Bugünün karmaşa ortamında yaşayan talihsiz gençlerine, metroya göğüs göğüse girerken anlatıyorum. Hikâye gibi. “Bizim gençliğimizde tramvaylar vardı. Girince oturmazdık, nasıl olsa biraz sonra bir büyük gelecek diye. Maçlara giderdik. Şeref Stadı, Dolmabahçe, Fenerbahçe. Biletimizi alıp giriyorduk içeri. Yanımızda kim oturuyor, hangi takımı tutuyor, hiç böyle bir sorunumuz yoktu... Kavga yok, sopa yok, bıçak yok. Ayrı takımları tutanlar şakalaşıyoruz maçtan çıkarken. Kadırga talebe yurdunda kalıyordum. Çeşitli fakültelerden öğrenciler var, çalışıyor yoruluyoruz. İçimizden biri ‘Hadi çocuklar şöyle bir keyif yapalım, Beyoğlu’na çıkalım’ diyor. Sevinçle giyinmeye gidiyoruz. Hazırız, bir kişi eksik, o geliyor biraz üzgün. ‘Çocuklar ben sizinle gelemem, doğru dürüst bir gömleğim, kravatım yok’ diyor.” Anlattıklarıma gençler gülüyorlar. Kadırga’da tren yolunu aşınca pırıl pırıl bir deniz, tertemiz. Atla içine, istersen sandalla açıl. Geceleri sandalla Çakıl Gazinosu’na uzanabiliyoruz. Müzeyyen Senar şarkı söylüyor orada, içeri giremeyiz ya. Ama onu denizden sandalda dinlememize kim engel olabilir? “Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik...” O aynı sandalla 1 Mayıs’ta kürek çekerek adalara gidip geliyoruz. Kayıkçılar deli olacaktı bu cüretkârlığımız karşısında. Kadırga yokuşunu tırmanıp tıp fakültesine varınca dünyanın ünlü bilim insanlarını dinliyoruz. İstanbul Üniversitesi Alman faşizminden kaçan bu büyük bilimcilere kucak açmış. Ne kadar şanslıyız. Eric Franc’ı, Winterstein’ı, Schawartz’ı dinlemek ne ayrıcalık!.. Çocuklar, daha gerilere gidersek çocukluğumda Urfa’da tiyatro seyrediyoruz, yüzme yarışları izliyoruz. Annemin ve babamın da aralarında olduğu o eli öpülesi öğretmenler sahnede... Schuman, Offenbach, Schubert fon muziği. Kim Türktür, kim Kürt, kim Arap, kim Yahudi, yok böyle bir soru. Ne bileyim ben, etnik kökenimi niye araştırayım? Annem gâvur İzmir’den gelmiş, babamın sülalesi Divriği’den... Emperyalizme karşı hep birlikte ilk bağımsızlık savaşını vermiş Anadolu halkındanım, övünüyorum bununla. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal bir ümmet toplumundan bir ulus yaratmış. Buna Türk milleti deniyor, alt kimlik üst kimlik yok o yıllarda. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalar önünde eşit vatandaşları var. İnsanım her şeyden önce. İnsan gibi yaşamak istiyorum, uygarca, sömürüsüz bir dünyada... Atatürk adı verilmiş mucize bir insan var tüm cihanda saygı uyandıran. “İnsanlık idealinin âşık ve mümtaz siması...” O bize yüzyıllarca yoksun kaldığımız çağdaşlığın, aklın, bilimin yolunu gösteriyor. Anzaklara seslenerek hümanizmin en yüce örneğini veriyor. Çocuklar, şu elimde tuttuğum Cumhuriyet gazetesinin tirajı yıllar içinde 120 bine çıkıyor. Bu gazete aklın, bilimin, uygarlığın, sanatın, emeğin, emekçinin savunucusu. Onun için de Atatürkçü. İnsanlarımızın çağdaşlığa özlemi var, yavaş yavaş bir ümmet toplumu olmaktan kurtuluyoruz, birey yaratıyoruz. Özgür düşünebilen bilinçli yurttaş yetiştiriyor Türkiye Cumhuriyeti. Evet, sonra ne oluyor da bugünkü büyük kargaşanın, büyük kaosun içine düşüyoruz?.. Bu uzun bir hikâye çocuklar. Çok partili düzene nasıl girdik? Aydınlanma, çağdaşlaşma çabaları nasıl engellendi, hangi uğurda yapıldı bu? İktidara gelenler Türkiye’yi 60 yıldan beri nasıl yönettiler? Köy Enstitüleri, Halkevleri yıkılmasa, öğretim birliği yok edilmese idi, toprak reformu yapılsa, feodal düzene son verilseydi bugünlere gelir miydik?.. Ülke nasıl böyle kamplara bölündü?.. Yakın tarihimizi çok iyi okumanız, öğrenmeniz lazım çocuklar. Onu size okullarda anlatmıyorlar, Kurtuluş Savaşı nasıl verildi, hangi koşullarda, cumhuriyet devrimleri nasıl gerçekleştirildi, öğrenmiyorsunuz... Onun için bugünü iyi değerlendiremiyorsunuz. Çağdaş değerlerden, aydınlanmadan, bağımsızlık ülküsünden uzak düşmüş, koltuk ve iktidar düşkünü politikacılar bu güzelim ülkeye ve onun halkına çok pahalıya mal oldular ve olmakta devam ediyorlar. Bugün çok sözü edilen askeri darbeler bu politikalardan bağımsız değildir. Bu kâbustan, bu karanlıktan çıkmamız lazım, sizin kuşaklara büyük görev düşüyor... Bir Zamanlar Maziye Bak coskunoz@superonline.com CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ İşbirlikçi Gladyo!.. Okulda ilk öğrendiğimiz şeylerden biri neydi? - Elmayla armut toplanmaz!.. Ama, Türk medyasındansanız, üstelik yanaşmaysanız, toplamakta, çıkarmakta, bölüp çarpmakta sınırsız bir özgürlüğe sahipsiniz demektir!.. Genelkurmay’ın “kalbi” olarak tanıtılan Seferberlik Bölge Başkanlığı’nın baskına uğramasıyla birlikte, malum medyada şu manşetler atıldı: - Gladyo’ya baskın!.. Kampanya müthişti; eski defterler açıldı, Ecevit’ten, Kontrgerilla üstadı Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’ndan alıntılar yapıldı. Elmalarla armutlar bir güzel toplandı, servis edildi ve afiyetle yememiz istendi!.. Demek ki bu tetikçilere önce biraz tarih bilgisi vermek şart oldu!.. Doğrudur; o zamanki adıyla Özel Harp Dairesi, soğuk savaş yıllarında ABD’nin dayatması ve desteği ile komünizme karşı ordu içinde yapılandırıldı. Yalnızca Türkiye’de değil, NATO ülkelerinin tümünde bu yapılanma oluşturuldu. Ortak adı ise Gladyo idi!.. Neredeyse yarım yüzyıl boyunca bu yapı her türden pisliğe de bulaştı. Kendi tetikçilerini, provokatörlerini yarattı. Örneğin 6-7 Eylül olayları, 12 Eylül karşıdevrimi için 80 öncesi yaratılan provokasyonlar, katliamlar vb... Ecevit, bu birimin tüm ödeneğinin uzun yıllar ABD tarafından karşılandığını öğrendiğinde dehşete kapılmıştı!.. 12 Eylül sonrasında da yurtseverlerin evlerinden toplanıp işkencelerden geçirilmesinde, toplumun sindirilip, Türk-İslam sentezinin yerleştirilmesinde bu birimin de büyük emeği vardı!.. - Planlamalar hep ABD’den, uygulama ise eksiksiz şekilde Özel Harp Dairesi’nden geldi!. Sovyetler Birliği’nin 90’ların başında çökmesiyle birlikte “eski güzel günler!” de sona erdi. Küreselleşme adı altında üçüncü dalga emperyalizmin Türkiye’yi de hedef aldığını önce askerler fark etti. Bu aynı zamanda ABD’den bağımsızlaşmanın da miladı oldu. İlk Irak harekâtında Özal’ın ABD’ye destek sözünü hiçe sayan ve istifa ederek felaketi önleyen zamanın Genelkurmay Başkanı Torumtay kanımca en net örnekti... Özel Kuvvetler Komutanlığı da bu tarihten itibaren yeniden yapılandırıldı. İçindeki Amerikancılar temizlendi. İşgal ve savunma halinde yerel güçleri organize edecek konuma süratle kavuşturuldu. ABD’nin “Millenium 2000” tatbikatında düşman ülke ve yenilmesi gereken düşman asker kimdi sanıyorsunuz?.. Pekii, bugün Özel Kuvvetler’in, büyük resimde ise TSK’nin diz çökmesini planlayan, senaryoları işbirlikçilerin eline tutuşturup vargücüyle destek veren kim?.. Şayet Özel Kuvvetler, kendi parasıyla finanse ettiği, emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getiren o eski birim olsaydı ilk karşı çıkacak olan kim olurdu? Son birkaç aydır, ordunun baştan aşağı “yeniden yapılanması” gerektiğini, hatta daha da ileri giderek “lağvedilmesini, yeni ordu kurulmasını” kimler ısrarla yazıp çiziyor?.. Polise ağır silahlar alma yolunu açacak yasa hangi zamanlamayla çıkarılıyor, “AB normlarına uymak” adı altında sayısı nasıl 300 binlere ulaştırılmaya çalışılıyor, lütfen düşünün!.. Oyun giderek şeffaflaşıyor?.. Batı’nın soykırım tarihini yazan araştırmacı Sefa Yürükel, daha 2005’te yazdığı yazıda “2011 yılında iç savaş” senaryosunu anlatmış, bunun için önce ordunun etkisiz hale getirileceği öngörüsünü kamuoyu ile paylaşmıştı. O zaman ilgilenmedik, bugün yaşıyoruz!!! Sakın kanmayın; Gladyo dedikleri, bugün bu iğrenç oyunu dışarıdaki efendilerinin talimat ve desteğiyle oynayan soysuzların sıfatıdır. Bu son hamleyi de başardıklarında geriye yalnızca bir tek şey kalacak: - Ayağımızın altından topraklarımızı çekmek!!! Bir Yurtsevere Mektup (XLI) Sevgili kardeşim Balbay, 301. günde, 41’inci mektubum yılın son gününe rastladı!.. Eksik, çok eksik bir yıl yaşadığımı söylemem gerek! Senin içinde bulunamadığın, yazılarınla, konuşmalarınla renklendirmediğin bir kavganın tadı da eksik be kardeşim!.. En kısa zamanda boşluğu dolduracağına olan inancım tam ama… Seni ve tüm yurtseverleri, dışarıdaki milyonlar adına bir yurtseverin olanca gücü, sıcaklığı, direnci ve öfkesiyle kucaklıyorum. Hepinize güneşli bir yıl diliyorum... e-posta: umitzileli@gmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 31 ARALIK 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Asgari ücret 577 lira. Yetim hakkı hariç mi dahil mi! Zamlar Zekai Buluç: “Kışın zemherisinde, fahiş zamlarla yüzde 99’u Müslüman olan halka gavur eziyeti yapanlar hangi dinden acaba?” Seferberlik Soner Önal: “Serbülent için Seferberlik Bölge Başkanlığı’nı aramak yetmez, seferberlik ilan edilmeli!” Dönüşüm Faruk Yıldız: “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı parti iktidar olursa tarikatları kovuşturan başsavcıya tabii ki ceza davası açılır!” YağmurDeniz 2010 yılı gözaltına alındı! DAMDAKİ mizahçı arkadaşımız Cihan Demirci’nin bildirdiğine göre gözaltında sorgusu süren 2010 yılının Türkiye’ye girmesi tehlikeye girdi: “2009 yılına bir suikast hazırlığı içinde olduğu öne sürülen 2010 adlı yeni yıl, tam da Türkiye’ye girmek üzereyken gözaltına alındı. 28 saattir gözaltında sorgusu süren 2010 yılının, kriz yılı olan 2009’u neden öldürmek istediği, suikast için kozmetik odada ne gibi planlar gizlediği nöbetçi savcılar tarafından araştırılıyor. 2010 yılının, sonunda yer alan ‘on’ sayısı nedeniyle ‘Ergenek-on’la da yakın ilişkisi olduğunu ileri süren savcıların, 2010’u 3. Ergenek-on davasına dahil edecekleri sanılıyor. İlk sorgusunda ‘2009’u tanımam etmem, o eski bir yıl bense yeni bir yılım, daha kirlenmemiş yepyeni bir yılım beni neden gözaltına alıyorsunuz, insanlar benim girmemi bekliyor, ben gözaltında olursam 1 Ocak günü vatandaşa giren yıl hangisi olacak? Tüm dünya 2010’a girerken Türk insanı giremeyecek mi? Bu halka yeni bir yılı da çok mu görüyorsunuz kardeşim’ diyerek hakkındaki tüm suikast iddialarını reddeden 2010’un, 31 Aralık 2009 gecesi saat 12’ye kadar bırakılmaması halinde Türkiye’nin 2010’a girememe tehlikesi bulunuyor.” Öte yandan ülkenin takvimsiz kalmaması için Hicri takvime geçiş hazırlıklarının tamamlandığı öğrenildi. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” “OSMANLI’NIN önünde batışın, Cumhuriyet’in önünde ise kuruluşun örneği yoktu. Birisi; kişisel ikbal peşinde koşanların acizliği ile batmanın, diğeri ise; bir dehanın önderliğinde, özgür ve onurlu bir ülke yaratmanın benzersiz örneği olarak karşımızda duruyor” diyor Reşit Çağın. Ve fakat sonra: “Özgürlük ve demokrasi kılıfı altında; bizi parçalamaya yönelik dışarıdan yapılan dayatmalar ile kaleyi içerden fethetmek isteyen ırkçı ve dincilerin işbirliği, onlarda tam zamanıdır kanısını güçlendirmiş ve azıtmış bir halde açık meydan savaşını göze aldıklarının işaretleri saklanamaz hale gelmiştir. Yıkım ruhsatını verenlerle, yıkımı durduracak olanlara kumanda edenler aynı ‘taraf’ta olduğu için, yıkım ekibi çok rahat çalışmakta, yıkımın ‘müdahalesiz’ tamamlanması için de güçlerin birbirini etkisizleştirme mücadelesi, demokratik ve yasal bir şekilde gözlerimizin önünde sürdürülmektedir. TSK, MİT ve Emniyet’in örtülü savaşı medyada ibretle, hüzünle ve kaygıyla izlenmektedir. Dinleme, izleme, ev, ofis basma, arama, gözaltına alma, tutuklama, intiharlar bitmemekte, Emniyet ve MİT’in kendi içlerinde de yerel savaşların olduğundan söz edilmektedir. ABD çuvalından sonra ‘yerli çuval harekâtı’ ile en güçlü kurum sürekli savunma konumunda bırakılmaktadır. Yaşanan bu gelişmeler ışığında akla şu ihtimaller gelmektedir: TSK; İttihat Terakki’ye dönmüştür. İçin için kaynamakta ve iktidara el koymak için belirli gruplar veya hiyerarşik düzen içinde bütün ordu fırsat kollamaktadır. Bunu siyasi iktidar ve emrindeki polis, yargıç, savcı, MİT, dinlemelerle ve sızma elemanlarla bilmekte fakat Genelkurmay Başkanı bilmemektedir. Genelkurmay Başkanı her şeyden haberdardır. Asker; geçmişteki deneyimleri nedeniyle asla bu kirli tertiplerin içinde değildir fakat devletin anayasal niteliklerinin, bölünmez bütünlüğünün ve Lozan başta olmak üzere ulusal çıkarlarımızın korunması konusundaki hassasiyeti nedeniyle, emperyalistlerin, laiklikten sabıkalı iktidarın ve bölücülerin en büyük engelidir ve yaşadığımız tertiplerle yıpratılıp tehdit olmaktan çıkarılmalıdır! İktidar; ekonomik ve siyasal başarısızlıkları nedeniyle hızla oy kaybetmekte ve Silivri davası, açılım, ıslak imza, Kafes, suikast ile askeri tahrik ederek darbeye zorlamakta, altından kalkamadığı bu yükten kurtulup daha sonra mağdur olarak toparlanıp geri dönmek istemektedir. Bu ihtimallerin her birisi vahimdir ve bir an önce açıklığa kavuşturularak sorumlular istif, azil, tutuklanma yoluyla o makamlardan alınmalıdır. Sorumlular SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Trakya yöresin- de kadõn erkek bir- likte oynanan bir halk oyunu. 2/ Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksi- yonculuk. 3/ Tokat ilinde, Danişmen- tliler döneminden kalma ünlü köprü. 4/ Büyük demiryo- lu durağõ... Manganez elementinin simgesi... Bir nota. 5/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapõ- lan ince alay... Osmanlõ- larda gümrük vergisi. 6/ Bakõr elementinin simge- si... İçinden zor çõkõlõr durum. 7/ Çukur yer... Herhangi bir törende ya da gösteride yer alan ka- labalõk. 8/ Bir işin bir süre için durmasõ. 9/ Denizli’nin bir ilçesi... Kõsa yazõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sandalye, iskemle ya da masanõn ayaklarõnõ birbirine bağlayan çubuk. 2/Bağõşlama... Süslemecilikte kullanõ- lan yeşil ve pembe dalgalõ bir tür sedef. 3/ Kişinin yaşa- madõğõ geçmişe duyduğu özlem... Bir peygamber. 4/ Gözleri görmeyen... Bir yerden alõp başka bir yere ilet- me. 5/ İri balõklarda kõlçõk durumunda olan kemik... Bir soru sözü. 6/ Sanayi... Sivrisinekleri kovmaya yarayan tablet. 7/ Cilve... Mobilya öğesi olarak kullanõlan, silin- dir biçiminde kalõnca yastõk. 8/ Alev. 9/ Yavru yapma- ya alõşkõn kümes hayvanlarõ için kullanõlan sözcük... Özel gezinti gemisi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 S A K A R C A İ A V A R E R E N K A N A E K S İ A R A B İ S E R E İ S T İ L A C E S T E T İ K A R K İ T İ B E S E L İ L A İ N İ A K B A Ş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear